Renfield

Chris McKay’ın yönettiği ve Nicholas Hoult, Nicolas Cage, Awkwafina ile Ben Schwartz’ın oynadığı Renfield, 14 Nisan 2023’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Genç oyuncu Nicholas Hoult’un, Drakula’nın işkence görmüş sadık yardımcısı olan Renfield rolünü canlandırdığı filmde Renfield, efendisinin avlarını temin etmeye ve ne kadar alçaltıcı olsa da her emrini yapmaya zorlanmaktadır. Ancak şimdi yüzyıllar süren esaretten sonra Renfiled, Karanlıklar Prensi’nin gölgesinin dışında bir hayat olup olmadığını görmeye hazırlanmaktadır. Ancak bu karşılıklı bağımlığa nasıl son vereceğini çözebilmesi de gerekmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Renfield yazısına devam et

Kameralı Yahudi Çocuk

Steven Spielberg 70’li yılların Amerikan Sineması’na yeni ufuklar açan öncü yönetmenlerden biridir. İlerlemiş yaşına rağmen düzenli film çekmeyi sürdüren sinemacı, ilk gençlik yıllarının anıları ile yüklü ‘West Side Story’nin hemen ardından ne zamandır kafasında olan öznel hikâyesini anlatmak istemiş. Annesi Leah ile babası Arnold’a adanmış ‘Fabelmanlar / The Fabelmans’ onun görsel anı defteri olmuş. Sevinciyle hüznüyle kendi geçmişi ile hesaplaşmaya ancak onları yitirdikten sonra cesaret edebilmiş. Film 6 yaşındaki Steven’ın (filmde Samuel) sinemayla ilk tanışması ile başlıyor. Her sinema tutkunu için büyülü bir hatıradır bu. Şimdinin operası olan Süreyya Sineması’nda ‘Kırmızı Balon’ (Albert Lamorisse, 1956) ile içime düşen sinema ateşi, usta sinemacı için aynı yaşlarda ‘The Greatest Show on Earth’ (1952) ile kıvılcım almış. Sinematografinin özüne ilişkin ilk bilgileri parlak elektronik mühendisi babasından alıyor Sam. Minyatür arabası ile babasına sipariş ettiği oyuncak treni çarpıştırmak suretiyle filmin onu çok etkileyen kaza sahnesini evdeki amatör kamerayla yeniden çekmeye girişiyor.

Samuel’in kamera ile coşkulu birlikteliği büyüme yıllarında devam ediyor. Takip eden 12 yıllık zaman diliminde, gelişmekte olan bilgisayar sektöründe aranan bir eleman haline gelecek olan babaya sunulan yeni iş teklifleri ile aile önce Phoenix, Arizona daha sonra Kuzey Kaliforniya’ya göç ediyor. Ancak güneyin WASP (beyaz, anglo-sakson, protestan) Amerikan çevresinde içe dönük ve gösterişsiz Yahudi çocuk, liseli gençlerin zorbalığı ile baş etmeye çalışacak, amatörce çektiği okul gezisi filminin çarpıcılığı antisemitik alaycı şakaların son bulmasını sağlayacaktır.

‘Fabelmanlar’ın merkez hikâyesi sinemacının annesi ile paylaştığı sırrı üzerinden ilerliyor. Babanın çalışma arkadaşı, ailenin yakın dostu, çocukların Bennie amcası ile annesi arasında filizlenen gizli aşkı sezse de görmezden gelen Sam, kamp gezisinde çektiklerini kurgularken sinema hakikati tüm çıplaklığı ile gözleri önüne seriyor. Kamera saklı köşelerde neredeyse el ele dolaşan, sevgiyle şakalaşan çifti, annenin aşık bakışlarını kaydetmiştir. Derin bir arkadaşlık ile beslenen masum bir sevdadır bu. Anne Leah (filmde Mitzi) dünyanın en saygılı, en zeki, en nazik, en bilge, en sabırlı insanı olarak tarif ettiği kocasına ne olursa olsun evli kalacağını, çocuklarını düşüneceğini ve bencil davranmayacağını söyler oğluna. Öte yandan onu tutkularının izini sürmeye teşvik etmekten geri durmaz. Aile ve Sanat’ın insanı iki parçaya böldüğünü çok iyi bilen genç kadın, başarılı piyano kariyerini ve dans tutkusunu bir kenara bırakmış, ailesi ve üç çocuğu için hayallerini iptal etmiştir. Ama oğluna ‘git istediğini yap’ özgürlüğünü sunmaktan kaçınmaz. Sanat ona toplumda taçlandıracak ama kalbini de yerinden sökecek ve onun yalnız kalmasına neden olacaktır belki de.

Sinemacının ‘E.T.’den ‘Close Encounters of the Third Kind’a bir çok filmine filme sızmış ebeveyn ya da dağılmış aile bireylerinin dertlerine dair meseleler gelir aklımıza. Ona hiç büyümek istemeyen Peter Pan’ı anımsatan, ebeveynden çok arkadaş olmuş annesi ile ilişkisi sinemanın etkileyici gücü ile dile gelir. Annenin kamp gezisinde karanlıkta araba farının ışığında coşku ile dansettiği bölüm, ya da genç Samuel’in Mitzi’nin piyanoda çaldığı Bach ezgisi (BWV 974 Re minör konçerto, adagio bölümü) eşliğinde aşık çiftin masum sırrını keşfettiği kurgu sekansı filmin unutulmayacak sahnelerinden bir kaçı olarak hafızalara kazınır. Genç sinemacının efsanevi yönetmenlerden John Ford’un huzuruna çıktığı ve ondan altın değerinde öğüt aldığı bir diğer otobiyografik sahne ise paha biçilmez güzelliktedir.

Spielberg’in 2017’de kaybettiği annesini (muhtemel Oscar adayı) Michelle Williams, 2020’de 103 yaşında yitirdiği babasını Paul Dano başarı ile canlandırmış. Kısa ama büyüleyici Ford kompozisyonunda bir diğer sinema ustası David Lynch’e yeniden hayran oluyoruz. Filmi sırtlayan genç Samuel’de Gabriel LaBelle gelecek için umut vaad ederken, Bennie amcada Seth Rogen, eksantrik Boris dayıda Judd Hirsch gönül çelici performanslar sunuyor. Spielberg’in senaryosunu tanınmış oyun yazarı Tony Kushner ile birlikte yazdığı, sadık çalışma arkadaşları Janusz Kaminski’nin görüntülediği, John Williams’ın müziklerini yaptığı ‘Fabelmanlar’ kamera tutkunlarını cezbedici, etkileyici bir sinefil filmi olarak ilgiyi hak ediyor.

(05 Ocak 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran

Dikkat Köpek Var Filminin Galası Gerçekleşti

30 Aralık’ta vizyona girecek olan ve başrollerini Nusret Toplar, Onur Büyüktopçu, Güney Kılınç, Mutlu Güney, Dilara Ortagüz, Serli Alyanakyan, Buse Şen, Ülkü Toplar, Ergün Özfırıncı, Kayahan Akkoç, Behtan Mehter, Caner Yılmaz, Emin Boztepe, Fatih Kocapehlivanlar, ödüllü köpek Bal ve Yeşilçam’ın efsane oyuncuları Ahmet Arıman, Tuncay Akça’nın paylaştığı, Dikkat Köpek Var filminin galası Mecidiyeköy Biletinial Torun Center Sineması’nda gerçekleşti.

Dikkat Köpek Var Filminin Galası Gerçekleşti yazısına devam et

Sinema -Otobiyografik Filmle- Yaşamı Kuşatıyor

Film başladığında ilk aklıma gelen Fikret Otyam’ın yakınması oldu: “Kırk yıllık fotoğrafçıyım, bir kameram bile olmadı, ama bir arkadaşım 8 yaşındaki oğluna 8 mm. film kamerası aldı doğum günü armağanı olarak.” İşte, o şanslı çocuklardan biri Steven Spielberg.

Mitzi Fabelman (Michelle Williams), eşi Burt (Paul Dano) yanlarında küçük Sammy ile sinemaya giderler. Sammy ilk kez bir film izlemektedir, tabii ki, çok etkilenir. Hoş, sinemadan etkilenmeyen çocuk mu olur? Yeni yıl armağanı olarak filmde gördüğü trenden ister anne babasından. Onları çarpıştırarak etkisini görmek ister, ama hemen her kısıtlı gelirle yaşayan ailede olduğu gibi aman bozar diye engellenir. (Burada, Çetin Altan geldi aklıma… “Çocuklara armağan olarak elektrikli tren alınır ama büyükler oynar en çok.” diye yazmıştı, çünkü büyüklerin de özlemidir öylesi hareketli oyuncaklar.) Annenin, aralarında sır olmasını belirterek babanın kamerasını çocuğa vermesiyle çarpışma tek seferde ve oyuncağa fazla zarar vermeden halledilir.

Yeni bir ufuk açılıyor…

Sammy artık büyümüştür (Mateo Zoryan), onlarca film çeker. Burada dikkat çekilmesi gereken en önemli konu, ailenin çocuklarına kayıtsız koşulsuz destek olması… Her ne kadar, bizdeki gibi “oku, bir mesleğin olsun, sonra istediğini yap” gibi inanılmaz sarsıcı yaklaşım gelirse de zorlama yoktur pek.

Sonrasını biliyorsunuz… Steven Spielberg, dünyanın önde gelen yönetmenlerinden biri olur. Filmleri seyirci rekorları kırar, ödüller kazanır.

Ailenin önemi…

Anne Mitzi’nin, eşi Burt’ün iş arkadaşı Bennie (Seth Rogen) ile görüntülere de yansıyan yakınlaşmasını ilkin Sammy fark eder. Belki baba da fark etmiştir ama göz yummuştur. Burt, eşini de çocuklarını da çok sevmekte, onların rahat etmesi, mutlu olması için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Mitzi de aynı duygular içindedir, ama içindeki o duygusal yaklaşımın etkisinden de kurtulamamaktadır. Sammy’nin bu gizi keşfetmesiyle gerçekler su yüzüne çıkar. Aile dağılmak üzeredir. Sammy ve kardeşlerinin yakarmaları hâttâ tehditleri boşa çıkar.

Bizde de gündemdeki bir konu aile ve ailenin önemi, hâttâ öyle ki Anayasa bile değiştirilecek belki. Anne Mitzi’nin bu tutkusuna karşı baba Burt alabildiğine hoşgörülü, esnek ve saygılıdır. Bizde olsa, çoktan kadın cinayeti çıkardı. Demek ki, olgunluk ve bilinçlilik böyle bir şey; filmin en öne çıkan öyküsü bu…

Okulun önemi…

Sadece bizde değil, bütün dünyada toplumların temel sorunlarından önde geleni ırkçılık ve dinsel bağnazlık. Fabelmanlar Yahudiler ve kendilerince inanışlarının gereklerini yerine getirmektedirler. Okulda, Sam’in (özellikle vurguluyor, dışlanmayı önlemek için) gördüğü şiddetin temelinde de Yahudi olması yatıyor. Sam, kendisini tehdit eden, dövenleri ne yaparsa yapsın, bir türlü ikna edemez, çünkü onlar da at gözlüğü takmış, muhafazakâr eğitim almış, sıradan ailelerin çocuklarıdır.

Aileler çocuklarını rahat yetiştirirler belki, ama Sam duygularını yansıtmakta cidden sıkıntı yaşar. Kız arkadaşına, okumak yerine kendisiyle evlenmeyi teklif edecek kadar geleceği okuyamaz. Ailenin toplandığı masadaki konuşmalar, aslına bakarsanız alabildiğine gündeliktir ama bizim “ahlâk” anlayışımıza ters gelir; bir şeyleri tehdit ve tehlike olarak görmekten uzaklaşmalıyız. Bennie, Mitzi’den büyük olasılıkla öğrenmiştir Sam’in onları keşfettiğini… Bir kamera armağan eder. Sam, rüşvet olduğunu bilir o kameranın ve elini bile sürmez. Duygularını kontrol altında tutmayı becerebilmesi önemlidir, özellikle bir ergen için.

Yoğun içerikli…

Bizden bir yönetmen, Ümit Ünal’ın, belki kendisinin bile unuttuğu kısa filmi geldi aklıma. Bizim çektiğimiz Süper 8 mm. kısa filmimiz Voli’nin ilk ve tek büyük ödülü kazandığı İFSAK Kısa Film Yarışması’na katıldığı ve “özendirme ödülü” kazandığı filmin üzerini çizmiş ve filmin kutusuna da “Atık değildir, dikkat ediniz.” yazmıştı. Spielberg ise tabancaların ateşlendiğinin görünmesi için oraları delmiş.

Burada bir anı daha girmeli devreye: Voli’yi kurguluyoruz Rıza Baloğlu (ışığı üzerimize değsin) ile… Duvara yansıttığımız görüntüde, Balıkçı doğal bir refleksle kaşını kaldırıyor, oltaya takılan balığı hissettiğinde… Montaj masası diyemeyeceğim, (filmde göreceksiniz) aletinde, kareyi tüm ayrıntısıyla görmek mümkün olamadığı için Spielberg, nasıl bulmuş o kareyi de delmiş, merak etmedim değil. Ümit Ünal, belki de o tek kareyi bulamadığı için filmi çizmişti… kim bilir!

Gerek konuşmalarda gerekse görüntülerde birçok filme gönderme yaparak sinemaya saygısını da sunuyor bu filmle… Tamam, uzun ama asla sıkıcı değil. Tamam, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde geçen bir otobiyografik bir film ama süzülecek çok dersler var içinden. Sam’in ilk film denemeleri gerçekten çok titiz çekilmiş, çok emek harcanmış; bu, bir gencin yetişmesinde ona verilen değerin önemini vurgulamak açısından çok kıymetli. Hele de Spielberg’in ilk filmi Duel’i (Belâ adıyla televizyonda da gösterildi) anımsarsanız, onun bir dahi olduğunu da kabûl edersiniz.

Sinema meraklıları kadar sinema okulu öğrencileri de dikkatle izlemeli, geleceklerini belirleyecek önemli ipuçları yakalayacaklardır.

(05 Ocak 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Emanet (Yönetmen: Ali İlhan)

Ali İlhan’ın yönettiği ve Mustafa Üstündağ, Tuvana Türkay, Turgay Tanülkü ile Gürgen Öz’ün oynadığı Emanet, 08 Mart 2024′de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Genç Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Westernvari, uçsuz bucaksız bir bozkırın ortasında zeki mizah öğeleri ile harmanlanmış bir aile dramı ve aksiyonla bezeli filmde kendi deyimiyle “kazanırken kaybeden”, geçmişi sırlarla dolu Orhan Usta’nın ve çocuklarının hikâyesi, başlarda bir aile dramı gibi gözükse de gizemli bir kızın onlara getirdiği “emanet”le sonsuza kadar değişiyor. “Emanet”in asıl sahibinin de ortaya çıkmasıyla olaylar işin içinden çıkılması hayli zor bir hal alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Emanet (Yönetmen: Ali İlhan) yazısına devam et