Beterböcek Beterböcek’in Yeni Fragmanı Yayınlandı

Kendine has, sıra dışı karakterler yaratan ünlü efsanevi yönetmen Tim Burton’ın 1988 tarihli doğaüstü komedi filmi Beterböcek (Beetlejuice) 36 yıl aradan sonra devam filmi Beterböcek Beterböcek (Beetlejuice Beetlejuice) ile geri döndü ve devam filminin yeni fragmanı ve karakter posterleri yayınlandı. Devam filminde Beterböcek karakteriyle hafızalara kazınan Michael Keaton rolüne geri dönerken Winona Ryder, Lydia Deetz’e ve Catherine O’Hara ise Delia Deetz rolüne dönüyor, kadroya ayrıca Monica Bellucci, Jenna Ortega, Willem Dafoe ve Justin Theroux gibi yeni isimler dahil oluyor. Beterböcek Beterböcek, 06 Eylül tarihinde sinemalarımızda gösterime girecek.

  • Basın Bülteni
  • Yeni fragmanı izlemek için: tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Beterböcek Beterböcek’in Yeni Fragmanı Yayınlandı yazısına devam et

Sinema Araştırmaları Merkezi SİAMER Kuruldu

Bir grup akademisyen ve sinema araştırmacısının bir araya gelerek kuruluşunu tamamladığı Sinema Araştırmaları Merkezi (SİAMER) ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Gazeteci, sinema araştırmacısı ve yazar Burçak Evren, sinema araştırmacısı ve yazar Deniz Yavuz, sinema yazarı Ertan Tunç, akademisyenler Ali Karadoğan, Ayşe Toy Par, Barış Saydam, Ece Vitrinel ve Ruken Öztürk’ün kurucusu olduğu, İstanbul merkezli sivil toplum örgütü faaliyetlerini dernek statüsünde  sürdürecek.

Son Dönemin Beğenilen Filmlerini, Söyleşileri ve Atölyeleri Büyükada ve Heybeliada’da Sinemaseverlerle Buluşturan 4. Sinemada Film Festivali Sona Erdi

12 – 21 Temmuz tarihlerinde Büyükada ve Heybeliada’da gerçekleşen 20 film gösteriminde yaklaşık 6 bin izleyiciyi ağırlayan 4. Sinemada Film Festivali sona erdi. Büyükada Atatürk Meydanı, Taş Mektep ve Heybeliada Pazar Meydanı’nda gerçekleştirilen gösterimlerde son yılların en dikkat çeken filmlerini izleyicilerle buluşturan festival, Yeşim Ustaoğlu, Mert Fırat, Derviş Zaim, Hüseyin Karabey gibi sanatçılarla yapılan söyleşilere ve atölyelere de ev sahipliği yaptı.

Son Dönemin Beğenilen Filmlerini, Söyleşileri ve Atölyeleri Büyükada ve Heybeliada’da Sinemaseverlerle Buluşturan 4. Sinemada Film Festivali Sona Erdi yazısına devam et

Tilki ve Tavşan: Orman Macerası

Mascha Halberstad’ın yönettiği ve Teresa Gallagher, Sarah Madigan, Jamie Quinn ile Rob Rackstraw’ın seslendirdiği animasyon film Tilki ve Tavşan: Orman Macerası (Fox & Hare: Save the Forest), 23 Ağustos 2024’de A90 Pictures dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Birçok hayvanın ormanı kurtarmak ve kayıp Baykuş’u bulmak için çıktığı bir macera. Kunduz ve arkadaşlarının bir baraj inşa etmesi sebebiyle, ormanda büyük bir tehlike oluşur. Bu sırada Baykuş’un ortadan kaybolur. Onu aramaya çıkan Tilki ve Tavşan bir şeylerin ters gittiğini anlar ve harekete geçer. Tüm hayvanların ormanı kurtarmak için yaptığı plan eğlenceye dönüşür.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Üsküdar’da İzler İken Açık Hava Sinema Günleri’ne Yoğun İlgi

Türk Sinemasının mihenk taşı filmlerinin tekrar gösterilmesiyle yapılan geleneksel sinema günlerinin ilki, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’ın da katılımıyla Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi avlusunda gerçekleştirildi. Yüzlerce Üsküdarlının katılımıyla gerçekleşen ve “Sandalyeni kap gel” konseptiyle düzenlenen etkinlikte, seyirciyle buluşan ilk film Türk sinemasının kült filmlerinden Neşeli Günler oldu. Usta oyuncular Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen, Oya Aydoğan ve Ayşen Gruda gibi isimlerin yer aldığı ve 1978 yılında çekilen filmde turşu suyu tartışmaları dikkati çekmişti. Üsküdar Belediyesi de gösterimde izleyicilere turşu suyu, patlamış mısır ve çay ikramında bulundu.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi
  • Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Üsküdar’da İzler İken Açık Hava Sinema Günleri’ne Yoğun İlgi yazısına devam et

Beterböcek Beterböcek’in İkinci Fragmanı Yayınlandı

Efsanevi yönetmen Tim Burton’ın 1988 tarihli filmi Beterböcek’in (Beetlejuice) devam filmi Beterböcek Beterböcek’in (Beetlejuice Beetlejuice) ikinci fragmanı ve posteri yayınlandı. Orijinal kadroda Beterböcek karakteriyle hafızalara kazınan Michael Keaton devam filminde rolüne geri dönerken kadroya Monica Bellucci, Jenna Ortega, Willem Dafoe ve Justin Theroux gibi yeni isimler de eklendi. 1989 yılında En İyi Makyaj Akademi Ödülünü alan Beterböcek, devam filminde de yine orijinaline sadık kalınarak tamamen makyaj, gerçekçi efektler ve kuklalar ile çekildi. Yeni film, Seth Grahame Smith’in hikâyesinden Alfred Gough ve Miles Millar tarafından senaryo haline getirildi.

  • Basın Bülteni
  • İkinci fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Şans Eseri

Woody Allen’in yönettiği ve Lou de Laâge, Valerie Lemercier, Melvil Poupaud ile Niels Schneider’in oynadığı Şans Eseri (Coup de Chance), 26 Temmuz 2024’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Harika bir adamla harika bir ilişkisi olan Fanny’nin eski lise arkadaşı ile karşılaşmasından sonra yaşadıkları. Fanny ve Jean, Paris’in seçkin bir mahallesinde, güzel bir dairede yaşayan çok başarılı, ideal evli bir çifttir. İlk kez gördüklerinden beri birbirlerine aşıktırlar. Ancak bir gün Fanny eski lise arkadaşı Alain ile karşılaşır ve birden her şey değişmeye başlar. İkili tekrar tekrar görüşür ve daha da yakınlaşır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Şans Eseri yazısına devam et

Şans ve Rastlantılar

90’ına merdiven dayamış Woody Allen kariyerinin ellinci ve belki de son filmi olan ‘Şans Eseri / Coup De Chance’ı Paris’te Fransızca dilinde ve Fransız oyuncularla çekmiş. Bu biraz da zorunlu bir seçim olmuş. Evlatlığı Dylan Farrow’a cinsel taciz suçlaması nedeniyle kamuoyundan aforoz yiyen ve 2019 yılında doğup büyüdüğü şehirde tamamladığı ‘New York’ta Yağmurlu bir Gün / A Rainy Day in New York’ ABD gösterim ağından çıkarılan sinemacı, filmlerinin ezelden beri kendi ülkesinden daha fazla rağbet gördüğü Avrupa toprağında gözde temalarının izini sürüyor.

Şansa inanır mısınız? Son filminin ana karakterlerinden Alain Aubert (Niels Schneider) Allen’ın alter ego’luğunu üstlenmiş bir biçimde ısrarla hayatın şans ve tesadüflerden ibaret olduğunu söylüyor. Genç adamın üniversite yıllarında New York’ta tanıyıp vurulduğu Fanny Moreau (Lou de Laâge) ile yıllar sonra Paris sokaklarında (tam adını verirsek Montaigne Bulvarı’nda) karşılaşması şans eseri değil de nedir. Fanny başarısız ilk evliliğinden sonra şimdilerde zengin iş adamı Jean Fournier (Melvil Poupaud) ile evlidir. Geçmişi kirli rivayetlerle dolu Jean ise Alain’in tam aksine şansı kendi ellerimizle yarattığımızı savunur. İşinin ‘zenginleri daha da zengin etmek’ olduğunu söyleyen kurt finansçı bir süs bebeği gibi sevdiği karısını kendi ihtişamlı yaşamının değerli bir parçası olarak görür. Oysa Fanny çatı katı bohem odasında Jacques Prévert’in dizeleriyle yakışıklı yazara fazlasıyla çekilmiş ve adeta ilk gençlik yıllarına dönmüştür. Yakın arkadaşı herşeyi mahvetmeden önce iyice düşünmesi konusunda uyarır onu. Genç kadın tatlı bir kararsızlık içindedir ama lüks hayatını elinin tersi ile itmeye pek de niyeti yoktur. Uyanık iş adamının karısının rutinindeki değişiklikleri hissederek özel bir dedektife baş vurması işlerin seyrini değiştirecek, eril sahip olma tutkusu gözleri karartacaktır.

Suç ve ceza öyküleri kariyerinde önemli bir yer tutmuş olan Allen, 1989 yapımı ‘Suçlar ve Kabahatler / Crimes and Misdemeanors’da ‘kişi ahlaki değerlerin kendisini rahatsız etmediği sürece özgürdür’ diye buyurur. Nietzche kaynaklı nihilist düşüncenin doruğa çıktığı 2005 yapımı ‘Maç Sayısı / Match Point’de tenis topunun fileye çarpıp çarpmayacağından hareketle varoluşu son filminde sık sık kullandığı ‘şans ve raslantı’ya bağlar. Hepimiz kısmetin elindeyiz diye buyuran görmüş geçirmiş sinemacı, daha yakın tarihli ‘Mantıksız Adam / Irrational Man’de (2015) adalet ve cezanın boş kavramlar olduğunu ifade ederek ‘varoluşun tamamen anlamsız bir sıradanlık olduğunu’ ifade edecektir.

Muhteşem bir kariyerin ardından gözden düşen sinemacı ileri yaşına karşın film çekmeyi sürdürse de son yapıtı yukarda sözünü ettiğim yapıtların kalibresinde değil. Hatta finaldeki ‘üzerinde durmamak en iyisi’ anekdotuyla kendisi ile dalgasını geçiyor gibi. Özgün adını ‘şansın yaver gidişi’ne dair deyişten alan, keyifle izlenen ama kolay unutulacak bir film ‘Şans Eseri’. Ancak nükte trafiği, özellikle ‘Blue Jasmine: Mavi Yasemin / Blue Jasmine’de (2013) doruğa çıkmış yüksek burjuvazi eleştirisi ile Allen her zaman Allen’dır. Bir zamanlar kapısında rol bekleyen ünlü Hollywood oyuncuları çoktan çekip gitmişler ama son dört filminde birlikte çalıştığı görüntü ustası Vittorio Storario onu bırakmamış. İtalyan görüntü ustasının Paris sonbaharının ılık sarısını yakaladığı görüntüleri ve çevre düzenlemeleri kusursuz.

(25 Temmuz 2024)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Yel Üfürdü Sel Götürdü: Deadpool & Wolverine

Bir film, eğer baştan planlanmadıysa, sadece seyircinin ilgisi nedeniyle “dizi”ye dönüştürülüyorsa bir şeyler hep eksik kalıyor, bir şeyler hep aksıyor. Buna bir de yapımcının değişmesini ekleyin, iyiden iyiye beklentilerin uzağında kalıyor.

20th Century Studios’un yapımcılığıyla tanıyıp sevdiğimiz iki süper kahraman, firmanın Disney’e devrinden sonra, hem kendilerini hem firmalarını hem de ünlerini korumak için bir araya geliyor. Eskilerine bakarak daha usturuplu ama daha soğuk gelen Deadpool izliyoruz. Wolverine ise zaten bitmiş, tükenmiş, Deadpool, deyim yerindeyse silah zoruyla hayata döndürüyor.

Her iki süper kahraman da çok sevilmiş, ergenlerin dilinden düşmeyen aforizmalarla hayatın içinde yer almıştı. Tabii ki yine seksist, yine vurdumduymaz, yine alabildiğine kanlı.

Küfrün bini bir para…

İzleyicinin hoşuna giden bir konuşması var(dı) Deadpool’un, kimileri yadırgasa da genel anlamda beğenilmişti. Bu kez, arkadaşıyla birlikte başka evrenlere, farklı boyutlara da yolculuk ettiği için sanki biraz usturuplu, biraz daha az küfürlü ve sanki biraz daha komik. Ancak yine de küfrün bini bir para.

Gelelim filme… Film baştan sona tempolu, güçlü, oyuncularıyla ve müziğiyle taşıyıcı; özellikle izleyicinin ilgisini çekecektir ama Deadpool & Wolverine teknik anlamda zayıf. Titiz izleyici çok kolay yakalayacaktır. Yaşadıkları evren de dahil olmak üzere bütün evrenlerin (oraları da öğreneceğiz ve benimseyeceğiz, başka şansımız yok… Gençler, bunu göz önünden ayırmayın) yok olacağı, kurtarmak için bir süper kahramanla birlikte hareket edebileceği bildirilir. O da “ölmüş” olmasına karşın çoklu evrende bulduğu Wolverine’i, zamanda yolculukla hayata döndürür. Sonrası, sonrası bildiğiniz gibi keyifli ve sürükleyici…

26 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…

(25 Temmuz 2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Öfke mi Yenilgi mi?: Şans Eseri

Woody Allen, belli bir çizgisi olan, ama kızına (üvey de olsa) cinsel tacizi nedeniyle aforoz edilen bir yönetmen ve oyuncu. Allen sevilen bir yönetmenken cinsel tacizle suçlanıp da kendisini savunamayınca, doğal olarak aklanamadı ve hemen tüm sevenlerinin desteğini kaybetti. Ben de, özellikle filmlerini izlememeye başladım. Ama bu kez, değişen ne diye meraktan izlemek istedim. Kim ne derse desin, Woddy Allen, -ellinci filmi olan “Şans Eseri”yle- eski gücüne, sevilirliğine, seyirci desteğine asla ulaşamaz.

Coup de Chance (Şans Eseri) diye çevrilmiş olsa da Cüneyt Arcayürek’in 12 Eylül için söylediğinden beynimize mıh gibi çakılmış sözcükten el alarak “Şans Darbesi” demek sanki daha doğru, hem yönetmeninin de durumunu açıklar), Parisli bir sanat simsarı olan Fanny’nin (Lou de Laâge) etrafında dönüyor. Fanny, Jean (Melvil Poupaud) adındaki zengin servet yöneticisiyle evliliğinde mutludur. Ancak liseden arkadaşı olan Alain’le (Niels Schneider) “şans eseri” karşılaşınca her şey tersine döner. Akıcı bir anlatımı olan filmde öykü pek bir özellik taşımıyor, ama Allen’ın deneyimli mizanseni ve sürekli birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Vittorio Storaro’nun olağanüstü görüntüleriyle öne çıkıyor.

Çocukluktan kalan…

Geçmişi karanlık (daha doğrusu bilinmeyen) zengin Jean’ın eve kur(dur)duğu oyuncak tren seti (Çetin Altan’ın o ünlü saptamasıyla, “çocuk için alınan elektrikli trenle daha çok büyükler oynar”), yönetmenin çocuk tacizine verdiği cevap olabilir mi?

