Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Önemsiz Biri 2 Filminin Afişi Paylaşıldı

Bob Odenkirk, banliyö babası, eş ve işkolik tetikçi Hutch Mansell rolüne, 2021 yılında ABD gişesinde bir numarayla açılan çıplak yumruk aksiyon gerilim filmi Önemsiz Biri’nin yeni bölümünde geri dönüyor. Afişi paylaşılan filmde, Rus mafyasıyla istemeden giriştiği olayların üzerinden dört yıl geçmişken, Hutch hâlâ suç örgütüne 30 milyon dolar borçludur ve bu borcu uluslararası suçlulara karşı aralıksız gerçekleştirdiği suikastlarla ödemektedir. “İşinin” aksiyon kısmını oldukça çok sevse de, Hutch ve eşi Becca, artık tükenmiş ve birbirlerinden tamamen uzaklaşmış durumdadır. Bu yüzden çocukları ile hep birlikte kısaca bir tatile gitmeye karar verirler.

Önemsiz Biri 2 Filminin Afişi Paylaşıldı yazısına devam et

21. TÜRSAK Çocuk Filmleri Festivali Manisa’da Başlıyor

21. TÜRSAK Çocuk Filmleri Festivali, 17 – 21 Mayıs 2025 tarihleri arasında Manisa’da Forum Magnesia AVM Cinens Sinemaları’nda minik sinemaseverlerle buluşacak. Beş gün boyunca sürecek olan festival, çocuklara özel seçilmiş film gösterimlerine ev sahipliği yapacak. Film gösterimlerinin yanı sıra festival; oyunculuk, yönetmenlik, yazarlık ve sosyal medya içerik üretimi gibi atölyelerle minik sinemaseverlere eğitici bilgiler sunacak. Gerçekleştirilecek çeşitli atölyeler ile çocuklar hem eğlenecek hem de sanatsal becerilerini geliştirme fırsatı bulacak.

İlanlar

6. Uluslararası Fotofilm Kısa Film Festivali

6. Uluslararası Fotofilm Kısa Film Festivali, Fotofilm Merkezi tarafından 06 – 08 Mayıs 2025 tarihleri arasında Ansam Kültür Derneği, Youlity ve İstanbul Gelişim Üniversitesi desteğiyle İstanbul Gelişim Üniversitesi İİSBP, Radyo, TV ve Sinema Bölümü, A Blok – Firnas Oditoryumu’nda düzenleniyor. 6. Uluslararası Fotofilm Kısa Film Festivali kapsamında çeşitli film gösterimleri, muhtelif etkinlikler ve atölyeler gerçekleştirilecek. Deneyimli festival organizatörü Mehmet Oflazoğlu’nun Kurucu Başkan olduğu kısa film festivalinin Direktörlüğünü Dr. Özlem Tuğçe Keleş, Koordinatörlüğünü Dr. Bilge İpek ve Sanat Yönetmenliğini ise Dr. Güler Canbulat yapıyor.

6. Uluslararası Fotofilm Kısa Film Festivali yazısına devam et

Gölgelerde Yaşar ve Ölürüz

Dünya sinemaları ile eş zamanlı olarak bizde de gösterime giren ‘Mission: Impossible – Ölümcül Hesaplaşma / Mission: Impossible – The Final Reckoning’in final bölümü, Tom Cruise’un 1996 yılında Brian De Palma imzalı serinin ilk filmi ile başlayan yaklaşık 30 yıllık serüveninin sekizinci halkası. Beşinci filmden başlayarak 1996 yapımı kült klasik ‘Olağan Şüpheliler / Usual Suspects’in yaratıcısı olarak bilinen Christopher McQuarrie’nin yönetmenliğinde çekilen serinin son halkası başlıkta yer alan serinin ünlü veciz cümlesi ile açılıyor. Sonrasında ‘gölgelerde yaşayıp ölen, yalnız kendi yakınlarının değil dünyanın dört bir yanında tanımadığı insanlar için hayatını hiçe sayan’ ajan Ethan Hunt’ın artık pek yenilik içermeyen maceraları bir kez daha sıralanıyor.

Çağımızın otokrasi eğilimli pervasız liderince yönetilen ABD’nin evren iktidarını elinde tutmak için yakını olmayan (!) bizim gibi ülkelere gözünün yaşına bakmadan neler yapabileceğini çok iyi bildiğimizden bu büyük laflara karnımız tok. 60 yaşını çoktan devirmiş Cruise’un ‘ben hâlâ varım’ iddiasıyla adrenalin saldığı bu serinin de sonu gelmiştir artık diye umut ediyorum, çünkü neredeyse 3 saate yakın süren koşturmaca, serinin eski dinamik sekanslarının yorgun bir tekrarı olmaktan öteye gitmiyor. Bir önceki filmde ‘Varlık / Entity’ olarak adlandırılan yoldan çıkmış bir yapay zekânın, bilgisayar virüsü misali ülkelerin nükleer

savunma sistemlerini kontrol altına alarak kıyamet gününü getireceği tehlikesine karşı ABD’nin kadın başkanının (Angela Bassett) emrinde gizli ajanımıza yeni bir görev veriliyor. Hunt bir önceki filmin açılışında kendi kendini torpilleyerek batan Rus denizaltısı Sivastopol’un Bering Denizi’ndeki batığına ulaşarak yapay zekânın kaynak kodunu ele geçirecek, böylece tahrip edici gücün dünyanın sonunu getirmesine engel olacaktır. Evvelki bölümlerinden uzunca bir kolaj sonrasında önce su altında daha sonra karanlık dehlizlerde ve nihayet Cruise’un pek aşina olduğu engin semalarda, eser dublör katkılı aksiyon sekansları uzun uzun tekrarlanıyor. Seriden hâlâ bıkmamış olanlar izleyebilir.

(21 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Duygu, Titizlik ve Aksiyon: Mission: Impossible – Son Hesaplaşma

Görevimiz Tehlike, sinemanın belki de en uzun süreli, en çok ilgi çeken, seyircinin beklentisini karşıladığı için de arkası gelen önemli bir serisi. “Son Hesaplaşma” da serinin 8. filmi. Tom Cruise, 60 yaşına rağmen hâlâ dinç, hâlâ hareketli, hâlâ güçlü… Bu, filmin taşıyıcısı olduğunun da kanıtı. Zaten bu, “Son Hesaplaşma” sanki tek başına Ethan filmi.

Hepimizin bildiği gibi ekibini koruyan, savunan ve asla arkada bırakmayan Ethan yine aynı duygusallık içerisinde. Christopher McQuarrie’nin üçüncü kez yönetmenlik koltuğuna oturduğu bu filmde, Luther (Ving Rhames) ile Benji (Simon Pegg) Ethan’a inanıyor ve kendilerini aslı yalnız bırakmayacağını biliyor. Sanki kadın karakterler inanmıyor mu; olur mu öyle şey? Onlar zaten dünden razı yakışıklı Ethan’a. Yaşına kim bakar? Birileri, ister devletten ister rakiplerden isterse farklı gruplardan buna çok şaşırsa da biz biliyoruz ki, hiçbir zaman onları yarı yolda koymaz.

Üç saate yakın süren film, belki çok uzun gelebilir, ama saate bakmaya bile fırsat bulamıyorsunuz, o kadar hareketli, o kadar hızlı. Sizler biliyorsunuz, Tom Cruise, dublör kullanmadığı gibi özellikle bu filmde gerçekten rolünün hakkını vermiş. Bir ara, “tıpkı Cüneyt Arkın gibi” diye geçirmedim aklımdan dersem yalan olmaz. Onca aksiyona, yediği yumruklara, tekmelere rağmen ne yüzünde bir çizik görünüyor ne de giysileri yırtılıyor… Hele helikoptere yetişmek için koştururken…

Bu kadar kusur kadı kızında da olur diyerek soğukkanlı geçiyoruz. Mantık hataları da var, akla yatmayanlar da, ama kim görüyor ki onları! Hepimiz Ethan’ız, hepimiz dünyayı kurtaran.

Duygusallığı dorukta, bu son filmin… Doğru ya, adı üstünde: “Son Hesaplaşma”, biraz duygusallık yakışır. Ama sanki son söz daha söylenmedi gibi. Sanki bunun da devamı gelir. Filmi beğenmeyenlerin haklı eleştirileri sonrasında, Kore’de izleyici rekoru kırması, diğer bütün ülkelerde de heyecanla bekleniyor olması nedeniyle yapımcılar bir filme daha yer bulurlar. Kuşkusuz tekdüzeliğe düşen aksiyonların yerine yenilerini koymak zor, ama su altı sahneleri gerçekten çok başarılıydı. Sanmayın ki, iş yapmaz, sanmayın ki, seyirci bıktı… Hayır! Aksine daha da olsa, daha da ister. Ancak bu kadar uzun olmaması sanki daha doğru.

22 Mayıs’tan başlayarak gösterimde…

(21 Mayıs 2025)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

25. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Basınla Buluştu: Detaylar İstanbul’da Açıklandı

Avrupa’daki en uzun soluklu Türk film etkinliklerinden olan Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali (Türkisches Film Festival Frankfurt/M. International), 13 – 18 Haziran 2025 tarihleri arasında 25. kez gerçekleştirilmeye hazırlanırken, festivalin Türkiye ayağı için İstanbul’da özel bir basın toplantısı düzenlendi. The Marmara Taksim Otel’de gerçekleştirilen toplantıya sinema dünyasından önemli isimler, basın mensupları ve kültür sanat temsilcileri katıldı.

25. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali Basınla Buluştu: Detaylar İstanbul’da Açıklandı yazısına devam et

Önemsiz Biri 2 Filminin İlk Fragmanı Yayınlandı

Bob Odenkirk, işkolik tetikçi Hutch Mansell rolüne, 2021’de ABD gişesinde bir numarayla açılan çıplak yumruk aksiyon gerilim filmi Önemsiz Biri’nin yeni bölümünde geri dönüyor. Rus mafyasıyla istemeden giriştiği olayların üzerinden dört yıl geçmişken, Hutch hâlâ suç örgütüne 30 milyon dolar borçludur ve bu borcu uluslararası suçlulara karşı aralıksız gerçekleştirdiği suikastlarla ödemektedir. İlk fragmanı yayınlanan Önemsiz Biri 2′de “İşinin” aksiyon kısmını sevse de, Hutch ve eşi Becca, artık tükenmiş ve birbirlerinden uzaklaşmış durumdadır. Bu yüzden çocukları ile birlikte kısa bir tatile gitmeye karar verirler.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Balık Ayhan’ı Kaybettik

Müzisyen ve oyuncu Balık Ayhan, 13 Mayıs 2025 Salı günü hayatını kaybetti. Gerçek adı Ayhan Küçükboyacı olan Balık Ayhan, 21 Mart 1966 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Profesyonel müzik hayatına Beyoğlu’ndaki Galata Kulesi’nde başladı. Delikanlı ve Kehribar adlı TV dizilerinde ve Dansöz, Ispanaktan Nağmeler, Kehribar, Baba 1,5 adlı filmlerle beyazperdeye de gelen Balık Ayhan’ın cenazesi, vefat ettiği 13 Mayıs 2025 Salı günü Kasımpaşa Merkez Camii’nde öğle vakti kılınan cenaze namazını müteakip Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali’nin Programı Açıklandı

“Sofradan Beyazperdeye: Yemek ve Sinemanın Buluşma Noktası” temasıyla bu sene ilk kez gerçekleştirilecek olan Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali dopdolu programıyla katılımcıların karşısına çıkacak. Festival süresince, gastronomi ve sinema odaklı atölye çalışmaları ile film gösterimleri, katılımcılarla buluşacak. Söyleşiler ve lezzet deneyimlerine yer verilen etkinlikler ile festivalin canlı ve etkileşimli atmosferi tüm ziyaretçilere yansıtılacak. 23–25 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek festival, katılımcılarına zengin ve çok yönlü bir deneyim sunmayı hedefliyor. Festivalin ilk günü caz müzik dinletisiyle başlayarak bağımsız gastronomi filmlerinin gösterimleri, şef hikayeleri, belgesel prömiyerleri ve sinema odaklı söyleşilerle devam edecek.

Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali’nin Programı Açıklandı yazısına devam et

Engelsiz Filmler Festivali 2025’in Odağında 21. Yüzyıl Var

Engelsiz Filmler Festivali, 23 – 29 Mayıs 2025 tarihlerinde Goethe – Institut Ankara’da izleyicilerle buluşacak. Tüm gösterim ve etkinliklerin ücretsiz olacağı festival, görme, işitme ve ortopedik engeli olanların ihtiyaçlarına cevap veren, erişilebilir bir festival olarak onüç yıldır sinemaseverler tarafından büyük ilgi ile karşılanıyor. Festival, toplumsal olaylara, Bir Çağ Yangını başlığı altında film gösterimleri ve söyleşilerle mercek tutmayı hedefliyor.

Engelsiz Filmler Festivali 2025’in Odağında 21. Yüzyıl Var yazısına devam et

Gülizar, 16 Mayıs’ta Sinemalarda

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, TRT ve Kosova Sinematografi Merkezi’nin destekleriyle hayata geçirilen, Belkıs Bayrak’ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filmi Gülizar, dünya festivallerinde dikkat çeken gösterimlerin ardından 16 Mayıs 2025 Cuma günü gösterime girecek ve Türkiye’deki sinemaseverlerle buluşacak. Gülizar filmi, Anadolu kasabasından Kosova’ya doğru büyük hayallerle yola çıkan Gülizar’ın hayatına odaklanıyor. Umutla başlayan ancak karşılaştığı zorluklarla yön değiştiren bu yolculuk izleyiciye bir kadının güçlenerek yeniden ayağa kalkma mücadelesini aktarıyor.

Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’nde Finalistler Belli Oldu

Bu yıl ilki, 15 – 18 Mayıs 2025 tarih aralığında yapılacak olan Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’nde yarışacak finalist filmler açıklandı. Türkiye’den ve dünyadan toplamda 1.312 adet film başvurusunun yapıldığı film festivalinde ayrıca Kurmaca Film Kategorisi, Belgesel Film Kategorisi ve Yapım Destek Kategorisi ödüllerinin yanı sıra yeni tesis edilen Valilik Özel Ödülü  ise Aile” temalı bir filme verilecek. Ayrıca Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali Onur Kurulu Başkanı ve Düzce Valisi Selçuk Aslan, Festival Düzenleme Kurulu’nun Yaşam Boyu Onur Ödülleri’nin, sinemamızın duayen ve sevilen isimleri Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun’a takdim edileceğini hatırlattı.

  • Basın Bülteni
  • Finalistler Tanıtım Filmi
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’nde Finalistler Belli Oldu yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Kafka’nın Yaşamının En Mutlu Yılı

Bizde ‘Kafka: Hayatımın Aşkı’ adıyla gösterimini sürdüren ‘The Glory of Life’, genç yaşta tüberkülozdan ölen Avusturyalı yazar Franz Kafka’nın (Sabin Tambrea) son bir yılına odaklanıyor. Varlıklı ailesi tarafından ablası Ellie ve çocuklarının yazlık evine, Baltık Denizi kıyısındaki Graal-Müritz kasabasına gönderilen Franz burada kendinden yaşça küçük Yahudi eğitmen Dora Diamant (Henriette Confurius) ile tanışıyor ve … Devamı…»

Ölümle Oyun Olmaz

Milenyum başında sinema evrenine dahil olan ve büyük ilgi gören ‘Son Durak / Final Destination’ serisi, 2011 yılında gösterime giren dördüncü devam filmi ile ömrünü tamamlamıştı. Jeffrey Reddick’in ‘X-Files’ dizisinden esinle kaleme aldığı özgün seri, kaderle başa çıkılamayacağı, planlanmış ölümlerin önüne geçilemeyeceği fikrinden yola çıkar. Korku ve dehşet sinemasının hayli popüler ‘teen slasher’ alt türüne yeni bir soluk getiren serinin gözün gördüğü bir ‘kötü adamı’ yoktur, görünmez tehlike ‘ölüm’dür.

Herşey genç Alex’in Amerikalı liseli gençleri JFK hava limanından Paris’e gitmek üzere uçuşa hazırlanan 180 sefer sayılı uçağın kalkış sırasında infilâk edeceğini kaza öncesinde deneyimlemesi ve neden olduğu tartışma sonunda birlikte olduğu 6 yolcu ile birlikte uçaktan indirilmesiyle başlar. Alex, hocası ve arkadaşları ile birlikte yaşanan faciadan kurtulmuştur. Uçaktan indirilmiş olanlar talihlerine şükreder ama ‘ölüm’ün planının bozulmasına tahammülü yoktur. Dolayısıyla, kazadan sıyıranlar türlü biçimlerde ölümle yüzleşir. Karakterleri birer birer ortadan kaldıran kazalar öylesine iyi kurgulanmıştır ki, gündelik ev aletleri soluğu hissedilen bir büyük gücün elinde kolaylıkla öldürücü silaha dönüşür ve görünmeyenin yarattığı grotesk dehşet perdeden izleyiciye geçer.

X kuşağını derinden etkilemiş New Line serisi tam 14 yılın ardından Guy Busick ve Lori Evans’ın hikâyeye diri bir kan aşılayan yaman senaryosu ile dönüş yapıyor. Dünya sinemalarıyla birlikte bizde de gösterime giren serinin yeni filmi ‘Son Durak: Kan Bağı / Final Destination: Bloodlines’ın beklentimi hayli aştığını ve özgün hikâyeden yola çıkmış en iyi epizod olduğunu baştan söyleyebilirim. Milenyum başındaki feci uçak kazası yerine, 50 küsur yıl öncesinin bir rüya partisi ile başlıyor yeni film. Davetlilerin ‘Madmen’ esinli retro kostümlerle akın ettiği Skyview adlı gökdeleninin açılışına erkek arkadaşı ile birlikte sızıyor sevimli Iris (Brec Bassinger). Herkesin coşkuyla eğlendiği partide camdan döşeme üzerinde Jazz Band’in kıvrak ezgileri ile dansedilir, yenilir içilirken Iris karmaşık önsezilerine anlam veremiyor. Eğlencenin en ateşli anında ise terastaki ufaklığın boşluğa fırlattığı küçük madeni paranın domino etkisi ile tetiklediği felâket zinciri harekete geçiyor ve 160 metre yüksekliğindeki çelik, beton ve camdan yapılmış dev kule iskambil kağıdı misali çökerek partidekilere mezar oluyor. ‘Yangın Kulesi / The Towering Inferno’, ‘Poseidon Macerası / The Poseidon Adventure’ benzeri 70’li yılların ünlü felâket filmlerinin klasik dehşetini parlak bir biçimde yeniden yorumlayan ve gerçekten çok başarılı kurgulanmış bu açılışın, üniversite öğrencisi Stefani Reyes’in (Kaitlyn Santa Juana) düşü olduğunu öğreniyoruz akabinde.

Stefani büyükannesi ile aynı adı taşıyan çıtı pıtı genç kızın gerçek hikâyesini araştırdığında Skyview faciasının Iris tarafından son anda önlendiği ve can kaybı olmadan gökdelenin boşaltıldığını öğreniyor. Ancak başta da söylediğimiz gibi, kader planlarının bozulmasını hiç sevmediğinden, partiden sağ kurtulanlar ilerleyen yıllar içerisinde türlü trajik kazalar sonucu teker teker yaşama veda etmiş, sıra Azrail’in henüz ulaşmadığı, bu süreçte oluşmuş ailelerin genç bireylerine gelmiştir. Huzursuz öngörüleri nedeniyle ailesi tarafından dışlanmış, çocukları koruyucu ailelere verilmiş yaşlı Iris (Gabrielle Rose) yaşama veda etmeden sırlarla dolu bir dosyayı torununa teslim eder. Stefani kuşaklar boyu sürecek olan yazgıyı önlemek için aile bireylerini bir araya toplayacak, ‘ölüm’ü yanıltarak lânetin önüne geçmeye çalışacaktır.

2018 yapımı ‘Freaks’ adlı ilk uzun metrajları bağımsız sinema evreninde övgüyle karşılanan Kanadalı Zach Lipovsky ile Amerikalı Adam B. Stein’ın yönettiği serinin bu şimdilik son sürümü, gerilimi kurgulamadaki ustalığı ve görsel düzeyi ile öncüllerinin çıtasını yukarılara taşıyan bir çalışma olmuş. Yirminci yüzyılın ilk yarısına damgasını vurmuş, bizim profesör Zihni Sinir’in ilham kaynağı Rube Goldberg mekanizmalarını andıran düzeneklerle kurgulanmış ölüm sahnelerinde dehşet sarmalı gündelik ev aletleri ya da yaygın kullanılan mekanizmalarla gerçekleşiyor yine. Kişiler önlem almaya çalışıyor ancak ölüm affetmiyor.

Bu parlak dönüşün ardından serinin yeni devam filmlerinin gelmesini bekliyorum ama bir ayrılık gerçekleşiyor. Genç sinemacılar ikinci uzun metrajlarını, ‘Candyman’in ana karakteri olarak da bilinen ‘Son Durak’ serüveninin yadigâr cenaze levazımatçısı William Bludburth’ü canlandıran ve geçtiğimiz Kasım ayında hem hayata hem de seriye veda eden Tony Todd’un anısına ithaf etmiş. Emektar oyuncu son durağında ‘hayat kıymetlidir, ölüm her an her yerdedir, yarın ne olacağı bilinmez, yaşadığınız her anın değerini bilin’ replikleriyle, korku filmleri evreninde ayrıcalıklı bir yere sahip serinin temel mesajını bir kez daha hatırlatıyor.

(17 Mayıs 2025)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com