1980’li yıllardan, tarihi suç ve gerilim filmi. Faşist bir suç örgütü olan The Order (Düzen), Yahudilere, Siyahilere, Meksikalılara, (açıkça göstermese de) kadınlara düşman ve onları yok ederek iktidarı ele geçirmek istiyor. Örgüt, hedeflers doğrultusunda birçok bombalama, banka soygunu yapınca FBI devreye girer. Ajan Terry Husk (Jude Law), yerel polis gücüyle birlikte kendilerini iyi gizleyen bu örgütü bulur. Örgütün asi lideri Bob Mathews (Nicholas Hoult) yakalanmayacağına, yakalanırsa da kahraman olacağına inanan biridir. Ajan Terry, onu canlı yakalayarak kahraman olmasına izin verecek midir?
Avustralyalı yönetmen Justin Kurzel’in, Kevin Flynn ve Gary Gerhardt’ın 1989 tarihli kurgu dışı kitabı “The Silent Brotherhood”a dayanarak çektiği film, her ne kadar beyaz üstünlüğünü sağlayan bir örgütü anlatsa da günümüzle bağlantılı olarak izleyiciyi ülkemize (komşulara da) getiriyor. Bizde de benzer örgütlenmeler var ve bizdekiler de alabildiğine kanlı eylemler düzenliyor. 1980’lerde güvenlik kameraları şimdiki kadar her binada, her sokakta, her kurumda yoktu, buna da bağlı olarak soygunlar yapılabiliyordu. Artık güvenlik kameraları her yerde olduğu için neredeyse evlerine kadar takip edilebiliyor bu tür eylemciler. Soygun eyleminin dışında ırkçı, ayrımcı, dinci örgütlenmeler bugün de var ve hâlâ etkin.
Bu tür faşist ve dinci örgütlenmeler cesur gibi görünseler de poliste hemen çözülüyor; film bunu çok net veriyor. Diğer taraftan, kadınlara güvenmeyen, onları parayla kandırabileceklerini sanan örgüt lider ve militanları ele veren yine kadınlar oluyor.
Tarihi olaylara dayanan, gerçekçi öyküler anlatan filmleri izlemenin yararı, hayali hedeflere inanmamayı sağlamaktır, diyebiliriz.
20 Aralık’tan başlayarak gösterimde…
(13 Aralık 2024)
Korkut Akın
[email protected]