Night Shyamalan deyince gerilim geliyor insanın aklına; hem de doruğu. Öylesine güçlü bir yönetmen Shyamalan. Bu kez geleceği belirleyecek üç kişilik “aile”nin aralarından birini “kurban” vermeleri talebiyle gelen tebliğcilerin yaşattığı korkuyu ve merakı anlatıyor. Küçük bir salonda, dar bir alanda hem insan psikolojisini aktarıyor hem karşısındakini sorgulamayı. Oyuncuların da başarısını unutmamalı…
Küçük Wen’in (Kristen Cui) iki babası vardır: Biri Eric (Jonathan Gruff), diğeri Andrew (Ben Aldridge). Bulundukları göl kenarında keyifli zaman geçirecekleri sırada dört kişi gelir ve “emri” tebliğ eder. Leonard (Dave Bautista) korkunç görünümüne karşın alabildiğine saygılı ve naziktir; arkadaşları da öyle.
Dünyayı kurtaran insanlar
İçlerinden birini öldürecekler ve dünyayı kurtaracaklardır. Gelen dört kişi, yalvararak karar vermelerini ister; ya dünyayı kurtaracaklardır ya da yeryüzündeki acıyı yaşayacaklardır. Çocuklarını çok seven gay aile, haklı olarak itiraz eder ve emre karşı çıkar. Ancak olaylar beklendiği gibi gelişmez. Sahi, neden beklendiği gibi olsun ki! Gelenlerden birinin çocuğu vardır ve onun yaşamasını istediğini söyler. Çok zor bir durumdur; birinin ölümü, diğerlerinin kurtulmasıdır. Peki, siz olsanız böyle bir durumda, ne yaparsınız?
Altılı masa…
“Kulübeye Tıklat” (Knock At The Cabin), bir hafta sonra girince gösterime… Bizim ülkemizin gündeminde olanca azametiyle yer alan “Altılı Masa”nın “ortak mutabakatı”yla karşılaştırılıyor ister istemez.
Filmi izlerken ülkemizin gündemiyle bağlantılarsanız, belki de seçimler için önünüze bir yol açılır. Hoş, kırk yıl önce olsaydı 12 Eylül, 10 yıl önce olsaydı 15 Temmuz… Susurluk, postmodern darbe gibi birçok yaşanmışlıkla buluşturabilirdiniz; şansımıza seçimler çıktı.
Dünyada hiçbir şeyin iyi gitmediğine inanan yazar Paul Tremblay’ın, çok satan, “The Cabin at the End of the World” kitabını uyarlayan Shyamalan, bir duygusal yolculuğa çıkarıyor izleyicisini.
Ekokırım asıl sorun
“Ortak Mutabakat”ta LGBTİ+ yer almıyor. Ama filmde gay bir aile var. Her ne kadar dünya nüfusunun çok azını içerseler de gay aile bir özellik vurguluyor: Duyarlılık. Ortak mutabakatta çevre, daha geniş anlamıyla ekoloji ve küresel yaşam yer almıyor (alan ise sadece “dostlar alışverişte görsün” niteliğinde), oysa filmde oluşan kargaşa ve kıyamet doğrudan doğruya ekokırım, insanlar da dahil.
“Kulübeye Tıklat” sıradan bir gerilim değil, siyasi bir film bir bakışla. Yeryüzünün, daha doğru deyişle yaşamın fosil yakıtlar başta olmak üzere nükleer enerji ile birlikte kapitalizmin acımasızca yükselttiği küresel ısıtma nedeniyle tüm canlıların yaşamı tehlike altında. Bir de bu açıdan okumalı Night Shyamalan’ın bu filmini.
(02 Şubat 2023)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com