Direniş Karatay’da Vizyon İçin Geri Sayım Başladı

Başrollerinde Mehmet Aslantuğ, Fikret Kuşkan, Yurdaer Okur gibi usta oyuncuların rol aldığı Direniş Karatay beyazperdede vizyon için geri sayım başladı. Geçtiğimiz günlerde fragmanı yayınlanarak büyük ilgi görmeyi başaran film, 09 Mart’ta izleyiciler ile buluşmaya hazırlanıyor. Dünya tarihinin önemli savaşlarından biri olan Kösedağ Savaşı ve döneme damgasını vuran ve Son Selçuklu Kahramanı olarak adlandırılan devlet adamı Emir Celaleddin Karatay’ın hayatından bir kesitin beyazperdeye uyarlandığı Direniş Karatay, Türkiye’de ilk kez bir üniversitenin kendi tarihinden yola çıkarak özgün bir hikâye ile izleyicilere aktarıldığı bir film oldu.

Novi Cinema 4. Sayı Çıktı

Novi Cinema Fanzin, 4 sayısı çıktı. Kapağına John Waters’ı koyan dergi bu sayısında sömürü anlamındaki istismar filmlerine odaklanıyor. İnsanların korku, iğrenme, cinsellik, öfke gibi duygularını harekete geçirmek ve bundan maksimum kâr sağlayabilmek adına bu duyguları sonuna kadar sömüren filmler inceleniyor. Naz ekmekçi, bu konuyu dergideki yazısında daha detaylı işliyor. İsmail Akçaoğlu, splatter alt türüne dair bir yazı hazırladı. Hem bir yamyamlık alt türü hem de sahte belgesel türü mondo film örneği olan Cannibal Holocaust’u Berkay Kılıç yazdı; Baltimore’nin iğrençlikler baronu John Waters’ın Female Trouble filmini İrem Turhan inceledi.

Animasyon Festivali ANIMIST 2018

Bahçeşehir Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü tarafından organize edilen Animasyon Festivali ANIMIST 2018, 19 – 24 Mart 2018 tarihleri arasında izleyicileriyle buluşuyor. ANIMIST 2018’de paneller, oturumlar, film gösterimleri, performans ve atölyeler yer alacak. Tyrus, Senin Adın (Kimi No Na Wa – Your Name), Loving Vincent, Pervane (Breadwinner) filmlerinin gösterileceği festivalin konukları arasında Anna Kluza, Begüm Işıklı, Burak Balkan, Cemal Erez, Erhan Gezen, Harun Can, Craig Caldwell, Güven Çatak, Damla Babacan, Nilay Ulusoy, Murat Akbulut, Özgül Gürbüz, Sevilay Bozdemir, Varol Yaşaroğlu, Mehmet Teber gibi isimler var.

Animasyon Festivali ANIMIST 2018 yazısına devam et

Altyazı Dergisi’nin Mart 2018 Sayısı Bayilerde

Altyazı Aylık Sinema Dergisi, 181. sayısında kapağını, Mart ayında vizyona girecek son filmi Mekânlar ve Yüzler (Visages Villages) vesilesiyle usta yönetmen Agnes Varda’ya ayırıyor. Yönetmenin kurmaca ve belgesel arasında gidip gelen sineması, Altyazı’nın yirmi sayfalık dosyasında ele alınıyor. Paul Thomas Anderson’ın, başrolünde Daniel Day Lewis’in yer aldığı son filmi Phantom Thread, etrafındakileri şekillendirmeye çalışan bir terzi ile ilham perisi arasındaki aşk ilişkisine ve iktidar mücadelesine odaklanıyor. Altyazı’daki yazısında Gözde Onaran, filmi toplumsal cinsiyet perspektifinden etraflıca değerlendiriyor.

Anita B., İtalyan Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

İtalyan Kültür Merkezi, 08 Mart 2018 Perşembe günü saat 19:00’da Roberto Faenza’nın yönettiği, Anita B. adlı filmi gösteriyor. Auschwitz’ten sağ kurtulan Macar kökenli bir genç olan Anita, hayattaki tek yakını olan halası Monica’nın yanına sığınmak zordunda kalır. Halası, Anita’yı bir yük olarak görmektedir. Prag’dan çok fazla uzakta olmayan Çekoslavakya’nın dağlarındaki Zvikovez adlı kasabada yaşamaya başlar, ancak beklenmedik bir gerçekle karşılaşır.

Şahin Irmak, İrem Sak, Gonca Vuslateri ve Emre Karayel Yılın En Olaylı Düğününü Anlattı

Vizyon için geri sayıma başlayan Düğüm Salonu filminin başrol oyuncuları Şahin Irmak, İrem Sak, Gonca Vuslateri, Emre Karayel ve yönetmen Hakan Algül basınla bir araya geldi. 16 Mart’ta sinema salonlarına kahkaha taşıyacak Düğüm Salonu ekibinin ortak görüşü “40 gün 40 gece düğün yapar gibi film çektik.” oldu. İki düğünün, dünürler kadrosunda Onur Buldu, Duygu Yetiş, Salih Kalyon, Ayşenil Şamlıoğlu, Nilgün Belgün, Bilge Şen yer alıyor.

Şahin Irmak, İrem Sak, Gonca Vuslateri ve Emre Karayel Yılın En Olaylı Düğününü Anlattı yazısına devam et

14. Akbank Kısa Film Festivali Ön Eleme Sonuçları Açıklandı

14. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında düzenlenen Ulusal ve Uluslararası Kısa Film Yarışması ön eleme sonuçları açıklandı. Bu yıl 19 – 29 Mart 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalin yarışma bölümüne 65 ülkeden toplam 1.342 kısa film başvurdu. Oyuncu Cemre Ebüzziya, Yönetmen Hasan Tuna Balkan ve Yönetmen Selim Evci’den oluşan yarışma ön eleme jüri kurulunun değerlendirme yapması sonucunda, Ulusal Yarışma Festival Kısaları Bölümü’ne katılan eserler arasından 14 film ve Uluslararası Yarışma Dünyadan Kısalar Bölümü başvuruları arasından seçilen 14 film En İyi Film Ödülü için yarışacak.

14. Akbank Kısa Film Festivali Ön Eleme Sonuçları Açıklandı yazısına devam et

1. Uludağ Film Festivali

Lebon Kültür Merkezi ve Bursa Sinematek tarafından düzenlenen 1. Uludağ Film Festivali, Nisan ayında Adranos Hotel’de gerçekleştiriliyor. Gemlik’te çekilmiş Vatan Namus, İnegöl’de çekilmiş Muradın Türküsü, Karacabey’de çekilmiş Adem ile Havva, İznik’te çekilmiş Halk Çocuğu, Mustafakemalpaşa’da çekilmiş Vurun Kahpeye ve Uludağ’da çekilmiş Beyaz Güvercin adlı filmlerin gösterileceği festivalde ayrıca Bursa’da çekilmiş tüm zamanların En İyi Ulusal Türk filmi seçilecek. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Muradın Türküsü sinemamızın en önemli filmleri arasında gösteriliyor.

1. Uludağ Film Festivali yazısına devam et

Melez, Cuma Sinemalarda

Merakla beklenen yılın korku filmi Melez (The Crossbreed), 02 Mart Cuma günü vizyona giriyor. Gazeteci bir çift olan Amy ve John’un; Amy’nin beklenmedik hamileliği ve aldığı kürtaj kararı sonrasında değişen hayatlarını konu edinen film, İncil’de ve Musevilik’te önemli yeri olan Lilith efsanesinden yola çıkıyor. Melez filmi, Araf, Cennet ve Cehennem üçlemesi ve Kanıt dizisiyle tanınan Biray Dalkıran’ın Amerika’da çektiği ilk film.

Arapsaçı’nın Fragmanı Görücüye Çıktı

Başrollerini Hakan Meriçliler, Açelya Topaloğlu, Şinasi Yurtsever, Ayhan Taş ve Burak Satıbol’un paylaştığı iddialı komedi filmi Arapsaçı’nın merakla beklenen fragmanı görücüye çıktı. Yapımını Insignia Yapım’ın gerçekleştirdiği, yönetmenliğini Ömer Faruk Yardımcı’nın üstlendiği ve senaryosunu Ömer Faruk Yardımcı ile Ayşe Işıkmen’in kaleme aldığı Arapsaçı’nın fragmanı büyük beğeni topladı. 30 Mart’ta seyirciyle buluşacak olan Arapsaçı ezber bozan hikâyesiyle dikkat çekiyor. Başrollerini Hakan Meriçliler ve Açelya Topaloğlupaylaştığı filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Köksal Engür, Cihan Ercan, Zeynep Kankonde gibi isimler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

14. Uluslararası Kar Film Festivali

14. Uluslararası Kar Film Festivali, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 21 – 23 Mart 2018 tarihleri arasında Erzurum’da düzenleniyor. Film oylamalarının “on-line” olarak gerçekleştirildiği tek festival olma özelliğine sahip olan festivalin kapsamı seminer, atölye, gösterim, yarışma, söyleşi, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu sektör çalışanlarının katılacağı oturum, kokteyl, ödül töreni ve gala gecesi biçiminde özetleniyor. Son başvuru tarihi 01 Mart 2018 olarak duyurulan kısa film yarışmasında kurmaca, belgesel, animasyon, deneysel, kamu spotu ve afiş olmak üzere toplam 6 kategoride birinci, ikinci ve üçüncü olan filmler ödüllendirilecek.

14. Uluslararası Kar Film Festivali yazısına devam et

17. Boston Türk Film ve Müzik Festivali

17. Boston Türk Film ve Müzik Festivali film programı 22 Mart’ta Tayfun Pirselimoğlu’nun Yol Kenarı filmi ile başlıyor. Programdaki birçok film, Reha Erdem’in Koca Dünya adlı filmi ve Derviş Zaim’in Rüya adlı filmi de dahil olmak üzere ABD prömiyerlerini yapacak. Ayrıca Fatih Akın’ın Cannes Film Festivali’nde En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre ve En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Paramparça (Aus dem Nichts) adlı filmi de gösterilecek. Festival, Türkiye’nin 90. Akademi Ödülleri’ne aday gösterdiği, yüreklendirici bir film olan Ayla’nın gösterimi ile sona erecek. Boston Türk Festivali Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nın ödüllü filmleri ise 01 Nisan’da gösterilecek.

17. Boston Türk Film ve Müzik Festivali yazısına devam et

Hayat, Aşk ve Kontrol

Paul Thomas Anderson’ın sekizinci filmi ‘Phantom Thread’, Amerikalı sinemacının hayranlık uyandıran son çalışması. Stanley Kubrick ve Robert Altman gibi ustaların takipçisi olan usta yaratıcı, Upton Sinclair uyarlaması ‘Kan Dökülecek / There Will Be Blood’dan sonra bir kez daha işbirliği yapıyor çağımızın en iyi oyuncularından Daniel Day-Lewis ile. Aktör son filmi olduğunu beyan ettiği yapımda 50’li yıllar Londra’sının tanınmış giysi tasarımcısı Reynolds Woodcock’a hayat veriyor. Mükemmelliyetçiliği ile tanıdığımız Woodcock, yazar/yönetmenin hayal gücünün ürünü bir kişilik. İngiliz asıllı Amerikalı modacı Charles James’den ve daha çok Christian Dior’un ustaların ustası olarak andığı İspanyol tasarımcı Cristóbal Balenciaga’dan esinlenmiş bir karakter.

Savaş sonrası İngiliz modasının merkezinde, kraliyet ailesini, film yıldızlarını, mirasyedi sosyetik hanımları kendi tarzıyla giydiren Woodcock, tanınmış moda tasarımcıları gibi kontrollü, aşırı titiz, talepkâr bir yaşam sürer. Sahip olduğu moda evi biricik yardımcısı kızkardeşi Cyril’in yönetimi ve gözetimi altındadır. Kendini tamamıyla işine (sanatına) vermiş olan Woodcock, müzmin bekar hayatı sürmektedir. Kadınlar ilham kaynağı olarak hayatına girer ve çıkarlar. Taşradaki nadir bir mola anında karşılaştığı Belçikalı garson kız Alma, alıcı bakışlarıyla orta yaşlı adamın ilgisini çeker. Genç kadın kısa sürede onun hayatında ilham perisi, gözde modeli ve sevgilisi olarak kalıcı bir yer edinir. Lakin işkolik Reynolds, titizlikle organize ettiği hayatının aşkla meşkle altüst olmasına izin vermeye hiç niyetli değildir. Buna karşın Reynolds’u seven ve ona tutkuyla bağlı olan Alma, kendine özgü alışılmadık bir yöntemle onu yola getirmeye kararlıdır.

Türkçe isim konmamış filmin özgün adı, ‘kumaşın içine gizlenmiş dikiş’ anlamına geliyor. Reynolds öylesine tutkuludur ki yaratırken, hazırladığı giysinin astarına, sahibine ithafen görünmez bir dikişle ‘bir talihsizlik yaşamayasın’ benzeri temennilerini yazdığı notlar iliştirir. Sanat ile ticaret arasındaki ezeli kavga doğrultusunda tasarımlarının ticari bir meta olarak teşhir edilmesine itiraz eder. Bir sarhoşluk anında hazırladığı kostüm ile yatağa giren kontesin üzerinden giysiyi çekip çıkardığı coşkun sahnede delice takıntısı tavan yapar.

Bir ‘Pygmalion’ hikâyesi görünümünde başlar ‘Phantom Thread’. Raymonds ürkek Cinderella’sını zengin şölen sofralarında gerçek prenseslerin görkemli dünyasına yerleştirir. Ancak bir peri masalı değildir izlediğimiz. Filmin açılış sahnesinde dile getirdiği üzere, Reynolds hayallerini gerçek kılmıştır, evet. Ancak bunun karşılığı olarak Alma ona her bir zerresini vermiştir. Ama yağma yoktur. Reynolds’un buz kesmiş kalbinin kilidini açmaya, annesinin hasretini çeken onun içindeki büyüyememiş çocuğa soluk aldırmaya niyetlidir genç kadın.

47 yaşındaki Anderson’ın kılı kırk yaran, eserinin her bir karesinin kontrolünden çıkmasına izin vermeyen bir yönetmen olduğunu biliyoruz. Bu çalışmasında görüntü yönetmenliğini de bizzat üstlenmiş. Keza ‘Method oyunculuğu’nun zirve isimlerinden Day-Lewis de aynı kumaştan bir sanatçı. İkilinin kafa kafaya verip geliştirdikleri (hatta Reynolds Woodcock adının Day-Lewis tarafından önerildiği) tasarımcı karakterinin Anderson’ın örtülü alter-ego’su olduğunu da düşünebiliriz. Ancak Amerikalı yönetmen, Reynolds denli takıntılı yaşamadığını, 12 yıldır evli olduğu aktris eşi Maya Rudolph ve dört çocuğuyla birlikte, zaman zaman kaotik hale bürünebilen bir özel hayatı olduğunun altını özellikle çiziyor.

‘Phantom Thread’ ilişkiler üzerine yaman bir deneme. Anderson deneyimlediği ve şahit olduğu benzer ikili ilişkilerden yola çıkarak, filmin iskeletini teşkil eden erkek-kadın beraberliğindeki durmadan değişen güç dengelerinin izini alışılmadık yöntemlerle tasvire girişmiş, böylelikle kariyerinin en kışkıtıcı aşk serüvenini imzalamış. Yönetmen hasta yatağında yattığı bir döneminde karısı onunla ilgilenirken filmin hikâyesi şekillenmeye başlamış zihninde. Sevgi ve ihtimama muhtaç bir halde, kendini zayıf hissettiği bir durumda hayatı ve uğraşları üzerindeki kontrolü kaybetme duygusu iyi gelmiş ona. Hasta yatağında Alma’nın ihtimamına sığınan Reynolds’un huzuru keşfetmenin tuhaf hazzı içinde oluşu gibi.

Hitchcock’un Daphne du Maurier uyarlaması Rebecca (1940) ya da 1944 yapımı George Cukor filmi ‘Işıklar Sönerken / Gaslight’ benzeri, Hollywood’un hazine değerindeki eski gotik aşk öykülerine tutkun Anderson. İsyan eden bir Rebecca hayal etmiş hep. Onun başkaldıran Rebecca’sıdır Alma. Laurence Olivier kumaşından Day-Lewis’in onu kendi yaratım evreninin bir ürünü, sofrasında ve yatağında birlikte olduğu halde yalnızca tasarımlarını taşıyan bir beden olarak görmesine itiraz edecek, üstadın hayatına girmiş diğer kadınların aksine yaratıcının boyunduruğu altına girmeyi reddedecektir.

Bir peri masalından, aşk ile mazoizmin sınırlarında gezinen hınzır bir deneyime dönüşen filminin ana karakteri olarak bir giysi yaratıcısını seçmesini, bu evrenin sinematografik çekiciliğine bağlıyor Anderson. Zarif iç mekanlar ve danteller arasında usul usul ilerleyen ve bizlere Visconti sinemasını anımsatan bir esere imza atıyor. Muazzam Day-Lewis’e Anderson’ın ilk güçlü kadın karakteri olan Lüksemburglu keşfi aktris Vicky Krieps ile ‘Rebecca’nın Mrs. Danvers’ini anımsatan bir rolde İngiliz oyuncu Lesley Manville eşlik ediyor. Jonny Greenwood’un nefis müzik çalışmasına, Schubert, Brahms, Fauré ve Debussy gibi klasik bestecilerin ölümsüz ezgileri eşlik ediyor. Brahms’ın valsinde (opus 39 si minör) İdil Biret’in usta yorumunu dinliyoruz. Her filmi ile gönüllerimizi fetheden çağımızın en önemli yaratıcılarından Paul Thomas Anderson son başyapıtını, geçtiğimiz yıl Nisan ayında kaybettiğimiz, yapıtlarından ve derin hümanizminden etkilendiğini belirttiği yakın dostu ve ustası yönetmen Jonathan Demme’e ithaf etmiş. Geniş bir perdede iyi bir ses düzeniyle izlemeyi ihmal etmeyiniz.

(08 Mart 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com