Duygulu Şarkıların Buğulu Sesi: Aznavour

Mehdi Idir, Grand Corps Malade’in birlikte yazıp yönettiği, Tahar Rahim’in oynadığı Monsieur Aznavour, 1930’larda, faşizmin ayak seslerinin giderek daha da arttığı savaş öncesinden başlayarak (geri dönüşlerle tehcir ve göç görüntüleri çok çarpıcı) yoksul çocukluktan üne ulaşan bir söz yazarı, şarkıcı, oyuncunun biyografisi. Bir şekilde karşılaştığı Edith Piaf’ın da yönlendirmesiyle hızla yükselir. Buğulu sesiyle dünya çapında dinleyici beğenisine ulaşan şarkıları anımsamayan ve/veya sevmeyen var mı?

Biyografiler zordur, kitaplarda neyse de film olarak belli kısıtlar girer devreye… Senaristin ve yönetmenin seçtiği dönemler belirir beyazperdede. Idir ve Malade’in çektiği filmin temelinde çalışmak, çok çalışmak ve riskleri göze almak mesajı yatıyor. Film, gerek öyküsü, müzikleri ve özellikle görüntüleriyle (montajı) övgüyü hak ediyor. Görüntüler deyince, muhakkak izlemek gerekir; müthiş bir kurgu izliyoruz, montajın da titizliği eşliğinde. Görüntü yönetmeni Brecht Goyvaerts ile montajcılar Ludovic Foucher, Laure Gardette gerçekten büyülü bir seyir şansı tanıyor izleyiciye. Sinemanın tadını alıyorsunuz. Evde, platformlarda, televizyonda izlerken o tadı almanız pek mümkün olmayacak, çünkü sinema salonunda sadece perdede yansıyana odaklanıyorsunuz.

Kendisini şarkıcılığa adayan Aznavour, hırsı, azmi ve duygusallığıyla ailesini bile ihmal eder. Ailesini ihmal etmesi önemli bir konudur; oğlunu tam da ergenlikten çıkarken kaybetmesi, kimseye göstermediği gözyaşları ama duygularını şarkılarına yansıtması… Aslına bakarsanız izleyiciyi şarkıcının kendisiyle özdeşleştirmesini de sağlıyor. Anlatılan her ne kadar bir yaşam öyküsü olsa da bizim de hikâyemiz.

Film her ne kadar Aznavour’un diplomatlığına hiç değinmese de şarkılarının derinliğini yansıtıyor. Şarkıların yazılma serüveni, “ekmek parası” için koşuşturma, ötekileştir(il)me, yılmama, tükenmeme yaşama sarılmak için bir rehber, bana sorarsanız.

02 Mayıs’dan başlayarak gösterimde…

(30 Nisan 2025)

Korkut Akın

[email protected]

44. İstanbul Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu

11 – 22 Nisan 2025 tarihleri arasında düzenlenen 44. İstanbul Film Festivali, 22 Nisan 2025 Salı akşamı yapılan ödül töreniyle sona erdi. Açıklanan 18 ödül törende sahiplerini buldu. Altın Lale’yi bu yıl, Balint Szimler’in yönettiği Ders Olsun (Lesson Learned) adlı film aldı. Kariyo & Ababay Jüri Özel Ödülü’nün Sahand Kabiri’nin yönettiği Tayfa (The Crowd) adlı filme verildiği törende En İyi Yönetmen Ödülü’nü ise Yeni Şafak Solarken filmiyle Gürcan Keltek kazandı.

  • Basın Bülteni
  • Ödül töreninden görüntüler için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

44. İstanbul Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Sihirli Annem’in Çocuk Yıldızları Büyüdü, Roller Değişti

Sihirli Annem: Hepimiz Biriz filminde, dizide bulunan oyuncu kadrosu eksiksiz şekilde yer alacak. Orijinal kadronun yıllar sonraki hallerinin görüleceği proje, şimdiden merakla bekleniyor. Çocuk yıldızlar aradan geçen yıllar içinde kendi hayatlarına yelken açtı. Dizide çocukluklarını izlediğimiz Ceren (Gizem Güven), Cem (Buğra Özmüldür), Çilek, Toprak (Jennifer Boyner) ve Tuğçe (Damla Ersubaşı) karakterleri bu kez anne baba rolleri ile beyazperdeye geliyorlar.

Sihirli Annem’in Çocuk Yıldızları Büyüdü, Roller Değişti yazısına devam et

8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin Afişi ve Tanıtım Filmi Yayınlandı

Kadın Yönetmenler Derneği tarafından düzenlenen 8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, 05 – 10 Mayıs 2025 tarihleri arasında İzmir’de sinemaseverlerle buluşuyor. Afişi ve tanıtım filmi yayınlanan festival kapsamında 35 film dünya, 58 film ise Türkiye prömiyerini gerçekleştirecek. Toplamda 30 ülkeden 85 film izleyiciyle buluşacak. Megapol Kültür Merkezi sponsorluğunda, Institut Français İzmir ve Goethe – Institut iş birliğiyle hayata geçirilen İzmir’den Karakter Yaratmak Proje Geliştirme Atölyesi, genç yönetmenlerin yeni ve yaratıcı projelerini geliştirmeleri için ilham verici bir alan sunarken, İzmir’in kültürel mirasını sinema ile buluşturmayı amaç ediniyor.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım filmini izlemek için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin Afişi ve Tanıtım Filmi Yayınlandı yazısına devam et

Engelsiz Filmler Festivali 2025, 23 Mayıs’ta Başlıyor

Engelsiz Filmler Festivali, bu yıl 23 – 29 Mayıs 2025 tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Festival programında her yıl yerini alan Çocuklar İçin seçkisi bu yıl, dünyanın en eski çocuk filmleri festivallerinden biri olan Cinekid tarafından hazırlandı. Programda Küçük Kayakçı, Kuap, Kayıp Çorapların Gizemi ve Turp Hasadı filmleri Türkçe seslendirme ve sesli betimleme ile gösterilecek.

Engelsiz Filmler Festivali 2025, 23 Mayıs’ta Başlıyor yazısına devam et

Gölgedeki Yıldız

Justin Tipping’in yönettiği ve Marlon Wayans, Tyriq Withers, Julia Fox, Tim Heidecker, Jim Jefferies, Guapdad 4000 ile Tierra Whack’in oynadığı Gölgedeki Yıldız (Him), önümüzdeki aylarda UIP Filmcilik dağıtımıyla ????? tarafından vizyona çıkarılıyor.
Gölgedeki Yıldız, köklü bir futbol hanedanının yaşlanan baş oyun kurucusundan davet alan genç ve umut vadeden bir oyuncunun, izole bir tesiste antrenmana çağrılmasını konu alıyor. Marlon Wayans, efsanevi oyun kurucu rolünde çarpıcı bir performans sergilerken, eski kolej sporcusu Tyriq Withers, onun himayesindeki genç oyuncuyu canlandırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Gölgedeki Yıldız yazısına devam et

Hababam Sınıfı Filminin 50. Yılı Kutlaması M. Ünsal Elbeyli’nin Proje ve Moderatörlüğünde Gerçekleştirildi

Ertem Eğilmez yönetiminde sinemaya aktarılarak, vizyona girdiği ilk günden günümüze Türk sinema tarihinin en önemli yapıtlarından olan ve ismini Türk sinema tarihine ve Türk sinema seyircisinin gönlüne altın harflerle yazdıran, Hababam Sınıfı filmi 50. yılı kutlama paneli Kadıköy Belediyesi Feneryolu Gönüllüleri Etkinliği kapsamında, Türk Sineması Araştırmacısı M. Ünsal Elbeyli’nin moderatörlüğünde 18 Nisan Cuma günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapıldı ve, teşekkür plaketlerinin takdimi ile sona erdi.

Hababam Sınıfı Filminin 50. Yılı Kutlaması M. Ünsal Elbeyli’nin Proje ve Moderatörlüğünde Gerçekleştirildi yazısına devam et

Bir Daha Çal Sam

‘Kadim efsaneye göre müzik yeteneği ile doğanlar, yaşamla ölüm arasındaki ince tülü delip geçerek geçmişin ve geleceğin müzisyenlerinin ruhlarını çağırabilirmiş. Ancak bu eşsiz yetenek topluluklara şifa kaynağı olduğu ve onları özgürleştirdiği gibi, şeytani ruhları da cezbedermiş.’ Halen gösterimi devam eden Ryan Coogler imzalı ‘Günahkârlar / Sinners’ bu sözlerle açılıyor. 1932 yılının sonbaharında Mississippi deltasındaki küçük kasabanın vaizi sabah ayinini yönetirken oğlu Sammie (Miles Caton) elinde telleri kopuk gitarıyla yüzü gözü kan içinde ibadet mekânına daldığında kasaba halkı dehşet içindedir. Olan biteni anlamak için bir gün evveline döndüğümüzde hikâye başlar.

Smoke ve Stack adlarıyla anılan Elijah ve Elias kardeşlerin (ikiz kardeşleri Michael B. Jordan canlandırıyor) 1932 yılının sonbaharında tam 7 yıl aradan sonra kendi topraklarına dönüş yaptığı gündür bu gün. Bu süreçte suçlar beldesi Chicago’da feleğin çemberinden geçmiştir ikiz biraderler. Irkçı Jim Crow yasalarının olmadığı bir alemde Al Capone için çalışmışlar, biriktirdikleri (ya da yürüttükleri) parayla siyahilerin ağırlıklı olarak yaşadığı çok kültürlü baba ocağına geri dönmüşlerdir. Zenci düşmanı klan artığından satın aldıkları eski kereste fabrikasında, gün boyu pamuk tarlalarında hışırı çıkan ırgatlara içkinin su gibi aktığı müzik ve dansın uçtuğu bir eğlence sunma hazırlığına girişirler. Yörenin en iyi blues müzisyeni Delta Slim ile (Delroy Lindo) ile anlaşırlar önce. Smoke’un eski sevdalısı ve ölmüş bebeğinin annesi Hoodoo büyücüsü Annie (Wunmi Mosaku), kasaba bakkalını işleten Uzakdoğu göçmeni Grace ve Bo Chow çifti (Li Jun Li ve Yao) yemek ve içki servisini organize edeceklerdir.

Güneş batmadan önce harika bir gece yaşanır. Kıstırılmış insanların birkaç saatliğine de olsa özgürlüğün tadını çıkardıkları blues gecesi olağanüstü bir müzik ve dans ayinine dönüşür. Lakin kötücül ruhlar, tutku alevinin etrafı tutuşturduğu bu aleme kayıtsız kalmayacak, gece yarısı barışçıl beyaz adamlar pozundaki vampirler (evet yanlış okumadınız, sarımsak marifetiyle bertaraf edilen, kalplerine birer kazık çakılarak öldürülebilen vampirler!) güzel ve büyülü olandan pay almak üzere harekete geçeceklerdir.

İlgiye değer filmografisiyle çağımızın en yetenekli siyahi yönetmenlerinden biri olan Coogler, radarımıza girdiği 2013 yapımı ‘Son Durak / Fruitvale Station’den başlayarak siyahi ırkın ABD toplumu içerisindeki uzun yıllara dayanan özgürlük ve adalet mücadelesini anlatır. Michael B. Jordan henüz 26 yaşındayken başlayan yönetmen – oyuncu birlikteliği, Coogler’ın ırkının köklerini araştırma çabası ‘Black Panther’ serisi ile devam etti. Yönetmen kölelikten özgür vatandaşlığa geçişin çileli serüveninden bir sayfayı tarihi bir araştırma ile desteklenen iyi kotarılmış bir dönem filmiyle sürdürüyor.

‘Blues bize din gibi dağıtılmadı, onu evden getirdik’ diyor siyahi halk. Yılların ezilmişliğini müzik ve danslarıyla aşmaya ve özgürleşmeye çabalıyorlar. Coogler bu hissiyatı filmin tam ortalarına denk gelen müthiş bir kendinden geçiş ayini ile perdeye aktarıyor. Sinema antolojilerine geçecek bu bölümde müziğin, aşkın, özgürlük çığlığının ateşi göğe yükseliyor. Bunun cazibesi, baştaki dış sesin uyarısı doğrultusunda şeytani güçleri cezbediyor. Cümbüş alanına ulaşan, kardeşlik ve sevgi pıtırcığı sözleriyle parıltının içine avlanmaya dalan vampirleri, ‘blues seven ama onu icra edenleri sevmeyen’ soluk benizlilerin metaforu olarak kullanmış Coogler. Böylece tarihsel gerçekçilik zemininde açılan hikâye, ikinci bölümde Quentin Tarantino imzalı ‘Günbatımından Şafağa / From Dusk Till Down’ esinli bir siyahi avına evriliyor.

‘Günahkârlar’, İstanbul Film Festivali’nin heyecanlı koşturmacası içinde gözlerden kaçmayı hak etmeyen, yılın önemli yapımlarından biri. Coogler bir kez daha sadık ekibi ile göz kamaştırıcı bir iş çıkarmış. Başta B. Jordan olmak üzere oyuncu kadrosu mükemmel. Avustralyalı Adam Arkapow’un Filipin asıllı eşi Autumn Durald Arkapaw’ın görüntüleri, blues tarzını çok iyi etüd etmiş Ludwig Göransson’un müzik çalışması gayet başarılı.

Coogler’ın filmi ilginç bir finalle 90’lı yıllar Illinois, Chicago’suna bağlanırken klasik blues’un efsanelerinden Buddy Guy sürpriz bir kimlikle karşımıza çıkıyor. Son jeneriğin bitmesini bekleyenler ise Sammie’nin ya da çağımızın yetenekli R&B müzisyenlerinden Miles Caton’ın solo doğaçlaması ile ayrılıyor salondan.

(25 Nisan 2025)

Ferhan Baran

[email protected]

8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nde İzmir’den Karakter Yaratmak Atölyeleri Başvurular Açıldı

Kadın Yönetmenler Derneği tarafından, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilecek olan 8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, 05 – 10 Mayıs 2025 tarihleri arasında İzmir’de sinemaseverlerle buluşuyor. Festivalin vazgeçilmez parçası, İzmir’den Karakter Yaratmak Proje Geliştirme Atölyeleri bu yıl da genç sinemacılara ilham kaynağı olmak için geri dönüyor.

8. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nde İzmir’den Karakter Yaratmak Atölyeleri Başvurular Açıldı yazısına devam et

Son

Joshua Oppenheimer’in yönettiği ve Tilda Swinton, George MacKay, Moses Ingram ile Bronagh Gallagher’in oynadığı Son (The End), 25 Nisan 2025’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Sığınakta dünyaya gelen bir genç, 20 yıllık hayatında dış dünyayı sadece dinlediği hikâyelerden bilmektedir. Günlerini, eski bir enerji kralı olan babasıyla şüpheli bir kitap üzerinde çalışarak geçirirken, annesi duvarlarını süsleyen birçok paha biçilmez resim ve sanat eserinin bakımıyla uğraşır. Onların sıradan yaşamı, dışarıdan bir kadın sığınmak için kapılarına geldiğinde tamamen başka bir hal alır.

  • Basın Bülteni
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Son yazısına devam et

20. Köprüde Buluşmalar’da Ödüller Sahiplerini Buldu

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen, Köprüde Buluşmalar, 20. yılında Türkiye’den sinemacılarla 23 ülkeden uluslararası sinema profesyonelini bir araya getirdi. Hope Alkazar’da yapılan törende Film Geliştirme Platformu, Work in Progress Platformu ve Kısa Film Atölyesi’nde seçilen projelere ödülleri takdim edildi. Törende Köprüde Buluşmalar’da uzun yıllar yöneticilik yapan Gülin Üstün’e de Emek Ödülü verildi.

20. Köprüde Buluşmalar’da Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Sihirli Annem: Hepimiz Biriz

Mustafa Kotan’ın yönettiği ve İnci Türka, Nevra Serezli, Şahap Sayılgan ile Gül Onat’ın oynadığı Sihirli Annem: Hepimiz Biriz, 30 Mayıs 2025′de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Poll Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
Günlerden bir gün, periler aleminde ve Dünya’da her şey yolunda giderken Dudu’nun kardeşi Gogo’nun Sihirsizler Evi’nden çıkmasıyla ortalık karışır. Elinden sihir güçleri alınan Gogo’nun tek amacı Periler Alemi’ni sihirsiz bırakmaktır. Dünya’da işler yolunda gitmektedir ancak Periler Alemi’ne yapılan bu ani ve beklenmedik ziyaret her iki tarafı da allak bullak eder. Perilerin ve fanilerin birlik olmasıyla işler tekrar yoluna girebilecek midir?

  • Basın Bülteni
  • Teaser
  • IMDb

Sihirli Annem: Hepimiz Biriz yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Kimden Yana Olursunuz?: Kara Torba Operasyonu

Eşinizle birlikte devletin gizli teşkilatında çalışıyorsunuz ve bir casusluk nedeniyle herkes kuşkulu ilan ediliyor. Sevdiğiniz, hayatınızı birleştirdiğiniz eşinizden kuşku duyar mısınız? Eşinizle devletin “bekası” karşı karşıya kalsa kimden yana olursunuz? Yönetmen Steven Soderbergh’in Kara Torba Operasyonu, üst düzey bir istihbarat sızıntısının peşindeki ünlü ve bir o kadar da “güvenli” çiftin sadakatini sorguluyor. … Devamı… »

Tuzak (Yönetmen: David Yarovesky)

David Yarovesky’nin yönettiği ve Bill Skarsgard, Anthony Hopkins, Ashley Cartwright ile Michael Eklund’un oynadığı Tuzak (Locked), 02 Mayıs 2025’de TME Films dağıtımıyla Videomite tarafından vizyona çıkarıldı.
Eddie, ufak tefek hırsızlıklar yapan bir adamdır. Bir gün son teknolojiyle donatılmış lüks bir arabaya girdiğinde, bir tuzağa düştüğünün farkında değildir. Aracın sahibi William, adaleti kendi yöntemiyle sağlamak için araçta birtakım değişiklikler yaparak onu adeta bir hapishaneye dönüştürmüştür. Arabada mahsur kalan Eddie, araç içindeki psikolojik ve fiziksel işkencelere direnirken hem geçmişiyle hem de vicdanıyla yüzleşmek zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Tuzak (Yönetmen: David Yarovesky) yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu