Prof. Dr. Leyla Kabadayı’nın Film Eleştirisi: Kuramsal Çerçeve ve Sinemamızdan Örnek Çözümlemeler adlı kitabının 4. baskısı kitapçı raflarında. Sinema çalışmalarının ve sinemayı öğrenmenin en önemli alanlarından biri film eleştirisidir. Film eleştirisiyle ilişki izleyiciyi / okuru edilgenlikten kurtarır. Filme, sinemaya ve hayata, toplumsal, ideolojik, psikolojik, felsefi, siyasi ve düşünme alanından bakmanın imkânlarını zenginleştirir. Film eleştirisi film yapmanın bütün deneyimlerini biriktirir. Kitap sinemaseverler için değil, film eleştirmeni olmak isteyenler ve film yapma heyecanını duyanlar için de okunması gereken bir kılavuz özelliği taşıyor.
The Suicide Squad: İntihar Timi
James Gunn’un yönettiği ve Margot Robbie, Idris Elba, John Cena ile Joel Kinnaman’ın oynadığı The Suicide Squad: İntihar Timi (The Suicide Squad), 30 Temmuz 2021’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
ABD’nin en yüksek ölüm oranına sahip hapishanesi, Belle Reve adıyla tanınmaktadır. En beter süper kötülerin tutulduğu ve dışarı çıkmak için her şeyi göze alacakları özel bir yerdir. Bu hapishanede Bloodsport, Peacemaker, Kaptan Boomerang, Ratcatcher 2, Savant, King Shark, Blackguard, Javelin ve herkesin en sevdiği psikopat Harley Quinn dahil olmak üzere özel bir mahkûm grubu oluşturulmuştur.
Türkiye, Cannes Film Festivali’ne Genç Yönetmenlerle Gidiyor
2021 Cannes Film Festivali merakla beklenen filmleri izleyiciyle buluşturmaya hazırlanıyor. Dünyanın her yanından filmlerin yer aldığı festivalde, Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) İletişim Fakültesi mezunlarının kısa filmleri de sinemaseverlerle buluşacak. Ünlü yönetmenlerin ve oyuncuların işlerinin bir araya geldiği festival aynı zamanda yeni yeteneklerin tanınması, sektörle buluşması ve ilk işlerinin değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen Cannes Short Film Corner etkinliğine de ev sahipliği yapıyor.
Türkiye, Cannes Film Festivali’ne Genç Yönetmenlerle Gidiyor yazısına devam et
SALT’ın Bu Son Şansımız mı? Gösterimlerinde 28 Haziran – 04 Temmuz Filmi: Akbaba ile Kartal
SALT’ın, iklim değişikliğinin insana ve dünyaya etkilerine dikkati çekme amaçlı Bu Son Şansımız mı? programının 2021 seçkisi, Güney Afrika, Norveç, Fransa, Kanada, Bolivya ve Balkanlardan on belgesel filmi bir araya getiriyor. Program, 26 Nisan 2021 Pazartesi günü saltonline.org adresinde başladı. Ekinlikte 28 Haziran – 04 Temmuz 2021 tarihleri arasında Akbaba ile Kartal (The Condor and the Eagle) adlı belgesel film gösterilecek.
- Basın Bülteni
- Etkinlik hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Hababam Sınıfı: Yaz Oyunları Sinemaseverlerle Ücretsiz Buluşuyor
Hann Yapım, 02 Temmuz Cuma günü sinemaların yeniden açılmasıyla birlikte sinemaseverlerin yüzünü güldürecek bir ilke daha imza atıyor. Hababam Sınıfı: Yaz Oyunları filmi sinemaların açıldığı gün, tüm seans ve tüm salonlarda ücretsiz olarak seyirci ile buluşuyor. Rıfat Ilgaz’ın aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan Hababam Sınıfı yeni yüzlerle yoluna devam ediyor. Çekimleri Kıbrıs ve İstanbul’da tamamlanan film pandemi nedeniyle izleyicisiyle buluşamamıştı. Normalleşme sürecinin ardından yeniden açılacak olan sinema salonları izleyicilerin yüzünü güldürecek. Böylece salonların açılma müjdesinin ardından bir müjde de Hann Yapım’dan gelmiş oldu.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Beyoğlu Sineması, 01 Temmuz’da Hayaletler’le Açılıyor
Beyoğlu Sineması kapılarını Azra Deniz Okyay’ın ödüllü filmi Hayaletler’in gösterimiyle 01 Temmuz’da açılıyor. Perşembe günü 19:00’da yapılacak gösterimin hemen ardından film ekibinin katılımıyla bir de söyleşi düzenlenecek. Filmin konusu şöyle: Şehirde uzun süren bir elektrik kesintisi olur. Hiphop dansçısı olmak isteyen Didem, belediye temizlik görevlisi İffet, kentsel dönüşüm fırsatçısı Raşit ve mahallenin çocuklarına film dersleri veren Ela’nın yolu bu özel günde kesişir. Film, o gün İstanbul’un Sucular semtinde yaşananları anlatıyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Amerikalı Yapımcılar Tecrübesine Güvendi
Merkezi Amerika, Los Angeles, California’da bulunan ve Tremor Doyle, Alexa Khan, Nadira Akhonova ortaklığıyla kurulan Three Flames Pictures şirketi Türkiye’de çektiği Shame isimli gerilim filmiyle hedefini yüksek tutuyor. Yönetmenlik tecrübesine güvendiği Türk yönetmen Kayhan Başoğlu ile çalışma kararı alan şirket ortakları dünya pazarında usta yönetmenle gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyorlar.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
1. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali Başladı
İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali başladı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapılan açılış töreninde, sinemamızın müzik ustaları Yalçın Tura, Arif Erkin ve Cahit Berkay ile yitirdiğimiz Atilla Özdemiroğlu ve Timur Selçuk’un film müziklerinden bir seçki seslendirildi. Ödüller, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından takdim edildi. Timur Selçuk’un ödülü eşi Handan Selçuk’a Atilla Özdemiroğlu’nun ödülü ise eşi Hepgül Özdemiroğlu’na verildi.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
1. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali Başladı yazısına devam et
Transformers: Canavarların Yükselişi
Steven Caple Jr.’ın yönettiği ve Anthony Ramos, Dominique Fishback, Luna Lauren Velez ile Peter Cullen’ın oynadığı Transformers: Canavarların Yükselişi (Transformers: Rise Of The Beasts), 09 Haziran 2023’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Transformers: Canavarların Yükselişi (Transformers: Rise Of The Beasts) filmi, sinemasever izleyicileri 1990’lı yılların tüm dünyayı dolaşan olağanüstü heyecanlı macerasına yeniden geri götürecek ve Otobotlar ile Decepticon’lar arasında sürmekte olan mevcut savaşa, yepyeni ve özel bir Transformer türü olan Maximal’leri, Predacon’ları ve Terrorcon’ları dahil edecek.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Fragmanı: 1 / 2 / 3 / 4
- IMDb
- Korkut Akın Yazıyor
Ferhan Baran Yazıyor: 40. İstanbul Film Festivali’nden İzlenimler 2: Genç Ustalar ve Belgesel Film Kuşağı
İKSV festivallerinin ilgiyle izlenenler ‘Genç Ustalar’ bölümünde bugüne kadar 4 ilginç film gösterildi. Maltalı sinemacı Alex Camilleri’nin yazıp yönettiği ve kurgusunu yaptığı ‘Luzzu’, adını yöreye özgü geleneksel ahşap balıkçı teknesinden alıyor. Jesmark, büyük büyük dedesinin kullandığı, gözü gibi baktığı aile yadigarı teknesiyle balığa çıkmakta, çekirdek ailesini geçindirmeye çalışmaktadır. Ancak küçük bebeğinin büyüme … Devamı… »
40. İstanbul Film Festivali’nden İzlenimler 3: Çiçek İstemez ve Antidepresan Bölümlerinden
Festivalin kadın hakları ve kadın dayanışması temalarını öne çıkaran gözde seçkilerinden ‘Çiçek İstemez’ bölümünde 4 film izledik. Polonya sinemasının gündemde olan yetenekli isimlerinden oyuncu, yazar yönetmen Piotr Domalewski’nin ikinci uzun metrajı ‘Asla Ağlamam / I Never Cry’, 40. İstanbul Film Festivali’nin güzel keşiflerinden biriydi. Polonya’nın bir taşra kasabasından, henüz 18’ini bile doldurmamış gencecik Ola’nın, gurbette inşaat işçisi olarak çalışan babasının naaşını almak üzere İrlanda’ya yaptığı yolculuğu sırasında hayata bakışının değişimi üzerine film. Benzer büyüme öykülerinden kolaylıkla sıyrılan, ustaca kaleme alınmış senaryosu ve ilk başrolünde gencecik Zofia Stafiej’in performansıyla dikkati çeken yapım, geçmişin Demir Perde ülkelerinden ekmek parası için gelişmiş AB ülkelerine çalışmaya giden işçilerin yaşamları üzerine ilginç anekdotlar aktarıyor.
Baştan söylemeliyim, aynı seçkide yer alan İran yapımı ‘180 Derece Kuralı / Khate Farzi’, son derece kederli bir film. Daha önce kısa filmleriyle övgüler kazanmış kadın yönetmen Farnoosh Samadi’nin filmin ilk 30 dakikalık bölümünde karakterlerini ve yaşadıkları çevreyi inşası gayet başarılı. Toplumda saygın bir yeri olan ancak şehir dışına bir yolculuk için kocasının rızasına mahkum Sara’nın özelinde, ataerkil bir toplumda kadınların durumu ve yaşamlarını sürdürebilmek için sırlar ve yalanlara başvurmalarına tanıklık ediyoruz. Sara’nın kocasının izni olmadan, küçük kızını da yanına alarak, teyze kızının düğününe kaçması ve ardından yaşanan beklenmedik felaket Sara kadar izleyiciye de büyük bir şok yaşatıyor. Çok başarılı müzik bandının da desteğiyle, psikolojik ve toplumsal gerilimi tıkır tıkır işleyen film, yaşanan trajedi sonrasında, Sara’nın çaresiz derin sessizliği eşliğinde koyu bir melodrama doğru hızla yol almaktan ne yazık ki kurtulamıyor. Samadi bu ilk uzun metrajının ardından, yalanlar, sırlar ve bunların yol açtıkları hakkında tasarladığı üçlemesine devam edeceğini söylüyor. Bundan sonraki çalışmalarında melodram klişelerine saplanmadan yoluna devam etmesini temenni ediyorum.
İlk gösterimini yaptığı Sundance’de ilgiyle karşılanmış ‘Ateşle Yazmak / Writing with Fire’, yoğun olarak Hindistan’ın kuzeyindeki Uttar Pradeş bölgesinde yaşayan ve kast sisteminin dışında bırakılmış en alt sınıftan Dalit kadınlar üzerineydi. Katı hiyerarşik sistemin vahşetine doğrudan maruz kalan bu kadınlardan bir grup, 2002 yılında bölgenin kadınlar tarafından idare edilen tek haber ajansı olan Khabar Lahariya’yı kuruyor ve erkeklerin ağırlıkta olduğu habercilik dünyasında, şiddet ve hoşgörüsüzlüğe karşı hukuk mücadelesine girişiyor. Belgesel, dijital çağda haberciliğin nasıl şekillenmesi gerektiği üzerine kafa yoran bu yılmaz savaşçıların serüvenini aktarırken, onların Covid salgınından önce yapılmış 2019 genel seçimlerindeki çalışmalarına da tanıklık ediyoruz. Bilindiği üzere başbakan Modi ve partisi ezici bir çoğunlukla bu seçimin galibi olmuştu. Ancak, ajans ekibinin seslerini duyuramayanların sesi olan youtube kanalı bugün 150 milyon takipçiyi aşmış durumda. Başkan Modi, küresel güç olmaya ilişkin boş vaadlerini tekrarlaya dursun, Tanrı Rama ve inek sembolizmini, eğitimsizlik, işsizlik ve yoksulluğun paravanı olarak kullanan hükümet güçlerine karşı Dalit kadınların mücadelesi kararlı bir şekilde sürmekte olduğunu öğreniyoruz.
Geçtiğimiz Şubat ayında kaybettiğimiz Tunuslu öncü sinemacı Moufida Tlatli’nin 1995 yılında 17. İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale ödülünü kazanmış ilk uzun metrajı ‘Sarayın Sessizliği / Les Silences du Palais’, sinemacının anısına yine bu seçki içerisinde gösterime sunuldu. Annesinin yaşamından esinlenen Tlatli’nin, senaryosunu Nouri Bouzid’le birlikte yazdığı, müziklerini Anouar Brahem’in bestelediği bu ‘feminist sürprizli evrensel büyüme hikayesi’, ataerkilliğin, sömürgeciliğin, sefaletin getirdiği şiddeti şiirsel görüntülerle güç ilişkileri bağlamında ele alıyordu.
Bu kadar hüznün ardından biraz neşelendiğimiz filmlere yer veren ‘antidepresan’ kuşağında iyi filmler izledik bu yıl. Cannes 2020 seçkisinde yer almış, Fransız oyuncu, yazar yönetmen Emmanuel Mouret imzalı, dilimize ‘Söylediğimiz Şeyler, Yaptığımız Şeyler’ şeklinde çevirebileceğimiz ‘Les Choses Qu’on Dit, Les Choses Qu’on Fait’, İngilizce (Love Affairs) karşılığı olarak ‘Gönül İşleri’ adıyla festivalin programında yer almıştı. Fransız filmlerini değerlendiren ‘Lumières Akademisi’nin yılın en iyi filmi seçtiği yapım, insan denen gizemli varlığın duygusal dünyası, aşk kavramı ve arzunun o değişken nesnesi üzerine hınzır bir deneme. Sekiz karakterin iç içe geçen duygusal yakınlaşmalarını geriye dönüşlerle izlerken, Sandra’nın dediği gibi’ iyi anlaşan iki bedenin birbirinden zevk almasında ne kötülük var’ diye düşünebilirsiniz. Daphne’nin bakış açısıyla ‘benim için aşk ciddi bir şey, zevk ise bambaşka bir mesele’ diyebilirsiniz. Ya da filmin içindeki belgeselde konuşan filozof gibi ‘aşk yüzünden intikam almayız, öldürmeyiz, gerçek aşk diğerinin iyiliğini düşünmektir, sahip olma kaygısı yoktur’ fikrinin yanında durabilirsiniz. Mouret aşkta kural nedir diye soruyor. Arzulamak ve sevmek arasında kararsız kalan karakterlerinin uykusuz gecelerine ortak ediyor bizleri. Birbiri içine örülmüş sevda ilişkilerinde birbirinden yetenekli oyuncular izliyoruz. Bruno Dumont’un ‘Rosetta’sı Emile Dequenne 20 yıl sonra, Cesar ile ödüllendirilmiş, olgun Louise performansıyla karşımıza çıkıyor. Acı tatlı öykülere Chopin’den Schubert’e, Debussy’ye, Puccini’ye klasik repertuvarın çok bilinen anıtsal yapıtları eşlik ediyor.
Yine Fransız sinemasından hoş bir örnek olan ‘Le Bonheur des Uns… / Birilerinin Mutluluğu…’ (festival ‘Arkadaşlar Arasında’ ismini uygun görmüş), yönetmen Daniel Cohen’in çok tutmuş oyunu ‘L’île Flottante / Yüzen Ada’dan uyarlamış. Léa, Marc, Karine ve Francis birbirilerini pek seven iki çift, dört iyi arkadaştır. En kalenderleri Léa’nın kaleme aldığı ilk romanıyla büyük bir üne sahip olması, bu uyumlu yakınlığı zedeleyecektir. Cohen küçük burjuvaların haset ve kıskançlık duygularını, bazı bölümlerde abartmış olsa da, iyi gözlemlemiş. Vincent Cassel, Bérénice Béjo, harika Florence Foresti ile François Damiens bu şirin güldürünün başarılı oyuncuları.
Her festivalin badem şekerlerine ihtiyacı vardır. Cesc Gay imzalı ‘Üst Kattakiler / Sentimental’ işte böylesine eğlenceli filmlerden. Katalan yönetmenin sinemaya uyarladığı kendi oyunu, aslında daha önce ‘Kim Korkar Hain Kurttan? / Who’s Afraid of Virginia Wolf?’ ya da yakın bir örnek olarak, bizde ‘Vahşet Tanrısı’ adıyla sahnelenmiş ‘Carnage’ benzeri, iki aykırı çiftin bir ev ziyaretinde buluşması, sonrasında bastırılmış duyguların, üzeri örtülmüş şeylerin açığa çıkması üzerinden ilerliyor. Ancak bu kez, konuk çiftin sebeb-i ziyareti daha alışılmadık, daha kışkırtıcı. 15 yıllık evlilikleri tatsız ve heyecansız bir birlikteliğe dönüşmüş Julio ve Ana çifti, onlardan biraz daha genç, daha hareketli (!), daha sıcak komşuları Salva ile Laura’nın şaşırtıcı grup seks teklifi üzerine, ilişkilerini sorgulamaya başlayacaktır. Bu diyalogları iyi yazılmış oyunun ilk saatinde çok eğleneceğinizi garanti ederim. Nitekim yönetmen de bir söyleşisinde ‘gülmenin herkes için en iyi iyileşme aracı olduğundan’ dem vuruyor. 80 dakikalık oyun/filmin finalinin ise benim için tatmin edici olmadığını söylemeliyim. Ancak, çok başarılı oyuncularıyla, tek mekanda ve dört kişi arasında geçen, gerçek zamanlı filmi, şen kahkahalar atmak istiyorsanız kaçırmayın.
(26 Haziran 2021)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Köprüde Buluşmalar Kapsamında Almanya – Türkiye Ortak Yapım Geliştirme Fonu Başvuruları Başlıyor
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Anadolu Efes’in desteğiyle İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen Köprüde Buluşmalar Medienboard Berlin-Brandenburg ve Hamburg Schleswig – Holstein Film Fonları işbirliği ile iki ülke arasındaki uzun metraj ortak yapım projelerini desteklemeyi amaçlayan Almanya – Türkiye Ortak Yapım Geliştirme Fonu 2011 yılında başladı. Bu yıl 11. kez geliştirme aşamasındaki projelere destek verecek olan fonun son başvuru tarihi 01 Eylül Çarşamba olarak belirlendi.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ödüllü Yönetmen Özcan Alper’in Bütün Filmleri BluTV’de
Özel yapımları ilgiyle takip edilen BluTV, Özcan Alper’in yazıp yönettiği üç filmini koleksiyonuna dahil etti. Alper’in Onur Saylak, Megi Kobaladze ve Serkan Keskin’in oynadığı filmi Sonbahar, siyasi mahkum Yusuf’un 12 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 18serbest kalmasını ve köyüne geri dönmesini konu alıyor. 2011 yapımı Gelecek Uzun Sürer, bir üniversitede müzik araştırmaları yapan Sumru’nun ağıt derlemelerini konu alan tez çalışması için güneydoğuya çıktığı yolculuğu seyirciye aktarıyor. 2015 yapımı filmi Rüzgarın Hatıraları, ise 2. Dünya Savaşı döneminde çevirmen ve ressam Aram’ın hayatını kurtarmak için İstanbul’a kaçışını mercek altına alıyor.
Uluslararası Mentorlarla Gerçekleştirilecek Olan M2 Film Lab Senaryo Geliştirme Atölyesi Başvuruları Açıldı
Türkiye’deki sinemacılara senaryo / proje geliştirme, yazım ve yapım mentorluğu sağlayan sektörel gelişim platformu M2 Film Lab, ilk atölye çalışmasını gerçekleştiriyor. İlk veya ikinci uzun metraj filmi üzerine çalışan sinemacıların başvurabileceği atölye, 20 – 22 Ağustos ve 16 – 17 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. Atölyeye seçilen 5 proje ekibi, Film Independent’ın senaryo ve yönetmenlik atölyeleri mentoru Ruth Atkinson, Prague Film School’dan Neal Dhand ve senarist yönetmen Ali Vatansever’le senaryo çalışması gerçekleştirecek.
- Basın Bülteni: 1 / 2
- Web Sitesi
Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı Temmuz – Ağustos Kitapları Yayınlandı
Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı’nın Temmuz – Ağustos ayı kitapları yayınlandı ve https://www.shopier.com’da ön satışa sunuldu, haftaya kitapçılarda ve internet kitap satış sitelerinde satışa devam edilecek. Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı’nın editörlüğünü Mesut Kara kapak tasarımlarını ise Sertaç Altuntepe yapıyor. Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı’nın Temmuz – Ağustos ayı kitapları Yalçın Özgül’ün Edebiyattan Sinemaya: Sinemamızda Edebiyat Uyarlamaları, Pınar Basmacı’nın Televizyon Haberleri ve Temsil: Ötekinin Sunumu FEMEN ve LGBTİ ve Demet Öztürk’ün Türk Sineması’nda Kara Komedi Filmlerde Kadın Temsili adlı yeni kitaplardan oluşuyor.
Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı Temmuz – Ağustos Kitapları Yayınlandı yazısına devam et