Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Hafir: Karanlık Mezar

Kemal Danacı ile Sedat Ergen’in yönettiği ve Erol Sertel, Duhan Çetin, Sedat Ergen ile Mehmet Ali Danacı’in oynadığı Hafir: Karanlık Mezar, 09 Eylül 2022′de Özen Film dağıtımıyla Sefya Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Çalışmakta olduğu maden firması Nadir’i, toprak numunesi almak üzere, Zonguldak’a gönderir. İki çocuğuyla bölgeye gelen Nadir, burada kısa bir süreliğine bir köy evine yerleştirilir. Nadir ve çocukları kaldıkları bu köy evinde tuhaf ve garip olaylar yaşamaya başlarlar. Bu durum ilk günlerde normal gelse de zaman ilerledikçe aile için içinden çıkılmaz, çaresiz bir hal almaya başlar. Yaşadıkları korkunç olaylar ailenin bağlarını iyice güçlendirecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Agâh Özgüç’ü Kaybettik

Sinema tarihçisi, duayen sinema yazarı Agâh Özgüç, 27 Nisan 2022 Çarşamba günü hayatını kaybetti. Yerli sinemamız konusunda uzman olan Agâh Özgüç, 1932 yılında Kadıköy’de dünyaya geldi, 1950’li yıllarda birçok edebiyat dergisine şiir ve denemeler yazdı. 60’larda Artist, Sinema, Ses, Perde dergilerinde yazılar yayınladı. Yerli sinema tarihimizi aydınlatan binlerce belge ve doküman arşivledi, Yeşilçam sineması hakkında kitaplar kaleme aldı. Özgüç’ün cenazesi, 29 Nisan 2022 Cuma günü Üsküdar Şakirin Camii’nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Başlangıç: Ye’cüc Me’cüc

Günay Günaydın ile Gökhan Murat Toktamışoğlu’nun yönettiği ve ?????, ?????, ????? ile ?????’in oynadığı Başlangıç: Ye’cüc Me’cüc, önümüzdeki aylarda CJ ENM dağıtımıyla Hann Yapım tarafından vizyona çıkarılıyor.
Kıyamet kendisi gelmedi. Onu sen çağırdın. Geliyor gelmekte olan… Set yıkıldığında onlar yeryüzüne yayılacak.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Kızlarımız Yarınlarımız Konulu 3. Uluslararası Rotary 2420. Bölge Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması Ödülleri Sahiplerini Buldu

“Kızlarımız Yarınlarımız” sloganıyla düzenlenen 3. Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması’nın kazananları belli oldu. Bu sene 9 eserin finale kaldığı yarışmada Ali Rıza Erdemir’in Vesikalık filmi birinciliği kazanırken Ramazan Kılıç’ın Servis filmi ikinci, Nuray Kayacan Sünbül’ün Ukte filmi üçüncü olmaya hak kazandı. Örsçelik Balkan Jüri Özel Ödülü Recep Bozgöz’ün Benden Korkmana Gerek Yok filmine verilirken, Kısa Film Yönetmenleri Derneği Özel Ödülü’nü Ali Rıza Erdemir’in Vesikalık filmi kazandı. Dereceye giren filmlerin birincisi 10.000 TL, ikincisi 5.000 TL, üçüncüsü 3.000 TL ve Örsçelik Balkan Jüri Özel Ödülü’nü kazanan film 3.000 TL ile ödüllendirildi.

Kızlarımız Yarınlarımız Konulu 3. Uluslararası Rotary 2420. Bölge Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması Ödülleri Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Şimdi Yandık, İlk Teaser Yayında

Yönetmenliğini Onur Aldoğan’ın üstlendiği Şimdi Yandık filminin ilk teaser’ı yayınlandı. Merakla beklenen ve 03 Haziran’da vizyona girecek film, Türkiye’nin usta komedyen ve tiyatrocularını bir araya getirdi. Filmde Ersin Korkut, Tarık Pabuççuoğlu, Nazlı Tosunoğlu, Orçun Kaptan, İrfan Kangı, Murat Akkoyunlu, Seda Demir, Uğur Serhan, Sinan Taşkan ve Esra Sönmezer gibi oyuncular yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Teaser’ı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Melis Zararsız Yazıyor: 41. İstanbul Film Festivali’nden Son Filmler: Yang’dan Sonra ve Masumlar

41 kere maşallah, ülkemizin en başarılı ve belki de en sevilen film festivali bir kez daha güzel filmler, mutlu anılar, hak edilmiş ödüllerle sona erdi. Uluslararası Yarışma’da, ülkemize söyleşi için sürpriz biçimde gelerek herkesi şaşırtan, sevilen yönetmen Gaspar Noe imzalı “Vortex”, ulusal yarışmada ise Büyükada’dan yönetmen komşum Marna Er Gorbach imzalı Klondike filmi, “Altın Lale En İyi Film” ödülünü aldı. İki filmin de ödüllerini hak … Devamı… »

Aykut Sözeri’yi Kaybettik

Sinema ve tiyatromuzun değerli yönetmen ve oyuncularından Aykut Sözeri, 26 Nisan 2022 Salı günü hayatını kaybetti. 1950 yılında Ankara’da doğan Aykut Sözeri’nin rol aldığı sinema filmleri arasında Sahte Kabadayı, Malkoçoğlu Kurtbey, Gizli Oyun, Kanun Kanundur, Rahmet ve Gazap, Dağınık Yatak, Sahibini Arayan Madalya, Bir Yudum Sevgi, Eroin Hattı, Körebe, Kirli Oyun gibi filmler var. Sözeri’nin cenazesi, 27 Nisan 2022 Çarşamba günü Yenimahalle Ahmet Efendi Camii’nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Afet Farkındalığı Konulu Kısa Film Yarışması

AFAD faaliyetlerini topluma daha iyi aktarabilmek amacıyla Turkcell ana sponsorluğunda Kısa Metrajlı Film Yarışması düzenleniyor. Katılımcıların afetleri ve afetlerle ilişkili konuları sanat yoluyla topluma aktaracağı eserler, AFAD’ın “afetlere hazır bir toplum oluşturma” vizyonu ile “Afetlere Hazır Türkiye” hedefi için kritik önem taşıyor. AFAD yürütücülüğünde ve Turkcell ana sponsorluğunda düzenlenen kısa film yarışması, gerçek – tüzel kişi ve yaş grubu ayrımı gözetilmeksizin bireysel veya toplu halde herkesin katılımına açık olarak düzenleniyor. Dereceye giren yarışmacılara Turkcell tarafından toplam 165 bin TL.lik ödül ödemesi yapılacak.

Afet Farkındalığı Konulu Kısa Film Yarışması yazısına devam et

17. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Bu Yıl Hem Online Hem Yüz Yüze

17. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali (İFF), 01 – 08 Mayıs 2022 tarihleri arasında 20 ülkeden 69 filmi, yine sponsorsuz, yarışmasız ve ücretsiz seyirci ile buluşturacak. Pandemi nedeniyle son iki yıldır yalnızca online etkinlikler düzenleyen İFF, bu yıl hem online hem de yüz yüze yapılacak. Oyuncu Nur Sürer’e teşekkür ve onur plaketinin verileceği gecede her yıl olduğu gibi bir set emekçisi de sahneye davet edilecek. Festivalin açılış filmi olarak da yönetmen Fikret Reyhan’ın Çatlak filmi seyirci ile buluşacak. İstanbul ve Ankara etaplarının ardından 17. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 2022 yılı sonuna kadar Türkiye’nin birçok ilinde düzenlenecek.

Alternatif Kısa’da Şiddet ve Şiddetsizlik Temalı Filmler

Alternatif Kısa, kısa filmcilerin “Şiddet” teması için gönderdiği filmlerini Nisan ayı içerisindeki seçkisinde değerlendirdi. Filmler ve yönetmenleri 29 Nisan Cuma günü 20:30’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde seyirci ile buluşacak. Konuk oyuncu Sedat Kalkavan da kısa film ve oyunculuk üzerine bir sohbete katılacak. Seyircilerin katılımıyla renklenen Alternatif Kısa, “Kısa Film İyi Gider” sloganıyla her ay farklı bir temayla devam ediyor. Görme engelli izleyici için sesli betimleme olanağı sunuluyor ve biletler girerken kapıdan alınıyor.

Alternatif Kısa’da Şiddet ve Şiddetsizlik Temalı Filmler yazısına devam et

20. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali

Sinema sanatında özgün fikirler üretebilecek, farklı bakış açılarıyla sinemaya katkıda bulunabilecek sinema öğrencilerinin teorik bilgilerini pratiğe dökmelerine yardımcı olmak, kısa filmlerin seyirciyle buluşmasını sağlamak amacıyla Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nce düzenlenen 20. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali, 23 – 26 Mayıs 2022 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi Sultan Alparslan Kültür Merkezi ve Çatalhöyük Sinema Salonu’nda gerçekleştirilecek.

20. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali yazısına devam et

Çağın Hastalığı Beyazperdede: Annemin Zamanı

Hakan Gürtop’un yönettiği, Sadık Güneş’in senaryosunu yazdığı Annemin Zamanı filmi 29 Nisan’da gösterime giriyor. Alzheimer hastalığını konu alan filmin başrollerini Uğur Çavuşoğlu ve Meriç Başaran paylaşıyor. Annenin ilerleyen hastalığı ağır bakım sorunlarını da beraberinde getirir. Şehir hayatı ile bir türlü bütünleşemeyen annenin hastalığında en büyük arzusu, köyüne geri dönmektir. Şehirde yaşamakta olan çocukları içinse bu artık neredeyse imkânsızdır. Hikâyenin bundan sonraki evresi ise kaçınılmaz bir karşıtlığı getirir. Gelenek ve modernlik ekseninde, hırsına yenik düşen kişiliklerle insani değerler uğruna yapılan fedakârlıklar karşı karşıya gelir.

Ferhan Baran Yazıyor: Saf İlkelliğin Has Sineması

Dünya sinemalarıyla birlikte bizde de gösterime giren ‘Kuzeyli / The Northman’ kaynağını Nors ya da İskandinavya mitolojisinden alıyor. Anlatıya göre, babası ‘savaş kuzgunu’ lâkaplı kral Aurvadil gözleri önünde amcası tarafından öldürüldüğünde henüz 10 yaşında olan prens Amleth, bir yolunu bulup izini kaybettiriyor. Rus steplerinde yetişen ve güçlenen genç savaşçının hayattaki tek arzusu ülkesi İzlanda’ya geri dönerek babasının intikamını almak … Devamı… »

Her Şey Tekrar Ediyor

‘Tarih tekerrürden ibarettir’ deriz. Tayfun Pirselimoğlu eserlerinde aynı minvalde her şeyin tekrar ettiğinin altını çizer. Ressam-yazar-sinemacı kimlikleriyle disiplinlerarası mükemmel yaratılara imza atıyor olan değerli sanatçımızın uzun bir festival yolculuğunun ardından biraz gecikmeli de olsa İstanbullu sinemaseverler ile buluşan son filmi ‘Kerr’ ismini ‘mükerrer, tekrar, tekerrür’ kelimelerinin kökünden alıyor. Pirselimoğlu’nun bir önceki siyah-beyaz sinema çalışması ‘Yol Kenarı’ kıyametin eşiğinde bir ücra kasabada yaşayan insanların çıkışsızlığı üzerinden dünyanın cehennemi gidişatı karşısında dehşete düşmüş bir sanatçının çığlığını simgeliyordu. Bu çağdaş saçmalık hali, ‘Kerr’in hikâyesinin geçtiği mahalde yine karşımıza çıkıyor. Bu kez benzer bir sahil kasabasında sıkışmış insanların deliliği zorlayan öyküsünde, terzi babasının cenazesi için 12 yıl sonra baba ocağına geri dönmüş olan isimsiz genç adamın tren istasyonunda şahit olduğu cinayet nedeniyle bölgede bir süre daha kalmaya mecbur oluşuna tanıklık ediyoruz. Kuduz köpeklerin sebep olduğu salgın hastalık nedeniyle karantina ilan edildiğinde genç adamın kasabada mahsur kalma hali derinleşecektir.

‘Kerr’, Pirselimoğlu’nun 2004 yılında yayınlanmış aynı adlı romanından yola çıkmış. Birebir romanla örtüşmüyor. Sanatçının başka hikâyelerinden ödünç aldığı ögeler mevcut. Alegorik öyküde zaman ve mekân belli değil. Eski radyolar, afişler, telefonlar, daktilo ve fotoğraf makinaları ben diyeyim hatırlayabildiğim 60’lı yıllar, siz deyin daha önceki dönemlerden kalma. Meserret Terzihanesi, Yıldız Kıraathanesi ya da Sevinç Berberi gibi mekânlar nostaljik duygular uyandırıyor. Eski evler, harap binalar, metruk mahaller ya da içerde veya dışarda beliren derin çukurlar distopik bir dünyayı, cehennemi bir atmosferi işaret ediyor.

Geçmişte asılı kalmış bu saçma dünyaya düşen genç adam şaşkındır. Etrafını saran zorlayıcı otorite, bıyıklı bıyıksız erkekler topluluğu, her şey tuhaftır. Memleketin halini nasıl bulduğunu sorarlar ona. Olan biteni görüp görmediğini merak eder soruları, bakışları. Oysa olan biter nedir ki? Neler oluyordur bu şehirde? Anlayıp da ne yapacağı söylenir daha sonra.

Pirselimoğlu’nun bir delilik halinin yaşandığı ifade ettiği dünyamızı ve özelde memleketimizi alegorik olarak ifade edişidir ‘Kerr’. Polisiye olarak başlayan hikâye saçma bir karabasana dönüşür. Erkeklerin hükmettiği bu acımasız dünyada tek bir kadın karakter, önce genç adamın babasının bakıcısı olarak belirir. Gecikmiş tren ile Anayurt Oteli’ne gelen Şahika Tekand’ı andıran Jale Arıkan bu kara öykünün femme fatale’i olarak ilerleyen bölümde David Lynchvari kırmızı perdeli Cennet Pavyonu’nun Prenses Şehrazat’ı olarak karşımıza çıkacaktır.

Pirselimoğlu’nun önceki filmlerinde olduğu gibi finalde her şey başa döner. Her şey tekrarlanmaktadır, hayat böyle bir şeydir çünkü. Ancak bir söyleşisinde ‘her yeni başlangıcın, daha mutlu ve huzurlu bir geleceği vaad etme ihtimali olduğundan’ dem vurur, umutsuz bir bakış açısına sahip olmadığının altını çizer. Karabasan iklimini hınzır bir kara mizah ile süsleyen sinemacı bir kez daha karakterlerine cuk oturmuş iyi oyuncularla çalışmış. Tiyatro sahnesindeki başarılarıyla tanıdığımız Erdem Şenocak, enfes bir makyaj ile çehresi yenilenmiş Rıza Akın, sinemamızın en karakteristik yüzlerinden Jale Arıkan, beklenmedik bir kompozisyonda Gafur Uzuner ve diğerleri dört dörtlük oyuncu kadrosunu oluşturuyor. Pirselimoğlu’nun ‘Yol Kenarı’ndan sonra bir kez daha birlikte çalıştığı Theo Angelopoulos’un emektar çalışma arkadaşı Andreas Sinanos’un enfes kadrajları, Ali Aga’nın kurgu çalışması, Natali Yeres’in zengin mekân ve aksesuar trafiğini ustaca düzenlemiş sanat yönetimi, Nikos Kypourgos’un filmin tekinsizliğini şaha kaldıran müzik çalışması olsun hepsi, hepsi birinci sınıf. Özellikle başta ve finalde tekrarı işitilen caz tınılarına saksafonuyla eşlik eden müzisyenin adının David Lynch olmasının filme çok yakışan bir şaka ya da lâkap olduğunun altını çizmek isterim.

Festival koşuşturmacasından sonra sakin bir salonda biraz geç izledim filmi. Gezi Davası kararının açıklanmasından bir gün sonra idi. Erdem Şenocak’ın manşete taşıdığımız yüzündeki şaşkınlığı ve endişeyi taşıdığımı fark ettim. Ülkemizde ve dünyada tekrar eden haksız ve adaletsiz gelişmelere ve büyümekte olan delilik haline toplum ve insanlar olarak duyarsız kalışımızı ve etliye sütlüye karışmama halimizi simgeliyordu bu fotoğraf karesi. Tepkisizliğimizden ve etrafımızda olup bitenlere müdahil olmak istememe halimizden dolayı önce kendimden sonra insanlıktan utandım. Bizleri kendi vicdanımızla yüzleştirmek için çektiği bu güzel filmler için usta Pirselimoğlu’na bir kez daha minnettarlık duydum.

(29 Nisan 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com