8. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali Başlıyor

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle, 04 – 12 Aralık 2021 tarihlerinde, Uşak Üniversitesi İletişim Topluluğu’nca, hem fiziksel hem de www.usakfilmfest.com adresinde çevrimiçi düzenlenecek olan 8. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali’nin finalistleri, Ana Jürisi ve açılış programı belli oldu.
04 Aralık 2021 Cumartesi akşamı saat 21:00’de başlayacak olan festivalin açılışında, görsel ve işitsel performanslarıyla deneysel yapıtlara imza atan sanatçı Kerem Altaylar’ın konserinin ardından, Elvira Lind’in yönettiği, başrolünde dünyaca ünlü oyuncu Oscar Isaac’in yer aldığı The Letter Room adlı film sinemaseverlerle buluşacak.

8. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali Başlıyor yazısına devam et

Batı Yakasının Hikayesi: Hayata Yansıyan Müzikal

Sokakları ele geçirmeye çalışan, farklı kökenlere dayalı iki çetenin çatışması diye bir cümlede özetlenirse “Batı Yakasının Hikayesi” ya izlenmemiştir ya da bilinçli olarak gizlenmeye çalışılıyordur.

Kitap olarak basıldığı, film olarak çekildiği, müzikal olarak sahnelendiği ilk günden bu yana hep gündemde, hep ilgi odağı ve hep beğenilen bir yapıt/m olmuş dramatik bir öykü “Batı Yakasının Hikayesi”.

Gerek çeteler içindeki düşünce yaklaşımı gerekse danslarla desteklenmiş müzikler hepsini unutulmazlar arasına sokmuş. Sahi, bütün uyarlamalarının da çok olumlu karşılandığını söyleyebilirim (genç arkadaşlar lise sıralarında bile sahneledi, çok beğenildi).

Aynı senaryo, farklı sonuç…

İnsanı içine çeken müzikle birlikte muhteşem danslarla insanı büyüleyen bu müzikal, aynı zamanda çok büyük bir dramı anlatıyor. Farklı ülkelerden farklı zamanlarda göçmüş toplulukların sokakları zapt etme, buna da bağlı olarak egemenlik savaşları aslına bakarsanız. Tümüyle göçmenlerden oluşan (Yerlileri yok ettikleri için) ABD’de üstünlük savaşları bir yanıyla milliyetçi bir yanıyla da sınıfsaldır aynı zamanda.

1961’de, Robert Wise’ın çektiği ve deyim yerindeyse ortada ödül (10 Oscar kazanmış) bırakmayan filmin üzerine yeni bir uyarlamasının (şimdilerde remake deniyor, tekrar yapım) yapılmasını kimse beklemiyordu doğrusu. Hatta Spielberg’in neden ve niye bu filmi çekmeye soyunduğu da tartışılıyordu.

Şunu unutmamak gerekir: Aynı senaryoyu beş ayrı yönetmene verin, beş ayrı film çıkar. Sinemacıların ‘bir mıh gibi akıllarına çaktığı’ bu sözün gereğini yerine getirmiş Steven Spielberg’in çektiği “Batı Yakasının Hikayesi”.

İlk sahneden, daha ilk dakikalardan farkını koymuş ortaya Spielberg, ırkçılık karşıtı bir film çekmiş. Amerika’ya önceden göçen Polonya asıllılar (Jetler) ile daha sonra gelen (ve hâlâ kendi dillerini, İngilizceyi ise aksanlı konuşan) Porto Rikolular (Köpekbalıkları) önce okulun, ardından sokakların, tabii en sonunda da kentin ve giderek ülkenin egemeni olma mücadelesi veriyorlar.

Leonard Bernstein’in izleyiciyi sarıp sarmalayan olağanüstü müziği, Janusz Kaminski’nin muhteşem görüntüleri, hepsinin üzerinde Steven Spielberg’in deha yönetmenliği buluşunca ve dahası daha önceki yorumlarda arka plana itilen toplumsal ve/veya sınıfsal mesaj da öne çıkarılınca filmi içer gibi, uçar gibi büyük bir keyifle izliyorsunuz.

Romeo ile Juliet

Konu biliniyor… İki çetenin birinin lideri olan Tony ile diğer çetenin liderinin kız kardeşi Maria birbirlerine gönül düşürür. Sinemanın da temelinde yatan en belirgin öyküleme temasıdır bu; sonrasını istediğiniz gibi kurarsınız. Shakespeare, Romeo ve Juliet olarak kurmuş ve bütün “imkansız” aşk filmlerinin atası olmuş. O zaman, modern Romeo ve Juliet diyebiliriz bu New York’un yenilenme döneminde yaşananları anlatan filme. Savaş sonrasıdır, her şey gibi kent de yenilenmektedir. Bu yenilenmeden güçlü çıkmak isteyen çetelerin savaşı, bir boyutuyla da barış çağrısıdır.

Spielberg Usta’nın ne denli titiz ve dikkatli olduğunu (bunca filmini izledikten sonra artık ezbere) biliyoruz. Kamerasını koyacağı yeri saptadıktan sonra en arkadaki, trafik yapan figürana bile mizansen veren Usta, sadece görüntüsüyle değil sinema dili ve verdiği mesajla da doruğa çıkıyor. Günümüzün en belirgin sorunlarından biri olan göçler ve ötekileştirme, “Batı Yakasının Hikayesi”nde, filmi taşıyan temel güç. Her ne kadar filmde artık yerleşmiş (ve bizdeki gibi köyüne dönme hevesini asla kaybetmeyen) olsalar da göçmenlik günümüzün sorunlarıyla koşutluk içinde…

Filmi büyük bir keyifle izlediğim, çok mutlu olduğum, hatta Robert Wise’ın unutulmaz yorumundan daha da çok sevdiğim için herkesin izlemesini istiyorum. 2 saat 33 dakikalık filmi her izleyenin ırkçılık ve tabii ki göçmenlik sorununa daha farklı bir pencere açıp bakacağına da inanıyorum.

Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story) (Müzikal, Drama); Yönetmen: Steven Spielberg; Senaryo: Tony Kushner; Oyuncular: Ansel Elgort, Rachel Zegler, Ariana DeBose, David Alvarez, Mike Faist, Josh Andrés Rivera, Ana Isabelle, Corey Stoll, Brian d’Arcy James… 10 Aralık’tan başlayarak gösterimde…

(09 Aralık 2021)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Sinemanın Kalbi Antakya’da Atacak

Türk sinemasının gelişmesine ve eserlerinin tanıtılmasına katkı sağlamak amacıyla yapılan Antakya 9. Uluslararası Film Festivali, bu yıl zengin içerikle geliyor. Festivalin onur konukları arasında Deniz Türkali, Halil Karaata ve Cahit Berkay yer alıyor. Festival korteji, yürütme kurulu üyeleri, şehre gelen konuklar ve vatandaşların katılımıyla gerçekleştirilecek. 14 Aralık saat 16:00’da Antakya Vali Ürgen Alanı’ndan başlayacak yürüyüş köprübaşında sonlandırılacak ve saat 18:00’de Meclis Kültür Sanat Merkezi’nde festivalin açılış töreni gerçekleştirilecek.

Afacan Felix

Yann Tremblay’ın yönettiği ve Karine Vanasse, Gabriel Lessard, Guy Nadon ile Marc Labreche’in oynadığı Afacan Felix (Felix et le Tresor de Morgaa – Felix and the Treasure of Morgaa), 21 Ocak 2022’de CJ ENM dağıtımıyla Ela Film tarafından vizyona çıkarıldı.
12 yaşındaki Felix, iki yıl önce denizde kaybolan babasının hâlâ hayatta olduğuna inanır. Bir gün annesi biraz dinlenmek için bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Annesinin yokluğunu bir fırsat olarak gören Felix, bu sırada kayıp babasını aramaya karar verir. Bunun için Felix, emekli bir denizci olan yaşlı Tom, tek bacaklı papağan ve köpek gibi davranan kedi Rover ile birlikte macera dolu bir yolculuğa çıkar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Afacan Felix yazısına devam et

41. İstanbul Film Festivali

Dünya sinemasının en çok konuşulan örneklerinden sinemamızın en yeni yapımlarına, uluslararası festivallerde prömiyer yapmış ödüllü filmlerden klasiklere ve yeni keşiflere, efsane yönetmenlerin iz bırakan başyapıtlarına ve kült filmlere; söyleşiler, özel gösterimler ve festival sohbetleriyle Türkiye sinema endüstrisinin kalbinin attığı İstanbul Film Festivali’ne yapılacak başvurular açıldı. 08 – 19 Nisan 2022 tarihlerinde düzenlenecek 41. İstanbul Film Festivali Türkiye Sineması bölümüne başvurular festivalin internet sitesi üzerinden alınacak. Festival programında yer alacak filmler için son başvuru tarihi 21 Ocak 2022 olarak belirlendi.

41. İstanbul Film Festivali yazısına devam et

Karanlık Kız

Maggie Gyllenhaal’ın yönettiği ve Olivia Colman, Dakota Johnson, Jessie Buckley ile Peter Sarsgaard’ın oynadığı Karanlık Kız (The Lost Daughter), 17 Aralık 2021’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Edebiyat profesörü Leda, bir Yunan Adası’nda yanız geçirmekte olduğu tatili sırasında  kendini, bulunduğu özel plajı paylaşarak keyfini kaçıran küstah ve kalabalık bir ailenin yanında bulur. Aileden bir çocuk kaybolduğunda, krizi düzgün yöneten ve çocuğu bulan profesör Leda olur. Ancak bu olay, bir anne olarak geçmişte verdiği kararların, neredeyse 20 yıl sonra, şimdi bile boğuştuğu seçimlerin hiç de istemediği anılarını hatırlamasına vesile olur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Karanlık Kız yazısına devam et

Uluslararası Ödüllü Yapımlar Distopya Film Festivali’nin Uzun Metraj Film Seçkisi’nde

Bu yıl 10 – 12 Aralık tarihleri arasında ilk kez “daha derine dal” sloganıyla gerçekleştirilecek olan Uluslararası Distopya Film Festivali’nin Uzun Metraj Film Seçkisi’nde Türkiye’de ilk kez gösterilecek uluslararası ödüllü filmler yer alacak. Program direktörlüğünü Kerem Akça’nın üstelendiği Uzun Metraj Film Seçkisi’nde bu yıl Yuusuke Hirota’nın Poupelle Of Chimney Town, Jonathan Nossiter’ın Last Words, Matthew Eade’nin A Black Rift Begins To Yawn ve Erdem Tepegöz’ün Gölgeler İçinde adlı filmleri yer alıyor. Festivalde Poupelle Of Chimney Town ve Last Words’ün Türkiye prömiyeri, A Black Rift Begins To Yawn’ın ise Avrupa prömiyeri yapılacak.

11. AB İnsan Hakları Film Günleri

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, 2011 yılından bu yana her yıl, Dünya İnsan Hakları Günü etkinlikleri çerçevesinde AB İnsan Hakları Film Günleri ve AB İnsan Hakları Kısa Film Yarışması düzenliyor. Bu etkinlik, hepimiz için sanat yoluyla temel insan hakları üzerine düşünmek, tartışmak, paylaşmak adına bir fırsat oluşturmaya devam ediyor. 11. AB İnsan Hakları Film Günleri, bu yıl Covid-19 nedeniyle çevrimiçi yapılacak. 28 seçkin film ve yönetmen söyleşilerinin 10 – 19 Aralık tarihleri Türkiye’nin çeşitli illerindeki seyircilerle buluşması hedefleniyor.

11. AB İnsan Hakları Film Günleri yazısına devam et

İstanbul Uluslararası Nartugan Film Festivali 2021

Her yıl güneşin karanlığa egemen olduğu gün, yani 21 Aralık Nartugan Bayramı’nı kutlamayı hedef alan İstanbul Uluslararası Nartugan Film Festivali, 19 – 21 Aralık 2021 tarihleri arasında düzenleniyor. Bu yıl ilki düzenlenecek IINFF İstanbul Uluslararası Nartugan Film Festivali, 20 Aralık tarihinde Kadıköy Kozzy AVM’nin ev sahipliğinde ödül töreni yapacak. Yönetmen Gültekin Bayır’ın direktörlüğünü yaptığı festival, Kaptan Erol Aydın’ın kişisel çabaları ve girişimleriyle gerçekleştirilecek. Festivalin ilk yılında olmasına rağmen uluslararası arenada büyük bir ilgi gördü ve yapılacak yarışmaya toplamda 120’yi aşkın ülkeden 3125 film müracaatta bulundu. Sinemaseverler bu filmleri ücretsiz olarak izleyebilecekler.

İstanbul Uluslararası Nartugan Film Festivali 2021 yazısına devam et

Malatya Perde Diyor

Bu yıl Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla 10 – 14 Aralık 2021 tarihlerinde gerçekleşecek olan 10. Malatya Uluslararası Film Festivali tanıtım toplantısı Taksim Sofitel Otel’de yapıldı. Özlem Yıldız’ın sunduğu toplantıya çok sayıda ünlü isim, gazeteci ve iş dünyasından isimler katıldı. Aynı zamanda festival başkanı da olan Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, festivalin bu yılki temasını Aslantepe olarak açıkladı.

Malatya Perde Diyor yazısına devam et

Elif Ana Filminden İlk Kareler

Yönetmen koltuğunda Semir Aslanyürek ve Kazım Öz’ün oturduğu Elif Ana filminin çekimleri Elif Ana’nın doğup büyüdüğü topraklarda, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde Ali Sürmeli, Sermiyan Midyat ve Muhlis Asan’ın sahneleriyle başladı. Müziklerini Erkan Oğur’un yaptığı filmin oyuncu kadrosunda yer alan diğer sanatçılar arasında ise Aliye Uzunatağan, Cezmi Baskın, Rıza Sönmez, Necmettin Çobanoğlu, İlyas Salman, Füsun Demirel, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Turgay Tanülkü, Cansu Fırıncı, Metin Coşkun, Kazım Çarman, Tuğba Özay, Ökkeş Sevimli,  Vildan Maksuti ve Vedat Barjami gibi oyuncular bulunuyor.

Altın Kedi Ödülleri Sahiplerini Buldu

İzmir’de aralıksız olarak devam eden en uzun soluklu kısa film festivali olan İzmir Kısa Film Festivali, bu yıl 22. kez İzmirli sinemaseverler ile buluştu. 22 – 28 Kasım 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilen festivalde dereceye giren kısa film yapımları, Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası’nda yapılan kapanış töreninde ödüllendirildi. Usta oyuncu Hakan Bilgin’in sunumuyla gerçekleşen gecede, 17 kategoride birinci seçilen filmlere Altın Kedi Ödülleri takdim edildi.

Altın Kedi Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

4. Uluslararası Kızılay Dostluk Kısa Film Festivali’ne Sayılı Günler Kaldı

4. Uluslararası Kızılay Dostluk Kısa Film Festivali bu yıl Hacı Bektaş-ı Veli anısına düzenleniyor. Ulusal ve uluslararası platformlarda büyük ilgi gören festivale dünyanın dört bir yanından başvurular geldi. 50 ülkeden 448 film 4. Uluslararası Kızılay Dostluk Kısa Film Festivali’ne başvurdu. Bu yıl Mommo: Kız Kardeşim, Meryem, Arama Moturu, Kar Kırmızı, Ah Yalan Dünyada: Neşet Ertaş belgeseli gibi filmleri ile ulusal ve uluslararası film festivallerinden çeşitli ödüller almış yönetmen Atalay Taşdiken’in başkanlığını üstlendiği jüride; Gürcü yönetmen Giorge Ovashvili, Kosovalı yönetmen Isa Qosja, Oyuncu Serdar Orçin ile Prof. Dr. Eda Nazlı Noyan yer alıyor.

Wes Anderson’dan Sevgilerle

Çağdaş sinemanın ayrıksı yaratıcılarından Wes Anderson filmlerini tek bir karesinden tanırız. 2014 yapımı ‘Büyük Budapeşte Oteli / The Grand Budapest Hotel’, Amerikalı sinemacının Avusturyalı yazar Stephen Zweig’a yazdığı bir aşk mektubudur. Pandemi nedeniyle gecikmeli olarak bu yıl Cannes’da prömiyerini yapmış olan son filmi ‘Fransız Postası / The French Dispatch of The Liberty, Kansas Evening Sun’ onun hayranı olduğu ‘The New Yorker’ dergisi editör ve yazarlarına ithaf ettiği bir film.

Lise yıllarından beri cilt cilt topladığı bu kült dergi külliyatından esinlenerek yarattığı hikâyeler, filmde Kansas orijinli derginin Fransa’daki yerleşik bürosunda görevli gurbetçi Amerikan gazetecilerinin kaleminden çıkıyor. New Yorker’ın efsanevi kurucusu Harold Ross’dan esinlenmiş editörü (Bill Murray) etrafında toplanmış bir avuç gazeteci 60’lı yıllar Fransa’sının hayali Ennui-sur- Blasé kasabasında bir araya geliyor. Böylece Anderson’ın büyük hayranlık duyduğu Fransız sineması üzerine bir film yaratma arzusuna da hizmet etmiş oluyorlar.

Angelica Huston’ın dış sesi üzerinden, eski usül gazeteciliğe saygı duruşunda bulunan 3 ayrı öykü izliyoruz. Tilda Swinton’ın canlandırdığı sanat muhabirinin bizlere aktardığı ilk öyküde, bir anlık sinirle iki barmenin kafasını et testeresi ile koparmış 50 yıla mahkûm tutuklu (Benicio del Toro) ile otoriter cezaevi-tımarhane gardiyanının (Léa Seydoux) tutkulu aşk hikâyesini anlatıyor. Bu sevdanın meyvesi olarak delibozuk mahkum Moses Rosenthaler’in elinden çıkma avangard tablolar ile hapishane duvarlarını süsleyen freskler, düzenbaz sanat simsarının (Adrien Brody) iştahını kabartıyor.

İkinci öykü 1968 Mart ayında dünyayı ayağa kaldırmış ünlü öğrenci olayları sırasında geçiyor. Orta yaşlı gazeteci Lucinda Krementz (Frances McDormand) protestocu öğrencilerle birlikte barikatlarda olan biteni kaleme alırken, aile dostu genç aktivist Zeffirelli (Timothée Chalamet) ile yatağa giriveriyor. James Baldwin’den esinlenmiş siyahi eşcinsel gazetecinin (Jeffrey Wright) bir televizyon şovunda kaynağını aktardığı makalesi ise tuhaf bir çocuk kaçırma hikâyesi üzerinedir. Anderson deli dolu bir takip üzerine kurduğu bu bölümde anlatısına animasyonu da ekliyor ve tadından yenmez bir seyir keyfi sunuyor.

Bu kısa özetin haricinde her karesi, hatta her karenin her bir köşesi, her köşenin her bir objesi türlü inceliklerle yüklü bir görsel şölen ‘Fransız Postası’. Anderson Fransız sinema tarihinin ünlü yönetmenlerine ve Fransız Yeni Dalgası’nın efsanevi isimlerine bir saygı duruşunda bulunuyor. Sıklıkla siyah-beyaz kare ekran kullanıyor. Öğrenci toplantılarında ekran bir ara geniş formata geçiyor. Belli objeleri, belli bakışları vurgulamak üzere rengi kullanıyor. Üstyazı ile verdiği Fransızca diyalogları İngilizce dilinde yanıtlarla karıştırmayı seviyor. Bir ressamın fırça darbeleri misali görüntüleri düzenliyor, büyük orkestrayı ustalıkla yönetiyor.

Bir bölümünü öykücükleri aktarırken parantez içinde belirttiğim sayısız yetenekli oyuncuyu eserine ortak ediyor. Onlar da belli ki bir Anderson filminde yer almaktan hayli keyifliler. Ağırlıklı roller dışında, bisikletli gazetecide (yönetmenin daha önce çok çalıştığı yakın dostu) Owen Wilson, polis komiserinde Mathieu Amalric, çocuk kaçıran şöförde Edward Norton, karakoldaki fahişede Saoirse Ronan, azılı suçlu Abacus’de Willem Dafoe, talk show sunucusunda Liev Schreiber, akşam yemeğine davetli konukta Christoph Waltz, muhabirlerde Elizabeth Moss, Jason Schwartzmann ve gözden kaçan irili ufaklı bir dolu ünlü oyuncu adeta resmi geçit yapıyor.

‘Fransız Postası’ has sanatsevere mutluluk veren ve ayrıntılar üzerine yoğunlaşmak için yeniden görme arzusu uyandıran o muhteşem işlerden. Bu yazıyı bir aperitif olarak düşünelim. Lezzetli Anderson menüsünü tatmak üzere tüm sinefilleri sinema salonlarına davet edelim.

(05 Aralık 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu