Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Mahsun, Haluk Levent ve Özcan Deniz’i Arıyor

Filmleri gişe rekorları kıran Mahsun Kırmızıgül, efsane müzik yapımcısı Hilmi Topaloğlu’nun kurucusu olduğu Prestij Müzik dönemini anlatacağı yeni filmi için ön hazırlıklara başladı. Mahsun Kırmızıgül, Prestij Meselesi adını verdiği yeni filmi için ses sanatçıları Haluk Levent ve Özcan Deniz’in gençliğini canlandıracak yetenekli oyuncular arıyor. Büyük ses getireceği öngörülen filmin çekimlerine Eylül ayında başlanmasının planlandığı açıklandı. Kurulduğu yıllarda ülkemiz müzik piyasasındaki pek çok ünlü ismin yapım şirketi olarak bilinen Prestij Müzik’in 1992 ve 1993 yıllarını anlatacak olan filmde, kimlerin rol alacağı ise merak konusu.

Çakallarla Dans 6 Çekimlere Başladı

Murat Şeker’in yönettiği Çakallarla Dans 6 filminin çekimleri İstanbul’da başladı. İlk filmden bu yana ana kadrosunu muhafaza ederek devam eden Çakallarla Dans, altıncı filmde seyirciyi yine mutlu edecek. Filmde Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar, Murat Akkoyunlu, Didem Balçın, Hakan Bilgin, Ceyhun Yılmaz yeniden bir araya geliyor. Yeni isimler ise Ebru Cündübeyoğlu, Nurettin Sönmez, Elvan Dişli, Mine Kılıç, Kemal Zeydan olacak.

Amsterdam

David O. Russell’in yönettiği ve Christian Bale, Margot Robbie, John David Washington ile Chris Rock’ın oynadığı Amsterdam, 07 Ekim 2022’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Disney Studios Türkiye tarafından vizyona çıkarıldı.
Tanık oldukları cinayetin zanlısı haline gelen ve 1. Dünya Savaşı sırasında asker olan Burt Berendsen, Harold Woodman ve hemşire Valerie Voze’un yolu, 1930’larda askeri bir hastanede kesişir ve yakın arkadaş olurlar. Hayatları, bir cinayete tanık olmalarıyla bambaşka bir hal alır. Tanık oldukları cinayetin şüphelisi olarak görülen Burt, Harold ve Valerie, kendilerini korumak için davayı araştırmaya başlarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

Amsterdam yazısına devam et

Ahmet Faik Şener’i Kaybettik

Balarısı Ahmet lâkabıyla tanınan, dünyanın önde gelen ağız armonikası virtüözlerinden Ahmet Faik Şener, 29 Haziran 2022 Çarşamba günü hayatını kaybetti. İstanbul’da 97 yaşında hayata veda eden Şener, 1925 yılında Gemlik’te doğdu. 1952 yılında Hukuk Fakültesi’nden ayrılarak İstanbul’da eğlence sektörüne giren Ahmet Faik Şener bir yandan Raşit el Abed’den armoni dersleri alırken, bir yandan da kurduğu Balarıları grubu ile uzun yıllar radyolarda ve gazinolarda kendi icra ettiği müzikler eşliğinde komedyenlik yaptı. Sanatçı, Atıf Yılmaz’ın yönettiği Yaşamak Hakkımdır adlı filmin müziklerine imza attı. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Tanah

Mert Can Kesim’in yönettiği ve Ömersan Yemişçioğlu, Asi Güner, Almina Kahraman, Halil İbrahim Sayar ile Rüya Hepşen’in oynadığı Tanah, 22 Temmuz 2022’de CJ ENM dağıtımıyla 48Kare Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Köyceğiz’de yaşanan gerçek bir hikâyeden alınan Tanah, yaşadığı ayrılık sonrası büyük bir yıkıma uğrayan genç bir kadının hayatına odaklanıyor. Ayrılık sonrası kendisini bir türlü toparlayamayan Ebru, yaşadığı şehirden ayrılmaya karar verir. Üniversiteden arkadaşı Leyla’nın vasıtasıyla küçük bir sahil kasabasına yerleşen Ebru, burada kendisini beklenmedik tuhaf olayların içinde bulur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman

Tanah yazısına devam et

Zehir Zemberek

Taleh Yüzbeyov ile Orhan Merdan’ın yönettiği ve Taleh Yüzbeyov, Leman Merrih, Alihan Racebov ile Nezaket Haydarova’nın oynadığı Zehir Zemberek, 15 Temmuz 2022’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla O2 Media – Yüz Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Bıçaklı saldırıdan sağ kurtulan Adil, tedavi gördüğü hastaneden taburcu olarak tekdüze hayatına geri dönmeye hazırlanıyordur. Arkadaşı Şakir’in ve hayat tarzını değiştirdiğini iddia eden üniversiteden arkadaşı, eski “hayat kadını” Rana’nın refakati ile hastaneden çıkarak sıradan ve tekdüze hayatına geri dönmeyi düşünen Adil birden akıl almaz bir sınav karşısında kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Clara Sola

Nathalie Alvarez Mesen’in yönettiği ve Wendy Chinchilla Araya, Daniel Castaneda Rincon, Ana Julia Porras Espinoza ile Flor María Vargas Chaves’in oynadığı Clara Sola, 29 Temmuz 2022’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kırk yaşındaki Clara’nın Tanrı’yla arasında özel bir bağ olduğuna inanılmaktadır; Clara bir şifacı olarak köyüne umut verirken, doğayla olan ilişkisinde huzur bulmaktadır. Clara’nın yıllarca annesi yüzünden baskılanan cinsel arzuları, yeğeninin genç erkek arkadaşına ilgi duymasıyla hareketlenir. Bu yeni uyanan güç Clara’nın sosyal sınırları aşmasını sağlayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Cüneyt Arkın’ı Kaybettik

Sinemamızın efsane aktörlerinden Cüneyt Arkın, 28 Haziran 2022 Salı günü hayatını kaybetti. 1937 yılında dünyaya gelen oyuncu, Şafak Bekçileri adlı filmin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ’in dikkatini çekti, 1964 yılında Gurbet Kuşları ile sinemaya başladı. Malkoçoğlu, Battal Gazi ve Kara Murat seri filmleriyle çok sevildi. Maden, Cemil ve Vatandaş Rıza adlı filmleri, Cüneyt Arkın’ın kariyerinde özel bir yer kaplar. Cenazesi, 30 Haziran 2022 Perşembe günü Teşvikiye Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Yeşilçam’ın Unutulmaz Yıldızı Ediz Hun’un Hayatını Anlatan Film Gibi Geçti’nin İlk İmza Günü Yoğun İlgiyle Karşılandı

Türk sinemasının yakışıklı jönlerinden Ediz Hun’un hayatını konu alan ve öğretim görevlisi Rıza Oylum’un sorularıyla Yeşilçam’a ve kendi hayatına dair önemli anılarını paylaştığı Film Gibi Geçti kitabı için düzenlenen ilk imza günü Yeşilçam tutkunlarını bir araya getirdi. İnkılâp Kitabevi imzası taşıyan Film Gibi Geçti’nin tanıtıldığı etkinliğe ilgi büyük olurken, 5 saat süren imza gününde okurlarıyla tek tek sohbet eden Ediz Hun, 500’ü aşkın kitabını imzaladı. Düzenlenen imza gününde kitabını tanıtan Ediz Hun şunları söyledi: “Doğumumdan bugüne kadar olan yolculuğumu, periyotlar hâlinde okuyucuya aktardık. Enteresan bir otobiyografik kitap diyebilirim. Oldukça emek verdiğimiz güzel bir kitap oldu.”

Yeşilçam’ın Unutulmaz Yıldızı Ediz Hun’un Hayatını Anlatan Film Gibi Geçti’nin İlk İmza Günü Yoğun İlgiyle Karşılandı yazısına devam et

22. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Açılış Galası Yapıldı

22. Uluslarararası Frankfurt Türk Film Festivali, görkemli bir açılış töreniyle start aldı. Festivalde Yaşam Boyu Onur Ödülü Renan Demirkan, Menderes Samancılar ve Nur Sürer‘e takdim edildi. Bu yılın Vefa ödülü ise Renan Fosforoğlu ailesi adına Enis Fosforoğlu’nun kızı Seren Fosforoğlu ve Ferdi Merter Fosforoğlu’nun kızı Almula Merter Churm’a verildi. Törene katılanlar arasında Tuba Ünsal, Cemal Hünal ve Müfit Can Saçıntı da vardı. Festival, 01 Temmuz 2022 tarihinde sona erecek.

22. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Açılış Galası Yapıldı yazısına devam et

Ünlü Sanatçılardan Filme Destek

Hurdacının Kızı isimli sinema filmi sanat camiasının ünlü isimlerinin Ferhat Göçer, Metin Şentürk, Erkan Petekkaya’nın önemli destekleriyle tamamlandı. Senaryosunu iki önemli isim Erdal Babür. Hülya Kılıç’ın üstlendiği ve yönetmen koltuğunda Hakan Gürtop’un oturduğu film gerçek bir yaşam hikâyesinden yola çıkılarak senaryolaştırıldı. Hurdacının Kızı filmi, çocuk denecek yaşta tacize uğrayan bir kızın, ibret verici olayların birbirini takip ettiği acıklı ve hüzünlü öyküsü olarak dikkat çekiyor.

12 Punto 2022’de Ödüller Sahiplerini Buldu

Bu yıl 19 – 26 Haziran tarihleri arasında, 16 farklı ülkeden katılımla üç ayrı platformda düzenlenen senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu olan 12 Punto 2022, ödül töreni ile sona erdi. Ödül törenine; TRT Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Cannes’da Altın Palmiye ödülünü kazanan Hüzün Üçgeni filminin yapımcısı Philippe Bober, yönetmen Eliah Suleiman ile Türk ve dünya sinemasından önemli isimler katıldı.

12 Punto 2022’de Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

13. Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması Ödülleri Belirlendi

Başladığı günden itibaren katılımın her yıl katlanarak arttığı ve derece alan filmlerin dünyanın farklı köşelerinde sayısız ödül ve başarılar kazandığı Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması, on üçüncü yılında Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılan törenle gerçekleştirildi. 118Y Anadolu Yakası Lions Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği kısa film yarışması, uluslararası alanda da büyük ilgi görüyor. Bu yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden gönderilen 295 kısa film, yönetmen ve sinema sanatçısı Can Ulkay’ın başkanlığını yaptığı jüri tarafından değerlendirildi ve yönetmenliğini Nuri Cihan Özdoğan’ın üstlendiği Aynı Gecenin Laciverti adlı film birinci oldu.

13. Uluslararası Lions Kısa Film Yarışması Ödülleri Belirlendi yazısına devam et

Bellek, Duygular ve İnsan Olmak Üzerine

Geçtiğimiz yıl Sundance ve ardından Cannes festivallerinin ilgiye değer filmleri arasında yer almış olan Kogonada imzalı ‘Yang’dan Sonra / After Yang’ biraz gecikmeli de olsa sinemalara gelmiş bulunuyor. Kore asıllı tanınmış video denemecisinin belirsiz bir yer ve gelecekte geçen ikinci uzun metrajı, Alexander Weinstein’ın ‘Yeni Dünyanın Çocukları / Children of the New Wold’ adlı seçki kitabında yer alan ‘Saying Goodbye to Yang’ adlı kısa hikâyesinden yola çıkmış. Anlatı, Jake (Colin Farrell) ve siyahi karısı Kyra’nın (Will Smith’in uğruna Oscar tokadı attığı eşi Jodie Turner-Smith) evlât edindikleri Çinli kız çocukları Mika’ya kendi kültürüne aşinalık sağlaması için satın aldıkları android Yang’den (Justin H. Min) oluşan çekirdek ailenin çevresinde gelişiyor. Eşlikçi (ya da bakıcı) Yang filmin açılışında televizyondan yayınlanan 4 kişilik aileler senkronize dans yarışmasında kuralları ihlal ettiği için arıza veriyor. Küçük kızın can dostu ve ailenin bir ferdi haline gelmiş olan Yang’ı tamir ettirmek ve insani dokusu çürümeden ona yeniden hayat vermek için girişimlerde bulunuyor Jake. Ancak kanunen çekirdek belleğe müdahale etmek yasaktır ve ikinci el edinilmiş robot geri dönüşüme verildiği takdirde aile hakkında bir dolu bilginin ortaya dökülmesi söz konusudur. Yang’ı tamir ettirmek için kanun dışı yollara başvurmaktan kaçınmayan Jack, androidin ‘kara kutusu’na ulaştığında onun yaşamı boyunca biriktirdiği anılarla yüz yüze geliyor. Bu onun için insan olmak adına aydınlatıcı bir deneyime dönüşecektir.

Kogonada aralarında Robert Bresson, Ingmar Begman ve Stanley Kubrick’in de bulunduğu seçkin auteur sinemacılar için video denemeleri çekmiş ilginç bir şahsiyet. Sineması üzerine doktora tezi yazdığı Japon usta Ozu’ya hayranlığı ise önde geliyor. Takma adının esin kaynağı Ozu’nun senaryo yazarı Kogo Noda’dan başkası değil. Bizde sinemalara ve festivallere uğramayan, bir dijital platformda yakalama şansı bulduğum, yazıp yönettiği ve kurgusunu yaptığı 2017 yapımı ilk uzun metrajı ‘Columbus’ onun bir New York Times makalesinde keşfettiği kente ve benzersiz mimarisine aşk mektubudur. Film, Columbus, Indiana’lı genç kız ile mimar babasının ölümcül rahatsızlığı için Seul’den kalkıp gelmiş 40’lu yaşlardaki Asyalı adamın kentin büyüleyici mimari estetiğinde yalnızlıklarını paylaşmaları ve üst düzey mimarinin (Eero Saarinen, I. M. Pei, Deborah Berke gibi mimarlardan söz ediyoruz) tuhaf bir şekilde rahatlatıcı, sağaltıcı etkisi üzerine Ozu’nun izini süren çok başarılı bir mizansen örneğidir.

Yönetmen bilim-kurgu alanına girdiği ikinci uzun metrajında mükemmelliyetçi mizansen estetiğini sürdürürken bu defa adı konmamış banliyö mahallinde bir kez daha insan ilişkilerinin peşine düşüyor. Teknolojik tırmanışın aile ilişkilerini çok daha mekanik kıldığı, insanların yoğun çalışma saatleri içinde en yakınına yeterli ilgi gösteremediği muğlak bir geleceği karanlık ve soğuk bir renk paleti ile aktarmayı seçmiş. Uzaktan uzağa disiplinli (ve de baskıcı) bir toplumu çağrıştıran bu yeni düzende ailenin küçük ferdi bir robota teslim edilmiş. Mika’ya yalnızca göz kulak olmuyor ya da kendi kültürüne dair onu beslemekle kalmıyor, yoğun işlerine dalmış ebeveynlerin yerine ona annelik babalık yapıyor.

Ancak Yang devreden çıktığında Jack önünden geçip gitmekte olan hayatı ıskaladığını fark ediyor. Bir diğer aydınlanmayı ise Yang’ın bir çipe yüklenmiş anıları ile başbaşa kaldığında yaşıyor. Kogonada bu noktada bir yapay zekânın, donanımlı bir robotun zengin duygu dünyası üzerine tartışma kuruyor. Kültürel amaçlı bir teknosapiens’in romantik ilişkiler kurup kuramayacağını araştırıyor. Diğer canlıların hep insan olmak isteyebileceği düşüncesini sorguluyor. İnsanların da doğuştan programlanıp programlanmadığı sorusunu ortaya atıyor.

Kogonada’nın soruları gelecek çalışmalarında devam edecektir. Onu takip etmek ve yeni meditatif denemelerini beklemek heyecan verici kuşkusuz. ‘Yang’dan Sonra’ ilginç çıkış noktasına ve geleceğin çok düzenli ama soğuk dünyasını yansıtan kusursuz mizansenleriyle ilginç ancak kişisel olarak ‘Columbus’un doğa-mimari-insan şiirinden çok daha haz aldığımı itiraf etmeliyim.

(03 Temmuz 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com