İlklerin Festivali Evrensel Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali’nde İlk Kez Yapay Zekâ Tarafından Tasarlanan Afiş Kullanılacak

Bilimin sanatla buluştuğu Evrensel Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali, geleceğin dijital dünyasına sinemayla birlikte yeni bir adım atılmasını sağlarken, festivalin ön plana çıkan özelliklerinden olan yaratıcılık da hazırlanan afişle bir kez daha gözler önüne seriliyor. Festival afişi, dünyada ilk kez bir yapay zekânın tasarladığı festival afişi olma özelliği taşıyor. Yaratıcı tasarımcı Atilla Erkmen afiş için yaptığı açıklamada, “Gözümüzün aşina olduğu klasik bir festival posterinin aksine hikâyesi olan, dinamik bir bilim kurgu film afişi olmasını istedim. Bunu yaparken de yıllar önce yazdığım ve şu anda sinopsis aşamasında olan, yakında senaryolaştırmak istediğim güzel bir hikâyeden esinlendim.” şeklinde konuştu.

Rutubet

Turan Haste’nin yönettiği Rutubet adlı kısa film, dünya prömiyerini Eylül ayında 79. Venedik Film Festivali’nde yapıyor. Muhammed Furkan Daşbilek’in yazdığı ve yapımcılığını üstlendiği film, 31 Ağustos – 10 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek festivalin Orizzonti (Ufuklar) bölümünde gösterilecek ve kısa film yarışmasında jüri karşısına çıkacak. 23 yıl sonra bu bölüme Türkiye’den seçilen ilk kısa film olmayı başaran Rutubet, Anadolu’nun ücra bir köyünde zorunlu görevini yapmakta olan öğretmen İshak’ı odağına alıyor ve kayıp bir kız öğrencinin peşinde suçluluk ve masumiyet kavramlarını kurcalarken, insanın kötülükle yaptığı mücadelesini sorguluyor.

Rutubet yazısına devam et

Küçükçiftlik Park Bahçe Sineması’nda Bu Hafta: Castille Landon İmzalı After: Ayrılık

İstanbullulara doğanın içinde samimi bir ortam sunan KüçükÇiftlik Park’ın yeşil yüzü KüçükÇiftlik Bahçe’de sinemaseverler, film izlemenin keyfini çıkartıyor. Her hafta Salı akşamı gerçekleşen Bahçe Sineması etkinliğinde konukları lezzetli yiyecek ve içecek alternatifleri de bekliyor. Castille Landon imzalı serinin üçüncü filmi olan After: Ayrılık, Tessa’nın, ailesi ve Hardin hakkında bazı sırları öğrenmesiyle gelişen olayları konu ediniyor. Gösterim biletleri biletinial.com ve KüçükÇiftlik Park gişesinden temin edilebiliyor.

Küçükçiftlik Park Bahçe Sineması’nda Bu Hafta: Castille Landon İmzalı After: Ayrılık yazısına devam et

Erkan Can, Güven Kıraç ve Yüksel Aksu Gemlik Film Festivali’nde Buluştu

Eşref Kolçak anısına düzenlenen Gemlik Film Festivali’nin üçüncü gününde Erkan Can, Güven Kıraç ve Yüksel Aksu, Zeytindalı Meydanı’nda Gemliklilerle buluştu. Etkinlik alanını dolduran katılımcılar Erkan Can, Güven Kıraç ve Yüksel Aksu’ya büyük ilgi gösterdi. Konuklar, Ebru Şahin moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiye Eşref Kolçak’ı anarak başladılar ve Gemlik’te olmaktan çok mutlu olduklarını belirttiler.

  • Basın Bülteni
  • Söyleşiyi izlemek için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Erkan Can, Güven Kıraç ve Yüksel Aksu Gemlik Film Festivali’nde Buluştu yazısına devam et

Campion Kederli Sonları Sevmiyor

Başka Sinema’nın yaz toplu gösterileri kapsamında 05 – 11 Ağustos haftasında sinemalarda yeniden gösterilecek olan pek sevdiğim ‘Piyano / The Piano’ kişisel sinema tarihimde önemli bir yere sahiptir. Bundan yaklaşık 30 yıl kadar önce yazılı basında yayınlanmış ilk sinema yazım Jane Campion ve bu güzelim başyapıtı üzerinedir. 1993 yılında Cannes’da dünya prömiyerini yapan ve Yeni Çin Dalgası’nın önemli yapıtlarından Chen Kaige imzalı ‘Elveda Cariyem / Farewell My Concubine’ ile birlikte büyük ödül Altın Palmiye’yi kucaklamış olan yapım, festivalde aynı filmin birden fazla ödül alabildiği o yıllarda başrol oyuncusu muhteşem Holly Hunter’a en iyi kardın oyuncu ödülünü getirmiştir. Cannes zaferinin ardından tüm dünyanın beğenisini kazanarak olay film haline gelen ‘Piyano’ bir Avustralya – Fransa ortak yapımı olarak en iyi film ve yönetmen dahil olmak üzere 8 dalda Oscar’a aday gösterilir, özgün senaryosu ile Campion ve iki kadın oyuncusu (Hunter ve kızını oynayan küçük Anna Paquin) Akademi ödüllerine layık görülür.

Campion’un bir söyleşisinden alıntıyla, dönem basınının amiral gemisi olarak bilinen Hürriyet Gazetesi’nin 01 Şubat 1994 tarihli baskısında yer almış olan yazım için seçtiğim başlığı bu defa da kullandım. Ülkesi Yeni Zelanda’dan filmlerine taşıdığı hikâyeleri sevgisizliğin getirdiği çaresizlik ve düş kırıklıkları üzerinden yol alsa da onun karakterleri yaşama dört elle tutunan ve çıkış yolu bulmaya azimli genç kadınlardır çünkü. Kız kardeşine adadığı 1989 yapımı ilk sinema filmi ‘Sweetie’ Avustralyalı bir işçi ailesinin, özellikle de iki kız kardeşin; alıngan ve içe dönük Kay ile herkesin ‘Sweetie’ diye çağırdığı delidolu Dawn’ın trajikomik hikâyesidir. Ertesi yıl çektiği ‘Masamdaki Melek / An Angel at My Table’, 1920’lerin Yeni Zelandalı kadın yazarı Janet Frame’in kendini yazmaya adayarak delilikten kurtuluşunun gerçek öyküsünden yola çıkar. 30 yıl öncesinin erkek egemen sinema evreninde ilk uluslararası başarısı ‘Piyano’ ise sinemada feminist manifestonun önde gelen başyapıtları arasındadır.

Film, altı yaşından beri konuşmayan İskoçyalı Ada Mc Grath’ın 19. yüzyıl ortalarında geçen öyküsü üzerine kuruludur. Genç kadın, o dönem yaygın olduğu şekilde, mektup aracılığı ile evlendirildiği Alistair Stewart (Sam Neill) ile buluşmak üzere Yeni Zelanda’nın ıssız ve ürkütücü sahiline iner, küçük kızı, eşyaları ve sevgili kocaman piyanosu ile birlikte. Bir gece boyunca bekledikten sonra kendilerini almaya gelen sömürge toprakların sahibi kocası, taşıma güçlüğünü öne sürerek piyanoyu kumsalda bırakır, daha sonra da arazi karşılığında iş yaptığı Georges Baines’e (Harvey Keitel) satar. Piyanosu Ada’nın herşeyi, sözcükleri, kendini ifade etme aracıdır. Sesine kavuşabilmek için Baines’e piyano dersi vermeye razı olur, daha sonra piyanosuna yeniden sahip olabilmek için yüzü Maori yerlilerinin boyalarıyla süslü kaba saba görünüşlü adamın erotik oyunlarına katılmayı kabullenir. Ancak Ada’nın Baines ile zoraki birlikteliği beklenmedik bir yola evrilecek, ilişkileri alışılmamış bir mekânda yeşeren tutkulu bir aşka dönüşecektir.

Piyanonun özgürlüğünü arayan kadının sesi olma metaforundan hareketle, toprak sahibi buyurgan kocanın temsil ettiği ataerkil düzene baş kaldıran kadının öyküsü aracılığı ile aşkın gücünü irdeler Campion. Kendi tanımlamasıyla, bir araştırmacı gözüyle arzu, merak ve erotizmi mikroskobunun altına yerleştirerek bu üç elemanın nasıl aşka dönüştüğünün izini sürer. Öyküye hiç konuşmayan (daha doğrusu konuşmamayı seçmiş) bir ana karakter seçimi, sözden etkilenmeyen daha arı ve daha güçlü bir tutkunun yaşanmasına olanak sağlar. Yönetmen insanların cinselliklerini keşfetmelerini ve bu keşifle güçlenmelerini çok önemsediğini ifade eder. Trajik bir kahraman olmaya eğilimli Ada, Baines ile birlikteliği sonrasında kederli görünümünü terk eder ve yaşama daha sıkı sarılır. Campion bu noktada yaman bir de sürpriz yaparak geleneksel erkek – kadın rollerini değiştirir. Kadınlığını keşfeden Ada, cinselliğe tutuk kocasını bir seks objesi olarak kullanmaya kalkacaktır.

Gazete sayfasında kalmış eski yazımı bitirirken Cannes Film Festivali esnasında sekiz aylık hamile olan Campion’ın doğacak çocuğunu sabırsızlıkla beklediğini, heyecanlı yeni bir yaşam serüvenine hazırlandığını ancak oğlu Jasper’i 12 günlükken kaybettiğini not etmişim. Başta da dediğim gibi Campion kederli sonları sevmiyor. 1994 Oscar töreni sonrasında dünyaya getirdiği kızı Alice Englert sinema ve müzik dünyasında ödüllü başarılara imza atmış genç bir oyuncu, şarkıcı ve söz yazarı bugün. Aradan geçen yıllar boyunca Campion da boş durmadı bildiğiniz üzere. Aralarında Henry James uyarlaması ‘Bir Kadının Portresi / The Portrait of a Lady’ ile tanınmış 19. yüzyıl şairi John Keats ile Fanny Brawne’nın tutkulu aşklarını anlatan ‘Parlak Yıldız / Bright Star’ gibi dönem filmleri, geçtiğimiz yıllarda televizyon dünyasında büyük yankı uyandırmış ve onu Holly Hunter ile bir kez daha bir araya getiren uzun soluklu televizyon dizisi ‘Gölün Üzerinde / Top of the Lake’ gibi projeleri gerçekleştirdi. Ardından sinema dünyasını bir kez daha sallayan ve toksik erkekliğin anatomisine giriştiği şimdilik son başyapıtı ‘Köpeğin Pençesi / The Power of the Dog’ ile karşımıza çıktı. Erkek egemen dünyada direnişini sürdüren kadın karakterlerin öyküleriyle çağımızın çok başarılı kadın yönetmenlere yol göstermiş, 12 yıl aradan sonra çektiği bu ilk sinema yapıtıyla yeniden gündeme gelmiş büyük sanatçıyı tanımak için ‘Piyano’yu izlemenin, izlediyseniz benim yaptığım gibi yeniden gözden geçirmenin doyumsuz bir mutluluk verdiğini söyleyebilirim. Hele yıllar sonra yeniden sinema salonunda geniş perdede izleme fırsatı yakalamışken bence hiç kaçırmayın.

(03 Ağustos 2022)

Ferhan Baran

[email protected]

Utanç (Yönetmen: Kayhan Başoğlu)

Kayhan Başoğlu’nun yönettiği ve Ceyhun Mengiroğlu, Yağmur Akdağ, Övül Özbay ile Mehmet Kefli’nin oynadığı Utanç (Shame), 21 Ekim 2022’de TME Films dağıtımıyla Three Flames Pictures tarafından vizyona çıkarıldı.
Utanç, dinlenmek için gittikleri tatilde kendilerini büyük bir kâbusun içinde bulan bir ailenin yaşadıklarını konu ediyor. Gurbetçi Sam’in kayınbiraderi aileye hep birlikte sakin güzel bir tatil yapma fikri sunar. Tatile gittiklerinde uzaktaki kulübelerin cazibesi ve güzelliği, lanetli bir şey tarafından gölgelenir. Bir kere uyurgezerleri içimizdeki dehşete sürükledikten sonra o hayata bir daha nasıl geri dönebilirler?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Sony Future Filmmaker Awards: Kısa Filmler İçin Yeni Büyük Ödül Programı Açıklandı

Yaratıcı mükemmelliğin geliştirilmesi için bir kapı aralayan, kısa filmler için yeni ve önemli yıllık ödül programı olan Sony Future Filmmaker Awards’ın lansmanı yapıldı. Sony Future Filmmaker Awards, hikâye anlatımına yeni bir bakış açısıyla dünyanın dört bir yanından orijinal sesleri yükseltmek için yola çıktı. Kısa listeye kalan otuz film yapımcısı, 22 Şubat 2023′te California Culver City’deki tarihi Sony Pictures stüdyosunda yer alan Cary Grant Tiyatrosu’nda gerçekleşecek Ödül töreni için Los Angeles’a uçmaya hak kazanacak. Kazananlar, ödüllü tiyatro, televizyon ve film yönetmeni Justin Chadwick’in başkanlık ettiği önde gelen isimlerden oluşan geniş bir jüri tarafından seçilecek.

  • Basın Bülteni
  • Trailer
  • Geniş bilgi için tıklayınız.

Sony Future Filmmaker Awards: Kısa Filmler İçin Yeni Büyük Ödül Programı Açıklandı yazısına devam et

Engelsiz Filmler Festivali Kısa Film Yarışması Başvuruları Sona Erdi

17 – 23 Ekim tarihleri arasında çevrim içi ve Ankara’da yapılacak fiziksel gösterimlerle 10. kez seyircileriyle buluşacak olan Engelsiz Filmler Festivali’nin  bu yıl ikinci kez düzenlediği Kısa Film Yarışması’na başvurular sona erdi. Tema kısıtlaması olmaksızın, kurmaca ve animasyon türünde, süresi 20 dakikayı aşmayan, 2021 ve 2022 yapımı ulusal ve uluslararası filmlerin katıldığı yarışmaya Türkiye’nin yanı sıra Afganistan, Almanya, Amerika, Avusturya, Azerbaycan, Birleşik Krallık, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Hindistan, Hollanda, İran, İtalya, Kanada, Kore, Rusya, Sırbistan ve Yunanistan’dan toplam 90 film katılım sağladı.

Sindirella ve Sevimli Arkadaşları

Alice Blehart’ın yönettiği ve Geri Courtney Austein, Ashley Bornancin, Tony Azzolino ile R. Martin Klein’in seslendirdiği animasyon film Sindirella ve Sevimli Arkadaşları (Ella and the Little Sorcerer), 23 Eylül 2022’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Ella ve arkadaşları, bir fare bedenine hapsolmuş Prens Alex’e yardım edip, insan haline geri döndürmek için onu kurtarabilecek sihri bozmak amacıyla bir yolculuğa çıkar. Kargaşa dolu bu yolda bile kendi yönlerini bulurlar ve arkadaşlığın en zor zamanlarda sahip olunan en güçlü ilaç olduğunu anlarlar. Sevgi ve dostluğu işleyen bu zorlu yolculuk iyileştirici bir hikâye anlatıyor.

ENKA Sanat’ta Açık Hava Sinema Günleri Başlıyor

ENKA Sanat, Ağustos ayında Başka Sinema iş birliğiyle benzersiz bir film seçkisi sunuyor. Seçki kapsamında 01 Ağustos’ta Drive My Car, 02 Ağustos’ta Batı Yakasının Hikâyesi (West Side Story), 03 Ağustos’ta Yang’dan Sonra (After Yang) ve 05 Ağustos’ta Dune: Çöl Gezegeni (Dune), ENKA Açıkhava Tiyatrosu’nda gösterilecek. Seçki Pazartesi, Salı, Çarşamba ve Cuma geceleri izleyicilerle buluşmaya devam edecek. ENKA Sanat ve Başka Sinema, son dönemin en çok konuşulan yapımları yaz gecelerinin serinliğinde, yeşilin tam ortasında ve yıldızlar altında deneyimlemek isteyen tüm izleyicileri ENKA Açıkhava Tiyatrosu’ndaki gösterimlere bekliyor.

Salt’ın Bilinmeyene Doğru Sergisi Kapsamında Hazırlanan Kamu Programı Duvarda Bir Çatlak 28 Temmuz Perşembe Günü Başlıyor

Salt’ın Varşova Modern Sanat Müzesi iş birliğiyle düzenlediği Bilinmeyene Doğru sergisi kapsamında hazırlanan kamu programı Duvarda Bir Çatlak, 28 Temmuz Perşembe günü başlıyor. Salt Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleşecek gösterimler 1989 sonrası dünyada sanatın belgesel ve arşivle ilişkisine odaklanıyor. Programdaki ilk etkinlik, sergide Oleksiy Radinsky’nin üç kısa filmini içeren Şehrimiz Kiev adlı program.

Salt’ın Bilinmeyene Doğru Sergisi Kapsamında Hazırlanan Kamu Programı Duvarda Bir Çatlak 28 Temmuz Perşembe Günü Başlıyor yazısına devam et

Halil Ergün Gemliklilerle Buluştu

Gemlik Film Festivali’nin ikinci gününde Halil Ergün rüzgârı esti. Kendisi de Bursalı olan  Ergün, yakın dostu Eşref Kolçak anısına düzenlenen bu festivalde olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu belirtti ve “Eşref Kolçak ile yıllar önce tanıştım. Değerli bir oyuncuydu. Aktörlüğü hayatı boyunca bırakmadı. Onun adına bu etkinliğin düzenlenmesi bize onur veriyor. Sanatı ve kültürü devam ettirme adına Gemlik, önemli bir adım attı. Sahip çıktığınız için teşekkür ederiz.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Söyleşiyi izlemek için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Halil Ergün Gemliklilerle Buluştu yazısına devam et

Tay

Nurullah Yenihan’ın yönettiği, Betül Yağsağan’ın senaryosunu yazdığı ve Burak Çambel’in müziklerini yaptığı animasyon film Tay, 23 Eylül 2022’de CJ ENM dağıtımıyla Siyah Martı tarafından vizyona çıkarıldı.
Riyah, Mekke şehrinin çok varlıklı ve zenginlerinden biri olan Ubey’in ahırında dünyaya gelmiştir. Baharın güzel bir sabahında annesine doğum günü için araziye çiçek toplamaya çıkar. Ancak yaşadığı ahıra döndüğü zaman annesinin Medine’li bir tüccara satıldığını öğrenir ve çok üzülür. Kendisi de Şam’lı bir tüccara satılacaktır. Annesinden kesinlikle ayrılmak istemeyen Riyah, firar eder ve annesinin peşine düşmeye karar verir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Tay yazısına devam et

Afarid

Umut Kumral Devecioğlu’nun yönettiği ve Serbay Çelikbaş, Hilal Yazıcı, Rıdvan Arslan ile Bermal Karaer’in oynadığı Afarid, 05 Ağustos 2022’de TME Films dağıtımıyla Apah Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Serkan ve Koray adlı iki arkadaş ortak bir plato işletmektedirler. Koray internetten tanıştığı Simay ve arkadaşlarını platoda eğlenceli bir gece geçirmeleri için davet eder. Bir araya gelen grup gece yarısından sonra büyük platoda yalnız olmadıklarını fark eder. Dekor için alınan bir aynanın alemler arası geçiş kapısı olduğunu öğrendiklerinde ölümün de yakınlarında olduğunu anlarlar. Çünkü bu kapının sahibi Afarid cinleridir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Çolpan İlhan, Aramızdan Ayrılışının 8. Yılında Mezarı Başında Anıldı

25 Temmuz 2014 gecesi aramızdan ayrılan, zarafeti, güzelliği ve oyunculuğu ile toplumun hayranlığını kazanan Türk Sineması’nın “Kamelyalı Kadını” usta sanatçı ve modacı Çolpan İlhan, aramızdan ayrılışının 8. yılında, mezarı başında anıldı. Kerem Alışık, yakın dostları ve sevenlerinin katılımıyla geçen anmada, duygusal anlar yaşandı. Kerem Alışık, “Çolpan İlhan sanki bir Attila İlhan şiirinden çıkmış da, öyle zarif, öyle asil, öyle ince, tek başına bir kadınlar grubu kadar da kalabalık. Alnı ak, yüzü pak. Gözleri derin, sıcak, gözleri namuslu. Büyük bir kahramandır, ailemizin onurudur. Çok özlüyoruz.” diyerek duygularını dile getirdi.

  • Basın Bülteni
  • Kerem Alışık Röportajı