İFSAK 42. Kısa Film ve Belgesel Yarışması Sonuçlandı

Ulusal, Uluslararası ve Göç Temalı bölümlerin yer aldığı İFSAK 28.Kısa Film Festivali, 07 – 13 Mart 2022 tarihleri arasında yapıldı. Ulusal bölüm, İFSAK 42. Kısa Film ve Belgesel Yarışması‘nda ön elemeyi geçen filmlerden oluştu. Yarışma kapsamında ödüller 13 Mart 2022 Pazar günü saat 18:30’da yapılan törenle sahiplerini buldu. İFSAK Sinema Emek Ödülü ise sadibey.com web sitesinde yaptığı yayınlarla sinemaya sunduğu katkılardan dolayı Sadi Çilingir’e verildi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • İFSAK 42. Kısa Film ve Belgesel Yarışması Sonuçlandı yazısına devam et

    Korkut Akın Yazıyor: Benim Çocukluğum Film…

    Eskiden herkes, “Benim hayatım roman” derdi. Doğrudur, herkesin hayatı kendince ilginç ve çıkarılması gereken derslerle doludur. Sonraları buna, “Benim hayatım film” eklendi. O da doğrudur doğal olarak. Eğer olay örgüsünü güçlü kuruyor da izleyicinin ilgisini çekebiliyorsanız neden olmasın! Bugünün Türkiye’sinde yaşayan herkes için geçerli bu söylem. Çünkü hepimizin hayatı bir film, hatta sonu olmayan dizi… 12 Eylül öncesi … Devamı… »

    2. İstanbul Kürt Film Festivali Başladı

    Mezopotamya Sinema tarafından düzenlenen İstanbul Kürt Film Festivali’nin ikincisi, dün akşam (24 Mart) Şişli Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir törenle başladı. 29 Mart tarihine kadar toplam 27 filmin gösterileceği festivalin açılış gecesine seyircilerin yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. Festivalin açılışında Amasi Martirosyan’ın 1933 yılında Sovyetler döneminde çektiği Ezidi Kürtler (Kurden Ezidi) filmi gösterildi.

    2. İstanbul Kürt Film Festivali Başladı yazısına devam et

    Osman Sekiz

    Bir evde, hayaletleriyle mutlu mesut yaşayan Osman, günümüzün en askıntılarından emlak komisyoncularına yakalanır. Evden çıkmak istemeyen, aslında dışarı bile çıkamayan Osman, emlakçı güzeline gönlünü düşürünce olanlar olur…

    Ezel Akay (jenerikteki adıyla Ezop), fantastik filmler yapmayı seven, gençleri desteklediği için de saygınlık kazanmış bir yönetmen. Besbelli kendini yenileyemediğinden olsa gerek istediği seviyeyi tutturamamış bu filminde.

    Ben her ne kadar “ışık artı zaman eşittir sinema” tanımını çokça yinelesem de, bu kez “para artı zaman eşittir film” demek zorundayım. İlk dijital efekt yapabilen bilgisayar (E.T.’nin yapıldığı bilgisayar diye anlatılmıştı) geldiğinde Kerem Kurdoğlu, elinin altındaki sistemle her şeyi yapabileceğini, ama zaman tanınması gerektiğini söylemişti. Zaman da paraydı günümüzde… Ama sadece para yeterli değildi, ayrıca gerçekten zaman da gerekliydi.

    Buna bir de ritmi eklemek gerekir her halükârda… Ritim de zamanla bağlantılı… Filmi olması gerekenden daha uzun yaparsanız istediğiniz etkiyi sağlamıyor. Bitse de gitsek duygusu öne çıktığında seyirci benimseyemiyor filmi.

    Ezop’un bu iki zamansal sıkıntısı Osman Sekiz için belirleyici olmuş. Senaryo ilginç aslında. Aklıma, Cervantes’in Don Kişot için söyledikleri geldi. Öykü bu ya, biri bir roman yazar, Cervantes’e, değerlendirmesi için götürür… O da çok beğendiği ama iyi anlatılamadığı için öyküyü yeniden yazar. İşte, bugün en çok okunan kitaplarından biri Don Kişot böyle doğar.

    Madem elimizin ayarı kaçtı ve hep eleştirdik, bir de Ezel Akay’ı eleştirelim… Hitchcock’un her filmi için uyguladığı “bir yerinde gözükme” kuralına uygun olarak ama biraz uzunca rol almış yönetmenin kendisi filmde. Olabilir, alsın tabii, itirazımız yok. Ama rol çalmasını beğenmedim. Her seferinde sonradan gelip de en çok konuşan olunca itici olmuş.

    Osman Sekiz, Yönetmen: Ezop (Ezel Akay), Senaryo: Kemal Uçar, Oyuncular: Tim Seyfi, Begüm Birgören, Kemal Uçar… 1 Nisan 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

    (31 Mart 2022)

    Korkut Akın

    korkutakin@gmail.com

    Aydın Engin’i Kaybettik

    Medyanın önemli yazarlarından Aydın Engin, 24 Mart 2022 Perşembe günü hayatını kaybetti. 12 Şubat 1941′de dünyaya gelen Aydın Engin, Yeşilçam için pek çok senaryo yazdı ancak imzasını koymadı. O zamanları “Yeşilçam sinemasına çok sayıda senaryo yazdım. Derken Yılmaz Güney’in ‘ghost writter’i oldum. Yani senaryoyu ben yazdım, afişte ya takma ad kullandık ya da Yılmaz Güney imzasını.” diye anlattı. Eşkıya Halil adlı filmin senaryosunu ise yönetmen Alp Zeki Heper’le birlikte yazdı. Engin’in cenazesi, 25 Mart Cuma günü Çengelköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

    Yeni Bir Yarasa Adam’ımız Daha Oldu

    Morbius, çözümsüz bir kas/kemik hastalığı nedeniyle yaşamını o hastalığı yenmeye adar. Onlarca, yüzlerce deney yapar. Yarasaların kanla beslenmesinden yola çıkarak deneylerini yarasalar üzerine odaklar.

    Sonrasını anlamışsınızdır. Kendisi bir yarasa adam olur. İyi niyetli ve yararlı bir amacı varken, en sevdiği, kendisi gibi hastalıktan mustarip arkadaşı (Milo) da formülü alıp yarasalığa geçer. Tabii, çatışma da başlar.

    Aksiyon filmlerinin en bilinen trüğü budur zaten: İstenmeyen sonuca daha kolay varmak ve çatışmalarla birlikte sona ulaşmak. Zaten, film icabı kötüler hep kaybeder, iyiler kazanır.

    Film kahramanı yarasa olunca karanlıkların olması kaçınılmaz… New York’un en karanlık halini izleriz sürekli, ya metrolarda ya da geceleri ıssız ormanlarda… Bu tür filmlerin bir kadın kahramanı da olmalıdır. Morbius’un yardımcısı güzel asisten doktor sadece zevahiri kurtarmak için vardır, ama aksiyonun arasında kaynar, kaynaması gerekir.

    “Sineklerin Tanrısı” kitabının ve filminin bilimsel gerçeklerle uyuşmadığı, insanların ağırlıklı olarak iyilikten yana olduğu kanıtlansa da gerek edebiyat gerekse sinema bu kötülük duygusunu işliyor sürekli. Evet, Morbius, insanlık yararına bir buluş peşinde, ama arkadaşı Milo, yaşamı boyunca görmediği hep istediği özgürlüğü hazır eline geçirmişken bırakmamak istiyor. Sizce ikisi de haklı mı? Bir yere kadar Milo’ya da hak veriyorsunuz, içinizden de olsa… Bu hak verme duygusu biraz vurgulanıp da işlenseydi film daha bir gerçekçi olurdu…

    Süperman, Batman derken bu yarasa adam ile yeni bir beklenti doğuyor diyebiliriz. Sinema yeni bir kahraman kazanıyor. Umarız özenli filmlerin özenli bir kahramanı olur bu yeni yarasa adam.

    Morbius, Yönetmen: Dainel Espinoza, Senaryo: Burk Sharpless, Matt Sazama, Oyuncular: Jared Leto, Matt Smith (XI), Adria Arjona… 1 Nisan 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

    (30 Mart 2022)

    Korkut Akın

    korkutakin@gmail.com

    İnönü Üniversitesi 14. Uluslararası Kısa Film Festivali’nin Lansman Toplantısı Gerçekleştirildi

    İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Sinema Topluluğu tarafından 16 – 19 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek İnönü Üniversitesi 14. Uluslararası Kısa Film Festivali için geri sayım başladı. Festivalin lansman toplantısı Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde usta Oyuncu Meral Çetinkaya’nın katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Belediye Başkanları, Malatya basını ile akademisyen ve öğrenciler katıldı.

    İnönü Üniversitesi 14. Uluslararası Kısa Film Festivali’nin Lansman Toplantısı Gerçekleştirildi yazısına devam et

    Yangın Gecesi

    Tatiana Huezo’nun yönettiği ve Ana Cristina Ordonez, Marya Membreno, Mayra Batalla, Norma Pablo ile Memo Villegas’ın oynadığı Yangın Gecesi (Noche de Fuego – Prayers for the Stolen), 01 Nisan 2022’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Mısır ve haşhaş yetişen, erkeklerin iş aramak için gidip bir daha dönmediği bir dağ kasabasında anneler, kızlarını uyuşturucu baronlarından korumak için dişlerini boyayarak veya saçlarına erkeksi bir hava verecek şekilde keserek çirkinleştirirler. Kızlarının kaçırılma tehdidine karşı yeraltında gizli yerler yaparlar. Anneleri onları, köle olmaktan, ölmekten kaçabilmeleri için eğitir.

    • Basın Bülteni
    • Fotoğraflar
    • Fragman
    • IMDb
    • Korkut Akın Yazıyor

    Zuhal, İstanbul’da İlk Kez İstanbul Film Festivali’nde

    Nazlı Elif Durlu’nun ilk uzun metraj filmi Zuhal, İstanbul’da ilk kez 41. İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşuyor. Filmin Erge Yeksan imzalı posteri de bugün yayınlandı. 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde seyirciyle buluşan ve başrolündeki Nihal Yalçın’a En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getiren film, uluslararası prömiyerini de Kasım ayında Tallinn Black Nights Film Festivali’nde yapmıştı. Kara komedi türündeki Zuhal, başarılı bir avukat olan ve İstanbul’un merkezinde yaşayan Zuhal adlı bir kadının evinin derinlerinden gelen bir kedi sesinin peşinde çıktığı çaresiz arayışı ve o güne dek yüzlerini bile görmediği komşularıyla yaşadığı absürt karşılaşmaları konu alıyor.

    Yaşamdan Bir Kesit

    Bir film neyi anlatır? Bir film, izleyiciyi perdeye yansıyanla özdeşleştirirse izleyicinin kendisini anlatır. Bu, ister yeryüzünde bir ülke olsun isterse uzayda bir gezegen… İnsani olan her şey bizim öykümüzdür. İşte, en tam da bu nedenle insana ilişkin her şey bizi de ilgilendiriyor, etkiliyor.

    Yangın Gecesi, (Noche de Fuego) Meksika’nın ücra bir dağ köyünde yokluk ve uyuşturucu baronları arasında sıkışmış köylülerin yaşamına odaklanıyor. Kız çocuklarını, ister kendileri için isterse satmak amacıyla olsun kaçıranlara karşı yapılabilecek bir şey vardır: Saçlarını kısa kesmek, güzelliklerini gizlemek… Hatırlayın, Selvi Boylum Al Yazmalım’da, annesi Türkan Şoray’ın canlandırdığı Asya’nın yüzüne is sürerdi, erkeklerden korumak için. Demek ki, dünyanın her tarafında var bu erkek egemen baskı ve kadınların taciz edilmesi, tecavüze uğraması.

    Tatiana Huezo’nun Jennifer Clement’in 2014 yılında yayınladığı aynı isimli romanından 2021’de, ortak yapımla uyarladığı filmde, daha küçük yaşlarda uyuşturucu baronlarından kaçmayı öğretiyor anneler, kızlarına. Polisin koru(ya)madığı apaçık… Köyde erkek yok, hepsi çalışmaya uzak kentlere gitmiş, oradan ne dönebiliyor ne de aramalara yanıt verebiliyor.

    Bir ona bakın bu buna…

    Tatiana Huezo’nun yalın bir dili var, gizlemiyor hiçbir şeyi. Gözünüze sokma çabası da yok, sadece gösteriyor. Siz, ister istemez etkisi altına giriyorsunuz ve kendi ülkenizle, kendi yaşadığınız yerlerle bağlantısını kuruyorsunuz.

    Yemyeşil dağların arasında, afyon yetiştirilen bir köyde, özellikle kaçırılmalara karşı kızların korunmayı öğrenmesi gerekiyor. Okula bile gitmeleri pek istenmiyor, yolda kaçırılabilecekleri düşünülerek. Ancak okulda, öğretmenlerin işlediklerini görünce, bizden çok ileride olduklarını görüp de üzülmemek mümkün değil. Çocuklar arasında kaç göç yok, cinsellik zaten yok. Çocuk çünkü onlar. Birliktelikleri arkadaşça… Bizde, bırakın okulları, sınıfları bile ayırmak için kırk takla atıyor egemen erk ve yandaşları. Çocuk gelinler bizde var, onlarda kaçırılmadıkları sürece kızlar özgür ve rahat. Bizde, regl olan kızlarını önce anneleri döver, gizle(n)meyi öğrenir çocuk, kimseyle paylaşamaz. Oysa doğal bir durumdur bu ve her genç kız iç içedir bu durumla. Peki, bizde niye sorun olurken, orada anneler yardımcı olur kızlarına? Film bu soruyu sorduruyor. Önemli bir soru ve cevabı da bizim gelişmemizin göstergesi…

    Şiddetin izi…

    Yaşamın içerisinde şiddet sadece vurmak, kırmak, dökmek, öldürmek değildir. Korkutmak da, korkup saklanmak da, okula gidememek de şiddettir. Hem de inanılmaz büyüklükte bir şiddet! İnsanı beter eder, ki ediyor da…

    Yangın Gecesi, (Noche de fuego), Yönetmen ve Senaryo: Tatiana Huezo, Oyuncular: Mayra Batalla, Marya Membreño, Ana Cristina Ordóñez González, Norma Pablo, Eileen Yáñez, Memo Vıllegas, Olivia Lagunas… 01 Nisan 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

    (29 Mart 2022)

    Korkut Akın

    korkutakin@gmail.com

    Turna Misali Filmi 41. İstanbul Film Festivali’nde Yarışacak

    Yönetmenliğini İffet Eren Danışman Boz’un üstlendiği, Turna Misali, 41. İstanbul Film Festivali’nin ulusal yarışma bölümünde yarışıyor. Turna Misali, 2019 yılında TRT 12 Punto Senaryo Günleri’nde TRT Ön Alım Ödülü kazanmıştı. Anadolu’da bin yıldır konar göçer kültürünü devam ettiren Sarıkeçili yörüklerinin yaşamını konu alan film, Türkiye prömiyerini 41. İstanbul Film Festivali’nde yapacak.

    Bana Karanlığını Anlat, Festival Yolculuğunda

    Gizem Kızıl’ın yönettiği ilk uzun metraj film olan Bana Karanlığını Anlat, bu yıl 41.si düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümü ve Seyfi Teoman İlk Film Yarışması’nda yer alacak. Filmde Aslıhan Gürbüz, Serpil Gül, Gizem Güçlü, Selim Can Yalçın, Giray Altınok, Mehmet Yılmaz Ak, Ersin Arıcı rol alıyor. Filmde, kalp krizi sonrası hayatını kaybeden Veli Bağdatlı’nın gasilhaneye getirilmesiyle aile arasında gizli kalmış tüm çatışmalar su yüzüne çıkar. Mutsuz bir evliliğin içine hapsolan Nermin, eşi Veli’nin ölümünün ardından geçen yılların hesaplaşmasını gasilhanede yapmaya karar verir. Nermin’in Veli’yle yüzleşmesi bir yandan kendisiyle yüzleşmesidir.

    Soğuk Metal, Sıcak Aşk

    Fransa’nın sembolü haline gelmiş Eyfel Kulesi ismini demir kuleyi inşa ettiren Fransız mühendis Gustave Eiffel’den alır. Yapımı 3 yıl süren ve Fransız Devrimi’nin 100. Yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris Fuarı için hazırlanan dev yapıt 300 metreyi bulan yüksekliği ile dünyanın en görkemli anıtları arasında yer alır.

    Fransız sinemasının yeni isimlerinden yönetmen Martin Bourboulon imzalı ‘Eiffel’ bu görkemli yapının ortaya çıkış öyküsü üzerine çekilmiş klasik yapıda bir çalışma. Filmin ilk bölümü tarihi bilgileri tazeliyor. ABD’nin kuruluşunun 100. yılı nedeniyle Fransa’nın hediyesi olan ve halen New York Liberty Island’da bulunan Özgürlük Heykeli’nin belli değişikliklerle Eiffel firmasınca yenilendiğini biliyoruz. Heykelin ilk örneğinin aslında Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından sipariş edildiğini ve peşinatı ödendiği halde yerel huzursuzluğa neden olacağı gerekçesiyle Paris’te depoya kaldırılmış olduğu bilgisini de aktarmış olalım. Bu hediye jesti karşısında Gustave Eiffel, Eylül 1886’da ABD’nin onursal vatandaşı payesiyle ödüllendiriliyor. Ününün doruğundaki teknik adam artık ülkesi için dev bir hamleye girişmeye hazırdır. Sanayileşmiş modern çağda geniş yığınların hayatını kolaylaştıracak bir metro ağı teklifi ile gelir önce. İyi bir projenin faydalı, demokratik ve kalıcı olması gerektiğini düşünür. Ancak devlet yetkilileri 1889 Dünya Fuarı için gösterişli bir iş istemektedir. Öyle ya anıt itibardır, prestijdir. Metronun hayal kurduramaz, oysa Sudan sömürge savaşının yenilgisini unutturmaya yönelik Fransa’nın haşmetini simgeleyecek bir anıt ile Fransa tarihten intikam alacaktır.

    Böylesine kızgın emperyal dürtülerle sipariş edilen metal kulenin inşası için Gustave’ın tek bir şartı vardır. Kule Paris’in göbeğinde olacak ve zengininden yoksuluna toplumun bireylerinin kaynaşacağı, sınıfsal sınırları aşmaya yönelik bir proje olarak devreye sokulacaktır. Seine nehrine bitişik yumuşak toprak dokusunun elverişsizliklerine karşın doğaya, yerçekimine meydan okuyan mühendislik şaheseri 3 yıl süren yapım sürecinde maddi manevi türlü zorluklar ve engellemelere göğüs germiş. Notre Dame’ın haşmetini gölgeleyeceği endişesi ile Vatikan’ın hışmına uğramış. Güvenlik sorunları ve grevlerle sarsılmış. Yapıyı estetik bulmayan sanatçıların eleştirisi ile karşılaşmış.

    Film bu zorlu dönemin tüm ayrıntıları üzerine yoğunlaşmıyor gerçi. Soğuk metal mücadelesine mola vererek sıcak bir aşk ilişkisinin dehlizlerine dalıyor bir süre sonra. Gustave’ın 20 yıl sonra Paris’te karşılaştığı unutulmaz ilk aşkı Adrienne, Ticaret Bakanlığı üst düzey yetkililerinden eski dostu Antoine’ın eşidir artık. Aradan geçen yıllarda kendisi de evlenmiş ve genç yaşta kaybettiği eşinden biri yetişkin genç kız olan 4 çocuğu olmuştur. Film onun aile hayatına şöyle bir değinip geçiyor ve ilk bölümlerden itibaren yoğun geri dönüşlerle 20 yıl öncesinde Bordeaux’da yaşanmış kırık bir aşk hikâyesi devreye giriyor. Bu noktada filmin ekseni de kayıyor. Ve Yeşilçam’dan fazlasıyla aşina olduğumuz en basitinden bir zengin aile kızı ile fakir idealist mühendis genç öyküsü izlemeye başlıyoruz. Bu da filmin başlangıçta vadettiklerine set çekiyor ve hikâye metal Eyfel’in varoluş mücadelesi ile hüzünlü aşk macerası arasında klasik finaline doğru yol alıyor. Dahi mühendisi Fransız sinemasının deneyimli oyuncularından Romain Duris canlandırıyor. Son olarak Kenneth Branagh’ın Agatha Christie uyarlaması ‘Nil’de Ölüm’ünde ihtiraslı Jacqueline de Bellefort rolünde izlediğimiz Emma Mackey’yi Adriennne rolünde izliyoruz. Müziklerini Alexandre Desplat’nın bestelediği ‘Eiffel’ büyük bir beklentiye kapılmadan izlenebilir, bilgilerimizi tazeleyen bir dönem filmi.

    (29 Mart 2022)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu