Türkiye’nin Tarihine Kişisel Yolculuk

Uzun Hikâye
Yönetmen: Osman Sınav
Eser: Mustafa Kutlu
Senaryo: Yiğit Gökalp
Müzik: Ulaş Özdemir
Görüntü: Vedat Özdemir
Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu (Ali), Tuğçe Kazaz (Münire), Ushan Çakır (Mustafa), Damla Sönmez (Ayla), Batuhan Karacakaya (Genç Mustafa), Altan Erkekli (Emin), Güven Kıraç (İstasyon Şefi), Zafer Algöz (Şeref), Cihat Tamer (Okul Müdürü), Mahir Günşiray (Savcı), Mustafa Alabora (Kamil Zeki), Cengiz Bozkurt (Müstahdem), Mustafa Üstündağ (Makasçı), Erkan Avcı (Selami), Taha Yusuf Tan (Çocuk Mustafa), Elif Atakan (Feride)
Yapım: SineGraf Film (2012)

Televizyona tartışmalı dizler yapan yönetmen Osman Sınav, ülkemizin karanlık ve zorlu yıllarına baktığı “Uzun Hikâye”, önemli yazarlardan Mustafa Kutlu’nın otobiyografik hikâyesinden yola çıkıyor. Bu film insanları etkiliyor.

Osman Sınav’ın yazar Mustafa Kutlu’nun otobiyografik hikâyesinden çektiği 2012 yapımı “Uzun Hikâye” filmini gördükten sonra şunu düşünebilirsiniz: Hemen Avrupa Birliği’ne girmeliyiz… Sinemaskop çekilmiş bu filmde, 1950’lerden 1970’lere kadar Türkiye’nin hâli pür melâlini görüyorsunuz. Devlet, her an ve her yerde kendini hissettiriyor. Durumdan vazife çıkartanlar da taşrada insanlara hayatı zehir ediyorlar. Filmi seyrederken, Ankara Kriterleri’ne değil, Kopenhag Kriterleri’ne sıkı sıkıya bağlanmamız gerektiğini anlıyorsunuz.

Anadolu’da uzun hikâye…

Filmi, Mustafa’nın anlatımıyla izliyorsunuz. Mustafa, bir sevdaköylü. Hikâyede yolculuk aldığınızda anlamını buluyorsunuz. Pehlivan Süleyman’ın torunu Bulgaryalı Ali, Eyüplü yazlık sinema işleticisinin lepiska sarı saçlı, mavi gözlü kızı Münire’yi kaçırmış. Münire’yi kaçırırken sinemayı yakmış. O sırada perdede Victor Fleming’in 1939 yapımı “Gone with the Wind-Rüzgar Gibi Geçti” film oynuyormuş. Ardından evlenmişler. Şimdiyse beş yaşındaki oğulları Mustafa olmuş aşklarının meyvesi. Kayınlarının öfkesinden kaçan Ali ve ailesi, bir tren istasyonunda iniyor ve yeni bir hayata başlıyor. Yüreği iyi, coşkulu ve girişken sosyalist lâkabı da takılan Ali, kasabanın okulunda kâtip olarak iş buluyor hemen. Evleri de elbette eski bir vagon. O küçücük vagon, mutlulukla sıcak bir yuvaya dönüşüveriyor. Okul müdürü devletin varlığını daima hatırlatıyor. Okulun boş toprağını sebze bahçesine dönüştürdüğünde kaderi yine yollara düşmek oluyor Ali’nin. Bu defa canından çok sevdiği Münire olmadan. İkinci çocuklarına hamile karısı, komşuları olan makasçı ve ailesinin yardımına rağmen trajedi geliyor. Sonra yol başka bir kasabaya düşüyor. Ali, Emin efendinin kahvehanesinin bir köşesinde arzuhalcilik yaparken, Emin efendi dışarıda çerçi Abdullah’ın yanına bir yer yaptırmayı istiyor. İşte bu andan sonra yine her şey değişiyor ve devlet soğuk yüzünü gösteriyor. Belediye reisi, zabıtalarıyla sosyalist Ali’ye işkence yapıyorlar. Liseli genç Mustafa da, en iyi arkadaşı Celal’le aynı kıza, Feride’ye aşık oluyor. Celal, kemik erimesinden dolayı evden çıkamıyor. Mustafa, arkadaş için fedakârlığı da öğreniyor bu kasabada. Baba oğul yine yollara düşüyorlar. Bu defaki yer Hanyeri. Orada insanların sevgisini kazanan Ali ve oğlu, küçük bir kitapçı dükkânı açıyorlar. Hanyeri, Mustafa’ya yeni ufuklar sunuyor savcının güzel kızı Ayla’nın aşkıyla. Ali, ilçenin yerel gazetesi Yeşil Hanyeri’nde muhalif köşe yazıları da yazmaya başlayınca Savcı Bey rahatsız oluyor. Devlet yine araya giriyor ve muhalefetin başını eziyor. Burada babanın kaderi oğulun kaderi oluşuna bir defa daha tanıklık ediyorsunuz final bölümünde. Sevdaköylü Mustafa da babasının yoluna düşüyor.

Çarpıcı Türkiye görüntüleri…

Osman Sınav’ın 2012 yapımı “Uzun Hikâye” filmi, 1945’te Erzincan’da doğan yazar Mustafa Kutlu’nun 2000 yılında yayımlanmış aynı adlı hikâyesinden uyarlanmış. Muhafazakâr kesimde yer alan yazarın, 1968’de “Sait Faik’in Hikâye Dünyası” ve 1972’de “Sabahattin Ali” deneme-inceleme kitapları da öne çıkıyor. Filmi seyrederken, insanı titreten bir Türkiye panoraması görüyorsunuz. Devlet, koca bir ülkeyi kıskaç altına almış ve insanlara nefes aldırmıyor. Sosyal bir faşizm var sanki. Sistem, insanları muhbirliğe teşvik ediyor. Bir korku kuşatması var. Sisteme göre çatlak bir ses hemen susturulmalı. Ezelden günümüze düşündüğünüzde bu ülkenin ne kadar çok şey yitirdiğini anlıyorsunuz. Filmin biçim ve içerik dili de birbirini tamamlıyor. Bu sinemamızda nadir durumlardan biri. Mekân kullanımları da çok çarpıcı. Dış mekân kullanımları da iç mekânlar kadar etkileyici. İlk bölümlerdeki vagon sahneleri gerçekten unutulmaz. Ali’nin küçük Mustafa’ya annesini nasıl kaçırdığını anlattığı “ses efektli” hikâyesi yaşanmaya değer. 1956’da Burdur’da doğan yönetmen Osman Sınav, televizyonda sansasyonel “Kurtlar Vadisi”, “Deli Yürek”, “Sakarya-Fırat” dizilerini yönetti. 2001’de “Deli Yürek: Bumerang Cehennemi” ve 2007’de “Pars: Kiraz Operasyonu” filmlerini çekti. Bu iki filmle televizyondan gelen başarıyı sinemaya taşımak istedi Sınav ve başardı. Filmin adının da nereden geldiğini de filmin derinliğinde öğreniyorsunuz. Oyuncu performansları da etkileyici. Kenan İmirzalıoğlu hayatının rolünü oynamış. Elbette Mahir Günşiray, Altan Erkekli, Cihat Tamer, Güven Kıraç, Zafer Algöz, Mustafa Alabora ve Tuğçe Kazaz muhteşemler. Elbette filmdeki tüm Mustafalar da. Hanyeri’ndeki Mustafa’nın favorileri bize sinemamızın takma sakal ve bıyık devirlerini hatırlattı. “Uzun Hikâye”, görülmeye değer bir film.

(12 Ekim 2012)

Ali Erden

ailerden@hotmail.com