SİYAD Yılın En İyi Filmini Seçti: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) yılın en iyilerini seçtiği 57. Türkiye Sineması Ödülleri’ne yönetmenliğini Murat Fıratoğlu’nun yaptığı Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri filmi damga vurdu. İstanbul Modern Sinema’da gerçekleştirilen ödül töreninini Cem Davran sundu. Gecede yönetmenliğini Nehir Tuna’nın üstlendiği Yurt ve Sinan Kesova’nın üstlendiği Büyük Kuşatma filmleri de üçer ödül kazandı. Oyuncu ödüllerinde Büyük Kuşatma filmi önce çıktı.

SİYAD Yılın En İyi Filmini Seçti: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri yazısına devam et

Savaş Değil Barış Kazandırır: Lee

İkinci Dünya Savaşı sadece savaştaki ülkeleri değil tüm bir yaşamı tepeden tırnağa etkilemiş, toplumu, siyaseti, ekonomiyi, kültürü hatta ekolojiyi de tamamen değiştirmiştir. Savaş(lar) kötüdür, en kötü barış bile savaştan binlerce kat iyidir.

Ara Güler, kendisini fotoğrafçı olarak değil foto muhabiri olarak tanımlıyordu. Lee Miller, İkinci Dünya Savaşına katılmış, cepheden en vahşi fotoğrafları çekmiş önemli bir foto muhabiridir. Bir fotoğrafın anlaşılması 12 saniye sürermiş (belki 50 yıl öncesinin bilgisi, ama bir görsel birçok şeyi bir kareye sığdırabilir ve çok şey anlatabilir). Hatta bazen sayfalarla anlatamayacağınız bir olayı, sadece bir karede, ırk, dil, din, sınıf, ülke ayrımı olmaksızın anlatabilirsiniz. Lee de öyle biri…

Kate Winset’in, deyim yerindeyse tek başına götürdüğü bu filmde başarısını teslim etmek zorundayız. Sadece oyuncu olarak değil yapımcı olarak da çok emek vermiş, çok çalışmış ve hepimize bir pencere açmış Lee ile… Avrupa’da, sanat çevresinde keyifle yaşayan biriyken Lee, Hitler’in dünyayı yerle bir edecek savaş naralarını duyunca, fotoğraf makinesini alır ve savaşa katılır. Daha doğrusu katılmak ister, ama Avrupalılar (Fransızlarla İngilizler) cinsiyet ayrımcılığı yaparak engellerler. Amerikan pasaportu taşıdığı için yine de bir yolunu bulur ve engelleri aşar.

Sonrası… sonrası yok zaten. Kan, gözyaşı, vahşet. Yerle bir edilmiş şehirler, yok edilmiş yaşamlar, aileler, okullar… O çocukların gözlerindeki acı, korku, hüzün yeterli, yaşananların hiç de insani olmadığını bilmek için. Genç kızlara (hatta küçük çocuklara bile) tecavüz edilmesi -aradan geçen bunca yıl sonra bile- insanı etkiliyor, nefrete boğuyor. Asker hiç mi iyi bir şey yapmaz? Evet, savaştaysa, hiç ama hiç iyi bir şey yapmaz. Yapamaz da zaten, çünkü emir komuta zinciri içerisinde kurşuna bile dizilir de kimsenin ruhu duymaz; çok yıllar sonra “iade-i itibar” da yetmez.

Lee, gerçekten savaş karşıtı gözü kara bir foto muhabiridir. Toplama kamplarına girer, Hitler’in malikânesinde -gerçekten de çok ünlüdür o fotoğrafı- küvette fotoğrafını çektirir. Karşılaştığı insanlarla (sadece askerlerle karşılaşır ya) insani iletişim kurar ve onların içlerini dökmesini sağlar. Çok titizdir, kimseyi incitmez, ama çıplak gerçekliği yansıtır. Gönderdiği fotoğraflar ise sansüre uğrar. Sayfayı yöneten, okuyucuların korunması, ruh hallerinin daha da bozulmaması gerekçesini ileri sürer. Buna kim olsa çıldırır; Lee de, fotoğraflarının negatiflerini (bildiğiniz en değerli şeylerden daha değerlidir negatifler, bunun kayıtsız şartsız kabul edilmesi gerekir) keser, imha eder. O canını hiçe sayıp, ölümü göze alarak fotoğraf çekmiştir, ama masasının başındaki, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan yetkili, yasaklamış ve sansürlemiştir. O fotoğraflar, bugün, bize Hitler’in Mussolini’nin, Nazilerin vahşetini kanıtlıyor.

Film Lee üzerine kurulu dramatik bir biyografi… Belki tek eksiği Lee’nin arkadaşlarını tanımamamız, onların yeterince yer almaması… İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Lee’yi anlatan film, ünlü foto muhabirinin 1977’de ölümünden önce genç bir gazeteciye kendisiyle yaptığı röportaj sırasında “geri dönüş”lerle anlatılıyor. Sürprizi, izleyenlere bırakalım.

21 Mart’tan başlayarak gösterimde…

(17 Mart 2025)

Korkut Akın

[email protected]

MAFF MÜSİAD Altın Çark Uluslararası Kısa Film Festivali

MAFF MÜSİAD Altın Çark Uluslararası Kısa Film Festivali 2025, 08 – 12 Nisan 2025 tarihleri arasında kısa film dünyasının yetenekli ve üretici isimlerini bir araya getiriyor. Bu yıl birincisi düzenlenecek olan festival, sinema sanatının geniş yelpazesini kutlamak ve yeni yetenekleri desteklemek amacıyla gerçekleştirilecek. 08 Nisan’da festivale özel bir açılış gecesi ile sinema dünyasının önde gelen isimleri ve konuklarıyla buluşulacak; 09 – 11 Nisan 2025 tarihleri arasında AKM Yeşilçam Sineması’nda, kategorilere göre gruplandırılmış seçkin kısa filmler gösterim seanslarında izleyicilerle buluşacak. Yarışma sonuçları, 12 Nisan’daki ödül töreninde açıklanacak.

MAFF MÜSİAD Altın Çark Uluslararası Kısa Film Festivali yazısına devam et

Kadın Sinemacılar Konuşuyor

31. İFSAK Kısa Film Festivali kapsamında 11 Mart 2025 Salı günü saat 19:00’da İFSAK Nurettin Erkılıç Salonu’nda Kadın Sinemacılar Konuşuyor etkinliği yapılacak. Etkinlikte, kadın yönetmenler, görüntü yönetmenleri, kurgucular gibi sektörün tanınmış profesyonel kadınları bir araya gelerek kendi hikâyeleriyle, karşılaştıkları olumlu, olumsuz deneyimlerini sinemaseverlerle paylaşacaklar ve sinemada kadın bakış açısını ele alan bir sohbet gerçekleştirecekler. Bölümün konukları, başarılı görüntü yönetmeni Meryem Yavuz, kurgucu Selda Taşkın ve senarist – yönetmen Leyla Yılmaz olacak.

3. İstanbul Uluslararası Bahar Film Festivali

3. İstanbul Uluslararası Bahar Film Festivali (3. Istanbul International Spring Film Festival), Sancaktepe Belediyesi tarafından 15 – 16 Mart 2025 tarihlerinde düzenleniyor. Sinemanın evrensel dili aracılığıyla farklı kültürleri bir araya getirerek, sanatsal ifade özgürlüğüne ve yaratıcı düşünceye güçlü bir platform sunan festivalin 16 Mart tarihinde yapılacak Gala Gecesi, ulusal ve uluslararası alanda başarılara imza atmış sanatçılar, yönetmenler, yapımcılar ve sinema profesyonellerinin katılımıyla gerçekleşecek. Katılacak sanatçılar arasında Bedri Baykam, Müjdat Gezen, Nefise Karatay, Şebnem Schaefer, Tamer Levent gibi tanınmış isimler bulunuyor.

3. İstanbul Uluslararası Bahar Film Festivali yazısına devam et

TME Films’in Yeni Oluşumu: Encore Cinema

Encore Cinema sinema tarihine damga vurmuş modern klasik filmleri yeniden salonlara getiriyor. World Cinezone ve Cinemapink gruplarıyla yapılan anlaşma kapsamında seçili sinemalarda her hafta farklı bir modern klasik filmin gösterimi yapılacak. İlk gösterimini 12 Mart Çarşamba günü Marmara Forum World Cinezone’da Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring) filmi ile yapacak olan Encore Cinema önümüzdeki ilerleyen haftalarda Örümcek Adam, Da Vinc Şifresi, Matrix, Yıldızlararası, Batman: Kara Şövalye, The Hobbit gibi geniş kitleler tarafından beğeni ile takip edilen filmleri seyirci ile buluşturacak.

TME Films’in Yeni Oluşumu: Encore Cinema yazısına devam et

31. İFSAK Kısa Film Festivali Kapsamında Yapılacak Kısadan Uzuna Bölümünün Bu Yılın Konuğu: Melisa Önel

31. İFSAK Kısa Film Festivali kapsamında gerçekleşen, kısa filmlerinin ardından yaptıkları uzun metraj filmlerle öne çıkarak, Türk sinemasını dünya festivallerine taşıyan yönetmenlerin konuk olduğu Kısadan Uzuna Bölümü’ne bu yıl Melisa Önel konuk oluyor. Önel, ilk kısa filmi Omega Tilki’yi 2007 yılında çekti, 2009’da orta metraj belgeseli Ben ve Nuri Bala ile Uluslararası Antalya Film Festivali’nde En İyi İlk Belgesel Ödülü’nü aldı. 2016’da Omnibus bir film olan Kıyıdakiler filminde kısa bir dans filmi çeken Melisa Önel söyleşisi, 10 Mart 2025 Pazartesi günü saat 19:00’da İFSAK Nurettin Erkılıç Salonu’nda gerçekleşecek.

Erkekleri Doğrayalım

Marsilya’daki mütevazı apartman dairesinde toplaşmış üç kadının başlangıçta hiç de böylesi bir niyeti yoktur. 46 dereceyi bulan sıcak hava dalgası şirin sahil kentini kasıp kavururken, yazmak istediği aşk romanının ilhamını arayan Nicole (Sandra Codreanu) güneş gören balkonundan dikizlediği -Emily in Paris’in Gabriel’i- karizmatik bay Magnani’nin (Lucas Bravo) çıplak bedeni üzerinden erotik fanteziler üretme derdindedir. Webcam modelliği yapan kankası Ruby (Souheila Yacoub) ile üçüncü sınıf bir diziden Marilyn Monroe peruğu ile çıkıp geliveren Elise (Noémie Merlant) hararetli günün gecesinde üçlü masayı oluşturduğunda, karşı pencereden gelen flörtöz davete hiç düşünmeden icabet ediverirler. Neşeli saatler boyunca bol bol içilir, eğlenilir. Lakin gece, daha kolay elde edebileceğini düşündüğü Ruby’yi gözüne kestiren yakışıklının saldırgan hamlesiyle bol kanlı bir olaylar silsilesine evrilecektir.

2021 yapımı ‘Mi Iubita Mon Amour’un ardından ikinci uzun metrajını çeken Merlant’ın, başrolünü paylaştığı ‘Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi / Portrait de la Jeune Fille en Feu’nün yönetmeni Céline Sciamma ile birlikte kaleme senaryodan kotardığı ‘Balkondaki Kadınlar / Les Femmes au Balcon’ jenerik öncesi fiziksel şiddet gördüğü kocasını öldüren komşu kadının hikâyesi ile açılarak tavrını baştan ortaya koyuyor. Kısa bir süre önce, vahşi kapitalizmin yapay düzeni içerisinde çaresizce tatmin arayışını sürdüren yeni sürüm ‘Emmanuelle’ olarak izlemiş olduğumuz Merlant, filmin esinini 4 – 5 yıl önce erkek partnerlerden uzakta iki kız arkadaşı ile birlikte çıktığı aylar süren uzaklaşma deneyiminden almış. Öykünün tasarımına kaynaklık etmiş olan bu süreçte hayatının hiçbir döneminde kendini hem ruh hem de beden olarak bu denli özgür hissetmediğini ifade ediyor genç sinemacı. Üç kafadar arkadaş bu süreçte cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı ve eril baskı üzerine kafa yormuşlar. Bu meditatif seansların ürünü olarak bir apartman dairesinde bir araya gelmiş bedenleri ile barışık karakterler, dışarının tüm baskıcı kurallarından azat etmişler kendilerini. Evin balkonunda bedenlerini örtme, sokak ortasında göğüslerini kapatma gereği duymuyorlar örneğin.

Merlant ve arkadaşları konuştukça geçmişin travmalarından mizah ve absürd ile kaçabilme yolunu keşfetmişler. Filmde yakalanan başına buyruk ton, yerinde duramayan denemelere açık kamera kullanımı, farklı türlerin baş döndürücü kokteyli hep bu deneyimin iz düşümü olarak perdeye yansımış gözüküyor. Balkondaki kadınlar tabuları bir bir yıkarken, bu cesur ve komik punk feminist masal pusuda bekleyen eril şiddet sonrasında dehşet verici bir gerilim – korku sapağına yöneliyor ve perdeden kan damlıyor.

Geleneksel patriyarkal yapının egemenliğinden kurtuluş hemen gerçekleşmiyor yine de. Üçlünün içinde en romantik takılan Nicole’un gönlü erkeğin kıymetli (?) uzvunu bedeninden ayrı koymaya kolay razı olmuyor belki ama Elise erkek egemenliğine sırtını dayamaktan çok daha çabuk vazgeçecektir. Oyuncu – yönetmen Merlant o sıcak gecede gerçekleşen ya da teşebbüs edilen eril saldırganlığı perdeye taşımak yerine avukat kocasının Elise’in gönlü olmadan onunla cinsel ilişkide bulunmasını evlilik içi tecavüz sahnesi olarak uzun uzun perdeye taşıyarak bunu göstermiş. Son dönemde örneklerine sıkça rastladığımız gözüpek feminist anlatılara renkli bir sayfa ekleyen yapım, Alfred Hitchcock imzalı ‘Arka Pencere / The Rear Window’a benzer röntgenci bir erotik fantezi olarak başlıyor, türler arasında sörf yaparak coşkulu bir finale doğru adım adım ilerlerken üç kadın ruhlarında onları aniden değiştiren yeni bir umudu, kurtuluş umudunu keşfediyor.

(15 Mart 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Beyoğlu’nda 1. Kadın ve Sanat Şenliği Sona Erdi

Beyoğlu’nda bu yıl ilki düzenlenen 1. Kadın ve Sanat Şenliği, Bir Gün 365 Saat belgeselinin özel gösterimi ile sona erdi. Sinema temasıyla 04 – 07 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen şenlik; kadın yönetmenlerin kısa filmleri, ilham verici söyleşiler ve yaratıcı atölyelerle dolu dolu geçti. Beyoğlu Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen 1. Kadın ve Sanat Şenliği, 07 Mart’ta gerçekleşen kapanış programıyla sona erdi.

Beyoğlu’nda 1. Kadın ve Sanat Şenliği Sona Erdi yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Hepimiz Tehlike Altındayız

Aralık 1970, Rio de Janeiro sahilindeyiz. Yaz güneşinin altında insanlar plajda keyif yapmaktadır. Eunice Paiva (Fernanda Torres) denizin tadını çıkarırken tepesinden geçen helikopterin gürültüsü ile irkilir. Askeri diktatörlüğün giderek sıkılaşan pençesinde ezilen Brezilya saatli bomba gibidir. Tehlike çanları, çoluk çocuk tüm dostlara açık sayfiye evlerinden huzur yayılan 5 çocuklu aile için çalmakta gecikmez, aktif siyaseti bırakmış İşçi … Devamı…»

Zorbalık Nerede Başlar, Bağlantı Hatası Filminden İkinci Fragman Geldi

Günümüzün en çok tartışılan konularından biri olan zorbalık Bağlantı Hatası ile beyazperdeye taşınıyor. Yönetmenliğini Gökçen Usta’nın üstlendiği filmin yeni fragmanı yayına verildi. “Zorbalık okulda değil, ailede başlar” mottosuyla dikkat çeken film, ailelerin çocuklarını yetiştirirken onlara gerçekten iyi birer rol model olup olmadıklarını sorgulamaya davet ediyor, aile içindeki dinamiklerin gençler üzerindeki etkisini de çarpıcı bir sinema diliyle perdeye getiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Yeni Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Frankofon Film Festivali 2025

Frankofon Film Festivali, 14 – 23 Mart 2025 tarihlerinde Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştireceği programını açıkladı. Yedinci sanat, Mart ayından itibaren 16 şehirde, uluslararası en büyük festivallerde ödül kazanmış 14 filmden oluşan Türkçe altyazılı bir seçkiyle onurlandırılacak. Institut Français ve Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği girişimi ile başlatılan festival, Ankara, İstanbul, İzmir, Bergama, Ayvalık, Bandırma, Muğla, Bursa, Çanakkale, Edirne, Kapadokya, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, Lüleburgaz ve Mersin’de, Belçika, Kanada, Lüksemburg, Romanya ve İsviçre büyükelçiliklerinin yanı sıra kültür merkezi iş birliğiyle yapılacak.

Frankofon Film Festivali 2025 yazısına devam et

Gecenin Kıyısı, 14 Mart’ta Sinemalarda

Türker Süer’in yazıp yönettiği, başrollerini Ahmet Rıfat Şungar ve Berk Hakman’ın paylaştığı Gecenin Kıyısı, 14 Mart 2025 Cuma günü vizyona giriyor. Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan ve Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ve En İyi Kurgu Ödülü’nü, Ankara Film Festivali’nde de En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü’nü kazanan film, 15 Temmuz gecesinde geçiyor ve babalarının trajik ölümü sonrası yolları ayrı düşmüş iki subay kardeşin çatışmasını işliyor. Görüntü yönetmenliğini Matteo Cocco’nun üstlendiği 2024 yılı yapımı filmin kurgusu ise Rainer Nigrelli tarafından gerçekleştirdi.

Tohatlıyız Heri

Yasin Acun’un yönettiği ve Kürşat Akgül, Nursel Özdemir, Ahmet Durmaz ile Teoman Alpay’ın oynadığı Tohatlıyız Heri, 11 Nisan 2025’de MC Film dağıtımıyla Yunus Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Tokat’ta bakırcılık yapan Mehmet ve amcaoğullarının, Mehmet’in sevdiği Hediye’yi kaçırmak için girdikleri macera. Hediye’nin babası, kızının uygunsuz bir ilişki kuracağından endişelenip onu Tokat’a götürür. Ancak Mehmet, fırsat bulup Hediye’yi kaçırır ve amcaoğullarıyla birlikte Erbaa’dan başlayarak Tokat’ın çeşitli ilçelerinde peşlerine düşen Hediye’nin ailesinden kaçmaya başlarlar. Film, eğlenceli ve zorlu durumları içeriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Tohatlıyız Heri yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu