Ankara Film Festivali’nden 35. Yaşa Merhaba

Ankara Film Festivali, dün akşam gerçekleşen açılış töreni ile 35. yaşına merhaba dedi. Önceki gün kaybettiğimiz festival başkanı İnci Demirkol’un hatırasının hakim olduğu geceye, onur ödüllerinin bu yılki sahipleri olan Müjdat Gezen, Şefika Kutluer, Selda Taşkın, Kurtuluş Özyazıcı ve Berkay Ateş’in yanı sıra Thomas Hans Ossowski, Menderes Samancılar, Tamer Karadağlı, Ece Yüksel, Melikşah Altuntaş gibi sinema, siyaset ve sanat dünyasından isimler katıldı.

Ankara Film Festivali’nden 35. Yaşa Merhaba yazısına devam et

2. Fethiye Film Festivali Festival Programı ve Gösterim Seçkisi Açıklandı

Fethiye Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği / FEFSAD tarafından, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Fethiye Belediyesi’nin destekleriyle ikincisi düzenlenen Fethiye Film Festivali bu sene 20 – 24 Kasım 2024 tarihleri arasında Fethiyeli sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Bu yıl festivalin Gösterim Seçkisi 23 kısa kurmaca, 19 kısa deneysel, 17 kısa canlandırma ve 11 kısa belgesel olmak üzere toplamda 70 kısa filmden oluşuyor. Aksin Sinemaları’nda seyirciyle buluşacak filmlerin gösterimi sonrasında yönetmenleriyle de söyleşi yapılacak. Ayrıca festival komitesinin seçtiği yedi adet uzun metrajlı film de festivalin gösterim programında yer alıyor.

2. Fethiye Film Festivali Festival Programı ve Gösterim Seçkisi Açıklandı yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Hangi Din Daha Gerçek? Sapkın

İki genç ve güzel kızın aralarındaki konuşmayla açılır film. Her genç insanın konuştuğu şeylerdir birbirlerine anlattıkları; bu iki gencin rahibe olduklarını öğreniriz. Mormon tarikatının tanınmasına yönelik çalışma içerisindedirler. Bir evin kapısı çalarlar, güvenlik nedeniyle evde bir kadın yoksa girmemeleri gerekse de kapıyı açan güler yüzlü Bay Reed’e (Hugh Grant) güven duyarak içeri girerler. Konu açılınca Reed, inançlarını tartışmaya … Devamı… »

14. Suç ve Ceza Film Festivali’nde Kaçırılmaması Gerekenler

22 – 28 Kasım 2024 tarihleri arasında yapılacak olan 14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, pogram direktörü Alin Taşçıyan’ın özenle hazırlamış olduğu heyecan verici programıyla dikkat çekiyor. Festival bu yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Orson Welles’in 1962 yapımı klasik başyapıtı ‘Dava / The Trial’ ile açılıyor. Franz Kafka’nın baskıcı devlet mekanizması önünde bireyin adalet arayışının simgesi olmuş 1924 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan film 62 yıl sonra restore edilmiş kopyasından gösteriliyor.

Bu yılki afişi ‘Dava’ filminden seçilmiş bir kare üzerinden tasarlanan festivalin programı Cannes, Berlin, Sundance, Tribeca, Toronto, Venedik gibi önde gelen festivallere seçilmiş, birçoğu ödül kazanmış filmlerden oluşuyor. Adalet kavramını hem estetik hem de politik yönlerden farklı konu ve stillerle ele alan ve birkaç tanesi haricinde vizyonda ya da dijital platformlarda kolay kolay karşınıza çıkmayacak olan toplamdan, iki tanesi klasiklerden olmak üzere 16 filmlik kişisel bir seçkiyi siz okurlarımın dikkatine sunmak istedim. Sırası pek de önemli olmayan ‘kaçırılmaması gerekenler’ listem şu filmlerden oluşuyor:

1- HAM ELMAS / Diamant Brut
Bu yıl Cannes Film Festivali ana yarışma seçkisinde yer alan Agathe Riedinger’in ilk uzun metrajı, zamanın ruhunu gencecik insanlar üzerinden yansıtan çarpıcı bir toplumsal eleştiriye soyunmuş. Film, gelecek hayalini internet fenomeni ve televizyon şöhreti olmak üzerine kuran 19 yaşındaki yoksul ve eğitimsiz Liane’ın hayatta kalabilmek için elindeki tek sermaye olan kendi bedenine yatırım yapmasını anlatıyor.

2- ÇALINAN GEZEGENİM / سیاره‌ی دزدیده‌شده‌ی من
2024 Selanik Belgesel Festivali’nden büyük ödül Altın İskender ve FIPRESCI ödülü ile dönen film, yönetmen Ferahnaz Şerifi’nin doğduğu yıl gerçekleşen İran İslam Devrimi’nin getirdiği hicap zorunluluğuna karşı çıkan kadınların miting görüntüleriyle açılıyor, 2022’de Mehsa Jina Emini’nin katlinin doruğa çıkardığı aynı amaçlı protestolarla sonlanıyor. Bu derinden etkileyici belgesel, devrim öncesinden kayıtları ihtiva eden bir tür günce ve sivil arşiv işlevi görüyor.

3- KIRMIZI ÇOCUKLAR / Les Enfants Rouges
Lotfi Achur’un Locarno ‘Bugünün Sinemacıları’ seçkisinde dünya prömiyerini yapan film, Tunus’un dağlık bir bölgesinde kuzeni cihatçılar tarafından öldürülen çocuk yaştaki Achraf’ın gözünden yaşananları anlatıyor. Çok katmanlı yapımda Wojciech Staroń’un çarpıcı sinematografisi, kanun kuvvetlerinin terörizmle mücadelede yetersiz ve duyarsız kaldığı bir iklimin fotoğrafını çekiyor.

4- BOŞLUKTAKİ BEDENLER / Adespota Kormia
Selanik’te özel mansiyon ile ödüllendirilen yaratıcı hibrit belgeselde, AB üyesi devletlerin kürtaj, tüp bebek ve ötanazi yasalarındaki tutarsızlıklar nedeniyle bir ülkeden diğerine giden kadınları takip eden yönetmen Elina Psykou bedenin özerkliğinin altını çizen hak ve özgürlük temelli bir ‘kadın filmi’ yapmış ama bütün meşru karşı görüşlere de yer vermiş.

5- SÜLEYMAN’IN HİKÂYESİ / L’Historie de Souleymane
2024 Cannes ‘Belirli bir Bakış’ bölümünde en iyi erkek oyuncu ve jüri ödülüne layık görülen filme adını veren Süleyman, iltica talebi kabul edilene kadar geçimini sağlayabilmek için Paris sokaklarında pedal çevirerek yemek taşıyan Gineli bir kurye. Yönetmen Boris Lojdkine’in genç adamın emeğinin sömürülmesini ve son mülakat yaklaştıkça artan endişesini hareketli kamerayla izleyiciye aktarışı etkileyici.

6- CENNETİN YANINDAKİ KÖY / The Village Next to Paradise
Cannes Film Festivali’ne seçilen ilk Somali filmi olarak tarihe geçen yapım, insansız hava saldırıları altındaki yoksul halkın hayatını anlatırken, Batı’nın ülkeye önyargılı bakışının tam tersi bir manzara çiziyor. Oyuncuların amatör oluşu filmi daha da otantik kılarken köy hayatı ve doğa tüm renkleriyle perdeye yansıyor.

7- ÜÇ SİYAH IŞIK GÖRDÜM / Yo Vi Tres Luces Negras
2024 Berlin Film Festivali Panorama bölümünde dünya prömiyerini yapan yapım katı gerçekliğin içinde metafizik bir dünya tasvir ediyor. Yönetmen Santiago Lozano Álvarez Kolombiya’da insanların her gün karşı karşıya kaldıkları tehdit ve şiddeti sergilerken, halkın katlanmak zorunda kaldığı korku ve yıkımı tüyler ürpertici bir bakışla aktarıyor.

8- HAYALLERİN EŞİĞİ / Rafaat Einy Il Sama
2024 Cannes Altın Göz En İyi Belgesel ödülü sahibi yapım, Mısır’ın eski halklarından Kıptîlerin yaşadığı bir kasabada geçen büyüme öyküsü üzerine. Umut saçan belgesel, hayallerini gerçekleştirmekle toplumun beklentileri arasında kalan bir grup genç kadının ataerkil düzen içinde kendilerini özgürce ifade etmek için sokak tiyatrosu yapmasını konu alıyor.

9- SANTOSH
İngiltere’nin taze Oscar adayı ilan edilen film, Hindistan’ın insanları doğuştan cinsiyetlerine ve kastlarına göre ayrımcılığa uğratan sistem içinde adalet nasıl sağlanırı tartışmaya açıyor. Ölen kocasının yerine polis memuru olarak işe giren Santosh bir yandan mizojini ile mücadele ederken, öte yandan kast sisteminin en altında kaldıkları için sürekli istismar edilen Dalit toplumundan bir kız çocuğunun ‘Narin Güran Vakası’nı andıran katlini araştırıyor.

10- BİSİKLET SATRANCI / Велошах
2024 Tribeca Festivali Uluslararası En İyi Kurmaca ödüllü Kazakistan yapımı, hükümeti iyi gösterecek haberler üretmeleri için görevlendirilen bir devlet televizyonu muhabiri ve kameramanı hakkında absürt bir güldürü. Meslek etiği ile devlet propagandası arasındaki çelişkiyi irdeleyen filmin en şaşırtıcı yanı ise bahsi geçen haberlerin gerçek bültenlerden alınması.

11- HAYALETLER / Les Fantômes
2024 Cannes Eleştirmenler Haftası seçkisinin açılış filmi, Suriye’deki iç savaşa yol açan baskı rejiminin mağduru Hamid’in adaleti sağlama çabasına odaklanıyor. Sesini tanıdığı ama yüzünü görmediği işkencecisinin peşine düşen genç adamın serüveni, Nazi Almanyası’ndan Güney Amerika diktatörlüklerine savaş suçluları ve işkencecilerin izinin sürüldüğü filmlerin psikolojik açıdan daha yoğun bir örneği olarak dikkat çekiyor.

12- HAİN / Landesverräter
Michael Krummenacher imzalı yapım, İkinci Dünya Savaşı sırasında prensipte tarafsız olan İsviçre’nin tarihinden az bilinen bir kesit sunuyor. Casuslukla suçlanan İsviçre vatandaşı Ernst Schrämli’nin gerçek yaşam öyküsünden yola çıkan film geçmişle hesaplaşırken, ülkenin tarafsızlığını Mihver Devletleri ile silah ticareti üzerinden sorgulayan cesur ve eleştirel bir dönem filmi olarak ilgi çekiyor.

13- CEVİZ YAPRAKLARI SARARDIĞINDA / Demo Ke Pelê Gozan Bîyî Zer
Yönetmen Mehmet Ali Konar’ın ilk gösterimini 47. Göteborg Film Festivali’nde yapan üçüncü uzun metrajı, Türkiye’nin yasaklar, kayıplar ve başka dertlerle yaralı Kürt coğrafyasında, ülkenin gündeminden düşmeyen ağır politik sorunları masum çocukların gözünden incelikle ve dokunaklı bir biçimde anlatma becerisini sürdürüyor.

14- GECENİN KIYISI
Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan, 2024 Adana’dan 3 Altın Koza ile dönen Almanya doğumlu yönetmen Türker Süer’in ilk uzun metrajı, orduya kayıtsız şartsız sadakatini asker babası aleyhine tanıklık ederek kanıtlamış genç subayın, kendisi gibi subay olan ağabeyini ifadesi alınmak üzere otomobille İstanbul’dan Malatya’ya götürdüğü 15 Temmuz 2016 gecesinde komutanına ve orduya sadakatini sorgulayışının hikâyesi.

15- KARA TANRI, BEYAZ ŞEYTAN / Deus e O Diabo Na Terra Do Sol
Glauber Rocha’nın toplumsal adaletsizliğe başkaldıran 60 yıllık çarpıcı yapıtı restore edilmiş kopyasından gösteriliyor. Brezilya ‘Cinema Novo’ akımı ustasının iki bölümlük öyküsü, ülke tarihine geçmiş gerçek eşkiyalardan esinlenen karakterleri, dini ve politik simgeleri, Pasolini filmlerinden, Western ve büyülü gerçekçilik akımından izler taşıyan sinema diliyle defalarca izlenecek bir klasik.

16- ŞEHİRDE İKİ ADAM / Deux Hommes Dans La Ville
Fransa’da hâlâ giyotinin kullanıldığı bir dönemde idam cezası karşıtı olarak çıkarak öne çıkmış olan 1973 yapımı film, ölüm cezası ile yargılanmış yönetmen José Giovanni’nin gerçek yaşamından dokunuşlar içerir. Geçen Ağustos ayında kaybettiğimiz Alain Delon ile Fransız sinemasının ikonlarından Jean Gabin’in ölümsüz hatırası için izlenmeye değer olan yapım, 1974 kışında Kadıköy Sineması’nda filmi ilk kez izlemiş Anadolu yakalı bizim kuşağı bir nostalji turuna çıkaracağa benzer.

(14 Kasım 2024)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Dayı 2: Bir Adamın Hikâyesi’nden Teaser Fragman Yayınlandı

Aksiyon dolu devam filmi Dayı: Bir Adamın Hikâyesi 2′nin merakla beklenen ilk teaser fragmanı yayınlandı. Yapımını Diopter Film, Ubay Film Yapım ve Net Sanat’ın üstlendiği filmin yönetmen koltuğunda Uğur Bayraktar oturuyor. Başrolde ise yine Ufuk Bayraktar’ı izliyoruz. Senaryosunu Uğur ve Ece Bayraktar’ın kaleme aldığı filmin çekimleri geçtiğimiz hafta tamamlandı. Dayı: Bir Adamın Hikâyesi 2, 07 Şubat’ta vizyona girerek izleyicilerine unutulmaz bir aksiyon deneyimi sunmaya hazırlanıyor. Dayı: Bir Adamın Hikâyesi 2 filminde Ufuk Bayraktar’a, Ergül Miray Şahin, Reha Özcan, Cem Özer, Yıldıray Şahinler, Recep Çavdar, Yüksel Arıcı, Sabahattin Yakut, Umut Oğuz, Bora Karakul, Gizem Erdem, Ebru Karanfilci, İskender Bağcılar, Süleyman Kadim Kabaali, Kadir Toprak Karaman ve Pınar Şenol gibi birçok başarılı oyuncu eşlik ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Teaser fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Siyaset Her Zaman Güçlüden Yanadır: Gladyatör II

Devam filmleri her zaman zor(lu) olmuştur ve izleyici bir öncekinin estetik tadını, güzelliğini, etkileyiciliğini aramıştır. O nedenle de birçok devam filmi yapımcıya da izleyiciye de hüsran olarak dönmüştür. Bu kez, aradan geçen yıllarda Gladyatör üzerine çalışan ekip(ler), gerçekten iyi kotarmışlar ve birincisini yer yer aşan bir film yapmışlar.

Hikâyesini Peter Craig ile yazıp senaryolaştıran David Scarpa, birinci filmde ölen gladyatörün yerine yenisini koyarken Yönetmen Ridley Scott, 2000 yılında Oscar kazanan Gladyatör filminin finalini, Russell Crowe’un canlandırdığı Maximus’un ölmesini açılış jeneriğinde hatırlatıyor. Bu, yönetmenin yaptığı işe ne kadar güvendiğinin de bir göstergesi aslında. Roma’da başa iki kardeş geçmiştir ve zevküsefa içinde kimseyi umursamadan ülkeyi yönetmektedir. General Acacius (Pedro Pascal) önderliğinde Afrika’yı ele geçirip ülkeleri sömürgeleştirdikten sonra gözünü İran ve Hindistan’a dikmiştir; ancak Acacius, dökülen kanların halka sefaletten başka bir şey getirmediğini gördüğünden yorgunluğunu ileri sürerek gitmek istemez. En son Numidia’yı ele geçirip birçok da köle getirmiştir Roma’ya. Roma’ya getirdiği Hano (Paul Mescal), doğal olarak gladyatör olacaktır. Zaten film de onun öyküsüdür.

Hano (aslında Lucius’tur ve filmin devamlılığının belirleyici sebebidir), Macrinus’a (Denzel Washington) satılır ve felsefik konuşur, şiir okur, herkesi etkiler. Aklı ve dili kadar kasları da güçlüdür. Bir anda sivrilir diğerlerinin arasından ve lider olur… Sahi, liderlik de babadan oğula geçen bir özelliktir o dönemde (değil mi ki, imparatorluklar hem babadan oğula geçer). Köle tüccarı Macrinus, siyaset yapmayı iyi öğrenmiştir ve gizliden gizliye egemenliğini kurmaktadır, Hano ile işbirliği yapar. Tam o sırada söylediği, “Siyaset her zaman güçlüden yanadır” sözü, filmin akışını da belirler. Macrinus, belirleyiciliğini kavradığı siyaseti hiç çekinmeden kendi çıkarları için kullanacaktır.

Burada bir durup soluklanmak, bu durumu ülkemizle karşılaştırmak doğru olacaktır. Yoksa bir film sadece eğlen(dir)me aracı değildir, biraz da düşün(dür)me sanatıdır. Bizde de kapalı kapılar arkasında birbirlerinin kuyusunu kazmaktan çekinmeyen, ama yüz yüze geldiklerinde de birbirlerine yağ çeken siyaset yapılıyor. Roma’da,

Kolezyumun dışında halkın sefaletini, bizdeki çalışan emekçilerle işsizlikle boğuşan gençlikte görüyoruz. Arenadaki kanlı mücadele aslında bir iktidar savaşı (etki ajanlığı da geri çekilince rahatlıkla söyleyebiliyoruz) ve eğer halkın katılımı olmazsa gergedanlar, maymunlar, köpekbalıkları herkesi yem edecek, rahat, huzur, mutluluk olmayacaktır.

Madem siyaset her zaman güçlüden yanadır, sinema da güçlüden yana olacaktır ve bir devam filmi daha gelebilir…

Ridley Scott, doğal ışıkta ve tabii ki alabildiğine yoğun bilgisayar efektiyle gerçekten güçlü, başarılı bir film çıkarmış. Birincisinde elde ettiği başarıyı, bana sorarsanız geçecektir; filmin müziğinin oyuncuların etkili oyunlarına katkısını da unutmamalı… iki buçuk saate varan Gladyatör II, gerçekten görkemli ve heyecan verici.

15 Kasım’dan başlayarak gösterimde…

(14 Kasım 2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Herkes İçin Sinema, Herkes İçin Festival

22 – 28 Kasım tarihleri arasında  düzenlenecek 14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde biletler herkesin yılın en yeni filmlerini izleyebilmesi için erişilebilir fiyatla satışa sunuldu. Öğrenci biletlerinin 20, tam biletlerin 75 TL’den satıldığı festival, Herkes İçin Sinema, Herkes İçin Festival diyerek tüm izleyicileri festival coşkusunu yaşamaya davet ediyor. Festivalin uzun metrajlı film gösterimleri Kadıköy Sineması ve Nişantaşı City’s CineWAM’da gerçekleşecek. Kısa film programı gösterimi ve VisionIst etkinlikleri İBB Beyoğlu Sineması’nda; Akademik Program ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü’nde gerçekleştirilecek.

4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali: Kristal Flamingolar Evcilik ve Mukadderat’ın

30 Ekim – 03 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen 4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, 03 Kasım 2024 Pazar akşamı yapılan kapanış ve ödül töreni ile sona erdi. Festivalin Ulusal Film Yarışması En İyi film Ödülü Ümit Ünal’ın Evcilik ve Nadim Gür’ün Mukadderat filmleri arasında paylaştırıldı. Ödülleri Reis Çelik ile Fikret Kuşkan verdi. Festival Direktörü Vecdi Sayar, konuşmasında festivalin bağımsız bir yapıya kavuşmasını, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ticaret ve Sanayi Odaları ve sinema sektörü ile ele vererek bir Vakıf oluşturmaları çağrısını yaparak, festivallerin siyaset alanındaki değişimlerden etkilenmeyeceğini söyledi.

4. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali: Kristal Flamingolar Evcilik ve Mukadderat’ın yazısına devam et

Ankara’da Festival Heyecanı Başlıyor

Bu yıl 35. yaşını kutlayacak Ankara Film Festivali yarın başlıyor. 07 – 15 Kasım 2024 tarihleri arasında Büyülüfener Kızılay Sineması’nda gerçekleşecek festival, 15 ülkeden 43 yönetmenin toplam 58 filmini sinemaseverlerle buluşturacak. Festivalin bu yılki Aziz Nesin Emek Ödülü, oyuncu, yönetmen, şair ve eğitmen Müjdat Gezen’e, Sanat Çınarı Ödülü de flüt virtüözü Şefika Kutluer’e sunulacak. Jüri başkanlığını Onur Saylak’ın yapacağı festivalin Ulusal Uzun Film Yarışması’nda 10 uzun film, Ankara prömiyerini festivalde yaparken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda ise 8 belgesel film, Ulusal Kısa Film Yarışması’nda 12 film yarışacak.

Ankara’da Festival Heyecanı Başlıyor yazısına devam et

Paramparça Belgeseli Güney Kıbrıs’ta 19. International Cyprus Film Festivali’nde En İyi Veteran Feature Documentary Ödülü Aldı

Yönetmenliğini Orhan Tekeolu ile Nurdan Tekeoğlu’nun yaptığı, Türk – Yunan ortak yapımı olan, kurgusunu Lukas Agelastos’un üstlendiği ve Girit mübadili bir ailenin 3. kuşaktan temsilcisi olan Zehra Denizaslanı’nın zorlu yaşam hikâyesini anlatan Paramparça adlı belgesele Türk filmlerinin kolay kolay ödül alamadığı Güney Kıbrıs’taki 19. International Cyprus Film Festivali’nde En İyi Veteran Feature Documentar Ödülü verildi. Belgesel, Tekirdağ’da düzenlenen Mübadelenin 101. Yılı Etkinlikleri kapsamında 07 Kasım 2024 Perşembe günü saat 13:30’da Namık Kemal Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu’nda gösterilecek.

Paramparça Belgeseli Güney Kıbrıs’ta 19. International Cyprus Film Festivali’nde En İyi Veteran Feature Documentary Ödülü Aldı yazısına devam et

Alevi Sinema Günleri

Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek olan Alevi Sinema Günleri, Alevi Bektaşi kültürünü sinema aracılığıyla tanıtmayı amaçlıyor. 15 – 17 Kasım 2024 tarihlerinde Beyoğlu Atlas 1948 Sineması’nda düzenlenecek etkinliği Alevi Vakıfları Federasyonu düzenliyor. Etkinliğin açılışı, 15 Kasım 2024 Cuma günü saat 21:00’de 1973 Azerbaycan yapımı, gösterildiği dönemde izlenme rekorları kıran Seyyid Nesimi filmi ile yapılacak. Etkinliklerin son gösterimi ise 17 Kasım 2024 Pazar günü saat 20:00’de Tahtacı Fatma filmi ile yapılacak. 1979 yapımı belgesel film, Toroslar’da yaşayan 12 yaşındaki bir “tahtacı” kızının zorlu yaşamını, özlemlerini ve bilinçaltındaki korkularını yansıtıyor.

Alevi Sinema Günleri yazısına devam et

Morî, 66. Zinebi Uluslararası Belgesel ve Kısa Film Festivali’ne Seçildi

Yönetmenliğini Yakup Tekintangaç’ın üstlendiği kısa film Morî, bu yıl 66. kez yapılan Zinebi Uluslararası Belgesel ve Kısa Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma seçkisinde yer aldı. İspanya’nın üçüncü en eski festivali olan Zinebi, dünya sinemasında yenilikçi kısa filmler ve belgesellerin buluşma noktası olarak tanınıyor. Dünya prömiyerini Almanya’da 70. Oberhausen Uluslararası Kısa Film Festivali’nde yapan Morî, takiben 43. Vancouver Uluslararası Film Festivali, 24. Short Shorts Film Festival & Asia, 46. Cinemed Montpellier Akdeniz Film Festivali ve 41. Tahran Uluslararası Kısa Film Festivali‘ne katıldı.

Morî, 66. Zinebi Uluslararası Belgesel ve Kısa Film Festivali’ne Seçildi yazısına devam et

Yel Değirmenleriyle Savaş İçin: Rosinante

Ekonomik krizin etkilerini hepimiz yaşıyoruz, az ya da çok. Siyasal iktidar her seferinde enflasyonu düşüreceğini ve toplumsal refah seviyesini çok kısa bir sürede arttıracağını söylüyor, ama gün günden kötü geliyor. Hayat pahalılığı artarken barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel yurttaş hakları da yok oluyor. Her kente bir üniversite sloganıyla pıtrak gibi artan üniversitelerden mezun olanlar -adları nitelikli olsa da- işsizlikten ne yapacağını bilemiyor. Buna bir de pandemi gibi salgınlar da eklenince işsizlik özellikle gençlerin üzerine kâbus gibi çöküyor.

İşte, Ayşe ile Salih, okul çağına gelen ama hiçbir arazı bulunmadığı halde konuşmayan oğulları Emre ile birlikte hem pahalılık, hem barınma (kiraya uygun ev bulamıyorlar, bulduklarına da paraları yetmiyor), hem de işsizlikle mücadele ediyorlar.

Rosinante bir motosiklet ve ellerindeki tek varlıkları aslında ailenin. Özellikle konuşmayan Emre’nin ilgisini çeken tek şey. Onlarca oyuncağı olmasına rağmen babasıyla hep motosiklet üzerinden bağ kuruyor. Rosinante bir süre sonra ailenin üretim aracı, para kazanma aracı oluyor. Ayşe de Salih de motosikletle yolcu taşıyarak geçimlerini sürdürüyor.

Ayşe, oğul Emre için gerçekten kaygılanıyor: ya konuşmazsa! Çözümü bulunabilir mi? Anne ile baba arasında, işsizlik ve parasızlıktan doğan tartışmalar en çok Emre’yi etkiliyor. Bunları bir araya getirince, sıradan bir aile hikâyesi gibi görünen Rosinante, aslında bir dram olarak beliriyor.

Filmin senaryosunu Deniz Yeşilgün ile birlikte yazan yönetmen Baran Gündüzalp, sakin ve bir o kadar da yalın bir film çıkartmış. Sinemacıların pek sık başvurmadığı split denilen, sesin önceki görüntüye binmesini çok sevmiş besbelli. Akılcı kullanılan split aynı zamanda filmin akışını da kolaylaştırıyor.

15 Kasım’dan başlayarak gösterimde…

(11 Kasım 2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Kırarım Kalbimi

Jojo Eusebio’nun yönettiği ve Ke Huy Quan, Ariana DeBose, Daniel Wu ile Sean Astin’in oynadığı Kırarım Kalbini (Love Hurts), önümüzdeki aylarda UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Marvin Gable, ölüme terk ettiği eski suç ortağı Rose’dan kan kırmızı bir zarf alır. Kadın mutlu değildir. Şimdi Marvin, acımasız tetikçilerin dünyasına, ihanetlerle ve ölümcül savaş alanlarına dönüşen görüşe açık evlerle dolu bir dünyaya geri dönmüştür. Asabi bir mafya babası olan kardeşi Knuckles peşindeyken, Marvin peşini bırakmayan seçimleriyle ve asla tam olarak gömemediği geçmişiyle yüzleşmek zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Kırarım Kalbimi yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: İşçisin Sen İşçi Kal

Herkes onu Ani diye çağırır ama gerçek adı ‘Anora’dır. Işık, aydınlık anlamına gelir ismi ancak kucak dansı yaptığı, çoğunluğu kaybedenler kulübünden müşterileri eğlendirdiği gece kulübünün loş ışığı altında geçer hayatı. Sigortası bile yoktur ama 23 yaşın verdiği coşkuyla yaşar hayatını. Ultra varlıklı Rus oligarkın zıpır veliahtı Ivan Zakharov ile (o da kendisine Vanya denmesini ister) karşılaştığı gece Sinderella hikâyesi başlar. İlk … Devamı…»

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu