Jean-Pierre Dardenne ve Luc Dardenne kardeşlerin son filmi ‘Tori ve Lokita’ siyahi bir genç kızın endişeli donuk yakın planı ile açılıyor. Batı Afrika’nın Fransız sömürgesinden ya da şimdiki adıyla Benin’den kaçıp Belçika’nın Liège kentine kapağı atmış olan Lokita, reşit olma yaşına yaklaşmanın gerginliği içinde ‘Göç İdaresi’ görevlisinin sorularını yanıtlamaktadır. Lokita’nın oturma izni alabilmesi, bir göçmen yerleştirme merkezinde birlikte kaldığı 12 … Devamı…»
Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar
Ferhan Baran Yazıyor: Örümcek Kulübüne Hoş Geldiniz
Örümcek-Adam animasyon serisinin ilki büyük beğeni ile karşılanmış ve uzun metraj canlandırma kategorisinde Oscar dahil 80 küsur ödülle kucaklaşmış olan devam filmi ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş / Spider-Man: Across the Spider-Verse’ dış sesin ‘Bu sefer farklı bir şey yapalım’ sözleriyle açılıyor. ‘Hayat ona sert vurdu, tek ona değil tabii. Sonra yalnız kaldı, bir tek o değil tabii’ diye devam ediyor. Gerisini bildiğimizi … Devamı…»
Ferhan Baran Yazıyor: Dali Efsanesine Yüzeysel Bir Bakış
20. yüzyıl sanatının tartışmasız en önemli figürlerinden biri olan Salvador Dalí üzerine bir film izlemek kuşkusuz ilgi çekici. Picasso’dan esin almış, gerçeküstücü akımın en önemli temsilcisi olmakla kalmayıp heykel, fotoğrafçılık gibi başka alanlarda da eserler üretmiş olan 1904 doğumlu çok yönlü sanatçı, yedinci sanatın ustalarından memleketlisi Luis Buñuel ile birlikte çektiği ‘Bir Endülüs Köpeği / Un Chien Andalou’ (1929) ile … Devamı…»
Korkut Akın Yazıyor: Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş: Her Karesi Ayrı Özel…
Teknoloji geliştikçe insanların hayalleri de tutulamayacak denli genişliyor. Olur mu, olmaz mı, olmalı mı diye düşünmenize bile fırsat vermeyen bir hız hepimizi sarıp sarmalıyor. Buna da bağlı olarak çoklu evren çizgi filmlerin çizgi karakterlerine de uyarlanabiliyor. Yani sadece sanal diye bakamayız artık metaverse’e… İzlerken sizi çarpıyor, düşündürüyor, kazandırıyor ve doğal olarak da kaybettiriyor, azıcık ilginiz dağılırsa… “Spider-Man: … Devamı… »
İzmir Film ve Müzik Festivali, 16 Haziran’da Başlıyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürlerarası Sanat Derneği, İZFAŞ ve İZELMAN işbirliği ile düzenleyeceği 3. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, 16 Haziran 2023 tarihinde yapılacak açılış töreni ile başlayacak. Törende İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sinema yazarı Sevin Okyay ile akademisyen – yazar Prof. Dr. Oğuz Makal’a bu yılın Emek Ödüllerini takdim edecek. Ardından, Nuri Bilge Ceylan’ın üç filmden seçilen on bir sahne üzerine bestelenen caz parçalarından oluşan “Taşra Üçlemesi” adlı projesinin dünya prömiyeri gerçekleştirilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
02 Haziran – 11 Haziran 2023, Sinematek / Sinema Evi Film Gösterimleri ve Etkinlikleri
2. Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları kapsamında 02 – 04 Haziran 2023 tarihlerinde 10:00 – 18:00 saatleri arasında 8 oturum, 1 atölye ve 1 genel katılımlı söyleşi düzenlenecek. 03 Haziran Cumartesi günü 18:30’da Ne Cüretle Bunu İstersin filminin gösterimi ardından Mania Akbari ile soru cevap söyleşisi yapılacak. 04 Haziran 13:45’de ise yine Mania Akbari’nin Bedenin Ötesi adlı konuşması gerçekleşecek. Ünlü yönetmen Luchino Visconti’nin Güzeller Güzeli adlı filmi Selin Gürel sunumu ile 09 Haziran 2023 Cuma günü 20:00’de seyredilebilecek. 10 Haziran, 18:30’da yine Visconti’nin Venedik’te Ölüm filmi gösterilecek. Buradayız Ayaktayız sergisi Pazartesi hariç her gün gezilebiliyor.
- Basın Bülteni
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
2. Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları Başlıyor
Sinema endüstrisi profesyonellerini bir araya getiren Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları’nın ikincisi 02 – 04 Haziran 2023 tarihleri arasında Sinematek/Sinema Evi’nde yapılıyor. Üç gün sürecek buluşmada paneller, söyleşiler ve atölyeler düzenlenecek. Etkinlik kapsamında sektörde aktif çalışan veya sektöre girmek isteyen sinemaseverlerle profesyoneller buluşacak. 02 Haziran 2023 Cuma günü başlayacak ve 04 Haziran 2023 Pazar günü sona erecek Sinematek Günleri’nde senaryonun fikir sürecinden fon bulmaya, yönetmenin oyuncu seçiminden yapımcılar için yeni dağıtım ve pazarlama stratejilerine kadar farklı başlıklar ele alınacak.
- Basın Bülteni
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ferhan Baran Yazıyor: Cannes’da Altın Palmiyeler Sahiplerini Buldu
76. Cannes Film Festivali’nde ödüller açıklandı. İsveçli yönetmen Ruben Östlund başkanlığındaki ana jürinin kararı doğrultusunda Altın Palmiye en iyi film ödülü Fransız sinemasının yükselen isimlerinden Justine Triet’nin ‘Bir Düşüşün Anatomisi / Anatomie d’Une Chute’ filmine verildi. Kocası balkondan düşerek ölen bir kadın ile görme yetisini büyük ölçüde yitirmiş ergenlik çağındaki oğluna odaklanan film, gerilimi her an ayakta tutan ince işlenmiş … Devamı…»
Ferhan Baran Yazıyor: Bir Ulusun Yaralarını Sarmak
Japon mitolojisinde yerin altında depremlere neden olduğu varsayılan ‘Namazu’, Edo dönemi resimlerinde devasa bir yayın balığı olarak tasvir edilir. Gök Tanrısı Takemikazuchi tarafından yine devasa bir taş altında tutsak edildiği anlatılan Namazu’nun serbest kaldığı zaman yeri yerinden oynattığı rivayet edilir. Gök Tanrısı besbelli pek iyi iş çıkaramamış olsa gerek ki, Pasifik Deprem Kuşağı’na yakın irili ufaklı 700 adadan oluşmuş … Devamı…»
Ferhan Baran Yazıyor: Umut Her Zaman Vardır
‘Savaş Atı / War Pony’ Kızılderili asıllı bir yaşlı adamın sabah duasına benzer ritüeli ile açılıyor. Güney Dakota’nın Pine Ridge Rezervasyon Bölgesi, Lakota ulusundan halkların yaşadığı yerdir burası. Yoksulluk derecesi hayli yüksek topraklarda yirmili yaşların başlarındaki Bill (Jojo Bapteise Whiting) ile 12 yaşındaki Matho’nun (Ladainian Crazy Thunder) birbiri ile kesişmeyen günlük hayatını izlemeye başlarız daha sonra. İkisi de genç … Devamı…»
Korkut Akın Yazıyor: Tori ve Lokita: Göçmenlerin Yaşadıkları
Bugün, seçim konuşmalarında da, ittifaklar arasında da, yaşamın içinde de en çok konuşulan konuların başında göçmenler geliyor. İster mülteci, ister sığınmacı, ister göçmen, ister sürgün ya da “öteki” olarak tanımlayın; sadece bizim değil dünyanın en büyük sorunlarının başında geliyor bu sorun. Siyasal, sosyal, inançsal, ekonomik, hatta çevresel (kuraklık veya su baskınları) gibi nedenlerle insanlar hiç olmadığı kadar göç ediyor … Devamı… »
Dardenne Kardeşlerin Öfkeli Çığlığı
Jean-Pierre Dardenne ve Luc Dardenne kardeşlerin son filmi ‘Tori ve Lokita’ siyahi bir genç kızın endişeli donuk yakın planı ile açılıyor. Batı Afrika’nın Fransız sömürgesinden ya da şimdiki adıyla Benin’den kaçıp Belçika’nın Liège kentine kapağı atmış olan Lokita, reşit olma yaşına yaklaşmanın gerginliği içinde ‘Göç İdaresi’ görevlisinin sorularını yanıtlamaktadır. Lokita’nın oturma izni alabilmesi, bir göçmen yerleştirme merkezinde birlikte kaldığı 12 yaşındaki Tori’nin kardeşi olduğuna görevliyi ikna etmesine bağlıdır. Geldikleri ülkenin geleneklerine göre annesi doğum sırasında hayatını kaybettiği için büyücülükle suçlanarak yetimhaneye verilmiş ve kötü muameleden geçmiş Tori’ye izin vardır, ancak vakti geldiğinde Lokita’nın ülkesine geri gönderilmesi an meselesidir. Ne var ki Tori, Lokita’nın gerçek kardeşi değildir. Göçmen teknesinde azgın suların ortasında birbirlerine kucak açmış, karaya ayak bastıkları Sicilya’dan Belçika’ya insan kaçakçıları aracılığı ile ulaşmışlardır. Kameranın sabit kaldığı 3 dakikalık sorgu sekansında Tori’nin kardeşi olduğuna ikna için çabalar Lokita. Tek isteği kağıtlarını aldıktan sonra kardeşten öte bellediği küçük Tori ile birlikte bir eve çıkmak, o eğitimini sürdürürken kendisi hizmetçilik yaparak onurlu bir yaşam sürdürebilmektir.
Onurlu diyorum çünkü ikili halihazırda baskı ve tehdit altında yaşamaktadır. Bir yandan, İtalyan pizzacının alt katında uyuşturucu pazarlayan ve Lokita’yı taciz etmekten geri durmayan Betim’in torbacılığını yaparlar. Öte yandan, onları buraya getiren Afrikalı insan kaçakçılarının bitmez tükenmez avantalarına yetişmeye çalışırlar. Arnavut mafyası ile çalışan Betim, çok gizli bir haşhaş üretim deposunda tek başına hiç dışarı çıkmadan 3 ay süreyle çalışması karşılığında genç kıza sahte oturma izni belgesi vadeder. Bu teklifi çaresizce kabûl ederler. Ancak, uzunca bir süre birbirlerinden ayrı kalmak zorunda olacakları süreçte işlerin yolunda gitmesini ne kadar arzu etsek de mutlu son hiç de olası değildir.
Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nin 75. Yılı özel ödülünü almış olan Dardenne kardeşlerin göçmen sorununa el attıkları en sert filmleri ‘Tori ve Lokita’. Ana karakterlerin iki savunmasız çocuk olması öfkelerinin daha da güçlü bir çığlığa dönüşünün nedeni belli ki. İki çaresizin İtalya’da kaldıkları süreçte öğrendikleri tekerlemeli çocuk şarkısı (Alla Fiera dell’est..) film boyunca tekrarlandıkça yürek burkuyor. Ya da Tori’nin uykuya dalmadan Lokita’nın ona söylediği kendi dillerindeki ninniye ne demeli. Lakin Dardenne’lerin sinemasında duygu sömürüsüne yer yok. Hatta dur durak bilmeyen bir kamera çalışmasıyla sınırı zorlayan tür sineması kalıplarına da yüz vermiyorlar. Onların derdi finaldeki duygulu mesaj ile soğumuş kalplere seslenebilmek. Yoksulluğa ve yalnızlığa terkedilmiş, kamu görevlisinden insan kaçakçılarına güçlünün güçsüzü ezdiği bu acımasız dünyada yalnız ve yoksul çocukların seslerini duyurmak tek dertleri. Usta sinemacıların büyük keşifleri olan Pablo Schuls (Tori) ve Joely Mbundu’nun (Lokita) üstün yorumlarıyla yürekleri daha bir acıtan yılın gösterime giren en iyi filmlerinden birine dönüşüyor kardeşlerin öyküsü. Kaçırmamaya çalışın.
(02 Haziran 2023)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
23. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali’nin Programı Belli Oldu
23. Uluslararası Frankfurt Türk Filmleri Festivali’nin hazırlıkları devam ediyor. 11 – 16 Haziran 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalin programı açıklandı. 12 Haziran’da verilecek olan Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün bu yılki sahipleri, 1996 yılında Eşkıya filmindeki Keje rolüyle büyük başarı elde eden Sermin Hürmeriç, Tepenin Ardı isimli sinema filminde oynadığı rol ile En İyi Erkek Oyuncu seçilen Tamer Levent ile Türk kökenli Alman oyuncu Tayfun Bademsoy olacak. Vefa ödülleri ise bu yıl 2008 yılında aramızdan ayrılan oyuncu Suna Pekuysal ile 2000 yılında vefat eden oyuncu Ergün Köknar’a verilecek. Vefa ödülleri, sanatçı çiftin oğulları Sait Ali Köknar’a takdim edilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Korkut Akın Yazıyor: Savaş Atı: Kimdir Kaybeden?
Bir filmi izlerken, beyazperdeye yansıyanları kendinizle özdeşleştir(e)miyorsanız ya da süzemiyorsanız hem istenilen keyfi alamaz hem de filmin mesajını okuyamazsınız. Bu bir tehdit ya da sınırlama değil, ama ister istemez kendinizle bağ kurduğunuzda önünüzdeki perde daha geniş ve daha derinlikli oluyor. Ne bileyim, bana öyle geliyor. “Savaş Atı” (War Pony) aslında bir yaşam öyküsü, hayat kavgasını izliyoruz. Doğaldır ki … Devamı… »
Örümcek Kulübüne Hoş Geldiniz
Örümcek-Adam animasyon serisinin ilki büyük beğeni ile karşılanmış ve uzun metraj canlandırma kategorisinde Oscar dahil 80 küsur ödülle kucaklaşmış olan devam filmi ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş / Spider-Man: Across the Spider-Verse’ dış sesin ‘Bu sefer farklı bir şey yapalım’ sözleriyle açılıyor. ‘Hayat ona sert vurdu, tek ona değil tabii. Sonra yalnız kaldı, bir tek o değil tabii’ diye devam ediyor. Gerisini bildiğimizi sanıyor muşuz ama bilmiyor muşuz! Serinin bu defa değişen üçlü yönetmen ekibi (Joaquim Dos Santos, Kemp Powers ve Justin K. Thompson) ile büyük emek vermiş animasyon takımı, kuşaklar boyu hayranlarını peşinden sürüklemiş Marvel aleminin bu en duygusal, en kırılgan süper kahramanı hakkında söylenecek yeni şeylerin olduğunu dış ses aracılığı ile böyle haberliyor.
Aslına çok daha uyumlu bir biçimde çizgi karakter olarak karşımıza çıkmasıyla birlikte hem öykü çeşitliliğinin hem de görselliğin çıtasını yükselten ilk filmde (Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde / Spider-Man: Inside the Spider-Verse) bunun başarılı bir örneğini izlemiştik. Serinin ikinci bölümü görsellik ve hikâye anlatımında sınırları daha da zorlayan, ilkinden de başarılı bir çalışma olmuş. İlk filmin sonunda kendi evrenine dönüş yapan örümcek kız Gwen Stacy, hem çoklu evrenin geleceğini tehdit eden (Kingpin’in sebebi olduğu) büyük çarpışmanın yaralarını sarmaya hem de dünyamızın halihazırda rüştünü ispat etmiş tek örümcek adamı olan Miles Morales’i görmek için Brooklyn’e dönüş yapıyor. Alchemax’daki işini, ailesini ve yüzünü kaybeden ve bundan Miles’ı sorumlu tutan öykünün yeni kötü adamı Spot ile kapışıyorlar önce. İkili daha sonra, Miles’ın ısrarıyla, Spot’un çoklu evrende açtığı ve açmaya devam edeceğini duyurduğu geçitlerden paralel evrene süzülerek Örümcek Kulübü’ne kapağı atıyor. Rahmetli Stan Lee ile Steve Ditko’nun yaratıcısı olduğu ve yıllar içinde çoklu karakterlere dönüşen örümcek adamlar (ve de kadınlar) toplumunda Miles yalnız değildir artık. Ancak bir hayat bağı ile hepsinin yaşamı birbirine bağlıdır. Hikâye değiştiği anda paralel evrenlerdeki akışlar bozulup tüm boyutlar çökecektir. Lakin komiser babası tehdit altında bulunan Miles kalıpları yıkmaya, hikayeyi kendi istediği şekilde yazmaya kararlıdır.
Böylesine dur durak bilmeyen bir tempoya ve karakter çeşitliliğine sahip çılgın bir hikâyeyi okumak yerine izlemeye ve perdedeki coşkun enerjinin bir parçası olmaya davet ediyorum sizleri. Alabildiğine yaratıcı bir biçimde kaleme alınmış senaryosu, zekâ ürünü espriler, ince bir mizah, ayrımcılığa dair dayanılmaz bir sosyal hiciv içeriyor bu devam filmi. Dudak uçuklatan canlandırma çalışması, renkler ve gölgeler, çizgi roman karesindeki üst yazılar, çılgın detaylar, kendi kinetik gerçekliği dahilinde tüm aksiyon sekansları, duygusallıktan hiç de geri durmayan gerçek olmayan evrenin ‘çok gerçek’ anlatısına hizmet ediyor. Filmin belki de tek kusuru Brooklyn’e dönüş macerasının yarıda kesilmesi olmuş. 2 saat 20 dakikalık film çizgi roman geleneğine uygun olarak ‘Devam Edecek (To Be Continued)’ ibaresi ile noktalanıyor. Çizgi roman tutkunu olduğumuz çocukluk günlerimizde en heyecanlı yerinde kesilen maceranın devamı için bir hafta sonrasını iple çekerdik. Bu maceranın final bölümünün 29 Mart 2024’te gösterime gireceği duyuruldu. Beklemeye değer.
(01 Haziran 2023)
Ferhan Baran
ferhanbaran@gmail.com