Murat Serezli, üniversite öğrencilerinin en çok ödüle layık gördüğü oyuncular arasında zirveye yerleşti. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin düzenlediği 17. İletişim Ödülleri’nde, öğrencilerin oylarıyla En İyi Erkek Oyuncu seçilen oyuncu, aldığı ödüllerle kariyerinde önemli bir başarıya daha imza attı. Ödülün kendisi için büyük bir anlam taşıdığını vurgulayan Serezli, duygularını şu sözlerle dile getirdi: “Üniversite öğrencilerinin oylarıyla verilen bir ödülün benim için kıymeti çok başka. Çünkü onlar yarını, çağdaşlığı, dinamizmi, yeni espri anlayışlarını ve beğeni nüvelerini temsil ediyor. Çeyrek asırdır sanat üreten bir kişi olarak bugünün gençleri tarafından takdir edilmek benim için olağanüstü değerli.”
Disney+’ın bu sene 97. gerçekleşecek olan Oscar Ödül Töreni’ni canlı yayınlayacağını açıklamasının ardından heyecan verici gece için geri sayım başladı. Son 4 gün kalan yılın en görkemli töreni 03 Mart Pazartesi günü saat 02:30’da kırmızı halı ile başlayacak ve canlı yayın saat 03:00’da ödüllerin sahiplerini bulmasıyla devam edecek. Emmy Ödüllü sunucu, Conan O’Brien, ilk kez Oscar Ödülleri’nin sunuculuğunu üstlenecek. Disney+, gecenin adaylarından Ters Yüz 2,Maymunlar Cehennemi: Yeni Krallık,Alien: Romulus, Elton John: Never Too Late ve Sugarcane gibi yapımları izleyicilerle buluşturuyor. Töreninin yapımcı koltuğuna Raj Kapoor otururken yönetmenliğini Hamish Hamilton üstleniyor.
Avatar Live in Concert,22 Mart’ta üst üste iki seans olarak Turkcell Sahnesi’nde sergilenecek. Avatar Live in Concert’ta James Horner’ın ikonik müzikleri, dev bir orkestra, koro ve solistlerin canlı performansıyla bir araya gelecek. Avatar filmi dev HD ekranlarda orijinal seslendirme ve altyazılarıyla izleyicilere sunulurken değerli şef Ernst van Tiel yönetimindeki Symphonista Philharmonic Orchestra’nın etkileyici performansına Eleanor Grant benzersiz sesiyle hayat verecek.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 11 – 22 Nisan 2025 tarihleri arasında düzenlenecek 44. İstanbul Film Festivali, bu yıl Norveçli usta sinemacı Dag Johan Haugerud’ün altı uzun metrajlı filminden oluşan bir seçki sunuyor. Oyuncuları sürecin içine katarak çalışmayı tercih eden sanatçının her filmi diyalog, oyunculuk ve insan ilişkilerini ortaya koyan sinemasal yaklaşımını yansıtıyor. Haugerud, Stockholm Üniversitesi’nde Sinema, Oslo Üniversitesi’nde Dramaturji bölümlerini tamamladı. İlk romanını 1999’da yazan, ilk uzun metrajlı filmini ise 2012’de yöneten Haugerud’ün filmleri festivalde ilk kez gösterilecek.
“Burjuvalar yüksek duvarlarla çevirmişler avlularını” Ataol Behramoğlu’nun, benim kısafilm tanımlama amaçlı kullandığım dörtlüğün ilk dizesi. “Evrensel Dil”de, sadece avlular değil, kentler duvarlarla hem de insan boyunu çok aşan arkasında ne olduğunu göstermeyen duvarlarla çevrilmiş. Biraz Dali (gerçeküstü), biraz Fellini, birazdan çok Buñuel (simgeler) bir araya gelmiş, iç içe geçmiş insanları anlatan, üzerine estetik, hareketli ve izleyiciyi … Devamı… »
61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan Mukadderat gişede de büyük ilgiyle karşılandı, gösterimde kaldığı sürede filmi 87 bin kişi izledi. Festivalde En İyi Film ödülünün yanı sıra film ekibinden Nur Sürer’in En İyi Kadın Oyuncu,Osman Sonant’ın En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülen filmin başarısı gişeye de yansıdı. Kadın emeğini odağına alan film 08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde tekrar vizyona çıkacak.
EFEKT Görsel Efekt Günleri ve Ödülleri,VFX dünyasının en prestijli isimlerini İstanbul’da bir araya getirdi. İlk EFEKT Uluslararası Vizyoner Ödülü, VFX Akademi (Oscar) ödüllünü kazanan ikinci kadın olarak tarihe geçen Sara Bennet’a verilirken, Ulusal VFX Yaşam Boyu Başarı Ödülü Türk sinemasına görsel efekt sanatçısı olarak büyük emekler vermiş Hilmi Güver’e takdim edildi. Görsel efektin, sinemada bir sihir gösterisi olarak doğduğu ve bugün yapay zekâ ile sınırlarını genişlettiği bir dönemde, Türkiye’deki görsel efekt ve animasyon sektörünün kreatif endüstrilerdeki konumunu vurgulayan EFEKT 2025, 22 ve 23 Şubat’ta gerçekleştirildi.
Türkiye – Almanya Film Festivali, her yıl tutkuyla Türkiye, Almanya ve diğer ülkelerden zengin bir film seçkisi sunuyor. Bu yılki sunumda uluslararası prömiyer, bir Almanya prömiyeri ve üç ülkeden 13 film bulunuyor. Açılış, Mukadderat’la başlayacak, ardından müziğe ve direnişebir saygı duruşu olan Cem Karaca’nın Gözyaşları gelecek. 8X8 ve Büyük Kuşatma ise dünya prömiyerlerini Nürnberg’de yapacak.
Gerçek bir olaydan ilham alan Son Bir Nefes (Last Breath), izleyicileri okyanusun karanlık ve amansız derinliklerinde soluksuz bırakacak bir hayatta kalma mücadelesine davet ediyor. Deneyimli derin deniz dalgıçlarının, dalgaların ve zamanın acımasız baskısı altında verdikleri mücadeleyi konu alan bu sürükleyici yapım, insan iradesinin sınırlarını zorlayan çok farklı bir hikâyeyi gözler önüne seriyor. Alex Parkinson’un yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu Mitchell LaFortune, Alex Parkinson ve David Brooks’a ait. 2019 yılında yine Alex Parkinson’un çektiği belgeselin sinema uyarlaması olan yapım, izleyiciye daha derin bir anlatım sunuyor.
Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması’nda bu hafta Flow: Bir Kedinin Yolculuğu (Flow),Düzen (The Order) ve Aydınlık Hayallerimiz (All We Imagine As Light) filmlerini gösteriyor. Justin Kurzel’in yönettiği ve Jude Law ile Nicholas Hoult’un oynadığı Düzen, Amerika’da şiddetini artıran banka ve zırhlı araç soygunlarının ülke düzenini sarstığı 1983 yılında geçiyor. Filmde, bir FBI ajanı olan Terry Husk, olayların kaynağına iner ve suç zincirinin arkasında Amerikalı beyazların üstünlüğünü savunan militan örgüt The Order’ın lideri Robert Jay Mathews’ın olduğunu keşfeder. Mathews, ABD hükümetine karşı planladığı savaş için yandaşlarının giderek sayısını artırmaktadır.
Uzun yıllar Özen Film bünyesinde sinema ve film işletmeciliği yapan, en son Kadıköy’ün Bahariye caddesinde hizmet vermiş sinemaları Hakan Sineması, Bahariye Sineması, Broadway Sineması ve Hollywood Sineması’nın yöneticiliğini yapmış olan Rıza Karataş, 24 Şubat 2025 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Kadıköy’ün tarihi sinemalarının yaşatılmasında önemli rol oynayan Rıza Karataş, sinema sektöründeki çalışmaları ve deneyimiyle tanınıyordu. Özellikle bağımsız yapımlara verdiği destek, Türk sinemasında alternatif seslerin duyulmasına olanak tanıdı. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Yönetmenliğini Hatice Aşkın’ın yaptığı Adresi Olmayan Ev’in yeni durağı Danimarka oldu. Festivallerde büyük ilgi gören film Kopenhag Türk Film Günleri’nde açılış filmi oldu. 27 Şubat’ta yapılacak Danimarka prömiyeri film ekibinin katılımıyla gerçekleşecek. Avrupa’nın en prestijli fonu Eurimages desteğini kazanan filmde açgözlülük, kibir, şehvet, öfke, kıskançlık, tembellik, savurganlık, ihanet ve şiddet suçlarından birini işleyenler unutma yasasıyla yargılanır. Suçu kişilerin ölümüyle birlikte tüm eşyaları toplanarak mülkiyetlerine el konuluyor. Suçluların kişisel eşyaları ile cesetleri öğütme fabrikasında öğütülerek izleri hayattan tamamen siliniyor.
Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali, gastronomiyle ilgili hikâyeleri sinemanın beyazperdesine taşımanın gücüne inanarak yola çıktı. Yemek kültürü, mutfak ritüelleri ve yerel ürünler sadece sofralarımızda değil, arkasında kültür, tarih ve duygular barındıran çok güçlü hikâyeler olduğu vurgusuyla hareket eden festivalde, bu hikâyelere hayat veren bağımsız sinemacıları görünür kılmak ve hikâyelerini yayınlayabilecekleri bir alan yaratmak amaçlanıyor. Festival kapsamında yapılacak Açık Perde seçkisi yalnız bir film gösterimi değil, sinemacılar için değerli bir vitrin olma özelliğini de taşıyor.
Mike Leigh’nin 6 yılın ardından setlere dönüş filmi ‘Acı Gerçekler / Hard Truths’, Pansy Kingsley Deacon’ın (Marianne Jean – Baptiste) uykusundan çığlık atarak uyanmasıyla açılıyor. Çatıda yürüyen güvercinlerin sesinden ürkmüştür, ancak çevresindeki herşey irkiltmeye yetmektedir onu. Evin diğer fertlerinden tesisatçılık yapan kocası Curtley’nin (David Webber), 22 yaşındaki boş gezenin boş kalfası oğlu Moses’ın (Tuwaine Barrett) … Devamı…»
Pablo Larraín’in 20. yüzyıla damgasını vurmuş kadınlar üçlemesinin son ayağı olan ‘Maria’, ünlü diva Maria Callas’ın (Angelina Jolie) 16 Eylül 1977 günü 53 yaşında ölümüyle açılıyor. Filmin ilk planı, bir opera sahnesine dönüşmüş Paris’teki lüks apartman dairesini mekân almış trajik bir operanın son sahnesi gibidir. Fonda, Verdi’nin ‘Otello’ operasının son perdesinde kaçınılmaz sonundan kurtulamayacak olan Desdemona’nın merhamet … Devamı…»
Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu