Başka 1 Ocak 2024

Başka Sinema, bir yeni yıl geleneği haline dönüşen Başka 1 Ocak programı ile 2024’ün ilk gününde de seyircilerini dört filmle buluşturuyor. Ulusal ve uluslararası film festivallerinde beğeni toplayan, Başka 1 Ocak kapsamında yılın ilk gününde seyircisiyle buluşacak olan filmlerin ilki İlker Çatak imzalı, Almanya’nın Oscar adayı Öğretmenler Odası (The Teachers Lounge). Matteo Garrone’nin yönettiği Kaptan Benim (Io Capitanoi) seçkinin ikinci filmi. Seçkinin üçüncü filmi, Ali Asgari imzalı Fani Dizeler (Ayeh Haye Zamini – Terrestrial Verses). Programının 2024 seçkisindeki son filmi ise Stephan Castang imzalı Vincent Ölmeli (Vincent Doit Mourir – Vincent Must Die).

Başka 1 Ocak 2024 yazısına devam et

Prof. Dr. Orhan Kural Anısına Kısa Film Yarışması

Sarıay Derneği tarafından, sağlıklı bir toplum ve temiz bir çevre adına çalışan ve 2020 yılında vefat eden Prof. Dr. Orhan Kural için Prof. Dr. Orhan Kural Anısına Kısa Film Yarışması adıyla yarışma düzenleniyor. “Duman Olmasın Hayatınız” başlıklı yarışmaya 10 Mayıs 2024 tarihine kadar başvurmak gerekiyor. Yarışmanın birincisi 12 bin, ikincisi 6 bin, üçüncüsü ise 3 bin lira ile ödüllendirilecek. Dernek yönetim Kurulu Başkanı Şahan Can Şahan, yarışmayla gençlerin sigara bağımlılığı konusundaki farkındalıklarını arttıracaklarını, kamuya mesajlar vereceklerini, sinemaya başlayacak gençlere farklı bakış açısı kazandıracaklarını açıkladı.

Prof. Dr. Orhan Kural Anısına Kısa Film Yarışması yazısına devam et

BKM Vizyona Girecek Yeni Filminin Afişini Yayınladı: Güldüy Güldüy Show Çocuk Ekibinden Haydi Tut Elimi 26 Ocak’ta Sinemalarda

Başrollerini çocuk oyuncular Nil Özdemir, Ali Kerem Çömez, Zeynep Erdoğan ve Çınar Karçkay’ın paylaştığı, yönetmenliğini Tuğçe Soysop’un üstlendiği Haydi Tut Elimi filminin afişi yayınlandı. Filmin konusu ise şöyle: Dans tutkunu iki genç, Duygu ve Kaan yurtdışındaki dans okulunda eğitim alabilmek için seçmelere katılacaktır; onun yoluysa bir şarkının hikâyesini bulmaktan geçmektedir. Duygu ve Kaan, en yakın arkadaşlarını da yanlarına alarak malûm şarkının hikâyesi için müthiş bir maceraya çıkar. Bu yolculuk, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman kahkaha dolu mutlu ve güzel anlar yaşatarak gençlerin aile bağlarına ve arkadaşlık ilişkilerine ayna tutacaktır.

Bir Suistimalin Topluma Yansıması: Dogman

Bu yıl tartışmalarla dolu geçti. En ilginci belki de Yılmaz Güney’in sanatçılığıyla yaşamı tartışmasıydı. Her ikisi de Yılmaz Güney’di ve onu, olduğu gibi kabul etmek zorundaydık. İki yanını bir araya getirmek ve/veya iki yanını bir arada tartışmak doğru değil… Bunu böyle bir şekilde ele alırsak sanırım tartışmayı daha kolay sonuçlandırırız.

Bu kez Luc Besson, Venedik Bienali’nde ilk gösterimi yapılan Dogman ile ilgili görüşlerde, bu ikilik (veya çelişki) gündemdeydi. Film geçmişi yükseliş ve düşüşlerle dolu bir yönetmenin sivil/gündelik yaşamına dönük birçok şey konuşuldu. Gelin biz, bu konuyu sadece filmi üzerinden görelim.

Douglas (Caleb Landry Jones), aile istismarı nedeniyle babası tarafından köpek kulübesine hapsedilmiş ve birlikte yaşadığı köpeklerle sıkı ilişkiler kurarak onları eğitmiş bir genç… Babası kurşunladığı için belden aşağısı tutmuyor, ama okumuş, tiyatroyu seven, sahneye de çıkan Dogman, kimi zaman yardımsever, kimi zaman ciddi bir hırsız, kimi zaman azılı bir katil; ama onu bu hale getiren mahalle baskısı.

Küçükken, babasının köpeklerin bakımını yaptığı için hor görülen ve dışlanan Dogman, ne iş bulabilir ne evlenebilir ne de normal gündelik yaşama karışabilir. Yapabileceği tek şey sadece köpekleriyle birlikte yaşama tutunmaktır. Yasadışı şeyler yapması aileden başlayarak kaldığı yurtlarda öteki olarak görülmesi, dışlanması, itilmişliği olamaz mı? Yani suç sadece Douglas’ın mı?

Douglas, yurttayken kendisine tiyatro sevgisi kazandıran Grace’e (Salma Bailey) âşık olur; onu bulduğunda evlenmiştir bile. Bir yıkım daha… Yapabileceği tek iş kalmıştır, drug theater’de (çok başarılı) şarkı söyler, haftada bir gün ve bir şarkı sadece…

Filmdeki köpeklerin eğitilmeleri pek kolay olmasa gerektir, ama gerçekten rol çalıyorlar. Oyuncuların da güçlü ve güzel oyunları olağanüstü başarılı… Besson alkışı hak ediyor.

Yaşar Kemal, bir romanın insan psikolojisini anlattığını söyler, konusu her ne olursa olsun. En tam da bu filmde insan psikolojisi öne çıkıyor. Nezarethanede (suçlu mudur, değil midir, kocaman bir soru işareti kasap çengeli örneği) görüştürüldüğü psikiyatr Evelyn’e (Jojo T. Gibbs) yaşamını anlatır. Film zaten bu anlatımın geri dönüşlerle perdeye yansımasıdır.

İnsan, sosyal bir varlıksa ve bir arada yaşamak zorundaysa, birbirine değer vermek, farklılıklarını zenginlik olarak görmek ve alabildiğine empatik olmak zorundadır.

29 Aralık’tan başlayarak gösterimde…

(27 Aralık 2023)

Korkut Akın

Hatıran Yeter, 16 Şubat’ta Sinemalarda

Sinema sektörüne iddialı bir giriş yapan Berton Medya’nın yeni sinema filmi Hatıran Yeter’in teaser’ı yayınlandı. Başrollerini Aytaç Şaşmaz, Belçim Bilgin, Burak Sevinç ve Sümeyye Aydoğan’ın üstlendiği, ilk tanıtımıyla büyük beğeni toplayan Hatıran Yeter, 16 Şubat’ta seyirciyle buluşacak. Yürek yakan bir aşk öyküsü ile kalpleri ısıtacak bir baba – kız hikâyesini konu alan yeni yapım sinema salonlarındaki yerini alacak. Yönetmenliğini Ömer Faruk Yardımcı’nın üstlendiği ve çekimlerinin Mudanya – Tirilye’de yapılan filmin kadrosunda ayrıca Ferit Aktuğ, Gözde Çığacı, Ayşegül Asar, Deniz Türkali ve Çağdaş Onur Öztürk gibi başarılı ve sevilen oyuncular da yer aldı.

24. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu

Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından 18 – 22 Aralık 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen 24. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde 21 Aralık 2023 Perşembe günü Atlas 1948 Sineması’nda ödül töreni gerçekleştirildi. Kültür ve Sanata Katkı Ödülü, Sinemaya Katkı Ödülü ve Uluslararası Randevu Ödülleri olmak üzere üç kategorideki ödüller sahiplerine takdim edildi. Ödül töreninin sunuculuğunu sevilen oyuncu Zeynep Tuğçe Bayat yaptı.

24. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu yazısına devam et

Bu Ailenin Her Üyesinde Bir Gariplik’ Var, İyi Bir Aile Değiliz 09 Şubat’ta Sinemalarda

Sezonun en ilginç aile hikâyesini anlatan İyi Bir Aile Değiliz filmi 09 Şubat’ta vizyona girecek. Haki Biçici’nin yönettiği filmde babalarının beklenmedik ölümüyle kendilerini ilginç olaylar içeride bulan bir ailenin hikâyesi anlatılıyor. Merak uyandıran filmin aile üyeleri arasında Kaan Yıldırım, Erkan Kolçak Köstendil, Şinasi Yurtsever, Sarp Apak, Derya Karadaş, Melisa Doğu, Vedat Erincin, Asiye Dinçsoy, Nergis Çorakçı, Tarhan Karagöz, Yakup Turgut yer alıyor.

2023’den Benim Seçtiklerim

Bir senenin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. 2023 yılı içinde izleyebildiklerim arasından seçtiğim geleneksel en iyiler listemi bir kez daha paylaşıyorum. Cannes ve Venedik’te büyük övgü toplayan ‘The Zone of Interest’ ve ‘Poor Things’ başta olmak üzere festivallerde yakalayamadığım ve henüz bizde vizyona girmemiş kimi filmler önümüzdeki yıl değerlendirilmek üzere listenin dışında tutulmuştur. (Not: Listede yer alan filmler üzerine sadibey.com’da yayınlanmış yazılarımın tamamına, parantez içinde belirtilen başlık ve tarihlerden ulaşabilirsiniz.)

1- KURU OTLAR ÜSTÜNE

Klasik Rus edebiyatı başyapıtlarının izinde bir roman filme dönüşmüş olan yapım, 197 dakikalık uzunluğuna karşın zamanın nasıl geçtiği fark edilmeden izleniyor. Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes’dan ödülle dönen son opusu kusursuz bir başyapıt. ‘Umut etme yorgunluğu’ üzerinden bu karamsar deneyim, Nuri Bilge’nin de dahil olduğu açık hesaplaşmayı daha da sarsıcı kılmış. (‘Umut Etmenin Yorgunluğu’ / 27.09.2023)

2- BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ / Anatomie d’Une Chute

Cannes Film Festivali’nin bu yılki galibi Altın Palmiyeli yapım önceki ilgiye değer filmleri bizde gösterilmemiş Justine Triet’nin dördüncü uzun metrajı. Film polisiye ve mahkeme dramalarının bildik klişelerine düşmeden, yaman bir senaryonun izinde bir ilişkinin çözülmesinin adım adım sahnelerken, filmin lokomotifi Sandra Hüller’in müthiş performansına şapka çıkarıyoruz. (‘Bir İlişkinin Anatomisi’ / 05.11.2023)

3- KIZIL GÖKYÜZÜ / Roter Himmel

Christian Petzold, Berlinale’den ödülle dönen elementler üçlemesinin ikinci ayağında ‘Ateş’ yaklaşmakta olan tehdidi, ekolojik sorunlarla nefes almakta zorlanan günümüz dünyasının kaosunu simgeliyor. Alman sinemacı dostluk, duygusallık ve yaratıcılık dürtüsü üzerine önemli şeyler söylerken, emeğin işlevselliği ile entelektüel çaba arasındaki ilişkiyi tartışmaya açıyor. (‘Alevler Yaklaşırken’ / 27.11.2023)

4- KORKUYORUM / Beau Is Afraid

Amerikan bağımsız sinemasının genç yaratıcılarından Ari Aster’in yeni filmi ‘Korkuyorum’ ya da özgün adıyla ‘Beau Korkuyor’ doğumundan başlayarak travmalar yaşamış ana karakterin yaşadığı kara komik Amerikan kâbusu üzerine. Dehşeti komikle buluşturan yaratıcı senaryosu ile sinemacı bu belki de en tekinsiz yapıtını ülkesi ve kentinin hınzır eleştirisi ile besliyor. (‘Kara Komik bir Yolculuk’ / 09.06.2023)

5- ÇOCUK VE BALIKÇIL / Kimitachi Wa Dô Ka’

Hayao Miyazaki’nin 82. yaşının dönüş ve belki de vasiyet filmi, onun görkemli sinema kariyerinden değerli parçaların izini süreceğiniz, her izleyişte farklı şeyler keşfedeceğiniz tam bir sinema şöleni. Bilge usta durmadan dönen dünya misali hayal etmekten kendini alamıyor, barışı, dostluğu, doğayı yücelten şiirsel düşlerine dalmaktan başka yol bulamıyor bir kez daha. (‘İnsan Ne İçin Yaşar’ / 27.10.2023)

6- SUZUME

Studio Ghibli ve Hayao Miyazaki’nin büyülü mirasının varisi olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz Makato Shinka, Berlinale’de prömiyer yapan son animesinde klasik büyüme öyküsü ve romantik bir aşk hikâyesini bilimkurgunun sonsuz olanakları içinde harmanlarken, Japon ulusunun geçmiş travmalarını özgün bir serüven aracılığı ile neşter altına yatırıyor. (‘Bir Ulusun Yaralarını Sarmak’ / 26.05.2023)

7- DISCO BOY

Giacomo Abbruzzese imzalı çarpıcı bir ilk film. İtalyan yönetmenin sağlam bir politik mesaj taşıyan sömürgecilik ve militarizm karşıtı yapıtı, bir Apichatpong Weerasethakul filmini anımsatan düşsel girişinden başlayarak sinyallerini verdiği farklı bir duyusal evrenin kapılarını açıyor. Bu çizgi dışı yapımın Berlin’den ‘olağanüstü sanatsal katkı’ ödülü ile dönmüş olması hiç şaşırtıcı değil. (‘Efsunlu Bir İçsel Yolculuk’ / 11.07.2023)

8- SONSUZ SIR / The Eternal Daughter

Joanna Hogg’un İngiliz edebiyat ve sinemasının gotik hayalet öykülerinden beslenen çalışması, usta sinemacının ‘Hatırat / Souvenir’ üçlemesini tamamlayan son küçük mücevher. Muhteşem Tilda Swinton’ın çifte karakteri yorumladığı etkileyici bir oda filmi, annelik, evlatlık ve ayrılma zamanı üzerine yaman bir meditasyon. (‘Onay Bekleyen Kız Çocuğu’ / 06.09.2023)

9- GÜZEL BİR SABAH / Un Beau Matin

Kısacık hayatımızın gündelik akışı içinde hüzün ile mutlu olma ihtimallerini harmanlayan enfes sineması ile bağrımıza bastığımız Mia Hansen-Løve, Danimarka’dan Fransa’ya göçmüş dedenin oğlu babasının yaşlılık hikâyesinde hayatını düşünmeye adamış felsefe profesörünün adım adım belleğinin yitirecek olmanın ürkütücü farkındalığını deneyimleyişini perdeye taşımış. Hüzünlü ve tutkulu. (‘Geriye Aşk Kalacak’ / 21.09.2023)

10- GÜVENLİ BİR YER / Sigurno Mjesto

Şaşırtıcı bir ilk fim daha. Hırvat asıllı yönetmen Juraj Lerotić ilk uzun meta anlatısında kendi hayatından esinler taşıyan kişisel trajediyi perdeye taşıyor. Akıl sağlığı sorunlarının aile bağlarını nasıl etkilediğine dair hassas bir keşif niteliği taşıyan deneme farklı biçimsel arayışları ile sinemanın anlatım olanakları üzerine son derece özgün bir çalışma. (‘Sadece Senin İçin Yazdığım Satırlar’ / 14.09.2023)

11- SESSİZ KIZ / The Quiet Girl

Çocukluk ve ‘ebeveyn olmak’ üzerine çok önemli dersler içeren film çağdaş İrlanda edebiyatının parlak kalemlerinden Claire Keegan’ın bizde ‘Emanet Çocuk’ adıyla yayımlanmış novellasından yola çıkmış. Belgeselleri ile tanınmış İrlandalı yönetmen Colm Bairéad’ın hayranlık uyandırıcı bir bütünlüğe ve olgunluğa sahip bu ilk kurgu çalışması unutulmaz finaliyle belleklerden kolay çıkmayacağa benziyor. (‘Emanet Çocuk’ / 10.03.2023)

12- SAINT OMER

Fransız sinemasının yeni parlayan sinemacılarından Alice Diop imzasını taşıyan film 2013 yılında yaşanan gerçek bir olaydan yola çıkarak, bir duruşma sürecinde kuşaktan kuşağa aktarımın, anneden kız çocuğuna devrolunan travma deneyiminin ortaya döküldüğü gerilimli bir ‘aile terapisi’ seansına dönüşüveriyor. Sakin görünümü altında nefes nefese izlenen yılın en iyilerinden. (‘Kuşaktan Kuşağa Travma Aktarımı / 08.06.2023)

BONUS:

ÖRÜMCEK-ADAM: ÖRÜMCEK EVRENİNE GEÇİŞ / Spider-Man: Across The Spider-Verse

‘Bu sefer gerçekten farklı bir şey yapmışlar.’ Örümcek-Adam animasyon serisinin ilki büyük beğeni ile karşılanmış devam filmi alabildiğine yaratıcı bir biçimde kaleme alınmış senaryosu, zeka ürünü espriler, ince bir mizah, ayrımcılığa dair dayanılmaz bir sosyal hiciv içeriyor. Dudak uçuklatan canlandırma çalışması, renkler ve gölgeler, çizgi roman karesindeki üst yazılar, çılgın detaylar, kendi kinetik gerçekliği dahilinde tüm aksiyon sekansları, duygusallıktan hiç de geri durmayan gerçek olmayan evrenin ‘çok gerçek’ anlatısına hizmet ediyor. (‘Örümcek Kulübüne Hoşgeldiniz’ / 01.06.2023)

(28 Aralık 2023)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Korkut Akın Yazıyor: Hata Yaparsan Kaybeder, Yaptırırsan Kazanırsın: Ferrari

İkinci Dünya Savaşının ardından, yanmış yıkılmış, dahası yenilmiş İtalya, yeniden ayağa kalkmanın yolunu sanayi hamlesinde görür. Hepimizin bildiği Fuat, Ferrari, Maserati, Lamborghini gibi dünya devleri o dönemin yatırımları ve ürünleridir. Filmde, ilgi çeken, bizim ülkemizde, bırakın uygulamayı düşünülmesi bile epey güç olan bir vaaz var… Kilisedeki ayinde papaz, marangoz olan İsa’nın, bu yıllarda (1957) İtalya’da yaşasaydı, … Devamı… »

TRT Ortak Yapımı Rafadan Tayfa: Hayrimatör Filmi 29 Aralık’ta Vizyona Giriyor

TRT Çocuk’un sevilen çizgi filmlerinden Rafadan Tayfa’nın dördüncü filmi Rafadan Tayfa: Hayrimatör minik izleyicileriyle buluşmak için gün sayıyor. TRT ortak yapımı filmin vizyona gireceği haberini sosyal medya hesabından paylaşan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, şu ifadeleri kullandı: “Büyük küçük herkesin TRT Çocuk’ta severek izlediği Rafadan Tayfa, beyazperde için bir kez daha gün sayıyor. Hayri ve dostlarının yeni hikâyesinde güzel sürprizler var. TRT ortak yapımı Rafadan Tayfa: Hayrimatör, 29 Aralık’ta sinemalarda. Rafadan Tayfa’nın son macerasını aktaracak olan filmin yönetmenliğini İsmail Fidan üstleniyor.

Gençlerin Merakla Beklediği 3391 Kilometre İçin Geri Sayım Başladı

Tüm yazdıkları gençler tarafından büyük ilgi gören Beyza Alkoç’un 3391 Kilometre adlı kitabının, Fulya Özcan senaryosuyla sinema uyarlaması, 12 Ocak 2024’te beyazperdede izleyicisi ile buluşacak. Gençlere yeni yıl hediyesi gibi olan filmin başrollerinde televizyon dizilerinin sevilen oyuncuları Derya Pınar Ak ile Ahmet Hakan Zavlak yer alıyor. Cavit Çetin Güner, Selin Türkmen, Gülin İyigün ve Ogün Kaptanoğlu’nun da muhteşem oyunculuklarıyla eşlik ettiği film, sinema sektörünü hareketlendireceğe benziyor. Deniz Enyüksek’in yönettiği, Ömer Faruk Sorak’ın kreatif dokunuşlarıyla gerçekleşen filmin Paris, İstanbul ve İzmir üçgeninde yapılan çekimleri 5 haftada yapıldı.

Türkiye ve İspanya: Ortak Yapım İmkanları Paneli 24. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde Gerçekleşti

24. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde 20 Aralık Çarşamba günü, Türkiye ve İspanya: Ortak Yapım İmkanları konulu panel gerçekleştirildi. Panel öncesi gerçekleştirilen Yapımcı Buluşması’nda katılımcılar İspanya ile Türkiye’de film ve dizi endüstrisi hakkında görüş alışverişinde bulundular. Moderatörlüğünü Sibel Levendoğlu’nun yaptığı panele, İspanya’dan yapımcı Amparo Miralles, yönetmen Pablo Maqueda, yapımcı ve Festival Direktörü Burhan Gün, yönetmen Murat Şeker ve yapımcı Oğuz Öztürk katıldı. Panelde iki ülke arasındaki ortak yapımların arttırılması ve çözümleri tartışıldı.

Körler Ülkesi

Rahhat Shah Kazmi’nin yönettiği ve Hina Khan, Shoib Nikash Shah, Ahmer Haydar ile İnaamulhak’in oynadığı Körler Ülkesi (Country of Blind), önümüzdeki aylarda Skypic Film dağıtımıyla Skypic Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
18. yüzyılda Hindistan’ın Himalaya dağlarında geçen hikâye, bir grup Avrupalı dağcıya, fethedilmemiş bir dağa tırmanışında rehberlik ederken bir uçurumdan kayan ve üç yüz metre aşağıya düşen Abhimanyu adlı bir dağcıyı konu alıyor. Dağcı, grup tarafından ölü kabul edilir, ancak hayatta kalır ve tüm sakinlerinin nesillerden beri kör olduğu ve görme hakkında hiçbir fikrinin olmadığı garip bir vadiye iner. Körler ülkesinde, üstünlük inancına sahip gözleri olan bir adam, cesaretini kanıtlayamaz ve engelli sayılır. Hikâye, Abhimanyu’nun yolculuğu aracılığıyla birçok sosyo – ekonomik konuya sembolik bir şekilde değiniyor.