Tete ve Masal: Rüyalar Diyarı Filminin Teaser Fragmanı Yayınlandı

Türkiye’nin önde gelen yıldız oyuncularını izleyicilerle hazırlanan Tete ve Masal: Rüyalar Diyarı filminin teaser fragmanı yayınlandı. Güçlü prodüksiyonuyla merak uyandıran filmin tanıtım çalışmalarında Amazonlardan Vikinglere, Prensesten Ormanın Bilge Adamına kadar birçok masalsı karakter yer alırken eğlenceli, heyecan dolu yolculuk, çocukları hayallerle dolu büyülü bir dünyaya davet ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Teaser’ı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Armand

Halfdan Ullmann Tondel’in yönettiği ve Renate Reinsve, Ellen Dorrit Petersen, Endre Hellestveit ile Thea Lambrechts Vaulen’in oynadığı Armand, 28 Şubat 2025’de Bir Film dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
Okulları tatile girmeden hemen önce, 6 yaşındaki Armand ile okuldaki en yakın arkadaşı Jon hakkında çıkan bir suçlama ortalığı karıştırır. Ünlü bir oyuncu, eski dostlar, ölü bir adam ve iki çocuğun karıştığı bir skandalın bomba gibi patlamasından endişe eden okul yönetimi, ebeveynleri alelacele toplantıya çağırır. Ancak gerçekte ne olduğunu okul yetkilileri de bilmemektedir. Geçmişin tüm sırları ortaya döküldükçe, olay daha da karmaşık bir hal alır.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fragman
  • IMDb

Armand yazısına devam et

Vahşiler (Yönetmen: Claude Barras)

Claude Barras’ın yönettiği ve Babette de Coster, Martin Verset, Laetitia Dosch ile Benoit Poelvoorde’nin oynadığı Vahşiler (Sauvages – Savages), 03 Ocak 2025’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kabakçığın Hayatı (My Life as a Zucchini) ile Oscar adayı olan Claude Barras’ın yeni animasyonu Vahşiler (Sauvages – Savages) dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yaptı. Keria, tropik ormanların kıyısında bulunan Bornea’da bebek bir orangutan bulur. Yanı başlarındaki orman ise büyük bir tehlike altındadır. Keira, arkadaşı Selai ve minik orangutan Oshi birlikte ormanı korumak için birçok engelin üstesinden gelmek zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Vahşiler (Yönetmen: Claude Barras) yazısına devam et

Saklı Krallık

Neil Boyle ile Kirk Hendry’nin yönettiği ve Cillian Murphy, Sally Hawkins, Raffey Cassidy ile Ken Watanabe’in oynadığı Saklı Krallık (Kensuke’s Kingdom), 02 Ocak 2025’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Britanya Animasyon Filmleri Festivali’nde 3 ödüle layık görülen Saklı Krallık’da (Kensuke’s Kingdom), bir gemi kazası nedeniyle gizemli ve ıssız bir adaya düşen ve tek başına kalan Michael’in ilginç hikâyesi anlatılıyor. Michael zaman içinde adada başka birinin de varlığını hissetmeye başlar ve kişinin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gizlice adada yaşımın sürdüren yaşlı bir Japon olduğunu keşfeder.

Saklı Krallık yazısına devam et

Lee

Ellen Kuras’ın yönettiği ve Kate Winslet, Andy Samberg, Alexander Skarsgard ile Marion Cotillard’ın oynadığı Lee, 18 Nisan 2025’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Amerikalı fotoğrafçı Lee Miller (Kate Winslet), aşkının peşinden Londra’ya gittiğinde 2. Dünya Savaşı henüz başlamıştır. Hitler’in Avrupa’yı işgal ettiği bu dönemde kadınların maruz kaldığı önyargı ve engellerden bıkan Lee Miller, yaptığı büyük mücadelelerden sonra kendini savaşın ön saflarında bulur. Savaşın dehşetinin kadın okuyuculardan gizlendiğini gören Lee Miller, makinesini Hitler’in sebep olduğu acılara ve vahşete çevirir.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Bu Sırada, Dünyada

Jeremy Clapin’in yönettiği ve Megan Northam, Dimitri Dore, Sebastian Poudereux ile Catherine Salee’in oynadığı Bu Sırada, Dünyada (Meanwhile on Earth), 02 Ocak 2025’de Bir Film dağıtımıyla MUBİ tarafından vizyona çıkarıldı.
Çok sevilen filmi Bedenimi Kaybettim (I Lost My Body) ile Oscar adayı olan yönetmen Jeremy Clapin, bu kez ağabeyi Franck’ı bir uzay görevi sırasında kaybeden Elsa’nın hikâyesini anlatıyor. Franck ve ekibi arkalarında hiçbir iz bırakmadan uzayda kaybolmuşlardır. Günün birinde dünya dışı bir varlık Elsa ile iletişime geçer. Bu varlık, Elsa’nın ağabeyini dünyaya döndürebileceğini iddia etmektedir.

Bu Sırada, Dünyada yazısına devam et

Feleğin Sillesini: Fidan

Emir (Alican Yücesoy), iki çocuğuyla annesi ve yengesinin yanında yaşarken hem işten atılır hem de hasta olan eşini kaybedince bütün dünyası başına yıkılır. Ne yapacağını bilemez, bunalımdan çıkamayınca da içkiye verir kendini. Erkek egemen dünyanın, erkek egemen kültürüyle büyüdüğü için kızını değil de oğlunu kayırır hep. Kızı Fidan (Leyla Smyrna Cabas), başarılı bir öğrencidir, evdeki durumun farkındadır, liseyi kazansa bile evde kalmayı tercih edecektir ister istemez. Yenge Nesrin (Ayça Bingöl), dikiş dikerek ile babaanne (Göksel Kortay) üç aylık maaşıyla evi çekip çevirseler de içlerinden Emir’e haklı itiraz ederler. Ancak geleneksel aile yapısından kurtulmak ancak öğretmenin Fidan’ı desteklemesiyle mümkün olacaktır.

Film, tipik bir aile öyküsünü ele alıyor; biz de sadece izliyoruz. İzleyiciye bir şey sormadığı gibi bir şey vermekten de uzak. Yönetmen Ayçıl Yeltan, kendi yazdığı ama apaçık ortada ki, iyi işlenmemiş, yoğurulmamış senaryosuyla sakin bir dil tutturmuş. Buna bir de filmin ritmini tutturamadığını eklemeliyiz, başta fazlaca zaman harcanmış, sonrasında ise duygunun iyice doruğa çıkabilecek yerlerde hızlıca geçilmiş; umutlu bir beklenti sunamıyor. Kadınların özgürleşmesi ve kendi ayakları üstünde durabilmesini hedefleyen film, duygu olarak izleyiciyi yanına çekiyor.

10 Ocak 2025’ten başlayarak gösterimde…

(07 Ocak 2025)

Korkut Akın

[email protected]

Cem Gelinoğlu’nun Tur Rehberi Filmi 01 Ocak’ta Sinemalarda

Cem Gelinoğlu imzalı Tur Rehberi, 01 Ocak’ta sinemalara geliyor. Yeni yılın ilk gününde seyircilerin yüzünü güldürmeye hazırlanıyor. İnsanları en iyi tanıma yönteminin ‘birlikte tura çıkmak’ olduğunu gösterecek olan film eşi benzeri olmayan bir seyahati beyazperdeye aktaracak. Hakan Algül’ün yönettiği Tur Rehberi bilinen tüm rehberleri unutturacak. Cem Gelinoğlu’nun hayat verdiği Ercüment karakteri seyircileri eğlenceli bir tura çıkartırken yolda başına gelenler hem güldürecek hem de umut verecek. Filmin başrollerinde Cem Gelinoğlu ile birlikte Eda Akalın, Engin Türkoğlu ve çocuk oyuncu Melisa Duru Ünal oynuyor.

The Monkey

Osgood Perkins’in yönettiği ve Theo James, Elijah Wood, Osgood Perkins ile Tatiana Maslany’nin oynadığı The Monkey, 21 Şubat 2025’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
İkiz kardeşler Hal ve Bill, küçük yaşta, çocukluklarında karşılaştıkları lanetli bir oyuncak maymunun hiç peşlerini bırakmadığını keşfederler. Bu oyuncak maymun, onu eline geçiren her kişiye dehşet ve ölüm getirirken, kardeşler hem geçmişlerinin bilinmeyen karanlık sırlarıyla, hem de bu uğursuz mirasla mutlaka yüzleşmek zorundadır. Yıllar sonra tekrar bir araya geldiklerinde, masum bir çocuğun hayatını kurtarmak için bu lâneti durdurmaya çalışırlar.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

The Monkey yazısına devam et

En Değerli Hediye

Michel Hazanavicius’un yönettiği ve Dominique Blanc, Gregory Gadebois, Denis Podalydes ile Serge Hazanavicius’in seslendirdiği animasyon film En Değerli Hediye (La Plus Précieuse Des Marchandises – The Most Precious of Cargoes), 03 Ocak 2025’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Zorlu savaş şartlarında hayatta kalmaya çalışan bir oduncu ve eşinin hayatı. Savaşın hayatları yıkıp geçtiği zorlu bir dönemde ormanın derinliklerinde yaşayan bir aile şans eseri bir bebek bulur. Çiftin kurtardığı bebek hem onların hem de yollarının kesiştiği bütün insanların hayatlarını geri dönülemez bir şekilde değiştirecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

En Değerli Hediye yazısına devam et

Kutsal Damacana 5: Zombi, 17 Ocak’ta Sinemalarda

Türk sinemasının en komik serilerinden biri olarak kabul edilen ve merakla beklenen Kutsal Damacana 5: Zombi filminin afişi görücüye çıktı. Başarılı komedyen Şafak Sezer’in ‘Papaz Fikret’ karakterini canlandırdığı efsane serinin yeni filmi Kutsal Damacana 5: Zombi’in çekimlerinde toplam 2000 kişi zombi makyajıyla hazırlandı. Sete özel olarak getirilen makyaj ekibi filmin bir sahnesi için bir günde tam 300 oyuncuyu zombiye çevirdi. 17 Ocak 2025′de vizyona girmeye hazırlanan filminde, Fikret, Asım ve Artin, ezeli düşmanları İblis’in kurduğu yeni bir oyunla mücadele edecek. Ekip bu kez İblis’in dünyaya yaydığı virüsle oluşturduğu zombi ordusuyla savaşacak.

  • Basın Bülteni
  • Teaserı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Yanlışlıklar Çağı: Babygirl

Başlığa “Yanlışlıklar çağı” mı, “Yalnızlıklar çağı” mı yazsaydım diye çok düşündüm, hatta yal(n)ız(lış)lıklar gibi karışık bir sözcük yazmayı bile…

Teknolojiyle birlikte robotik yaşama geçince (kalifiye olmayan) insanların büyük çoğunluğu işsiz kalacak; kalifiye olanlarınsa işleri azalacak ve boş zamanları artacak. Ancak öyle bir yaşama alışkın olmayan günümüz insanı ister istemez bunalıma girecek ve çıkışı (çözümü) kendi yaşamında arayacak; tıpkı zengin olan önce evini, arabasını sonra da eşini değiştirirmiş ya, öyle… CEO düzeyindeki yönetici Romy (Nicole Kidman), stajyer olarak işe giren Samuel (Harris Dickson) ile fantezi ağırlıklı ilişkiye başlar. Bence, bir heyecan aramaktadır, birçok eleştirmene göre de kocası Jacob (Antonio Banderas) ile evlilikleri başından beri sağlıksızdır, iki çocukları olmasına rağmen.

Filmin ana konusu, yeni kuşağın gerek toplumsal gerekse siyasal erke rağmen düşündüklerini hayata geçirebilmeleridir de aynı zamanda. Bir insan neden fantezi, hem de cinsel fanteziler arar? Bir de “aşağıla(n)ma” konusu var. İki âşık (!) birbirini önce tartıyor ama sonra aşağılıyor. Acaba kim daha güçlü, kim daha yetkin, kim daha direngen?

Belli bir kuşağın anlayamayacağı, anlasa bile kabul edemeyeceği sorunlar yumağı… Herkes farkında birbirleriyle aralarındaki ilişkinin, ama kimse sesini çıkartmıyor, kendileri de yokmuş gibi davranıyor. Sahi, sizce neye varır bunun sonu?

Sosyokültürel, sosyoekonomik, sosyoteknolojik değişimin kimi nasıl ve ne kadar etkileyeceğini tartışan film, bir yanıyla çok ilginç ve merak uyandırıyor, diğer taraftan da alabildiğine tutucu kesimler tarafından yerden yere vurulabilir.

Oyunculukları beğendim, sadece Kidman, yüzünü o kadar çok gerdirmiş ki mimik kalmamış yüzünde, ne gülümseyebiliyor ne de hayret edebiliyor. Oyuncular “güzelleşmek” yerine yaşlarını yaşasalar da izleyiciyi üzmeseler keşke.

24 Ocak 2025’ten başlayarak gösterimde…

(06 Ocak 2025)

Korkut Akın

[email protected]

Aşkın İzi

Nick Cassavetes’in yönettiği ve Sydney Taylor, Chase Stokes, Hannah Kepple, Alexander Ludwig, Paul Johansson, Natalie Alyn Lind ile Ella Balinska’nın oynadığı Aşkın İzi (Marked Men), 31 Ocak 2025’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Tıp öğrencisi Shaw, asi bir dövme sanatçısı olan Rule’a onu gördüğü ilk andan beri aşıktır. Ancak Rule, Shaw’a hiç o gözle bakmamıştır. İtiraflarla dolup taşan unutulmaz bir gece yaşadıklarında, aralarındaki ilişkiyi sorgulamalarına karar verirler. Bu birbirine zıt iki karakter büyük bir aşk mı yaratacaklardır, yoksa birbirlerinin hayatını etki altına alıp zindana mı çevireceklerdir?

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Aşkın İzi yazısına devam et

Dönüş (Yönetmen: Uberto Pasolini)

Uberto Pasolini’nin yönettiği ve Ralph Fiennes, Juliette Binoche, Charlie Plummer ile Marwan Kenzari’in oynadığı Dönüş (The Return), 31 Ocak 2025’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Kral Odysseus, Truva Savaşı’ndan dönmüştür ama o yokken krallığında çok şey değişmiştir. Karısı Penelope kendi evinde tutsaktır ve kral olabilmek için yarışan talipleri peşini hiç bırakmamıştır. Oğulları Telemakhos, onu engel olarak gören bu taliplerin karşısında ölümle yüz yüzedir. Odysseus da değişmiştir, savaş onu çok yıpratmıştır, ancak her şeyi geri kazanmak için içindeki gücü yeniden bulmak zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Dönüş (Yönetmen: Uberto Pasolini) yazısına devam et

Buz Gibi Yataklar

Robert Eggers’in Alman dışavurumculuğunun sinemadaki önemli temsilcilerinden Friedrich Wilhelm Murnau’nun 1922 yapımı sessiz klasiği ‘Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi – Eine Symphonie des Grauens’e el atmasını uzun zamandır bekliyorduk. Bram Stoker’ın ünlü ‘Dracula’ mitinden yola çıkmış özgün metni henüz 17 yaşındayken sahnelemiş olan genç sinemacı, sağlam bir bütçe ve göz alıcı bir oyuncu kadrosu ile ne zamandır hayalini kurduğu projesini hayata geçirmiş.

Werner Herzog’un 1979 yapımı denemesinin ardından ‘Nosferatu’nun bu şimdilik üçüncü çevirimi, zifiri karanlık beyazperdede yavaş yavaş ortaya çıkan siluetler ile açılıyor. Sinemacı gözlerimizi karanlığa alıştırmak istemiş, hatta yerinde deyimle ‘karanlığın kendisini görmemizi’ arzu etmiş. Buz gibi yatağından fırlamış güzel Ellen (Lily Rose-Depp) rüyalarına dalan koruyucu meleğine seslenmektedir: ‘çağrımı duy, herşeyi yık, gel bana’. Sonsuz karanlıktan uyanan varlığın silueti özgün klasik anlatıdan farklı olarak duvarlara yansımıyor ama tül perde üzerine düşen gölgesi genç kadının arzularını şaha kaldırmaya yetiyor. Baba baskısı altında cinselliği ile tanışamamış olan Ellen, yakışıklı kocası Thomas’ı (Nicholas Hoult) bulduğunda herşeyin düzeleceğini ummuş ancak balayı dönemi çok kısa sürmüştür. ‘Gündüz Güzeli’ Séverine misali bedensel arzularının gizini süren genç kadının yolu, Karpat dağlarındaki tekinsiz malikanesinden Almanya’nın Wisburg kentine doğru cehennemi bir yolculuğa çıkan vampir Orlok (Bill Skarsgård) ya da nam-ı diğer kont Drakula ile kesişecektir.

Eggers açılıştan başlayarak özgün metni kadın karakter ve cinsel dürtüleri üzerinden yorumlamayı seçiyor, eril düzenin baskısı altında yaşayan Viktorya çağı kadınlarının cinsel özgürlük çığlıkları üzerinden ilerliyor. Genç kadın bulutlar arasından sıyrılan ay ışığının karanlığı bir nebze yırttığı gecelerde ona hükmeden gücün Tanrı olmadığının farkındadır. Vücudunda süründüğünü hissettiği, rüyalarına esir alan arzuları ‘o benim utancım’ olarak adlandırsa da çok geçmeden bunun kendi doğası olduğunu ve tabiatın açlığını temsil ettiğini idrak ediyor. Buna paralel olarak, Eggers vampir kontu çürümüşlük izleri taşıyan bedenine karşın, tüm çıplaklık ve eril cinselliği ile bıyıklı maço bir Doğu Avrupalı olarak resmediyor. Sinemacının ilk filminden beri kader yoldaşlığı yaptığı dahi görüntü yönetmeni Jarin Blaschke’nin dönemin koyu kasvetini görselleştirme çabası bir kez daha parmak ısırtıyor. ‘Cadı / The Witch’in baskıcı gri tonları, ‘Deniz Feneri / The Lighthouse’un klostrofobik siyah-beyaz atmosferi aşılıyor; ‘Kuzeyli / The Northman’in kasvet ve kıyametinin çıtası daha da yükselerek karanlığın saf ilkelliği has sinemanın görsel mükemmelliği ile buluşuyor.

Bunca övgünün ardından bir başyapıt çıkmıyor ama. Eggers’in ilk bölümde kurduğu dünya ve bedenin tutkularını eşelediği ilginç başlangıç, gereksiz yere uzatılmış ikinci bölümde ‘Şeytan /The Exorcist’ sularına çark eden Hollywoodvari bir vampir avcısı öyküsüne meylediyor. Ellen önce bir nevi yetişkin Regan’a, ışığa kavuştuğumuz final sahnesinde ise kendi doğasının kurbanına dönüşürken, patriyarkal düzen derin bir oh çekmiş oluyor.

(04 Ocak 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu