MAÜ Anifest 3. Çizgi Film Festivali

Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü tarafından düzenlenen MAÜ Anifest 3. Çizgi Film Festivali, 17 Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında sadece ödüllü Animasyon Film Yarışması yapılacak. Yarışmanın son başvuru tarihi 30 Nisan 2022 olarak belirlendi. Bölüm hocalarından oluşan ön jüri değerlendirmesinden sonra finale kalan ilk 10 film, 09 Mayıs 2022 tarihinde festivalin web sitesinden duyurulacak. Ödüller 17 Mayıs 2022 tarihinde Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Süha Arın Konferans Salonu’nda düzenlenecek anime film gösterimi ve törenle sahiplerini bulacak.

MAÜ Anifest 3. Çizgi Film Festivali yazısına devam et

Çağrı: İslamiyet’in Doğuşu

Moustapha Akkad’ın yönettiği ve Anthony Quinn, Irene Papas, Michael Ansara ile Johnny Sekka’nın oynadığı Çağrı: İslamiyet’in Doğuşu (The Message: İslam’ın Doğuş Hikayesi), 15 Nisan 2022′ 2022’de Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
6. yüzyılda şehrin ileri gelenlerinin Mekke’yi köleliğin, alkol ve uyuşturucu gibi maddelerin pençesinde yönettiği rivayet ediliyor. Böyle düzensiz bir zamanda, Hz. Cebrail tarafından ziyaret edilen Muhammed insanları tek bir Tanrı’ya tapmaya davet ediyor ve hükmedenlerin vahşi metotlarına karşı çıkıyor. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğu, Allah’tan başka tanrı olmadığı haberi Arap yarımadasına yayılıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Çağrı: İslamiyet’in Doğuşu yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Temel Sorun: Söyleyecek Bir Şeyi Olması Sanatçının

Yaşanmışlıkları, kazanımları veya kayıplarımızı yazılar anlatır en çok. Tarih dediğimiz, okullarda öğretilen, sadece hamaset ve kahramanlık övgüsüdür. Oysa sözlü tarih diye de nitelendirilen söyleşiler, yazılar, hatta filmler bize yaşamın izini sürdürür. Sosyal, siyasal, ekonomik hatta yaşamsal ipuçları ile doludur o yazılanlar. İlerleyen süreçte de geçmişi, geçmişteki toplumsal yaşamı, insanlara o yazılar aktaracaktır. Gogol’ün … Devamı… »

Ambulance: Yakın Plan Takip

Tek suçu, Taksim Meydanına, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlamak için çıkmak olan 89 yaşındaki doktoru yerlere düşüren polisten çok, onların amirleri, yöneticileriydi haksız ve hadsiz olan…

“Ne işi var bu konunun filmle?” dediğinizi duydum, itiraz etmeyin! Ambulance (Ambulans) filminde de, bırakın küçük dağları, dünyayı ben yarattım havasındaki polis amiri hatalı tutumuyla onlarca insanın kanına girdi… Yani doğrudan bağlantılı…

Savaş gazisi, doğal olarak da işsiz ve hasta çocuğunu ameliyat ettirmek için çırpınan Will Sharp, düşüncesini okuyabilecek denli tanıdığı çocukluk arkadaşı, birlikte büyüdükleri, birçok maceradan birlikte sıyrıldıkları ama hâlâ suç dünyasında olan Danny’den yardım ister…

Yardım için yardım etmek gerekir

Danny, ikna kabiliyeti güçlü, yetenekli biridir ve Will’i de hemen takımına katar, hem çocuğunun ameliyat parasını çıkaracak hem de sonrasında rahat bir yaşam sürecektir. Danny “olmaz” demez. Will’den, kentin en iyi korunan bankasını soymalarına yardım etmesini ister. Her şey ayarlanmıştır, tereyağından kıl çeker gibi halledilecek bir iştir.

Evdeki hesap çarşıya uymaz…

Ama polisin bu soygundan haberi vardır.
…sonrası filmde.

Pedersen’in yazdığı Ambulancen adlı 2005 yılı Danimarka filminin orijinal hikâyesine ve senaryosuna dayandırarak Chris Fedak, Laurits Munch Petersen ve Lars Andreas tarafından senaryolaştırılan, Michael Bay tarafından çekilen film müthiş bir aksiyon filmi. Yönetmen, özellikle yakın plan çalışarak izleyiciyi tedirgin, huzursuz ve merak içerisinde bırakmayı başarıyor. Güçlü kreşendolarıyla ritmik müziğin etkisi ve oyuncuların da başarılı performanslarıyla filmi nefes nefese izliyorsunuz: Acaba ne olacak?

Yaralı polisi taşıyan bir ambulansın içinde kentin neredeyse bütün yollarında inanılmaz bir kovalamacayı yakın planda izlerken ister istemez seyirci de kendisini kaptırıyor. Ne kamera yerinde duruyor ne müzik susuyor ne gerilim bitiyor. Paramedik doktor, yaralı polisle mi ilgilensin, istemeden yaraladığı ve ölmesiyle ciddi cezalar alacağı kaygısıyla yardım etmeye soyunan soyguncuyla mı ilgilensin? Üvey de olsalar iki kardeş soyguncudan birinin koşullara göre değişen çıkış aramaları ve çare çabalarının karşısında eşi ve çocuğunun ameliyat parasıyla onları yalnız bırakma hüznü içerisindeki yardıma soyunması filmin psikolojik çatışmasının da doruğu aynı zamanda. Paramedik doktordan yana olsanız bir türlü, zorunlu nedenlerle istemeden soyguna katılan gaziden yana olsanız bir türlü, ama gönlünüzden aranan çıkar yolun onları kurtarmaya yeteceği düşüncesinin geçtiğini yadsımayın.

Birbiri ardına çözümler…

Özellikle bu tür, kovalamacanın ana etken olduğu filmlerde yakın plan sadece ayrıntıları vurgulamak amacıyla kullanılır. Ancak bu kez yepyeni bir anlayışla karşılaşıyoruz. Yakın plan izleyicinin de heyecanını yükseltiyor. Yönetmen Bay’in, baştan sona hareketli kamera ile yakın plan çektiği film, polisiye seven izleyici için biçilmiş kaftan. İki saati aşkın filmde sürekli bir koşuşturmayla sürekli çare arayan ama yeni sorunlarla karşı karşıya kalınınca sorun yumağı daha bir dağılan filmi izlerken yorulacaksınız. Kim bilir, belki de kendinize o polis yetkilisi işleri çıkmaza sürüklemese, acaba nasıl bir sonuç olurdu diye soracaksınız. Sahi, film sizin kafanızda devam edecek, salondan çıktıktan sonra bile…

Ambulans (Ambulance), Polisiye, aksiyon, macera, psikoloji… Yönetmen: Michael Bay, Senaryo: Chris Fedak, Laurits Munch Petersen ve Lars Andreas, Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Yahya Abdul Mateen II, Eiza Gonzalez, Devan Long… 18 Mart’tan başlayarak gösterimde…

(16 Mart 2022)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Murat Özer’i Kaybettik

Sinema Yazarı Murat Özer, 09 Mart 2022 Çarşamba günü hayatını kaybetti. 23 Şubat 1966 Adapazarı doğumlu Özer, 1990 yılında 2000’e Doğru Dergisi’nde sinema yazılarına başladı. Çeşitli yayın organlarında film eleştirileri ve sinema yazıları yazdı, Hazal, At, Bekçi, Su da Yanar, Çıplak, Mektup ve Seni Seviyorum Rosa filmlerinin kitaplarını yayına hazırladı. 2007 – 2010 yılları arasında Sinema Yazarları Derneği Başkanlığını da yapan Murat Özer’in cenazesi, 10 Mart 2022 Perşembe günü Adapazarı Şeker Hilal Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Külahıma Anlat

Ahmet Karaağaç’ın yönettiği ve Tuğba Özay, Okan Karacan, Ahmet Dursun ile Naci Taşdöğen’in oynadığı Külahıma Anlat, 15 Temmuz 2022’de Özen Film dağıtımıyla EGC Prodüksiyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Kahramanmaraş’ta babadan kalma dondurmacı dükkânını ayakta tutmaya çalışan Mehmet’in yaşı ilerlemektedir. Babadan kalma işin devamı için bütün umudunu İstanbul’dadaki oğlu Mert’e bağlamıştır. Mert, hayalperest biridir. Amacı dedesinin ona anlattığı gibi Kahramanmaraş dondurmasını bir dünya markası yapmak, bir taraftan da çocukluktan beri aşık olduğu Mine ile yuva kurmaktır.  Ancak Kahramanmaraş’ta onları şaşırtıcı sürprizler beklemektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman
  • IMDb

Külahıma Anlat yazısına devam et

Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Düzenlenen Ödül Töreniyle Sona Erdi

5. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, Tire Belediyesi Kültür Merkezi’nde yapılan kapanış ve ödül töreniyle sona erdi. Ulusal ve Uluslararası kategoride verilen ödüller sahiplerini buldu. Bu sene festival kapsamında SİYAD – Sinema Yazarları Derneği jürisi de En İyi Belgesel ve En İyi Kısa Film dallarında ödül verdi. Yapılan açıklamaya göre Ulusal En İyi Kısa Film ödülünü Siz Biraz Uzak Kaldınız, Ulusal Kamera Göz En İyi Belgesel Film ödülünü ise Sıradan Birkaç Gün adlı film kazandı.

Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Düzenlenen Ödül Töreniyle Sona Erdi yazısına devam et

Yedi, 15 Nisan 2022 Sinemalarda

Yedi, birbiriyle bağlantılı Yedi farklı hikâyenin anlatıldığı olaylar serisi. Kocasına kızgın bir kadının işlediği cinayetler sonrası yaşanılan olayları konu alıyor. Ölmek üzere olan bir kadının son anlarındaki sözleri ile başlayan seride, kayıp bir kitabı arayan İngiliz bir kadın, eski sevgilisine zorbalık eden bir genç, yaşadığı kötü olaylardan sonra aşık olan genç bir kadının karşılıksız aşkı, canlı bomba olarak kendisine yapılanlardan dolayı intikam almaya çalışan bir adam, oğlunun pisliğini temizlemeye çalışan bir anne – baba ve cezaevinden çıkan bir kadının yaşadıkları ve tüm bunların birbiri ile bağlantıları anlatılıyor. Film, 15 Nisan Cuma günü vizyona girecek.

Sinema & Psikiyatri Seminerleri Mart 2022 Programı

Akbank Sanat ve Psikesinema & Psikeart iş birliğiyle düzenlenen Sinema & Psikiyatri Seminerleri yeni sezonda Sinemanın Hayat Bilgisi Dersleri başlığı ile devam ediyor. Koordinatörlüğünü Prof. Dr. M. Emin Önder’in yaptığı seminer dizisi Kasım 2021 – Haziran 2022 döneminde Akbank Sanat YouTube kanalında yayınlanacak. Serinin üçüncüsü 16 Mart Çarşamba günü Sinemanın Hayat Bilgisi Dersleri: Ötekileştirme başlığı altında Bilmemek filmi üzerinden gerçekleşecek. Yönetmen Leyla Yılmaz’ın Bilmemek filminin konuşulacağı oturumda Prof. Dr. M. Emin Önder, Hande Öğüt, Caner Fidaner, Leyla Yılmaz ve Serpil Vargel konuşacak.

Sinema & Psikiyatri Seminerleri Mart 2022 Programı yazısına devam et

Körkütük

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Yeni yetme bir film festivalinin bülteninde şöyle bir cümle gördüm: “Öğrenci ve 65 Yaş Üstü: 20 TL (Girişte kimlik gösterilmesi gerekmektedir.)” Bu festivali tebrik ediyorum, çok güzel düşünmüşler. İnsanları sinemadan soğutmak için bu kadar güzel bir incitmeyen cümle bulunamazdı. Eski Türkiye’de biz festivalleri öncelikle insanları sinema salonlarında film seyretmeye teşvik edici etkinlikler olarak görürdük ve cezbedici tedbirler aldıklarına şahit olurduk, ki bunun en güzeli “askıda bilet” uygulamasıdır. “Askıda bilet” uygulaması, benim bildiğim ilk defa Eskişehir Film Festivali’nde uygulandı, daha sonra Ankara Film Festivali uyguladı ve devam ediyor. Yeni Türkiye sinemacılarının “kimlik göster” anlayışını seyirciye saygısızlık olarak görüyorum. Geçenlerde Mads Mikkelsen’in oynadığı “Körkütük” (Druk – Another Round) adlı filmi seyrettiğim Kadıköy yakasının bir sinemasında benim de başıma geldi. Gerçi orada cümlenin peşine “65+ göstermiyorsunuz amca.” güzellemesi eklediler ama kardeşim koskoca sinema zinciri veya festivalsin sana günde kaç tane 50 yaşında adam gelip üç kuruş indirim için 65+ bileti isteyecek de sen ondan kimlik soruyorsun? Madem öyle bir istekle karşılaşacağını düşünüyorsun, utanmazsan as oraya bir “askıda bilet uygulaması vardır” yazısı, dar gelirli 65+lar için basalım paraları oraya. Dijital ortam platformları zaten insanları sinemada kaçırıyor, yapmayın bunu. Ayıp yahu. Adam indirimli bilet istediğinde bırak para almayı, “Geç abi, misafirimiz ol” deyin, incileriniz mi dökülür? (Son cümlenin son bölümü Memduh Ün’ün ‘Üç Arkadaş’ filmindendir.) (05 Eylül 2021)

Şahlanan günümüz Türkiye’sinde nikah sonrası, takı olarak bıraktığım para miktarından, az oldu zannıyla biraz eziklik duydum. Sonra emekli maaşımın 1/3’ünü taktığımı fark edince rahatladım. Neymiş? Şahlanıyormuşuz. Hadi canım sende. (02 Eylül 2021)

Geçmişi özlemle anmak iyi bir şey ama fazla takılmamak lazım; farkındaysanız bugün de elimizden kayıp gidiyor ve geçmişe karışıyor, anın tadını çıkarmalı. (06 Eylül 2021)

Aniden “Ne müziği o?” diye sordu; “Tasavvuf Müziği” diyeceğime “Tasarruf Müziği” diye cevap veriverdim. İşe bak, “Pandemi, Salgın, 65+, 70-, Yeni Türkiye, Eski Türkiye” derken düştüğümüz hale bak. Bizi bu hale getirenler utansın. “Durgun Su” (Stillwater), Matt Damon oynuyor. İyi film, izleyin. (07 Eylül 2021)

Sanıyoruz ki orkestra müziğe hükmediyor; oysa müzik orkestrayı tutsak etmiş, farkında değiliz. / “Kimetsu Orkestrası Konseri” (Kimetsu Orchestra Concert), seyredilesi özel bir film. (08 Eylül 2021)

Yan koltuğumda oturan 70+daşım şikâyet ediyor, “Taksiye bak, taksiye, otobüs durağında duruyor.” Cevap verdim: “Çocuğun kafasına ‘kapıyı aç’ der gibi tıklanan memlekette gayet normal, takma kafana.” dedim, sustu. Bu arada yeni metroda amblem olarak kullanılması düşünülen U harfi ulumayı hatırlatıyor. Bu işten küçük ortak faydalanacak gibi, benden hatırlatması. (08 Eylül 2021)

Dövecem bu telefonu ha. “Kent’in oradan yürüyorum” yazıyorum, ekrana “Mert’in oradan yürüyorum” çıkıyor. Hanım, “Mert de kim?” diye sorsa yeridir. Tövbe tövbe. (Şişli’nin şimdilerde yerinde Cemil Candaş Kültür Merkezi olan Kent Sineması, kapanalı çok oldu, lakin adres tariflerinde hüzünlensek de hâlâ adını kullanıyoruz.) (09 Eylül 2021)

Az önce, kültür merkezine dönüşmüş olan Şişli Kent Sineması’nın önünden geçerken başrolünde Yves Montand’ın oynadığı Costa Gavras’ın “Z” adlı filmini orada izlediğimi hatırladım. Ne garip tesadüf, yarın da Brandon Christensen’in yönettiği yeniyetme korku filmi “Z” adlı film sinemalarımızda gösterime girecek. (09 Eylül 2021)

Film festivallerinde iki tür sponsorluk vardır. Birincisi “Bize sponsor olur musunuz? sponsorları”, ikincisi “Size sponsor olabilir miyiz? sponsorları.” Festivaller duyurularında, ilanlarında, banner’larında -tarafları rencide etmeden- bu farkı belirtmenin bir yolunu bulmalı. Ak mı, kara mı bilelim. (15 Eylül 2021)

Küçük bir hikâye: Bir arkadaş aradı, incir soymakta olduğumdan telefonunu açamadım, bir müddet sonra işim bitti, tam o sırada yeniden aradı, açtım. Az önce telefonunu açamadığım için özür diledim. “Bu sefer sen mi telefon açtın, ben mi açtım?” diye sordu. “Siz açtınız.” dedim. Bir daha telefonu kimin açtığını sordu. Tekrar “Siz açtınız.” dedim. “Ben, ilk telefonumu açmayan kişiye tekrar telefon etmem.” dedi ve devam etti, soracağını sordu. Küçük sohbetimiz sonrasında, “Ha ha ha, hi hi hi.” dedi ve telefonu kapadı. Kaprisler böyle küçük de olsa, sevgi ve saygıda eksiltme ve soğukluk yaratıyor. Yapmayın böyle, insan rencide oluyor. 70 yaşındaki kadın, hasta yatağındaki eşinden bahsederken “Biz zaten senelerdir kardeş gibiyiz.” diyor. Deme. Keza eşlerden biri vefat etmiş, diğeri yalnız kalmış, yakınına soruyorsun. “Hayattaki nasıl, iyi mi?”. Vefat edenin yakını “Artık ilgilenmiyorum, öküz öldü, ortaklık ayrıldı.” diyor. Yapma öyle, ilgilen. (16 Eylül 2021)

Hayattan ensetantaneler: Taksiden inerken bozuk paraları almıyordum. Misalen 46 lira yazdığında 50 lira verip iniyordum ve az da olsa bahşiş bırakmanın huzurunu yaşıyordum. İki gün önce bindiğim taksi şoförü, sohbet esnasında “Abi” dedi, “Turistin birini Sultanahmet’te aldım, şu kadar lira tuttu, bir de üstüne 40 dolar bahşiş verdi.” dedi. O günden beri bende bir eziklik, bir eziklik. Artık taksilere hiç bahşiş veresim yok. Öte yandan taksi şoförlerinin biz yerli mallar yerine yabancı malları tercih etmelerine de hak verdim doğrusu. (Maşallah kimse tongaya düşmedi, baştaki “ensetantane” kelimesini düzeltmedi.) (17 Eylül 2021)

(19 Mart 2022)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Allah Yazdıysa Bozsun’un Merakla Beklenen Afişi Yayınlandı

Yapımcılığını Ferit Turan’ın üstlendiği, Gökçe Tezdoğan ile Gökhan Yıldız’ın senaryosunu yazdığı ve Barış Yöş’ün yönettiği Allah Yazdıysa Bozsun filmi vizyon için gün sayıyor. Başrollerini Gonca Vuslateri, Burak Yamantürk ve Öznur Serçeler’in üstlendiği, oyuncu kadrosunda Pelin Öztekin, Emre Dinler, Merve Sarıtaş, Emre Bulut, Walison Fonseca ve usta oyuncular Nurseli İdiz ile Köksal Engür’ün yer aldığı filmin merakla beklenen afişi yayınlandı. 30’lu yaşlarındaki Irmak ilk defa kaldığı evde yastığının altına anahtar koyar ve rüyasında en yakın arkadaşı Eliz’in nişanlısı Burak ile evlendiğini görür. Film “Allah Yazdıysa Bozsun” dedirten bu rüyanın komik hikâyesini anlatıyor.

Osman Sekiz’in Canavarları

Başrollerini Tim Seyfi, Begüm Birgören ve Kemal Uçar’ın paylaştığı, agorafobi hastası (dışarı çıkma korkusu) Osman’ın beş canavar ile birlikte eski bir köşkte yaşadığı maceralarının beyazperdeye aktarıldığı fantastik romantik bir film olan Osman Sekiz’in canavarlarından fotoğraflar paylaşıldı. Türkiye’de daha önce yapılmamış bir tür olan Osman Sekiz filminde yer alan 5 canavar karakterinin hazırlığı için 1,5 senelik bir ön çalışma gerçekleştirildi. Filmdeki canavarlar, Türk çizgi dünyasının duayen ismi İlban Ertem tarafından tasarlandı.

Osman Sekiz’in Canavarları yazısına devam et

Kadın Hayal Ederse Bilimkurgu Filmi de Çeker

Sinemamızda genel olarak erkek yönetmenlerin ağırlıkta olduğu filmler ve anlatım diline şahit oluyoruz. Dünya sinemasında ses getiren filmler üreten kadın yönetmenlerimizin sayısı ise giderek artıyor. Türk toplumunda aksiyon, macera, korku, bilim kurgu, savaş ve western türlerinin kadın yönetmenlerce çekilemeyeceği gibi bir algı bulunuyor. Bu algıyı yıkan bir örnek olarak Serpil Altın distopik bilimkurgu türünde ilk uzun metraj filmi Bir Zamanlar Gelecek: 2121′in çekimlerini tamamladı. Altın: “Kadınların başaramayacağı hiçbir iş yoktur. Cesaret ve azimle hayal edersek, ruhumuzun derinliklerindeki hikâyeleri istediğimiz türde üretebiliriz.” diyor.

John Wick’in Rekorunu Adanış: Kutsal Kavga Kırdı, Filmde 115 Karakter Ölüyor

11 Mart’ta gösterime girecek sezonun merakla beklenen yerli aksiyonu Adanış: Kutsal Kavga, ünlü aksiyon serisi John Wick’in ölüm rekorunu kırdı. Dövüş sahneleri ile seyirciyi hayli şaşırtmaya hazırlanan film, aksiyon sinemasının son dönemdeki en popüler yapımı John Wick’in tahtına göz dikti. 77 karakterin öldüğü John Wick’in koyduğu çıtayı hayli yukarıya taşıyan Adanış: Kutsal Kavga’nın aksiyon sahnelerinde toplam 115 karakter filmin sonunu göremeden ölüyor. Hankando Akademi çıkışlı özel dövüş tekniklerinin kullanıldığı Adanış: Kutsal Kavga, sinema tarihimizin bugüne kadarki en iddialı aksiyon sahneleriyle seyircinin nefesini kesmeye hazırlanıyor.

Kısacık Hayatı Müzik Tarihine, Hayatının Filmi Sinema Tarihine Damga Vurdu

Haftasonu yaşanan Bergen heyecanı, gişe rakamlarına da yansıdı. Sezonun merakla beklenen filmi Bergen için seyirci sinemaya salonlarına akın etti. Vizyondaki ikinci gününde yoğun talep üzerine gösterimde olduğu salon sayısı arttırılarak Türkiye çapında 1100 salonda seyirci ile buluşan filme, ek seanslar açıldı. Caner Alper ile Mehmet Binay’ın yönettiği ve Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu, Tilbe Saran ile Ali Seçkiner Alıcı’nın oynadığı filmi ilk üç günde 718.043 kişi izledi.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu