Pera Film’de Başka Bir Yerde | Somewhere Else

Pera Film, 08 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel Başka Bir Yerde film başlıklı program hazırladı. Program, kadın karakterlerin sınırlarını aşarak hayal, mücadele, özlem ve kayıplarla biçimlendirdiği içsel ve dışsal yolculuklarını takip eden altı filmden oluşuyor. Program beyazperdenin öncü kadın yönetmenleri Chantal Akerman, Jane Campion, Agnes Varda, Lucrecia Martel, Kelly Reichardt ve Payal Kapadia’nın filmlerini bir araya getiriyor.

Pera Film’de Başka Bir Yerde | Somewhere Else yazısına devam et

EFEKT Görsel Efekt Günleri & Ödülleri 2025

Görsel efekt alanındaki en prestijli etkinlik olan EFEKT Görsel Efekt Günleri ve Ödülleri, “Hayal Et, Tasarla, Etkile” temasıyla ve ilk kez düzenlenen ödül töreniyle 22 – 23 Şubat 2025′de gerçekleşiyor. Etkinlik, British Council Türkiye, Institut Français Türkiye, Bahçeşehir Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü ortaklığında ve ANiKA Animasyonun Kadınları Derneği – WIA Kolektifi organizasyonunda, düzenlenecek. Etkinlik, görsel efektin, sinemada bir sihir gösterisi olarak doğduğu ve bugün yapay zekâ ile sınırlarını genişlettiği bir dönemde, Türkiye’deki VFX ve animasyon sektörünün kreatif endüstrilerdeki konumunu açıklamayı ve vurgulamayı amaçlıyor.

EFEKT Görsel Efekt Günleri & Ödülleri 2025 yazısına devam et

Red Velvet Happiness Diary: My Dear, ReVe1uv In Cinemas

Oh Yoon Dong ile Sun Hyung Kim’in yönettiği ve Red Velvet Grubu’nun [Bae Joo Hyun (Irene), Seulgi, Shon Seung Wan (Wendy), Park Soo Young (Joy), Kim Ye Rim (Yeri)] oynadığı Red Velvet Happiness Diary: My Dear, ReVe1uv In Cinemas (Redeubelbet Haepiniseu Daieori: Mai Dieo, Rebereop In Sinema), 21 Şubat 2025’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla CGV Mars Dağıtım tarafından vizyona çıkarıldı.
Red Velvet Happiness Diary: My Dear, ReVe1uv In Cinemas, Güney Kore’li ünlü ve sevilen müzik grubu Red Velvet’in (Irene, Seulgi, Wendy, Joy, Yeri) 10. yıldönümü konserini ve hikâyelerini beyazperdeye getiriyor. Güney Kore yapımı film 114 dakika.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Bu Gece Uyku Yok

Guillermo Carbonell’in yönettiği ve Milo Burgess Webb, Agustin Olcese, Bruno Giacobbe, Dan Bronchinson, Brenda Bonotto, Aden Nokic ile Sara Nokic’in oynadığı Bu Gece Uyku Yok (You Shall Not Sleep Tonight), 07 Mart 2025’de A90 Pictures dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Milo, geceleri dolabın içine saklanan kötü bir ruhun tehdidi altındadır. Rüyalarında bu varlık tarafından korkutulan küçük çocuğun babası ona korkularıyla yüzleşmesi için yardımcı olur. Ancak küç ük Milo, bu hayaletlerin gerçek doğasını zamanla sorgulamaya başlar. Milo, babasının kaderi ve onu yok etmekle tehdit eden kötü gücün gerçeğiyle yüzleşmek zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Bu Gece Uyku Yok yazısına devam et

1. Beyoğlu Film Günleri

Beyoğlu Belediyesi tarafından, İstanbul’daki Başkonsolosluklarla yapılan işbirliği kapsamında düzenlenen 1. Beyoğlu Film Günleri (1st Beyoglu Film Days), 18 – 27 Şubat 2025 tarihleri arasında düzenleniyor. Bu uluslararası sinema buluşmasına; Türkiye, Avusturya, Azerbaycan, Brezilya, Çekya, Danimarka, Gürcistan, Filipinler, Fransa, Hindistan, KKTC, İtalya, Japonya, Makedonya ve Macaristan olmak üzere 15 ülke iştirak edecek. İBB Beyoğlu Sineması’nda gerçekleşecek olan etkinlikte, 14 farklı ülkenin Başkonsoloslukları ve Kültür Merkezleri tarafından seçilen 14 film ile 1 Türk filmi özel gösterimle izleyicilerin beğenisine sunulacak.

1. Beyoğlu Film Günleri yazısına devam et

Sevgililer Günü’nde Vizyona Giren Aşk Sadece Bir An Filminin Oyunculu Gösterimleri Başladı

Emirhan Çakal ve Nilsu Berfin Aktaş’ın başrollerini paylaştığı, yönetmeniğini Mustafa Kotan’ın üstlendiği, Aşk Sadece Bir An filminin, 15 Şubat – 02 Mart 2025 tarihleri arasında farklı şehirlerdeki Paribu Cineverse lokasyonlarında oyunculu gösterimler düzenleniyor. Nilsu Berfin Aktaş ve Emirhan Çakal’ın katılımıyla İstanbul’da düzenlenen oyunculu gösterimler, yoğun ilgi gördü. İstanbul’un ardından gösterimler İzmir, Bursa, Eskişehir, Ankara, Mersin, Adana, Diyarbakır, Trabzon, Samsun, Bolu, Sakarya ve İzmit’te izleyicilerle buluşacak.

Sevgililer Günü’nde Vizyona Giren Aşk Sadece Bir An Filminin Oyunculu Gösterimleri Başladı yazısına devam et

Cengiz Bozkurt’un İlk Kitabı Ben Gülüyor muyum?, İnkılâp Kitabevi İmzasıyla Raflarda

Cengiz Bozkurt’un Ben Gülüyor muyum? adlı kitabı İnkılâp Kitabevi tarafından yayınlandı, okurlarla buluşuyor. Bozkurt, çok yönlü yazılarını ilk kitabında okurun beğenisine sunuyor. Akıcı bir dil ve keyifli bir üslupla kaleme alınan kitap ayrıksı yönüyle de dikkat çekiyor. Bozkurt kitapta, kâh yıllar öncesine gidip geçmişi yad ediyor kâh geleceğe gidip vasiyetini bırakıyor. Çocukluk anılarını da anlatıyor, Londra macerasına da değiniyor. Uzun soluklu oyunculuk kariyeriyse hayatının 40 yılını alıyor. Medya, siyaset, tarih gibi konularda da kendi perspektifini sunan Cengiz Bozkurt, okura başka bir pencereden bakma fırsatı sunuyor. Ben Gülüyor muyum? ciddi konuları kıvrak bir mizahi zekâ ile ele alıyor.

Cengiz Bozkurt’un İlk Kitabı Ben Gülüyor muyum?, İnkılâp Kitabevi İmzasıyla Raflarda yazısına devam et

Kuzgun, 21 Şubat’ta Sinemalarda

Kuzgun filmi ilk fragmanını yayınladı. Merakla beklenen Kuzgun, 21 Şubat’ta vizyona girecek. Oyuncuların makyaj ve kostümleri ile seyircinin ilgisini çekecek olan filmin Yönetmen koltuğunda Serkan Aygören oturuyor. Filmde, kazara küçük kardeşinin ölümüne sebep olan Asım psikolojik sorunlar yaşar, daha sonra kitap yazmaya başlayan Asım kendini herkese kardeşinin ismi ile tanıtır. Kardeşinin ölümünü aklından çıkartamayan Asım hızla seri katil olma yolunda ilerler. Polisin araştırmalarından kaçmasını ve cinayetleri anlatan filmin oyuncu kadrosunda Selahattin Taşdöğen, Buket Çelik, Ferdi Akarnur, Deniz Könülşök, Arda Güler gibi tanınan isimler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Ferhan Baran Yazıyor: Kadın Gözüyle Emmanuelle

Emmanuelle Arsan’ın 1967 yılında yayımlanan aynı adlı romanından uyarlanan ‘Emmanuelle’ 1974 yılında işbilir sinemacı Just Jaeckin tarafından beyazperdeye uyarlandığında büyük gürültü koparır. Film o yıllarda öylesine büyük ilgiyle karşılanır ki, ana karakteri canlandıran Sylvia Kristel çağın seks sembolü ilan edilir, devam filmleri çekilir. 70’ler kuşağından bir yazar olarak, lise yıllarımızın ergenlik hayallerinde iz bırakmış filme geriye dönüp … Devamı…»

Armani Beauty’nin Türkiye’deki İlk Marka Dostu Dilan Çiçek Deniz, Berlin Uluslararası Film Festivali’ne Katıldı

Başarılı oyuncu Dilan Çiçek Deniz, bu yıl 75. Berlin Uluslararası Film Festivali’ne, Armani Beauty’nin özel davetlisi olarak katılım gösterdi. 15 Şubat’ta Berlinale Palast’ta, Giorgio Armani’nin pelerini ve braletini, Emporio Armani’nin eteğiyle tamamlayarak kırmızı halıda boy gösteren Deniz, ardından markanın global davetlileriyle bir araya geldiği Wilhelm Studios’daki özel davete katıldı. Sinema dünyasının önde gelen isimleriyle buluşan başarılı oyuncu, Berlinale’de göz kamaştırıcı bir görünüm sergiledi. Dilan Çiçek Deniz’in göz kamaştıran kırmızı halı makyajında Luminous Sik Foundation 5.1, Eye Tint 8S & 10S, Prisma Glass 01 adlı ürünler kullanıldı.

Armani Beauty’nin Türkiye’deki İlk Marka Dostu Dilan Çiçek Deniz, Berlin Uluslararası Film Festivali’ne Katıldı yazısına devam et

Depresyonun Portresi

Mike Leigh’nin 6 yılın ardından setlere dönüş filmi ‘Acı Gerçekler / Hard Truths’, Pansy Kingsley Deacon’ın (Marianne Jean – Baptiste) uykusundan çığlık atarak uyanmasıyla açılıyor. Çatıda yürüyen güvercinlerin sesinden ürkmüştür, ancak çevresindeki herşey irkiltmeye yetmektedir onu. Evin diğer fertlerinden tesisatçılık yapan kocası Curtley’nin (David Webber), 22 yaşındaki boş gezenin boş kalfası oğlu Moses’ın (Tuwaine Barrett) varlığından şikayetçidir. Yalnızca evinde değil, zorunlu pandemi hapsi sonrası dışarda da huzursuzdur.

Yetişkin iki kızıyla mutlu memnun bir yaşam süren kuaför kız kardeşi onun hayatına dokunmak ister. Müşterilerinin dertlerini sabırla dinlemeye alışık olan Chantelle (Michelle Austin) ısrarla ablasının elinden tutar. Anneler Günü’nde 5 yıl önce kaybettikleri annelerinin mezar ziyaretine tüm itirazına karşın onu da götürür. Sonrasında kızları Kayla (Ani Nelson) ve Aleisha (Sophia Brown) ile tüm aileyi yemeğe alır. Bu sıcak ilgiye rağmen Pansy’nin içine düştüğü bunalımdan çıkabilmesi çok da kolay gözükmemektedir.

‘Mr. Turner’ (2014) ve ‘Peterloo’ (2018) gibi geniş ölçekli tarihi dramaların ardından sıradan insanların dertlerini mercek altına alan o güzelim film geleneğine dönüş yapan İngiliz sinemasının usta çınarı, 80 küsur yaşında bu kez işçi sınıfından siyahi bir ailenin dünyasına süzülüyor. Sert olduğu kadar dokunaklı bu dram, herhangi bir konuda herkesle kavga etmeye hazır Pansy üzerinden depresyonun benzersiz bir portresini çizmeye sıvanıyor. Film ilerledikçe orta yaşlı ev kadınının annesi ile çözülmemiş sorunları olduğunu, yalnız kalmaktan korktuğu için Curtley ile evlendiğini anlıyoruz. Pansy her şeyin sona ermesini arzuluyor. Kendini çok yalnız ve yorgun hissetmekte, çevresindeki herkesin ondan nefret ettiğine inanmaktadır. Sevecen kız kardeş ‘hepimiz seni seviyoruz’, ‘seni anlamıyorum ama yine de seni seviyorum’ dese bile Pansy ikna olacak gibi görünmüyor. Onun saldırgan huzursuzluğu evin içine de sinmiş, ağzını bıçak açmayan eş ve oğul sessizce kendi depresyonlarını yaşar hale gelmiştir. Yönetmen Pansy ile Curtley’nin çıkmazı konusunda hayli karamsar bir tablo çiziyor. Lakin finalde, kulaklığı vücudunun bir uzantısı haline gelmiş Moses için bir umut ışığı yakıveriyor.

İnsan ilişkilerini mercek altına aldığı doğalcı tarzıyla bağrımıza bastığımız Leigh, dünya prömiyerini geçtiğimiz Eylül ayında Toronto’da yapan 23. ve belki de vasiyet filminde, 1996 yılında Cannes’da Altın Palmiye’ye layık görülmüş ‘Sırlar ve Yalanlar / Secrets and Lies’ta tanımış olduğumuz Jean – Baptiste ile yaklaşık 30 yıl sonra bir kez daha buluşuyor. Oyuncunun yine Leigh imzasını taşıyan 2010 yapımı ‘Ömrümüzden Bir Sene / Another Year’den hatırlayacağımız Austin ile muhteşem birlikteliği ve bu düete eşlik eden diğer tüm oyuncular kusursuz bir ensemble oluşturmuş. Adını Richard Bach’ın ölümsüz martısından almış Jonathan Livingstone, Curtley’nin yardımcısını oynadığı kısa kompozisyonuyla gönlümüzü çeliyor. Saatlere tutkun Virgil ile birlikte Haydn’ın ‘saat senfonisi’ olarak bilinen ‘101 no’lu re majör’ orkestra eserini yad ediyor, 1890’larda İngiltere’de ‘zamanı satarak’ bir kazanç kapısı bulan, ‘Greenwich Time Lady’ olarak da bilinen Ruth Belville ve ailesinin pek bilinmeyen ilginç hikâyesine kulak veriyoruz.

(23 Şubat 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Ferhan Baran Yazıyor: Beklenmedik Biçimde Belirir Aşk

Amerikan bağımsızlarının en iyilerinden Spike Jonze’un şimdiden klasikleşmiş 2013 yapımı filmi ‘Aşk / Her’, Sevgililer Günü şerefine 11 yılın ardından tekrar sinemalarda gösteriliyor. Film hakkında 13 Şubat 2014’te yayına girmiş yazımı özellikle yeni kuşaklar için yeniden düzenledim. Theodore Twombly’nin (Joaquin Phoenix) hikayesi yakın bir gelecekte, teknolojinin başdöndürücü gelişimine uyum sağlamış soğuk ve metalik Los Angeles … Devamı…»

Mustafa Arslan’ı (Kâhtalı Mıçı) Kaybettik

Türk Halk Müziği Sanatçısı ve oyuncu Mustafa Aslan, 15 Şubat 2025 Cumartesi günü 74 yaşında hayatını kaybetti. Kâhtalı Mıçı lâkabıyla tanınan sanatçı 1953 yılında Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde doğdu. 17 yaşından itibaren Kâhta’da yerel türkücülük yaptı. 1991 yılında geldiği İstanbul’da bir müddet yaşadıktan sonra Şanlıurfa’ya yerleşti. Ahmet Sezgin, Nuri Sesigüzel, Mahsuni Şerif, Sami Kasap gibi sanatçıların parçalarını seslendirdi. Kahtalı Mıçı, Sırrı Süreyya Önder’in yönettiği Beynelmilel ile Ali Adnan Özgür’ün yönettiği Mazlum Kuzey adlı sinema filmlerinde ve birkaç adet TV filminde rol aldı. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

SİYAD Onur ve Emek Ödülleri Açıklandı

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından 10 Mart’ta düzenlenecek SİYAD 57. Türkiye Sineması Ödülleri töreninde Onur ve Emek ödüllerini alacak isimler belli oldu. Onur Ödülü’ne değer bulunan isimlerden ilki Şerif Gören. Aralık ayında vefat eden yönetmene bu ödül kararı daha önce verilmişti. Diğer Onur Ödülü sevilen oyuncu Hale Soygazi’ye sunulacak. Emek Ödülü’ne değer görülen isimler ise yapımcı ve dağıtımcı Nida Karabol ile değerli yönetmen Muzaffer Hiçdurmaz.

SİYAD Onur ve Emek Ödülleri Açıklandı yazısına devam et

Sesini Arayan Kadın

Pablo Larraín’in 20. yüzyıla damgasını vurmuş kadınlar üçlemesinin son ayağı olan ‘Maria’, ünlü diva Maria Callas’ın (Angelina Jolie) 16 Eylül 1977 günü 53 yaşında ölümüyle açılıyor. Filmin ilk planı, bir opera sahnesine dönüşmüş Paris’teki lüks apartman dairesini mekân almış trajik bir operanın son sahnesi gibidir. Fonda, Verdi’nin ‘Otello’ operasının son perdesinde kaçınılmaz sonundan kurtulamayacak olan Desdemona’nın merhamet dileyen aryası yankılanmaktadır. Başına toplanmış bir grup insan Callas’ın cansız bedeni ile ilgilenirken bizler bir hafta öncesine döner, Yunan asıllı Amerikalı sopranonun Paris yaşamının son günlerine, yalnızlık ve geçmişe özlemle mücadele eden içsel dünyasına tanıklık etmeye başlarız.

Dört küsur yıldır insanlardan ve sahnelerden uzak inziva günlerinde uşağı Ferruccio (Pierre Francescofavino) ile evin kahyası Bruna (Alba Rohrwacher) Callas’ın eli ayağı olmuştur. Aldığı yatıştırıcı ilaçlar dışında en büyük dostudur onlar. Yoğun kullandığı sakinleştiricinin adı ile andığı hayali gazeteci Mandrax’a anılarını anlattığı anlarda geçmişin parlak yılları çoğunlukla siyah – beyaz bir film şeridi gibi geçer gözlerinin önünden. Sahneleri yakan, insanların başını döndüren güçlü sesinin özlemi içindedir Maria. Çocukluk yıllarından başlayarak onu zincirlerinden koparmış olan, bir dönem Aristotle Onassis’in (Haluk Bilginer) susturmaya çalıştığı sesinin geçmişteki tınısını geri kazanma çabasındadır. Lakin hayatın sonbaharıdır artık. Paris sokaklarına dökülmüş sarı yapraklar kadar yorgun ve çaresiz kadını anıları hayatta tutmaya yetmeyecektir.

‘Maria’ kederli bir film. Her temsilde ayrı bir macerayı yaşadığı opera sahnelerinden uzakta varoluş gayesinin izini süren hüzünlü bir kadının hikâyesi. Şilili usta yönetmen daha önce Jacqueline Kennedy’nin yakın plan yas dönemini anlatan ‘Jackie’ (2016) ve tepetaklak bir peri masalı olarak nitelendirdiği Lady Diana’nın mutsuz geçen üç günlük kraliyet Noel tatiline odaklanan ‘Spencer’dan (2021) sonra bir kez daha, şan, şöhret ve zenginliğe rağmen mutlu olamamış geçtiğimiz yüzyıldan bir başka kadının yaşamından belli bir zaman dilimine tanıklık eden kendine özgü anti biyografik bir yapım.

Callas’ın kendi sesinden trajik opera aryaları ile bezenmiş bu özel film, özellikle klâsik müzikseverler için baştan heyecan uyandırıyor. ‘Norma’dan ‘Tosca’ya, ‘Anna Bolena’dan ‘Medea’ya trajik kadınların sesi olmuş Callas’ı perdede canlandıran Jolie’ye gelince, yetenekli yönetmen – oyuncunun çok emek verdiği belli. Aylarca vokal koçu ile çalışmış, aryaları kendi söylememiş belki ama belli ki kusursuz senkron tutturmak için hepsini çok iyi etüt etmiş. Ancak Jolie’nin baskın beyazperde personası onu Callas olarak benimsememize yardımcı olmuyor. Jolie’ye eşlik eden çok güçlü bir oyuncu kadrosu olmasına rağmen, Maria’nın yardımcılarını oynayan İtalyan sinemasının iki parlak isminden

yeterince yararlanılamamış. Jane Campion filmi ‘The Power of the Dog’un (2021) başarılı genç oyuncusu Kodi Smit – McPhee hayali gazetecide, yine tek bir sahnede Maria’nın ablası olarak izlediğimiz İtalyan sinemasının usta oyuncu – yönetmenlerinden Valeria Golino, bir de çalakalem yazılmış Onassis karakterinde elinden geleni yapan Haluk Bilginer için de aynı şeyi söyleyebilirim. Buna karşılık Callas’ın şizofrenik bir ruh hali ile geçmiş hayalinin izini sürmesinin hoş bir buluş olduğunu söyleyebilirim. 1970’ler sinemasının renk paletini ustaca yakalamış görüntü yönetmeni Ed Lachman’ın Callas’ın içsel yolculuğunu başarıyla yansıtan sarı kahverengi soluk Paris’ini çok başarılı bulduğumu da söylemeden geçmeyeyim.

(22 Şubat 2025)

Ferhan Baran

[email protected]