Sinemacı gündemi yakaladığında, inanın ki, hem izleyicinin beğenisini kazanır hem de gerçekten başarılı olur. 15 Temmuz darbesi, ne kadar darbedir, ne kadar manipülasyondur tartışılır. Kimin kazandığı ya da kaybettiği de, ancak bir ülkenin ve yurttaşlarının yaşamını değiştirdiği kesin bir gerçektir. Türker Süer, hem ilginç, ilginç olduğu kadar önemli ve bir o kadar da gerekli bir film yapmış hem de filmin tartışılmasını sağlamış. Kazandığı ödüller … Devamı… »
Aylık arşivler: Mart 2025
O da Bir Şey mi
Pelin Esmer’in yönettiği ve Timuçin Esen, Merve Asya Özgür, İpek Bilgin ile Nur Sürer’in oynadığı O da Bir Şey mi, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Sine Film – Rosa Film – Ay Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Söke Film Festivali’nin konuklarından İstanbullu ünlü yönetmen Levent, kaldığı otelde kat görevlisi olarak çalışan yirmilerindeki Aliye’den bütünüyle habersizdir. Oysa kendine yeni bir hayat hikâyesi edinmeye çalışan Aliye, Levent’i ve filmlerini çok iyi tanımaktadır. Aliye’nin çetrefilli hikâyesi, birbirinden tamamen farklı hayatlara sahip bu iki uzak insanı bir araya getirir. Şimdi gerçek ile kurgu arasında bir seçim yapmak zorundadırlar.
Küresel Sorunumuz Var: Ayı Paddington: Ormanda Macera
Ayı Paddington, tanıdığımız ve sevdiğimiz bir çizgi film kahramanı. Hem çizgi karakter olarak sevimli hem de akıllı. Bu kez, “ayı”lıktan Paddington Brown olmasına, o çok sevdiği Lucy Teyzesini bulmasına kadar geniş bir süreci izliyoruz; epey maceralı ve aynı oranda heyecanlı. Çizgi karakter olmasına karşın ünlü oyuncularla da desteklenmiş.
Filmin ana teması, hepimizin içinde bulunduğu sorunla aynı… Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, ekolojik ya da kişisel birçok nedenle dünyanın birçok yerinden birçok insan (buna ayılar da dahil) göç ediyor. Göçmenlik, belki de en çok bizim ülkemizde bu denli tepki çekiyor. Muhakkak ki, dünyanın birçok ülkesinde mülteci, ilticacı (aynı anlamdaki iki sözcük olsa bile farklı anlamlarda kullanılıyor; biri yeni göçmüş, ikincisiyse gittiği yerde kimlik -kartı- edinmiş) insanlar yaşıyor. Doğaldır ki, iş, barınma, sağlık, beslenme sorunu yaşayanlar tepki duyuyor; sorun yaşamayanlar ise ilticacılara veya mültecilere olumlu bakıyor.
Ayı Paddington; Peru dağlarından Londra’ya göçen ve orada “tutunan” sevimli bir ayı. Bir parçası olduğu Brown ailesi, öyle seviyor ki, asla onu yalnız bırakmıyor. Birlikte Peru’ya Lucy Teyzesini bulmak için maceraya bile atılıyor. Öte yandan İspanya sömürgenler altın peşinde koştu yıllarca, bugün onların torunları da koşuyor… Yani, göç(menlik) yüzyıllardır ülkelerin bir gerçeği. O kadar içselleştirilmiş ki, (biz küçümseyip yadsısak da) çocuk filmlerine konu olacak denli önemli. Göç ve göçmenlik olgusu daha uzun yıllar ülkelerin ekonomisini, kültürünü, yaşamını belirleyecek. En tam da bu nedenle, çocuk filminde yer alması sevindirici. Çocuklar hiç değilse sorunun gerçek kaynağını, nedenini öğrensin.
Ayı Panddington: Ormanda Macera, keyifli ve mesajı olan bir film. Birkaç gün güneş gördük, ama hava yeniden kapattı ve soğudu; yaz görüntüleri insanın içini açıyor. Doğayı ve ormanları seyretmek güzeldi. Portakalın (her ne kadar nakliye dense de) tüm dünyaya satılması da bir küçük göç öyküsü aslında.
21 Mart’tan başlayarak gösterimde…
(18 Mart 2025)
Korkut Akın
Histeri (Yönetmen: Mehmet Akif Büyükatalay)
Mehmet Akif Büyükatalay’ın yönettiği ve Devrim Lingnau İslamoğlu, Mehdi Meskar, Serkan Kaya, Nicolette Krebitz, Aziz Çapkurt ile Nazmi Kırık’ın oynadığı Histeri (Hysteria), önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Filmfaust – ZDF tarafından vizyona çıkarılıyor.
Histeri, 1990’larda Almanya’da göçmenlerin evlerinin kundaklanmalarını konu alan provokatif bir filmin çekimleriyle başlıyor. Çekimler sırasında gerçek bir Kuran yanınca sette gerginlik çıkıyor ve Türk asıllı Alman yönetmen ırkçılıkla suçlanıyor. Herkesin birbirine öfkelendiği bu son derece gergin ortamda prodüksiyon stajyeri Elif, olaya karışan herkesin gerçek niyetinin aslında başka olduğunu fark ediyor.
Histeri (Yönetmen: Mehmet Akif Büyükatalay) yazısına devam et
Buradayım, İyiyim
Emine Emel Balcı’nın yönettiği ve Bige Önal, Elit İşcan, Görkem Mertsöz, Mustafa Sönmez, Elçin Atamgüç, Ayhan Kavas, Ayşe Lebriz Berkem ile Uygar Bodur’un oynadığı Buradayım, İyiyim (I’m Here, I’m Fine), önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Heimatlos Films – Prolog Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Filiz, doğum sonrası içine düştüğü depresyonu henüz geçmemiş, çalışan genç bir annedir. Anneliğe alışmaya çabalarken sıkışıp kaldığını hisseden, nefes alabileceği her fırsatta evden dışarı çıkmanın yollarını arayan Filiz, kendine ait bir araba almaya niyetlenir, böylece karşılaştığı Şule ile yeni bir dayanışma ihtimali doğar.
Terrifier 2: Özel Bölüm – Art the Clown’un Kâbusu Büyüyor
Art The Clown Geri Döndü. Tüm dünyada büyük gişe başarısı yakalayan Terrifier serisinin 2. filmi, ABD, İngiltere ve İrlanda’daki sinema gösterimlerinin ardından Special Edition etiketiyle 21 Mart 2025 Cuma günü Türkiye’de ilk kez sinemalarda olacak. Bu özel versiyon, daha önce hiç yayınlanmamış yalnızca Terrifier 2’nin en kanlı sahnelerini değil, en çarpıcı ön izlemeleri ve Art’ın daha önce hiç görülmemiş özel sahnelerini de içeriyor. Şiddetin ve korkunun sınırlarını zorlayan bu özel sürüm, Terrifier evrenine derinlemesine dalmak isteyen izleyiciler için hazırlanmış benzersiz bir deneyim sunuyor. Çük daha fazla kan, daha fazla korku, daha fazla Art.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Ödülleri Açıklandı
28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında her yıl, sinemadaki kadın emeğini görünür kılmak ve kadın sinemacıları yeni üretimlerine teşvik etmek amacıyla kadın sinema emekçilerine ödül veriliyor. Bu yıl festivalde Onur Ödülü oyuncular Gülşen Bubikoğlu ve Hülya Darcan’a, Bilge Olgaç Başarı Ödülleri, yapımcı ve festival yönetmeni Başak Emre, oyuncu Bennu Yıldırımlar, cast direktörü Harika Uygur ile Genç Cadı Ödülü ise oyuncu Mina Demirtaş’a takdim edilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Ödülleri Açıklandı yazısına devam et
21. Akbank Kısa Film Festivali Başlıyor
Sinema sektörününün buluşma noktası olan Akbank Kısa Film Festivali, sinema sanatı için kısa filmin öncü rolünün bilinciyle, bu alanda etkin bir platform oluşturmak üzere 17 – 27 Mart tarihlerinde 21. kez düzenlenecek. 73 ülkeden toplam 2.346 kısa filmin başvurduğu Akbank Kısa Film Festivali, Festival Kısaları, Dünyadan Kısalar, Genç Bakışlar, Kısadan Uzuna, Deneyimler, Belgesel Sinema, Perspektif, Özel Gösterim ve Forum gibi bölümlerden oluşuyor. Dünya festivallerinde yer almış birçok filmin yanı sıra çok sayıda Türkiye prömiyeri yapacak yeni filmlerin yer aldığı, 41 ülkeden 87 kısa ve 3 uzun metraj film festivalde sinemaseverlerle buluşacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Quentin Tarantino’nun Efsanevi Filmi Pulp Fiction 30. Yılında Beyazperdeye Geri Dönüyor
Sinema tarihinin ve yönetmen Quentin Tarantino’nun en ikonik filmlerinden olan Ucuz Roman (Pulp Fiction), 30. yılını kutlamak için Nisan 1995 vizyonundan beri ilk defa tekrar Türkiye’ye dönüyor. Başyapıt, efsanevi sahneleri, unutulmaz diyalogları ve eşsiz tarzıyla bir kez daha sinema izleyicilerine benzersiz ve güzel bir deneyimi yaşatmaya hazırlanıyor. Üstelik restore edilmiş 4K kalitesiyle. Pulp Fiction, 30. yıl kutlamaları çerçevesinde, 12 Nisan 2025 Cumartesi günü İstanbul Film Festivali’nde özel bir geceyle Türkiye galası yapacak. Festival organizasyonları dahilinde filmde yer alan oyuncuların da yeniden vizyon ve kutlamalar için İstanbul’a gelme ihtimalleri de bulunuyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Korkut Akın Yazıyor: Abartılı Gerçeklik: Balkondaki Kadınlar
Küresel ısınma, kentlerde, ısı adası oluşturan beton yığınları arasında kendini daha çok gösteriyor ve zaten çok sıcak olan gün(ler) daha da çekilmez oluyor. Abartı sadece havanın sıcaklığında değil, yaşamlarda da… hatta “Balkondaki Kadınlar”da da o kadar büyük ki, abartının abartısı gerilimden komediye, aşk hikâyesinden korkuya dönüp duruyor. Üç kadın arkadaş, Marsilya’nın kendine özgü dar, ama yüksek binalarla çevrili … Devamı… »
Siccin Serisinin Yapımcısından, Üç Harfliler: Fal, 28 Mart’ta Sinemalarda
Senaryosu ve yönetmenliği Mert Uzunmehmet’e ait, 28 Mart’ta vizyona girecek olan Üç Harfliler: Fal filminden poster yayınlandı. Filmin kadrosunda Alara Eriç, Ecem Ustaoğlu, Nisa Arslan, Nazan Beyazıt, Adem Tosun, Reyhan İlhan, Oğuzhan Mengubeti, Hicran Çalı, Önem Pişkin, Yaren Bozkuş yer alıyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra taşradaki aile evine dönen İrem, karanlık sırlarla yüzleşmeye hazır değildir. Ev, yalnızca yatalak annesi, babası ve birlikte büyüdüğü kuzenleri Nida ile Esma’yı değil, aynı zamanda suskunlukla beslenen eski korkuları da barındırır. İrem’in dönüş gecesi, anneannesi Mukaddes’in aniden ölmesiyle evde açıklanması zor tuhaflıklar baş gösterir.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi
Tolga Karaçelik’in yönettiği ve Steve Buscemi, John Magaro, Britt Lower ile Sydney Cole Alexander’ın oynadığı Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi, 18 Nisan 2025′de Chantier Films dağıtımıyla Asteros Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Keane, kitap yazarken bir yandan da sarsılan evliliğinin derdine düşmüştür. İçtiği bir gece, onun hayranı ve emekli seri katil olduğunu iddia eden Kollmick’le tanışır. Kollmick, sarhoş olan Keane’i kendisi hakkında yazmaya ikna etmeye çalışır ve Keane’in karısı Suzie ile tanıştığında sabahları evlilik danışmanlığı, akşamları da yeni kitap için seri katil danışmanlığı yapmaya başlar.
Saykoterapi: Bir Seri Katil Hakkında Yazmaya Karar Veren Yazarın Sığ Hikâyesi yazısına devam et
Uluslararası Urla Gastronomi ve Film Festivali Birbirinden Keyifli Filmleri İzleyicilerle Buluşturacak
Bu sene ilk kez yapılacak olan Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali kapsamında söyleşi, workshoplar, masterclass etkinlikleri, film gösterimleri gibi birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Festival boyunca birbirinden değerli filmler festival katılımcılarının beğenisine sunulacak. Gastronomi, sanat ve tarihin buluşma noktası Urla’da yapılacak festivalde birçok gastronomi filmi katılımcılarla buluşacak. Gastronomiyle ilgili hikâyeleri perdeye taşımanın gücüne inanarak yola çıkan festival, 3 gün boyunca adeta bir şölene ev sahipliği yapacak, Türk gastronomi filmleri kültürünü geliştirmek ve girişimlere destek vermek amacıyla düzenlenecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
SİYAD Yılın En İyi Filmini Seçti: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri
Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) yılın en iyilerini seçtiği 57. Türkiye Sineması Ödülleri’ne yönetmenliğini Murat Fıratoğlu’nun yaptığı Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri filmi damga vurdu. İstanbul Modern Sinema’da gerçekleştirilen ödül töreninini Cem Davran sundu. Gecede yönetmenliğini Nehir Tuna’nın üstlendiği Yurt ve Sinan Kesova’nın üstlendiği Büyük Kuşatma filmleri de üçer ödül kazandı. Oyuncu ödüllerinde Büyük Kuşatma filmi önce çıktı.
SİYAD Yılın En İyi Filmini Seçti: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri yazısına devam et
Savaş Değil Barış Kazandırır: Lee
İkinci Dünya Savaşı sadece savaştaki ülkeleri değil tüm bir yaşamı tepeden tırnağa etkilemiş, toplumu, siyaseti, ekonomiyi, kültürü hatta ekolojiyi de tamamen değiştirmiştir. Savaş(lar) kötüdür, en kötü barış bile savaştan binlerce kat iyidir.
Ara Güler, kendisini fotoğrafçı olarak değil foto muhabiri olarak tanımlıyordu. Lee Miller, İkinci Dünya Savaşına katılmış, cepheden en vahşi fotoğrafları çekmiş önemli bir foto muhabiridir. Bir fotoğrafın anlaşılması 12 saniye sürermiş (belki 50 yıl öncesinin bilgisi, ama bir görsel birçok şeyi bir kareye sığdırabilir ve çok şey anlatabilir). Hatta bazen sayfalarla anlatamayacağınız bir olayı, sadece bir karede, ırk, dil, din, sınıf, ülke ayrımı olmaksızın anlatabilirsiniz. Lee de öyle biri…
Kate Winset’in, deyim yerindeyse tek başına götürdüğü bu filmde başarısını teslim etmek zorundayız. Sadece oyuncu olarak değil yapımcı olarak da çok emek vermiş, çok çalışmış ve hepimize bir pencere açmış Lee ile… Avrupa’da, sanat çevresinde keyifle yaşayan biriyken Lee, Hitler’in dünyayı yerle bir edecek savaş naralarını duyunca, fotoğraf makinesini alır ve savaşa katılır. Daha doğrusu katılmak ister, ama Avrupalılar (Fransızlarla İngilizler) cinsiyet ayrımcılığı yaparak engellerler. Amerikan pasaportu taşıdığı için yine de bir yolunu bulur ve engelleri aşar.
Sonrası… sonrası yok zaten. Kan, gözyaşı, vahşet. Yerle bir edilmiş şehirler, yok edilmiş yaşamlar, aileler, okullar… O çocukların gözlerindeki acı, korku, hüzün yeterli, yaşananların hiç de insani olmadığını bilmek için. Genç kızlara (hatta küçük çocuklara bile) tecavüz edilmesi -aradan geçen bunca yıl sonra bile- insanı etkiliyor, nefrete boğuyor. Asker hiç mi iyi bir şey yapmaz? Evet, savaştaysa, hiç ama hiç iyi bir şey yapmaz. Yapamaz da zaten, çünkü emir komuta zinciri içerisinde kurşuna bile dizilir de kimsenin ruhu duymaz; çok yıllar sonra “iade-i itibar” da yetmez.
Lee, gerçekten savaş karşıtı gözü kara bir foto muhabiridir. Toplama kamplarına girer, Hitler’in malikânesinde -gerçekten de çok ünlüdür o fotoğrafı- küvette fotoğrafını çektirir. Karşılaştığı insanlarla (sadece askerlerle karşılaşır ya) insani iletişim kurar ve onların içlerini dökmesini sağlar. Çok titizdir, kimseyi incitmez, ama çıplak gerçekliği yansıtır. Gönderdiği fotoğraflar ise sansüre uğrar. Sayfayı yöneten, okuyucuların korunması, ruh hallerinin daha da bozulmaması gerekçesini ileri sürer. Buna kim olsa çıldırır; Lee de, fotoğraflarının negatiflerini (bildiğiniz en değerli şeylerden daha değerlidir negatifler, bunun kayıtsız şartsız kabul edilmesi gerekir) keser, imha eder. O canını hiçe sayıp, ölümü göze alarak fotoğraf çekmiştir, ama masasının başındaki, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan yetkili, yasaklamış ve sansürlemiştir. O fotoğraflar, bugün, bize Hitler’in Mussolini’nin, Nazilerin vahşetini kanıtlıyor.
Film Lee üzerine kurulu dramatik bir biyografi… Belki tek eksiği Lee’nin arkadaşlarını tanımamamız, onların yeterince yer almaması… İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Lee’yi anlatan film, ünlü foto muhabirinin 1977’de ölümünden önce genç bir gazeteciye kendisiyle yaptığı röportaj sırasında “geri dönüş”lerle anlatılıyor. Sürprizi, izleyenlere bırakalım.
21 Mart’tan başlayarak gösterimde…
(17 Mart 2025)
Korkut Akın