Yılın En Dokunaklı Hikâyesi Bi Umut’tan İlk Fragman Geldi

Felçli bir Rus gence on yıl boyunca annelik yapan Gülsüm Kabadayı’nın yüreklere dokunan gerçek hayat hikâyesinden ilham alan Bi Umut’un ilk fragmanı yayımlandı. Fragman izleyenleri çok derinden etkilerken, Gülsüm Anne’nin Umut’la kurduğu sessiz ama sarsıcı bağ, büyük küçük herkesi içine çekiyor. Çekimleri Antalya’da süren Bi Umut filminden ilk görüntüler paylaşıldı. Yayımlanan fragman, doktorların ‘en fazla üç ay yaşar’ dediği, kimliği belirsiz ve ailesi bulunamayan bir Rus gencini, ‘Bi umut be doktor’ diyerek sahiplenen Kabadayı’nın ona yalnızca bir çatı değil, koşulsuz sevgiyle örülmüş bir yaşam sunmaya karar verdiği anları anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Yılın En Dokunaklı Hikâyesi Bi Umut’tan İlk Fragman Geldi yazısına devam et

Sinan Kesova’nın Ödüllü Çıkış Filmi Büyük Kuşatma, Şimdi MUBİ’de Gösterimde

Sinan Kesova’nın yönetmenliğini üstlendiği ve Arda Ekşigil ile birlikte senaryosunu da kaleme aldığı Büyük Kuşatma, geçtiğimiz yıl, 43. İstanbul Film Festivali’nde (43. Istanbul Film Festival) Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’ne layık görülmüştü. Geçmişin yüküyle içine kapanmış, unutulmaya yüz tutmuş bir karakterin iç çatışmalarını ironi ve büyük bir ustalık ile anlatan film, dram ve absürt mizah öğelerini etkileyici bir dengeyle bir araya getiriyor. Oyuncu kadrosunda Alp Öyken, Dolunay Soysert, Yiğit Sertdemir, Asiye Dinçsoy, Samal Yeslyamova, Tarık Papuççuoğlu ve Eraslan Sağlam’ın yer aldığı Büyük Kuşatma, sadece MUBI’de gösteriliyor.

Gölgedeki Yıldız, Türkçe Alt Yazılı Birinci Fragmanı Yayınlandı

Monkeypaw Productions’tan gelen Gölgedeki Yıldız filminin hikâyesi, şöhretin, gücün ve her ne pahasına olursa olsun mükemmelliğe ulaşma takıntısının iç dünyasına karanlık bir yolculuk sunuyor. Türkçe altyazılı birinci fragmanı paylaşılan film köklü bir futbol hanedanının yaşlanan baş oyun kurucusundan davet alan genç ve umut vadeden bir oyuncunun, izole bir tesiste antrenmana çağrılmasını konu alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Gölgedeki Yıldız, Türkçe Alt Yazılı Birinci Fragmanı Yayınlandı yazısına devam et

Valilik Özel Ödülü, Aile Temalı Filme Verilecek

Adını şehrin köklerinden alan ve bu yıl ilk defa düzenlenecek olan Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’nin ayrıntıları paylaşılmaya devam ediliyor. Düzenleme Kurulu’ndan yapılan açıklamaya göre Valilik Özel Ödülü “Aile” temalı bir filme verilecek. Konu hakkında açıklamada bulunan festival Onur Kurulu Başkanı ve Düzce Valisi Selçuk Aslan şunları söyledi: “Düzce, hizmet verdiği her faaliyet kolunda ciddi başarılara imza atmış, bu başarılarını taçlandıran dinamik bir şehir. İlk defa düzenlenecek bu festival şehrimizi sanatla bir adım daha öteye taşıyacak. Sinema severleri Düzce’ye, bu coşkuya ortak olmaya davet ediyoruz. Festivalde Valilik Özel Ödülü, Aile temalı bir filme verilme kararı alınmıştır.”

Valilik Özel Ödülü, Aile Temalı Filme Verilecek yazısına devam et

3 Oscar’lı Zorba, Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’nde İzlendi

Uluslararası Manavgat Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’nde Yunan edebiyatının en büyük isimlerinden Nikos Kazantzakis’in dünyaca ünlü romanı Zorba’dan uyarlanan 3 Oscar ödüllü kült film Zorba’nın özel gösterimi gerçekleştirildi. Yönetmenliğini Michael Cacoyannis’in yaptığı, başrollerini Anthony Quinn, Alan Bates, Irene Papas ve Lila Kedrova’nın paylaştığı, Zorba filmi, festivalin son gününde Antik Liman Side Kültür Evi’nde dev ekrana yansıtıldı. Gösterim sonrası Hürriyet Gazetesi Yazarı Sayım Çınar moderatörlüğünde Sinema Yazarı Kerem Akça ve Yazar Mustafa İri, hayata, özgürlüğe ve tutkulara dair derinlikli bir söyleşi gerçekleştirdi.

3 Oscar’lı Zorba, Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’nde İzlendi yazısına devam et

Sinemanın Ustaları, Side’ye Kültür, Sanat ve Lezzetin İzinde Rota Çizdi

Manavgat Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Uluslararası Manavgat Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’nde sinema dünyasının usta isimleri Side’nin kültür, sanat ve gastronomi ile bir kent kimliğine bürünmesine bakış açısı getirdi. Festivalin ikinci gününde Apollon Tapınağı’nda kurulan sahnede gerçekleştirilen “Side’nin Yeni Anlatısı” isimli samimi söyleşide Etki Derneği kurucularından Oyuncu Güven Kıraç ve Ebru Koralı, yönetmenler Serdar Akar ve Vedat Atasoy, Manavgat Belediyesi’nin “gastrodiplomatik” bir organizasyona imza attığına vurgu yaparak Akdeniz havzasındaki göçlerin, etkileşimlerin izlerini sürdüler.

Sinemanın Ustaları, Side’ye Kültür, Sanat ve Lezzetin İzinde Rota Çizdi yazısına devam et

Asıl Suç Bu Şehrin Yoksulluğu

David Yarovesky’nin yönettiği ‘Tuzak / Locked’, 2019 Arjantin-İspanya ortak yapımı ‘4×4’ün Amerikan usulü yeniden çevirimi. ‘Saygın Vatandaş / El Ciudadano Ilustre’ ile İKSV festivalinden aşina olduğumuz Mariano Cohn’un Gastón Duprat ile birlikte yazıp yönettiği özgün yapım, Arjantin’de dikenli teller, kameralar ve elektronik alarm sistemleri ile korunan sıradan bir mahallenin görüntüsü ile açılır. Aile boyu hırsız Ciro Bermúdez (Peter Lanzani) sokağa park edilmiş lüks bir cipi soymaya kalkar. Arabanın avını bekleyen bir tuzak olduğunu anladığında iş işten geçmiştir. Dış dünya ile bağlantısı ve çıkışı olmayan bu ses geçirmez kapanda polarize camların ardında çaresiz bir tutsaktır artık. Genç adam ile araba telefonuyla iletişime geçen bu zekice kurgunun ardındaki acımasız doktor Enrique (Dady Brieva) hakkın hukukun yerlerde süründüğü bir ülkede kendi adaletini sağlamaya soyunmuştur.

Bu parlak öykünün kent yoksulluğunun önemli bir sorun olarak gündemde olduğu çağdaş Amerika uyarlamasında, beş parasız Eddie Barish (Bill Skarsgård) üretim aracı elinden alındığı için, biraz da çaresizlikten meskûn bir mahalle otoparkına bırakılmış lüks arabayı çalmaya kalkıyor. Tuzak arabanın sanibi saygın hekim William (Anthony Hopkins) kentteki suç dalgasında kaybettiği biricik kızının kişisel intikamı peşindedir. Eddie’nin hayatta kalma çabası yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir savaşa dönüşüyor. William aracın içindeki gelişmiş teknikleri kullanarak Eddie’yi yönlendirip cezalandırırken, bir köpek gibi zaman zaman ödüllendiriyor. Bu kedi-fare oyunu nereye kadar sürecektir.

‘Tuzak’ tek mekânda geçen klostrofobik gerilim türünün iyi bir örneği. Başrolünde Charles Bronson’ın yer aldığı 1974 yapımı kült yapım ‘Ölüm Arzusu / Death Wish’ esini ile yola çıkılarak, suç ve şiddetin kent yoksulluğundan kaynaklandığının altı çiziliyor. Bağımlılar, yoksullar ve çöplükte yaşayanların umursanmadığı, sorun yokmuş gibi davranıldığı, varlıklı kesimlerin koruma ağları ile kendilerini güven altına aldığı konut ve mahallelerde yaşadığı bir çağ yangınından dem vuruluyor. Özgün yapımda toplumun genel öfkesinin toplu bir linç çılgınlığını davet edişine de tanıklık ediyoruz. Ancak Yarovesky’nin Amerikan yorumu birçok yeni çevirimde olduğu gibi biraz daha yumuşatılmış. Arjantin yapımındaki keskin sınıf eleştirisi yerine finalde adrenalini hayli yüksek bir mücadele tercih edilmiş. Filmin yapımcıları arasında yer alan çağımızın en iyi aktörlerinden Skarsgård özgün yapımın serseri hırsızından daha bir masum, ayrı olduğu eşinden olma küçük kızı için fedakarlık yapmak isteyen duygusal bir baba olarak resmedilmiş. Efsane oyuncu Hopkins ise belki de Hannibal Lecter’ın ardından en acımasız rolünde, alt sınıflara tepeden bakan yaralı baba performansıyla kendisini özleyenlerin ağzına bir parmak bal çalmakla yetinmiş.

(04 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Dünyanın Sonuna Doğru

Joshua Oppenheimer’ın takipçilerini şaşırtan yeni çalışması ‘Son / The End’, Nobel ödüllü Amerikalı şair T. S. Eliot’un 1943 yılında yayımlanan ünlü ‘Dört Kuartet’inden bir alıntı ile açılıyor.

‘Evler sulara gömüldü / The houses are all gone under the sea
Dansçıların tümü tümü tepenin altına göçtüler / The dancers are all gone under the hill’

‘Öldürme Eylemi / The Act of Killing’ (2012) ve ardından gelen bizde de gösterilmiş ‘Sessizliğin Bakışı / The Look of Silence’ (2014) belgeselleriyle Suharto cuntasının Endonezya’da giriştiği insanlık tarihinin yüz karası katliamın dününü ve bugününü anlatan Amerikalı sinemacı, bu defa dünyanın sonuna dair ürkütücü bir öyküyü müzikalin tezat ve sahte umudu ile buluşturarak biz hayranlarına sürpriz yapıyor.

Yanıp yıkılmakta olan dünyadan uzak tam 20 senedir yeraltında eski bir tuz madeninde yaşayan 6 kişilik aile ile tanışıyoruz önce. Yitip gitmiş dünyanın enerji sektörü oligarkı baba (Michael Shannon), Bolşoy’da dansettiğini söyleyen eski balerin anne (Tilda Swinton), yirmili yaşlarındaki oğulları (George Mackay), annenin yakın arkadaşı (Bronagh Gallagher), bir doktor (Lenny James) ve bir uşaktan (Tim Mclnnerny) ibaret topluluk, tuzdan sığınağı yüzme havuzu da olan lüks bir eve dönüştürmüştür. Genç oğlan eski uygarlıktan kaçırılmış sanat eserlerinin duvarları süslediği izole mekânda büyümüş, ailesinden aldığı bilgilerle bir yandan kadim kentlerin maketlerini oluştururken, diğer yandan babasının hiç kimsenin okumayacağı anı kitabının editörlüğünü yapmaktadır. Seralarında ürettikleri bitkiler ve akvaryumlarda yetiştirdikleri deniz ürünleri ile beslenen aile, dış dünyadan gelebilecek tehdide önlem olarak, silahla atış talimi yapar, olası yangınlara karşı düzenli tatbikatları ihmal etmezler. Günün birinde madende bitiveren genç bir siyahi kız (Moses Ingram) yerleşik düzen için tehlikeli gibi dursa da, bu taze gelişme ailenin yaşamında yeni bir sayfa açacaktır.

Oppenheimer dünyanın geleceğine dair karamsar ve hüzünlü bakışına karşılık, olan biteni başta da belirttiğimiz gibi müzikalin tezat dünyası içinde sunması, çağdaş dünyanın yaklaşan yıkımı göz ardı edişinin altını çizen buruk bir metafor olarak dikkat çekiyor. Bu minvalde, madene sığınmış aile hep birlikte ‘birlikte çok güzel bir geleceğimiz var’ gibi sözleri olan şarkılar söylüyor. Yeni gelen yılı ya da bayramları coşku içinde kutlayan insanlığın içine düştüğü hazin yanılsama perdeden hepimize geçiyor. Siyahi genç kızın ‘gökyüzünü göremem, rüzgârın yağmurun kokusunu alamam, maviliğe sonsuza kadar hasretim’ yakarışıyla yükselen ezgisine balerin annenin ‘burada güvendeyiz, biz bir aileyiz’ tesellisi yetmiyor. Sanayici babanın ‘diğer şirketler daha kötüydü, bir milyar insana enerji sağladım, en azından temiz su sağlamak ya da şempanzeleri kurtarmak (?) için çalıştım’ benzeri savunmalara girişmesinin artık hiçbir yararı yoktur. Aileyi çevreleyen karanlık ürkütücü bir boşluktur yalnızca.

Amerikalı sinemacının şaşırtıcı denemesi gerçek bir tuz madeninde alan derinliğini ve renk paletini çok başarılı kullanmış olan, Andrey Zvyagintsev başyapıtlarının usta görüntü yönetmeni Mikhail Krichman’ın üstün çabası ve başta Shannon, Swinton ve Mackay olmak üzere tüm oyuncu ekibinin müzikal yeteneklerini de konuşturduğu nefis performansları ile büyülüyor. Mevsimin bu ilgiye değer sürpriz denemesi bir hafta içinde kısıtlı bir gösterim düzeni sonrasında sinemalardan kalkmış gibi duruyor. Bir yerlerde bulup izlemeye çalışın.

(03 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Ferhan Baran Yazıyor: Bir Daha Çal Sam

‘Kadim efsaneye göre müzik yeteneği ile doğanlar, yaşamla ölüm arasındaki ince tülü delip geçerek geçmişin ve geleceğin müzisyenlerinin ruhlarını çağırabilirmiş. Ancak bu eşsiz yetenek topluluklara şifa kaynağı olduğu ve onları özgürleştirdiği gibi, şeytani ruhları da cezbedermiş.’ Halen gösterimi devam eden Ryan Coogler imzalı ‘Günahkârlar / Sinners’ bu sözlerle açılıyor. 1932 yılının sonbaharında Mississippi deltasındaki küçük … Devamı…»

Semur 5: Cin Tohumu

Ahmet Arslan’ın yönettiği ve Elif Baysal, Sefa Zengin, Deniz Erinç ile Osman Fındık’ın oynadığı Semur 5: Cin Tohumu, 23 Mayıs 2025’de A90 Pictures dağıtımıyla FCA Film – AZT Pictures tarafından vizyona çıkarıldı.
Anadolu’nun ücra köyü İsaköy’e genç bir ebe olarak atanan Meryem’in köydeki ilk gecesinden itibaren tuhaf ve karanlık olaylar baş gösterir. Yeni tanıştığı öğretmen Derya ile aynı evde kalan Meryem, yıllar önce işlenmiş bir cinayet, bastırılmış sırlar ve doğaüstü varlıkların etkisi altına girer. Cin Tohumu adı verilen bir lanet yeniden can bulur. Meryem, doğum yaptırmak için gittiği evde tanık olduğu olaylar üzerine akıl sağlığını sorgulamaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Semur 5: Cin Tohumu yazısına devam et

Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 20 yaşında

20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali (20th International Labour Film Festival), bu yıl 01 – 11 Mayıs 2025 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleştiriliyor. Festival, 17 ülkeden toplam 81 uzun metraj filmi, her zamanki gibi sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz olarak seyirciyle buluşturacak. Festival, dünyanın dört bir yanından başvurulan 394 film arasından seçilen 59 yerli ve 22 yabancı filmi seyircilerle buluşturacak. Film gösterimleri İstanbul’da Avrupa yakasında Beyoğlu Sineması, Fransız Kültür Merkezi, Aynalı Geçit Etkinlik Salonu ile Anadolu yakasında Barış Manço Kültür Merkezi ve TAK-Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlenecek.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 20 yaşında yazısına devam et

8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Jüri Üyeleri Belli Oldu

Kadın Yönetmenler Derneği tarafından, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle, Türk Tuborg A.Ş. ana sponsorluğunda bu yıl sekizincisi düzenlenen Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, 05 – 10 Mayıs 2025 tarihleri arasında İzmir’de gerçekleşecek. Festival kapsamında değerlendirme yapacak jüri üyeleri belli oldu. Bu yılın jüri kadrosu, sadece sinematik değerlendirmenin ötesinde kültürel çeşitliliği, estetik derinliği ve yaratıcı cesareti temsil ediyor. Uluslararası alandan gelen güçlü isimlerle birlikte, ulusal sinemanın yaratıcı ve deneyimli kadın temsilcileri bu yıl festivalin jürilerinde yer alıyor.

8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Jüri Üyeleri Belli Oldu yazısına devam et

Locked (Tuzak) Filmi 02 Mayıs’ta Sinemalarda

Başrollerini Bill Skarsgård ve usta oyuncu Anthony Hopkins’in paylaştığı Locked, 02 Mayıs’da sinemalarda izleyiciyle buluşuyor. Spider-Man’in yapımcısı Sam Raimi’nin vizyonundan çıkan bu yüksek gerilimli psikolojik aksiyon filmi, suçun ve cezanın sınırlarını sorgulayan etkileyici bir deneyim sunuyor. Yönetmen koltuğunda Brightburn filmiyle tanınan David Yarovesky’nin oturduğu Locked, 2019 yılı Arjantin yapımı 4×4’ün İngilizce versiyonunun yeniden çevrimi niteliğinde.

Oktay Güzeloğlu’nu Kaybettik

Tiyatro sanatçısı, yazar, yönetmen ve oyuncu Oktay Güzeloğlu, 25 Nisan 2025 Cuma günü hayatını kaybetti. 03 Ekim 1956 tarihinde Samsun – Bafra’da doğan Güzeloğlu’nun rol aldığı sinema filmleri arasında Şalvar Davası, Atla Gel Şaban, Namuslu, Çıplak Vatandaş, Son Urfalı, Ortadirek Şaban, Deli Deli Küpeli, Pehlivan, Muhsin Bey, Seni Seviyorum Rosa gibi filmler var. Güzeloğlu’nun cenazesi, 26 Nisan Cumartesi günü Taksim Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Ayazağa Mezarlığı’na defnedilecek. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Berlinale’den Ödülle Dönen Gerilim Yüklü Histeri, 02 Mayıs’ta Sinemalarda

75. Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde dünya prömiyerini yapan ve övgüyle karşılanan, yönetmenliğini Mehmet Akif Büyükatalay’ın üstlendiği Histeri (Hysteria) filmi festivalden Label Europa Cinemas Ödülü’yle döndü. Almanya’daki toplumsal gerilim hatlarını ustalıkla beyazperdeye getiren Histeri, film setinde yanmış bir Kur’an bulunmasıyla kaosa sürüklenen ekibin ve giderek karanlık bir hâl alan çekim sürecinin arka planını anlatıyor. Senaryosunu da yönetmen Mehmet Akif Büyükatalay’ın yazdığı Histeri, 02 Mayıs Cuma günü Chantier Films dağıtımcılığında sinema salonlarında gösterime girecek; daha sonra ise platform MUBI’de izleyiciyle buluşacak.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu