Paul W. S. Anderson’un yönettiği ve Milla Jovovich, Dave Bautista, Arly Jover ile Amara Okereke’nin oynadığı Kayıp Dünya (In the Lost Lands), 25 Nisan 2025’de A90 Pictures dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Şekil değiştirme yeteneğini arayan bir kraliçe tarafından tutulmuş olan büyücü Gray’in, bu emri yerine getirmek için mutlaka Kayıp Topraklar’ın vahşi doğasına girmek zorundadır. Büyücü Gray, Gezgin Boyce ile birlikte sıra dışı, aksiyon ve macera dolu fantastik bir serüven için yola çıkacaklardır. Ancak bu büyük macera boyunca hiç de hesap etmedikleri çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmak zorundadırlar.
Aylık arşivler: Nisan 2025
Korkut Akın Yazıyor: Okul, Aile, Çocuk: Armand
Giderek mahalle baskısı da diyebileceğimiz bir kaos içinden çıkan “Armand”, aslına bakarsanız, tam bir günümüz toplumunu, eğitim sistemini, çocuklara bakışı eleştiriyor. Altı yaşında iki çocuk arasında yaşanan, çocukça bir konuşmanın, ailenin de katkısıyla nasıl dallanıp budaklandığını, asıl sorunun çocuklardan önce aile büyüklerinden kaynaklandığını anlatan film, “çocuk yalan söylemez” efsanesini de yıkıyor. Çünkü çocuk da … Devamı… »
Büyük Heyecanla Beklenen M3GAN 2.0 Filminin Birinci Fragmanı Paylaşıldı
2023 yılında popüler kültürü ele geçiren katil bebek sinemalara geri döndü. M3GAN’ın arkasındaki yaratıcı ekip M3GAN 2.0 ile yapay zekâ kaosunda yepyeni bir çılgın bölümü tekrar başlatıyor. Birinci fragmanı paylaşılan filmde M3GAN, bir yapay zekâ harikası olarak, iki yıl önce yok edilmiştir. M3GAN’ın yaratıcısı Gemma yapay zekânın hükümet denetimi konusunda savunucusudur.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Liam Neeson ve Pamela Anderson’lı Çıplak Silah Filminin Fragmanı Paylaşıldı
Diğer Çıplak Silah filmlerinden beri çekilmiş en önemli Çıplak Silah filminde sadece bir adam, Polis Gücü’nü yönetip dünyayı kurtarmak için gereken özel becerilere sahiptir. Yüzbaşı Frank Drebin Jr., babasının izinden gidiyor ve yeni filmde Akiva Schaffer tarafından yönetiliyor. Davaya, oyuncu kadrosundan Pamela Anderson, Paul Walter Hauser, Kevin Durand, Cody Rhodes, Liza Koshy, Eddie Yu ve Danny Huston katılıyor. Film, 01 Ağustos’ta gösterime giriyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Liam Neeson ve Pamela Anderson’lı Çıplak Silah Filminin Fragmanı Paylaşıldı yazısına devam et
Dünya Turizm Oscar’ı Golden Apple, Tarsus’un Oldu
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Tarsus, turizm alanındaki başarılarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (FUET) tarafından verilen ve turizm alanında büyük prestije sahip olan Golden Apple (Altın Elma) Ödülü, bu yıl Tarsus’a layık görüldü. Tarsus Belediye başkanı Ali Boltaç, ödül töreninde yaptığı açıklamada, “Altın Elma Ödülü, Tarsus’un turizmdeki potansiyelini daha da güçlendirecek ve hak ettiği yere ulaşmasına katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda FIJET ve TYGD’nin çalışmaları, ülkemiz turizmi başta olmak üzere Tarsus’a da kıymetli bir değer katacak.” dedi.
Dünya Turizm Oscar’ı Golden Apple, Tarsus’un Oldu yazısına devam et
Bi Umut
Gökhan Arı’nın yönettiği ve Hülya Duyar, Leon Kemstach, Celal Öztürk ile Hayat Van Eck’in oynadığı Bi Umut, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla NBU Gold A. Ş. – Rumble Medya – Dijital Sanatlar tarafından vizyona çıkarılıyor.
Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan Bi Umut filmi, trafik kazası sonrası felç kalan ve DNA testlerine rağmen kimliği belirlenemeyen bir çocuğa “Umut” adını vererek ona yıllarca annelik yapan Gülsüm Kabadayı’nın sınır tanımayan sevgisini konu alıyor. Kendi çocuklarıyla birlikte bu yatalak gence de bakan Gülsüm Anne, sadece Türkiye’de değil, Rusya’da da derin bir etki yarattı.
