Melez, 02 Mart’ta Sinemalarda

Merakla beklenen yılın korku filmi Melez (The Crossbreed) 02 Mart’ta vizyona giriyor. Gazeteci bir çift olan Amy ve John’un, Amy’nin beklenmedik hamileliği ve aldığı kürtaj kararı sonrasında değişen hayatlarını konu edinen film, İncil’de ve Musevilik’te önemli bir yeri olan Lilith efsanesinden yola çıkıyor. Biray Dalkıran’ın Amerika’da çektiği ilk filmi olma özelliğini taşıyan The Crossbreed, her aşaması dünyaca ünlü pek çok sitede yer almıştı. IMDb, Screen Anarchy, Movies with Butter gibi referans sinema sitelerinin yanı sıra Horror News Net, Horrorpedia ve HellHorror gibi korku filmi hayranlarının başucu sitelerinde de sürekli haber olmuştu.

Seven Ne Yapmaz

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Memlekette o kadar çok film festivali yapılmaya başlandı ki artık takip etmekte zorlanmaya başladık. Biri bitmeden diğeri, hatta ikisi, üçü birden başlıyor. Aralarda da sos niyetine film günleri, haftaları yapılıyor. Bence her film festivali bir salonla anlaşmalı, yıl boyunca kendi konseptine uygun olan eski-yeni filmleri döne döne göstermeli. Hangi zaman aralığına yerleşelim diye ne siz uğraşın, ne de biz hangisini takip edelim diye koşuşturalım. (09 Aralık 2017)

Hemcinsleri lüks ve bakımlı bahçelerde zevk ve sefa içinde yaşarken, rüzgârın savurduğu bu garibim çiçek yol kenarına sığınmış. Bu dahi bir lütuf. En azından deniz manzarası var, esaret altında değil; kendi keyfince yapraklanıyor. (04 Aralık 2017)

65 yaşı geçmenin bir güzel tarafı da gittiğin durağa göre ücret alınan minibüslerde (Muğla ve ilçeleri) yaşanıyor. Bedava olduğu için şuradan bindim, burada ineceğim derdi yok. Biniyorsun, iniyorsun. Biniyorsun, iniyorsun. Nereye eserse oraya. Gülmeyin, bir gün herkes 65 yaşını geçecek. Kaçış yok. (04 Aralık 2017)

Baktım herkes, “Müsait olan bir yerde ineyim.” diyor, değişiklik olsun deye “Müsait olmayan bir yerde ineyim.” dedim. Şoför arkadaş hiç tepki vermedi; esprim boşa gitmesin diye buraya yazdım. (04 Aralık 2017)

Farklı bir açıdan baktığımızda sanatçıların işi gerçekten iki kez zor. Bir taraftan hayatlarını idame ettirmek için para kazanmak zorundalar, diğer taraftan sanatlarını layıkıyla yaparak şöhretlerini ve örnek kişiliklerini sürdürmek mecburiyetindeler. Misalen, bir bakıyorsun başımızın tacı sanat müziği şarkıcımız bir taraftan “Tûti-i mûcize-i gûyem, ne desem lâf değil” şarkısını söyleyerek sanatının müspet tarafından puan topluyor, iki şarkı sonra “Ablan kurbaaan olsun sana” diyerek parasını kazanıyor mecburen. Bir bakıyorsun yerli filmlerimizin tonton dedesi oyuncumuz Kerime Nadir uyarlamasında ailenin sevimli ihtiyarı olarak perdeye geliyor, iki film sonra bakmışsın C sınıfı bir kovboy filminde belinde tabancasıyla kovboyculuk oynuyor. Konuya müspet başladık, sanat, hayat gailesi, vs, vs.; doğrudur, hepsi tamam da yapılan işlerde biraz ahenk, biraz uyum, bir miktar paralellik olması gerekmez mi azizim? He? (05 Aralık 2017)

Türk sanat müziği de bazen kafa karıştırıyor. Birisinde “Git mutlu olacaksan beni düşünme, sen iyi bak kendine beni dert etme.” diyor sevgiliyi özgür bırakıyor, diğerinde “Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın, annen bile okşasa benim bağrım kan olur.” diyerek neredeyse sevgiliye pranga vuruyor. (07 Aralık 2017)

