Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Karaoğlan: Camoka’nın İntikamı

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Kelebek etkisi nedir, bilirsiniz. Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpmasının dünyanın öteki ucundaki başka bir olaya etki edebildiğini öngören bir felsefedir. Sinemada “The Butterfly Effect” adıyla filmi de yapılmıştır ve “Kelebek Etkisi” adıyla 09 Nisan 2004 tarihinde sinemalarımızda gösterilmiştir. Geçen hafta Özen Film “Davud ve Calût: İnanç Savaşı” Türkçe ismini uygun gördüğü “David vs. Goliath: Battle of Faith” orijinal isimli filmi önümüzdeki aylarda vizyona çıkaracağını duyurdu. Filmin adındaki “Calût” kelimesini ilk defa duyduğumu itiraf ederim. Bu kelime görüldüğü gibi orijinal isimdeki “Goliath” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmış. 1960’lardaki Herkül ve Masist’li filmler furyasına yetişmiş sinemaseverler -tahminen- “Herkül Golyat’a Karşı”, “Masist ve Golyat” isimli onlarca film seyrettiğini hatırlar. Günümüzdeki filmlere Türkçe isim koyarken benzer filmlerde geçmişte nasıl isimlendirme yapıldığına bakmakta yarar vardır. Herkül’den misal verirsek son yıllarda sinemalarımıza “Hercules” olarak gelen filmlerin adlarını yadırgamışımdır. Lâfı dolandırıp kelebek etkisine getireceğim. 40 yıllık Golyat nasıl Calût olmuş diye düşünürken bir baktım Yeşilçam’ın unutulmaz oyuncusu Danyal Topatan’a gelmişim. Calûd-Golyat-Masist etkisini yukarıda açıkladım. Bahsettiğim olayda kelebek etkisi şöyle devam ediyor: Masist’li filmleri düşünürken o tür filmlerde oynayan ünlülerinden Steve Reeves ve Gordon Mitchell’i hatırladım. Steve Reeves’in günümüzün John Wick’i Keanu Reeves’in dedesi olmadığını daha önceki bir yazımda bahsetmiştim. Bilen bilir, bilmeyen internetten bakabilir, Gordon Mitchell yabancı sinema oyuncularının en yakışıklı çirkin adamıdır. Tuhaf bir ifade olduğunun farkındayım ama Yılmaz Güney’e Çirkin Kral lâkabını veren bir neslin sinemaseveri olduğumu düşünürsek bu ifademi mazur görebilirsiniz. Gordon Mitchell’den de Danyal Topatan’a geçtim. Karaoğlan filmlerindeki Camoka rolüyle başrole kadar tırmanan bu benzersiz oyuncumuz zamanında çok sevilirdi. Allah rahmet eylesin. (18 Haziran 2017)
Kelebek etkisini sürdüren diğer yorumlar:
Nizam Eren: Abi harika anlatmışsın… Hiç bişey anlamadım.
Sadi Çilingir: Başında yazıyor: Kelebek etkisi. Danyal Topatan – Karaoğlan – Cengiz Han – Orta Asya… Git gidebildiğin kadar. Sen yine de bir beğendi ifadesi tıkla.
Ali Sönmez: “Yabancı sinema oyuncularının en yakışıklı çirkin adamı” bence Charles Bronson’du.
Sadi Çilingir: Sen benden daha genç kuşak olduğun için makûldür. Bronson da gözdelerimdendir. Lemi Kovşın’ı da hatırlatırsın sen şimdi. Michael Constantine miydi? (Nizam gördüğün gibi kelebek etkisi sürüyor.)
Nizam Eren: Kelebek etkisi değil bu, huzurevi dayanışması.
Ali Sönmez: Eddie Constantine; bak ona yetiştim. Ama o yakışıklı filan değil, düpedüz çirkindi. At suratlı Fernandel’den biraz daha yakışıklı ancak.
Sadi Çilingir: Nizam, sen de huzurevini ziyarete gelen gençlerdensin sanırım.
Nizam Eren: Bu bayram el öpmeye geleceğim. Bana Feri Cansel, Melek Görgün’ü falan anlatırsınız.
Sadi Çilingir: Süheyl Eğriboz, Kudret Karadağ, Coşkun Göğen… Anlatacak çok şey var. Önder Somer… Kelebek etkisi devam ediyor.

(Fotoğraf: Steve Reeves – Herkül) Toplumumuz insanı tarif ederken nedense pek dengesiz davranmış. Kalem kaş, elma yanak, kiraz dudak, hokka burun, burma bıyık, top sakal, zeytin göz dediğimiz yüzümüzü seyre açık bırakmışız; sırma / lepiska saçlım diye methettiğimiz kafamızın tepesini ise şapka, bere, kep gibi malzemelerle muhasaraya almışız. Bendeniz her iki tarafımı da özgür bıraktım. Bıyık yok, şapka yok, sakal yok, bere yok. Maşallah her yönüm püfür püfür. (20 Haziran 2017)

“İyilikten maraz doğar” atasözümüze şu günlerde yürürlükte olan sinema ortamından bir misal vereyim. Arkadaşın birisi filminin DVD.sini yayınlamak için bir firmadan talep geldiğini belirttikten sonra bir an önce sinema salonlarında gösterilebilmesi için öneride bulunmamı istedi. Bilen bilir, filmler sinema salonlarında gösterilmişse DVD hakkı ücretleri artar. Sanat filmleri gösteren bir grup ile bağlantı sağladım. Bir süre bekledim, bir süre dediğime bakmayın, lafın gelişi öyle. Arkadaştan birkaç hafta çıt çıkmayınca grubu arayıp neticeyi sordum. Önümüzdeki Ekim ayında gösterimini planladıklarını söylediler. Tam bu aşamada filmin DVD.si pat diye piyasaya çıkarılıverdi. Muhtemelen grup DVD.si çıkan filmi Ekim ayında sinema salonlarında göstermekten vaz geçecek. Yazının başındaki atasözünün “iyilik” kısmını anmasak da olur, çünkü biz sinefiller hiçbir menfaat beklemeden tüm filmlerin sinema perdesinde izlenmesi için gayret sarf ederiz. Ancak bu durumda “doğan maraz” bendenizin şevkimin kırılması oluyor. Bu kırılma, benzer durumda bir müddet çekimser davranmama sebep olacak. Neticede hepimizi insanız, ne kadar prensipli davranmaya çalışsak da aciz olduğumuzdan prensiplerimizi askıya alabiliyoruz. Ama henüz korsandan sinema filmi izlememe prensibimi devam ettirdiğimi belirteyim. (22 Haziran 2017)

Son zamanlarda sade ifadeli yazıları daha çok sever oldum. Misal: Gökyüzü bulutlandı, yağmur yağabilir. Çok süslü, tuhaf ifadeli yazıları sevmiyorum. Misal: Sevgisizlik uçurtmanın kanadında umarsızlığın pişmanlığıyla dalgalanıyor. (20 Haziran 2017)

İrmik helvasında racon: Çam fıstığı ne kadar pahalı olursa olsun her porsiyonda yeteri kadar olacak. (21 Haziran 2017)

(21 Temmuz 2017)

Sadi Çilingir

[email protected]

Psikolojik Gerilim Filmi Durak Bugün Vizyona Girdi

Muna ve Bunyamin filmlerini izleyiciyi buluşturan İkinciyeni Film’in yeni yapımı Durak, 14 Temmuz’da (bugün) 106 kopya ile vizyona girdi. Yönetmenliğini Serdar Gözelekli ve Muammer Koçak’ın üstlendiği, çekimleri İstanbul ve Kayseri’de gerçekleşen psikolojik gerilim türündeki filmde Emre Altuğ başarılı gazeteci olan Tahir, Görkem Yeltan ise öğretmen Feride rolünü üstleniyor. Film, Hasan Sabbah ve fedailerine sembolik göndermeleri olan ve günümüzde faaliyet gösteren kötücül bir örgüte ve kurbanlarına odaklanıyor. Bu anlamda kendi türündeki yapımlardan farklı olarak, şimdiye dek irdelenmemiş bir konuyu psikolojik gerilim türünün içine taşıyor.

Hayal Perdesi Dergisi’nin, Temmuz – Ağustos Tarihli 59. Sayısı Çıktı

Hayal Perdesi Sinema Dergisi’nin Temmuz – Ağustos 2017 tarihli sayısının dosya konusu, internet dizileri. Yeni bir mecra olarak yönetmenlere heyecan veren internete dair soruşturma gelecek sayılarda da devam edecek. Güney Kore Japonya’ya Karşı başlıklı yazıda üç Güney Kore filmi inceleniyor. Karanlık Görev, Hizmetçi ve Kara Büyü filmleri ülkenin karanlık geçmişiyle yüzleşmesi bağlamında ele alındı. Derginin Vizyon sayfalarında Genç Karl Marx, Aşk ve Savaş, Zombi Ekspresi, Kedi ve Vizyon Ötesi bölümünde ise Abbas Kiyarüstemi ile 76 Dakika, 15 Saniye filmleri değerlendirildi.

Cenaze İşleri’nin Çekimleri Odunpazarı’nda Devam Ediyor

Kızkaçıran, Sağ Salim, Terkedilmiş ve Öldür Beni gibi filmlerin yönetmeni Korhan Uğur’un komedi filmi Cenaze İşleri’nin çekimleri Eskişehir’de devam ediyor. Başrollerini Melih Selçuk ve Cemre Melis Çınar’ın paylaştığı film belediyede kimsesizler mezarlığından sorumlu olan Orhan karakterinin başına gelen talihsiz olayları mizahi bir şekilde ele alıyor. Filmin kadrosunda ayrıca Suzan Aksoy, Aydan Burhan, Ergun Kuyucu ve Halil Kumova gibi tanınmış oyuncular yer alıyor.

Rock’n Roll

Guillaume Canet’in yönettiği ve Guillaume Canet, Marion Cotillard, Gilles Lellouche ile Philippe Lefebvre’nin oynadığı Rock’n Roll, 21 Temmuz 2017’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Guillaume Canet, bir erkeğin isteyeceği her şeye sahiptir. Ancak bir gün, yirmili yaşlardaki bir aktris kendisine artık kadınların gözünde eskisi kadar çekici bir erkek olmadığını söyler. Aslına bakılırsa, Guillaume hiçbir zaman öyle biri olmamıştır ama bunu duymak onu hayli yaralar. O’nu asıl can evinden vuransa, en seksi aktörler listesinden düşmesi olur. Guillaume Canet, yaşam şekli olarak yepyeni bir tarzı benimser.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Dünyada Bir Gece

Jim Jarmusch’un yönettiği ve Gena Rowlands, Winona Ryder, Lisanne Falk ile Alan Randolph Scott’un oynadığı Dünyada Bir Gece (Night on Earth), 21 Temmuz 2017’de Filmartı Film dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Film, aynı anda gerçekleşen, farklı saat dilimleri, kıtalar ve dillere yayılan beş komedinin bir sekansı. Her bölüm, gecede seyir halinde olan taksi şoförü ve bir aracın içindeki alanı paylaştığı müşterileriyle iki destinasyon arasında gelişen kısa ilişkiye odaklanıyor. Gün batımının karanlığa yer verdiği Los Angeles’de başlıyor, oradan da New York, Paris ve Roma’nın gecelerinde devam ediyor ve Helsinki’de sona eriyor.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Dünyada Bir Gece yazısına devam et

Stefan’ın Odası WitchTV’de Ziyarete Açıldı

Kutluğ Ataman, WitchTV adlı Youtube kanalında film ve video çalışmaların ücretsiz olarak yayınlıyor. WitchTV’de sanatseverlerle buluşan Stefan’ın Odası, 2010 – 2011 yılları arasında İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde İçimdeki Düşman adlı sergide yer aldı. İzleyicileri, bir erkeğin düşüncelerine doğru yolculuğa çıkaran Stefan’ın Odası, hem davetkâr hem de rahatsız edici olmayı amaçlıyor. Stefan’ın Odası ayrıca, ikinci kuşak Queer Sanat’ın en önemli ve olgun eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • İzlemek için tıklayınız.

Trabzon Film Festivali’ne Görkemli Tanıtım

TUFFEST – Trabzon Uluslararası Film Festivali İstanbul lansmanı Şişli’deki Grand Cevahir Otel’de yapıldı. Sanat camiasından birçok ünlü yönetmen, oyuncu ve Trabzonlu iş adamlarının yanı sıra siyaset dünyasının tanınmış simaları da lansmanda yer aldı. Festival kapsamında yapılacak Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film 100.000 TL, En İyi Yönetmen 20.000 TL, En İyi Senaryo 15.000 TL ve En İyi Müzik Ödülü 15.000 TL olarak açıklandı.

Trabzon Film Festivali’ne Görkemli Tanıtım yazısına devam et

Saklambaç: Ölüm Oyunu

Samet Çakırtaş’ın yönettiği ve Yusuf Karakuyu, Ali Akgöl, Buse Naz Çınar ile Ceren Müftüoğlu’nun oynadığı Saklambaç: Ölüm Oyunu, 21 Temmuz 2017’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Blackwell Production tarafından vizyona çıkarılıyor.
Üniversite öğrencisi bir grup genç, hafta sonu tatili için civar köylerden birine yolculuğa çıkar. Yolculuk sırasında yolda başlarına gelen esrarengiz bir olay yüzünden araç çamura saplanır. Aracı saplandığı yerden kurtarmak için yardım istemek üzere bir eve giren gençler, girdikleri bu evde hiç tahmin etmedikleri bir olayla karşı karşıya kalırlar. 5 arkadaşın mücadelesi sürprizli olaylara bir maceraya dönecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman

Saklambaç: Ölüm Oyunu yazısına devam et

Geçmiş Filminin Galası Yapıldı

14 Temmuz’da vizyona girecek olan Çağdaş Çağrı imzalı Geçmiş filminin özel gösterimi Levent Cinemaximum Kanyon Sineması’nda yapıldı. Gösterime filmin oyuncuları Bülent Emin Yarar, Lila Gürmen, Gözde Kansu ve Elena Viunova katıldı. Bu yıl 12.si düzenlenen Uluslararası Mexico Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü alan Geçmiş aynı zamanda ARFF Uluslararası Paris Film Festivali’nde En iyi Yönetmen Ödülüne layık görülmüştü. Türkiye prömiyerini 23. Uluslararası Adana Film Festivali’nde gerçekleştiren Geçmiş’in oyuncu kadrosunda ayrıca Yeliz Akkaya ve Volga Sorgu gibi önemli oyuncular yer alıyor. Filmin müziklerinde ise Müzisyen Cem Yılmaz’ın imzası var.

Geçmiş Filminin Galası Yapıldı yazısına devam et

Brimstone

Martin Koolhoven’in yönettiği ve Dakota Fanning, Kit Harington, Carice van Houten ile Guy Pearce’in oynadığı Brimstone, 21 Temmuz 2017’de FFD Film dağıtımıyla FFD Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kocası ve çocuklarıyla oldukça mutlu, sıradan bir yaşam süren Liz’in hayatı, kasabaya yeni bir din adamının gelmesiyle tamamen kâbusa döner. Pederin görevini yapmaya başlamasıyla Liz ve ailesi büyük bir tehlike altına girer. İşlemediği bir suçun sanığı olan Liz, bir yandan mutlu ailesini hırslı ve intikam almak isteyen pederden korumaya çalışırken, bir yandan da içinde olduğu bu karmaşık durumdan kaçış yolu bulmaya çalışacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Brimstone yazısına devam et

Busan Treni’nde Dehşet

2016’nın sürpriz filmlerinden Kore yapımı ‘Busan Treni / Train to Busan’, bu haftadan itibaren ‘Zombi Ekspresi’ adıyla bizde de gösterimine başlıyor. Yaratıcısı Yeon Sang-ho tanınmış bir canlandırma ustası. Kendisine ait Dadashow isimli yapım merkezinde üretmiş olduğu çizgi dışı animasyonlarından tanıyoruz sinemacıyı. Güney Kore toplumundaki çürüme ve şiddeti eksen alan yapıtlarının ilki olan 2011 yapımı ‘Domuzların Kralı’nda, çelimsiz öğrencilerin zorbalığa maruz kaldığı kendi lise yıllarının acımasız düzeninden yola çıkar yönetmen. 2013 yapımı ‘Sahtekar’da toplumu sömüren sahte din adamlarını eleştirir.

Yapımını 2015’te tamamladığı ‘Seul İstasyonu’ o yıllarda Güney Kore’yi kasıp kavurmuş solunum sistemini etkileyen Ortadoğu kökenli virüs salgınından esinlenir. Filme konu olan ölümcül virüs, boynundan ısırılmış yaşlı bir evsizin başkentin merkez istasyonunda zombiye dönüşmesinin ardından hızla yayılmaya başlar. Tek bir gece boyunca yaşanan dehşete tanık oluruz daha sonra. Fahişeliğe zorlanan evinden kaçmış genç kız, kızı pazarlamaya çalışanlar ve istasyonun evsizleri bu karanlık dramın baş kişileridir. Finalde tüm karakterlerin zombiye dönüştüğü çürümüş, merhametsiz bir dünya çizer sinemacı. Ekonomik eşitsizlik ve yolsuzluğun tavan yaptığı ülkesinde evsiz zombilerin saldırısını, toplumsal patlamanın metaforu olarak kullanır.

Yönetmenin animasyonlar sonrasında canlı karakterlerle çektiği ‘Zombi Ekspresi’, ‘Seul İstasyonu’nun devam filmi olma özelliğini taşıyor. Cannes Film Festivali’nde Geceyarısı Seansı’nda dünya prömiyerini yapan, ardından gösterime girdiği ülkesinde gişe rekorları kıran film, korku ve dehşetin pençesindeki bir tren dolusu yolcunun hikâyesini anlatıyor. İşkolik fon yöneticisi Seak-woo (Gong Yoo) ile ayrı yaşadığı annesini görmeye giden küçük kızının da aralarında bulunduğu hızlı trendeki yolcular, önüne geçilemeyen bir virüs salgını tüm Kore’yi sarmışken, başkent Seul’den ülkenin güneyine, zombilerin henüz ulaşamadığı düşünülen Busan’a varmaya çalışıyor.

Yeon Sang-ho dehşetengiz zombi kıyametini, ülkesindeki sınıf çatışmasını körükleyen ekonomik dengesizliğe isyanın metaforu olarak kullanmayı sürdürüyor. Vagonlar toplumun yukardaki ve aşağıdakileri arasındaki ateşten sınırlar olarak çiziliyor. Klostrofobik tren kompartmanlarında sıkışan yolcular arasındaki sınıf kutuplaşmaları ortadan kalkıyor, farklı sınıflardan insanlar ancak dayanışma ve işbirliği ile hayatta kalabileceklerini idrak ediyor. Bir yolcu tarafından toplumun ‘kan emicisi’ olarak suçlanan kibirli fon yöneticisi, ilk kez başkaları için kendi hayatını riske atmaktan çekinmiyor.

Kişisel olarak çok önemsediğim allegorik alt metninin dışında son derece iyi çekilmiş bir aksiyon/gerilim filmi; Koreli sinemacıların B-yapımlarını sanatsal nitelikli çabalara dönüştürmesinin güzel bir örneği; iki saatlik süresi boyunca temposu hiç aksamayan başarılı bir yönetmenlik denemesi ‘Zombi Ekspresi’.

Yang Jin-mo’nun soluk soluğa kurgusu, Jang Young-gyu’nun müzik çalışması ve Choi Tae-young’un ani şoklar yaratmaktan öte gerçek dehşet anlarını ustaca vurgulayan ses efektlerinin katkısıyla merakla izlenen yapım, sadece teknik bir gösteriden ibaret olmayan, kanlı canlı karakterleri ve dışardaki öfke patlaması karşısında onların birbirleriyle olan ilişkileri, uygarlık ve barbarlık arasındaki ince çizgi üzerinde değişimleri doğrultusunda yol alan bir hikâye. Karanlık animasyonlarındaki acımasız figürlerden farklı olarak, bu kez toplumun farklı kesimlerinden insancıl karakterlere ağırlık vermiş, trendeki kötü adamı orta yaşlı şirket CEO’sundan seçmiş yönetmen.

Geniş yığınlara hitap eden üstünyapım koşullarında Koreli sinemacının karamsar ve nihilistik bakış açısı, toplumsal başkaldırıları şiddet yoluyla bastırmaya çalışan polis ve asker eleştirisi biraz yumuşamış belki. Mutlaka izlemenizi önerdiğim önceki çalışmaları ve ‘Seul İstasyonu’nun hikâye zenginliğini arayanlar da olabilir ancak ‘Zombi Ekspresi’ni de son zamanların en başarılı aksiyon/gerilimi olarak ihmal etmemek gerekiyor.

(19 Temmuz 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Orman Çetesi (Yönetmen: David Alaux)

David Alaux’un yönettiği ve Ali Hekimoğlu, Arda Kavaklıoğlu, Selay Taşdöğen ile Burçin Artut’un seslendirdiği animasyon film Orman Çetesi (Les As de la Jungle), 28 Temmuz 2017’de Bir Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarıldı.
Maurice bir penguen gibi görünse de içi gerçek cesur bir kaplandır. Çünkü o ormanda bir kaplan tarafından büyütülmüştür ve iyi bir Kung-Fu ustası olmuştur. Maurice, annesinin kendisinden önce yaptığı gibi, arkadaşıyla birlikte, ormanda düzeni ve adaleti korumak niyetindedir. Ormanı yok etmek isteyen kötü Koala Igor ve saçma Babun O’nun ordusuna karşı olsa da onlar çok kararlıdırlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Orman Çetesi (Yönetmen: David Alaux) yazısına devam et