Uluslararası Düzce Konuralp Film Festivali’ne Yoğun Başvuru Var
15 – 18 Mayıs 2025 tarihleri arasında ilk kez gerçekleştirilecek olan Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’ne Türkiye’den ve dünyadan yoğun bir katılım olduğu açıklandı. Festival Düzenleme Kurulu’nun aktardığı verilere göre Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’ne bir ayda 446 adedi yurtdışından olmak üzere toplam olarak 761 kısa film başvurusu yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla Düzce Valiliği, Düzce Belediyesi, Düzce Üniversitesi, Düzce Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle 15 – 18 Mayıs 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivalin film başvuruları, 25 Şubat 2025 tarihinde başlamıştı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Uluslararası Düzce Konuralp Film Festivali’ne Yoğun Başvuru Var yazısına devam et
Marjinal Sinema Kültür Yayında
Marjinal suçlamasını övgü olarak kabul edenlerin dergisi Marjinal Sinema Kültür e-dergisi yayına başladı. Dergi, entelektüel bilginin aşağılandığı; sorgulamanın, farklı, renkli, öteki, yabancı ve marjinal olmanın suç olduğu bu çağda bütün suçlamaları kabul ediyor ve “marjinal olmak iyidir” diyerek yayın hayatına başladı. Marjinal Sinema Kültür kapısının, başta sinema olmak üzere görsel sanatlar ve edebiyat disiplininde kendini ifade etmek isteyen her bireye açık olduğu duyuruldu. Marjinal Sinema Kültür’e yayın hayatında başarılar dileriz.
Dı̇sney Sı̇hrı̇yle Müzı̇kal Yolculuk İstanbul’da
Disney in Concert: Around the World adlı müzikal etkinlik seyircilerini Disney’in sembolik evrenlerinde efsane bir müzikal ve görsel yolculuğa davet ediyor. Aslan Kral’ın savana sıcaklığından Karlar Kraliçesi’nin kuzey ormanlarının gizemlerine, Moana’nın yemyeşil topraklarından Pocahontas’ın vahşi nehirlerine uzanacak bu eşsiz gösteri, her yaştan seyircileri Disney dünyaları arasında bir geziye çıkaracak. Gösteri, Paris’ten özel olarak gelen bir senfoni orkestrası, şarkıcılar ve dansçılar olmak üzere toplamda 100 sanatçı eşliğinde gerçekleştirilecek.
Dı̇sney Sı̇hrı̇yle Müzı̇kal Yolculuk İstanbul’da yazısına devam et
Ahmet Levendoğlu’nu Kaybettik
Tiyatro yönetmeni, dizi ve sinema oyuncusu Ahmet Levendoğlu, 06 Nisan 2025 Pazar günü hayatını kaybetti. 1945 yılında doğan ve ilk olarak Gen-Ar Tiyatrosu’nda sahneye çıkan Ahmet Levendoğlu, The Adventures of Young Indiana Jones: Daredevils of the Desert ve Yaz Yağmuru adlı sinema filmlerinde rol aldı, ayrıca Kırık Hayatlar, Ateşten Günler, Baharın Bittiği Yer, Sağır Oda, Küçük Kadınlar, Son, Kızıl Elma, Kara Ekmek adlı TV dizilerinde oynadı. Levendoğlu’nun cenazesi, 08 Nisan 2025 Salı günü Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Atilla Dorsay’ın 50 Unutulmaz Film Bir Daha: Sinemanın Hazineleri Adlı Kitabı Remzi Kitabevi’nden Çıktı
Atillâ Dorsay’ın 50 Unutulmaz Film Bir Daha: Sinemanın Hazineleri adlı yeni kitabı Remzi Kitabevi tarafından yayınlandı. Dorsay’ın sinema tarihine eğildiği, aylık Milliyet Sanat Dergisi yazılarından oluşan üçüncü cilt bu. Önceki iki kitap gibi yine birçok üstad ve de başyapıtları var: King Vidor, Orson Willes, William Wyler, John Huston, Howard Hawks, Joseph L. Mankiewicz gibi Amerikalılardan, Alfred Hitchcock, David Lean, Sir Laurence Oliver vb. İngilizlere… Henri Georges Clouzot, Agnes Varda, Jean Luc Godord gibi Fransızlara… Luchino Visconti, Federico Fellini gibi İtalyanlara ve daha birçoğuna. Hepsi sinemanın bir hazine olan geçmişine yolculuk.
Baldız
Hamdi Alkan’ın yönettiği ve Oya Başar, Asuman Dabak, Ayşegül Asar, Pedro Karami, Damla Arslanalp ile Emel Müftüoğlu’nun oynadığı Baldız, 18 Nisan 2025’de A90 Pictures dağıtımıyla Berton Medya tarafından vizyona çıkarılıyor.
Filmde, kız kardeşinin yabancı bir erkekle evlenmesini istemeyen bir ablanın hikâyesi anlatılıyor. Yapımcılığını Ayşegül Asar ve Berkin Kaya’nın üstlendiği filmin Senaryosu Kamuran Süner tarafından yazıldı, Görüntü Yönetmenliğini Mustafa Özlüdağ, Kurgu Yönetmenliğini Aykut Yıldırım, Uygulayıcı Yapımcılığını ise İhsan Taş üstlendi. Filmin Post Prodüksiyonunu ise London Post yaptı.
Çürümüş Bir Şeyler Var Bu Toplumda
Ingmar Bergman ile Liv Ullmann’ın torunu olan yönetmen Halfdan Ullmann Tøndel’in 77. Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde prömiyerini yapan ve Altın Kamera ile ödüllendirilen ilk uzun metrajı ‘Armand’ cinsellik ve gerçeklik arayışının bulanık sularında gezinen bir psikolojik dram. Film, tanınmış bir oyuncu olan Elisabeth’in (Renate Reinsve) henüz 6 yaşındaki oğlu Armand’ın devam ettiği okula apar topar çağrılması ile açılıyor. Okul tatiline kısa bir süre kala iki çocuk hakkında ortaya atılan bir suçlama karşısında okul yönetimi temkinli bir yol izleme peşindedir. Aktif ve sosyal bir çocuk olan Armand’ın yaşıtı –ve sonradan öğrendiğimize göre- kuzeni Jon ile giriştiği tartışma sapkınlığa varacak bir şiddet eylemiyle neticelenmiştir. İki çocuğun karıştığı bir skandalın dilden dile yayılarak bomba gibi patlamasından endişe eden okul yetkilileri, birbirlerine mesafeli duran Elisabeth ile saldırıya uğrayan küçüğün ebeveynleri Anders (Endre Hellestveit) ve Sarah (Ellen Dorrit Petersen) arasında bir uzlaşma sağlayarak tartışmayı sona erdirme derdindedir. Ancak erkek kardeşinin trajik ölümünden görümcesi Elisabeth’i sorumlu tutan Sarah için olay ciddiye alınması gereken bir tecavüz girişimidir. Onun muhafazakâr bakışı çerçevesinde Elisabeth açık saçık giyinir, eğlenceye düşkündür ve oğluna kötü örnek olmuştur. Her şeyden habersiz okula koşan genç kadın son derece tuhaf ve gerçeküstü bulduğu bu suçlama karşısında hem üzgün, hem de çok kızgındır. Şüphe ile arzunun, önyargı ve saplantılar ile çocukluğun kırılgan masumiyeti arasında sinsice dolandığı toplantı ve sonrasındaki gelişmeler süratle kontrolden çıkacaktır.
Norveçli yönetmen ilk gençlik yıllarında ilköğretim okullarında çeşitli sorumluluklar almış. Böylece yakından tanıdığı bir çevre ve iyi gözlemlediği ebeveyn davranışlarından hareketle yaman bir toplumsal eleştiriyi perdeye taşıyor, mikrokozmik açıdan okul sistemi ile çağdaş toplumun çürümüşlüğü arasında paralellikler kurmayı deniyor. Bu süreçte okul müdürü Jarle (Øystein Røger), stres altında endişesini dile getiremeyen öğretmen Sunna (Thea Lambrechts Vaulen) ile tartışmanın en hararetli anlarında burnunun kanamasına mani olamayan müdür yardımcısı Ajsa (Vera Veljovic-Jovanovic) toplumsal düzenin temsilcileri olarak ne yapacaklarını bilemiyorlar. Yangın alarmı bozulmuş, duvarlarının sıvaları dökülen okul, uzun koridorları, uzayıp giden merdivenleri, ürkütücü gotik mimarisiyle çürümüşlüğün metaforu olarak filmin ana karakterlerinden biri haline geliyor. Genç sinemacı Ullmann Tøndel ile görüntü yönetmeni Pål Ulvik Rokseth bu tekinsiz mekânı içten içe tararken, buz gibi İskandinavya’yı çağrıştıran soluk, donuk, cansız bir renk paletini tercih ediyor.
Büyük ebeveynlerinin izinde, yakın planları bolca kullanan yönetmen karakter odaklı bir anlatı sunarken, Joachim Trier imzalı 2021 yapımı ‘Dünyanın En Kötü İnsanı / Verdens Verste Menneske’ ile Cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görülen Renate Reinsve muhteşem Elisabeth yorumuyla bir kez daha gönüllere yerleşiyor. Hikâye ağırlıklı olarak gerçek zamanda geçmesine rağmen, Bergman yapıtlarında olduğu gibi geçmişin acıları ve başa çıkılamayan travmalar, özlemler bir bir ortaya dökülüyor, geçmiş ile hesaplaşmaya girişiliyor. Buna karşın tipik Bergman anlatılarından farklı olarak insanlık komedisi alanı atlanmıyor. Yönetmenin Elisabeth’in yeniden doğuşu olarak nitelendirdiği fantastik dans sahnelerinde, ya da genç kadının iddiaların saçmalığı karşısında dakikalarca süren ve bir savunma eylemine dönüşen gülme krizi sekansı boyunca okulun ya da sistemin katı duvarları deliniyor, aniden bastıran sağnakla bahçeye çıkıp hep birlikte taze havayı soluyoruz.
Klostrofobik bir alanda başlayan, gerçeküstücü coşkun bir anlatıya evrilen ‘Armand’ sürpriz finalinde insan karanlığının ürkütücü gerçeği ile ters köşe yapıyor. Bu şaşırtıcı final filmin konvansiyonel olmayan yolculuğunu bir miktar zedeliyor belki ama yine de, engin bir sinema mirasını genlerinde taşıyan gencecik sinemacının deneysel arayışlarını ihtiva eden bu ilgiye değer ilk uzun metrajı tüm sinefillere hararetle öneriyorum.
(11 Nisan 2025)
Ferhan Baran
Teknoloji Romantizmi Öldürür mü?: Kabul Et veya Reddet
Teknoloji belirliyor her şeyinizi… Tek mekânda geçen soluksuz izlenen filmler vardır; bu film de öyle. Teslim olmak ya da olmamak, sorun burada düğümleniyor; ya da iki ucu sivri kazık. Hangisinden yana olacaksınız, birinden birini seçebilir misiniz, göz göre göre ölüme gidecekse… Bırakın yaşamayı dillendirilmesi bile çok zor, insanı terden, sıkıntıdan patlatır.
Başlangıçlar her zaman heyecan vericidir; ne yapacağınızı şaşırırsınız, bırakın ne giyeceğinizi bilmeyi ne yapacağınızı bile… Buna bir de teknolojinin katıldığını düşünün! Yönetmen Christopher Landon, lüks, havası yüksek, besbelli pahalı bir lokantada ilk kez buluşacak bekâr anne Violet (Meghann Fahy) ile genç fotoğrafçı Henry’yi (Brandon Sklenar), gösteriyor bize. İki genç, daha birkaç cümle etmeden, birbirlerini bile tanımadan Violet’in telefonuna gelen tehdit içerikli şantaj mesajlarıyla kâbus yaşamaya başlar.
Düşünebiliyor musunuz, yıllar sonra ilk kez biriyle buluşacaksınız, eliniz ayağınız birbirine karışmış, ne yapacağınızı bilemez bir haldeyken, doğrudan size, hem de adınızla seslenerek direktifler veren mesajlar alıyorsunuz. Küçük çocuğunuz var, evinizi telefonunuz üzerinden görüntülü kontrol edebiliyorsunuz. Sesinizi çıkarmamanız, yoksa çocuğunuzun öleceği bildiriliyor, zaten görüyorsunuz da… Yakışıklı, çekici arkadaşınıza bir şey diyemiyorsunuz; o, ilk buluşmaların heyecanından olduğunu sanıyor. Müthiş bir gerilim ve tabii iyi oyunculuk. Müziğin katkısını, görüntülerin heyecanı arttırdığını da unutmamalı…
Yapay zekâ ile birçok şey yapılabiliyor; yararlı olduğu apaçık, ama tam tersine kötü sonuçlar da doğurabilir mi? Sizin başınıza gelmesin, ama birçok kişi telefonlar veya bilgisayarlar aracılığıyla aranıp kandırılarak soyuluyor. Yönetmen Landon, soygunu daha ileri taşıyarak ölümle kalım arasındaki bir aşamaya taşıyor. Sahi, teknoloji -artık yapay zekâ- yaşamımızı belirleyecek mi? Buna nereye kadar izin vereceksiniz ya da vermeli misiniz?
Gerçekten insanın psikolojisini zorlayan, çelik gibi bir sinir gerektiren, hızlı ve mantıklı düşünmenizi isteyen gerilimin dorukta olduğu “Kabul Et veya Reddet” ile kendinizi de sınayacaksınız.
11 Nisan’dan başlayarak gösterimde…
(10 Nisan 2025)
Korkut Akın
Ferhan Baran Yazıyor: 44. İstanbul Film Festivali’nden Önerilerim
Festival üzerine bu ikinci yazımda, seçimlerinize katkıda bulunacağını umduğum, klasikler ve Altın Lale yarışma seçkisi dışında kalan yapıtlardan oluşan 15 filmlik geleneksel öneri listemi takdim ediyorum: 1- HAYALLER / Drømmer / Dreams: Norveçli auteur yönetmen Dag Johan Haugerud’ün “Seks, Aşk, Hayaller” üçlemesinin şubat ayında Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ve FIPRESCI Ödülü ile dönen son bölümü, … Devamı…»