Konusu, “doğa döngüden ibarettir, eğer siz onun dengesini bozarsanız döngü sizden intikam alacaktır” şeklinde özetlenebilecek 6 dakikalık kısa filmin künyesi şöyle: Yönetmen: Burak Varlık, Yapımcı: Burak Varlık, Senaryo: Burak Varlık, Kurgu: Burak Varlık, Ses: Burak Varlık, Tür: Animasyon, Süre: 6 dakika, Dil: Türkçe, Sanat Yönetimi: Elif Azra Akınlar, İşaret ve İbareler: Genel İzleyici Kitlesi İçindir, Ödüller: 1. Artemis Kısa Film Festivali En İyi Deneysel Film, 7. Sinepark Kısa Film Festivali En İyi Deneysel Film, 13. Kısaca Kısa Film Festivali En İyi Deneysel Film. 9. Kar Kısa Film Festivali En İyi Deneysel Film, Yeşil Barış Hareketi Kısa Film Yarışması Başarı Ödülü.
Aylık arşivler: Temmuz 2024
Döngü (Yönetmen: Erkan Tahhuşoğlu)
Erkan Tahhuşoğlu’nun yönettiği ve Serpil Gül, Emel Göksu, Tuğçe Yolcu, Süleyman Karaahmet’in oynadığı Döngü, önümüzdeki aylarda, ????? dağıtımıyla Siyara Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
55 yaşlarındaki Sevim 75 yaşlarındaki Ayten’in evine yıllardır gündeliğe gitmektedir, evde düzenleyici bir rolü vardır. 25 yaşlarındaki Lena, Ayten’in bakıcılığını yapmakta ve evinde yatılı kalmaktadır. Sevim, Lena’nın bu işe yerleşmesine vesile olmuştur, bu yüzden Lena’nın üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Ayten’in bakıcısı Lena bir ev kazası geçirir. Lena’nın sigortası yoktur ve geçirdiği kaza sonrasında, Ayten’e karşı dava süreci başlatır.
Tilki ve Tavşan: Orman Macerası
Mascha Halberstad’ın yönettiği ve Teresa Gallagher, Sarah Madigan, Jamie Quinn ile Rob Rackstraw’ın seslendirdiği animasyon film Tilki ve Tavşan: Orman Macerası (Fox & Hare: Save the Forest), 23 Ağustos 2024’de A90 Pictures dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Birçok hayvanın ormanı kurtarmak ve kayıp Baykuş’u bulmak için çıktığı bir macera. Kunduz ve arkadaşlarının bir baraj inşa etmesi sebebiyle, ormanda büyük bir tehlike oluşur. Bu sırada Baykuş’un ortadan kaybolur. Onu aramaya çıkan Tilki ve Tavşan bir şeylerin ters gittiğini anlar ve harekete geçer. Tüm hayvanların ormanı kurtarmak için yaptığı plan eğlenceye dönüşür.
- Basın Bülteni: 1 / 2
- Fotoğraflar
- Fragman
- IMDb
Üsküdar’da İzler İken Açık Hava Sinema Günleri’ne Yoğun İlgi
Türk Sinemasının mihenk taşı filmlerinin tekrar gösterilmesiyle yapılan geleneksel sinema günlerinin ilki, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’ın da katılımıyla Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi avlusunda gerçekleştirildi. Yüzlerce Üsküdarlının katılımıyla gerçekleşen ve “Sandalyeni kap gel” konseptiyle düzenlenen etkinlikte, seyirciyle buluşan ilk film Türk sinemasının kült filmlerinden Neşeli Günler oldu. Usta oyuncular Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen, Oya Aydoğan ve Ayşen Gruda gibi isimlerin yer aldığı ve 1978 yılında çekilen filmde turşu suyu tartışmaları dikkati çekmişti. Üsküdar Belediyesi de gösterimde izleyicilere turşu suyu, patlamış mısır ve çay ikramında bulundu.
- Basın Bülteni
- Tanıtım Filmi
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Üsküdar’da İzler İken Açık Hava Sinema Günleri’ne Yoğun İlgi yazısına devam et
Korkut Akın Yazıyor: Körü Körüne İtaat Yaşamı Bitirir: Tarikat
İslamiyet, eğer son peygamberin Muhammet olduğunu söylemese, zaten çok olan din sayısı belki de insan sayısı kadar artacak. Buna rağmen insanların inanışlarını kendilerine yontan, adına tarikat dediğimiz topluluklar var. Kimi Mesih diye kimi de ahir zaman peygamberi diye yine de taraftar toplamaya çalışıyor. İşin en kötüsünü A Sacrifice (Tarikat) filmi aktarıyor. Çevreci bir kamuflajla ve tabii ki çevreciliği kötü göstererek … Devamı… »
Marvel İsa Aşkına
Marvel’ın geyik karakterlerinden Kanadalı eski paralı asker Wade Wilson namı diğer Deadpool, serinin taze sürümü ‘Deadpool & Wolverine’de kendini mesih olarak tanımlıyor. Zevzekliği nedeniyle ne ‘Yenilmezler / Avengers’ ekibine ne de X-Men cemaatine kabul edilmemiş olan kahramanımız önemli biri olma isteğinden uzaklaşmış, sivil hayatta bir avuç dostu ile mutlu mesut yaşarken dünyasının tehdit altında olduğunu öğreniyor. İsteksizce harekete geçerken mezarında yatan efsanevi Logan Wolverine’i yeniden hayata geçiren zıpır karakterimiz, imdada yetişen bazı nostaljik süper kahramanlar eşliğinde dünyayı, hatta paralel evrenleri yok olmaktan kurtaracak bir seri maceranın içine dalıveriyor.
‘Müzede Bir Gece’ serisi ve televizyon için çektiği ‘Stranger Things’ gibi işleriyle tanınan Kanadalı aktör ve yönetmen Shawn Levy’nin imzasını taşıyan yapım giderek irtifa kaybeden Marvel filmlerinin kurtarıcısı olarak Ryan Reynolds’un harikalar yarattığı Deadpool’u seçmiş ve yanına yaşlanmış ama fiziğini koruyan Hugh Jackman’ın karizmasını konuşturduğu efsanevi X-Man Wolverine’i almış. İlerleyen bölümlerde başta Captain America olmak üzere Marvel külliyatının diğer efsanelerini Cameo olarak kullanan yapım hayranlarınca belli bir nostalji duygusu ile izleniyor. Türün meraklısı ya da yakın takipçisi sayılmam ancak basın gösterimini pas geçip sinema izleyicisi ile deneyimlediğim filmde Z kuşağından genç seyircinin coşkusuna tanıklık etme fırsatı buldum.
Hikâye ve aksiyon bölümleri hayli bildik sularda gezerken, Kanadalı sinemacı Deadpool’un edepsiz mizahına sırtını yaslıyor ve filmin özellikle ilk bölümünde bol kahkaha attırmayı başarıyor. Öncelikle, açılış sekansı çok başarılı. Wade’in gözleri görmeyen ev arkadaşı ile yaptığı kokain muhabbeti kırıp geçiriyor. Bir de, Deadpool’un eski patronu 20th Century Fox’un ‘Mad Max evreni’ esinli hiçlik bölgesinde bir kenara atılmış yıkık dökük logosunun ‘Maymunlar Cehennemi / Planet of the Apes’in kült finalini anımsattığı sahneye epeyce güldüğümü söyleyebilirim.
Madonna’nın izniyle ‘Like A Prayer’ın, seksenli yılların Chris De Burgh hiti ‘Lady İn Red’ ya da ‘Grease’den ‘You’re the One That I Want’ın aksiyon sahnelerine döşendiği yapımda yönetmen Levy mizahı baştan sona ayakta tutmuş. Kapanış jeneriğinin ardından hınzır edepsiz bir diyalogla final yapmış. Hafta içi Çarşamba günü ABD sinemalarıyla birlikte bizde de gösterime giren film ülkemiz seyircisi nezdinde ilgi toplamayı sürdürüyor. Dünya çapında inişe geçmiş olan Marvel filmleri için bir mesih dokunuşu olup olamayacağını ise önümüzdeki haftalarda öğreniriz.
(26 Temmuz 2024)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
12. Boğaziçi Film Festivali
Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl on ikincisi düzenlenecek Boğaziçi Film Festivali, 18 – 25 Ekim 2024 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Türkiye ve dünya sinemasından en güzel ve seçkin örneklerin gösterimleri, ustalık sınıfları ve söyleşileriyle seyircilerini ağırlayacak olan 12. Boğaziçi Film Festivali’nin ulusal ve uluslararası film yarışma kategorilerine başvurular önümüzdeki hafta başlayacak. 2013 yılından beri yolculuğuna aralıksız devam eden, Türkiye’nin en dinamik film festivali olarak sinemaseverlerle bir araya gelen Boğaziçi Film Festivali’nde ulusal ve uluslararası yarışma heyecanı bu yıl da dolu dolu yaşanacak.
Beterböcek Beterböcek’in İkinci Fragmanı Yayınlandı
Efsanevi yönetmen Tim Burton’ın 1988 tarihli filmi Beterböcek’in (Beetlejuice) devam filmi Beterböcek Beterböcek’in (Beetlejuice Beetlejuice) ikinci fragmanı ve posteri yayınlandı. Orijinal kadroda Beterböcek karakteriyle hafızalara kazınan Michael Keaton devam filminde rolüne geri dönerken kadroya Monica Bellucci, Jenna Ortega, Willem Dafoe ve Justin Theroux gibi yeni isimler de eklendi. 1989 yılında En İyi Makyaj Akademi Ödülünü alan Beterböcek, devam filminde de yine orijinaline sadık kalınarak tamamen makyaj, gerçekçi efektler ve kuklalar ile çekildi. Yeni film, Seth Grahame Smith’in hikâyesinden Alfred Gough ve Miles Millar tarafından senaryo haline getirildi.
- Basın Bülteni
- İkinci fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Şans Eseri
Woody Allen’in yönettiği ve Lou de Laâge, Valerie Lemercier, Melvil Poupaud ile Niels Schneider’in oynadığı Şans Eseri (Coup de Chance), 26 Temmuz 2024’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Harika bir adamla harika bir ilişkisi olan Fanny’nin eski lise arkadaşı ile karşılaşmasından sonra yaşadıkları. Fanny ve Jean, Paris’in seçkin bir mahallesinde, güzel bir dairede yaşayan çok başarılı, ideal evli bir çifttir. İlk kez gördüklerinden beri birbirlerine aşıktırlar. Ancak bir gün Fanny eski lise arkadaşı Alain ile karşılaşır ve birden her şey değişmeye başlar. İkili tekrar tekrar görüşür ve daha da yakınlaşır.
Şans ve Rastlantılar
90’ına merdiven dayamış Woody Allen kariyerinin ellinci ve belki de son filmi olan ‘Şans Eseri / Coup De Chance’ı Paris’te Fransızca dilinde ve Fransız oyuncularla çekmiş. Bu biraz da zorunlu bir seçim olmuş. Evlatlığı Dylan Farrow’a cinsel taciz suçlaması nedeniyle kamuoyundan aforoz yiyen ve 2019 yılında doğup büyüdüğü şehirde tamamladığı ‘New York’ta Yağmurlu bir Gün / A Rainy Day in New York’ ABD gösterim ağından çıkarılan sinemacı, filmlerinin ezelden beri kendi ülkesinden daha fazla rağbet gördüğü Avrupa toprağında gözde temalarının izini sürüyor.
Şansa inanır mısınız? Son filminin ana karakterlerinden Alain Aubert (Niels Schneider) Allen’ın alter ego’luğunu üstlenmiş bir biçimde ısrarla hayatın şans ve tesadüflerden ibaret olduğunu söylüyor. Genç adamın üniversite yıllarında New York’ta tanıyıp vurulduğu Fanny Moreau (Lou de Laâge) ile yıllar sonra Paris sokaklarında (tam adını verirsek Montaigne Bulvarı’nda) karşılaşması şans eseri değil de nedir. Fanny başarısız ilk evliliğinden sonra şimdilerde zengin iş adamı Jean Fournier (Melvil Poupaud) ile evlidir. Geçmişi kirli rivayetlerle dolu Jean ise Alain’in tam aksine şansı kendi ellerimizle yarattığımızı savunur. İşinin ‘zenginleri daha da zengin etmek’ olduğunu söyleyen kurt finansçı bir süs bebeği gibi sevdiği karısını kendi ihtişamlı yaşamının değerli bir parçası olarak görür. Oysa Fanny çatı katı bohem odasında Jacques Prévert’in dizeleriyle yakışıklı yazara fazlasıyla çekilmiş ve adeta ilk gençlik yıllarına dönmüştür. Yakın arkadaşı herşeyi mahvetmeden önce iyice düşünmesi konusunda uyarır onu. Genç kadın tatlı bir kararsızlık içindedir ama lüks hayatını elinin tersi ile itmeye pek de niyeti yoktur. Uyanık iş adamının karısının rutinindeki değişiklikleri hissederek özel bir dedektife baş vurması işlerin seyrini değiştirecek, eril sahip olma tutkusu gözleri karartacaktır.
Suç ve ceza öyküleri kariyerinde önemli bir yer tutmuş olan Allen, 1989 yapımı ‘Suçlar ve Kabahatler / Crimes and Misdemeanors’da ‘kişi ahlaki değerlerin kendisini rahatsız etmediği sürece özgürdür’ diye buyurur. Nietzche kaynaklı nihilist düşüncenin doruğa çıktığı 2005 yapımı ‘Maç Sayısı / Match Point’de tenis topunun fileye çarpıp çarpmayacağından hareketle varoluşu son filminde sık sık kullandığı ‘şans ve raslantı’ya bağlar. Hepimiz kısmetin elindeyiz diye buyuran görmüş geçirmiş sinemacı, daha yakın tarihli ‘Mantıksız Adam / Irrational Man’de (2015) adalet ve cezanın boş kavramlar olduğunu ifade ederek ‘varoluşun tamamen anlamsız bir sıradanlık olduğunu’ ifade edecektir.
Muhteşem bir kariyerin ardından gözden düşen sinemacı ileri yaşına karşın film çekmeyi sürdürse de son yapıtı yukarda sözünü ettiğim yapıtların kalibresinde değil. Hatta finaldeki ‘üzerinde durmamak en iyisi’ anekdotuyla kendisi ile dalgasını geçiyor gibi. Özgün adını ‘şansın yaver gidişi’ne dair deyişten alan, keyifle izlenen ama kolay unutulacak bir film ‘Şans Eseri’. Ancak nükte trafiği, özellikle ‘Blue Jasmine: Mavi Yasemin / Blue Jasmine’de (2013) doruğa çıkmış yüksek burjuvazi eleştirisi ile Allen her zaman Allen’dır. Bir zamanlar kapısında rol bekleyen ünlü Hollywood oyuncuları çoktan çekip gitmişler ama son dört filminde birlikte çalıştığı görüntü ustası Vittorio Storario onu bırakmamış. İtalyan görüntü ustasının Paris sonbaharının ılık sarısını yakaladığı görüntüleri ve çevre düzenlemeleri kusursuz.
(25 Temmuz 2024)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Sijjin
Hadrah Raeng Ratu’nun yönettiği ve Ibrahim Risyad, Anggika Bolsterli, Messi Gusti, Delia Husein, Niken Anjani, Dewi Pakis, Oce Permatasari ile Elly D. Luthan’in oynadığı Sijjin, 01 Kasım 2024’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Union Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Sijjin, yaptıkları kara büyü sonucu hayatı tamamen alt üst olan bir kadın ve onun ailesinin tedirgin edici hikâyesini konu ediniyor. Genç bir kadın, kuzeninin karısını kara büyü kullanarak tehdit etmektedir. Kara büyünün derin etkisi hem kadının, hem de ailesinin hayatını belirsiz bir çıkmaza sürüklerken, gizem ve gerilim dolu korkunç olaylar birbirini takip etmeye başlar.
Yel Üfürdü Sel Götürdü: Deadpool & Wolverine
Bir film, eğer baştan planlanmadıysa, sadece seyircinin ilgisi nedeniyle “dizi”ye dönüştürülüyorsa bir şeyler hep eksik kalıyor, bir şeyler hep aksıyor. Buna bir de yapımcının değişmesini ekleyin, iyiden iyiye beklentilerin uzağında kalıyor.
20th Century Studios’un yapımcılığıyla tanıyıp sevdiğimiz iki süper kahraman, firmanın Disney’e devrinden sonra, hem kendilerini hem firmalarını hem de ünlerini korumak için bir araya geliyor. Eskilerine bakarak daha usturuplu ama daha soğuk gelen Deadpool izliyoruz. Wolverine ise zaten bitmiş, tükenmiş, Deadpool, deyim yerindeyse silah zoruyla hayata döndürüyor.
Her iki süper kahraman da çok sevilmiş, ergenlerin dilinden düşmeyen aforizmalarla hayatın içinde yer almıştı. Tabii ki yine seksist, yine vurdumduymaz, yine alabildiğine kanlı.
Küfrün bini bir para…
İzleyicinin hoşuna giden bir konuşması var(dı) Deadpool’un, kimileri yadırgasa da genel anlamda beğenilmişti. Bu kez, arkadaşıyla birlikte başka evrenlere, farklı boyutlara da yolculuk ettiği için sanki biraz usturuplu, biraz daha az küfürlü ve sanki biraz daha komik. Ancak yine de küfrün bini bir para.
Gelelim filme… Film baştan sona tempolu, güçlü, oyuncularıyla ve müziğiyle taşıyıcı; özellikle izleyicinin ilgisini çekecektir ama Deadpool & Wolverine teknik anlamda zayıf. Titiz izleyici çok kolay yakalayacaktır. Yaşadıkları evren de dahil olmak üzere bütün evrenlerin (oraları da öğreneceğiz ve benimseyeceğiz, başka şansımız yok… Gençler, bunu göz önünden ayırmayın) yok olacağı, kurtarmak için bir süper kahramanla birlikte hareket edebileceği bildirilir. O da “ölmüş” olmasına karşın çoklu evrende bulduğu Wolverine’i, zamanda yolculukla hayata döndürür. Sonrası, sonrası bildiğiniz gibi keyifli ve sürükleyici…
26 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…
(25 Temmuz 2024)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com
Sapkın
Scott Beck ile Bryan Woods’un yönettiği ve Hugh Grant, Chloe East, Sophie Thatcher, Rebecca Stern, Mike Hennessy ile Jacob Amundson’un oynadığı Sapkın (Heretic), 08 Kasım 2024’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Colorado’nun küçük bir kasabasındaki Mormon kilisesinden iki genç misyoner, kapı kapı dolaşır. Rahibe Paxton ve Rahibe Barnes, Bay Reed’in evine vardıklarında onun cazibesinden hemen etkilenirler. Ancak BAy Reed’in onlar için hazırladığı kötü planlardan haberleri yoktur. Genç kadınlar çok geçmeden bir tuzağa düştüklerini anlarlar. Ev, hayatta kalmak için zekâlarına güvenebilecekleri bir labirenttir.
Çalı Köy Filmleri Festivali Yayınları
Çalı Köy Filmleri Festivali Yayınları sinema kitaplarının tanıtım bültenleri ve kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yeni eklenenler:
VIII. Çalı Köy Filmleri Festivali. (Katalog)
Çalı Köy Filmleri Festivali Yayınları yazısına devam et
Öfke mi Yenilgi mi?: Şans Eseri
Woody Allen, belli bir çizgisi olan, ama kızına (üvey de olsa) cinsel tacizi nedeniyle aforoz edilen bir yönetmen ve oyuncu. Allen sevilen bir yönetmenken cinsel tacizle suçlanıp da kendisini savunamayınca, doğal olarak aklanamadı ve hemen tüm sevenlerinin desteğini kaybetti. Ben de, özellikle filmlerini izlememeye başladım. Ama bu kez, değişen ne diye meraktan izlemek istedim. Kim ne derse desin, Woddy Allen, -ellinci filmi olan “Şans Eseri”yle- eski gücüne, sevilirliğine, seyirci desteğine asla ulaşamaz.
Coup de Chance (Şans Eseri) diye çevrilmiş olsa da Cüneyt Arcayürek’in 12 Eylül için söylediğinden beynimize mıh gibi çakılmış sözcükten el alarak “Şans Darbesi” demek sanki daha doğru, hem yönetmeninin de durumunu açıklar), Parisli bir sanat simsarı olan Fanny’nin (Lou de Laâge) etrafında dönüyor. Fanny, Jean (Melvil Poupaud) adındaki zengin servet yöneticisiyle evliliğinde mutludur. Ancak liseden arkadaşı olan Alain’le (Niels Schneider) “şans eseri” karşılaşınca her şey tersine döner. Akıcı bir anlatımı olan filmde öykü pek bir özellik taşımıyor, ama Allen’ın deneyimli mizanseni ve sürekli birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Vittorio Storaro’nun olağanüstü görüntüleriyle öne çıkıyor.
Çocukluktan kalan…
Geçmişi karanlık (daha doğrusu bilinmeyen) zengin Jean’ın eve kur(dur)duğu oyuncak tren seti (Çetin Altan’ın o ünlü saptamasıyla, “çocuk için alınan elektrikli trenle daha çok büyükler oynar”), yönetmenin çocuk tacizine verdiği cevap olabilir mi?
Buñuel, bir filmde bir şeyi iki kez görüyorsak farklı anlamı vardır diyordu, kim bilir belki de benim aklıma gelen onun da aklında yer etmiştir. Alabildiğine zengin ve bir o kadar da gizemli finans simsarı, aynı seti daha önce görmüş olsalar da seslerini çıkartmayan misafirlerine oyuncağını göstermekten büyük haz duyuyor.
Genç ve güzel eşi, karşısına birden çıkan eski arkadaşına kısa zamanda gönlünü kaptırınca olaylar birbiri ardına yükseliyor. Filmin gizemli yanı burada. Zengin simsar neyin peşinde, genç kız neyi fark edemedi? İstediği elinde, istemediği önünde olan Fanny, zengin kocasını bırakıp yoksulluğuna rağmen Alain’i tercih edecektir; annesinin deneyimi gözünü açar.
26 Temmuz’dan başlayarak gösterimde…
(24 Temmuz 2024)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com