Aşkımızın Üzerine Yağmur Yağıyordu*

Dünya prömiyerini yaptığı 75. Cannes Film Festivali ‘Belirli bir Bakış / Un Certain Regard’ seçkisinden en iyi yönetmen ödülü ile dönen Alexandru Belc imzalı ‘Metronom’, yağmurlu bir Bükreş meydanında açılıyor. Savaş kahramanlarını simgeleyen masif kabartmaların taş duvarlarını süslediği geniş alanın ortasında 17 yaşındaki Ana’nın ufak tefek siluetini görüyoruz. Arzu ile beklenen genç Sorin ise gökten inmiş ilahi bir varlık misali puslar içinde sağ köşeden kadraja dahil oluyor. Bu diyalogsuz uzun giriş sekansı hasret dolu bir kucaklaşma ile sonlanıyor. Ana’nın Sorin’den aldığı -bizlerin sonradan öğreneceği- haber genç kızı perişan ediyor, gözyaşları yağmura karışıyor.

1972 yılının sonbaharıdır. Çavusesku diktasının zulmü altında inleyen Romanya halkı ülkenin boğucu ortamında tedirgin yaşamlarını sürdürmektedir. Liseden mezuniyetlerini bekleyen Ana ve arkadaşları diktatörlüğün neşesiz koyu iklimine gençlik baharının rengini katmaya çabalar. Çoğu kitap ve plakların yasak ve ulaşılmaz olduğu o yıllarda, Ana’nın can arkadaşı Roxana’nın ev partisinde buluşmak için sözleşilir. Ana evden izin çıkmamasına rağmen partiye katılır. Bu annesi ile birlikte Almanya’daki babasının yanına temelli taşınacak olan Sorin’i görmesi için son fırsattır belki de. Rengarenk giysileri ve dönemin protest pop müzik parçaları ile kendi özgür dünyalarının hayalini kuran ekip, bir dönemin sunucusu popüler radyo şovu ‘Metronom’un yapımcı ve sunucusu Cornel Chiriac ile iletişim kurmayı planlar. Batının protest şarkılarını çaldığı için aforoz edilen, ülke dışına çıkışının ardından Almanya üzerinden yayına giren ve Romanya’da dinlenmesi yasak olan ‘Özgür Avrupa Radyosu’nda yayınlanmak üzere bir mektup ve ilişiğinde sevdikleri parçalardan oluşan bir istek listesi Sorin’in irtibata geçeceği yabancı muhabir kanalı ile Chiriac’a ulaştırılacaktır. Geleneksel ezgi ve dansların ardından Jimi Hendrix, Janis Joplin şarkıları, Paris’te kalp krizinden ölen Jim Morrison’un anısına çalınan ‘The Doors’un ikonik parçası ‘Light My Fire’ eşliğinde kendinden geçen çocukların eğlencesi uzun sürmeyecek, bir ihbar üzerine evi basan gizli polis eşliğinde sorgu merkezine götürüleceklerdir.

’80 doğumlu yönetmen Belc, Romanya Yeni Dalgası’nın öncülerinden Cristian Mungiu ve Corneliu Porumboiu’nun asistanlığını yapmış. Dünya Kadınlar Günü’nün tarihi anlamı üzerine ‘8 Mart’ ve ülkesinin halen ayakta kalmış son sinema salonlarından ‘Dacia Panoramic Cinema’yı yaşatma savaşımını konu edinen 2015 yapımı ‘Cinema, Mon Amour’ belgesellerini çekmiş. 9 yaşına kadar Çavuşesku rejiminin en karanlık döneminde yaşamış olan sinemacı, Almanya’ya kaçışının ardından 1975’te 33 yaşında suikasta kurban giden Chiriac ve radyo programı üzerine önce bir belgesel hazırlamaya girişmiş. Daha sonra komünist rejimin koyu diktatörlük yıllarını yaşamamış, belki yalnızca okulda aktarılan ya da aile büyüklerinden duydukları kadarıyla dönem hakkında bilgi sahibi olan genç kuşaklara, ülke içe kapandıkça dikte edilmiş kültürün en güçlü propaganda aracı haline geldiği 50 yıl öncesinin kapkaranlık iklimini kırık bir gençlik aşkı üzerinden anlatmak, o yıllarda günlük hayatın her zerresine sızmış gizli polis teşkilâtının karanlık yüzünü yeni kuşaklara göstermek istemiş. Seçmiş olduğu 1972 yılında her şeyin daha yeni başladığını, 80’li yıllarda korku ve zulüm dalgasının çok daha beter hale dönüştüğünü ifade ediyor bir söyleşisinde.

Koyu gri baskı rejiminde renkli giysileri ve gençlik coşkuları ile var olmaya çalışan çocuklar, gizli polis karakolunun koyu kahve ürkütücü dehlizlerinde başka bir dünya ile tanışıyor. Öyküsünü müzik, kostümler ve renkler üzerinden anlatan Belc’in filmi de ikinci yarıda kopkoyu bir tona bürünüyor. İri yarı hoşgörüsüz görevlilerin karşısında uzun mor elbisesi ile ufacık kalmış Ana’yı izliyoruz. Kendisi işin içinde olmadığı halde arkadaşlarını ele verecek dokümanı imzalayacak mıdır? Yoksa geleceğini karartmak pahasına baskı ve tehdidin koyu karanlığına sessiz ama güçlü isyanını sürdürebilecek midir? Belc bunları tartışmaya açarken, eski ve yeninin ezeli çatışmasının metaforu niyetine belki, Ana rolünde genç kuşağın yetenekli oyuncusu Mara Bugarin ile Albay Ibis’i oynayan Romen sinemasının emektar ismi Vlad Ivanov’u karşı karşıya getiriyor, ikilinin parlak performansları üzerinden sorularına yanıt arıyor.

*Yazının başlığı, giriş sekansından esinle Ingmar Bergman’ın 1946 yapımı ikinci uzun metrajının (Det Regnar på vår Kärlek) adını taşımaktadır.

(04 Ocak 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Hükümet Bey

Fatih Yıldırım’ın yönettiği ve Erkan Bektaş, Ayhan Taş, Arzu Yanardağ ile Metin Keçeci’nin oynadığı Hükümet Bey, önümüzdeki aylarda Chantier Films dağıtımıyla Emircan Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Yönetmen Mehmet, hayalini kurduğu filminin çekimleri için harekete geçer. Cin Başka Peri Başka adlı filminin çekimlerine başlamak için Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine gider. Bölgede yaşayan ve üç eşi olan Hükümet Bey, çekimlere gelen oyuncu Fadile’ye platonik olarak aşıktır. Hükümet, film çekimleri için köyüne gelen Fadile’ye aşkını ilan eder ve onu dördüncü eş yapmaya hazırlanan Hükümet Bey kendisini beklenmedik durumların içinde bulur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Hükümet Bey yazısına devam et

Cenazemize Hoş Geldiniz

Neslihan Yeşilyurt’un yönettiği ve Sevda Erginci, İsmail Ege Şaşmaz, Gonca Vuslateri ile Erkan Can’ın oynadığı Cenazemize Hoş Geldiniz, 22 Aralık 2023′de CJ ENM dağıtımıyla Med Yapım – Ay Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
İrem ve Ozan, nişan günü sabahında uyanırlar. İrem çok gergindir, çünkü ailesinin her üyesi sorun çıkarmaya müsaittir. İrem’in annesi Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden çıkacaktır ve nişana katılacaklar arasında dolandırıcı teyzesi, Hollanda’dan gelen çılgın halası, şarkıcılık hasreti çeken teyzesi ve ölmüş kocasını sayıklayan halası da vardır. Olaylar  beklenmedik bir yerden patlak verir.

Cenazemize Hoş Geldiniz yazısına devam et

Evde Festival, Yeni Seçkisiyle 30 Aralık’ta Başlıyor

Başka Sinema Evde Festival, yılbaşına girerken evinizden izleyebileceğiniz farklı tür filmlerden oluşan geniş Yeni Yıl Seçkisi ile 30 Aralık – 19 Ocak tarihleri arasında festival.baskasinema.com’da. 30 Aralık’tan itibaren her gün yeni bir film izleyicilerle buluşacak. Tam Film Paketi seçeneğinde ise tüm filmler seçki süresince izlenebilecek. Evde Festival Yeni Yıl Seçkisi’nin biletlerinin ön satışları 27 Aralık itibari ile başlıyor.

Evde Festival, Yeni Seçkisiyle 30 Aralık’ta Başlıyor yazısına devam et

Creed III: Efsane Devam Ediyor

Michael B. Jordan’ın yönettiği ve Michael B. Jordan, Tessa Thompson, Jonathan Majors ile Wood Harris’in oynadığı Creed III: Efsane Devam Ediyor (Creed III), 03 Mart 2023’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Adonis Creed, boks dünyasına hükmettikten sonra kariyerinde ve aile hayatında başarılı olmuştur. Çocukluk arkadaşı ve eski bir boksör olan Damian uzun hapis cezasını çektikten sonra yeniden ortaya çıkar. Eski arkadaşlar arasındaki yüzleşme, bir kavgadan daha fazlasıdır. Skoru belirlemek için Adonis, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan dövüşçü Damian ile yüzleşmek için geleceğini tehlikeye atmalıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Creed III: Efsane Devam Ediyor yazısına devam et

Mumyalar

Juan Jesus Garcia Galocha’nın yönettiği ve Sean Bean, Eleanor Tomlinson, Hugh Bonneville ile Celia Imrie’nin seslendirdiği animasyon film Mumyalar (Mummies), 03 Şubat 2023’de Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Mısır’da, yeraltında 3000 yıllık bir mumya şehri vardır. İmparatorluk emri ile Prenses Nefer, Thut ile evlenmek zorundadır. Ancak, her ikisi de aslında evlenmek istemezler; Nefer özgürlüğüne düşkündür, Thut’un da bağlılığa alerjisi vardır. Tanrıların istekleriyse kaçınılmazdır; Thut, sadece yedi gün içinde Nefer ile evlenmek zorunda kalacak ve düğüne Firavun’un kendisine verdiği kadim yüzüğü getirecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Mumyalar yazısına devam et

Güçlü Hikâye, Gücü Tükenmiş Film

Çağan Irmak, yakın geçmiş üzerine yaptığı filmlerle hepimizin gönlünde taht kuran yönetmen. Özgeçmiş ağırlıklı hikâyelerini kendisi yazıyor, kendisi çekiyor. Hayatın içinden, bir başkasının belki de görmezden geldiği ayrıntıları yakalayıp tam da Yeşilçam duygusuyla aktarıyor.

Sevinçle hüznü birbirinin içine geçiren Çağan Irmak, uzun bir aradan sonra film içinde film olan Sevda Mecburi İstikamet ile yine seyircinin gözbebeği olacak, yine duyguları deşecek ve yine mendiller ıslanacak, etkisi evlerden yayılacak…

Melodram denilince…

70’lerden 2000’li yıllara uzanan, Çağan Irmak imzalı Sevda Mecburi İstikamet’in başrollerinde Selçuk Yöntem, Selin Şekerci, Kubilay Aka, Elif Ceren Balıkçı ve Günay Karacaoğlu yer alıyor.

Sevda ile Selim’in aşkı, magazin dünyasının katkısıyla (!!!) yerlerde sürünürken çocukları Suna’nın sorumluluğu -bizim ülkemizde- her zaman olduğu gibi annenin omuzlarına yükleniyor. Olanı biteni anlatmayıp merakınızı filme saklamanızı sağlayacağım kuşkusuz, ama devletin özel çocuklara bakışının eleştirilmesi gerektiğini vurgulamaktan geri durmayacağım.

Selim, “Sizin dediklerinizi yaptım.” diyor. Sahi, hepimiz hep birilerinin dediğini yaptık. Anne babamız istedi diye belirli okula gittik, üniversitede bölüm seçtik, onların kararlaştırdığı kişi ile evlendik. Mutsuzluğumuzun nedeni olarak onları gösteremiyoruz ama… Çağan Irmak, bu anlamda hiç çekinmeden, sakınmadan söylüyor sözünü.

Selim’i 70’li yıllarda yönlendirenler istedikleri sonuca ulaşamayınca ortada görünmüyor; Selim ise kimseyi mağdur etmemek için yaşadıklarını çarpıtmayı bile deniyor. Ta ki, Suna ile yeniden tanışıncaya kadar…

Eski ben ile yeni ben…

Selim, kızı Suna’ya kavuştuğunda eski Selim’in hatalarını tekrar etmemeye dikkat ediyor. Artık taşlar yerine doğru konulmuştur. Suna ile el ele verip aklını çelmeye çalışan -kimi zaman bunda da başarılı olan- eski Selim’i yok ediyor.

Çağan Irmak’ın sinema dili, Yeşilçam’ın duygusunu başarıyla yansıtıyor. Zaten Irmak’ın izlenirliğinin de temelinde bu yatıyor. Sevda Mecburi İstikamet’i beğenmeyen, çok olacaktır, dahası yerden yere vurmaya hevesliler de çıkacaktır. İzleyenler biraz aklıselim düşününce, beyazperdeye yansıyan öyküde kendilerini göreceği sekanslar bulacaktır.

(03 Ocak 2022)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Ferhan Baran Yazıyor: 2022’den Benim Seçtiklerim

Hayatımızı büyük ölçüde kısıtlayan Covid salgını nedeniyle kapılarını bir süreliğine kapatmış olan sinema salonlarına dönebilmenin mutluluğunu yaşadığımız 2022’de, önceki senelerden bekleyen yapımların da gün ışığına çıkması ile hayli verimli bir sinema yılını geride bırakmış bulunuyoruz. 2022 yılı içinde izleyebildiklerim arasından seçtiğim en iyiler listemi, iyi filmlerin bolluğu nedeni ile bu yıl her zamankinden daha uzun tuttum. (Not: … Devamı… »