Hitler’in Küvetinde Banyo

Ellen Kuras’ın yönettiği ‘Lee’, 20. yüzyılın saygın savaş muhabirlerinden Lee Miller’ın (Kate Winslet) İkinci Dünya Harbi’nin göbeğinde fotoğraf makinesi ile koşturduğu görüntüleri ile açılıyor. Bir patlama ile savrulan genç kadın, güvenli alana geçmesi için uyarılıyor. Bu girişin ardından 1977’ye, Miller’ın Farley çiftlik evindeki son yıllarında verdiği nehir söyleşiye geçiyoruz. Röportajı yapan gazeteci (‘Rekabet / Challengers’dan tanıdığımız Josh O’Connor) anılarla yüklü odanın dört bir yanına saçılmış obje ve fotoğrafların ardındaki hikâyelerin peşindedir. Genç muhabir bu efsanevi kadını çağdaş dünyanın daha iyi tanımasını arzu ettiğini söyler.

Lee Miller’ın anılarının telifini almış olan Winslet, başta Michael Gondry imzalı 2004 yapımı ‘Sil Baştan / Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ olmak üzere, aralarında Spike Lee, Martin Scorsese, Sam Mendes ve Jim Jarmusch gibi bir dizi saygın sinemacının filmlerinde görüntü yönetmenliğini üstlenmiş olan Kuras’ın derdi de aynıdır. İki kadın elele vermek suretiyle, savaşın en karanlık günlerinde erkek egemen bir evrende türlü engellemelere karşı çıkarak kadın başına cepheden cepheye yaşananlara tanıklık etmiş, barışın hemen akabinde Yahudi soykırımının taze vahşetini belgeleyerek tarihe dosyalamış bu olağanüstü figürün anısını ölümsüz kılmak istemişler.

Tümü yayınlanmamış tarihi arşivinin sırlarını ortaya dökecektir Miller, ancak karşılığında Roland’ın kendisi ile ilgili bir hikâye anlatmasını ister. Bundan sonrası Miller’ın aksiyon yüklü kavgalı hayatının olağanüstü öyküsüdür. 1907 doğumlu Amerikalı Miller 30’lu yıllar Paris’inde Vogue Dergisi’nin tanınmış modellerinden biri olmuş, bu sayede Fransız sanat çevresinde önemli dostlar edinmiştir. Geriye dönüşlerle ilerleyen uzun röportajın ilk bölümünde, Güney Fransa’nın Mougins beldesinde pür neşe bir kır sohbetine tanık olur, savaşın hemen öncesinde 1938 yazının keyfini çıkarmakta olan Lee ve dostları ile tanışırız. Miller’ın yakın arkadaşı Nusch (Noémie Merlant) ve ile kocası ünlü şair Paul Éluard (Vincent Colombe), bir diğer kankası Solange D’ayen (Marion Cotillard) ve Pablo Picasso’nun da (Enrique Arce) aralarında olduğu bohem takımı giderek yaklaşan Nazizm tehdidini fazla ciddiye almadan güneşli günlerin tadını çıkarmaktayken, topluluğa sonradan katılan İngiliz ressam ve sanat ajanı Roland Penrose (Alexander Skarsgård), Lee’nin hayatına girecek ve birlikteliklerini Londra’ya taşıyacaklardır. Genç kadın İngiliz Vogue Dergisi’ndeki işini kolay elde edemeyecek, ancak sonrasında editör Audrey Whithers (Andrea Riseborough) ile birlikte kariyerini adım adım inşa edecektir.

Fransız sayfiyesinin neşeli ve özgür paleti altında başlayan aydınlık öykü, patlayan savaşın karanlığına doğru yol alırken Lee önce Londra Blitz yıllarının kargaşasını belgeleyecek, daha sonra meslekten yoldaşı Davy Sherman (Andy Samberg) ile birlikte ön cephelerdeki mücadeleye tanıklık edecektir. Paris’in işgalden kurtuluşunun ardından Buchenwald ve Dachau ölüm kamplarına ilk giren gazeteciler olarak trajik vahşet görüntülerini tarihin arşivine aktaracak olan ikili, savaşın hemen sonrasında Hitler’in Berlin’deki karargahına sızacak, Miller diktatörün küvetine kadar girerek, Dachau izlerini taşıyan botlarını banyo havlusunun üzerine bıraktığı fotoğrafını tarihe miras bırakacaktır.

‘Lee’ değeri unutulmaya yüz tutmuş tarihi bir şahsiyetin, 1940’lı yıllarda erkek egemen gazeteciliğe başkaldırmış ve kendini var etmiş cesur bir kadın gazeteci yazarın öyküsünü geniş kitlelere yeniden hatırlatılması adına önemli bir çabaya soyunmuş. Filmin konvansiyonel bir akışta zaman zaman tekrara düşen hantallığından yakınılabilir belki, ancak çağımızı giderek kuşatmaya başlayan dikta uygulamalarına karşı tarihsel bir uyarıda bulunması anlamlı ve çok önemli. Kuras finaldeki sürprizi ve son jenerikte akan gerçek görüntüler eşliğinde Miller’ın savaş sonrası özel yaşamının kapısını aralıyor, geçmişin saklı yaraları gün ışığına çıkarken bu ilginç kadın portresinde eksik kalmış noktaları tamamlamaya çalışıyor.

(19 Mart 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

Anısına – Sami Şekeroğlu

31. İFSAK Kısa Film Festivali kapsamında 12 Mart 2025 Çarşamba günü saat 19:30’da İFSAK Nurettin Erkılıç Salonu’da Anısına – Sami Şekeroğlu başlıklı anma etkinliği yapılacak. İFSAK Kısa Film Festivali’nde son altı yıldır, yitirdiğimiz değerli sinemacılara yer veriliyor. Etkinlikte bu yıl, 24 Kasım 2024 tarihinde aramızdan ayrılan Türk sinema tarihinin en önemli isimlerinden, Türkiye’nin ilk sinema profesörü ve yönetmeni Sami Şekeroğlu konuşulacak ve anılacak. Söyleşiye Prof. Alev İdrisoğlu, Prof. Asiye Korkmaz, Serdar Akar, Murat Şeker, Gani Müjde ve Uğur İçbak konuşmacı olarak katılacak.

Korkut Akın Yazıyor: Günün Gündemini Yakalayan Film: Gecenin Kıyısında

Sinemacı gündemi yakaladığında, inanın ki, hem izleyicinin beğenisini kazanır hem de gerçekten başarılı olur. 15 Temmuz darbesi, ne kadar darbedir, ne kadar manipülasyondur tartışılır. Kimin kazandığı ya da kaybettiği de, ancak bir ülkenin ve yurttaşlarının yaşamını değiştirdiği kesin bir gerçektir. Türker Süer, hem ilginç, ilginç olduğu kadar önemli ve bir o kadar da gerekli bir film yapmış hem de filmin tartışılmasını sağlamış. Kazandığı ödüller … Devamı… »

O da Bir Şey mi

Pelin Esmer’in yönettiği ve Timuçin Esen, Merve Asya Özgür, İpek Bilgin ile Nur Sürer’in oynadığı O da Bir Şey mi, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Sine Film – Rosa Film – Ay Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Söke Film Festivali’nin konuklarından İstanbullu ünlü yönetmen Levent, kaldığı otelde kat görevlisi olarak çalışan yirmilerindeki Aliye’den bütünüyle habersizdir. Oysa kendine yeni bir hayat hikâyesi edinmeye çalışan Aliye, Levent’i ve filmlerini çok iyi tanımaktadır. Aliye’nin çetrefilli hikâyesi, birbirinden tamamen farklı hayatlara sahip bu iki uzak insanı bir araya getirir. Şimdi gerçek ile kurgu arasında bir seçim yapmak zorundadırlar.

O da Bir Şey mi yazısına devam et

Küresel Sorunumuz Var: Ayı Paddington: Ormanda Macera

Ayı Paddington, tanıdığımız ve sevdiğimiz bir çizgi film kahramanı. Hem çizgi karakter olarak sevimli hem de akıllı. Bu kez, “ayı”lıktan Paddington Brown olmasına, o çok sevdiği Lucy Teyzesini bulmasına kadar geniş bir süreci izliyoruz; epey maceralı ve aynı oranda heyecanlı. Çizgi karakter olmasına karşın ünlü oyuncularla da desteklenmiş.

Filmin ana teması, hepimizin içinde bulunduğu sorunla aynı… Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, ekolojik ya da kişisel birçok nedenle dünyanın birçok yerinden birçok insan (buna ayılar da dahil) göç ediyor. Göçmenlik, belki de en çok bizim ülkemizde bu denli tepki çekiyor. Muhakkak ki, dünyanın birçok ülkesinde mülteci, ilticacı (aynı anlamdaki iki sözcük olsa bile farklı anlamlarda kullanılıyor; biri yeni göçmüş, ikincisiyse gittiği yerde kimlik -kartı- edinmiş) insanlar yaşıyor. Doğaldır ki, iş, barınma, sağlık, beslenme sorunu yaşayanlar tepki duyuyor; sorun yaşamayanlar ise ilticacılara veya mültecilere olumlu bakıyor.

Ayı Paddington; Peru dağlarından Londra’ya göçen ve orada “tutunan” sevimli bir ayı. Bir parçası olduğu Brown ailesi, öyle seviyor ki, asla onu yalnız bırakmıyor. Birlikte Peru’ya Lucy Teyzesini bulmak için maceraya bile atılıyor. Öte yandan İspanya sömürgenler altın peşinde koştu yıllarca, bugün onların torunları da koşuyor… Yani, göç(menlik) yüzyıllardır ülkelerin bir gerçeği. O kadar içselleştirilmiş ki, (biz küçümseyip yadsısak da) çocuk filmlerine konu olacak denli önemli. Göç ve göçmenlik olgusu daha uzun yıllar ülkelerin ekonomisini, kültürünü, yaşamını belirleyecek. En tam da bu nedenle, çocuk filminde yer alması sevindirici. Çocuklar hiç değilse sorunun gerçek kaynağını, nedenini öğrensin.

Ayı Panddington: Ormanda Macera, keyifli ve mesajı olan bir film. Birkaç gün güneş gördük, ama hava yeniden kapattı ve soğudu; yaz görüntüleri insanın içini açıyor. Doğayı ve ormanları seyretmek güzeldi. Portakalın (her ne kadar nakliye dense de) tüm dünyaya satılması da bir küçük göç öyküsü aslında.

21 Mart’tan başlayarak gösterimde…

(18 Mart 2025)

Korkut Akın

[email protected]

Histeri (Yönetmen: Mehmet Akif Büyükatalay)

Mehmet Akif Büyükatalay’ın yönettiği ve Devrim Lingnau İslamoğlu, Mehdi Meskar, Serkan Kaya, Nicolette Krebitz, Aziz Çapkurt ile Nazmi Kırık’ın oynadığı Histeri (Hysteria), önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Filmfaust – ZDF tarafından vizyona çıkarılıyor.
Histeri, 1990’larda Almanya’da göçmenlerin evlerinin kundaklanmalarını konu alan provokatif bir filmin çekimleriyle başlıyor. Çekimler sırasında gerçek bir Kuran yanınca sette gerginlik çıkıyor ve Türk asıllı Alman yönetmen ırkçılıkla suçlanıyor. Herkesin birbirine öfkelendiği bu son derece gergin ortamda prodüksiyon stajyeri Elif, olaya karışan herkesin gerçek niyetinin aslında başka olduğunu fark ediyor.

Histeri (Yönetmen: Mehmet Akif Büyükatalay) yazısına devam et

Buradayım, İyiyim

Emine Emel Balcı’nın yönettiği ve Bige Önal, Elit İşcan, Görkem Mertsöz, Mustafa Sönmez, Elçin Atamgüç, Ayhan Kavas, Ayşe Lebriz Berkem ile Uygar Bodur’un oynadığı Buradayım, İyiyim (I’m Here, I’m Fine), önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Heimatlos Films – Prolog Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Filiz, doğum sonrası içine düştüğü depresyonu henüz geçmemiş, çalışan genç bir annedir. Anneliğe alışmaya çabalarken sıkışıp kaldığını hisseden, nefes alabileceği her fırsatta evden dışarı çıkmanın yollarını arayan Filiz, kendine ait bir araba almaya niyetlenir, böylece karşılaştığı Şule ile yeni bir dayanışma ihtimali doğar.

Buradayım, İyiyim yazısına devam et

Terrifier 2: Özel Bölüm – Art the Clown’un Kâbusu Büyüyor

Art The Clown Geri Döndü. Tüm dünyada büyük gişe başarısı yakalayan Terrifier serisinin 2. filmi, ABD, İngiltere ve İrlanda’daki sinema gösterimlerinin ardından Special Edition etiketiyle 21 Mart 2025 Cuma günü Türkiye’de ilk kez sinemalarda olacak. Bu özel versiyon, daha önce hiç yayınlanmamış yalnızca Terrifier 2’nin en kanlı sahnelerini değil, en çarpıcı ön izlemeleri ve Art’ın daha önce hiç görülmemiş özel sahnelerini de içeriyor. Şiddetin ve korkunun sınırlarını zorlayan bu özel sürüm, Terrifier evrenine derinlemesine dalmak isteyen izleyiciler için hazırlanmış benzersiz bir deneyim sunuyor. Çük daha fazla kan, daha fazla korku, daha fazla Art.

28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Ödülleri Açıklandı

28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında her yıl, sinemadaki kadın emeğini görünür kılmak ve kadın sinemacıları yeni üretimlerine teşvik etmek amacıyla kadın sinema emekçilerine ödül veriliyor. Bu yıl festivalde Onur Ödülü oyuncular Gülşen Bubikoğlu ve Hülya Darcan’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri, yapımcı ve festival yönetmeni Başak Emre, oyuncu Bennu Yıldırımlar, cast direktörü Harika Uygur ile Genç Cadı Ödülü ise oyuncu Mina Demirtaş’a takdim edilecek.

28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Ödülleri Açıklandı yazısına devam et

21. Akbank Kısa Film Festivali Başlıyor

Sinema sektörününün buluşma noktası olan Akbank Kısa Film Festivali, sinema sanatı için kısa filmin öncü rolünün bilinciyle, bu alanda etkin bir platform oluşturmak üzere 17 – 27 Mart tarihlerinde 21. kez düzenlenecek. 73 ülkeden toplam 2.346 kısa filmin başvurduğu Akbank Kısa Film Festivali, Festival Kısaları, Dünyadan Kısalar, Genç Bakışlar, Kısadan Uzuna, Deneyimler, Belgesel Sinema, Perspektif, Özel Gösterim ve Forum gibi bölümlerden oluşuyor. Dünya festivallerinde yer almış birçok filmin yanı sıra çok sayıda Türkiye prömiyeri yapacak yeni filmlerin yer aldığı, 41 ülkeden 87 kısa ve 3 uzun metraj film festivalde sinemaseverlerle buluşacak.

21. Akbank Kısa Film Festivali Başlıyor yazısına devam et

Quentin Tarantino’nun Efsanevi Filmi Pulp Fiction 30. Yılında Beyazperdeye Geri Dönüyor

Sinema tarihinin ve yönetmen Quentin Tarantino’nun en ikonik filmlerinden olan Ucuz Roman (Pulp Fiction), 30. yılını kutlamak için Nisan 1995 vizyonundan beri ilk defa tekrar Türkiye’ye dönüyor. Başyapıt, efsanevi sahneleri, unutulmaz diyalogları ve eşsiz tarzıyla bir kez daha sinema izleyicilerine benzersiz ve güzel bir deneyimi yaşatmaya hazırlanıyor. Üstelik restore edilmiş 4K kalitesiyle. Pulp Fiction, 30. yıl kutlamaları çerçevesinde, 12 Nisan 2025 Cumartesi günü İstanbul Film Festivali’nde özel bir geceyle Türkiye galası yapacak. Festival organizasyonları dahilinde filmde yer alan oyuncuların da yeniden vizyon ve kutlamalar için İstanbul’a gelme ihtimalleri de bulunuyor.

Korkut Akın Yazıyor: Abartılı Gerçeklik: Balkondaki Kadınlar

Küresel ısınma, kentlerde, ısı adası oluşturan beton yığınları arasında kendini daha çok gösteriyor ve zaten çok sıcak olan gün(ler) daha da çekilmez oluyor. Abartı sadece havanın sıcaklığında değil, yaşamlarda da… hatta “Balkondaki Kadınlar”da da o kadar büyük ki, abartının abartısı gerilimden komediye, aşk hikâyesinden korkuya dönüp duruyor. Üç kadın arkadaş, Marsilya’nın kendine özgü dar, ama yüksek binalarla çevrili … Devamı… »

Siccin Serisinin Yapımcısından, Üç Harfliler: Fal, 28 Mart’ta Sinemalarda

Senaryosu ve yönetmenliği Mert Uzunmehmet’e ait, 28 Mart’ta vizyona girecek olan Üç Harfliler: Fal filminden poster yayınlandı. Filmin kadrosunda Alara Eriç, Ecem Ustaoğlu, Nisa Arslan, Nazan Beyazıt, Adem Tosun, Reyhan İlhan, Oğuzhan Mengubeti, Hicran Çalı, Önem Pişkin, Yaren Bozkuş yer alıyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra taşradaki aile evine dönen İrem, karanlık sırlarla yüzleşmeye hazır değildir. Ev, yalnızca yatalak annesi, babası ve birlikte büyüdüğü kuzenleri Nida ile Esma’yı değil, aynı zamanda suskunlukla beslenen eski korkuları da barındırır. İrem’in dönüş gecesi, anneannesi Mukaddes’in aniden ölmesiyle evde açıklanması zor tuhaflıklar baş gösterir.

Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi

Tolga Karaçelik’in yönettiği ve Steve Buscemi, John Magaro, Britt Lower ile Sydney Cole Alexander’ın oynadığı Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi, 18 Nisan 2025′de Chantier Films dağıtımıyla Asteros Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Keane, kitap yazarken bir yandan da sarsılan evliliğinin derdine düşmüştür. İçtiği bir gece, onun hayranı ve emekli seri katil olduğunu iddia eden Kollmick’le tanışır. Kollmick, sarhoş olan Keane’i kendisi hakkında yazmaya ikna etmeye çalışır ve Keane’in karısı Suzie ile tanıştığında sabahları evlilik danışmanlığı, akşamları da yeni kitap için seri katil danışmanlığı yapmaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi yazısına devam et

Uluslararası Urla Gastronomi ve Film Festivali Birbirinden Keyifli Filmleri İzleyicilerle Buluşturacak

Bu sene ilk kez yapılacak olan Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali kapsamında söyleşi, workshoplar, masterclass etkinlikleri, film gösterimleri gibi birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Festival boyunca birbirinden değerli filmler festival katılımcılarının beğenisine sunulacak. Gastronomi, sanat ve tarihin buluşma noktası Urla’da yapılacak festivalde birçok gastronomi filmi katılımcılarla buluşacak. Gastronomiyle ilgili hikâyeleri perdeye taşımanın gücüne inanarak yola çıkan festival, 3 gün boyunca adeta bir şölene ev sahipliği yapacak, Türk gastronomi filmleri kültürünü geliştirmek ve girişimlere destek vermek amacıyla düzenlenecek.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu