Ferhan Baran Yazıyor: Barok’tan Caz’a Bir Çığlık

‘Spencer’, Prenses Diana’nın evlenmeden önceki aile soyadı. ‘Gerçek bir trajediden yola çıkmış bir masal’ ibaresiyle açılan Pablo Larraín imzalı aynı adı taşıyan film, kısa yaşamı gerek belgesel gerekse kurgu olarak daha önce birçok film ve diziye ilham vermiş olan 1997 yılında talihsiz bir araba kazası sonucunda aramızdan ayrılmış mahzun prensesin hayatından 3 günü ele alıyor. Şilili usta sinemacı 2016 yapımı ‘Jackie’de denediği gibi … Devamı… »

7. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Kazananlar Belli Oldu

22 – 27 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen 7. Alemlere Rahmet Kısa Film Festivali’nin dün akşam (27 Kasım) Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan ödül töreninde kazanan isimler belli oldu. Pandemi kurallarına uygun gerçekleştirilen festivalin ödül törenine T. C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emir Yıldırım, sponsor kuruluşlar, film ekipleri, basın mensupları ve davetliler katıldı.

  • Basın Bülteni
  • Ödül törenini izlemek için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

7. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Kazananlar Belli Oldu yazısına devam et

Kan, Ateş ve Motor Yağı

Cannes Film Festivali’nden sürpriz bir Altın Palmiye ile dönen ‘Titane’ yılın en tartışmalı filmlerinden. Julia Ducournau’nun kısa filmografisini takip etmiş bir yazar olarak çok da şaşırdım diyemem. Fransızların ünlü sinema okulu La Fémis mezunu yönetmen, bundan 10 yıl önce yine Cannes’da Eleştirmenler Haftası bölümünde gösterilmiş olan ‘Junior’ ile dikkatleri çekmişti. Ebeveynleri doktor olan sinemacı (anne jinekolog, baba dermatolog), 13 yaşındaki Justine’in büyüme öyküsünü bir yılanın deri değiştirmesiyle parallellikler kurarak anlattığı kısa metrajında, beden değişimi konusuna ilgisini ortaya koymuştu. 2016 yapımı ‘Çiğ /Raw’ (Fransızca özgün adıyla ‘Grave’) geldi ardından. David Cronenberg hayranlığı doğrultusunda beden deformasyonu ve araba kazaları ilgisine ‘yamyamlık’ temasını ekliyordu bu filmle.

Ürkütücü ve hayli ses getiren bu filmin ardından herkes bir devam filmi bekledi. Ancak 37 yaşındaki yönetmenin zengin imgelemi coşkun fantezilerle yüklüydü. Bunun şimdilik son dışavurumu olan ‘Titane’ nedenini nasılını pek de sormanıza izin vermeyen bir tuhaflıklar silsilesini beyazperdeye taşıyor. ‘Raw’da olduğu gibi yine bir araba kazası ile açılıyor film. Arka koltukta yaptıklarıyla arabayı süren huysuz babasını çileden çıkaran küçük Alexia kazaya neden oluyor. Ölümden kurtuluyor ama başına aldığı darbe ciddidir. Parçalanan kafatasını tutan titanyumdan metal bir plaka ile yaşamak zorundadır bundan böyle. Bu onu arabalardan uzaklaştırmayacak, aksine hastane çıkışında babasının arabasını kucaklayarak sevgisini ifade edecektir.

30’lu yaşlarında araba tanıtım şovlarının erotik dansçısıdır Alexia. Yarı çıplak platin kostümü, file çorapları ve yüksek topuklarıyla parlak metalin üzerinde şehvetle dansını icra ederken kendisini izleyen erkek güruhunun arzularını kamçılar. Ancak doktorların ebeveynini uyardığı üzere kafasındaki madeni plakanın sebep olacağı nörolojik bozukluklara da hazır olunmalıdır. Erkekler yerine -sıkı durun- gösterişli Cadillac ile çiftleşmeyi tercih eden genç kadın, kendisinden daha fazlasını talep eden karşı cinsten bir hayranını ucu sivri saç tutacağı ile öldürdükten sonra, cinsiyet gözetmeden canını sıkan herkesi vahşi biçimlerde katletmeye hazır bir seri katile dönüşecektir.

İş zıvanadan çıktığında peşindeki kurtuluşun kimlik değiştirmekten geçtiğini düşünür. Saçını keser, kaşlarını tıraş eder, bir motel evyesinde burnunu kırar ve 10 yıl önce kaybolmuş şimdilerde 17 yaşında olması gereken Adrien Legrand’ın kimliğine bürünmeyi dener. Alexia’nın sansasyonel öyküsü bu noktadan itibaren başka bir boyut kazanacaktır. Oğlanın babası (her zamanki formunda bir Vincent Lindon) yıllar sonra karşısına çıkan cinsiyeti kuşkulu tuhaf genci her ne olursa olsun evladı olarak kabul etmeye hazırdır. Karşılıksız, şartsız sevgi karşısında şaşkınlığa düşen ama kabullenmekte gecikmeyen Alexia kadınlığını, Cadillac’tan hamile kaldığı ve ne kadar uğraşsa da kurtulamadığı hamileliğini vücudunu bantlamak suretiyle ne kadar gizleyebilecektir.

Ducournau’nun kafasında gelişen bu çılgın hikâye onun beden deformasyonu, ruh üşümesi ve kimlikler arası geçişler benzeri temaları üzerinde serbest vezin sörfüne aracı olmuş. Cronenberg etkisi çok hakim. Claire Denis’in ‘Beau Travail’daki heteronormal düzeni kurcaladığı, kaslı itfaiyecilerin birlikte azdığı bir dans sekansı eklemeyi de unutmamış. Adeta bir Frankeştayn öyküsü düzleminde şok edici anları artarda sıralarken ‘Raw’da da birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Belçikalı Ruben Impens’in maharetli işçiliği büyük destekçisi olmuş. Amerikalı Jim Williams’ın filmi sarmalayan tekinsiz müzik çalışması, ayrı telden çalan pop, rock, klasik parçalarla çeşitlendirilmiş. ‘Raw’un finaline yakın şok edici yamyamlık sekansı öncesinde Nada’nın ünlü ‘Ma Che Freddo Fa’sını kullanmış olan Ducournau, ‘Titane’da 90’ların popüler şarkısı ‘Macarena’ ile kalp masajı yaptırıyor. Lindon ile Alexia’ya etiyle kanıyla can vermiş yeni keşfi Agathe Rousselle’in koşulsuz sevgilerine J. S. Bach’ın ‘Matthäus Passion’undan koral bir bölüm eşlik ediyor. Peki tüm bu kafa karışıklığı ve ses-görüntü-imge bombardımanından geriye ne kalıyor. ‘Titane’ adındaki bu kan, ter, ateş ve motor yağı kokteyli Spike Lee başkanlığındaki Cannes jürisince en iyi film olarak seçilmiş olsa da, benim için iyi kotarılmış çılgın bir B Filmi’nden fazlası etmiyor.

(04 Aralık 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Başladı

11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, dün akşam yapılan açılış töreniyle başladı. Hakan Bilgin ve Pınar Altuğ’un sunduğu gecede festival başkanı Adem Sözüer ve festival koordinatörü Bengi Semerci yaptıkları konuşmalarda Adalet kavramına vurgu yaptılar. Festival kapsamında adalet kavramına odaklı filmlerinden oluşan film gösterim seçkilerinin yanı sıra Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması ve Kısa Metraj Film Yarışması yapılacak.

  • Açılıştan görüntüler için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Başladı yazısına devam et

12. Sinepark Kısa Film Festivali

12. Sinepark Kısa Film Festivali, 02 – 08 Mayıs 2022 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında düzenlenecek olan Sinepark Kısa Film Yarışması’nın son başvuru tarihi 15 Ocak 2022 olarak belirlendi. Genç sinemacıları ülkemizde son yıllarda canlanan tür sinemasına teşvik etmek ve destek olabilmek amacıyla 2007 yılından bu yana toplam 10 kez yapıldı. Yarışmaya katılacak kısa filmler, 16 Ocak – 20 Şubat 2022 tarihleri arasında Galatasaray Üniversitesi İletişim Kulübü’nün görevlendireceği ve sinema ana bilim dalı akademisyenlerinden oluşan ön kurul tarafından değerlendirilecek ve yarışmaya katılmaya hak kazanan kısa filmler belirlenecek.

12. Sinepark Kısa Film Festivali yazısına devam et

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali 2022

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, İstanbul Gelişim Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından 24 – 27 Şubat 2022 tarihleri arasında düzenleniyor. Festivalin amacı, kısa film yaratıcılarını teşvik etmek ve sinema sanatının yapı taşı olan kısa filmlerin görünürlüğünü artırmak olarak belirlendi. Festival kapsamında gerçekleştirilecek Kısa Film Yarışması’na 05 Ocak 2022 tarihine kadar başvurulabilecek. Jüri başkanlığını Cemal Okan’ın yapacağı yarışma jürisi Derviş Zaim, Bade İşçil, Yüksel Aksu, Ercan Kesal, Gizem Pamukçu, Menderes Samancılar, Yurdaer Okur, Füsun Korkmaz ve Zekeriya Kurtuluş gibi tanınmış isimlerden oluşuyor.

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali 2022 yazısına devam et

Sinemalarda Aykut Enişte Eğlencesi İçin Son 1 Hafta

Sinema seyircisinin hasretle beklediği Aykut Enişte 2 vizyona girmek için gün sayıyor. Yapımını BKM’nin üstlendiği, yönetmeliğini Onur Bilgetay’ın yaptığı Aykut Enişte 2, 03 Aralık Cuma günü sinema salonlarındaki yerini alacak ve şenlikli bir eğlence başlayacak. Fragmanları ile büyük ilgi gören Aykut Enişte’nin yeni macerasında Gülşah’la evlenmek için gün sayan Aykut, Atabeyoğlu Ailesi’nin hayırsız damadı ve müstakbel bacanağı Talat’ın ortaya çıkması ile kendini istemediği bir maceranın ortasında buluyor. Aykut Enişte 2 filminin oyuncuları Cem Gelinoğlu, Melis Babadağ, Hakan Yılmaz ve Mekin Sezer, filmin gösterime girmesine bir hafta kala heyecanlarını paylaştı.

Haliç Goldenhorn Uluslararası Film Festivali’nin Finalistleri Açıklandı

Fotofilm tarafından 01 – 05 Aralık 2021 tarihleri arasında düzenlenecek olan Haliç GoldenHorn Uluslararası Film Festivali’nin finalistleri açıklandı. Fotofilm tarafından Türkiye ve Dünya sinemasına yeni kazandırılan Haliç GoldenHorn Uluslararası Film Festivali ilk gösterimlerini çevrimiçi yapılacak. 20 ülkeden yapılan başvurulardan seçici kurulun seçtiği kurmaca uzun metraj, kurmaca kısa film, belgesel uzun metraj, belgesel kısa film ve animasyon kısa filmden oluşan 40 filmlik seçki, 01 – 05 Aralık 2021 tarihlerinde festival sayfası www.halicgoldenhorn.org’dan izlenebilecek. Ön jüri üyeleri, Özkan Binol, Zehra Karadağ ve Nalan Barbarasoğlu’ndan oluşturuldu.

Kaya Olgar’ı Kaybettik

Manken, foto model ve oyuncu Kaya Olgar, 26 Kasım 2021 Cuma günü hayatını kaybetti. Merhamet, Yalnızlar, Çılgın Bediş, Arka Sokaklar, Kavanozdaki Adam, Yedi Numara, Gurur, Nilgün ve Gelinlik Kız adlı TV dizilerinde rol alan Kaya Olgar’ın bir de Balkan Balkan adlı sinema filmi var. 22 senedir Muğla – Köyceğiz Yeşilköy’de yaşayan Olgar’ın cenazesi, bugün Yeşilköy Camii’nde öğle vakti kılınan cenaze namazını müteakip Yeşilköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

1. Uluslararası Fetih Kısa Film Yarışması Ödülleri Sahiplerini Buldu

Bu yıl ilki düzenlenen Mâziden Âtiye 950. Yılında Malazgirt Zaferi ve Sultan Alparslan 1. Uluslararası Fetih Kısa Film Yarışması ödülleri sahiplerini buldu. Yarışmada Muhammet Furkan Daşbilek, Bir Nehir Kıyısında adlı filmiyle birinciliğe, Ahmet Sami Kuriş, Cesaret ve Ötesi adlı filmiyle ikinciliğe ve Rasoul İranzad Aghamirlou ise Sallakh adlı filmiyle üçüncülük ödülüne layık görüldü. Semih Gülen’e de Öncü adlı filmiyle Sultan Alparslan Özel Ödülü verildi.

1. Uluslararası Fetih Kısa Film Yarışması Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Fransız Postası: Kurgulanmış Bir Dünyanın Yansıması

Sanatın önemli özelliklerinden biri size, kendi yaşamınıza farklı açılardan baktırmasıdır. Anlatılan öykü ya da izlenen film sizin hikâyenizdir bir bakıma. Eğer kendi hikâyenizi bulur da oradan yürürseniz film başarılıdır; tabii ki sizin için.

Sinemamızın iyi görüntü yönetmenlerinden biriydi Aytekin Çakmakçı (çiçek koksun toprağı), “görüntüyü görmüyorsanız başarılıyım demektir” diye anlatıyordu hem çalışma sırasında hem de ders verdiği okullarda. Belirleyici olan izleyicinin aldıklarıdır.

Gelinim sana söylüyorum…

…kızım sen anla! Atasözümüz “Fransız Postası” filmi için biçilmiş kaftan bana kalırsa. Filmle ilgili çok yazıldı, çok irdelendi, yönetmeninden oyuncularına, çekim tekniklerinden sinema diline kadar… Bizde “reklam olmasın” diye gerek RTÜK gerekse telif hakları nedeniyle isim verilmez ya… “Fransız Postası”nda da ne yer var, ne mekân, ne de insan. Hepsi, bütün olarak hayali. Onun için de zaten bizim gazetelerimizi, bizim gazetecilerimizi, bizim muhabirlerimizi ve bizim haberlerimizi getiriyor akla. Daha dün, hayal çeken gazeteciler üzerinden koparılan -aslına bakarsanız serginin ‘mânâ ve ehemmiyetini’ hiçe sayan- fırtınanın ardından; hepimizin bildiği bir yazarın öngörüsü(zlüğü) ile iktidar yanlısı yazdığı başyazı ve üzerine konuşulanlar.

Sahi, hepsi aslında Fransız Postası filminde yer alabilir, istenirse. Senaristler ve yönetmen bilseydi zaten, çok kolay eklerdi filmin akıcı öyküsüne.

Kısa film…

“Fransız Postası” üç kısa filmden oluşuyor. Bir gazetenin son sayısını hazırlayan gazeteciler ve patronun gizemli, ama alabildiğine komik ve tabii bir o kadar da trajik öyküsü. Merak etmemek elde değil.

Yazarlar kendilerince içinde yaşadıkları olayları kendilerince kurgulayıp kendilerince sunuyor bizlere. Kurgulanmış bir kentte kurgulanmış gazetenin kurgulanmış muhabirleriyle tanıyoruz ortamı ve insanları. Ne olacak acaba?

Bir sayfa çevirince…

Yerel haberlerden sanat sayfasına geçmiş gibiyiz… Bir ressamı tanıyoruz… ama ne tanıma! Onun gibi sanat simsarı (!) da bizimle birlikte tanıyor. Çok ilginç bu bölüm, çok da göndermeler var, sanatsal anlamda. Futbol sadece futbol değildir derler ya; sosyoekonomik, sosyokültürel, sosyopolitik açılardan bakıldığında sadece bir top peşinde koşan on bir kişi değil, tüm dünya vardır. İşte, bu filmde de ne ressam sadece ressam, ne model yalnızca model, ne galerici sadece galerici, ne de haberleştiren sadece haberi yansıtıyor sayfasına…

Teknikle birlikte…

Görüntünün görülmediği bir filmi başarılı olarak kabul edince siyah/beyaz ile renklinin, sinemaskop (hâlâ kaldı mı) ile görüntünün küçülmesinin de farkına varmayacaksınız. Öyle olunca da keyifle, heyecanla, merakla izleyeceksiniz alabildiğine ünlü oyuncu kaynayan ve onları bir arada izlemenin keyfi içinde Wes Anderson’un “Fransız Postası”nı ve asla unutmayacaksınız; ustayı da filmini de…

Fransız Postası (The French Dispatch) (Mizah, Merak, Heyecan); Yönetmen: Wes Anderson; Senaryo: Wes Anderson; Oyuncular: Bill Murray, Tilda Swinton, Léa Seydoux, Benicio Del Toro, Adrien Brody, Benjamin Lavernhe, Timothée Chalamet, Liev Schreiber, Jeffrey Wright, Alexandre Steiger, Christoph Waltz, Cécile de France, Pablo Pauly, Willem Dafoe, Elisabeth Moss, Mathieu Amalric, Henry Winkler, Damien Bonnard, Owen Wilson, Edward Norton, Stephen Park, Fisher Stevens, Bob Balaban, Lois Smith, Tony Revolori, Toheeb Jimoh, Sam Haygarth… 3 Aralık’tan başlayarak gösterimde…

(02 Aralık 2021)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

XII. İtalyan Sinemasıyla Buluşma

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin Cinecitta işbirliğiyle düzenlediği geleneksel İtalyan Sinemasıyla Buluşma etkinliği 12.sinde yine çevrimiçi olarak sinemaseverlerle buluşuyor. 2020 yılında gerçekleştirilen ilk çevrimiçi gösterimlerin kültür merkezinin sosyal medya kanallarında ulaştığı başarı, aynı etkinliğin bu sene de tekrarlanmasına yol açtı. 27 Kasım – 03 Aralık 2021 tarihlerinde yapılacak etkinlikte, 78. Venedik Uluslararası Film Festivali programından derlenerek orijinal dilinde ve Türkçe altyazılı olarak Türkiye’de ilk kez seyirci karşısına çıkacak yedi film hem eleştirmenlerin hem seyircilerin beğenisini kazanmış yeni yapım filmlerden oluşuyor.

XII. İtalyan Sinemasıyla Buluşma yazısına devam et

Türkiye’nin Oscar Adayı: Bağlılık: Hasan

Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği ve Umut Karadağ, Filiz Bozok, Gökhan Azlağ ile Ayşe Günyüz Demirci’nin oynadığı Bağlılık: Hasan, Türkiye’nin Oscar aday adayı olarak seçildi. Geçimini baba mirası meyve bahçesi ve tarlasından sağlayan Hasan, tarlasının tam ortasına dikilmek istenen elektrik direğinden kurtulmaya çalışırken, Hacca gidişi yaklaştıkça geçmişine doğru bir arayışa çıkar. 2010 yılında Bal filmiyle Berlin’den Altın Ayı ve 2017 yılında Buğday filmiyle 30. Tokyo Film Festivali’nden En İyi film Ödülü ile dönen Semih Kaplanoğlu, Bağlılık: Hasan filminin Dünya prömiyerini 2021 yılında 75. Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış Bölümü’nde gerçekleştirdi.

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu