Colin Trovorrow’un yönettiği ve Daniella Pineda, Bryce Dallas Howard, Chris Pratt ile Jeff Goldblum’un oynadığı Jurassic World: Hakimiyet (Jurassic World: Dominion), 10 Haziran 2022′de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Tüm dünyayı kapsayan cesur, doğru zamanında ve nefes kesici yeni bir macera olan Jurassic World: Hakimiyet, Nublar’ın yok edilmesinin 4 yıl sonrasında geçiyor. Dinozorlar artık tüm dünyada insanlarla birlikte yaşıyor ve avlanıyor. Bu hassas denge, geleceği yeniden şekillendirecek ve insanların artık tarihin en korkunç yaratıklarıyla paylaştıkları gezegeni uç yırtıcılara bırakıp bırakmayacaklarını belirleyecek.
Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar
Sen Ben Lenin, 32 Kısım Tekmili Birden
Bu hafta gerçekten çok keyifli; önce “Yan Etki”, şimdi de “Sen Ben Lenin.” İkisi de kısa film tadında, ikisi de tam tanımıyla sinema. Sinema anlatım sanatıysa “Sen Ben Lenin” bunu yerine getiriyor. Düşündürüyor, güldürüyor, sorguluyor, sorgulatıyor, merak ettiriyor, özellikle de araya giren metaforlarla…
“Ben yerli film izlemem” diyenlerin, dünya sinemasıyla karşılaştıracağı bir film “Sen Ben Lenin”. Kim ne derse desin tam bir kısa film. Nedenini de hemen söyleyeyim: Bir şey anlatma derdinde, taviz vermeyen, teknik ve/veya maddi eksikliklere karşın düş(ünce)sini yansıtan, bunun için de senaristinden oyuncusuna, montajcısından müzikçisine, set çalışanlarına kadar herkesin canla başla çalıştığı apaçık belli oluyor.
Güleriz ağlanacak halimize…
Sovyetler Birliği dağılınca, eski dönemde “değer” olan her şey kaldırılıp atılmış. Onlardan biri de Lenin büstü. Ahşap büst, dalgaların da yardımıyla Akçakoca’da kıyıya vurmuş. İlçe halkı büstü ne yapacağını bilememiş. Yoksulların ısınabilmesi için yakacak olmasını isteyenden tutun, bir meydanda turistlerin ilgi odağı olmasını sağlayacak heykel olarak sergilenmesine kadar… Bunca çeşitliliği arasında tabii ki dünya görüşü gereği birbirine zıt fikirleri olanları devletimiz takip edecektir. Devletin içinde de görüş ayrılığı vardır; Başbakan açılışına katılmak isterken büst ortadan kaybolur. Zaten film de bu kayboluş öyküsünü araştıran polisin sorgulamasına odaklanmıştır.
Hayatın karşımıza çıkardığı zıtlıkları polis de iyi kullanır; bir iyi polis vardır, bir kötü polis. Amaç iyi ya da kötü olmak değil, arananın bulunması, itiraf edilmesi ve sonuca ulaşılmasıdır. Ancak kasaba halkı bilinçlidir, bu oyunu yemez.
Oyunculuk hüner ister!
Film boyunca sorgulanan kasaba halkını izleriz. Kimi siyasi geçmişiyle övünür, kimi dini inancıyla… Kimi bir çıkar peşindedir, kimi polise yaranmak… Kimi diş geçiremediğini ispiyonlar polise, kimi hakkınca dik durur. Tek mekânda, hatta tek bir odada (sorguda) geçen filmde oyunculuk çok önemlidir ve yıldızlar geçidi diyebileceğimiz bütün oyuncular aksamadan rollerinin gereğini yerine getirmiş.
Kısa filmden gelen Yönetmen Tufan Taştan (ilk uzun metraj filmiymiş) Barış Bıçakçı’nın senaryosuna da katılarak gerçekten güçlü bir film çıkarmış. Kutluyorum.
Dikkat istiyor…
Film okuma rehberlerinde, jenerikle akan görüntünün filme dair birçok ipucu barındırdığı ifade edilir. Her zaman böyle midir, tartışılırsa da, bu filmde hem açılış hem kapanış jeneriği filmin tümünü bir kez daha sorgulamamıza yol açıyor. Film başlarken dikkatimi çektiyse de, ne olduğunu anlayamadığım görüntü, sondakiyle birleşince filmin sonunu da söylemiş oldu.
Çok seyrek de olsa pencereden görünen kasaba genelinde ve denizin üzerinde ilginç ve alabildiğine hoş (tabii ki tartışmaya açık, dikkatli seyirci atlamayarak ve birleştirince de keyif alacaktır) görüntüler hem merakı arttırıyor hem de rehberlik ediyor.
Edip Cansever’i sevenler için, “Mendilimde kan sesleri”ni duymak büyük mutluluk kaynağı olacaktır. Filme katkısını da göz ardı edemeyiz.
Aynı hafta gösterime giren, ama salon bulamadığı için de yarışa bir adım geriden başlayan “Yan Etki”nin yönetmeni için söylediklerimi Tufan Taştan için de söyleyeceğim. Taştan’ın muhakkak desteklenmesi gerekir. Yeni bir bakış, farklı bir yaklaşım getirecektir sinemamıza. Bu da elinden tutulmasıyla mümkündür ancak.
Sen Ben Lenin (Mizah, Gerilim, Heyecan); Yönetmen: Tufan Taştan; Senaryo: Barış Bıçakçı, Tufan Taştan; Oyuncular: Barış Falay, Saygın Soysal, Melis Birkan, Serdar Orçin, Nur Sürer, Salih Kalyon, Hasibe Eren, Özgür Çevik, Şerif Erol, Binnur Kaya… 26 Kasım’dan başlayarak gösterimde…
(24 Kasım 2021)
Korkut Akın
12. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri Afiş Yarışması
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından 10 – 17 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 12. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri kapsamında Afiş Yarışması düzenleniyor. GMK’nın jüri desteği sağladığı, teması “Örgütlenme Özgürlüğü” olarak belirlenen yarışmaya 18 yaşından büyük, profesyonel veya öğrenci tüm katılımcılar www.tihvbelgeselfilm.org adresi üzerinden çevrimiçi olarak ve en fazla 5 özgün eserle başvurulabiliyor. Katılım için herhangi bir ücretin talep edilmediği afiş yarışmasına son başvuru tarihi 15 Ekim 2021 olarak duyuruldu. Yarışma şartnamesine web sitesinden ulaşılabiliyor.
- Basın Bülteni
- Yarışma Şartnamesi
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Uluslararası Distopya Film Festivali’nin Programı Belli Oldu
Uluslararası Distopya Film Festivali’nin programı bugün düzenlenen basın toplantısıyla belli oldu. Toplantının açılış konuşmasında Festival Direktörü Hatice Aşkın, farklı yenilikçi yaklaşıma alan açmaya ihtiyaç duyduklarını, şu günlerde festivali distopya türüne dikkat çekmek ve distopya türünü artırmak amacıyla hayata geçirdiklerini dile getirdi ve sözlerini, “Sinema bize yeryüzünü sahiplenme cesareti veren ve değiştirme dönüştürme gücünü hissettiren çok güçlü bir sanat dalı. Uluslararası Distopya Film Festivali’nin öncü olaylar için bir kıvılcım başlatmasını tür çeşitliliğini artırmasını sağlayacak büyük köklü bir festivale dönüşmesini temenni ediyorum.” diye noktaladı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Uluslararası Distopya Film Festivali’nin Programı Belli Oldu yazısına devam et
12. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 12. İnsan Hakları Belgesel Film Günleri bu yıl 10 – 17 Aralık 2021 tarihlerinde çevrimiçi (online) olarak ülke çapında belgesel sinemaseverler ve insan hakları savunucuları ile buluşuyor. Ayrıca programda yer alan filmlerin bir bölümü 10 – 12 Aralık 2021 tarihlerinde İzmir’de Fransız Kültür Merkezi salonunda ve 18 – 19 Aralık 2021 tarihlerinde Van Barosu Salonu’nda fiziki olarak da izlenebilecek. Etkinliğin bu yıl teması “örgütlenme özgürlüğü”. İletişim Çalışmaları Topluluğu ve Fransız Kültür Merkezi’nce ortak gerçekleştirilen programda ülke içinden 10, ülke dışından 16 olmak üzere 26 belgesel film yer alıyor.
Tatul Anuşyan’ı Kaybettik
Başrahip Tatul Anuşyan, 15 Kasım 2021 Pazartesi günü hayatını kaybetti. Aren Perdeci’nin yönettiği Yitik Kuşlar filminideki Paskalya ayini Anuşyan’ın danışmanlığında çekildi. Kilisenin iç dekorunun düzenlenmesinde de yardım eden Anuşyan filmin kurgusuna yardım etti, filmde geçen duaların doğruluğunu kontrol etti, köy sahnesinde rol aldı. Asvadz Hokin Lusavore. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Yan Etki
Pekin Azer’in yönettiği ve Hakan Eratik, Zeynep Şarlıgil, Uğur Karabulut ile Kamil Atlıman’ın oynadığı Yan Etki, 19 Kasım 2021’de TME Films dağıtımıyla Light & Flare Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Cem ve arkadaşları karanlık bir takım insanlara biyolojik silah geliştirirken, Cem’in hastalığına çare bulurlar. Fakat ilacın beklenmedik yan etkileri vardır. İnsana özel güçler vermesi nedeniyle ilaç dikkat çeker. Karanlık insanlar formülü ele geçirmek ister. İlacın yan etkisi sonucu, paranoyaklaşan Can, arkadaşlarının kendisine kazık atacağına inanmaya başlar, İstanbul’dan kaçar. Bundan sonra baskınlar ve adam kaçırmalar gibi olaylar başlar.
Elazığ’da 13. Uluslararası Çayda Çıra Film Festivali Başlıyor
13. Elazığ Uluslararası Çayda Çıra Film Festivali, 17 Kasım’da gerçekleştirilecek. Festivalin bu seneki konusu olan Senin Gözünden Elazığ Kısa Film Yarışması’nda ise toplamda 10 bin TL ödül dağıtılacak. Bir otelde düzenlenen basın toplantısında bilgi veren Dernek Başkanı Serdar Kara, dünya ve Türkiye sinemasının yeni örneklerinden, ödüllü filmlere, belgesellerden kısa filmlere bir hafta boyunca Elazığ’da kültür ve sinema şenliği yaşanacağını kaydetti.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
4. Sinema ve Felsefe Sempozyumu
4. Sinema ve Felsefe Sempozyumu, 10 – 12 Aralık 2021 tarihlerinde gerçekleştiriliyor. Önceki yıllarda olduğu üzere akademik alanda çalışma yürütenlerin ve sinema – felsefe üzerine düşünenlerin bildiri sunumu yanında sinemanın üretim kanadında yer alan konukların katılımlarıyla; görüntü yönetmenleri panelinde, Meryem Yavuz, Doğan Sarıgüzel ve Hayk Kirakosyan yer alacak, ayrıca Prof. Thomas E. Wartenberg, Tarja Laine ve Tal. S. Shamir sempozyuma katılım gerçekleştirecekler. Sempozyumda bu yıl kısa film yönetmenleri, Onur Keşaplı, Zeynep Merve Uygun, Burak Kaplan, Sezen Kayhan’ın katılacağı kısa film paneli de yer alacak.
12 – 14 Kasım 2021, Hafta Sonu Gişe Verileri
12 – 14 Kasım 2021, Hafta Sonu (Weekend) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Monsta X: The Dreaming
Oh Yoon Dong ile Sung Sin Hyo’nun yönettiği ve Shownu, Minhyuk, Kihyun ile Hyungwon’un oynadığı Monsta X: The Dreaming, 09 Aralık 2021’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla vizyona çıkarıldı.
K-Pop ve pop grubu Monsta X dünyanın dört bir yanında onları çok seven hayranlarına yürekten bağlılığını Monsta X: The Dreaming filmiyle bir kez daha gösterecek. Bu yepyeni film, grup üyeleriyle yapılmış özel röportajlar, Amerika’da geçirdikleri zamanlardan kişisel hikâyeler ve grubun Fandom’ı Monbebe için özel hazırlanmış bir konser klibi de dâhil olmak üzere son altı yıl içinde yaptıkları zorlu yolculuklarına samimi bir bakış sunuyor.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Fragman: 1 / 2
- IMDb
17. Uluslararası Kar Film Festivali
17. Uluslararası Kar Film Festivali, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 23 – 25 Aralık 2021 tarihleri arasında Erzurum’da düzenleniyor. Film oylamalarının “on-line” olarak gerçekleştirildiği tek festival olma özelliğine sahip olan festivalin kapsamı seminer, atölye, gösterim, yarışma, söyleşi, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu sektör çalışanlarının katılacağı oturum, ödül töreni ve gala gecesi biçiminde özetleniyor. Son başvuru tarihi 03 Aralık 2021 olarak duyurulan kısa film yarışmasında Kurmaca, Belgesel, Deneysel, Kamu Spotu, Animasyon, Reklam Filmi ve Senaryo olmak üzere toplam 7 kategoride filmlere ödüller verilecek.
Rotary Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması 2022
Rotary Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması 2022, Kızlarımız “Yarınlarımız” mottosuyla gerçekleştiriliyor. Yarışmaya son başvuru tarihi 25 Mart 2022 olarak belirlendi. Rotary 2420. Bölge tarafından düzenlenen yarışmada birinci olacak kısa filme 10.000 TL, ikinci olacak filme 5.000 TL, üçüncü olacak filme 3.000 TL. para ödülü verilecek. Yarışmada ayrıca Örsçelik Balkan Jüri Özel Ödülü ve Kısa Film Yönetmenleri Derneği Özel Ödülü kategorileri var. Rotary Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması 2022′ye katılım koşulları ve diğer detaylar için yarışmanın resmi web sitesi rkf.rotary2420.org adlı web sitesinden bilgi alınabiliyor.
Rotary Örsçelik Balkan Kısa Film Yarışması 2022 yazısına devam et
Özgürlük Zor Zanaat
Bir aşk filmi ‘Dünyanın En Kötü İnsanı / Verdens Verste Menneske’ adını taşır mı? Joachim Trier ana karakteri Julie’nin yaşam öyküsünden yola çıktığı beşinci uzun metrajında ironi yapmak istemiş.
Bir roman yapısında 12 bölümden oluşan anlatının prolog safhasında dış ses bizlere Julie’yi anlatır: Liseden mükemmel bir ortalamayla mezun olmuş, yüksek matematik ve fen becerileriyle tıp doktorluğunu seçmiştir. Cerrah olacaktır. Seçtiği dalın teknik bir iş, bir nevi marangozluk olduğunu idrak ettiğinde, insan ruhunu ve içsel duyguları daha çok önemsediğini keşfeder. Psikiyatri okuyacaktır. Hayatın hızı onu yormuştur. Gerçek hayatı ne zaman başlayacaktır? Daha sonra fotoğrafçı olmaya karar verdiğinde bir kitabevinde geçici olarak iş bulmuştur bile.
Yoğun bir varoluş bunalımı yaşayan genç kadının kimlik arayışı sürecinde karşı cinsten türlü beraberlikleri olur. Kendinden 10 küsur yaş büyük saygın çizgi roman yazarına aşık olduğunda yelkenleri suya indirecek gibidir. Görmüş geçirmiş Aksel hayatının yeni döneminde bir aile kurmayı, çocuk sahibi olmayı arzulamaktadır. Oysa Julie’nin mutlu aile tablosu öncesinde bir şeyler yapma isteği baskındır. Ne istediğini tam olarak keşfedememiş ancak nasıl bir hayat istemediğini çok iyi sezen genç kadın, onu kendini ‘dünyanın en kötü insanı’ hissettirecek kadar yargısız bir biçimde kabullenen Aksel’den ayrılarak yeni bir partnerle yaşamında yeni bir sayfa açarken zaman acımasız bir şekilde akmaya devam etmektedir.
Yönetmen Joachim Trier’i, yakın dostu yazar / yönetmen Eskil Vogt ile çektiği ilk filmlerinden beri ilgiyle izliyoruz. Norveçli usta sinemacının 2007 yılı İstanbul Film Festivali’nde ‘Altın Lale’ ödülünü kazandığı ilk uzun metrajı ‘Tekrar / Reprise’, eserlerini yayınlatmak için uğraşan iki genç yazarın dostluğun çetin sınavı, hırs ve kişinin sınırlarını keşfetmesi üzerinedir. 2011 yapımı ‘Oslo, 31 Ağustos’, hayatın umut dolu gençlik evresinin ardından 30’lu yaşlarını süren başka bir yazın adamının hayal kırıklıklarını anlatır. Varoluşçu krizin tüm safhalarını yalın bir dille öyküleyen film, eski hayat ve eski dostlarla hesaplaşma üzerine kuruludur.
Daha sonra İngilizce dilinde iki film çeken Trier, ‘Sessiz Çığlık / Louder than Bombs’ da New York’lu bir ailenin iletişim sorunlarına eğilir. ‘Thelma’ ise sanatçının doğaüstüne ve bilim-kurgu alanına ilk kez el attığı bir önceki çalışmasıdır. Sanatçı ‘Dünyanın En Kötü İnsanı’ ile doğup büyüdüğü Oslo kentine ve gözde temalarına dönüş yapıyor. Zaman onun filmlerinde de hızla akıp geçiyor. İlk iki filmin gelecek umutları taşıyan ve hayal kırıklıkları ile boğuşan genç yazın kişiliklerini canlandırmış olan usta oyuncu (aynı zamanda tıp doktoru) Anders Danielsen Lie’yi son filmine orta yaşlardaki çizgi roman sanatçısı Aksel olarak taşımış.
Cannes Film Festivali’nden hakkıyla kazandığı en iyi kadın oyuncu ödülüyle dönmüş olan genç yetenek Renate Reinsve’yi merkeze almış gerçi. Hiç bir şeyin sonunu getirememekten, kariyer ve ilişkiler alanında daldan dala atlayan Julie’nin hayli duygusal ancak pek de romantik olmayan serüveni ön planda. Danielsen Lie’nin yüzü ise bizlere Trier filmlerinin ana meselelerinden zamanı ve zamanın geçişini hatırlatıyor. Yönetmen ile aynı yaşlarda olan ve bir nevi Trier ve senaryo yazarı Vogt’un alter egosu olarak düşünebileceğimiz Aksel karakterinin duyumsadıklarından, belki de daha yakın bir kuşaktan geldiğim için daha fazla etkilendim diyebilirim. Üretimin objeler aracılığıyla yayıldığı bir çağda büyüdüğünden dem vuruyor Aksel. Kitaplar, çizgi romanlar, plaklar, plakçı dükkanlarından söz ediyor. Biriktirmenin mutluluk verdiği yıllardan, şimdi kimselerin umursamadığı kayıp anılardan dem vuruyor. Ölümünden sonra eserleriyle yaşamak yerine, an’da evinde sevdiği ile yaşamak istediğini söylüyor.
Fransız Yeni Dalga esintileriyle başlayan film, caz tınıları eşliğinde serbest vezin bir Woody Allen filmi benzeri akışını sürdürüyor. Temel varoluş meselesinin yanı sıra, en karanlık duygularını sanat yoluyla ifade etmek isteyen sanatçının özgürlük hakkını tartışıyor. Aşk, cinsellik, birliktelik, annelik, ebeveynlik, kariyer, duygusallık ve entelektüellik meselelerini neşter altına yatırıyor. İklim krizi ve dünyayı felaketin eşiğine sürükleyen çevre sorunları karşısında Batı toplumlarına özgü suçluluk duygusu ile dalgasını geçiyor. Julie’nin daha genç partneri Eivind karakterini canlandıran Norveçli yetenekli güldürü oyuncusu Herbert Nordrum’un da büyük katkısıyla gelişen komik anlar ile hüzünlü gelişmeler birbirine karışıyor. Ancak hayat da böyle değil mi zaten. Aşk, mutluluk, keder ve ölüm aynı potada deneyimlenmiyor mu?
(20 Kasım 2021)
Ferhan Baran
32. Ankara Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu
32. Ankara Film Festivali’nin heyecanla beklenen ödülleri sahiplerini buldu. Kapanış töreninde Ulusal Uzun, Belgesel ve Kısa Film Yarışmaları’nın kazananları açıklandı. Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü Emre Kayiş’in Anadolu Leoparı filmine verilirken, En İyi Yönetmen Ödülü Çatlak filmiyle Fikret Reyhan’a, Mahmut Tali Öngören En İyi İlk Film Ödülü ise Çağıl Bocut’un yönettiği Sardunya filmine verildi.
- Basın Bülteni
- Ödül Töreni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
32. Ankara Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et