21. Kısaca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali Başladı

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından bu yıl 21.si düzenlenen Kısaca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali başladı. Genç sinemacıların, usta isimlerle de buluşma imkânı bulduğu ve yönetmen Derviş Zaim’in onur konuğu olarak katıldığı festivalde oyuncular Cengiz Bozkurt, Kenan Çoban, İsmail Hakkı Ürün, Sitare Akbaş, Mert Turak ve Rıdvan Aybars Düzey gibi isimler öğrencilerle bir araya gelerek deneyimlerini paylaştı.

21. Kısaca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali Başladı yazısına devam et

İstanbul’da 20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Açılışı Yapıldı

İstanbul’da bu sene 20. kez düzenlenen Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 02 Mayıs’ta Atlas Sineması’nda açılışını yaptı. Açılış gecesinde seyirciler fuaye alanındaki standda katalog ve broşürleri inceledikten sonra 20. yıla özel hazırlanan kitaptan da edindi. Hatıra pankartı önünde fotoğraflar çektirildi. Hatıra fotobloku ve İFF sloganlarını içeren dövizlerle fotoğraf çektirenler de kendi sosyal medya hesaplarında paylaşımlar yaptı. Konuklarla fuaye alanında röportajlar yapıldı.

  • Basın Bülteni
  • Açılış töreninden görüntüler için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

İstanbul’da 20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Açılışı Yapıldı yazısına devam et

İthaki Yayınları 08 Mayıs Kitapları

İthaki Yayınları, 08 Mayıs’da satışa sunacağı kitaplarını açıkladı. Athena Liu’nun Sarı Yüz ve İsmail Güzelsoy’un Saf – Suya Anlat adlı kitapları 08 Mayıs’da satışa sunulacak. İsmail Güzelsoy, nüvesini onlarca yıl önce oluşturduğu bu “yeniden” eseri Saf – Suya Anlat’ta, saflığın doğasını, bilgeliğin sınırlarını ve aşkın sonunun olmadığını da anlatıyor Yalnızlıkla lânetlenmiş bir karakter, tüm “unutulganlıklarımıza” karşı “hatırlatmak” göreviyle, yıllar önceden kalmış bir defter yapraklarının arasından sesleniyor. Unutulganlık? Öyle bir kelime yok ama olsun, yine de güzel. “Anladım ki mürekkep sudur ve ben meramımı suya anlatıyormuşum hep.”

İthaki Yayınları 08 Mayıs Kitapları yazısına devam et

Mission: Impossible – Son Hesaplaşma, IMAX’te Baş Döndürücü Aksiyonla Geliyor

Tom Cruise’un canlandırdığı efsanevi Ethan Hunt karakteri, şimdiye kadarki en iddialı göreviyle 22 Mayıs 2025 tarihinde IMAX salonlarında seyirciyle buluşuyor. Yönetmen koltuğunda serinin yaratıcı ismi Christopher McQuarrie’nin oturduğu Mission: Impossible – Son Hesaplaşma, izleyiciyi nefes kesen bir aksiyon serüvenine davet ediyor. Serinin bu en yeni bölümü, baştan sona IMAX için özel olarak çekildi ve film boyunca izleyicilere 45 dakikadan daha fazla süren IMAX’e özel genişletilmiş görüntü oranı (1.90:1) deneyimi sunuyor. Film, serinin bugüne kadar yapılmış en cesur pratik sahneleriyle dikkat çekiyor.

Dijital Detaylar’ın Finalistleri Belli Oldu

Dijital Detaylar 5. Kültür Sanat Belgeselleri Film Festivali’nde finale kalan belgeseller belli oldu. 08 – 10 Mayıs 2025 tarihlerinde yapılacak olan festivalin kurucu başkanı Akademisyen Ceyhan Kandemir festivalle ilgili şunları söyledi: “Tüm üniversitelerden akademisyen belgeselci ve sinemacılarla festivalimizi 5 yıl önce başlattık. Üretim çok önemlidir, bir de değerini bulabilirse paha biçilmez. Bağımsız ve özgün bir festival olarak yola çıktık, ana akımın ve tek tipleşmenin uzağında yer alarak ilerlemeye de devam edeceğiz. Profesyonel belgeselcilerin ve genç belgesel yönetmenlerin Dijital Detaylar Festivali’mizde yer alabilmesi büyük mutluluk veriyor.”

Dijital Detaylar’ın Finalistleri Belli Oldu yazısına devam et

Kafka’nın Yaşamının En Mutlu Yılı

Bizde ‘Kafka: Hayatımın Aşkı’ adıyla gösterimini sürdüren ‘The Glory of Life’, genç yaşta tüberkülozdan ölen Avusturyalı yazar Franz Kafka’nın (Sabin Tambrea) son bir yılına odaklanıyor. Varlıklı ailesi tarafından ablası Ellie ve çocuklarının yazlık evine, Baltık Denizi kıyısındaki Graal-Müritz kasabasına gönderilen Franz burada kendinden yaşça küçük Yahudi eğitmen Dora Diamant (Henriette Confurius) ile tanışıyor ve 1924 yazındaki ölümüne dek geçecek süre içinde yaşamının en büyük mutluluğunu yaşıyor.

Michael Kumpfmüller’in çok satan romanından beyazperdeye uyarlanan yapım, Georg Maas ile ‘Korsaj / The Corsage’ ve ‘Öğretmenler Odası / Der Lehrerzimmer’ gibi ilgiye değer yakın tarihli filmlerin görüntülerinde imzası bulunan Judith Kaufmann tarafından ortaklaşa yazılıp yönetilmiş. Baltık sahilinden Berlin’e taşınan hikâye, bedenini saran verem ile savaşan yazarın son günlerindeki huzursuzluğunu umut ışığı ile aydınlatan duygusal serüvenin hikâyesi üzerinden ilerliyor. Köşeye bucağa, çekmecelerine dağılmış çoğu yazısı ve öyküsü henüz gün ışığına çıkmamış Kafka’nın henüz tanınmadığı günlerdir bunlar. Yakın arkadaşı Max Brod (Manuel Rubey) yazarın kaybının ardından onun yazdığı vasiyet doğrultusunda yazdıklarının yok edilmesine razı olmayacak ve dünya edebiyatı ölümünden sonra bir büyük yazar ile tanışabilme fırsatı bulacaktır.

Film görüldüğü üzere Kafka ve eserleri üzerine ayrıntılı bir biyografi olmanın ötesinde onun zorlu ama mutlu geçen son aylarına odaklanıyor. Ruhsal gelgitlerinin tezahürü olarak kaleme aldığı ‘Metamorfoz’ ve Gregor Samsa karakterinin tek bir sahnede adı geçiyor belki ama filmden derinlikli bir Kafka analizi, ya da Orson Welles imzalı ‘Dava / The Trial’ (1962), Steven Soderbergh’in yönettiği ‘Kafka’ (1991) ve de Michael Haneke’nin ‘Şato / Das Schloss’ (1997) gibi başarılı bir uyarlama bekleyenler için değil bu hikâye. Çok satan bir aşk romanının sınırlarını pek zorlamayan film yine de dönem ile yazarın depresif ruh halini yansıtan başarılı prodüksiyon tasarımı, sağlam bir görüntü çalışması, iyi oyuncuları ve piyanonun tuşlarında bir ağıda dönüşen dokunaklı ezgileriyle izlenmeyi hak ediyor.

(10 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik

Sinemamız ve siyaset dünyamızın sevilen yönetmen, senarist, oyuncu ve milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 03 Mayıs 2025 Cumartesi günü hayatını kaybetti. 07 Temmuz 1962 tarihinde doğan Önder sinemaya, senaryosunu yazdığı, yönettiği, rol aldığı Beynelmilel filmiyle başladı, ayrıca Sis ve Gece, Mar, Ejder Kapanı, Yeraltı, Ferahfeza, Düğün Dernek, İçimdeki Ses, Gerçek Kesit, İtirazım Var, Sur’da Devran adlı filmlerde oynadı. Önder’in cenazesi 04 Mayıs 2025 Pazar günü Levent Barbaros Hayrettin Paşa Camii’nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Ferhan Baran Yazıyor: Yangın Mahallinden

Dünya prömiyerini Şubat ayında Berlin Film Festivali’nin Panorama Bölümü’nde gerçekleşen ‘Histeri / Hysteria’, film yönetmeni ile asistanının kömürleşmiş bir evin ön cephesini monitörden izlediği sahne ile açılıyor. Yanan ev 1993 yılında Almanya’nın Solingen kentinde aşırı sağcı Neo Naziler tarafından kundaklanan ve konutta yaşayan ‘Genç’ ailesinden 5 kişinin hayatını kaybettiği menfur olayın yaşandığı evin bir replikasıdır. … Devamı…»

İKÇÜ Film Festivali’nin Bölümleri Açıklandı

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla 27 – 30 Mayıs 2025 tarihleri arasında düzenlenecek olan İKÇÜ Film Festivali’nin bölümleri açıklandı. İKÇÜ Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yönetmenliğini yürüttüğü etkinlik 4 gün boyunca coşku yaşatacak. Üniversitenin adını aldığı 17. yüzyıl coğrafyacı ve bilim insanı Kâtip Çelebi’nin keşif ve bilgiye verdiği önemi “Keşif ve Bilgi” mottosu, aileyi “Aile” mottosuyla temel alan festival, film gösterimlerinin yanı sıra panel, atölye, workshop ve film söyleşilerine de ev sahipliği yapacak.

İKÇÜ Film Festivali’nin Bölümleri Açıklandı yazısına devam et

Gabby’nin Hayal Evi Film

Ryan Crego’nun yönettiği ve Laila Lockhart Kraner, Gloria Estefan, Kristen Wiig, Tina Ukwu, Carla Tassara, Donovan Patton, Sainty Nelsen, Maggie Lowe, Eduardo Franco ile Juliet Donenfeld’in oynadığı Gabby’nin Hayal Evi: Film (Gabby’s Dollhouse: The Movie), önümüzdeki aylarda UIP filmcilik dağıtımıyla ????? tarafından vizyona çıkarılıyor.
Gabby’nin Hayal Evi: Film (Gabby’s Dollhouse: The Movie), büyükannesi Gigi ile birlikte “Kedi Francisco” adlı şehirde bir yolculuğa çıkar. Ancak Gabby’nin en değerli eşyası olan Hayal Evi, Vera adlı eksantrik bir kedi kadının eline geçince, Gabby gerçek dünyada macera dolu bir serüvene atılır. Gabby’nin amacı artık Gabby Kedilerini yeniden bir araya getirmek ve Hayal Evi’ni kurtarmaktır. Film, Jennifer Twomey ve Traci Page Johnson tarafından yaratılan Gabby’nin Hayal Evi adlı diziden uyarlandı.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb

Gabby’nin Hayal Evi Film yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Duygulu Şarkıların Buğulu Sesi: Aznavour

Mehdi Idir, Grand Corps Malade’in birlikte yazıp yönettiği, Tahar Rahim’in oynadığı Monsieur Aznavour, 1930’larda, faşizmin ayak seslerinin giderek daha da arttığı savaş öncesinden başlayarak (geri dönüşlerle tehcir ve göç görüntüleri çok çarpıcı) yoksul çocukluktan üne ulaşan bir söz yazarı, şarkıcı, oyuncunun biyografisi. Bir şekilde karşılaştığı Edith Piaf’ın da yönlendirmesiyle hızla yükselir. Buğulu sesiyle dünya çapında … Devamı… »

Akbabanın Süzülüşü

Ülkemiz sinemasının önemli dağıtımcılarından ‘Bir Film’, halen gösterimi süren ‘Monsieur Aznavour’un ardından Fransa’nın simgesi haline gelmiş bir diğer ulusal kahramanı, İkinci Dünya Savaşı’nda ülkesinin özgürlüğü için göklerde savaşmış ünlü pilot ve paha biçilmez bir klasik olan ‘Küçük Prens / Le Petit Prince’in yazarı Antoine de Saint-Exupéry’nin yaşamından bir kesiti izleyiciyle buluşturuyor.

Arjantin asıllı Pablo Agüero’nun yönettiği ‘Saint-Ex’, ünlü savaş pilotu yazarın (Louis Garrell) krolonojik yaşam öyküsünü değil, üstadın ‘La Compagnie Générale Aéropostale’in uluslararası posta hizmetinde olduğu 1930’lu yılların başındaki serüvenlerinden esinlenmiş kurgusal bir hikâye anlatıyor. İlk 20 dakikalık bölümde cesur pilotun ‘daha hızlı, daha uzağa’ mottosuyla her zaman beraber olduğu ustası Henri Guillaumet (Vincent Cassel) ile birlikte çıktığı dağıtım seferinde yaşadıklarını izliyoruz. Görüş alanı sıfırken içine daldığı buluttan sıyrılmak için irtifa limitlerini zorlayan Saint-Ex rotadan çıkıp okyanusa düştüğünde Guillaumet imdadına yetişecek ve onu ölümden kurtaracaktır.

Saint-Ex uçağını kaybetmiştir ama hayattadır. Lakin Fransız haberleşme şirketi oluşan zarardan onu sorumlu tutar ve personel indirimine karar verir. Genç pilotumuz zararı karşılayacağına söz verir. Yaratıcı zihninin üreteceği yeni teknolojik dokunuşlarla geceleri de çalışan ve ulaşım ağında en büyük rakipleri olan trenler ile olan rekabeti lehe çevirmektir niyeti. Bu çılgın uğraş minvalinde yeni irtifalar deneyen Guillaumet’nin uçağı Mendoza’dan Santiago’ya molasız uçuş sırasında And dağlarında kaybolduğunda bu defa yoldaşını kurtarma görevi Saint-Exupéry’ye düşecektir.

İstanbul Festivali’nin uluslararası yarışmasında Altın Lale için yarışmış, başrollerinde Gael Garcia Bernal ile Denis Lavant’ın yer aldığı 2015 yapımı ‘Eva’ya Huzur Yok’ / Eva No Duerme’ ile aşina olduğumuz Agüero’nun Arjantin’in simgelerinden Eva Perón’un ardından bir diğer tarihi şahsiyet üzerinden gelişen öyküsü her ne kadar kurgu da olsa ünlü yazar – pilotun dünyasını, tutkularını ona yaraşır biçimde perdeye aktarmış. Céline Sciamma şaheseri ‘Alev Almış Bir genç Kızın Portresi / Portrait de la Jeune Fille en Feu’nün ya da geçen haftalarda festivalde izlediğim Alain Guiraudie filmi ‘Merhamet / Miséricorde’un yaman görüntü yönetmeni Claire Mathon, gözü pek pilotların Cordillera tepeleri üzerinde sisin, pusun içinden süzülen doğanın tekinsiz ama büyüleyici ışığını yakalamadaki başarısı olağanüstü. Agüero teknik ekibin de desteği ile heyecanla izlenen geçmişe dair analog bir serüveni, günümüzün pahalı bilgisayar efektleri ile göz kamaştıran aksiyonlarına alternatif olarak sunmuş.

Film aynı zamanda Saint-Exupéry’nin hayatının önemli bir bölümünün izini süren ruhani ve dokunaklı bir fresk olarak dikkat çekiyor. Zirveye yakın kar hattında koyunlarına bekçilik eden çoban Juan Gualberto (Gabin Malherbe) Saint-Ex’in yanından ayırmadığı ve sürekli çizimler yaptığı not defterine bir karakter olarak kazınırken, akbabanın uçuşundan ilham alan kahramanımızın ılık havanın desteğiyle doruklara tırmanışı hikâyenin fantastik zeminini besleyen önemli bölümler olarak zihne yerleşiyor. Yazarın 1931’de kaleme aldığı ‘Gece Uçuşu / Vol de Nuit’ adlı eserinden de izler taşıyan yapım, kaya gibi sağlam bir dostluğun öyküsünü anlatırken, piyano ve senfonik orkestrasyonlara ölümsüz Arjantin tangolarından ‘El Choclo’nun şiirsel tınıları karışıyor. Garrell ve Cassel ikilisine Guillaumet’nin karısı Noëlle’de Diane Kruger’in eşlik ettiği yapım görsel şiirselliği, dramatik gerilimi ve ‘Küçük Prens’in dünyasına ince göndermeleriyle haftanın en iyi seçeneği olarak göz dolduruyor.

(08 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Habercilik Belirleyicidir: Saint-Ex

Senarist ve yönetmen Pablo Agüero, özellikle “Küçük Prens” ile tanınan, gizemli bir kayıp olan Antoine De Saint-Exupéry’nin yaşamının küçük ama çok belirleyici bir bölümünü anlatıyor Saint-Ex’te. Arjantin’de, Fransız Aeropostale firmasının posta taşımacılığı yapan iki çocukluk arkadaşı Saint-Ex (Louis Garrel) ile Henri Guillaumet (Vincent Cassel), tren yoluyla rekabeti aşmak ve taşımacılığı daha da hızlandırmak için bütün güçleriyle çalışır. Karlı And Dağlarını aşmak, hele de teknolojik yetersizlik nedeniyle gece uçuşunun da yapılamaması nedeniyle kolay değildir. Guillaumet’nin eşi, merkezde çalışan Noelle (Diane Kruger) onların bir anlamda karadaki gözü kulağıdır. Şirket Fransa’dan bastırır, kâr edemediği için kapatacaktır o güzergâhtaki taşımacılığı, ama iki arkadaş direnir. Müthiş bir arkadaşlık vardır aralarında…

Görüntü yönetmeni Claire Mathon, gerçeküstü bir görüntü şöleni sunuyor izleyiciye. Karlı dağlar, bulutlu gökyüzü, kartallar, akbabalar, güneşin şavkı, kardaki yansımalar, kuşbakışı köyler… izleyiciyi içine çekiyor. Galiba görüntülerden önce, yönetmenin uçağın üzerinden pilot ve çalışanların oluşturduğu orkestrayı ve yaptıkları müziği anlatmak gerekir. Çarpıcı, unutulmaz ve özgün. Sırf o müzikle eşlikçisi görüntüler için bile izlenir Saint-Ex.

Öykü merak uyandırıcı, gerçekten de soluksuz odaklanıyorsunuz beyazperdeye. Görüntüler müthiş. Montaj (kurgu ile montajı karıştırmamak gerekir) harika. Müzik ise olağanüstü. Oyunculara gelince… Evet, iyi ve güçlü oyuncular, ama yaşları gereği biraz aykırı kalmış. Bir yaşam öyküsü anlatılırken (tabii ki oyuncular önemli, ama yaşlarının da uyması gerekmez mi?) aslına sadık kalınmalı.

Filmi, izleyen herkes beğendi aramızda (beğenmeyen olabilir mi, bilemiyorum). Hem akışı hem görüntü hem müzik (trenin raylar üzerindeki tıkırtıları gerçekten bir tangoydu) ritmiyle sarıp sarmalıyor insanı. Sizi içine çeken öykü, kendinizle karşılaştırma yapmaya zorluyor sonradan.

1930’larda hava koşullarının yanında trenle rekabeti, teknolojik yetersizlikler nedeniyle yaşanan sorunları bugün, 2025’te sanki bin yıl öncesiymiş gibi izliyoruz. Oysa telsizler kesilir, uçaklarla bağlantı kurulamaz, uçaklar zaten yüksek irtifaya çıkamaz, insanlar posta bekler… Bugün öyle mi ya, elimizdeki akıllı telefonlarla anında haber alıp verebiliyoruz. Gençler izlemeli ve çok değil, yüzyıl önce nerelerdeymiş dünya görmeli. Bugün de habercilik belirleyici, hâlâ. Peki, filmi izledikten sonra (bana değil, kendinize) sorun bakalım, habercilik ne halde bizde?

09 Mayıs’tan başlayarak gösterimde…

(08 Mayıs 2025)

Korkut Akın

[email protected]

Jurassic World: Yeniden Doğuş Filminin Kamera Arkası İçeriği Yayınlandı

Bu yaz, Jurassic World üçlemesinin sona ermesinden üç yıl sonra, Jurassic serisi Jurassic World: Yeniden Doğuş ile yeni bir yöne evriliyor. Filmin başrollerini Scarlett Johansson, Jonathan Bailey ve Mahershala Ali paylaşıyor. Kamera arkası içeriği yayınlanan bu yeni bölümde bir kurtarma ekibi, geride kalan en kötülerin en kötülerinin yaşadığı, orijinal Jurassic Park’ın araştırma tesisi olan bir adaya, Dünya üzerindeki en tehlikeli yere doğru yola çıkıyor. Ünlü yıldızlar Rupert Friend ve Manuel Garcia Rulfo’nun da rol aldığı film, Jurassic Park’ın senaristi David Koepp senaryosundan etkileyici bir görsellikle Gareth Edwards tarafından yönetiliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kamera arkası içeriğini izlemek için tıklayınız.

Jurassic World: Yeniden Doğuş Filminin Kamera Arkası İçeriği Yayınlandı yazısına devam et

32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali

Türkiye’nin en köklü film festivallerinden Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin (International Adana Golden Boll Film Festival)) bu yılki tarihleri belli oldu. Adana Büyükşehir Belediyesi ve Festival Onursal Başkanı Zeydan Karalar’ın ev sahipliğinde yapılacak festivalin 32.si, 22 – 28 Eylül 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek. Türkiye’nin en köklü film festivallerinden Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali (32. International Adana Golden Boll Film Festival), bu yıl da çok konuşulacak iddialı filmlere ev sahipliği yapacak, ulusal ve uluslararası programı ve konuklarıyla Adanalılara sinemayla dolu bir hafta yaşatacak. 32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali (22 – 28 Eylül 2025, 32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali (32. International Adana Golden Boll Film Festival) ile ilgili güncel gelişmeler festivalin sosyal medya hesaplarından takip edihlebiliyor.

32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu