Aynalar Yalan Söylemez

İngiliz sinemacı Edgar Wright imzalı ‘Dün Gece ‘Soho’da / Last Night in Soho’ bir büyüme öyküsü olarak başlıyor. İngiltere kırsalında büyükannesi ile birlikte yaşayan Eloise (ya da Ellie), Londra Sanat Üniversitesi’ne bağlı Moda Yüksek Okulu’ndan aldığı bursla yıllar önce kaybettiği annesinin gerçekleştiremediği hayallerinin izini sürmeye kararlıdır. Aynada kendisine gülümseyen annesi ile vedalaştıktan sonra metropol cangılının yolunu tutuyor. Üniversite yurdunda barınamayacağını anladığında Londra’nın eski yerleşim bölgelerinden Soho’da eski bir binanın çatı odasına yerleşiyor. Ev sahibi yaşlı bayan Collins’in özgün dekorasyonuna hiç dokunmadığı küçük odası, pirinç başlıklı karyolası ve püsküllü abajuruyla 60’lı yılların izlerini taşımaktadır. Eloise’in düşlerine giren o yıllara ilişkin vizyonlar ve geçmişin hayaletleriyle karşılaşması uzun sürmeyecektir. Büyük şehre ünlü bir şarkıcı olmaya gelmiş Sandie ile düşlerinde yolu kesişen Ellie rüya olarak hayal ettiği 60’lar Londra’sının karanlık yüzünü keşfedecek, batakhanelerde silinip giden gencecik hayallerin dehşet yüklü sonlarına tanıklık edecektir.

1974 doğumlu yönetmen Wright’ın 60’lı yıllar Londra’sına nostaljik hayranlığı üst düzeyde. Ellie’nin o yıllar ile geçişken serüveni, mükemmel bir set tasarımı eşliğinde izleyicisini 50 yıl öncesine götürüyor. Bizde ‘Yıldırım Harekatı’ adıyla gösterilmiş James Bond serüveni ‘007 Thunderball’un dev sinema feneri önünde gözleri parlayan genç kız ile aynalarda buluştuğu Sandie’nin izini sürerek dönemin ünlü lokallerine, Café de Paris’ye, The Toucan barı ve türlü türlü gece kulüplerine uğruyoruz. Bu ziyaretlere, aralarında ‘Downtown’, ‘You’re my World’, Puppet on a String’, ‘A World without Love’ gibi dönemin ünlü şarkılarının yer aldığı enfes bir ses bandı eşlik ediyor.

‘Dün Gece Soho’da’ türden türe ustaca sörf yapan, sürprizlerle dolu bir yapım. Başlardaki büyüme öyküsü Londra’nın karanlık gizeminde, günümüz sinemasında çok yaygınlaşan kadın istismarı eleştirisine evriliyor. İngiliz sinemasında özel bir yeri olan gotik hayalet hik3ayeleri bu noktada devreye giriyor ve finale doğru zincirlerinden boşalmış kanlı bir dehşet silsilesi ile sarsılıyoruz.

Yönetmen Wright kendi öyküsünden, Sam Mendes imzalı ‘1917’ yazarı Krysty Wilson-Cairns ile ortaklaşa kaleme aldığı yapıtında türlerin geçişkenliğini ustaca kurgulamış. Annesinin şizofren genlerini taşıyan Ellie’nin düşler ve aynaların rehberlik ettiği vizyonlarını büyük bir beceriyle perdeye aktarmış. Ellie’de Thomasin McKenzie, Sandie’de Anya Taylor-Joy taze yetenekler olarak parlıyor. Yönetmen klasik İngiliz sinemasına saygıda da kusur etmemiş. Film, ‘Suspiria’ benzeri bir gotik dehşete adım adım ilerlerken, ülke sinema ve tiyatrosunun efsanevi oyuncuları bu görkemli serüvene eşlik ediyor. Rita Tushingham büyükannede, her daim yakışıklı Terence Stamp gecelerin müdavimi geçkin çapkında, yönetmenin filmini adadığı yakınlarda kaybettiğimiz Diana Rigg kariyerinin son performansında bayan Collins olarak karşımıza çıkıyor ve tutkulu sinefillerin yüreğini hoplatıyorlar. Hitchcock’un ünlü ‘Rebecca’sına gönderme yapan finalin ardından, son jenerikte Barry Ryan’ın yorumladığı filmin ana karakterinin adını aldığı ünlü ‘Eloise’ şarkısı yükseliyor perdeden.

(18 Kasım 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Film Festivali Sempozyumu Başladı

Doç. Dr. Hakan Erkılıç’ın yürütücülüğünde öğretim üyelerinden oluşan proje ekibi tarafından Ankara Film Festivali kapsamında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin (İLEF) ev sahipliğinde düzenlenen Film Festivali Sempozyumu 10 Kasım’da başladı. Altın Koza Festivali Yönetmeni Kadir Beycioğlu anısına düzenlenen sempozyum bu yıl ilk kez yapıldı; festival yöneticilerini, akademisyenleri, öğrencileri ve sinemaseverleri bir araya geldi.

Film Festivali Sempozyumu Başladı yazısına devam et

Hitchcock Renkli

40. İstanbul Film Festivali, Alfred Hitchcock’u 41. ölüm yıldönümünde özel bir bölümle anıyor. 1980 yılında kaybettiğimiz usta sinemacı, ölümünden dört yıl öncesine kadar aktif olarak sürdürdüğü sinema kariyerinde 50 adet uzun metraj sinema filmine imza atmış. Festivalin özel bölümlerinden ‘Hitchcock Renkli’, yönetmenin 1948 yılında başlayan renkli film serüvenini, 15 adet uzun metraj yapımın yenilenmiş kopyalarından eksiksiz olarak beyazperdeye taşıyor. Bu şekilde, yapıtlarında farklı disiplinleri buluşturmuş unutulmaz gerilim ustasının filmlerini sinema salonunda izleyememiş genç kuşakları ve sinefilleri bir kez daha ödüllendiriyor. Filmler 19 Kasım’dan başlayarak 21 Aralık tarihine kadar Beyoğlu Beyoğlu ve Kadıköy Kadıköy Sinemaları’nda gösteriliyor.

‘Hitchcock Renkli’ efsane yönetmenin 10 ayrı sekanstan oluşan ve karartma marifetiyle tek plan çekilmiş izlenimi veren 1948 yapımı ünlü denemesi ‘Ölüm Kararı / Rope’ ile başlıyor. Bunu, bir yıl sonra çektiği ve gözde oyuncularından Ingrid Bergman’ı son kez yönettiği tek plan denemesi ‘Kapri Yıldızı – Under Capricorn’ izliyor.

Kadıköy Sineması’nda 3D formatından gösterileceği ilan edilen ‘Cinayet Var – Dial M for Murder’, tanınmış başyapıtlarından ‘Arka Pencere / Rear Window’ ve onu takip eden 1955 yapımı ‘Kelepçeli Aşık / To Catch A Thief’ sinemacının kariyerinde özel bir yeri olan ünlü sarışın Grace Kelly ile ardarda çektiği üç yapım. Zamanında bizde vizyona girmemiş yine üstadın minör yapıtlarından 1955 yapımı ‘The Trouble with Harry’ ise Shirley MacLaine’in sinemadaki ilk başrolü olarak hatırlanır.

Hitchcock daha önce 1934 yılında ana vatanı İngiltere’de çektiği ‘Tehlikeli Adam / The Man Who Knew Too Much’ı 1956 yılında renkli olarak tekrarlıyor. Bu kez başrollerde ilk kez çalıştığı ünlü Hollywood sarışını Doris Day ve değişmez aktörlerinden James Stewart başrolleri paylaşıyor. Bir diğer favori oyuncusu Cary Grant ile de son kez ‘Gizli Teşkilat / North by Northwest’te çalışacaktır. 1958 yapımı ‘Ölüm Korkusu / Vertigo’ ustanın birçok eleştirmene göre en iyi filmi addedilir. İlk ve son kez çalıştığı Kim Novak filmin unutulmaz karakterine hayat vermiştir.

1960 yapımı ‘Sapık / Psycho’ kariyerinin zirvesindeki Hitchcock için bir diğer doruk noktasıdır. Ancak siyah-beyaz çekilmiş olması nedeniyle bu özel seçki içinde yer almıyor. Buna karşılık 1963’te çektiği bir diğer korku-gerilim başyapıtı ‘Kuşlar / The Birds’ seçkiye dahil ve başrol, yeni keşfettiği taze sarışın Tippi Hedren’den ziyade masum görünüşlü ürkütücü kuşların.

Yönetmen ‘Hırsız Kız / Marnie’de yine Hedren ve dönemin James Bond serisi ile büyük çıkış yapan aktörü Sean Connery ile çalışacaktır.

Bunu, Julie Andrews / Paul Newman ikilisinin sürüklediği casusluk gerilimi ‘Esrar Perdesi / Torn Curtain’ izler. Yaşı nedeniyle Hitchcock’un film çekme arası uzamaya başlamıştır. 1969 yapımı ‘Topaz’ yine bir casusluk gerilimidir ancak usta formunda değildir. Buna karşılık 1972’de Londra’da çektiği ‘Cinnet / Frenzy’, gerek ustalıklı gerilimi, gerekse hınzır mizahıyla Hitcock’un son etkileyici filmidir. Yönetmen 77 yaşında çektiği ve çok ses getirmeyen ve bizde yalnızca televizyonda gösterilen ‘Aile Oyunu / Family Plot’ ile sinema dünyasına veda edecektir.

Teknik mizansen, görüntü, kurgu alanlarında hep öncü sinemacı konumunu sürdürmüş olan sinemacı, özgünlüğü, temalarını kendisinin belirlemesi ve biçimi hikâyeyle ustaca harmanlayışıyla sinema tarihine geçiştir. Gönül onun siyah-beyaz başyapıtlarını da yeniden beyazperdede izlemek istiyor. Festivalin gelecek yıllardaki başka bir seçkisinde inşallah.

NOT: İstanbul Film Festivali, geçtiğimiz yıl programa aldığı ancak Covid nedeniyle bu yıla sarkan ‘Hitchcock Renkli’ toplu gösterisini 19 Kasım Cuma günü başlatıyor. Bu konuda daha önce yazdığım ve 03 Mart 2020’de yayınlanmış olan yazımı Hitchcock Renkli başlığıyla ve yeni gösterim koşullarına uygun olarak düzenledim.

(17 Kasım 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Sevgiyle Disiplin: Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar

“Yaşam bir düştür, uyanmak bizi öldürür.” diyor Virginia Woolf. Sahiden de düşüncesini gerçekleştiremeyenler için “ölüm”dür o heyecan. Hem zaten ne için yaşar ki insan, düşlerini gerçekleştirmek için. Zorlukları, engelleri belki de sırf o gelecek uğruna kurduğu düşler uğruna aşma azmi ve gücü bulur insan kendinde.

Ama bir önemli husus var, nasıl motive edeceksiniz (kendinizi de dahil) insanları, hele de bu filmde olduğu gibi çocuklarınızsa belirleyici olan. Ya baskıcı ebeveyn olursunuz ya da umursamaz, çocuklarını bile düşünmeyen, alabildiğine bencil. Hangisini seçeceksiniz?

Kültürlü olsunlar…

Dünyaca ünlü iki tenisçinin (Venus ve Serena Williams’ın) öykülerini izliyoruz. Son dönemde biyografi filmlerinin alabildiğine (bizde de çoğaldı örnekleri) arttığını görüyoruz. Bunun iki temel sebebi var, bana göre. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte okuma hevesinin düşmesi ve buna da bağlı olarak hayal kurmanın azalması… Sinemanın kendisi imajdır ve bir imaj yaratması güçtür, ancak okuyarak hayal gücünüzü güçlendirebilirsiniz. Başta Hollywood olmak üzere sinema endüstrisi bu açığı kapatmak için başarı öyküleriyle dolu biyografik filmler çekiyor. Bu, olumlu bir gelişme…

Özgüvenliler…

Sosyal medyadan yakındım, ama yararı da alabildiğine çok. Moda deyişle “Z kuşağı” ve birkaç yıl sonra hayatımızın belirleyicisi olacak “alfa kuşağı” kolayına pabuç bırakmıyor anne babalarına. Akıllarına yatmayan hiçbir şeyi kabul etmiyor, sorguluyor, araştırıyor ve kendince çiziyor yolunu…

Böyle gelmiş böyle gitmez

Baba sevgisi görmeden baba olmuş Richard, bir umut, çocuklarını tenisçi yetiştirmek için gece gündüz, yağmur çamur demeden, mahalle çetelerinin saldırılarına rağmen yılmadan çalışıyor. Dönem dönem -hak verenler çıkacaktır, ama acele etmeyin- sert tutum takınıp kararlı duran Richard, düşünü kurduğu projenin yürümesi için eşini de çocuklarını da ikna etmeyi başarmıştır.

Richard Williams’tan söz etmeliyiz öncelikle… Beş kızı olan ailenin en küçükleri Venus ve Serena, daha doğmadan plan yaptığını öğreniyoruz. Yıllar boyunca da revizyona uğrasa da milim taviz vermemesi belirleyici, çünkü ince eleyip sık dokuyor, öyle çatıyor çatısını…

Eşiyle anlaşabilen Richard, çocuklarıyla iyi ilişkiler kurarken onların kültürlü yetişmesinin altyapısını da sağlıyor. Filmin bir adının da Kraliçe Oracene olması gerekiyor, ama erkek egemen sinema kültürü buna izin vermez. Babanın kurup hayata geçirdiği planlarındaki açıkları kapatan, aileyi dengede tutan, ama kararlılığını da gösteren anne Oracene’i es geçmek ayıp olur.

Bir aile filmi…

Film, bir ailenin ortak yaşamını anlatıyor. Anne baba başta, kardeşler de Venus ile Serena’nın başarılı birer tenisçi olması için ellerinden geleni yapıyor. Filmin yapımcıları, yürütücüleri, danışmanları arasında yer aldıklarını da belirtmek gerek.

Tenisçi olmayan siyahi (evet, ırkçı bakış hâlâ geçerli yaşamın içinde) anne babanın bir düş uğruna kızlarını dünyanın en iyi tenisçileri olarak yetiştirmelerinin akıllara durgunluk veren gerçek öyküsünü ergen çocukları olan anne babalar izlemeli muhakkak, kendilerine yönelik çıkaracakları çok kıymetli dersler olacaktır, çünkü bu bir rüya değil tek başına. Bu bir gerçek başarı öyküsü, hepimizin alkışladığı. Bir küçük not eklememe izin verin, senaryoda yer alan her şey yaşanmış; bir alkış da onun için hak ediyor film.

Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar (King Richard), (Biyografi, Aile, Dayanışma); Yönetmen: Reinaldo Marcus Green; Senaryo: Zach Baylin; Oyuncular: Will Smith, Aunjanue Ellis, Saniyya Sidney, Demi Singleton, Tony Goldwyn, Jon Bernthal… 19 Kasım’dan başlayarak gösterimde…

(17 Kasım 2021)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Yunus Güner’i Kaybettik

Sinema ve tiyatro oyuncusu Yunus Güner, 10 Kasım 2021 Çarşamba günü geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. 2007 yılında yayınlanan Dudaktan Kalbe dizisindeki Namık karakteri ile hafızalara kazınan Yunus Güner’in oynadığı diğer TV dizileri arasında Disko Kralı, Ateş Dansı, Bütün Çocuklarım, Duvar, Çemberin Dışında, Evli ve Öfkeli gibi diziler; rol aldığı sinema filmleri arasında ise Mavi Pansiyon, Gulyabani, Tramvay gibi filmler var. Yunus Güner’in ilk sinema filmi Tramvay’ı Olgun Arun yönetmiş ve başrollerinde Fırat Tanış, Emel Çölgeçen, Itri Koşar ile Halit Ergenç oynamıştı. Merhuma tanrıdan rahmet kederli ailesine sabırlar dileriz.

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2021

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, 2021 seçkisi ile 01 – 05 Aralık 2021 tarihlerinde surdurulebiliryasam.net’te çevrimiçi olarak gerçekleşecek. Değişimin öncülerine ışık tutan belgeseller izleyicilerle buluşacak. SYFF, sürdürülebilir bir yaşam kültürü için insanlık olarak birlikte hareket etmenin hayati önem taşıdığı ve değişimi gerçekleştirmek üzere her birimizin katkısının çok değerli olduğu bu dönemde, topladığı hikâyelerle bunu başarabileceğimize dair güvenimizi canlı tutmaya davet ediyor. 2021 yılı seçkisi, Sistem Değişimi, İşiyle Dünyayı Değiştirenler, Suyu Düşünenler ve İklim İçin temaları ile izleyicileri ilham verici hikâyelerle buluşturuyor.

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2021 yazısına devam et

Aykut Enişte 2’nin Afişini Seyirci Seçti

Yapımını BKM’nin üstlendiği, yönetmenliğini Onur Bilgetay’ın yaptığı Aykut Enişte 2, 03 Aralık’ta seyirciyle buluşmak ve sinema salonlarını kahkahaya boğmak için gün sayıyor. İlk tanıtımıyla büyük ilgi gören filmin afişi ise sosyal medyada gerçekleştirilen oylama sonucunda seyirciler tarafından belirlendi. Aykut Enişte 2’de Aykut ve Gülşah, bu kez gerçekten evlenmek için hazırlık yapıyor. Damat olacağı için havalara uçan Aykut, işler yolunda giderse bu kez Gülşah’ı elinden kaçırmamaya kararlıdır. Beklenmedik bir gelişme tüm planlarını alt üst eder. Ailenin eski eniştesi Talat ortaya çıkar ve işler tamamen karışır.

32. Ankara Film Festivali’nde Heyecan Sürüyor

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen 32. Ankara Film Festivali Ulusal Uzun Film Yarışması’nda heyecan sürüyor. Festivalde dün Muhammet Çakıral yönetmenliğindeki Lacivert Gece filmi izleyiciyle buluştu. Gösterim sonrasında yönetmen Muhammet Çakıral, oyuncular Cansu Fırıncı ve Güliz Gençoğlu, senaryo danışmanı Ömer Leventoğlu izleyicilerin sorularını yanıtladı.

32. Ankara Film Festivali’nde Heyecan Sürüyor yazısına devam et

Türkiye ve Türk Dünyasının Ünlü İsimleri Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nde Biraraya Geldi

Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin açılış resepsiyonu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ev sahipliğinde düzenlendi. Gecede Türk sinema ve dizi dünyasının ünlü oyuncuları, Türk dünyasından meslektaşlarıyla bir araya geldi. Resepsiyona, Sinema Genel Müdürü Erkin Yılmaz’ın yanı sıra Timur Savcı, Cemal Okan, Şükrü Avşar gibi yapımcılar ve Ercan Kesal, Nazan Kesal, Serdar Gökhan, Orhan Gencebay gibi isimler katıldı.

Türkiye ve Türk Dünyasının Ünlü İsimleri Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nde Biraraya Geldi yazısına devam et

Ankara Film Festivali Sinemaseverlerle Buluşmaya Devam Ediyor

32. Ankara Film Festivali’nde Ulusal Uzun Film Yarışma heyecanı dün gösterilen 4 yarışma filmiyle başladı. Ulusal Uzun Film Yarışması heyecanı Yönetmenliğini Erkan Tahhuşoğlu’nun üstlendiği Koridor filminin gösterimi ile başladı. Festival takipçilerinin yoğun ilgi gösterdiği film gösterimi sonrasında yönetmen Erkan Tahhuşoğlu, başrol oyuncuları Emel Göksu ve Ayşe Demirel, yapımcılar Zeynep Koray ile İris Tahhuşoğlu’nun katılımıyla bir söyleşi gerçekleşti.

Ankara Film Festivali Sinemaseverlerle Buluşmaya Devam Ediyor yazısına devam et

Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali Başladı

Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında gerçekleştirilen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Sinema Genel Müdürü Erkin Yılmaz, Türk dünyasının ünlü oyuncuları ve yönetmenlerinin katılımıyla başladı. Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında Uluslararası Sinema Derneği, Türk Konseyi, TÜRKSOY, TRT, İstanbul Üniversitesi ve diğer kuruluşların iş birliğiyle düzenleniyor.

Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali Başladı yazısına devam et

Bayram Şekeri

Bilal Kalyoncu’nun yönettiği ve Öykü Gürman, Ulaş İnan Torun, Arben Akış ile Deniz Oral’ın oynadığı Bayram Şekeri, 10 Aralık 2021’de CJ ENM dağıtımıyla 2506 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir çocuğun çevresinde yeniden toparlanmaya çalışan tükenmiş bir ailenin hikâyesini konu eden dokunaklı drama filmi Bayram Şekeri’nde annenin geri dönüşü ile birbirleriyle ilk defa karşılaşan baba ve oğlunun duygusal ve dram dolu hikâyesi farklı ve hüzünlü bir dille anlatılıyor. Film, birbirlerini yıllardır görmeyen anne ve babanın oğulları için büyük bir emekle verdikleri fedakarca mücadeleyi, cesaret ve azmi sinemanın beyazperdesine taşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Bayram Şekeri yazısına devam et

Lain

Onur Aldoğan’ın yönettiği ve Yalın Cengiz, Sinan Taşkan, Funda Dönmez ile Asuman Özdemir’in oynadığı Lain, 10 Aralık 2021’de Bir Film dağıtımıyla Cinemoon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Gizemli biri olan Can, travmatik bir geçmişe sahiptir. Çocukken yaşadığı olaylardan kurtulmak için köyünü terk edip yeni bir hayat kurmayı tercih eder. Hayatını memleketinden uzakta bir yatılı okulda okuyarak geçiren Can’ın hayatta kalan tek akrabası babaannesidir. Geçmişinin peşini bırakmaması onun hayatının ve evliliğinin de kâbusa dönmesine neden olur. Geçmişiyle yüzleşmeye karar veren Can, eşi Ezgi ile köyüne doğru yola çıkar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Satranç

Philippe Stölzl’ün yönettiği ve Oliver Masucci, Albrecht Schuch, Samuel Finzi ile Birgit Minichmayr’ın oynadığı Satranç (Schachnovelle), 10 Aralık 2021’de CJ ENM dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
1938 yılında Nazi Almanya’sı Avusturya’yı işgal ettiğinde noter Josef Bartok da sakladığı önemli bilgiler yüzünden tutuklanır. Bir otel odasına kapatılan Josef, akıl sağlığını yitirmek üzereyken odada bulduğu bir satranç kitabı hayata tutunmasını sağlar. Kitabı ezberleyen Josef, daha önce hiç oynamadığı satranç oyununda ustalaşır. Özgür olduğunda ise, kader onu New York’a giden gemide dünya satranç şampiyonuyla karşı karşıya getirir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Ankara Film Festivali’nde Ulusal Uzun Film Yarışma Heyecanı Bugün Başlıyor

32. Ankara Film Festivali’nde Ulusal Uzun Film Yarışma filmleri için heyecan bugün başlıyor. Festival kapsamında bugün Erkan Tahhuşoğlu’nun Koridor, Tufan Taştan’ın Sen Ben Lenin, Ferit Karahan’ın Okul Tıraşı ve Aydın Orak’ın Sabırsızlık Zamanı filmleri gösterilecek. Festivalde dünkü gösterimler Ulusal Kısa Film Yarışması filmlerinin gösterimleri ile başladı. Yarışmada yer alan 15 kısa film yönetmenlerinin katılımı ve sinemaseverlerin ilgisi ile gösterildi. Belgesel film Gölgenin Seyri’nin gösterimi sonrasında ise yönetmen Müjgan Yıldırım, filmin danışmanlarından Burçak Evren, kurgucusu Tuvana Simin Günay’ın katılımıyla söyleşi gerçekleşti.

Ankara Film Festivali’nde Ulusal Uzun Film Yarışma Heyecanı Bugün Başlıyor yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu