Hayali Arkadaşlar Filminin Kamera Arkası Görüntüleri Paylaşıldı

Kamera arkası görüntüleri yayınlanan Hayali Arkadaşlar filminin karakterleri sadece sevimli yaratıklar değil, aslında umutlarımız, hayallerimiz, hırslarımız için zaman kapsülleridir. Hayali arkadaşlar, unutulmuş HARK’ları çocuklarla yeniden buluşturmak için büyülü bir maceraya atılırken, herkesin hayali arkadaşlarını ve bu süper güçle neler yaptığını görebildiğini keşfeden küçük bir kızın hikâyesini konu ediniyor.

  • Basın Bülteni
  • Kamera arkası görüntüleri için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Rüya Senaryo

Kristoffer Borgli’nin yönettiği ve Nicolas Cage, Julianne Nicholson, Lily Bird ile Jessica Clement’in oynadığı Rüya Senaryo (Dream Scenario), 26 Ocak 2024’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir koca, baba, başarısız bir üniversite profesörü olan Paul Matthews, başkalarının rüyalarında rastgele görünmeye başladıktan sonra dünyanın en ünlü insanı olur. Önce kızının, sonra da neredeyse gezegendeki herkesin rüyasına giren Paul, kendini en çılgın hayallerinin bile ötesinde tanınan, kutlanan ve arzulanan biri olarak bulur. Ancak gece gösterileri kâbusa dönüştüğünde, Paul bu şöhreti doğru yönlendirmeyi öğrenmek zorunda kalacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Rüya Senaryo yazısına devam et

Aşık Shakespeare, Dev Kadrosu ile Türkiye’de ilk Defa Tiyatro Sahnesinde

En İyi Film dahil 7 dalda Oscar kazanan kült film Aşık Shakespeare (Shakespeare in Love), Türkiye’de ilk defa tiyatroda sahneleniyor. Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu, Piu Entertainment ve Zorlu PSM ortak yapımı Aşık Shakespeare’in biletleri Türkiye’nin lider ve en kapsayıcı online etkinlik platformu Biletinial’da satışa sunuldu. Yüksek enerjisi, komedisi ve romantizmiyle dikkat çeken ve sahnelendiği tüm ülkelerde kapalı gişe oynanan Aşık Shakespeare, Serdar Biliş rejisi ve sahne üstünde 40, sahne arkasında 30 olmak üzere toplam 70 kişilik dev kadrosu ile Türkiye’de ilk defa tiyatro sahnesinde seyirci karşısına çıkıyor.

Aşık Shakespeare, Dev Kadrosu ile Türkiye’de ilk Defa Tiyatro Sahnesinde yazısına devam et

İşgal Altındaki İstanbul’da Milli Direniş’in En Büyük Destekçilerinden Mehmet Sabri Toprak’a Usta Oyuncu Nejat İşler Hayat Verdi

1918 – 1923 yılları arasında yaşanan gerçek olaylara dayanan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğine büyüyen milli mücadeleye destek için oluşan mücadeleyi spor üzerinden izleyiciye sunacak olan Zaferin Rengi filminde, Fenerbahçe’nin başkanı Mehmet Sabri Toprak karakterine Nejat İşler hayat verdi. Mehmet Sabri Toprak, 19 sene kulübün Genel Başkanlığı görevini yürüttü.

  • Basın Bülteni
  • Mehmet Sabri Toprak / Nejat İşler
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Yeni Yılın İlk Komedisi Başkan 05 Ocak’ta Vizyonda

Başkan filminin basın toplantısı gerçekleştirildi. 05 Ocak 2024’te vizyona girecek olan Başkan’ın başrollerinde Necip Memili, Diren Polatoğulları, Büşra Pekin ve Nursel Köse yer alıyor. Ovacık Belediye Başkanlığı için adaylıklarını ilan eden Fikri ve Zeynel’in başkanlık yarışının anlatıldığı filmin senarist ve yönetmenliğini Ulaş Bahadır üstleniyor. Basın toplantısında oyuncular özlenen filmin nihayet sinemasever izleyicilerle sinemalarda buluşacağını ifade ettiler.

Ruhlar Bölgesi: Karanlık Taraf

Mike Sargent’in yönettiği ve Keith David, Bruce Davison, Selena Anduze ile Ed Lover’in oynadığı Ruhlar Bölgesi: Karanlık Tarafa (From the Shodows), 26 Ocak 2024’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Gizli Bilgelik Tarikatı’nın kurucusu olan Doktor Joseph Cawl nedeni bilinmeyen bir yangında ölür. Bu ölümün ardındaki sır perdesi henüz çözülememiştir. Ancak doktorun ölümünden sorumlu tutulan beş tarikat üyesi olayın ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak ister. Bu amaçla paranormal araştırmacı Amara Rowan ile iletişime geçerler. Araştırmanın derinleşmesiyle keşfettikleri doğaüstü varlıklar harekete geçer ve tüm tarikat üyelerini öldürmeye başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Ruhlar Bölgesi: Karanlık Taraf yazısına devam et

Üç Harfliler: Nazar Filminden İlk Teaser Yayınlandı

Her anı soluk kesen Üç Harfliler serisinin son filmi Üç Harfliler: Nazar beyazperdede seyirci ile buluşmaya hazırlanırken, filmin ürpertici afişi ve korku dozu yüksek teaser videosu yayınlandı. TME Films ve Muhteşem Film’in ortak yapımcılığını üstlendiği Üç Harfliler: Nazar’ın yönetmen koltuğunda bu kez Melodi Tözüm oturuyor. Filmin senaryosunu da kaleme alan Tözüm’e görüntü yönetmeni olarak Eren Nayir eşlik ediyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Elçin Atamgüç, Hatice İrkin, Gülderen Güler, Elis Sezgin, Berfin Naz Uzar, Alperen Çavdar, Batuhan Gülcemal, Melike Balçık gibi isimler yer alıyor. Filmin müziklerindeyse Reşit Gözdamla’nın imzası bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Teaser’ı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Açık Yaralar Hep Kanar…: Kör Noktada

Gün herkes için aynı başlar mı, bilemem, ama herkes aynı değilse de benzer kaygılarla çıkar evinden… hele de bizim ülkemizde. Bir Bakan, istifa gerekçesi olarak “at izi it izine karıştı” demişti. Onun ekonomi ve siyaset bağlamında söylediği, aslında yaşamın her anında, her alanında geçerli.

12 Eylül’le birlikte bir devlet terörü yaşanıyor; herkes biliyor ama kimse sahiplenmiyor ve üzeri kapatılmaya çalışılıyor. Derin devlet denilen, netice itibarıyla, toplumsal muhalefeti yasa dışı bastırmaya çalışan, insanlara korku salan bu yapılanma bilinse de hiç bu kadar açık ve net ele alınmamıştı.

Ayşe Polat, “Kör Noktada”ya, Cumartesi Anneleri (artık Cumartesi İnsanları) ile başlıyor. Bir belgesel yapımı için kente gelen Alman bir ekip, bir avukatla röportaj yapmak ister, ama o siyah araçtaki “derin devlet” hep peşlerindedir. Hatice Ana, “siyah toros”larla kaçırılan ve kaybedilen oğlu için çok sevdiği çorbayı köylüye dağıtıyor sürekli. Anne yüreği bu, umudu hiç üzmüyor, bilse bile, farkında olsa bile oğlunun -en azından kemiklerini- mezarı olmasını diliyor. Büyük bir travma ve bunu sadece o anne değil, ülkenin büyük bir kısmında çok sayıda insan yaşıyor. Tabii, o “derin devlet” annelerin çocuklarının akıbetini merak etmesini bile istemediğinden ya yerlerde sürüklediği yaşlı insanları gözaltına alarak ya da Galatasaray Meydanındaki 50. yıl heykelini tutuklamak(!!!) pahasına yasaklıyor buluşmalarını.

Üç bölümde üç ayrı…

Ayşe Polat, kendi yazdığı senaryosunu üç ayrı çerçeveden, üç ayrı görsel dille ve üç ayrı cinayetle aktarıyor izleyiciye. Birinci bölümde, gözaltında kaybolan oğlunu arayan anne ve onlara destek olan bir avukat öyküsü belgesel bir dille veriliyor. Avukatın çok şey bildiği açık, derin devletin oradaki uzantıları, işin ucunda kendileri olduğunu biliyor ve fırsatı hiç kaçırmıyor. Tabii, avukat da kaçırılıyor ve işkence görüyor.

İkinci bölümde derin devlet ekibinin yaptıklarını, yaşadıklarını izliyoruz. Bu kez daha yakından ve işin içine gizem, merak ve gerilim de katılıyor. Derin devletin tetikçilerinden biri olmasına rağmen evli ve bir çocuk babası olan adam öne çıkıyor. Küçük kız, bazı şeylerin farkında, ama ne anlamlandırabiliyor ne de dillendirebiliyor. Bir şeyler oluyor olmasına da ne! Derin devletin o tetikçi ekibi sadece insan peşinde, insan avcısı aslında. Ama kendilerini de unutmamaları gerekiyor. En küçük bir falsoda (konuşmalarda geçen bir gergin cümle, birbirlerini itham etmeleri vb.) ortadan kaldırılacaklarını bilmeseler de farkındalar. Ekip arkadaşlarının evine, her yere, mutfaktan yatak odasına, salondan banyoya, girişten balkona hem de üçer beşer gizli kamera yerleştirip takibi gece gündüz sürdürüyorlar. Burada, izleyici olarak aklıma onların nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde, nasıl bir depresyonda yaşadıklarını, gerginliklerinin temelinde arkadaşına bile güvenmeme yaşamalarına karşın birbirlerinin yüzlerine gülme sahtekârlığı geliyor. Film, bunu küçük kızın gözünden veriyor. Yazık değil mi bu insanlara?

Üçüncü bölüm, tam da Fransız Devriminin sonu(nda devrim kendi çocuklarını yedi, denir ya…) gibi “birbirlerini yiyorlar”; ama önce kendi kafalarını…

Bir ülke gerçeği aslında anlatılan. Belki bugün büyük şehirlerde birçok insanın unuttuğu, birçok insana unutturulan bir gerçek bu durum. Ama bu, hep var, hep yaşıyor ve hep güzellikler, yaşam sevinçleri yok ediliyor. Tabii, bunlarla birlikte ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal bunalımlar artıyor.

Oyuncular alabildiğine doğal, alabildiğine güçlü bir oyunculuk sergiliyor filmde. Özellikle küçük kız (yönetmenin, küçük oyuncunun üzerinde özellikle durması çok doğru, çünkü az buz bir travma değil bu) çok başarılı. Tüm oyuncular, çekilen filmin hedefini, amacını, niye yapıldığını çok iyi kavramış ve ellerinden geleni yapmış. Buna da bağlı olarak, hiçbirinin adını bile geçirmedim; onlar hepimiziz aslında, siz de olabilirs(d)iniz, bir tanıdığınız, komşunuz, çocuklarınız da… En tam da o nedenle, yönetmen, filmin yorumunu izleyiciye bırakmış.

05 Ocak’tan başlayarak gösterimde…

(01.01.2024)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali 2024

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla ve TAYF Kültür Sanat Derneği tarafından düzenlenecek olan TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali, 3 yılında sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Geçtiğimiz yıl 125 ülkeden toplamda 3221 filmin başvurduğu festivalin 3. yılı için başvurular ise başladı. Nisan 2024’te yapılması planlanan 3. TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali kurmaca, belgesel, deneysel ve animasyon kategorilerinde yarışacak olan filmlerini bekliyor. En temel amacı sinema sanatının yapı taşı olan kısa filmin bilinirliğini ve tanınırlığını arttırarak, kısa film yaratıcılarını, üreticilerini teşvik etmek ve desteklemek olan festivale başvurular 05 Şubat 2024 tarihinde son bulacak.

TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali 2024 yazısına devam et

Argylle: Gizli Casus Filminin Yeni Türkçe Ana Afişi Paylaşıldı

Matthew Vaughn’un yönettiği Argylle: Gizli Casus geliyor. Yeni Türkçe ana afişi paylaşılan filmde, Bryce Dallas Howard, çok satan casusluk romanları serisinin münzevi yazarı Elly Conway’i canlandırıyor. Ancak Elly’nin gizli ajan Argylle’ı ve onun küresel bir casus örgütünü çözme görevini konu alan kurgusal kitaplarındaki olaylar, gerçek hayattaki bir casus örgütünün gizli eylemlerini yansıtmaya başladığında, evdeki sessiz akşamlar geçmişte kalır. Kediye alerjisi olan casus Aiden’ın eşlik ettiği Elly, kitabındaki kurgusal dünya ile gerçek dünya arasındaki çizgi bulanıklaşmaya başladıkça katillerden bir adım önde olmak için dünyanın bir ucundan diğerine koşturur.

Başka 1 Ocak 2024

Başka Sinema, bir yeni yıl geleneği haline dönüşen Başka 1 Ocak programı ile 2024’ün ilk gününde de seyircilerini dört filmle buluşturuyor. Ulusal ve uluslararası film festivallerinde beğeni toplayan, Başka 1 Ocak kapsamında yılın ilk gününde seyircisiyle buluşacak olan filmlerin ilki İlker Çatak imzalı, Almanya’nın Oscar adayı Öğretmenler Odası (The Teachers Lounge). Matteo Garrone’nin yönettiği Kaptan Benim (Io Capitanoi) seçkinin ikinci filmi. Seçkinin üçüncü filmi, Ali Asgari imzalı Fani Dizeler (Ayeh Haye Zamini – Terrestrial Verses). Programının 2024 seçkisindeki son filmi ise Stephan Castang imzalı Vincent Ölmeli (Vincent Doit Mourir – Vincent Must Die).

Başka 1 Ocak 2024 yazısına devam et

Prof. Dr. Orhan Kural Anısına Kısa Film Yarışması

Sarıay Derneği tarafından, sağlıklı bir toplum ve temiz bir çevre adına çalışan ve 2020 yılında vefat eden Prof. Dr. Orhan Kural için Prof. Dr. Orhan Kural Anısına Kısa Film Yarışması adıyla yarışma düzenleniyor. “Duman Olmasın Hayatınız” başlıklı yarışmaya 10 Mayıs 2024 tarihine kadar başvurmak gerekiyor. Yarışmanın birincisi 12 bin, ikincisi 6 bin, üçüncüsü ise 3 bin lira ile ödüllendirilecek. Dernek yönetim Kurulu Başkanı Şahan Can Şahan, yarışmayla gençlerin sigara bağımlılığı konusundaki farkındalıklarını arttıracaklarını, kamuya mesajlar vereceklerini, sinemaya başlayacak gençlere farklı bakış açısı kazandıracaklarını açıkladı.

Prof. Dr. Orhan Kural Anısına Kısa Film Yarışması yazısına devam et

BKM Vizyona Girecek Yeni Filminin Afişini Yayınladı: Güldüy Güldüy Show Çocuk Ekibinden Haydi Tut Elimi 26 Ocak’ta Sinemalarda

Başrollerini çocuk oyuncular Nil Özdemir, Ali Kerem Çömez, Zeynep Erdoğan ve Çınar Karçkay’ın paylaştığı, yönetmenliğini Tuğçe Soysop’un üstlendiği Haydi Tut Elimi filminin afişi yayınlandı. Filmin konusu ise şöyle: Dans tutkunu iki genç, Duygu ve Kaan yurtdışındaki dans okulunda eğitim alabilmek için seçmelere katılacaktır; onun yoluysa bir şarkının hikâyesini bulmaktan geçmektedir. Duygu ve Kaan, en yakın arkadaşlarını da yanlarına alarak malûm şarkının hikâyesi için müthiş bir maceraya çıkar. Bu yolculuk, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman kahkaha dolu mutlu ve güzel anlar yaşatarak gençlerin aile bağlarına ve arkadaşlık ilişkilerine ayna tutacaktır.

Bir Suistimalin Topluma Yansıması: Dogman

Bu yıl tartışmalarla dolu geçti. En ilginci belki de Yılmaz Güney’in sanatçılığıyla yaşamı tartışmasıydı. Her ikisi de Yılmaz Güney’di ve onu, olduğu gibi kabul etmek zorundaydık. İki yanını bir araya getirmek ve/veya iki yanını bir arada tartışmak doğru değil… Bunu böyle bir şekilde ele alırsak sanırım tartışmayı daha kolay sonuçlandırırız.

Bu kez Luc Besson, Venedik Bienali’nde ilk gösterimi yapılan Dogman ile ilgili görüşlerde, bu ikilik (veya çelişki) gündemdeydi. Film geçmişi yükseliş ve düşüşlerle dolu bir yönetmenin sivil/gündelik yaşamına dönük birçok şey konuşuldu. Gelin biz, bu konuyu sadece filmi üzerinden görelim.

Douglas (Caleb Landry Jones), aile istismarı nedeniyle babası tarafından köpek kulübesine hapsedilmiş ve birlikte yaşadığı köpeklerle sıkı ilişkiler kurarak onları eğitmiş bir genç… Babası kurşunladığı için belden aşağısı tutmuyor, ama okumuş, tiyatroyu seven, sahneye de çıkan Dogman, kimi zaman yardımsever, kimi zaman ciddi bir hırsız, kimi zaman azılı bir katil; ama onu bu hale getiren mahalle baskısı.

Küçükken, babasının köpeklerin bakımını yaptığı için hor görülen ve dışlanan Dogman, ne iş bulabilir ne evlenebilir ne de normal gündelik yaşama karışabilir. Yapabileceği tek şey sadece köpekleriyle birlikte yaşama tutunmaktır. Yasadışı şeyler yapması aileden başlayarak kaldığı yurtlarda öteki olarak görülmesi, dışlanması, itilmişliği olamaz mı? Yani suç sadece Douglas’ın mı?

Douglas, yurttayken kendisine tiyatro sevgisi kazandıran Grace’e (Salma Bailey) âşık olur; onu bulduğunda evlenmiştir bile. Bir yıkım daha… Yapabileceği tek iş kalmıştır, drug theater’de (çok başarılı) şarkı söyler, haftada bir gün ve bir şarkı sadece…

Filmdeki köpeklerin eğitilmeleri pek kolay olmasa gerektir, ama gerçekten rol çalıyorlar. Oyuncuların da güçlü ve güzel oyunları olağanüstü başarılı… Besson alkışı hak ediyor.

Yaşar Kemal, bir romanın insan psikolojisini anlattığını söyler, konusu her ne olursa olsun. En tam da bu filmde insan psikolojisi öne çıkıyor. Nezarethanede (suçlu mudur, değil midir, kocaman bir soru işareti kasap çengeli örneği) görüştürüldüğü psikiyatr Evelyn’e (Jojo T. Gibbs) yaşamını anlatır. Film zaten bu anlatımın geri dönüşlerle perdeye yansımasıdır.

İnsan, sosyal bir varlıksa ve bir arada yaşamak zorundaysa, birbirine değer vermek, farklılıklarını zenginlik olarak görmek ve alabildiğine empatik olmak zorundadır.

29 Aralık’tan başlayarak gösterimde…

(27 Aralık 2023)

Korkut Akın

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu