29. Ankara Uluslararası Film Festivali Ödül Töreni ile Sona Erdi, Ankara’nın En İyisi: Renksiz Rüya

29. Ankara Uluslararası Film Festivali ödülleri sahiplerini buldu. Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülünü Mehmet Ali Konar’ın 90’ların politik atmosferinde annesinin ölümünün ardından içine kapanan bir çocuğun hikâyesini anlatan Renksiz Rüya kazandı. Banu Sıvacı’nın Güvercin filmi ise En İyi İlk Film Ödülünü aldı. En İyi Yönetmen Ödülü bu yıl Sundance Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü kazanan Kelebekler’in yönetmeni Tolga Karaçelik’in oldu.

29. Ankara Uluslararası Film Festivali Ödül Töreni ile Sona Erdi, Ankara’nın En İyisi: Renksiz Rüya yazısına devam et

4N1K-2’de Masallar Karıştı

İlki gişede büyük başarı yakalayan fenomen hikâye 4N1K şimdi daha hareketli daha renkli. 4N1K’nın ikinci filminde çeşitli masallar da sahneye çıkıyor. Filmin kahramanlarının sahneye uyarladıkları masal ve hikâyelerin arasında Kül Kedisi, Notre Dame’ın Kamburu ve 3 Silahşörler de var. Zira çetenin sloganı “Birimiz hepimiz, hepimiz kızımız için”. Aşık olduğu Yaprak’ı sahnede tavlamaya çalışan Barış, Sindrella’nın ayakkabısını getirince olaylar karışıyor.

Kirli Bir Düzende Temiz Kalmak Mümkün mü

70. Cannes Film Festivali’nde ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ bölümünün büyük ödülünü kazanmış olan ‘İnatçı Bir Adam / Lerd’ sürpriz bir kararla vizyona girdi. Film yurt dışında ‘Dürüst Bir Adam’ adıyla gösterilmişti. Halen sinemalarımızda gösterilen kopyada çevirmen Engin Ertan da aynı adı kullanmış. İthalatçı film şirketinin son andaki karar değişikliği diyelim ve bu güzel film hakkında konuşmaya başlayalım.

Film, muhalif tutumu nedeniyle üniversiteden atılmasının ertesinde, karısı ve küçük oğlu ile şehirden uzakta bir köyde süs balığı yetiştiriciliği yaparak sakin bir hayat sürmeye çalışan Reza’nın hikâyesini anlatıyor. Reza her türlü yolsuzluğa karşı çıkmış idealist bir insandır. Borç faizinin düşürülmesi için banka yöneticilerine rüşvet vermek yerine karısının arabasını düşük fiyattan satmayı yeğleyecektir filmin ilk sahnelerinden birinde. Hedefi, yılbaşı öncesinde talebi artan kırmızı süs balıklarından kazandığıyla borcunu kapatabilmektir. Ancak çiftliğinin yanıbaşına konuşlanmış ve arazisinde gözü olan ‘şirket’ onu rahat bırakmaz. Şirketin bölge eşrafından adamı Abbas önce balık havuzunun yararlandığı nehir suyunun akışını engeller. Aralarında yaşanan arbede sonrasında sahte bir raporla üç gün gözaltında tutulur Reza. Bu süreçte balıkları zehirlenir, sermayesini yitirir. Doktorundan polisine, hakiminden belediye başkanına tüm idari erkanın rüşvet aldığı kirli çarkı dehşetle gözlemleyen genç adam, ahlaki yozlaşmanın had safhaya vardığı bu düzende dürüst kalabilecek midir.

İranlı sosyolog sinemacı Mohammad Rasoulof’un altıncı uzun metrajı ‘İnatçı Bir Adam’. Yönetmen aynen baş karakteri Reza gibi iflah olmaz bir muhalif. İran rejimini eleştirdiği, toplumsal yozlaşmayı her fırsatta dile getirdiği için yasaklı yönetmenler arasında. Bu nedenle devlet sansürünün hışmına uğrayan filmlerinden hiçbiri ülkesinde gösterilememiş. İran’daki devlet sansürü üzerine 2008 yılında bir belgesel bile çekmiş. İstanbul Film Festivali’nde izleme şansı bulduğumuz 2013 yapımı ‘Elyazmaları Yanmaz’dan sonra başı iyice derde girmiş. İran rejiminin 21 yazar ve gazeteciye suikast planladığı 1995 yılında yaşanan gerçek olaylardan yola çıkarak çekilen bu filmde yönetmen, hapishane anılarını gizlice kâğıda aktaran yazar Kasra’nın yaşadıklarından hareketle otoriter rejimin net bir resmini çizer. Cannes’dan FIPRESCI ödülüyle dönen film üzerine önce 6 yıl hapis cezası alan, daha sonra ceza süresi 1 yıla indirilen ve rejim tarafından ‘akıllı ol’ uyarılarına maruz kalan Resulof, yılmadan gerilla usulü filmlerini çekmeyi sürdürüyor.

‘İnatçı Bir Adam’ her açıdan gözüpek bir yapım. Bir karakterin ağzından döküldüğü üzere ‘ya zalim ya da mazlum’ olduğun bir düzene itirazını açık yüreklilikle sürdürüyor. Personelinin rüşvetle iş yaptığı bürokratik kurumların kirliliğine işaret ediyor. Bu yoz çark içinde değerlerini korumaya çalışan dürüst bir insanın çaresizliğini resmediyor. Olan biteni Andrey Zvyagintsev’in çarpıcı başyapıtı ‘Leviathan’da olduğu gibi bir sistem sorunu olarak ortaya koyuyor. Eyüp Peygamber’in ‘dürüst insanlar neden acı çeker’ sorusundan yola çıkarak Putin Rusya’sında ahlaki yozlaşmayı cesurca irdeleyen ve Kremlin ile polemiğe girmeyi göze alan Rus sinemacıya oranla çok daha korunaksız İranlı Resulof ama bir o kadar gözü kara bir tutumla hikâyesini İran rejiminin yozlaşmış kurumları üzerine çarpıcı bir tanıklığa dönüştürmeyi başarıyor.

Reza’nın bölgenin kız lisesinin müdiresi olan karısı, kocasının ve ailesinin selameti için çabalıyor. Gözünü karartıp işi, okuldaki nüfuzunu kullanarak Abbas’ın liseli kızının eğitim hayatını sekteye uğratma tehdidine kadar vardırıyor. Ancak aynı rejimin, aynı hükümetin memurudur genç öğretmen. Başka bir inanca mensup olduğu için yetkililer tarafından okulla ilişkisi kesilen genç bir kızın trajediyle sonuçlanacak durumuna duyarsız kalmayı seçecektir o da. Bu kirli düzende temiz kalmayı başarabilecek midir Reza. Filmdeki hamam sahnelerinin çokluğu genç adamın pislikten arınma arzusunu vurgular. Çamura bulaşmamak için çırpınır durur. Ormandaki gizli mağaranın içinden geçen şifalı suya huzur bulmaya koşar.

Yalnız haftanın değil, son dönemin en çarpıcı filmlerinden biri ‘İnatçı Bir Adam’. İran özelinden yola çıkarak ülkemizi de sarmış olan evrensel bürokratik çürümüşlüğü soğukkanlılıkla masaya yatırıyor. Final jeneriğine eşlik eden Peyman Yazdanian imzalı piyano ezgileri 45 yaşındaki İranlı muhalif sinemacının ağıdına dönüşüyor.

(05 Mayıs 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

İftarlık Gazoz

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Şimdi bendeniz, mesela, Müçteba Doğruyazar takma adını kullansaydım ve bugünkü ünlü halime ulaşmama beş kala tutup “Bu benim takma adımdı, gerçek adım Sadi Bey’dir” diye bir açıklama yapsaydım, muhtemelen birçok okurum gücenir ve “Bizlere neden samimiyetsiz davrandın” deye sitem edebilirdi. Takma isim kullanmaları belki kendilerince makûldür ancak onları seven bir sinemasever olarak ne zaman -bilhassa- bir sinema sanatçımızın gerçek adının farklı olduğunu öğrensem içimde bir sızıntı duyarım. Netekim geçtiğimiz Elâzığ Film Festivali’nde sanatçıların halkla buluştuğu AVM sohbetinde, yine bir sanatçımızın adının menşeini kendi ağzından dinledim. Soyadının nereden geldiğini belirtirken, ünlü bir pehlivanın torunu olduğunu belirtti. İtiraf edeyim daha önce bu oyuncumuzun ne cazibesi ne de gazozunun lezzeti pek ilgimi çekmiyordu. Bu açıklaması üzerinde gözümde birden yükseldi. Daha sonra hayranlarına gösterdiği samimiyetle bu yükselme daha da perçinlendi. Birçok ünlü, hayranlarıyla yapılan fotoğraf çekimlerinde lütfen görüntü veriyormuş gibi davranırken, bu arkadaşımız hiç üşenmeden ve kafasını sağa sola çevirmeden saniyelerce karşısındaki telefonun kamerasına bakarak poz veriyordu. “Aferim adama” diye takdir ediyordum. Gel gelelim, dün mü evvelsi gün mü, bir TV magazin programında kulağıma “ünlü sanatçıların gerçek isimleri” diye bir duyuru gelince, duyuru gelen kulağımı kabarttım. Keşke kabartmaz olaydım, meğer bahsettiğim oyuncumuzun gerçek adı ve soyadı başka imiş. Sohbetinde soyadının ünlü pehlivandan geldiğini o kadar ballandıra ballandıra anlatmıştı ki, gerçek soyadını öğrenince sükûtu hayale uğradım. Artık gazoz mazoz da içemem. (29 Ocak 2018)

Kafasının saçsız bölümünü yanlardan uzattığı saçlarla örten ve saçlarını boyayan beylerin söylediklerine bir türlü konsantre olamıyorum. Dinlemeye başlıyorum, tam inanacağım, gözüm saçlarına kayıyor, ne dediğini duymaz oluyorum. Yul Brynner, Telly Savalas, Dwayne Johnson ve Ahmet başımızın tacıdır. Birilerinin bu konuyu sosyal medya ortamına intikal ettirmesi lazımdı, ben ettirdim. (03 Şubat 2018)

Bendeniz, kazara dikkatimden kaçırsam ve “nihai netice” diye yazsam hemen topa tutarsınız; “Olmuyor ama Sadi Bey, ‘ful dolu’ der gibi yazılmaz” diye dalga geçersiniz ama beyefendi söyleyince özlü söz gibi duvara bile asarsınız. (05 Şubat 2018)

Sevgiliye “Taze söğüt dalısın” diye iltifatta mı bulunulur arkadaş? Bestesi başımızın tacı ama böyle güfte mi olur abiciğim? “Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın” ne demek birader? (07 Şubat 2018)

Tam Türk Sineması söylemi, Türkiye Sineması söylemine dönüştürülürken sırası mıydı bunun? Sinemamızı nasıl anacağız şimdi? Anadolu Sineması desen olmaz, Trakya Sineması desen olmaz. İstanbul Sineması desen, Ege’nin ne günahı var? (08 Şubat 2018)

Mütevazı olun ve deyin ki: Güzelliğim on par’ etmez, şu sendeki aşk olmasa. (12 Şubat 2018)

Geçen gün girişinin fotosunu koymuştum. 12 Şubat 2018, saat 10:00 itibariyle Harbiye Konak Sineması’nın arka sokaktaki çıkış kapısı. Nişantaşı City’s Sineması’nda yapılan gösterimlere bu sokaktan yürüyerek giderim, geçerken arka kapıyı da anayım dedim. Küçük gibi göründüğüne bakmayın, kapıdan aşağı istikamette onlarca merdiven vardır. “Bu merdivenlere 2 tane Beyoğlu Sineması sığar.” diyeyim de anlayın ana salonun görkemini. (12 Şubat 2018)

TV 8.de gösterilmekte olan “Mavi Boncuk” filminin arasında “Kayhan” filminin reklamı yayınlandı. Gökbakar’ın Arzu Film ekolü filmlerden medet umması iyi bir şey. Hayırlara vesile olur inşallah. (12 Şubat 2018)

“Halkımız bizim kıymetimizi bilmedi. Senelerce fedakârca çalıştık. Dağlarda, tepelerde, dere boylarında, çeşitli imkansızlıklar içinde görev yaptık. Çoğumuz emekli olamadı, hayatlarının son günlerini sefalet içinde geçirdi. Bugünlerde bizi ne arayan var ne de soran. Oysa bu tecrübemizle her an görev yapabiliriz. Bizlere huzur evi yapılmalı, darda olanlarımıza iş adamları, devlet yardımda bulunmalı.” (Bunlar, emekli olmuş bir harita teknisyeninin kamuoyuna yönelttiği sitemlerdir. Yani mahrumiyet ve mağduriyet sadece tekstil sektöründe değildir. Akşam olunca takeometreler, hesap makineleri, rapidolar, jalonlar yavaş yavaş depolara çekilir; nirengi ve poligon noktaları sessizce uykuya dalar.) (16 Şubat 2018)

Geçenlerde bir film festivalinden davet aldım, “Abi, Türk Sinemasının Bugünkü Durumu başlıklı bir söyleşi planladık, konuşmacı olarak katılır mısınız?” dediler. Sinemamıza özel merakım olduğundan “Türk Sineması” denildiğinde nezdimde akan sular durur, kabul ettim tabi ki. Gelgelelim, “Söyleşimize Harita Teknisyeni Sadi Bey de katılacak” diye tuhaf bir duyuru yapmışlar. Sinema konusunda yapılacak söyleşiye Harita Teknisyeni’nin katılması kel âlâka gibi görünüyor ama duyuru doğru. Çünkü bendeniz sinemayla 30 yıllık iç içe yaşamım öncesinde ekmek paramı haritacılıktan kazandım, emekli olduktan sonra sinema hobimi meslek haline getirdim. Hemen açtım telefonu “Oğlum” dedim, “Bu nasıl duyuru, vatandaşı niye yanıltıyorsunuz? Ben söyleşiye Sinema Yazarı vasfımla katılıyorum, düzeltin şu duyurunuzu. Yanıltmayın vatandaşı. Yapmayın böyle. Ayıp ha.” Dedim. (18 Şubat 2018)

Bir gün her şey müzelik olacak. Gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz her şey… Abartmayın o kadar. (20 Şubat 2018)

(04 Mayıs 2018)

Sadi Çilingir

sadicilingir@sadibey.com

Korkut Akın Yazıyor: Avengers: Sonsuzluk Savaşı

Mitolojik öyküler hem ilgi çekiciliği hem de felsefesi nedeniyle eskimezler. Her biri de bir yerinden muhakkak güncel gündemle iç içe geçer. Geleceği de aydınlattığı için önerilmesi gereken öykülerdir onlar. Uzay ve/veya gelecekle ilgili kurgusal filmler de aynı mıdır acaba? İlk örneklerinden bu yana, kısmen gerçekleşenler olduğu gibi hâlâ olması için umutla beklenenler de var. Belki hiç gerçekleşmeyecekler ama bir şekilde … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: 37. İstanbul Film Festivali’nden İzlenimler

Bir festivali daha geride bıraktık. Hızla geçen 11 gün içinde bir sinema salonundan diğerine koştuk. Kaçırdığımız bazı filmleri İKSV – Festivalscope işbirliği sayesinde online olarak festivali takip eden hafta içinde izleme fırsatı bulduk. Festival boyunca izlemiş olduğum filmlerden en çok etkilendiklerimden söz etmek istiyorum bu haftaki yazımda. Yaz aylarında Başka Sinema programı dahilinde gösterime gireceği açıklanan Berlinale … Devamı… »

Yılın Merakla Beklenen Gençlik Filmi 4N1K-2’nin Kamera Arkasından İlk Görüntüler

4N1K-2 sevenlerine müjde. Yılın en çok beklenen gençlik filminden ilk kamera arkası görüntüler yayınlandı. Günümüz gençlik edebiyatının çok satan kitabı 4N1K ikinci filmiyle iyi kalpli çete tekrar beyazperdede. Yönetmen koltuğunda Murat Onbul’un oturduğu ve başrollerini Gözde Mutluer, Atakan Hoşgören, Cemrehan Karakaş, Burak Yörük, Sina Özer, Cihan Şimşek gibi genç jenerasyonun popüler oyuncularının üstlendiği 4N1K-2 filmi, 04 Mayıs’ta sinemalarda.

15. Çocuk Filmleri Festivali, İstanbul’daki Çocuklardan Anadolu’daki Çocuklara Dostluk Götürmek İçin Yola Çıktı

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sinema Genel Müdürlüğü destekleri ve TÜRSAK Vakfı’nın işbirliğiyle bu yıl 15. yaşına giren Çocuk Filmleri Festivali, 27 Nisan Cuma günü İstanbul Grand Pera Emek Salonu’nda gerçekleştirilen açılış töreniyle başladı. Açılış töreninin sunuculuğunu Oyuncu Ceren Benderlioğlu üstlenirken, törene katılan yüzlerce çocuk Kabile Dans ve Gösteri Sanatları’nın gösterisiyle muhteşem dakikalar yaşadılar. Çocukların sinemayla tanışmasını sağlayarak sinema kültürü edinmelerinde ve erken yaşta sanatsal üretim denemelerinde yol gösterici bir rol oynayan festivalin açılış konuşmasını TÜRSAK Vakfı Başkanı Fehmi Yaşar yaptı.

15. Çocuk Filmleri Festivali, İstanbul’daki Çocuklardan Anadolu’daki Çocuklara Dostluk Götürmek İçin Yola Çıktı yazısına devam et

21. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Başlıyor

21. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 10 – 17 Mayıs 2018 tarihlerinde Ankaralılarla buluşuyor. Bu sene festivalin ana teması “Umut” olarak belirlendi. Festival filmleri ve etkinlikler hakkında basına bilgi veren Uçan Süpürge Festival Komitesi, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ücretsiz olarak kısa film ve belgesel gösterimlerinin olacağını, festival boyunca hafta içi 11:30 ve 14:00 seanslarında ise üniversite öğrencilerinin 1 lira karşılığında diğer kurmaca filmleri seyredebileceğini açıkladı.

21. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Başlıyor yazısına devam et

Okan Üniversitesi 8. Öğrenci Filmleri Kısa Film Festivali Ödül Dağıttı

Okan Üniversitesi 8. Öğrenci Filmleri Kısa Film Festivali yarışmasına başvuran filmler değerlendirildi. Kurmaca alanındaki jüri üyeleri oyuncu Mehmet Aslantuğ, akademisyen Ayla Kanbur, görüntü yönetmeni Eyüp Boz, sinema yazarı Kerem Akça ve yönetmen Abdullah Oğuz’dan oluşurken; Belgesel filmler ise yönetmen İmre Azem, akademisyen Şükran Esen, yönetmen Kıvılcım Akay, yönetmen Eylem Kaftan, akademisyen Prof. Dr. Simten Gündeş tarafından değerlendirildi.

Okan Üniversitesi 8. Öğrenci Filmleri Kısa Film Festivali Ödül Dağıttı yazısına devam et

Bal Kaymak

Onur Tan’ın yönettiği ve Tarık Ünlüoğlu, Sabina Toziya, Beren Gökyıldız, Ömer Tan ile Kenan Çoban’ın oynadığı Bal Kaymak, 18 Mayıs 2018’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Big Play Entertainment – 2D Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Sıcacık ve umut dolu öyküsü ile 7’den 70’e herkesin ilgisini çekecek duygusal bir aile filmi olan Bal Kaymak, küçük Bade’nin, insanların sevmeyi ve sevilmeyi bilmediği, mutluluklarının farkında olmadığı küçük bir köye gelmesiyle birlikte mutluluk tohumları ekmesini ve insanların mutlu olmaya başlamasını konu ediniyor. Gerçek mutluluğun, sizi seven bir ailenizin olması gerektiği temasını içeren samimi bir film.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Bal Kaymak yazısına devam et

29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Ulusal Yarışmaların Ödülleri Törenle Açıklanacak

29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin ödül töreni 28 Nisan Cumartesi günü Cer Modern’de yapılacak. Yarışma sonuçlarının merakla beklendiği törene Ulusal Uzun Film Yarışması Seçici Kurulu ve sinema dünyamızın tanınmış simaları da katılacak. Bu yıl Ulusal Uzun Film Yarışması’nda 10 uzun film, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda 10 belgesel film ve Ulusal Kısa Film Yarışması’nda 13 kısa filmin yarıştığı festivalin ödül gecesinde toplam 20 dalda ödül verilecek.

29. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Ulusal Yarışmaların Ödülleri Törenle Açıklanacak yazısına devam et

Çukurova Ekoloji Günleri, 04 – 06 Mayıs’ta Adana’da

Çukurova Ekolojik Yaşam İnisiyatifi’nin BİFED’in katkılarıyla organize ettiği Çukurova Ekoloji Günleri, 04 – 06 Mayıs 2018 tarihlerinde Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Çukurova Ekoloji Günleri kapsamında üç gün boyunca 16 farklı ülkeden 19 belgesel izleyicilerin beğenisine sunulacak. Organizasyonda iklim değişikliği, termik ve nükleer santral, gıda güvenliği, geri dönüşüm gibi yer kürenin genel sorunlarını yansıtan belgeseller gösterilecek.

Çukurova Ekoloji Günleri, 04 – 06 Mayıs’ta Adana’da yazısına devam et

Fareli Köyün Kavalcısı Cemrehan Karakaş

Yılın en çok beklenen gençlik filmi 4N1K-2′nin en minik oyuncusu bir fare. Filmdeki genç karakterler arasından en garip zevklere sahip olan Oğuz (Cemrehan Karakaş) film boyunca bir fare besliyor. Ekibin sorun fabrikası Oğuz bu sefer de bir fareye kafayı takıyor. Herkesin köşe bucak kaçtığı fareye kol kanat geren Oğuz, yine bütün okulu birbirine katacak. Minik fare filmde ortalığı karıştırırken, çekimlere ara verildiğinde de tüm set ekibinin gözdesi oluyor. Murat Onbul’un yönettiği ve başrollerini Gözde Mutluer, Atakan Hoşgören, Burak Yörük, Sina Özer, Cihan Şimşek, Cemrehan Karakaş gibi genç oyuncuların üstlendiği 4N1K-2 filmi, 04 Mayıs’ta sinemalarda.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu