2022’den Benim Seçtiklerim

Hayatımızı büyük ölçüde kısıtlayan Covid salgını nedeniyle kapılarını bir süreliğine kapatmış olan sinema salonlarına dönebilmenin mutluluğunu yaşadığımız 2022’de, önceki senelerden bekleyen yapımların da gün ışığına çıkması ile hayli verimli bir sinema yılını geride bırakmış bulunuyoruz. 2022 yılı içinde izleyebildiklerim arasından seçtiğim en iyiler listemi, iyi filmlerin bolluğu nedeni ile bu yıl her zamankinden daha uzun tuttum. (Not: Listede yer alan filmler üzerine yayınlanmış yazılarımın tamamına, parantez içinde belirtilen başlık ve tarihlerden ulaşabilirsiniz.)

1- DRIVE MY CAR
2021’de Cannes’da prömiyerini yapan, bu yıl Ocak ayında sinemalarımızda gösterime giren Ryûsuke Hamaguchi imzalı film, acıların ağırlığı ile yüklü hayatımıza katlanabilmek üzerine bir deneyimi Çehov’un ölümsüz metni üzerinden usul usul ören, yalnızlık, kayıplar, hafıza ve dil üzerine çok katmanlı bir başyapıt. (‘Yalnızlık Paylaşılır’ / 29.01.2022)

2- AYRILMA KARARI / Decision To Leave
Koreli auteur sinemacı Park Chan-wook, Cannes’den en iyi yönetmen ödülünü aldığı son başyapıtında, ilk döneminin kara filmlerine dönüş yapıyor, bir polis ile cinayet zanlısı arasında gelişen tutkulu aşkın hikâyesini şaşırtıcı bir üslûpla, yaratıcı yönetmenlik tercihleriyle anlatırken unutulmaz finaliyle sinemaseverleri büyülüyor. (Ülkemizde gösterime girmeyen film, halen MUBI’den izlenebiliyor.)

3- MEMORIA
Taylandlı eşsiz sinemacı Apicathpong Weerasethakul’un yine Cannes’dan jüri ödüllü son filmi, maddi dünyadan manevi alemin düşler diyarına insanlığın ortak hafızasına doğru yol alan ve bu gizemli serüvene izleyiciyi de ortak eden kusursuz bir başyapıt İspanyolca adı dilimizde hafıza (ya da bellek) anlamına filmde fenomen oyuncu Tilda Swinton başrolde. (‘İnsanlığın Ortak Hafızasına Yolculuk’ / 11.03.2022)

4- GÖKYÜZÜNE BAKTIĞIMIZDA NE GÖRÜYORUZ
Son dönemin en heyecan verici yaratıcılarından biri olan Gürcü sinemasının önemli isimlerinden Aleksandre Koberidze’nin klişe bir aşk tutulması ile başlamasına karşın, farklı anlatım üslûpları denediği filminde, sihir denilen şeylere, gerçek olamayacak kadar garip olduğu düşünülen doğaüstü gelişmelere alan açmayı, bunların günlük hayatımızın bir parçası olduğunu dile getirmeyi hedeflediğini dile getiriyor. (‘Sinema Bizi Kavuşturur’ / 14.07.2022)

5- ÖĞLE GÜNEŞİNDE YILDIZLAR / Stars at Noon
Çağımızın saygın sinemacılarından Claire Denis dünya prömiyerini Büyük Jüri Ödülü’nü kazandığı Cannes Film Festivali’nde yapmış olan son filminde fonda dönen siyasi entrikalardan ziyade, tekinsiz bir iklimde birbirlerini bulmuş iki kayıp ruhun jestler, bakışlar, dokunuşlar, bedenler, yüzler ve ihtiraslı sevişmeler aracılığıyla duyumsadıkları ile ilgileniyor (‘Çamura Batmış Duygular’ / 20.12.2022)

6- KUZEYLİ / The Northman
Amerikalı auteur sinemacı Robert Eggers’in titiz bir tarihsel ve mitolojik ön çalışma ile çağdaş aksiyon geleneğine alternatif sunan önemli çalışması, Kuzey’in kasvet ve kıyametini yüksek sanata dönüştüren, saf ilkelliği has sinemayla buluşturan yılın en önemli sinema deneyimlerinden biri. Kubrick’in mirasçısı Eggers’in henüz mükemmel bulmadığı sinemasının gelecek ürünlerini merakla bekliyoruz. (‘Saf İlkelliğin Has Sineması’ / 21.04.2022)

7- KÂBUS ÇIKMAZI / Nightmare Alley
Guillermo del Toro’nun ‘film noir’ ile buluştuğu yapım, insan ruhunun karanlık dehlizlerinde tur atarken, olağanüstü oyuncu kadrosu, çok başarılı sinematografisi, 1940’lar set tasarımı ve beklenmedik sürprizleriyle heyecan veriyor. Dünyanın tüm kötülüklerini bir ayna misali yansıtan doğaüstü yaratıklar, hayaletler ya da vampirler yerine bu defa en acımasız canavarlar olarak gördüğü kanlı canlı insanlar kullandığını dile getiriyor sinemacı. (‘İnsan İnsanın Kurdudur’ / 06.02.2022)

8- MÜSTAKBEL SUÇLAR / Crimes of The Future
Sinema evreninin kuşkusuz en özgün yaratıcılarından biri olan David Cronenberg’in 8 yıl aradan sonra çektiği ve ilk gösterimini geçtiğimiz Mayıs ayında Cannes Film Festivali ana seçkisinde yapmış olan filmi, onun 70’li yıllardan başlayarak inşa ettiği distopik dünyanın tek kelimeyle heyecan verici son ürünü. Usta sinemacı teknoloji ve beden deformasyonu ışığında sanatın sınırlarını ve her türlü bürokratik baskıya karşın sanatçının toplumdaki rolünü tartışıyor. (‘Beden Gerçekliktir’ / 28.07.2022)

9- BERGMAN ADASI / Bergman Island
Birlikteliklerini sürdüren ikisi de yönetmen çiftin hikâyesi üzerine Mia Hansen-Løve imzasını taşıyan serbest vezin çalışma, otobiyografiyi de aşarak bir kadın sanatçının geçmişini ve geleceğini sorguladığı yaratım egzersizine dönüşürken, ikonik deha Ingmar Bergman’ın muhteşem ve ürkütücü mirasını tartışmaya açıyor. (‘Kendine Ait Bir Ada’ / 13.02.2022)

10- KERR
Disiplinlerarası yaratılara imza atmış auteur yönetmenimiz Tayfun Pirselimoğlu’nun adını ‘mükerrer, tekrar, tekerrür’ kelimelerinin kökünden alan son başyapıtı, bir delilik halinin yaşandığı ifade ettiği dünyamızı ve özelde memleketimizi alegorik olarak ifade ediyor. Tepkisizliğimizden ve etrafımızda olup bitenlere müdahil olmak istememe halimizden dolayı hepimizi kendi vicdanımızla baş başa bırakıyor. (‘Her Şey Tekrar Ediyor’ / 29.04.2022)

11- KURAK GÜNLER
Emin Alper’in obruk metaforu ile Türkiye’yi işaret eden yeni bir memleket hikâyesine yöneldiği son filmi, ‘Avrupa Film Akademisi’nin saygın ödülü ile taçlanan müthiş bir kurgu ve ses tasarımıyla distopik bir dünyaya evriliyor. Domuz avının izini süren çarpıcı açılış, insan avına dönüşen olağanüstü finalle noktalanırken, Alper’in bir sinema mucizesi ile görselleştirdiği güzel bir gelecek hayali, içinde yaşadığımız korku tünelinden çıkış umuduna dönüşüyor. (‘Memleket Hikâyesi’ / 07.12.2022)

12- BİR EVLİLİK HİKÂYESİ / The Story of My Wife
Yaşayan en büyük sinemacılardan Ildikó Enyedi’nin Cannes’da ilk gösterimini yapmış, ölümünden önce adı Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında anılmış olan Macar yazar Milán Füst’ün 1947 yılında yayımlanmış en tanınmış romanından uyarladığı filminde, alaycı değişimlerle dolu hayat sürecinde kadın-erkek ilişkiler dinamiği, evlilik sorunsalı, arzu, bağlanma, sahiplenme, kıskançlık gibi evrensel temalar arasında ustaca sörf yapan nefis bir metinden bir o kadar incelikli bir çalışma ortaya koyuyor. (Bu güzelim filmi sinema perdesinde izlemenizi dilerdim, ancak sanırım vizyona girmeyecek. MUBI’ye uğraması mümkündür.)

13- INISHERIN’İN ÖLÜM PERİLERİ / The Banshees of Inisherin
Eserleri ülkemizde de sahnenmiş İrlandalı tanınmış oyun yazarı Martin McDonaugh’ın Venedik’ten çifte ödüllü son filmi, uzun yıllara dayanan can arkadaşlığın tek taraflı bitirilişi, yaşanan keder ve onu izleyen nefret psikolojisi ışığında müthiş bir karakter tahliline girişiyor. Oyuncu takımı olağanüstü. (Filmekimi’nde izleyici karşısına çıkan ve Oscar yarışında iddialı olan filmin yaygın gösterime çıkması bekleniyor.)

14- PACIFICTION
Yine Cannes 2022 ana yarışma bölümünde yer almış olan Katalan yönetmen Albert Serra’nın filmi izleyicisini hipnotik bir tropik yolculuğa çıkarıyor, Fransız sömürgesi Tahiti adasında geçen kurgu hikâye düşsel bir üslûpla siyaset batağında emperyalizmin kokuşmuşluğunu sergilerken, nükleer yarış heveslisi Fransa özelinde gezegenin gidişatı üzerine üzerine ürkütücü bir tasvire dönüşüyor. (Filmekimi’nde gösterilen film gösterime girmez ise muhtemelen MUBI’de karşınıza çıkacaktır.)

15- R.M.N.
Cristian Mungiu’nun Cannes’da prömiyerini yapan son filmi adını ‘MR Görüntüleme’nin Romence kısaltılmışından almış. Romanya Yeni Dalgası’nın dünya sinemasına armağan ettiği auteur yönetmenin özelde Transilvanyalı halkların, genelde insan denen vahşi hayvanın MR’ını çektiği çalışması Romanya sınırlarını aşarak günümüz Avrupası’nın ve hatta çağdaş Dünya’nın mikrokozmosuna dönüşüyor. (‘İçimizdeki Hayvan’ / 23.12.2022)

16- YAKIN / Close
2018 yapımı ‘Girl’ ile parlak bir çıkış yapan Belçikalı Lukas Dhont’un Cannes’da Büyük Jüri Ödülü’nü paylaşan ikinci uzun metrajında 13 yaşındaki iki erkek çocuğun şefkat dolu can arkadaşlığı, okuldaki çocukların zorbalığı ve erkeklik dayatmalarına karşı koyamıyor. Gerisi bir trajedi. Jeanne-Pierre ve Luc Dardenne esini taşıyan yapım (özellikle bkz. ‘Oğul / Le Fils’), ‘Yaşamın Kıyısında / Manchester by the Sea’den beri izlediğim en kederli film belki de. (Filmekimi’nde gösterilen, 01 Ocak 2023’te farklı salonlarda özel gösterimi yapılacak olan filmin vizyona girmesini umuyoruz.)

17- TORI VE LOKITA /Tori et Lokita
Dardenne kardeşlerden söz açılmışken, Cannes ana yarışma seçkisinde yer almış, göçmen sorunu üzerine dördüncü çalışmaları olan sarsıcı son filmlerinden söz etmeden geçmeyelim. Efsane ikili, Afrikalı Belçika sürgünlerinin trajedisi üzerine belki de kariyerlerinin en sert ve karanlık örneğine imza atarak, Avrupa’daki kanunların göçmenler lehine mutlaka yeniden değerlendirilmesini talep ediyor. (‘Suç ve Ceza Film Festivali’nde İstanbul izleyicisi ile buluşan filmin mutlaka vizyona girmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.)

18- ALCARRÀS
Berlin Film Festivali’nin en iyi filmi seçilen Carla Simón imzalı tamamen amatör oyuncuların yer aldığı film, Katalonya’nın Alcarràs köyündeki arazilerinde nesillerdir şeftali toplayan Solé ailesini merkezine alıyor. Simón, 2017 İstanbul Film Festivali Jüri Özel Ödülü’nü kazanan ’93 Yazı / Estiu 1993’da olduğu gibi geleneksel aile bağlarının mahrem ve dokunaklı bir portresini çizerken, dünyamızı tehdit eden ekolojik yıkımın ayak seslerini duyuruyor. (İstanbul Film Festivali’nde gösterilen film vizyona girmeyecek. Önümüzdeki aylarda MUBI’den izlenebilir.)

19- PETER VON KANT
François Ozon’un ustası Rainer Werner Fassbinder’e ithaf ettiği son filmi, efsanevi Alman sinemacının özyaşamsal anılarından yola çıkmış 1972 yapımı ‘Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları’nın çağdaş bir yorumu. Fassbinder’e fiziksel olarak da çok benzeyen Denis Ménochet’nin harikalar yarattığı film son dönemin en çekici sinefil yapıtlarından biri bu. (‘Herkes Öldürür Sevdiğini’ / 19.09.2022)

20- ÖRÜMCEK VE KIZ / Das Mädchen und die Spinne
Sinemanın dramatik yapısından uzakta kendi yolunda ilerleyen yılın en ayrıksı yapımlarından. İsviçre asıllı Zürcher kardeşlerin Bresson ve Tati ile karşılaştırılması bu yüzden. Bir düzineden fazla karakter arasındaki bağı ve gizemli alışverişi simgeleyen örümceği Hitchcock usulü bir MacGuffin olarak düşünerek, büyük çözümlemelere dalmadan zeki ayrıntılar üzerine hoş bir zihin jimnastiğine girişebilirsiniz. (‘Ve Hayal Gemisi Yol Alırken’ / 26.05.2022)

BONUS: THE BATMAN
Süper kahraman filmleri içinde prestijli bir yere sahip olan maskeli şövalyenin Matt Reeves’in elinden çıkma yeni uyarlaması, bu tür aksiyonlara mesafeli duranlar için cazip sürprizler içeriyor. Yağmurlu gecelerin karanlığında bir seri katilin izini süren bu gizemli kara hikâye, pisliğin içine batmış kentin yetim çocuklarının öyküsü ile derinlik kazanıyor. (‘Gece, Yağmur ve Yetim Çocuklar’ / 10.03.2022)

(27 Aralık 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com