Habere göre “kar hayatı felç etmiş”. Niye ki? Hayat sadece güneşli günlerden mi ibaret. Kar da, yağmur da, fırtına da hayatın parçası değil mi? (07 Aralık 2017)

Kayınbiraderim palamutları tepsiye dizerken ben dolaptan zer-zevatları (“altın kişiler” manasına da geliyor) çıkarıyorum. Limona uzanırken yandan hafiften buruşmaya yüz tutmuş iri armudu görünce gayriihtiyari “Armut ayvayı yemiş.” deyiverdim. Gülüştük. Çok şükür böylece günümüzün modasına uygun olarak meyvaları da birbirlerine düşürmüş olduk. (18 Aralık 2017)

Telaşlanmayın, her şey geçecek. “Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” işin tesellisi; o dahi geçecek. Dedesinin dedesinin hoş sedasını hatırlayan mı var? (21 Aralık 2017)

“Güneydoğuda rüzgârlar hava kalitesini düşürüyor.” Hadi ben söylesem neyse de, bu cümleyi hava durumu sunan bir skiper söylüyor. Rüzgârın da, havanın da kalitesi her zaman yerli yerindedir kardeşim; rüzgâra ve havaya saygı göstermeye davet ediyorum sizi. (23 Aralık 2017)

Farkında mısınız, her “gün” geçip gittikten sonra “hey gidi günler”e dahil oluyor. O nedenle bu gün olumlu düşünün, iyi şeyler yapın, neşeli ve mutlu olun, insanların, hayvanların ve doğanın günü güzel geçirmesine katkıda bulunun. (24 Aralık 2017)

Kasabamızda (Şişli) nereden baksan 24 saattir sular kesik. Ne içebiliyorsun, ne… içebiliyorsun. Ellerimi yıkayacağım, musluktan tıss sesi bile gelmeyince önce su’ya giydirmeye niyetlendim, sonra fren yaptım. Garibim suyun bir suçu yok, O bizden de mağdur durumda. Derelerde, tepelerde şaldır şaldır akarken insanoğlu O’nun da yolunu hes’lerle baraj’larla kesmiş, 1600 mm çaplı borulara hapsetmiş. Neticede yeryüzündeki olumsuz her ne varsa biz, insanlar suçluyuz. Yönetimden sorumlu insanlara giydirdim. (24 Aralık 2017)

Vallahi ben şuraya, facebook tarihine not düşeyim de siz yine bildiğinizi okuyun. Kültür Bakanlığı’nın verdiği parayı geri ödememek için bazı filmlerin yılın son haftalarında tek kopya ile vizyona çıkarılmaları bendenizi fevkalâde rencide ediyor. Parayı kurtarıyorsunuz ama bu bir çeşit “kanunun ardından dolanma” olayı filminizin üzerine ilelebet yapışıp kalıyor. Pekâlâ alâkası var bir benzetme yapayım: Fi tarihinde büyüklerimiz “Koalisyonlardan memlekete bir fayda gelmez” deyip seçim yenilemişti, şimdi ise “Seçim ittifakı” adı altında gizli koalisyon yapıp seçime gitmeyi tartışıyorlar. Yapılacak öyle ittifaklara da oy vermeyeceğimi şimdiden belirteyim. (27 Aralık 2017)

(02 Mart 2018)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Celal Şahin’i Kaybettik

Bir döneme damga vuran, ülkemizin ilk şovmenlerinden Celal Şahin, 23 Şubat 2018 Cuma günü, hayatını kaybetti. Celal Şahin, akordeonu ile yaptığı esprileriyle bir dönemin en ünlü sahne sanatçılarındandı. Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar, Vur Patlasın Çal Oynasın, Şehir Yıldızları ve Cilalı İbo Yıldızlar Arasında adlı sinema filmlerinde oyuncu olarak perdeye gelen Celal Şahin, Kader Kurşunu adlı filmin de sanat yönetmenliğini yaptı. Cenazesi, 26 Şubat 2018 Pazartesi günü Zincirlikuyu Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Entebbe’de 7 Gün

Jose Padilha’nın yönettiği ve Rosamund Pike, Daniel Brühl, Eddie Marsan ile Nonso Anozie’in oynadığı Entebbe’de 7 Gün (7 Days in Entebbe), 16 Mart 2018’de Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
1976 yazında, Tel Aviv’ten Paris’e giden bir uçak, dört hava korsanı tarafından kaçırılır. Uçak, Uganda’daki Entebbe Havaalanı’na indirilir. Korku içindeki 248 yolcu, ölümcül bir siyasi ayaklanmanın içinde pazarlık kozu olarak kullanılırlar. Hava korsanlarının amacı ise ellerindeki rehinelere karşılık İsrail, Kenya, Fransa, İsviçre ve Batı Almanya’da bulunan 53 Filistinli mahkûmun hemen serbest bırakılmasıdır. Rehineleri kurtarmak için olağanüstü bir plan yapılır.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Cebimdeki Yabancı’dan Kadın ve Erkeklere Dair Yeni Bir Tartışma Konusu

Aşk ve dostluk ilişkilerini derinden sarsan Cebimdeki Yabancı, kadın ve erkeklere dair herkesin sorgulayacağı bir tartışma konusu yarattı. Masumane başlayan bir akşam yemeği, oynanan oyunla beraber rayından çıkmadan önce ünlü oyuncu Belçim Bilgin’in canlandırdığı Banu karakteri erkekleri PC’ye benzetiyor. Erkeklerin ucuz, sürekli virüs bulaştıran ve aynı anda tek bir işi yapabildiklerini söyleyen Banu’nun karşısında; “Bu durumda kadınlar ne oluyor?” şeklindeki soruyu ise Leyla Lydia Tuğutlu’nun hayat verdiği Tuba karakteri cevaplayarak tartışmayı daha da alevlendiriyor. Kadınları sezgileri kuvvetli, hızlı, güzel ve zarif olarak yorumlayan Tuba, onları MAC’le özdeşleştiriyor.

Çantadaki Kriptonit, İtalyan Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

İtalyan Kültür Merkezi, 27 Ocak 2018 Salı günü saat 19:00’da Ivan Cotroneo’nun yönettiği, Çantadaki Kriptonit (La Kryptonite Nella Borsa) adlı filmi gösteriyor. Kalabalık bir ailede büyüyen 9 yaşındaki Peppino ve süperman olduğuna inanan ondan bir yaş büyük Gennaro’nun günleri sokaklarda gösteri yapan akrabaları Titina ve Salvatore ile annesi ve babası arasında geçmektedir. Gennaro birden ölünce, Peppino’nun hayal gücü devreye girer ve kuzeninin hep kendisini yerine koyduğu süperman olduğunu düşünmeye başlar. Napolili bu hayali arkadaş vasıtasıyla, Peppino yetişkinlerin dünyasına yaklaşmayı başarır.

If İstanbul’da Yarın: 24 Şubat 2018 Cumartesi

17. If İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde 24 Şubat 2018 Cumartesi günü Simon Lereng Wilmont’un Doğu Ukrayna’da bir köyde savaşın gölgesinde yaşayan 10 yaşındaki bir oğlan çocuğuyla büyükannesinin hayatlarını bir yıl boyunca izlediği filmi Uzakta Havlayan Köpekler (The Distant Barking of Dogs), 16:00’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 3’te gösteriliyor. Gösterime yönetmen de katılacak ve soruları yanıtlayacak.

If İstanbul’da Yarın: 24 Şubat 2018 Cumartesi yazısına devam et

4. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali

2014 yılında “Bu Festival Marmaris’in, Marmaris Hepimizin” sloganıyla yola çıkan ve ülkemizdeki benzer kısa film festivalleri arasında kısa süre içinde kendisine saygın bir yer edinen Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali bu yıl 09 – 14 Ekim 2018 tarihleri arasında sinemasever konuklarını ağırlamaya hazırlanıyor. Tamamen gönüllülük esasına dayalı MarmariSANart topluluğunun bir projesi olan festival sanatı geniş kitlelere ulaştırmayı, alternatif turizme zemin oluşturmayı, yerli ve yabancı genç film yönetmenlerinin yeni çalışmalarını seyircilerle buluşturmayı amaçlıyor. Festivale katılım için son başvuru tarihinin 20 Temmuz 2018 olduğu açıklandı.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Teaser

4. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali yazısına devam et

Sevmek Özen Göstermektir

4 Mart Pazar gecesi sahiplerini bulacak olan 90. Oscar ödüllerine beş ana dalda aday olan ‘Uğur Böceği / Lady Bird’ sıcağı sıcağına gösterime giriyor. 34 yaşındaki yazar/oyuncu Greta Gerwig’in bu ilk yönetmenlik denemesi, sanatçının özyaşamsal anılarından besleniyor. Senaryo ortağı olduğu ‘Frances Ha’ da olduğu gibi. Noah Baumbach imzalı 2012 yapımı bu film, üniversite eğitiminin ardından New York sokaklarını mesken tutmuş 27 yaşındaki taşra kökenli Frances’in büyük şehirde var olma mücadelesi üzerinedir. Tutkulu olduğu modern dans kariyerinde yükselmeyi hedeflemektedir genç kadın. Lakin kalabalık metropolün rekabeti de büyüktür. Parasız kalıp çok bunaldığında Sacramento’daki aile ocağına sığınır. Ne var ki huzurlu olduğu denli durağan taşra hayatı ona göre değildir artık.

California orta batısının orta ölçekli kenti Sacramento’da orta halli ailesiyle birlikte yaşayan 17 yaşındaki Christine McPherson’ın hayalleri üzerine şekillenen ‘Uğur Böceği’, Frances’in tek kişilik serüveninin öncesini öyküler gibidir. Bire bir yönetmenin özyaşamsal hikâyesi değildir belki, ancak ‘Lady Bird’ olarak çağrılmak isteyen, taşradaki baba evinden Doğu kıyısının -‘yazarların ormanlık bölgelerde yaşam sürdüğü’- New York benzeri kültürlü insanların yaşadığı doğu kıyısındaki kentlere kaçma arzusuyla yanıp tutuşan Christine’in yaşadıkları, yönetmenin ilk gençlik yıllarından izler taşır.

Hikâyenin omurgasını hararetli anne-kız çatışması oluşturuyor. Gerwig’in annesi gibi ‘Lady Bird’ün annesi Marion da kızının geleceği konusunda kaygılıdır. Öyle ya, yıllardır depresyonda olan baba bir de işini kaybedince, ailenin tüm yükü onun omuzlarına binmiştir. Aile eyalet dahilindeki okulların ücretini dahi zar zor karşılarken, Christine’in büyük kent okullarına başvurma konusundaki ısrarı, endişeli anneyi iyice çileden çıkartacaktır. Ancak zaman zaman iki kadın arasında bir güç gösterisine dönüşen bu ilişki, karşılıklı sevgi ve özeni de içermektedir. Gerwig kendi annesi ile sorunlar yaşadığını ama bu denli çatışmadığını bir röportajında dile getiriyor.

‘Lady Bird’ ilk bakışta, benzerlerini defalarca izlediğimiz büyüme serüvenlerinden birini öykülüyor gibi dursa da, yazar yönetmenin içtenliği ve kıvrak diyaloglarıyla benzerlerinden sıyrılmasını bilmiş. ‘Gazap Üzümleri’ romanının final cümlelerini gözyaşları içinde dinledikten hemen sonra ‘keşke ben de badireler atlatmış olsaydım’ diye dert yanan Christine’in, annesinin kinayeli sözlerini duyunca arabanın kapısını açıp dışarı atladığı ilk sahneden başlayarak çatışmalı gergin atmosferini inşa etmeye başlayan, tahmin edilemeyen sürprizlerle dolu bir anlatım tutturmuş Gerwig. Hükümetin Irak müdahalesiyle vaziyeti kurtarmaya çalıştığı, işten çıkarılmaların arttığı ekonomik açıdan sorunlu 2002 yılı iklimini incelikle betimlerken, kıt kanaat geçinen ailenin hayat mücadelesini karamsar bir bakış açısıyla ele almıyor. Sorunlu dönemeçleri komik anlarla süslüyor.

Herşeyden önce tüm karakterlerini; endişeli anneyi, depresif babayı, isyankâr genç kızı, eşcinselliğini gizlemek zorunda kalmış erkek arkadaşı ve diğerlerini sevgi ve hoşgörüyle sarmalıyor. Onların ilişkilerini zeki, nükteli diyaloglarla aktarıyor. Okul müdürü baş rahibenin bir sahnede sözünü ettiği gibi ‘insan sevgi duyduğuna özen gösteriyor’. Gerwig de, çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği küçük kentini sevgiyle hatırlıyor, Sam Levy’nin parlak görüntüleri eşliğinde Sacramento köprüleri üzerinden gün batımına selam çakıyor.

Filmin oyuncuları da mükemmel. Üçüncü kez Oscar adayı olan Saoirse Ronan, ‘Lady Bird’ kompozisyonuyla ışıldıyor. Annede -yine Oscar adayı- Laurie Metcalf, babada emektar Tracy Letts; Christine’in genç aşıklarında, geçtiğimiz yıl ‘Yaşamın Kıyısında / Manchester By The Sea’ ile Akademi ödülüne aday olmuş Lucas Hedges ile ‘Beni Adınla Çağır / Call Me By Your Name’in göklere çıkartılan -bu yıl aynı filmle Oscar adayı da olmuş- Fransız asıllı oyuncusu Timothée Chalamet’nin kusursuz takım oyunu, büyümeye dair bu incelikli filmin başarısına katkıda bulunuyor.

(01 Mart 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Mahalle’nin Müzikleri Toygar Işıklı’dan

Türkiye’nin başarılı oyuncularından Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman’ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu ve aynı zamanda da rol aldıkları Mahalle filmi 09 Mart’ta seyirciyle buluşuyor. Kendi kanunlarını kendi yazan bir mahallede yaşayan üç arkadaşın yeni taşınan, gizemli bir yabancı ile değişen hayatlarının anlatıldığı filmin müzikleri Toygar Işıklı’ya ait. Filmde Işıklı’nın özel bestelediği müzikle onun farklı versiyonları yer alıyor.

Arapsaçı (Yönetmen: Ömer Faruk Yardımcı)

Ömer Faruk Yardımcı’nın yönettiği ve Hakan Meriçliler, Açelya Topaloğlu, Şinasi Yurtsever ile Ayhan Taş’ın oynadığı Arapsaçı, 30 Mart 2018’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Insignia Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
Eski bir aktörün şöhretli zamanlarından kalan deri ceketi, rastlantısal olaylar sonucunda birbirlerinden farklı, her meslekten insanların hayatlarını kesiştirir. Üstüne üstlük ceketin cebinde büyük ikramiye çıkmış bir de lotto kuponu vardır ve bu kupondan da kimsenin haberi yoktur. Elden ele gezen bu deri ceket, tüm karakterlerin hayatlarını kökünden değiştirecek ve adeta arapsaçına döndürecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Arapsaçı (Yönetmen: Ömer Faruk Yardımcı) yazısına devam et

Sessizliğin Kardeşleri, 02 Mart’ta Sinemalarda

Taylan Mintaş’ın yönettiği, Sessizliğin Kardeşleri, 02 Mart’ta Kurmaca Film dağıtımıyla sinemalarda gösterime giriyor. Geçtiğimiz yıl ilk gösterimini yaptığı 36. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Belgesel dalında yarışan, Duhok Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü, Boston Türk Filmleri Festivali’nde de Özel Mansiyon Ödülü kazanan film, yönetmenin yıllar sonra gittiği köyünde karşılaştığı kuzenleri Toso ve Çao’nun hikâyelerini konu alıyor.

29. Ankara Uluslararası Film Festivali Başvuruları 23 Şubat’ta Sona Eriyor

19 – 29 Nisan 2018 tarihleri arasında düzenlenecek 29. Ankara Uluslararası Film Festivali bünyesinde yapılacak yarışma ve gösterimlere başvuru süresi yarın akşam, 23 Şubat Cuma akşamı saat 23:59’da sona eriyor. Başvurular www.filmfestankara.org.tr/basvuru adresinden yapılabiliyor. Festival kapsamında düzenlenen Ulusal Uzun Film Yarışması Seçici Kurulu’nda Barış Pirhasan, Songül Öden, Güven Kıraç, Şebnem İşigüzel ve Meryem Yavuz yer alıyor. Seçici kurul En İyi Film, İlk Film, Senaryo, Yönetmen, Kadın Oyuncu, Erkek Oyuncu, Yardımcı Kadın Oyuncu, Yardımcı Erkek Oyuncu, Özgün Müzik, Görüntü Yönetmeni, Sanat Yönetmeni ve Kurgu ödülü verecek.