Papa ölünce kardinaller buluşur. Kardinal-Dekan Thomas Lawrence (Ralph Fiennes), papalık konseyini yönetmekle görevlendirilir. Papalık tacı için dört büyük aday vardır: Liberal Amerikalı Bellini (Stanley Tucci), ılımlı Kanadalı Tremblay (John Lithgow), muhafazakâr Nijeryalı Adeyemi (Lucian Msamati) ve gerici İtalyan Tedesco (Sergio Castellitto). Herkes kendince papalık adayı ama herkesin de bir açığı var, çünkü kendilerinin … Devamı… »
Sinan Güngör’ü Kaybettik
Sinemamızda Görüntü Yönetmeni Yardımcısı, Kameraman, Görüntü Yönetmeni ve Yönetmen olarak görev yapmış olan Sinan Güngör, 04 Şubat 2025 Salı günü hayatını kaybetti. 08 Mart 1956 tarihinde İstanbul’da doğan Güngör’ün Görüntü Yönetmenliği yaptığı filmler arasında İntiharın El Kitabı, Neşeli Gençlik, İstanbul’da Aşk, Kadife, Ay Büyürken Uyuyamam, Mevsim Çiçek Açtı gibi filmler var. Güngör’ün cenazesi 06 Şubat 2025 Perşembe günü Beyoğlu Ağa Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazını müteakip Hasdal Mezarlığı’na defnedilecek. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Tam Bir Bilinmez’den İlk Resmi Fragman Yayınlandı
Yönetmenliğini James Mangold’un üstlendiği ve Bob Dylan’ı oyunculuğu ve şarkılarıyla son yılların gözde oyuncusu Timothee Chalamet’nin canlandırdığı Bob Dylan: Tam Bird Bilinmez’in (A Complate Unknown) ilk resmi fragmanı yayına verildi. En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu dahil tam 8 dalda Oscar’a aday gösterilen film, müzik tarihinin en ikonik şarkıcılarından birinin, Bob Dylan’ın yükselişinin etkileyici gerçek hikâyesini anlatıyor. Filmde ayrıca Edward Norton (Pete Seeger), Elle Fanning (Sylvie Russo), Monica Barbaro (Joan Baez), Boyd Holbrook (Johnny Cash) ve Scoot McNairy (Woody Guthrie) gibi tanınmış oyuncular rol alıyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
44. İstanbul Film Festivali, Zurich Sigorta Desteğiyle Bu Yıl Amansız Yol Filmini Restore Edecek
İstanbul Film Festivali, Zurich Sigorta Grubu Türkiye işbirliğiyle Türk sinemasının önemli yapıtlarını restore ettirerek gün ışığına çıkarmaya ve bu klasiklerin yeni kopyalarını sinemamıza kazandırmaya devam ediyor. Sinemaseverler bu yıl, Ömer Kavur’un Barış Pirhasan ile birlikte yazdığı senaryodan sinemaya aktardığı, başrollerini Kadir İnanır ile Zuhal Olcay’ın paylaştığı, Amansız Yol’u Atlas Post Production tarafından restore edilmiş kopyasından izleyebilecek. Tır şoförü Hasan, eski sevgilisi Sabahat ile kızı Ayşe’yi, hem bu hayattan hem de peşlerindeki adamlardan kurtarmak için İstanbul’dan Mardin’e götürmeye karar verir.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
M3GAN 2 Filminin Türkçe Alt Yazılı Birinci Fragmanı Paylaşıldı
2023’te popüler kültürü ele geçiren katil bebek geri döndü. Ve bu sefer yalnız değil. M3GAN 2 filminin birinci fragmanı yayına verildi. M3GAN’ın arkasındaki orijinal yaratıcı ekip -korku devleri James Wan (Atomic Monster), Jason Blum (Blumhouse) ve yönetmen Gerard Johnstone- M3GAN 2.0 ile yapay zekâ kaosunda yepyeni bir çılgın bölümü yeniden başlatıyor. M3GAN, bir yapay zekâ harikası olarak, iki yıl önce kontrolden çıkıp öldürücü (ve kusursuz koreografisiyle) bir çılgınlığa kalkışmış ve ardından yok edilmiştir. M3GAN’ın yaratıcısı Gemma, şimdi yüksek profilli bir yazar ve yapay zekânın hükümet denetimi konusunda savunucudur. Bu arada, Gemma’nın yeğeni Cady, şimdi 14 yaşında, Gemma’nın aşırı korumacı kurallarına karşı isyan etmeye başlamıştır.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
SİYAD 57. Türkiye Sineması Ödülleri’nde En Fazla Adaylık Tereddüt Çizgisi ve Yurt’un Oldu
Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) 57. Türkiye Sineması Ödülleri adayları belli oldu. Adaylar, dernek üyelerinin oylarıyla belirlendi. Bu yıl on bir film çeşitli kategorilerde adaylıklar elde etti. Selman Nacar’ın Tereddüt Çizgisi filmi dokuz kategoride 10 on adaylık elde ederek dikkat çekti. Nehir Tuna’nın yazıp yönettiği Yurt dokuz dalda adaylık elde ederken, Sinan Kesova imzalı Büyük Kuşatma altı kategoride yedi adaylıkla törende olacak.
İnanç Şüphe ile Yürür
Papa geçirdiği kalp krizi sonucu ölmüştür. Kutsal makamın tahtı boşta olup, üç hafta sonra toplanacak konseyde yeni ruhani lider seçilecektir. Vatikan tecrit altındadır. Dünyanın dört bir yanından gelmiş olan kardinaller seçim öncesinde aramadan geçerler. Tüm elektronik cihazlar kaldırılır, mobil telefonlar toplanır. Dış dünya ile irtibat tamamiyle kesilmiştir.
Robert Harris’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan ‘Konsey / Conclave’ kapalı tek mekânda geçen papalık seçimini anlatıyor. Harris’in bol diyaloglu klostrofobik yapıtının beyazperde uyarlamasına önce şüphe ile yaklaştıysak da, üç yıl önce Erich Maria Remarque’ın edebiyat dünyasına damga vurmuş ölümsüz eseri ‘Batı Cephesinde Yeni bir Şey Yok’un yeni çevrimi ile biz eleştirmenlerin kalbini kazanmış Alman yönetmen Edward Berger bu işin altından kalkmayı bilmiş. Vatikan’ın kapalı kapılar ardındaki ruhevi atmosferini, bir seçim atmosferinin gerilimi ile ustaca dengelemeyi başarmış.
Hikâye seçim konseyini yönetecek olan Kardinal Lawrence (Ralph Fiennes) etrafında şekilleniyor. Bir inanç krizi yaşamaktadır Lawrence. Tanrı’ya değil, bir kurum olarak kiliseye inancı sınavdan geçmektedir. Kendisinin Papalık makamında gözü olmadığını en baştan biliriz. Yakınındaki en güvendiği Kardinal Bellini (Stanley Tucci) adayıdır onun. Seçim sath-ı mailine girerken kardinallerin ruhani saygınlıkları dünyevi iktidar hırslarıyla sınanacaktır.
‘Konsey’ bir ruhani evren fantezisi olarak ne kadar ciddiye alınır bilemem. Ancak, ilhamını Alan J. Pakula’dan aldığını ifade eden Berger, 70’li yıllar yeni Amerikan Sineması ustasının ‘All The President’s Men’ ve ‘The Parallax View’ gibi klasikleşmiş politik gerilimlerinden aşağı kalmayan bir tempoyu tutturmayı başarıyor. Yabancı bir yazarın esprili saptamasıyla ‘bu hikâyeye İsa peygamberin uhreviyatı değil, bir tür Agatha Christie gizemi ve sürpriz final damgasını vurmuş.’
‘Konsey’ gizemli gerilimine ilaveten çok önemli tartışmaları gündeme getiriyor. Hırsın kutsallığın güvesi olduğu dile geliyor. Kesinliğin, birlik olmanın ve karşılıklı hoşgörünün ölümcül düşmanı olduğunun altı çiziliyor. Buradan hareketle inancın ancak şüphe ile yürüdüğü zaman yaşayan bir şey olduğu vurgulanıyor. Farklılık kutsanırken, dünyanın kesinliklerden kurtuldukça değişeceği mesajı veriliyor.
Gizemli sinematografisi, birinci sınıf kurgusuyla soluk soluğa izlenen yapım, başta keşke Oscar’ı kazansa dediğim Fiennes ve Tucci ile birlikte Sergio Castellitto, John Lithgow gibi usta oyuncular resmi geçidinden büyük destek alıyor. Filmin kadın oyuncusu Isabella Rossellini, yüksek egoların çatıştığı patriyarkal evrende, kardinallere asli görevlerini hatırlatan tek birey olarak kısacık rahibe Agnes kompozisyonu ile gönüllere yerleşiyor.
(10 Şubat 2025)
Ferhan Baran
Thunderbolts*
Jake Schreier’in yönettiği ve Florence Pugh, Sebastian Stan, David Harbour ile Wyatt Russell’in oynadığı Thunderbolts*, 02 Mayıs 2025’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Disney Studios Türkiye tarafından vizyona çıkarılıyor.
Filmde, alışılmamış bir anti-kahraman ekibi bir araya geliyor: Red Guardian, Yelena Belova, Ghost, Bucky Barnes, Taskmaster ve John Walker. Valentina Allegra de Fontaine’in kurduğu ölümcül tuzağa düşen bu dışlanmış karakterler, geçmişlerinin en karanlık yönleriyle yüzleşmek zorunda kalacakları tehlikeli bir göreve çıkıyorlar. Film, bu uyumsuz ekibin, kendilerini yok etmeden önce bir araya gelip kurtuluşlarını bulmak için çabalamaları anlatılıyor.
- Basın Bülteni
- Fragman: 1 / 2
- IMDb
Masal Filminden Elde Edilen Gelir Şampiyon Meleklere Bağışlandı
Türkiye’yi büyük bir yasa boğan 06 Şubat 2023 depreminde Adıyaman’da yıkılan otelde hayatını kaybeden KKTC’li genç sporcuların hatıralarını yaşatmak adına kurulan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği için Kıbrıs’ta özel bir film gösterim gecesi düzenlendi. Düzenlenen gecede yapımcılığını Nilay Gürsoy’un üstlendiği romantik komedi türündeki Masal filmi Kıbrıslı izleyicilerle buluştu. Geceye, sanat iş ve siyaset dünyasının önde gelen isimleri katıldı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Masal Filminden Elde Edilen Gelir Şampiyon Meleklere Bağışlandı yazısına devam et
Şubat Ayında Beyoğlu Sineması’nın Programı Yine Dopdolu
İstiklal Caddesi’nin simge yapılarından Beyoğlu Sineması, özel gösterim seçkileri ve içeriklerle İstanbullu sinemaseverlerin uğrak noktası olmaya devam ediyor. İBB Kültür’ün hazırladığı programları sinemaseverlerle buluşturan mekânda Şubat ayı süresince Ayın Yönetmeni: Emin Alper, Ülke Sineması, Çocuk Matinesi, Yeni İtalyan Sineması gibi konseptler sinema tutkunlarını bir araya getirecek. Yönetmenliğini Emin Alper’in yaptığı Kurak Günler’in başrollerinde Selahattin Paşalı ve Ekin Koç oynuyor. Beyoğlu Sineması’nın etkinlik programıyla ilgili bilgiler Beyoğlu Sineması sosyal medya hesaplarında, ücretsiz biletler ise İstanbul Senin uygulamasında.
Şubat Ayında Beyoğlu Sineması’nın Programı Yine Dopdolu yazısına devam et
Yılın En Eğlenceli Filmi Zorla Güvenlik’ten Teaser Yayınlandı
Yapımını 29ON Productions ile Berton Medya’nın, yapımcılığını Serdar Şen ve Berkin Kaya’nın üstlendiği, 21 Şubat’ta sinemalardaki yerini alacak olan yılın en eğlenceli filmi Zorla Güvenlik’ten teaser yayınlandı. Hikâyesi Serdar Şen’e ait filmin senaryosunu Ozan Sertdemir kaleme alırken yönetmen koltuğunda ise Caner Çetiner oturuyor. Zorla Güvenlik’in kadrosunda genç yetenekli oyuncular ile milyonlarca aboneye sahip youtuberlar buluştu. Birbirinden eğlenceli anların yaşanacağı filmde Evliya Aykan, Hacı Ahmet Ak, Fester Abdü, Aslı Bekiroğlu, Furkan Rıza Demirel, Hakan Bulut, Şeyma Peçe, Uğur Güner, Tuna Tavus ve Şahin Irmak ile Gülhan Tekin yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Teaser’ı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ferhan Baran Yazıyor: Tepetaklak Özgürlük Hayalleri
‘The Brutalist’ Nazi zulmünden kurtulmayı başarmış Macar Yahudisi mimar László Tóth’un (Adrien Brody) Amerika serüveniyle açılıyor. Tóth (Adrien Brody) hayatını yeniden inşa etmek için yabancı bir ülkeye kapağı atma şansını elde etmiştir, ancak hayalini kurduğu ‘Amerikan Rüyası’na dahil olmak o denli kolay olacak mıdır. Oyunculuktan gelme yönetmen Brady Corbet, Tóth’un Yeni Dünya’nın simgesi ‘Özgürlük Anıtı’nı tepetaklak bir … Devamı…»
Uçan Köfteci, Rotterdam Film Festivali’nde
Altın Palmiye’li yönetmen Rezan Yesilbaş’ın ilk uzun metraj filmi Uçan Köfteci, 54. Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nin Bright Future bölümüne seçildi. Festivalin bu bölümü, “özgün bir konu ve üslûba sahip uzun metrajlı ilk filmleri” bir araya getiriyor. Kültür Bakanlığı’nca desteklenen, Türkiye, Almanya ve Bulgaristan ortak yapımı film, 30 Ocak – 09 Şubat 2025 tarihleri arasında düzenlenecek festival kapsamında dünya prömiyerini gerçekleştirecek. Çekimleri Diyarbakır’da tamamlanan ve senaryosu gerçek bir karakterden ilham alınarak yazılan Uçan Köfteci, seyyar bir sokak köftecisinin “uçma” tutkusunun peşinden gitmesini mizahi bir dille anlatıyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Uçan Köfteci, Rotterdam Film Festivali’nde yazısına devam et
Ve Yelkenli Yol Alırken
77. Cannes Film Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış / Un Certain Regard’ seçkisinde dünya prömiyerini yapan ‘Flow: Bir Kedinin Yolculuğu’, adım adım yaklaşan bir felâketin ardından yaşam savaşı veren dünya canlılarının serüveni üzerinden ilerliyor. Filmin merkeze aldığı kara kedi, insanların var olmadığı -belki de çoktan terk ettiği- ormanın huzurlu sükûnunda dolanırken bir grup köpekle karşılaşıyor. Köpekler yakaladıkları balık için kavga ederken balık kedinin kucağına düşüyor. Kedi ile köpekler arasındaki kaçıp kovalamaca sürerken, bir geyik sürüsünün telaşlı ayak sesleri ile yaklaşan felâketten haberdar oluyoruz. Dev su kütlesi önüne çıkanı yutarken ormanın o huzurlu ahenginden geriye bir şey kalmayacaktır.
‘Flow’, distopik bir gelecekte dünyanın sonuna dair çok yaratıcı bir animasyon. Kara kedi ile onu takip eden Labrador Retriever taşkın sular arasından ulaştıkları köhne yelkenlide tembel kapibara ile karşılaşıyor. Derken gökten süzülen bir katip kuşu, daha sonra yıkıntılar içindeki parlak cam nesneleri sepetine dolduran süslü lemur hikâyeye dahil oluyor. Birbirine benzemeyen bu canlıların teknenin dümenine hakim olup selamete kavuşmaları için farklılıklarına rağmen işbirliği içinde olmaları gerekmektedir. Birlikte yaşamaya çabalarken karşılıklı uyum her vakit sağlanamıyor gerçi, bu da geminin rotadan çıkmasına ve grubun tehlikeler ile burun buruna gelmesi ile sonuçlanıyor.
2019 yapımı ilk uzun metrajı ‘Away’ ile Annecy’de en iyi film ödülünü kazanmış olan Litvanyalı yönetmen Gints Zilbalodis, Cannes’dan sonra ünü tüm dünyaya yayılan Oscar adayı yeni filminde harikalar yaratmış. Yapım, diyalogsuz anlatım tarzı ve yenilikçi animasyon teknikleri ile gerçekten göz kamaştırıyor. Bilgisayar destekli çizimleri ile elle boyama stili izlenimini koruyan sinemacı, kaydedilmiş hayvan sesleri ile yakaladığı gerçekliği, distopik, yer yer metafizik öyküsü ile ustaca kaynaştırmış. Diğer canlıları bilmem ama hayatım boyunca haşır neşir olduğum kedinin tabiatını ve jestlerini mükemmel yakalamış. Matiss Kaza ile birlikte senaryo, Richards Zajupe ortaklığı ile harika ses bandında imzası olan Zilbalodis, tam olarak 7 yılını almış müthiş serüveninde animasyonun sanat yönetmenliği, sinematografi ve kurgusunu da bizzat üstlenmiş.
Teknik başarısının yanı sıra kurduğu metaforik kıyamet evreni ile göz kamaştırıyor Rigalı sinemacı. Yelkenlideki hayvanlar imgesi Nuh’un Gemisi meselini akla getiriyor. Her biri farklı cinsten olan canlıların teknedeki uyumu bozması, bu arada dümenin kırılması, olan bitene kızarak gökyüzüne süzülen kâtip kuşunun ayrılığı, çağımız dünyasındaki uluslararası uyuşmazlıkların, Avrupa Birliği anlaşmasındaki çatlakların metaforu gibi duruyor. Zilbalodis tüm olumsuzluklara karşın karamsar değil ama. Jenerik sonrasına kalanlar bu umuda tanıklık edecektir.
(09 Şubat 2025)
Ferhan Baran
Mavi Umudun, Yeşil Özgürlüğün
Romanya’nın Oscar adayı olan ‘Dünyanın Sonuna Üç Kilometre / Trei Kilometri Până La Capătul Lumii’ kent merkezinden uzak, izole bir yerleşim biriminde yaşananları öykülüyor. Tuna deltası üzerinde deniz yoluyla ulaşılabilen Sfântu Gheorghe köyü, yaz tatilinde turistlerin gelişiyle birlikte şehir adetleri ile kırsal geleneklerin çatıştığı bir yer haline dönüşmektedir. Komşu kasaba Tulcea’da okuyan, Adi diye çağrılan 17 yaşındaki Adrian (Ciprian Chiujdea) tatilini geçirmek üzere ailesinin yanındayken bir gece ıssızında saldırıya uğruyor, gün doğumuna yakın bir disko çıkışı hemcinsiyle sarmaş dolaş görüldüğü için köyün ağasının kabadayı oğulları tarafından acımasızca hırpalanıyor. Yediği dayak yetmezmiş gibi, ailesi ve herkesin herkesin içinde olduğu sözde huzurlu çevresinin ona bakışı ile tüm dünyası bir gecede değişiveriyor.
Yükselen Romanya Yeni Dalgası’nın ödüllü oyuncu-yönetmenlerinden Emanuel Pârvu, geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nin Altın Palmiye ana yarışma seçkisinde dünya prömiyerini yapmış olan üçüncü uzun metrajını homofobik bir saldırının genç kurbanı üzerine kurarken, başta ailesi olmak üzere köy halkının önyargıları karşısında Adi’nin gitgide derinleşen hayal kırıklığını ve sessiz çığlıklarını perdeye taşıyor. Film bununla kalmayarak küçük yerleşim birimindeki çıkar ilişkilerini, bu ilişkilerin siyasi uzantılarını neşter altına yatırırken, kurulu düzenin halı altına süpürülmüş tüm pisliğini açığa çıkarmayı hedefliyor.
Pârvu mikro dünyadan makro sorulara yönelirken, Tuna deltasındaki muhafazakâr birim, çağdaş Romanya toplumundaki adaletsizlik, yolsuzluk ve ikiyüzlülüğün bir küçük resmi haline dönüşmekte gecikmiyor. Köyün ağasına borçlu olan baba Dragoi (Bogdan Dumitrache) saldırı karşısında sessiz kalıyor. Yerel polis müfettişi yaklaşan emekliliğini düşünerek susuyor. Dindar anne (Laura Vasiliu), rahibin duaları eşliğinde oğlunun bedenindeki şeytani eşcinselliği kovmanın peşine düşüyor.
Tecavüze uğramış genç bir kıza sırtını çeviren köy halkına dair yaşanmış vakadan yola çıkarak senaryoyu kaleme aldığını belirten Pârvu, çağdaş Romanya sinemasına özgü geniş açı uzun planlarıyla, ebeveynin çocuğundan koşulsuz sevgi ve anlayışı esirgediği, adaletsizliğe tepkisiz çarpık toplum düzenini mahkûm ediyor. Bazı sahnelerde kafaların bir bölümünü çerçeve dışında bırakarak isyanını dile getirmesi de bu yüzden olmalı. Ama son tahlilde umudunu korumak istiyor. Evin içini inatla umudun rengi maviye boyuyor. Yeşil sazlar arasından engine yol alan tekne özgürlüğü işaret ediyor.
(08 Şubat 2025)
Ferhan Baran