Özçivit ve Boz ile Kardeşim Benim 2 Yola Çıkmaya Hazır

Kardeşim Benim 2 filminin vizyon heyecanı yaşayan oyuncuları 14 Kasım Salı günü Kuruçeşme Huqqa’da basınla bir araya geldi. Burak Özçivit, Murat Boz, Leyla Feray, Pınar Deniz ve Ferdi Sancar toplantıya üzerinde filmin fotoğrafları bulunan kurabiyelerle geldi. Toplantıda konuşan Özçivit: “Bütün bir yazı Kardeşim Benim 2 ile geçirdik. İlk filmi zaten biliyorsunuz. Bir babanın vasiyeti üzerine yola çıkan ve anlaşamayan iki kardeşin hikâyesiydi, bunu seyirci çok sevdi. Devamında biz de ikinci filmi yapmak istedik. Murat’la konuştuk, bunun üzerine Kardeşim Benim 2 yola çıktı. Biraz daha eğlence ve maceranın ön planda olduğu güzel bir iş oldu diyebilirim.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Görüntüler için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Uluslararası Boğaziçi Film Festivali Yarın Başlıyor

Bu yıl 5. yaşını kutlayan Uluslararası Boğaziçi Film Festivali, yarın (17 Kasım) başlıyor. Woody Allen’dan George Clooney’e, usta isimlerin merakla beklenen filmlerinin Türkiye prömiyerlerine ev sahipliği yapacak festivalde, Brezilya’dan Hindistan’a, İran’dan Kırgızistan’a, 39 ülkeden toplam 107 film gösterilecek. 5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali, ulusal ve uluslararası yarışması, yerli sinemacılara özel sunduğu Bosphorus Film Lab desteği ve Béla Tarr, Aida Begic, Bobby Roth, Majid Majidi gibi dünyanın ünlü yönetmen konuklarıyla ülkemizde Kasım ayının en çok konuşulacak sinemasal festival ve etkinliklerinden biri olacak.

Allah Hepimize Nefes Demeyi Nasip Etsin

7. Malatya Uluslararası Film Festivali, Ulusal Yarışma bölümü filmlerinden, Buğday filmini ağırladı. En son Tokyo Film Festivali’nden büyük ödülle dönen, yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun son filmi Buğday (Grain) filminin gösterimi yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun katılımıyla MalatyaPark AVM Avşar Sinemaları’nda gerçekleşti. Kaplanoğlu, gösterim sonrası yapılan söyleşide “Bana göre insan olmanın sorumlulukları üzerine bir film. Geldiğim yer, vardığım nokta burası.” dedi.

Allah Hepimize Nefes Demeyi Nasip Etsin yazısına devam et

Pelin Esmer’in Merak Edilen Filmi İşe Yarar Bir Şey Malatya’da Gösterildi

7. Malatya Uluslararası Film Festivali, Ulusal Yarışma bölümü filmlerinden, İşe Yarar Bir Şey filmini ve ekibini ağırladı. Filminin gösterimi yönetmeni Pelin Esmer, oyuncularından Ayşenil Şamlıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Şair Leyla’nın istemeden de olsa çıktığı yolculuğu farklı ve gizemli bir hale getirme çabasını anlatan Esmer, Leyla’nın kendi varoluşuna dair dertlerinin ötesinde bambaşka hayatların varlığına ilişkin merakını anlattığını ifade ediyor.

Pelin Esmer’in Merak Edilen Filmi İşe Yarar Bir Şey Malatya’da Gösterildi yazısına devam et

Bu Filmi Onur Ünlü Filmi Olduğu İçin de Kabul Ettim

7. Malatya Uluslararası Film Festivali, Ulusal Yarışma bölümü filmlerinden, Kırık Kalpler Bankası ve ekibini ağırladı. Gösterim sonrası gerçekleşen söyleşide soruları yanıtlayan Onur Ünlü, “Bu senaryoyu yazdığımda 2000’lerin başıydı. Bir Shakespeare metnini beyazperdeye aktarmak istiyordum. Tam olmasa da bu filmin alt metninde Shakespeare var. Filmi yazdığım zaman çekemezmişim, Bir zaman geçmesi gerekiyormuş. İyi ki bugünleri beklemişim.

Bu Filmi Onur Ünlü Filmi Olduğu İçin de Kabul Ettim yazısına devam et

Seyirci Olma Oyuncu Ol

Mart ayında Florya’da kapılarını açan 2.300 metrekarelik alana kurulu olan Ortadoğu Sinema Okulu, sahne, stüdyo ve derslikleriyle öğrencilerin profesyonel çalışmalar yapmasına imkân sağlıyor. Alanında uzman ve yıllardır sahnede gördüğümüz eğitimci kadrosu ile dikkat çeken okul, katılımcıların hayallerini gerçekleştirmelerine yardımcı oluyor.

Seyirci Olma Oyuncu Ol yazısına devam et

Dersu Yavuz Altun: Türkiye Uyduruk Komedi / Mavra Sineması Mezarlığına Dönüştü

2008 yılında çektiği ilk uzun metrajlı filmi Münferit ile sinemamıza taze bir soluk getiren Dersu Yavuz Altun, 9 yıllık uzun bir aranın ardından Ayaz ile geri döndü.

Münferit’in üzerinden 9 yıl geçti, oldukça uzun bir süre… Sinemaya neden bu kadar ara verdiniz?

Ayaz gibi senaryoları olan yönetmenlerin yapımcı bulması çok zor. Bu bütçeyi bir araya getirmek zaman aldı. Tiyatroyla ilgili yapmamız gereken bir sürü işte arka arkaya gelince ara vermek zorunda kaldım.

9 yıl önce gerçekleştirdiğimiz röportajımızda Ayaz’dan bahsetmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından onaylandığını söylemiştiniz… Daha sonra ne oldu da rafa kalktı? Bu süre boyunca tiyatro çalışmalarınıza devam ettiniz diye biliyorum, öyle mi?

Türkiye çok hızlı dönüştü ve maalesef yaptığımız filmlerin seyirciye ulaşma şansı gittikçe azaldı. Sinema tekelleri, dağıtım şirketlerinin tercihleri, sinema sahiplerinin kaygıları bir araya gelince Türkiye uyduruk komedi/mavra sineması mezarlığına dönüştü. Artık ülke sineması adına kalıcı olacak işlerin, sinemayı toplumsal bir yüzleşme alanı olarak gören yönetmenlerin seyirciyle buluşma şansı neredeyse sıfırlandı. Sistem “Ya bize benzeyeceksin, ya da yok olacaksın.” diyor. Sistemin içerisinde bu durumu ranta dönüştüren sinema salonu tekel yöneticileri, dağıtımcılar, yapımcı, oyuncu, yönetmen, senarist arkadaşlar ülkenin geleceğiyle ilgili bir kaygı duymuyorlar çünkü kendilerine ve çocuklarına başka ülkelerde bir gelecek kurmanın derdindeler. Bu seviye kaybını ranta dönüştürerek yurtdışındaki hayatlarını finanse edecekler. Gitmeyenler, gidemeyenler, bu ülkenin yarınından kaygı duyanlar umudu çoğaltmaya devam edecekler.

Cezaevlerinde gerçekleştirdiğiniz bir sosyal sorumluluk projesi sırasında namus cinayeti nedeniyle ceza alan bazı mahkûmların yaşadığı derin pişmanlığı gözlemledikten sonra bu filmi yapmaya karar verdiniz, bundan hareketle bizimle gözlem ve deneyimlerinizi paylaşabilir misiniz?

Beni en çok etkileyen yoksulluk ve eğitimsizliğin yanı sıra sürekli olarak şiddet ve öfke üreten ataerkil söylemin içerde çok baskın olmasıydı. Çoğu mahkûma göre ellerinde “namustan” başka hiçbir şeyleri yoktu. O’nu da kaybettiklerini düşündüklerinde yaşamak için hiçbir nedenleri kalmıyordu. Bu müthiş bir yoksulluk; hem maddi hem manevi yoksulluk. Baş başa görüşmelerimizde pişmanlıklarını dile getirenler, diğer mahkûmlar olduğunda hemen susuyorlardı.

Namus cinayetleri bu ülkenin en büyük sorunlarından… Filmin 10 yıllık yapım sürecini de göz önünde bulunduracak olursak neler gözlemlediniz?

Cinayet sayıları giderek arttı. Sanki erkeklerle kadınlar arasında bir iç savaş var. Her gün birkaç kadının öldürülmesi sıradanlaştı. Bu ülkede kadın cinayetleri, iş cinayetleri ve çocuk tacizleri istatistiklerine bakıp ürkmeyecek vicdan sahibi hiçbir insan yoktur.

Ayaz’ın seyirciyi zorlayan bir anlatım dili var. Ana karakterlerin çıkmazlarını ve çaresizliklerini bizde iliklerimize kadar hissediyoruz. Katılıyor musunuz bu yoruma?

Seyircide oluşturmak istediğim duygu tam da buydu… Sonuna kadar katılıyorum…

Hasan’ın hiç konuşmaması seyircilerde merak uyandırıyor… Gerçekten ihtiyacı yok muydu Hasan’ın kelimelere?

Yoktu, çünkü O söyleyeceği şeyi en iyi susarak söyleyebilirdi. O’nun susması, bakması, nefes alıp vermesi karakter ve hikâye açısından daha etkileyici anlatım olanakları sağlıyordu. Sessizlikte bir sestir aslında. Biz o sesin seyirci tarafından yürekten duyulmasını sağlamaya çalıştık.

Ayaz’ın bundan sonraki yolculuğu nasıl ve nerelerde devam edecek? Özel gösterimler planlıyor musunuz?

Zor da olsa vizyona girmeye çalışacağız. Sonra da festivallerde seyirciyle buluşmayı deneyeceğiz. Konuya duyarlı kadın örgütleriyle birlikte özel gösterimler yapmayı düşünüyoruz…

Bundan sonraki projeleriniz neler? Sinemaya bir daha bu kadar uzun ara verecek misiniz?

Bir kara-komedi hazırlığımız var. Para bulur bulmaz sete çıkabiliriz. Ama kolay görünmüyor.

(22 Kasım 2017)

Gizem Ertürk

g.juliadream@gmail.com

İranlı Usta Yönetmen Rakhshan Banietemad Malatya’da

İran sinemasının büyük ustalarından Rakhshan Banietemad, 7. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin kapanış töreninde Onur Ödülü almak üzere Malatya’ya geldi. Rakhshan Banietemad, 15 Kasım saat 18:30’da en sevilen filmlerinden Mavi Yaşmaklı (Rusari Abi) filminin restore edilmiş versiyonunun gösterimi ardından başrol oyuncusu, festivalin jüri üyesi Fatemeh Motamed Arya ile birlikte, Doç. Dr. Sabire Soytok’un modere edeceği bir söyleşi yapacak.

İranlı Usta Yönetmen Rakhshan Banietemad Malatya’da yazısına devam et

Yılın En İyi Aile Komedisi Aile Arasında’nın Fragmanı Yayınlandı

Sezonun en iddialı komedi filmleri arasında yer alan Aile Arasında’nın fragmanı BKM’nin sosyal medya hesaplarında yayınlandıktan kısa bir süre sonra binlerce kişi tarafından izlendi ve yorum aldı. Fragmanda yayınlanan görüntüler bol kahkahalı filmin sinyallerini verirken izleyiciler tarafından “Tam bir aile komedisi” olarak yorumlandı. “Aile dediğin nüfus kağıdıyla mı kurulur, kalp bağıyla mı?” sorusunun cevabını öğreneceğimiz film 01 Aralık’ta sinemalarda.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

TRT Arşivini İlk Kez Bir Belgesel ile Malatya Film Platformu’nda Açtı

7. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Malatya Film Platformu; yapım atölyeleri, söyleşiler, paneller ve masterclass etkinlikleriyle, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen yapımcı ve yönetmenlere ev sahipliği yapıyor. Malatya Film Platformu’nun iş ortağı TRT, 14 Kasım Salı günü Anemon Hotel’de gerçekleştirilen etkinlikte “Geçmişten Günümüze Türkiye’de Arşivcilik Kültürü ve Arşiv Teknikleri” paneli yapıldı.

TRT Arşivini İlk Kez Bir Belgesel ile Malatya Film Platformu’nda Açtı yazısına devam et

Festival Başkanı ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Basın Mensuplarıyla Kahvaltıda Biraraya Geldi

14 Kasım Salı günü 7. Malatya Uluslararası Film Festivali ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve Festival İcra Kurulu Başkanı Ertan Mumcu ile Festival Direktörü Suat Köçer, Malatya Film Festivali’ni takip eden kültür sanat ve sinema yazarları ile kahvaltıda biraraya geldi. Malatya’nın kültür ve turizmi hakkında bilgiler veren Başkan Çakır, basın mensuplarını ağırlamaktan memnun olduğunu belirtti.

Festival Başkanı ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Basın Mensuplarıyla Kahvaltıda Biraraya Geldi yazısına devam et

Amerikan Sapığı

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Sinemaya hep “Yedinci Sanat” denir ya, haddim olmayarak bendeniz bundan böyle “Sekizinci Sanat” unvanını verdim kendimce. Sinema sekizinci olarak “yabancı dil öğretme sanatı”dır. Bir örnekle şuracıkta hemen açıklayıvereyim: Markette yanaştığım dondurma tezgâhının başında iki hanım konuşuyor, yakın olduğum için mecburen kulak misafiri oldum. Bir ara birisi “Velvet ne demek acaba?” diye yanındakine sorunca, benim kafa hemen süratle çalıştı, taaa David Lynch’in “Blue Velvet / Mavi Kadife”sine gitti, oradan Türkçe “Kadife” kelimesini aldı geldi. Gayriihtiyari hanımlara “Kadife” deyiverdim; “‘Velvet, kadife mânâsına geliyor” diye de ekledim. Taciz ettiğimi sanmasınlar diye tebessüm de ettim tabi ki. (*) Birkaç hafta önce de yeni bir dağıtım şirketimiz filmini “Mine” orijnal adıyla gösterime çıkardı, sonradan edindiğim Türkçe afişine baktım “Mayın” adını koymuşlar; hemen hafızama İngilizce’de “Mine” kelimesinin “Mayın” anlamına geldiğini yazdım. Sinemanın Sekizinci Sanat vasfı tam da budur.
(*) Hanımlar uzaklaştıktan sonra Sherlock Holmes’luğum tuttu, baktıkları yeri inceledim. “Velvet” kelimesi Magnum After Dinner Classic adlı dondurma kutusunun üzerinde yazıyor. (15 Ağustos 2017)

Sevgili yönetmenimiz Aydın Bağardı’nın yabancı filmlere Türkçe isim konulmasıyla ilgili yorumuna yazdığım cevabı aşağıya tekrar yazıyorum: Fazladan bir kişi dahi okusa faydası var:
Sevgili Aydın, paylaşımı yaptıktan sonra yola çıktım, o nedenle gecikmeli olarak sana yanıt yazayım. Verdiğin linkte bulunan listeleri hazırlayan arkadaşların konu hakkında bilgileri olmadığı kanaatindeyim. 4-5 yabancı film şirketinde çalışmış birisi olarak yabancı filmlere Türkçe isim konulurken birebir tercüme edilip isim konulmadığı biliyorum. Bazı filmlerde -sen bilirsin- tam tercüme edilmiş isim değil, seyircinin ilgisini çekecek, filmin konusunu kısaca özetlediği düşünülen isimler konuyor. Ayrıca düşünsene adam yüzbinlerce dolar verip yabancı film getirmiş, filmin adını yetersiz bir çevirmen tercüme ediyor, olacak şey mi? “Amerikan Sapığı” adlı filmin ithali söz konusu olduğunda altyazıların çevirisi için filmin uyarlandığı kitabın çevirmenine bizzat teklif götürmüştüm, işlerinin yoğunluğu nedeniyle teklifimizi kibarca geri çevirmişti. Telefonda konuştuğumuz, zaman zaman yazılarımda dile getirdiğim örnekleri buraya da yazayım. “What Dreams My Come” adlı yabancı film Türkçe olarak “Aşkın Gücü” olarak sinemalarda gösterildiğinde seyirciye çekici gelmiştir. Orijinal adı birebir çevrilse akılda kalıcı bir isim olamayabilirdi. Keza -zaman zaman hep bu filmi örnek veririm- ülkemizde “Kızarmış Yeşil Domatesler” adıyla gösterilen filmin orijinal adı (Fried Green Tomatoes at the Whistle Stop Cafe) birebir çevrilseydi “Tren Durağı Kafeteryasındaki Kızarmış Yeşil Domatesler” şeklinde bir Türkçe isim koymak gerekirdi ki böyle bir film adının da akılda kalması çok zor olurdu. Keza “Arachnophobia”yı çevir çevirebilirsen, adam tabi ki “Örümcek Korkusu” Türkçe adını koyacak filmine. En yakın örnek, Tom Cruise’un önümüzdeki günlerde bir filmi “Barry Seal” adıyla vizyona girecek; bu isim kimin aklında kalacak da arkadaşına “Git gör şu ‘Barry Seal’ı” diyecek. İthalatçı altına “Kaçakçı” diye ek yapmak zorunda kalmış, dolayısıyla filmi “Tom Cruise’un ‘Kaçakçı’sını gör” diye tavsiye edeceğiz. Ayrıca son yıllarda bazı yabancı şirketlerin Türkiye’de gösterilecek filmlerinin isimlerinin birebir çevrilmesini istediklerini de biliyoruz. Onu bırak, en uç örnek Sandra Bullock’un kendi firmasına çevirdiği filmlerde afişlerde yazılacak yazıların çevirilerini kontrol ettiğini, çeviri bir tarafa yazıların puntolarına dahi müdahale ettiğini yazayım da durum daha iyi anlaşılsın. Böyle bir ortamda bilmeyenler tutup yabancı film adlarının yetersiz ve bilgisiz kişilerce çevrildiğini yazıyorlar. Durum şekilde okunduğu gibidir. (16 Ağustos 2017)

Bayram tatillerinin 10 güne, 11 güne çıkarılmasına genelde “Turizm sektörüne destek verilmesi” gerekçe gösteriliyor. Verilsin tabi ki ama Turizm sektör oluyor da diğer sektörlerin başı yel mi? Arada sırada -ne bileyim- hafta sonu tatillerini 3 güne çıkarıp Sinema sektörüne, öğle paydoslarını 2 saate çıkarıp Yemek sektörüne de destek verseniz olmuyor mu? Adalet mülkün temelidir? (17 Ağustos 2017)

Öyle demeyin, aynı ifade birbirinin tamamen zıddı anlamına da gelebilir. O nedenle söylemlerimize dikkat etmeli, onları yerli yerinde kullanmalıyız. Misalen bir hastaya şifa dileği olarak söyleyeceğiniz “Allah çektirmesin”i hafazanallah “Yarın çekiliyor” diyerek bilet satan bir seyyar Milli Piyango bayiine söylediğinizde yandı gülüm keten helva. Piyangocu “Ekmeğimde gözün mü var” diye seyyar seyyar üzerinize yürüse, ihtilaf vukuunda yapılacak soruşturmadan sonra % 99 serbest bırakılır. (19 Ağustos 2017)

Filmcilerimizden hasseten rica ediyorum: Ne olur filmlerinizin jenerik yazılarının puntolarını beyazperdede rahat okunabilecek büyüklükte ayarlayın. Aramızda az da olsa jenerikleri sonuna kadar okuyan vaaar; filmin her aşamasına kimler, nerede, ne kadar katkı yapmış, merak edenler vaaar; “Aaa bu film bizim köyde çekilmiş.” diye şaşırmak isteyenler vaaar. (21 Ağustos 2017)

Egonun önlenemez yükselişi: “Nuri Alço ile oynadınız mı?” / “Hayır, oynamadım. O benimle oynadı. (22 Ağustos 2017)

İlahi çevirmen sabah sabah beni güldürdün. Yabancı filmin Adam Driver adlı oyuncusunu Adam Sürücüsü olarak çevirmişsin ya, sen çok yaşa. (24 Ağustos 2017)

Yasemin Adar’ın ilk dünya şampiyonu kadın güreşçimiz olmasının, Hindistan’ın ilk dünya şampiyonu kadın güreşçisinin hayatının anlatıldığı “Dangal” filminin vizyona girdiği haftaya denk gelmesi şaşılacak bir tesadüf. Veya ne büyük bir dağıtımcı öngörüsü. Bravo vallahi; ben öyle gördüm. (24 Ağustos 2017)

(21 Kasım 2017)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

23. Gezici Festival, 01 Aralık’ta Yola Çıkıyor

Gezici Festival, 01 – 14 Aralık 2017 tarihleri arasında 23. kez sinemayı şehir şehir dolaştırıyor. 23. Gezici Festival, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Ankara Sinema Derneği tarafından düzenleniyor. Türkiye’nin en büyük sinema sitesi sinemalar.com da festivalin iletişim sponsorluğunu üstleniyor. 23. Gezici Festival’in bu yılki durakları Ankara, Sinop ve Kastamonu. Diğer yıllarda olduğu gibi festivalin bu yıl da ilk durağı Ankara olacak. Festival, 01 – 07 Aralık 2017 tarihleri arasında başkentli izleyicilerle buluşacak.

Ercan Kesal Seçkisi, 23. Gezici Festival’de: Sinemanın Gücü ve Sinemada Adalet – Vicdan Olgusu

01 – 14 Aralık 2017 tarihleri arasında 23. kez filmleriyle beraber kent kent dolaşmaya çıkacak olan Gezici Festival’in bu yılki durakları Ankara, Sinop ve Kastamonu. Önceki yıllarda Zeki Demirkubuz, Tuncel Kurtiz, Barış Bıçakçı, Reha Erdem ve Murathan Mungan gibi, sinemanın ve edebiyatın öne çıkan isimlerinin seçtikleri filmleri izleyicilerle buluşturan Gezici Festival, bu yıl da geleneğini sürdürüyor. Gezici Festival, bu yıl seyircisini, yazar ve sinema oyuncusu Ercan Kesal rehberliğinde, adalet ve vicdan olgusunun farklı yüzlerini izlemeye çağırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Ercan Kesal Seçkisi, 23. Gezici Festival’de: Sinemanın Gücü ve Sinemada Adalet – Vicdan Olgusu yazısına devam et

Down Sendromlu Çocuklardan Malatya’da Film Afişleri Sergisi

09 Kasım’da başlayan 7. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında yer alan birçok uluslararası ve ulusal etkinliğin yanı sıra bu yıl Malatya şehrine ve halkına dokunmayı amaçlayan yeni bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriliyor. “Festival Geldi” başlığıyla 7. Malatya Uluslararası Film Festivali programına dahil edilen birçok proje, çocuklardan özel gereksinimli bireylere, mültecilerden huzurevi konuklarına kadar Malatya’da her yere festivali ulaştırıyor.

Down Sendromlu Çocuklardan Malatya’da Film Afişleri Sergisi yazısına devam et