Ferhan Baran Yazıyor: Kafka’nın Yaşamının En Mutlu Yılı

Bizde ‘Kafka: Hayatımın Aşkı’ adıyla gösterimini sürdüren ‘The Glory of Life’, genç yaşta tüberkülozdan ölen Avusturyalı yazar Franz Kafka’nın (Sabin Tambrea) son bir yılına odaklanıyor. Varlıklı ailesi tarafından ablası Ellie ve çocuklarının yazlık evine, Baltık Denizi kıyısındaki Graal-Müritz kasabasına gönderilen Franz burada kendinden yaşça küçük Yahudi eğitmen Dora Diamant (Henriette Confurius) ile tanışıyor ve … Devamı…»

Ölümle Oyun Olmaz

Milenyum başında sinema evrenine dahil olan ve büyük ilgi gören ‘Son Durak / Final Destination’ serisi, 2011 yılında gösterime giren dördüncü devam filmi ile ömrünü tamamlamıştı. Jeffrey Reddick’in ‘X-Files’ dizisinden esinle kaleme aldığı özgün seri, kaderle başa çıkılamayacağı, planlanmış ölümlerin önüne geçilemeyeceği fikrinden yola çıkar. Korku ve dehşet sinemasının hayli popüler ‘teen slasher’ alt türüne yeni bir soluk getiren serinin gözün gördüğü bir ‘kötü adamı’ yoktur, görünmez tehlike ‘ölüm’dür.

Herşey genç Alex’in Amerikalı liseli gençleri JFK hava limanından Paris’e gitmek üzere uçuşa hazırlanan 180 sefer sayılı uçağın kalkış sırasında infilâk edeceğini kaza öncesinde deneyimlemesi ve neden olduğu tartışma sonunda birlikte olduğu 6 yolcu ile birlikte uçaktan indirilmesiyle başlar. Alex, hocası ve arkadaşları ile birlikte yaşanan faciadan kurtulmuştur. Uçaktan indirilmiş olanlar talihlerine şükreder ama ‘ölüm’ün planının bozulmasına tahammülü yoktur. Dolayısıyla, kazadan sıyıranlar türlü biçimlerde ölümle yüzleşir. Karakterleri birer birer ortadan kaldıran kazalar öylesine iyi kurgulanmıştır ki, gündelik ev aletleri soluğu hissedilen bir büyük gücün elinde kolaylıkla öldürücü silaha dönüşür ve görünmeyenin yarattığı grotesk dehşet perdeden izleyiciye geçer.

X kuşağını derinden etkilemiş New Line serisi tam 14 yılın ardından Guy Busick ve Lori Evans’ın hikâyeye diri bir kan aşılayan yaman senaryosu ile dönüş yapıyor. Dünya sinemalarıyla birlikte bizde de gösterime giren serinin yeni filmi ‘Son Durak: Kan Bağı / Final Destination: Bloodlines’ın beklentimi hayli aştığını ve özgün hikâyeden yola çıkmış en iyi epizod olduğunu baştan söyleyebilirim. Milenyum başındaki feci uçak kazası yerine, 50 küsur yıl öncesinin bir rüya partisi ile başlıyor yeni film. Davetlilerin ‘Madmen’ esinli retro kostümlerle akın ettiği Skyview adlı gökdeleninin açılışına erkek arkadaşı ile birlikte sızıyor sevimli Iris (Brec Bassinger). Herkesin coşkuyla eğlendiği partide camdan döşeme üzerinde Jazz Band’in kıvrak ezgileri ile dansedilir, yenilir içilirken Iris karmaşık önsezilerine anlam veremiyor. Eğlencenin en ateşli anında ise terastaki ufaklığın boşluğa fırlattığı küçük madeni paranın domino etkisi ile tetiklediği felâket zinciri harekete geçiyor ve 160 metre yüksekliğindeki çelik, beton ve camdan yapılmış dev kule iskambil kağıdı misali çökerek partidekilere mezar oluyor. ‘Yangın Kulesi / The Towering Inferno’, ‘Poseidon Macerası / The Poseidon Adventure’ benzeri 70’li yılların ünlü felâket filmlerinin klasik dehşetini parlak bir biçimde yeniden yorumlayan ve gerçekten çok başarılı kurgulanmış bu açılışın, üniversite öğrencisi Stefani Reyes’in (Kaitlyn Santa Juana) düşü olduğunu öğreniyoruz akabinde.

Stefani büyükannesi ile aynı adı taşıyan çıtı pıtı genç kızın gerçek hikâyesini araştırdığında Skyview faciasının Iris tarafından son anda önlendiği ve can kaybı olmadan gökdelenin boşaltıldığını öğreniyor. Ancak başta da söylediğimiz gibi, kader planlarının bozulmasını hiç sevmediğinden, partiden sağ kurtulanlar ilerleyen yıllar içerisinde türlü trajik kazalar sonucu teker teker yaşama veda etmiş, sıra Azrail’in henüz ulaşmadığı, bu süreçte oluşmuş ailelerin genç bireylerine gelmiştir. Huzursuz öngörüleri nedeniyle ailesi tarafından dışlanmış, çocukları koruyucu ailelere verilmiş yaşlı Iris (Gabrielle Rose) yaşama veda etmeden sırlarla dolu bir dosyayı torununa teslim eder. Stefani kuşaklar boyu sürecek olan yazgıyı önlemek için aile bireylerini bir araya toplayacak, ‘ölüm’ü yanıltarak lânetin önüne geçmeye çalışacaktır.

2018 yapımı ‘Freaks’ adlı ilk uzun metrajları bağımsız sinema evreninde övgüyle karşılanan Kanadalı Zach Lipovsky ile Amerikalı Adam B. Stein’ın yönettiği serinin bu şimdilik son sürümü, gerilimi kurgulamadaki ustalığı ve görsel düzeyi ile öncüllerinin çıtasını yukarılara taşıyan bir çalışma olmuş. Yirminci yüzyılın ilk yarısına damgasını vurmuş, bizim profesör Zihni Sinir’in ilham kaynağı Rube Goldberg mekanizmalarını andıran düzeneklerle kurgulanmış ölüm sahnelerinde dehşet sarmalı gündelik ev aletleri ya da yaygın kullanılan mekanizmalarla gerçekleşiyor yine. Kişiler önlem almaya çalışıyor ancak ölüm affetmiyor.

Bu parlak dönüşün ardından serinin yeni devam filmlerinin gelmesini bekliyorum ama bir ayrılık gerçekleşiyor. Genç sinemacılar ikinci uzun metrajlarını, ‘Candyman’in ana karakteri olarak da bilinen ‘Son Durak’ serüveninin yadigâr cenaze levazımatçısı William Bludburth’ü canlandıran ve geçtiğimiz Kasım ayında hem hayata hem de seriye veda eden Tony Todd’un anısına ithaf etmiş. Emektar oyuncu son durağında ‘hayat kıymetlidir, ölüm her an her yerdedir, yarın ne olacağı bilinmez, yaşadığınız her anın değerini bilin’ replikleriyle, korku filmleri evreninde ayrıcalıklı bir yere sahip serinin temel mesajını bir kez daha hatırlatıyor.

(17 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Gecenin Gündüzü

Atakan Şatıroğlu’nun yönettiği ve Nebil Sayın, Berkay Berkman, Ceyhun Tutal ile Bahadır Polat’ın oynadığı Gecenin Gündüzü, 23 Mayıs 2025’de CJ ENM dağıtımıyla Mert Yapım Medya tarafından vizyona çıkarılıyor.
Gecenin Gündüzü, dokuz kişilik yakın arkadaş grubunun sevilen ismi Gündüz’ün, arkadaş çevresindeki sosyal medya fenomenleri tarafından başlatılan acımasız bir siber zorbalık kampanyasının kurbanı olmasıyla başllıyor. Bu aşağılayıcı zorbalık, Gündüz’ü intihara sürükler, genç kız hayata tutunsa da felçli kalır. Gündüz’e derinden bağlı olan Poyraz, bu trajediden sorumlu olanlardan hesap sormak amacıyla harekete geçer.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Gecenin Gündüzü yazısına devam et

Musibet (Yönetmen: Chairun Nissa)

Chairun Nissa’nın yönettiği ve Asmara Abigail, Ajeng Giona, Tata Janeeta ile Edward Akbar’on oynadığı Musibet (Muslihat), 25 Temmuz 2025’de Özen Film dağıtımıyla Büyük Galileo Film Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Ebeveynlerini kaybeden iki genç kız, yeni bir hayata başlamak umuduyla uzaklardaki tenha bir yetimhaneye yerleştirilir. Ancak bu yer, sadece çocukların değil, görünmeyen varlıkların da yaşadığı uğursuz bir mekândır. Geceleri duyulan fısıltılar, duvarlarda yankılanan eski ilahiler ve karanlıkta kıpırdayan siluetler giderek daha korkunç bir hal alır. Sessizlik, yerini ani çığlıklara ve açıklanamayan ölümlere bırakır.

  • Basın Bülteni
  • Instagram
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Musibet (Yönetmen: Chairun Nissa) yazısına devam et

Gabby’nin Hayal Evi: Film’in İlk Fragmanı Yayınlandı

DreamWorks Animation, dünya çapında büyük ilgi gören Gabby’nin Hayal Evi dizisini şimdi Gabby’nin Hayal Evi: Film ile ilk kez sinemanın büyülü perdesine taşıyor. İlk fragmanı yayınlanan filmin, 2021 yılında başlayan dizisiyle çocuklar, Gabby ve arkadaşlarıyla birlikte Netflix’te, dünya çapında eğlenceli bir yolculuğa çıktı. Bu okul öncesi dizi, Gabby’nin hayal evindeki kedi karakterlerle dolu fantastik 09bir animasyon evreninde geçiyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Sinema Tarihinin En Çok İz Bırakan Korku – Gerilim Serisi Son Durak’ın Yeni Filmi TME Films Dağıtımı ile 16 Mayıs’ta Sinemalarda

Yeni hikâyesiyle beyazperdeye dönecek olan Son Durak: Kan Bağı, sürekli tekrar eden şiddet dolu bir kâbusla uyanan üniversite öğrencisi Stefanie’nin hikâyesini konu alıyor. Bu korkunç döngüyü kırmak ve ailesini bekleyen dehşet verici sondan kurtarabilecek tek kişinin izini bulmaya çalışan Stefanie’nin işi sandığından çok daha zor olacak. Başrollerinde Kaitlyn Santa Juana, Teo Briones, Richard Harmon, Owen Patrick Joyner, Rya Kihlstedt, Anna Lore, Brec Bassinger ve Tony Todd’un yer aldığı filmi Adam Stein ve Zach Lipovsky yönetti; senaryosu Guy Busick ve Lori Evans Taylor’a, hikâyesi ise Jon Watts, Guy Busick ve Lori Evans Taylor’a ait.

Ateez World Tour – Towards The Light: Will to Power

Yoondong Oh, Play Company ile Jisoo Lim’in yönettiği ve Ateez’in (Hongjoong, Seonghwa, Yunho, Yeosang, San, Mingi, Wooyoung, Jongho) oynadığı Ateez World Tour: Towards The Light – Will to Power, 16 Mayıs 2025’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla CGV Mars Dağıtım tarafından vizyona çıkarıldı.
Ocak 2024’te Seul’de başlayan Ateez’in dünya turu, Japonya, Kuzey Amerika, Avrupa ve diğer ülkelerde sürdü. Şimdi bu açılış bölümü sinema perdesine taşınıyor. The Real, Guerrilla, Crazy Form ve Say My Name gibi parçaların performanslarından her üyenin kendine özgü tarzını yansıttığı solo ve grup sahnelerine kadar, Ateez’in etkileyici enerjisi sinema salonlarını ele geçiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Ateez World Tour – Towards The Light: Will to Power yazısına devam et

Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

Fotofilm Kültür Sanat ve İstanbul Gelişim Üniversitesi iş birliğiyle 06 – 08 Mayıs 2025 tarihleri arasında düzenlenen Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali, 08 Mayıs 2025 Perşembe günü saat 17:30’da Firnas Salonu’nda gerçekleşen ödül töreniyle sona erdi. Ödül töreninde sinemaseverler, genç yetenekler ve profesyoneller bir araya gelerek festival coşkusunu birlikte paylaştılar. Törene akademisyenler, yönetmenler, oyuncular ve öğrenciler katıldı.

Fotofilm 6. Uluslararası Kısa Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Hurry Up Tomorrow Biletleri Şimdi Satışta, 16 Mayıs’ta Tüm Dünyayla Aynı Anda Sinemalarda

Dünyanın en çok aktif dinleyiciye sahip sanatçısı olan The Weeknd, ilk başrolünü üstlendiği Hurry Up Tomorrow ile sinema dünyasına adım atıyor. 16 Mayıs’ta vizyona girecek olan film, müzik, gizem ve gerilimi harmanlayan bir hikâye sunuyor. Sam Levinson ve Trey Edward Shults’un yönettiği film, The Weeknd’in müzik dünyasındaki başarısını sinemaya taşıyan çarpıcı bir yapım olarak öne çıkıyor. Başrollerde The Weeknd’e Jenna Ortega ve Barry Keoghan eşlik ediyor. Müzikal atmosferi, etkileyici görselliği ve ilginç ve sürükleyici hikâyesiyle Hurry Up Tomorrow, yılın en çok konuşulacak filmlerinden biri olmaya aday gösteriliyor.

İthaki Yayınları 15 Mayıs Kitapları

İthaki Yayınları, 15 Mayıs’da satışa sunacağı kitaplarını açıkladı. Stuart Turton’un Şeytan ve Karanlık Sular, Michel Houellebecq’nun Bir Ada İhtimali, Hedenori Hara’nın Geç Gelen Bahar, ve Fatma Erkman Akerson’un Gemilerle Edebiyata Yolculuk adlı kitapları 15 Mayıs’da satışa sunulacak. Çağdaş hayatın gündelik sıkıntılarını ebedi felsefi arayışların karşısına koyduğu, dilini sakınmadan kullandığı yapıtlarıyla Fransız edebiyatının en keskin kalemlerinden Michel Houellebecq, sonsuz hayat olasılıklarının hicvini yaptığı Bir Ada İhtimali’yle 2005’te Prix Interallié’yi kazandı. Sonradan filme uyarlanan bu yapıt, Iggy Pop’un Preliminaires albümüne de ilham kaynağı oldu.

İthaki Yayınları 15 Mayıs Kitapları yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Akbabanın Süzülüşü

Ülkemiz sinemasının önemli dağıtımcılarından ‘Bir Film’, halen gösterimi süren ‘Monsieur Aznavour’un ardından Fransa’nın simgesi haline gelmiş bir diğer ulusal kahramanı, İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesinin özgürlüğü için göklerde savaşmış ünlü pilot ve paha biçilmez bir klasik olan ‘Küçük Prens / Le Petit Prince’in yazarı Antoine de Saint-Exupéry’nin yaşamından bir kesiti izleyiciyle buluşturuyor. Arjantin asıllı Pablo Agüero’nun yönettiği ‘Saint-Ex’,  … Devamı…»

Korkut Akın Yazıyor: Habercilik Belirleyicidir: Saint-Ex

Senarist ve yönetmen Pablo Agüero, özellikle “Küçük Prens” ile tanınan, gizemli bir kayıp olan Antoine De Saint-Exupéry’nin yaşamının küçük ama çok belirleyici bir bölümünü anlatıyor Saint-Ex’te. Arjantin’de, Fransız Aeropostale firmasının posta taşımacılığı yapan iki çocukluk arkadaşı Saint-Ex (Louis Garrel) ile Henri Guillaumet (Vincent Cassel), tren yoluyla rekabeti … Devamı… »

Aile Karmaşık Bir Yapıdır

Dito Montiel adını 2006 yapımı ‘Hayatındaki Azizleri Keşfetme Kılavuzu / A Guide to Recognizing Your Saints’ filminden hatırlıyoruz. Yazar yönetmenin Astoria, Queens’te geçen ilk gençlik yıllarını, ailesini ve arkadaşlarını geride bırakarak içine hapsolduğu kasaba zindanından büyük şehre kaçış öyküsünü kaleme aldığı aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film, bundan 20 yıl kadar önce ilgiyle karşılanmış, bağımsız sinemanın parlak çıkışlarından biri olarak alkışlanmıştı. Dito o zamandan günümüze bir daha böyle bir başarıyı yakalayamadı. Bu hafta bizde de gösterime giren 2024 yapımı ‘Ayak Takımı / Riff Raff’ ile uzun yılların ardından izine rastlayabildik.

Amerikalı sinemacı bu kez kişisel bir hikâye anlatmıyor, ancak John Pollono’nun sahne oyunundan beyazperdeye taşınan film bir kez daha arızalı aile ilişkileri üzerinden ilerliyor. 18 yıldır birlikte olduğu siyahi eşi Sandy (Gabrielle Union) ve delikanlı oğlu D. J. (Miles J. Harvey) ile kır evlerinde yeni yılı karşılamaya hazırlanan Vincent Gauthier (Ed Harris) ve ailesinin huzurlu düzenleri, babanın ilk eşinden olma yetişkin oğlu Rocco (Lewis Pullman) ve ağzı burnunda hamile kız arkadaşı İtalyan asıllı hemşire Marina’nın (Emanuela Postacchini) bir seher vakti aniden çıka

gelmesiyle bozuluyor. Uyku ilacı verildiği için arabada sızan babanın ilk eşi Ruth ise (harika Jennifer Coolidge) bu baskın ziyaretin sürprizi oluyor. Vincent’ın eski ailesinin aniden ortaya çıkışı nedensiz değildir kuşkusuz. Kısa bir süre sonra onların karanlık işlerin adamı Leftie (Bill Murray) ve yardımcısı Lonnie’nin (Pete Davidson) hışmından kaçma derdinde olduklarını anlıyoruz. Kıvrak geriye dönüşlerle olan biteni öğrendiğimiz bu süreçte ailenin kirli çamaşırları bir bir ortaya dökülüyor, Vincent’ın karanlık geçmişinin sırrına hep birlikte vakıf oluyoruz.

‘Ayak Takımı’ zekice kurgulanmış bir metin üzerinden ilerleyen sürprizlere dayalı bir komik suç filmi. Başta Tarantino ekolü olmak üzere benzerlerini hayli izlemiş olduğumuz, nükteli diyalogların baş döndürücü bir şiddet sarmalına eşlik ettiği bu kanlı hesaplaşma hikâyesi sağlam bir oyuncu kadrosunun hatırına izleniyor.

(15 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Kitabın Rüyası

Yönetmenliğini gazeteci Aslı Atasoy’un üstlendiği Kitabın Rüyası belgeseline katılanlar arasında Ahmet Ümit, Zeynep Atakan, Yekta Kopan, Mehmet Y. Yılmaz, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Horasan, Selçuk Altun, Sevengül Sönmez, Tibet Sanlıman, Gamze Varım yer alıyor. Görsel iletişim sanatçılarından Birol Bayram’ın sanatına odaklanan belgeselde karikatürist, illüstratör ve çizer kimliğiyle sanat dünyasında çok yönlü çalışmaları anlatılıyor. Bayram, belki de dünyanın en fazla kitap kapağı tasarlayan sanatçılarından biri olarak biliniyor. Birol Bayram, 26 yıl boyunca 6 bin kitabın kapağını tasarlayarak aslında her bir okuyucunun belleğinde derin iz bıraktı.

Kitabın Rüyası yazısına devam et