Buñuel, bir filmde bir şeyi iki kez görüyorsak farklı anlamı vardır diyordu, kim bilir belki de benim aklıma gelen onun da aklında yer etmiştir. Alabildiğine zengin ve bir o kadar da gizemli finans simsarı, aynı seti daha önce görmüş olsalar da seslerini çıkartmayan misafirlerine oyuncağını göstermekten büyük haz duyuyor.

Genç ve güzel eşi, karşısına birden çıkan eski arkadaşına kısa zamanda gönlünü kaptırınca olaylar birbiri ardına yükseliyor. Filmin gizemli yanı burada. Zengin simsar neyin peşinde, genç kız neyi fark edemedi? İstediği elinde, istemediği önünde olan Fanny, zengin kocasını bırakıp yoksulluğuna rağmen Alain’i tercih edecektir; annesinin deneyimi gözünü açar.

26 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…

(24 Temmuz 2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Uzay Yarışını Pazarlamak

‘Beni Ay’a Uçur / Fly Me to the Moon’ yaşı yetenlerin çok iyi hatırlayacağı Ay’a inişin canlı olarak televizyondan izlenildiği 1969 yılına götürüyor bizleri. Rusların 1957’de Sputnik 1 ile astronot Yuri Gagarin’i uzaya gönderişinden sonra hız kazanan uzay yarışında Amerikalıların kendi hamlelerini gerçekleştirme çabasına giriştiği zamanlardır bunlar. Üç astronotun ölümüyle sonuçlanan başarısız Apollo 1 projesinin ardından NASA zor durumdadır. Vietnam bozgunu ile baş etmeye çalışan ülke her Allahın günü TV ekranına yansıyan kayıplar ile manevi bir çöküntüyü yaşarken, uzay merkezinin bütçesi de kadrosu da yetersizdir. Uyanık Nixon’ın işbilir adamı Moe Berkus (Woody Harrelson) yeni Apollo projesini parlatarak ABD halkına pazarlayacak bir yol peşindedir. Cazibesi ve kılık kıyafetiyle ‘Mad Men’ dizisinden fırlamışa benzeyen reklam sektörünün pazarlama harikası Kelly Jones’da (Scarlett Johansson) karar kılınır. Cocoa Beach’e uzay kurumunun halkla ilişkiler müdiresi olarak arzı endam eden Kelly, zaten zor görevinin sorunlarıyla boğuşmakta olan fırlatma direktörü Cole Davis (Channing Tatum) üzerinde soğuk duş etkisi yaratsa da, ikili arasında kaçınılmaz bir çekimin oluşması gecikmez. Fırlatma gününe yalnızca 7 ay kalmıştır ve bu süre zarfında kamuoyu desteğinin ve yeterli fonların sağlanabilmesi için her türden reklam desteğine ihtiyaç vardır.

Rose Gilroy imzalı özgün senaryodan Greg Berlanti’nin yönettiği yapım, Amerikan sinemasının altın çağından kopup gelmişe benzeyen iyi bir ‘screwball’ güldürü örneği. İzleyici yaş ortalamasının hayli genç kaldığı ve de orta yaş grubunun sinemada film izleme alışkanlığını büyük ölçüde yitirdiği günümüzde Hollywood büyük şirketlerinin pek yanaşmadıkları türden klasik usuldeki bu romantik komedi örneği, Johansson – Tatum ikilisinin tutmuş kimyaları üzerinden rahatlıkla izleniyor. Başta Ruslar olmak üzere bundan tam 55 yıl önce 16 Temmuz’da Ay’a ayak basışın Hollywood hilesi olduğuna dair komplo teorisi ile flört edişi ayrıca eğlenceli. Apollo 11’in olası başarısızlığına önlem olarak bizzat Nixon’ın adamının emri ile stüdyoda çekilen sahte iniş görüntüleri, Kelly’nin ‘2001: A Space Odyssey’ yönetmeni ‘Kubrick ile çalışsaydık keşke’ esprisi bu rivayetle dalgasını geçiyor.

Filmin şamatasını iki ana karakterin zorlu geçmişlerinin hüznü dengeliyor. Babası evi terk edip gittikten sonra annesi ve kardeşleri ile evsiz kaldıklarında henüz 4 yaşındadır Kelly. Bir şekilde ayağa kalkıp mücadele etmiş, annesinin ona öğrettiği dolandırıcılık marifetiyle hayatta kalmıştır. ‘Reklamcılık da dolandırıcılığın yasal yolla yapılanı değil midir’ sözleri de ona aittir. Davis ise 52 uçuş gerçekleştirdiği Kore dönüşünde NASA’nın en iyi pilotlarından biri olmasına rağmen kalbindeki sorun nedeni ile uzay roketine alınmamış, Apollo 1 sürecinde yitirdiği arkadaşlarının yasını tutmayı sürdüren bir yalnız kovboydur. Bu iki kafadarın acı tatlı öyküsü dönemin şarkılarıyla bezenmiş. Filme adını veren ünlü parça dışında Aretha Franklin’den ‘Moon River’, Dinah Washington yorumuyla ‘Destination Moon’ kulakları okşarken, kıvamı tutmuş yapım keyifle izleniyor.

(22 Temmuz 2024)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Ferhan Baran Yazıyor: Canavar Tükürüp Atmadan

Yönetmen Ti West ile aktris Mia Goth’un işbirliği sürüyor. 2022 yılında art arda çektikleri ‘X’ ve ‘Pearl’ ile son dönemin ilginç üçlemesini başlatan çılgın ikilinin seriyi tamamlayan son filmleri ‘MaXXXine’ sinemalarımızda yerini almış bulunuyor. 1980 doğumlu West korku filmleri evreninde ilgi görmüş filmleri ile biliniyor. Belli ki Tarantino misali kasetlerin kral olduğu dönemin video dükkanlarında tüm zamanların korku ve gerilim külliyatını yalayıp … Devamı…»

Ferhan Baran Yazıyor: Hortumun İçine Dalmak

Hortumlar ABD güneyinin orta bölümünde yer alan eyaletlerin korkulu rüyasıdır. Her yıl meydana gelen yüzlerce vakada kasabalar, evler hasar görür, insanlar hayatını kaybeder. Hortumları önceden tahmin eden uyarı sistemlerinde yıllar geçtikçe büyük ilerlemeler kaydedilse de afeti oluşma sürecinde durdurabilecek bir yöntem henüz bulunmamıştır. Dünya sinemalarıyla birlikte bizde de gösterimi süren ‘Kasırgalar / Twisters’ın idealist … Devamı…»

Üsküdar’da İzler İken Açık Hava Sinema Günleri

Sinemamızın mihenk taşı filmlerinin, gençlerin de ilgisini çekeceği bir festival kapsamında tekrar gösterilmesiyle Üsküdar Belediyesi’nce yapılacak etkinliklerin ilki, “Sandalyeni kap gel” konseptiyle 19 Temmuz Cuma günü gerçekleşecek. Bu kapsamda ilk olarak Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen, Oya Aydoğan ve Ayşen Gruda gibi usta sanatçıların yer aldığı Neşeli Günler filmi beyazperdeye gelecek.

Üsküdar’da İzler İken Açık Hava Sinema Günleri yazısına devam et

Çankaya Belediyesi Açık Hava Sinema Günleri

Çankaya Belediyesi Açık Hava Sinema Günleri, 24 Temmuz – 08 Eylül 2024 tarihleri arasında Çankaya Belediyesi tarafından Ankara’da düzenleniyor. Katılımın ücretsiz olduğu etkinlikte sinemaseverlere ayrıca mısır, gazoz ve su ikramı da yapılacak. Etkinlikte yılın en iyi ve ses getiren kurmaca, animasyon, belgesel, komedi, macera ve romantik filmleri gösterilecek. Sinemaseverlere sunulacak filmler arasında Yürüyen Şato (Howl’s Moving Castle), Turna Misali, Şimdi ya da Asla (The Bucket List), Bursa Bülbülü gibi sevilen filmler yer alıyor.
Çankaya Belediyesi Açık Hava Sinema Günleri yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu