1. Uluslararası Siirt Kısa Film Festivali

Türkiye’nin en önemli illerinden olan Siirt’in tanıtımına destek sağlamak amacıyla organize edilen 1. Uluslararası Siirt Kısa Film Festivali, 07 – 11 Mayıs 2018 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festivalde, yerli ve yabancı yönetmenler, dizi ve sinema oyuncuları, yapımcılar ve sinema eleştirmenleri yer alacak. 07 Mayıs Pazartesi günü Göksel konseri ile başlayacak olan festivalin kapanışı 11 Mayıs Cuma günü Kalben konseri ile olacak. Jüri Başkanlığını Mahperi Uçar’ın yapacağı Kısa Film Yarışması’nın jüri üyeleri Tarkan Karlıdağ, Cengiz Bozkurt, Elif Dağdeviren, Mehlika Çelik, Şafak Bakkalbaşıoğlu ve Veli Çelik gibi ünlü isimlerden oluşuyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi

1. Uluslararası Siirt Kısa Film Festivali yazısına devam et

Yedikule Anadolu Lisesi 6. Kısa Film Festivali Ödülleri Dağıtıldı

Yedikule Anadolu Lisesi 6. Kısa Film Festivali, 19 Nisan 2018 Perşembe günü, Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. “Kadrajdaki Işık Seni Anlatıyor” sloganıyla düzenlenen festivale katılan filmler büyük beğeni topladı. Festivalin konuk sanatçısı Ece Mumay’dı. Ece Umay’ın, şarkılarıyla festivale renk kattığı ve 11 dalda ödülün dağıtıldığı gecede En İyi Film Ödülünü The Little Brother, En İyi Yönetmen Ödülünü de Selin Aygül kazandı.

Yedikule Anadolu Lisesi 6. Kısa Film Festivali Ödülleri Dağıtıldı yazısına devam et

Tutsak (Yönetmen: Beyza Çimenot)

Beyza Çimenot’un yönettiği ve Türkan Kılıç, Yaşar Aydınlıoğlu, Tayfun Sav ile Umut Özkan’ın oynadığı Tutsak, 11 Mayıs 2018’de Derin Film dağıtımıyla Gürsoy Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Hikâye, 90’lı yıllarda gözlerden uzak, kırsal bölgede yer alan bir akıl hastanesinde geçen olayları ve olayların içindeki kişileri anlatıyor. Filmde özellikle kadına ve akli durumları tacize ve istismara müsait insanların maruz kaldıkları şiddet seyirciyi rahatsız etmeyecek düzeyde, daha çok metaforlar üzerinden verilerek, hastane denetimlerinin artması ile düzeliyor gibi görünse de toplumun bilincini uyandırmak amaçlanıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Tutsak (Yönetmen: Beyza Çimenot) yazısına devam et

29. Ankara Uluslararası Film Festivali, MEB Şura Salonu’nda Gerçekleştirilen Görkemli Bir Açılış Töreni ile Başladı

29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin açılış törenine Ankaralı festival takipçileri yoğun ilgi gösterdi. Festival kapsamında yapılan ulusal yarışmaların ve dünya festivallerinden filmlerin yer aldığı özel seçkilerin tanıtıldığı gecede bu yılın Onur Ödülleri de sahiplerine takdim edildi. Aziz Nesin Emek Ödülü’nü önemli filmlerin başrollerinde ve yan rollerinde samimi karakterler yaratmış oyuncu Menderes Samancılar’a genç oyuncu Alper Saldıran takdim etti. Sanat Çınarı Ödülü’nü çok yönlü sanatçı kişiliğiyle genç sanatçılara ilham veren duayen sanatçı Rüştü Asyalı, oyuncu Bennu Yıldırımlar’ın elinden aldı.

29. Ankara Uluslararası Film Festivali, MEB Şura Salonu’nda Gerçekleştirilen Görkemli Bir Açılış Töreni ile Başladı yazısına devam et

7. Batman Yılmaz Güney Film Festivali

Batman Yılmaz Güney Film Festivali iki yıl aradan sonra 27 – 29 Nisan 2018 tarihleri arasında “Umut’la Yol’dayız, Duvar’ları aşıyoruz.” sloganıyla halkla buluşuyor. Yılmaz Güney adına daha önce altı kez düzenlenmiş olan festival, Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği organizasyonuyla gerçekleştiriliyor. Yılmaz Güney’in 1982 yılında düzenlenen Cannes Film Festivali’nde aldığı ödülü gösteren fotoğrafından esinlenilen festival afişi Ercan Altuntaş tarafından tasarlanıp Ethem Onur Bilgiç tarafından çizildi. Festival, sinema insanlarına binlerce yıllık tarihi ile pek çok halka ve uygarlığa ev sahipliği yapan Batman’ın tarihi ve kültürel zenginliklerini tanıtmayı amaçlıyor.

7. Batman Yılmaz Güney Film Festivali yazısına devam et

14. Akbank Kısa Film Festivali’nin Ödüllü Filmleri İstanbul’da

14. Akbank Kısa Film Festivali’nin ödüllü filmleri, 02 Nisan – 17 Mayıs tarihleri arasında Edirne’den Van’a, 21 ilde, 40 üniversitede ücretsiz gösterilecek. Ödüllü Filmler Üniversiteler’de etkinliği kapsamında yarışma bölümüne katılan 65 ülkeden toplam 1.342 film arasından Necip Çağhan Özdemir’in Mutluluk, Myrsini Aristidou’nin Aria ve Toprak, Kot Farkı, Negative Space, Retouch, 3,5 TL adlı filmler izlenebilecek.

14. Akbank Kısa Film Festivali’nin Ödüllü Filmleri İstanbul’da yazısına devam et

DİMES, Masalsı Festivale Desteğini Genişletti

Sinemasal Fener – Balat Çocuk Festivali, DİMES ana sponsorluğunda düzenleniyor. 21 – 22 Nisan tarihlerinde Balat sahilinde gerçekleşecek olan festival, Sinema, Tiyatro, Müzik, Bi Dünya Güzellik temasıyla çocukların 23 Nisan coşkusuna sihirli bir hava katacak. 21 Nisan Cumartesi, saat 20:00’de, açık hava sinemasında Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filminin gösterimiyle başlayacak festival, 22 Nisan Pazar günü saat 13:00’den itibaren çocukları ve ailelerini ağırlayacak.

DİMES, Masalsı Festivale Desteğini Genişletti yazısına devam et

Avengers: Sonsuzluk Savaşı

Mitolojik öyküler hem ilgi çekiciliği hem de felsefesi nedeniyle eskimezler. Her biri de bir yerinden muhakkak güncel gündemle iç içe geçer. Geleceği de aydınlattığı için önerilmesi gereken öykülerdir onlar.

Uzay ve/veya gelecekle ilgili kurgusal filmler de aynı mıdır acaba? İlk örneklerinden bu yana, kısmen gerçekleşenler olduğu gibi hâlâ olması için umutla beklenenler de var. Belki hiç gerçekleşmeyecekler ama bir şekilde gerçekleşenlere rehberlik yapacakları kesin.

Uzaylılar gelir mi?

Ne uzaylılar gelir ne de biz uzaylılara gidebiliriz, şimdilik. Bizim teknolojimiz nasıl ki Ay’dan öteye gitmemize izin vermiyorsa, onların (üzerinde yaşam bulunan olası gezegenlerde yaşayanların) da yetmiyordur; tabii, o da şimdilik.

Edebiyat başta olmak üzere sanatın bütün dallarında gelecekle ilgili ürünler veriliyor. En ilgi çekiciler, doğaldır ki sinemada… Çünkü gördüklerimiz üzerinden geliştiriyoruz hayallerimizi. Sağ olsun Hollywood öyle alıştırdı.

“Tüm zamanların en muhteşem ve ölümcül hesaplaşması” olarak tanıtılan Avengers: Sonsuzluk Savaşı, yenisi gelinceye kadar öyle kalacaktır. Ancak biz, izleyici olarak sadece hesaplaşma olarak görmüyoruz bu filmde geçenleri. Müthiş bir müzik, güçlü bir montaj (kurgu dediğimiz senaryo aşamasındakidir, filmin kesilip biçilmesi -editing- için biz montaj sözcüğünü kullanıyoruz), olağanüstü bilgisayar oyunları… Beklenti kadar ürün de çok büyük.

Günümüzdeki hali…

Tarihteki savaşlardan hiçbir farkı yok, “Yenilmez”lerin “sonsuzluk savaşı”nın. Dostlar var, düşmanlar var. Doğrudan ve gerçekten yana gözüküp içeriden hançerleyenler var. Kendi çıkarları için kandıranlar var. Tabii, umut da var. Kazananın sevinci de… Aslına bakarsanız, bugün, öylesi büyük savaşlar yok ama yaşananların (ekmek aslanın midesine inmiş) savaştan da pek farkı yok. Yaşam savaşında da dost düşman ayrımı var, çelme takmaya çalışanlar var… Avengers: Sonsuzluk Savaşı, bilgisayarla oyun oynayanların seveceği film gibi gözükse de, hepimizi bir yerden yakalıyor.

Güzel bir film, üzmüyor, sıkmıyor, zorlamıyor… Olsun… Ben yine de barıştan yanayım.

Avengers: Sonsuzluk Savaşı, yönetmenler Anthony Russo, Joe Russo, oyuncular Robert Downey Jr, Chris Hemsworth, Mark Ruffalo, Chris Evans, Elizabeth Olsen, Anthony Mackie, Sebastian Stan… 27 Nisan’dan başlayarak gösterimde…

(26 Nisan 2018)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

29. Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması 20 Nisan’da Başlıyor

29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde filmleri sinema seyircisi ile birlikte izleyecek olan Ulusal Belgesel Film Yarışması seçici kurulunda, belgesel yönetmeni Kerime Senyücel, yazar Buket Uzuner, oyuncu ve yönetmen Ahmet Mümtaz Taylan, gazeteci Mirgün Cabas ve kameraman Hayri Çölaşan yer alacak. Yarışma filmlerinden Ercan Kesal’ın Fındıktan Sonra belgeseli Düzce’nin Çiçekpınar köyü ekseninde 1930’lardan 2000’lere kadar gelinen süreçte tarımsal emeğin nasıl değiştiğini, köyün toplumsal yapısının nasıl dönüştüğünü, geçmişin işçi babalarının, artık “patron” olmuş çocuklarının kendi mevsimlik işçilerine bakışlarıyla ilgili bir film.

29. Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması 20 Nisan’da Başlıyor yazısına devam et

Peter Pan – Tinker Bell: Sihirli Dünya

Chandrasekaran G’nin yönettiği animasyon film Peter Pan – Tinker Bell: Sihirli Dünya (The Quest For The Never Book), 25 Mayıs 2018’de Özen Film dağıtımıyla Vişne Produktion tarafından vizyona çıkarıldı.
Peter Pan ve arkadaşlarının görevi gizli adayı ve sihirli kitabı korumaktır. Kaptan Kanca ve korsanları uzun süredir Peter Pan’ın peşindedirler. Gizli adada herkes mutludur ve her gün birbirinden daha eğlenceli geçmektedir. Bir gün güçlerini kötülük için kullanmayı seçen Kaptan Kanca, Peter Pan ve arkadaşlarını ele geçirir. Gizli ada ve sihirli kitap tehlikededir. Tinker Bell ve arkadaşlarının yapacağı yardım Peter Pan ve sihirli kitabı kurtarabilecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

37. İstanbul Film Festivali’nden İzlenimler

Bir festivali daha geride bıraktık. Hızla geçen 11 gün içinde bir sinema salonundan diğerine koştuk. Kaçırdığımız bazı filmleri İKSV – Festivalscope işbirliği sayesinde online olarak festivali takip eden hafta içinde izleme fırsatı bulduk. Festival boyunca izlemiş olduğum filmlerden en çok etkilendiklerimden söz etmek istiyorum bu haftaki yazımda.

Yaz aylarında Başka Sinema programı dahilinde gösterime gireceği açıklanan Berlinale 2018’in ödüllü filmleri üzerine görüşlerimi vizyon haftalarına saklamak istedim. Kişisel ilgim nedeniyle İran ve Romanya filmlerini ilk ağızda izlemeye çalıştım. İran yapımlarından ‘Tarihsiz, İmzasız’ı talihsiz bir programlama yüzünden kaçırdım. İran sinemasından Ali Asgari imzalı ‘Kaybolma’ festivalin en iyi filmlerinden biriydi. Daha önce kısa filmleriyle Cannes, Venedik ve Sundance Film Festivalleri’nden ödüllerle dönen Asgari bu ilk uzun metrajında, uzun ve soğuk bir gece boyunca hastane hastane dolaşan çaresiz iki sevgilinin peşinde Tahran’ın dört bir yanından insan manzaralarını perdeye taşıyor, geleneksel bir toplumda kimlik arayışına çıkmış gencecik insanların mücadelesini çok etkileyici bir sinema diliyle anlatıyordu. Uluslararası Yarışma seçkisinde yer almış bir diğer İran yapımı olan ‘Ev’ hayranlık uyandırıcı bir yönetmenlik denemesiydi. Asghar Yousefinejad’ın bir ölü evinde gerçek zamanlı olarak çektiği ilk filmi, uzun planlar ve hareketli kamerayla psikolojik gerilimini hep ayakta tutuyor, tek mekânda insan denen varlığın tüm zaaflarını mizah duygusunu es geçmeden çarpıcı bir biçimde vermeyi başarıyordu.

Festivalin en yeni bölümü olan ‘Çiçek İstemez’, kahramanı güçlü kadınlar olan filmleri bir araya getirmişti. Bu bölümde, baskılara boyun eğmeyen, kendi yolunu çizen, kendi ayakları üzerinde duran muhteşem kadınların öykülerine tanıklık ettik. Locarno Film Festivali’nden en iyi ilk film ödülüyle dönen ‘Korkunç Anne’, her şeyi karşısına alıp yazma tutkusunun peşinden gitmeye karar veren ve bu sayede zincirlerini kırmayı hedefleyen elli yaşlarındaki Gürcü ev kadını Manana’nın izini takip ediyor, yönetmen Ana Urushzade imzalı yapım, absürd mizahi tonları ve özgürleşen kadın figürünü ele alışıyla seçkinin diğer yapımları arasında öne çıkıyordu. Aynı bölümde yer alan Arjantin filmi ‘Alanis’, Buenos Aires’te seks işçiliği yaparak geçimini sağlamaya çalışan çocuklu genç bir kadının mücadelesi üzerineydi. Yönetmen Anahi Berneri’nin duygusallıktan itinayla arınmış belgesele yaklaşan mesafeli gözleminden ve Alanis’i doğallıkla canlandıran Sofia Gala Castiglione’nin film boyunca gerçek oğluyla çizdiği müthiş performansından hayli etkilendik. Tunuslu deneyimli sinemacı Mehdi Ben Attia’nın son filmi ‘Erkeklere Bakmak / L’Amour Des Hommes’, erkeklerin erotik fotoğraflarını çekmeye kalkışan eğitimli bir genç kadının öyküsünden yola çıkarak ülkesindeki erkeklik, bağlılık, müstehcenlik gibi kavramlarla ince ince dalgasını geçen hoş bir filmdi. Aynı seçkide yer alan ‘Nigar’, İran sinemasında görmeye alışık olmadığımız gerilimini sonuna dek koruyan bir polisiye dram olarak dikkatimizi çekti. İran’ın tanınmış televizyon ve sinema oyuncularından Rambod Javan, varlıklı babası beklenmedik bir şekilde intihar eden Nigar’ın babasınının gizemli ölümünü araştırma öyküsünü rüyalarla gerçeğin içiçe geçtiği farklı bir sinema diliyle anlatmayı seçmişti bu üçüncü uzun metraj yönetmenlik denemesinde.

İsrail sinemasından gelen ‘İskele’ festivalin ilgiye filmlerinden bir diğeriydi. Yıllarca sorunlu çocuklara tarih ve edebiyat öğreten yönetmen Matan Yair’in, Aşer Lax isimli öğrencisinin hayatından bir kesiti, üstelik son derece yetenekli bu gence kendini oynatarak sinemaya aktardığı ilk uzun metrajlı filmi, eğitim, erkeklik ve aile kurumlarına dair keskin gözlemler içeriyordu. Aşer’in gerçek hayatta, hala babasıyla birlikte iskele kurduklarını buradan bir not olarak düşelim. Bir diğer kişisel gözde ülke sinemalarımdan Romanya Yeni Dalgası’ndan iki taze örneği daha izledik festivalde. Bunlardan ‘Charleston’, karısını talihsiz bir trafik kazasında kaybeden Alexandru’nun yas sürecini karısının aşığıyla birlikte atlatmaya çabalamasının hikayesi üzerine. Sinema yazarı ve kısa film yönetmeni olan Andrei Cretulescu’nun imzasını taşıyan film, aşk, hüzün, pişmanlık ve kader kavramlarını sıra dışı bir arkadaşlık üzerinden ele alan çok hoş bir filmdi. Heyecanla beklediğimiz ‘Pororoca’ ise son derece başarılı yönetmenlik çalışması ve kabus finali ile festivale damga vuran filmlerden biriydi. Adını Amazon nehrindeki dev gelgit dalgalarından alan film, beş buçuk yaşındaki kızlarının babasının gözü önünde kaybolmasıyla hayatları alt üst olan bir aileyi gözlemliyor. ‘Altın Çağdan Öyküler’ filmindeki epizodundan hatırladığımız yönetmen Constantin Popescu’nun üçüncü uzun metrajı, başlardaki kesintisiz 18 dakikalık park sekansı ve kesintisiz olarak yaklaşık 7 dakika süren final sekansıyla teknik kusursuzluğu yakalıyor, başroldeki Bogdan Dumitrache ise baştan sona müthiş bir fiziksel ve ruhsal değişim gösterdiği performansıyla San Sebastian Film Festivali’nde kazandığı en iyi erkek oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ediyordu.

Festivalde gösterilen ülkemiz sineması örneklerine gelince. Ulusal Yarışma seçkisinde yer alan ve daha önce festivallere katılmış ve gösterime girmiş ‘Buğday’, ‘Körfez’ ve ‘Sofra Sırları’ filmleri hakkındaki olumlu görüşlerim daha önceki yazılarımda yer almıştı. İlk kez izlediklerimiz arasında gönlümüze yerleşen film ise ‘Halef’ oldu. Daha önce ‘Neden Tarkovski Olamıyorum’ adlı ilginç çalışmasıyla adını duyurmuş olan yönetmen Murat Düzgünoğlu’nun Melik Saraçoğlu ile ortaklaşa kaleme aldığı çok başarılı senaryo metninden yola çıkan üçüncü uzun metrajı, portakal hasadı için Adana’ya baba ocağına dönen matematik öğretmeni Mahir ile onun yıllar önce bir kaza sonucu ölen abisinin yeniden dünyaya gelmişi olduğunu iddia eden Halef’in karşılaşması üzerinden ilerliyor. Hayata rasyonel bakan Mahir’in mistisizme, mistik bakan diğerinin ise şüpheciliğe kaymasıyla rotalarını kaybeden iki kardeşin öyküsü, her şeyin başladığı yerde bitecektir. İki kardeşi canlandıran Muhammed Uzuner ile Baran Şükrü Babacan’ın etkileyici performanslarıyla yükselen bu başarılı filmden vizyona girdiğinde uzun uzun söz edeceğiz.

(25 Nisan 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Kahkahalar Hiç Dinmedi, Cici Babam Çok Komik

Cici Babam filmi ekibi 16 Nisan Pazartesi akşamı Levent Cinemaximum Kanyon Sineması’nda, yakın arkadaşları ile filmi izledi. Güldür Güldür ailesinin mutfağından çıkan Cici Babam’ın özel gösteriminde, filmin yönetmeni Meltem Bozoflu Gölebeyi ve oyuncular Onur Buldu, Mahir İpek, Yasemin Conka, Onur Atilla, İrem Sak, Meltem Yılmazkaya, Derya Karadaş, Burak Topaloğlu, Alper Kul ve Uğur Bilgin, kahkaha dolu sohbetleriyle filmlerini anlattılar.

Kahkahalar Hiç Dinmedi, Cici Babam Çok Komik yazısına devam et

Selfi

Hülya Avşar’ı yönettiği, senaryosunu yazığı, mekân seçimi, ışık ve ses düzenlemesini yaptığı, el kamerasını kullandığı ve başrolünde oynadığı Selfi, 27 Nisan 2018’de CGV Mars dağıtım dağıtımıyla 10 Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Hülya Avşar’ın kendisiyle ilgili bir otobiyografik film. Avşar,  1982 yılında Bulvar Gazetesi’nin düzenlediği Kâinat Güzellik Yarışmasında birinci seçildi 1983 yılında Fikret Hakan ve Salih Güney’le oynadığı Haram adlı filmle kariyerine başladı. 2000 yılında yapılan Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde En İyi Kadın Şarkıcı Ödülü kazanan sanatçı, daha sonra Hülya Avşar Show adlı programla sanat hayatını sürdürdü.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Selfi yazısına devam et