Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Her Şeye Rağmen’e Muhteşem Gala

Erdal Murat Aktaş’ın yönettiği ve Avrupa’da “Müthiş Türk” olarak anılan iş insanı İlhan Doğan’ın hayat hikâyesini anlatan Her Şeye Rağmen filminin galası önceki gece Levent Paribu Cineverse Kanyon Sineması’nda yapıldı. Sinema, sanat ve cemiyet hayatından kalabalık bir davetli grubunun katıldığı gala gecesinde 7 salonda film izlendi. Adana’da başlayıp Hollywood’a kadar uzanan hikâyesiyle ilgi çeken filmde, İlhan Doğan’ı, Erkan Petekkaya ve Sinan Akdeniz canlandırıyor.

Her Şeye Rağmen’e Muhteşem Gala yazısına devam et

İçimdeki Şeytan

Bishal Dutta’nın yönettiği ve Megan Suri, Neeru Bajwa, Mohana Krishman ile Vik Sahay’ın oynadığı İçimdeki Şeytan (It Lives Inside), 29 Aralık 2023’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Siyah Beyaz Movies tarafından vizyona çıkarıldı.
Muhafazakâr ailesiyle birlikte banliyöde yaşayan Hintli – Amerikalı bir genç olan Sam, okula adapte olma konusunda sorun yaşar. Sam, okula kabul edilmek ve tüm sınıf arkadaşlarının beyaz olduğu bir okula uyum sağlamak için kendi kültürünü ve ailesinin geleneklerini reddeder. Ancak en yakın arkadaşına mitolojik kötü bir ruh musallat olunca Sam, onu nasıl yeneceğini bulmak için kökleriyle yüzleşmek zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

İçimdeki Şeytan yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Umut Etmekten Yorgun: Kuru Otlar Üstüne

Bir filmi izlerken, film seyrettiğinizi unutuyorsanız o sinemadır. Zaman da zemin de önemli değildir, sizi sarıp sarmalamıştır ve o duyguyu yaşıyorsunuzdur. Nuri Bilge Ceylan’ın, Cannes’da büyük övgüyle karşılanan ve dakikalarca ayakta alkışlanan filmi “Kuru Otlar Üstüne”, bir köy okulunda öğretmenlik yapan Samet (Deniz Celiloğlu), Kenan (Musab Ekici) ve Nuray’ın (Merve Dizdar), sosyal anlamda sığ ve sıradan yaşamına odaklanıyor. … Devamı… »

Umut Etmenin Yorgunluğu

‘Kuru Otlar Üstüne’ kardan tipiden gözün gözü görmediği, rüzgârın tehditkâr bir uğultuyla kulaklarda çınladığı beyaz örtünün üzerinde yol almaya çalışan otobüsün görüntüsü ile açılıyor. Arabadan inen Samet öğretmen, yarıyıl tatili sonrası Erzurum’un ücra köyüne vazifesinin başına dönmektedir. Ailesinin yanında geçirdiği kısa dinlenme dönüşü lojmanda birlikte kaldığı ev arkadaşı Kenan öğretmene getirdiği soğuk sıkım zeytinyağından Egeli olduğunu çıkardığımız genç adam ‘kendi tabiriyle’ nasıl da düşmüştür buralara. Geldiği ilk dakikadan itibaren sadece gitmek vardır aklında. Gençliğinin dört kıymetli yılını bu uzak toprakların insanlarına adamış ve artık yetmiştir. Kendi ulaşamadıklarının parıltısını gördüğü kız öğrencisinin beklenmedik hamlesi Kenan ile onu amirleri karşısında zor duruma düşürünce birikmiş kızgınlığı kör bir öfkeye dönüşür. Filmin ikinci bölümüne doğru Ankara’daki Barış Mitingi’nde sağ bacağını kaybetmiş Nuray öğretmenin devreye girişi ile iki erkek dışardan emniyetli görünen kuru ve kırılgan dünyalarını sorgulamaya başlayacaktır.

İlk izleyişten beri üzerimdeki yoğun etkisini sürdüren Nuri Bilge Ceylan eserinin, başyapıt yetkinliği ile yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada gördüğü büyük ilgi ve övgüyü hak ettiğini baştan söylemeliyim. Filmin Ceylan’ın ‘Üç Maymun’dan beri (2008) birlikte olduğu Gökhan Tiryaki yerine ilk kez Cevahir Şahin ve Kürşat Üresin ikilisi ile çalışmasının ürünü olan görselliği parmak ısırtacak düzeyde. Eşi Ebru Ceylan ile yazar Akın Aksu’nun ‘Ahlat Ağacı’nda başlayan ve Aksu’nun zengin köy öğretmenliği anılarından beslenen senaryo metni için de aynı şeyler söylenebilir. Ceylan’ın artık büyük ustası olduğu oyuncu yönetiminin rehberliğinde Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar, Musab Ekici başta olmak üzere, irili ufaklı tüm yan karakterlerin zengin yan öykücüklere hayat veren oyuncu performansları filmin çok başarılı bir diğer özelliği. Öğrenci Sevim rolünde ilk kez izlediğim gencecik Ece Bağcı ise gerçek bir keşif olarak umut veriyor.

Klasik Rus edebiyatı başyapıtlarının izinde bir roman filme dönüşmüş olan yapım, 197 dakikalık uzunluğuna karşın zamanın nasıl geçtiği farkedilmeden izleniyor. Oysa zaman çok ağır ilerliyor bu topraklarda. Derslerin de, teneffüslerin de, gecelerin de ona çok uzun geldiği Nuray öğretmen filmin en can alıcı sekansında tembelliğini ve işlevsizliğini bireysel özgürlük olarak sunan Samet’e karşı toplumsal dayanışmanın gerekliliği savunuyor. Lakin sanki uzun yıllar yaşamış gibi ‘umut etmenin yorgunluğu’ vardır üzerinde. Dizdar, Cannes’da ödüllendirilmiş müthiş yorumunda yaşadığı trajedinin ardından ‘elinde kalanın ne olduğunu’ bilmek istiyor, kapağı İstanbul’a atmak ve buralardan kurtulmak isteyen Samet’in erkeklik oyunlarından birine yem olmak pahasına olsa da.

Aksu ve Ceylanların ‘kuşların bile uğramadığı metruk bir değirmene’ benzettiği, amaçsızlığını ve boşluğunu gittiği her yere taşıyacak olan Samet’in mutsuzluğu ve aydınlık gözükmeyen geleceği ile yüzleştiği o müthiş finalde kış gitmiş, baharı görmeden yaz gelmiştir. Ceylan çiftinin filmin dokusuna yerleştirdikleri gerçeği perdeleyen fotoğraflar misali unutulmuşluğu gizleyen bembeyaz kar örtüsünün altında yeşermeden kuruyan otlar misalidir o. Ferit Karahan’ın unutulmaz ‘Okul Tıraşı’ndaki öğretmenler gibi, bu topraklarda harcanıp gidecek olan Sevim’ler gibi. ‘Kuru Otlar Üstünde’ Nuri Bilge’nin karamsarlığının doruğuna çıktığı bir başyapıt. Sinema ile edebiyatın güzide birlikteliği, bir roman olarak da okunabilecek bu sinemasal yetkinliğin seçimlerin ardından ‘umut etme yorgunluğu’nu derinden deneyimleyen bizlerin ruh haline cuk oturmuş olması, Nuri Bilge’nin kendisinin de dahil olduğu açık hesaplaşmayı daha da sarsıcı kılıyor.

(27 Eylül 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Kasa Hep Kazanır: Emeklilik Planı

Filmin adını duyunca, gerek toplumun gerekse siyasetin gündeminde de emeklilere maaş artışı yer alıyor olunca, ister istemez filmi bizimle doğrudan doğruya bağdaştırdım. Galiba bir tek bizim emeklilerimizin maaş sorunu var; filmdeki emekli Caymen Adalarında keyif çatıyor. Film boyunca bizim sorunumuzla ilgili üç beş cümle edecek mi diye bekledim… tamam, tamam, itiraf ediyorum, çok abarttım. Ama insan yaşadıklarının beklentisi içinde oluyor ister istemez.

Amerika’da beş aydır süregelen senarist (daha sonra oyuncular ve kamera arkası çalışanlarının da katılımıyla büyüyen) grevi sürerken yönetmen Tim Brown’un grevi kırarak yazıp yönettiği Emeklilik Planı’nda Nicolas Cage, Ashley Greene, Ron Perlman, Jackie Earle Haley ve Ernie Hudson rol alıyor. Bu çerçevede, Emeklilik Planı bir grev kırıcı film, oyuncuların da katıldığı… Cage’in on yıldır görmediği, duymadığı kızı, kocasının kendisini kurtarmak amacıyla sakladığı bir taşıyıcıyı (film boyunca bellek ile hard disk deyip durdular, görünce anlıyorsunuz ki, bildiğiniz taşıyıcı) kızıyla (yani Cage’in bilmediği torunuyla) ona gönderir. Sonrası aksiyon. Tabancalar sürekli ateş kusuyor, tüfekler patlıyor, insanlar ölüyor…

Filmin bizim emekliliğimizle ilgisi olmasa da bizim yönetimimizle (aslında tüm yönetimlerle) doğrudan bağlantısı var. Bir suç örgütünün, uyuşturucudan insan kaçakçılığına, fuhuştan ihale dümenlerine kadar her şeyde parmağı var (Bizde de, biliyorsunuz, bir siyasi ayağı bulunamadı, herkesin bilmesine karşın.) Bu suç örgütünü hem suçüstü yapmak hem de çökertmek için devletin yaptığı bir planmış meğer yaşananlar. Böyle anlatınca merak katsayısı yükseldi bende de yazarken. Emniyetin, istihbarat örgütlerinin (burada CIA ve FBI anlamında) ve siyasetçilerin içinde bulunduğu bir labirentte yaşanıyor her şey. Emniyet müdürünün vali olma amacıyla onca ölüme yol açması, bilmem sizde ne gibi bir duygu uyandırır.

Oyuncuların gücü tutuyor aslında filmi ayakta bir bakıma… Bobo, (Ron Perlman) neden kötü adam olmuş? Nicolas Cage (iki kimlikli, eski bir istihbaratçı, onun için hangi adını kullanmalıyım bilemedim; Dede diyelim) niye erken emekli? Thalia Campbell (torun Sarah) sordukça herkes afallıyor.

Film sadece aksiyon olarak görülmemeli, hoş bir komedi yanı da var; her aksiyonun gizemli tarafı vardır, burada da dozunda… Yine de unutulmaması gerekenleri yukarıda okudunuz.

Amerika’daki senarist ve oyuncuların grevi, 27 Eylül’de anlaşmayla sona erdi.

29 Eylül’den başlayarak gösterimde…

(26 Eylül 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Geleceğin Sinemaseverleri Çocuklar İçin Seçkisinde Buluşuyor

Engelsiz Filmler Festivali, ilk yılından bugüne kadar yeni nesil sinemacılara esin kaynağı olmayı ve onların hayal güçlerini geliştirmeyi amaçladığı Çocuklar İçin seçkisinde bu yıl Thorsten Dröbler ve Manuel Schroeder’ın Paolo’nun Mutluluğu (Paolo’s Happiness), Britt Raes’in Luce ve Kaya (Luce and the Rock), Augusto Schillaci’nin Atlıkarınca (La Calesita) ve Madeleine Homan’nın yönettiği Kürk (Fur – Vacht) adlı filmlere yer verecek.

Geleceğin Sinemaseverleri Çocuklar İçin Seçkisinde Buluşuyor yazısına devam et

TRT Ortak Yapımı Kare Takımı: Gizemli Ada Filminin Galası Gerçekleşti

TRT Çocuk’un ilgiyle takip edilen çizgi dizisi Kare’nin ilk sinema filmi olan Kare Takımı: Gizemli Ada adlı animasyon filminin galası İstanbul’da gerçekleşti. Kare Takımı: Gizemli Ada filmi, TRT Çocuk’un uzman psikologları, çocuk gelişim uzmanları ve içerik editörlerinin yoğun katkılarıyla hazırlandı. Yönetmenliğini Orhan Bal’ın yaptığı filmin senaryosunu Ali Salman kaleme aldı. 2D animasyon tekniğiyle hazırlanan filmin eğlenceli müziklerini ise Burak Çambel hazırladı.

  • Basın Bülteni
  • Gala görüntüleri için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

TRT Ortak Yapımı Kare Takımı: Gizemli Ada Filminin Galası Gerçekleşti yazısına devam et

Başarılı Oyuncu Aslı Tandoğan Son Akşam Yemeği Filminde

Cumhuriyetin ilanından bir gece önce Çankaya köşkünde yaşananları, mutfakta çalışanların gözünden anlatan Son Akşam Yemeği filminin çekimlerine başlandı. Aslı Tandoğan’nın kadrosuna dahil olduğu filmde, Onur Tuna, Atatürk rolüyle izleyicilerle buluşacak. Aslı Tandoğan, Son Akşam Yemeği filminde, üstlendiği rol ile izleyiciye duygu dolu anlar yaşatacak. Yapımcılığını CineGenna Pictures’ın, yaratıcı yapımcılığını Esra Seyrekbasan’ın üstlendiği filmin yönetmenliğini Levent Onan yapıyor. Senaryosunu Ayla Hacıoğulları ve Vilmer Özçınar’ın yazdığı film, 27 Ekim’de Türkiye ve Avrupa’da vizyona girecek.

Kamera Arkası Görüntüleri Yayınlandı, Sinemalara Şenlik Geliyor: Ata Demirer Filmi Bursa Bülbülü, Herkes İzlesin Diye 06 Ekim’de Sinemalarda

Türk sinema ve televizyonunun usta senarist, oyuncu ve müzisyeni Ata Demirer’in senaryosunu yazıp, aynı zamanda başrolünde yer aldığı Bursa Bülbülü filminin kamera arkası görüntüleri yayınlandı. Oyuncular ve ekibin eğlenceli anlarının objektiflere yansıdığı görüntüler, kahkahalarla dolu, keyifli set ortamına götürüyor. Hakan Algül’ün yönettiği, albümü satış rekorları kıran müzikleri ve sürprizlerle dolu hikâyesiyle Bursa Bülbülü, 06 Ekim Cuma günü sinemalarda vizyona girecek. Film, gazino kültürünün hâlâ revaçta olduğu 1980’lerde, Bursa’da bir çay bahçesinde şarkıcılık yapan ve en büyük tutkusu kaset çıkarmak olan Cengiz’in hayatını anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Kamera arkası görüntüleri için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Roza Filmi Sarsıcı Hikâyesiyle Seyirciyi Yüzleşmeye Çağırıyor

Hamit İzol’un aynı isimli kitabından uyarlanan Roza filmi sarsıcı hikâyesiyle seyircileri sinemada kendileriyle yüzleşmeye davet ediyor. Yönetmenliğini Mustafa Kotan’ın üstlendiği, gerçek ve acı bir hayat hikâyesini beyazperdeye aktaran Roza filminden ilk görüntüler yayına verildi. Sarsıcı gerçeklerin başarılı performanslarla buluştuğu filmin fragmanı sinemaseverlere unutulmayacak bir hayat tecrübesi yaşatacağının habercisi oldu.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Onur Tuna: Kendimi Atatürk Olarak Görünce İnanamadım

CineGenna Pictures’ın yapımcılığını üstlendiği, Levent Onan’ın yönettiği Son Akşam Yemeği filminde Mustafa Kemal Paşa’yı canlandıran yetenekli oyuncu Onur Tuna’yı makyajlı ve kostümlü olarak görenler benzerlik karşısında hayranlık ve şaşkınlıklarını gizleyemediler. Gerçekleşen değişim karşısında kendisi de çok etkilenen yetenekli oyuncu Onur Tuna “Hepimiz birer Atatürk genci olarak büyüdük, Atatürk bizim içimize işlemiş bir ideoloji. Benim için hem yeterince özenle çalışmam gereken hem de korkutan bir roldü ama makyaj ve saçla değişimler gerçekleştikten sonra Mustafa Kemal Atatürk’e benzerliğimi görünce insanın tüyleri diken diken oluyor.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Onur Tuna Saç Düzenlemesi
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Umut Etmekten Yorgun: Kuru Otlar Üstüne

Bir filmi izlerken, film seyrettiğinizi unutuyorsanız o sinemadır. Zaman da zemin de önemli değildir, sizi sarıp sarmalamıştır ve o duyguyu yaşıyorsunuzdur.

Nuri Bilge Ceylan’ın, Cannes’da büyük övgüyle karşılanan ve dakikalarca ayakta alkışlanan filmi “Kuru Otlar Üstüne”, bir köy okulunda öğretmenlik yapan Samet (Deniz Celiloğlu), Kenan (Musab Ekici) ve Nuray’ın (Merve Dizdar), sosyal anlamda sığ ve sıradan yaşamına odaklanıyor. Tabii, Sevim (Ece Bağcı) ile öğrenci ilişkileri de yer alıyor; biraz platonik, biraz zaman geçirmek biraz da çocuksu… Filmdeki tipler sıradan olmakla birlikte perdenin dışına taşan karakterleriyle etkisini uzun süre tutuyor izleyicinin üzerinde; sokakta her an yanınızdan geçip gidiveren sıradan insanlar her biri aslında. Filmde, geleneksel kötü adam/kötü kadın yok; herkesin iyi ve kötü yanları var.

Film, Akın Aksu, Ebru Ceylan ve N. Bilge Ceylan’ın ortaklaşa yazdığı senaryo demek gerekir, sadece yaz ve kışı olan bir coğrafyada geçiyor; baharı görmeyen otlar, yerdeki kar kalkarken kuruyor. Bu önemli bir ayraç: İnsanın içinde iyiyle kötü, güzelle çirkin birlikte bulunuyor; iki duygu bıçakla kesilir gibi net çizgilerle ayrışamayacağı için, yaz ile kış arasında baharın olmadığını vurguluyor.

Otların yeşermeden kurumaya dönmesi, insanın yılgınlığının anlatımından başka bir şey değil. Nuri Bilge Ceylan, daha önceki filmlerinde de yapmıştı bunu; kendisini dışarıda tutup tüm karakterlere eşit uzaklıkta durarak, onları izleyicinin yorumunda canlandırmayı seviyor.

Sıradan Hayatın İhtişamı

Samet ile Kenan aynı lojmanı paylaşan iki öğretmen, köyde zaman geçirebilecek pek bir yer yok, dolayısıyla insanların birbirleri hakkında söyledikleri öne çıkabiliyor. Öğrenciye karşı davranışları yukarıya şikayet edilince iki arkadaş arasında da nedeni apaçık bir gerilim doğuyor. Kimse durduğu yerde değildir ikinci bir görüşmede… Nuray’ı, evlenmeyi çok isteyen Kenan’la tanıştırmasına karşın, o gerilimin (ben öyle yorumladım belki de) sonucunda kendisine uygun gören Samet gerçekten de aynı insan mı diye soruyorsunuz. Veteriner ve sürekli dağlara(!) gitmek isteyen arkadaşı, okulun hizmetlisi, müdür ve yardımcısı ile diğer öğretmenler de hem iyiler hem kötü. Filmin başında, Samet için “iyi” diyenler, sonunda o “iyi”liğin ne kadarının doğru ve içtenlikli olduğunu tartmak zorunda kalıyor.

Karakterlerin tümü aslında toplumsal yapının da göstergesi. Dört yıldır köyde olan Samet, kendince alabildiğine felsefik, entelektüel ve doğru baksa da bakışı diğerleriyle hep çatışıyor. Nuray, barışçıl bir eylemde (10 Ekim 2015, Ankara Gar Katliamı) bacağını kaybetmiş ampüte bir öğretmendir, materyalist bir bakışa sahip olsa da engeli nedeniyle duygusal bir boşluğa düşmüş, ama düşüncesiyle oradan çıkamamanın sıkıntısını yaşıyor, kimseye göstermek istemese bile. Kenan, yakın bir köydendir ve ailesinin (mahalle) baskısı altında evlenmek için hemen her fırsatı değerlendirmeyi düşünmektedir. Her üçü de kendince haklıdır, her üçü de toplumun yansımasıdır, her üçü de siz değilseniz bile en yakınınızdakilerdir.

“Kuru Otlar Üstüne”yi başından sonuna başarıyla taşıyan Deniz Celiloğlu, ama Cannes’da ödülü kapan -ona oranla az rolüne karşın- Merve Dizdar oldu. Bir nedeni vardır muhakkak. Benim aklıma gelen, Merve Dizdar’ın düzeyine çıkan bir başka kadın oyuncunun olmadığı; Deniz Celiloğlu’nun ise rakipleri arasından sıyrılamadığı… Her iki oyuncu da gerçekten çok başarılı. Öğrenci duygusallığını çok iyi taşıyan ve yansıtan Ece Bağcı da unutulmamalı, alabildiğine yalın ama gözlerinde bambaşka ateşler yanan bir karakteri canlandırmış.

29 Eylül’den başlayarak gösterimde…

(25 Eylül 2023)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

Cem Karaca Sete Çıktı

Yılın merakla beklenen filmlerinden Cem Karaca’nın Gözyaşları ekibi sete çıktı. Cem Karaca’nın hayatını anlatan filmin çekimleri sanatçının doğup büyüdüğü İstanbul Bakırköy’de başladı. Setin ilk gününde semt halkının oyunculara ilgisi büyüktü. DilberAy, Barış Akarsu: Merhaba filmlerinin ardından, Fikri Harika Production ve Aytaç Medya yapım şirketleri bu kez Cem Karaca’nın hayatını anlatan film için güçlerini birleştirdi. Danışmanlığını Cem Karaca’nın oğlu Emrah Karaca ve yakın çevresinin yaptığı projenin senaryosunu Onur Böber, Özden Uçar ve Emrah Saltık kaleme aldı. Filmin yönetmenliğini ise ülkemizin sıra dışı yönetmenlerinden Yüksel Aksu yapıyor.

Altın Koza Sahiplerini Buldu, Türkan Şoray ve Kadir İnanır’a Sinemanın Yüzü Ödülleri Takdim Edildi

30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin ödül töreni, Sinemamızın Yüzü Ödülleri’nin sunulmasıyla yapıldı. Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’nü, Umut Subaşı’nın yönettiği Sanki Her Şey Biraz Felaket filmi; En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo Ödülü’nü Umut Subaşı; En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü Cam Perde filmindeki rolüyle Selen Kurtaran ve Rıza Akın En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü ise Karganın Uykusu filmindeki rolüyle Ahmet Ağgün aldı.

  • Basın Bülteni
  • Kapanış Töreni görüntüleri için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Altın Koza Sahiplerini Buldu, Türkan Şoray ve Kadir İnanır’a Sinemanın Yüzü Ödülleri Takdim Edildi yazısına devam et