Ata Demirer Bursa Bülbülü Orijinal Film Müzikleri LP Formatında Şimdi Tüm Müzik Marketlerde

Sinema ve televizyonun usta senarist, oyuncu ve müzisyeni Ata Demirer, BKM yapımcılığında Disney+’ta yayınlanan yeni filmi Bursa Bülbülü’nün soundtrack albümü ile müzikseverleri 80’li yıllara götürüyor. Geçtiğimiz günlerde dijital müzik platformlarında 7 milyonun üstünde dinlenmeye ulaşarak en çok dinlenen ve indirilenler listesinde yer alan Bursa Bülbülü orijinal film müzikleri, LP formatında 30 Ocak’ta tüm müzik marketlerde satışa sunuldu.

Ayrılma Kararı

Son dönemde beni en çok etkileyen yapımlardan birinin adını (Decision To Leave) hayranlıkla izlediğim ve biraz gecikmeli de olsa sinemalarda yeni gösterime giren bir başka film, Martin McDonaugh imzalı ‘The Banshees of Inisherin’ hakkında kaleme aldığım yazımın başlığı olarak kullanmak istedim. İrlandalı ebeveynlerden Londra doğumlu yönetmenin baba ocağı güzel ülkenin eşsiz peyzajını fon aldığı son filmi kederli bir ayrılık kararı üzerinden gelişiyor çünkü. İrlanda’nın az nüfuslu adacıklarından birinde yaşayan altmışlı yaşlardaki Colm Doherty (Brendan Gleeson) bu ücra coğrafyada en iyi dostu olmuş kendinden daha genç Pádraic Súilleabháin‘e (Colin Farrell) bundan böyle kendisi ile görüşmek istemediğini bildirdiğinde, daha net sözlerle ‘seni artık sevmiyorum’ dediğinde Pádraic şaşkınlıkla durumu sorgulamaya başlar. Öyle ya her gün öğleden sonra tam saatinde evinden aldığı ve köyün tek kıraathanesinde siyah biraları arka arkaya devirdiği, şakalaşıp hoşça vakit geçirdiği can arkadaşı hangi nedenle kendisinden uzaklaşmıştır. Yıllanmış dostuna karşı bir garezi olmayan Colm’un gerekçesi çok açıktır: kendisine 12 yıl daha ömür biçmiş yaşlanmakta olan adam, kalan vaktini varoluşunu anlamlı kılacak uğraşlara adama derdindedir. Yakın arkadaşının merkebi ile ilgili şakalarını dinlemek yerine, gelişigüzel çaldığı kemanı ile bestelemeye çabaladığı folk şarkılarını bırakmak ister ardında.

Colm’u belki de en iyi anlayabilecek kişi Pádraic‘in kız kardeşi Siobhán (Kerry Condon) olacaktır. Naif erkek kardeşine sevgi ve şefkatini vermiş olan genç kadın, zekâsı, empatisi ve içinde yaşadığı dar çevreye olan birikmiş öfkesi ile adayı terk ederek anakaraya yerleşme kararı alma arifesindedir. Kısır bir döngü içinde kendi basit hayatından mutlu olan Pádraic ise olan bitene isyan içindedir. Yeni bir arkadaş bulma dürtüsüyle bölgenin en garibanı, köy polisi babasının taciz ettiği genç Dominic (Barry Keoghan) ile yakınlaşmaya çalışır. Alnının ortasına çöken hüzün üçgeni derin bir öfkeye, giderek eski dostundan nefrete dönüşmekte gecikmeyecektir.

Oyunları ülkemiz sahnelerinde de büyük ilgi görmüş 1970 doğumlu McDonaugh, Farrell ve Gleeson ile ilk kez çalıştığı 2008 yapımı ‘In Bruges’ kısa süre içinde unutulmazlar arasına girmişti. Bizde de gösterime giren ‘Yedi Psikopat’ın ardından çektiği Oscarlara boğulmuş 2017 yapımı ‘Three Billboards Outside Ebbing, Missouri’ ile kendisine bağlanan umutları boşa çıkarmayan mükemmel bir filme daha imza atmıştı. Venedik Film Festivali’nden iki oyuncusu (Farrell ve Condon) ödülle dönen, 9 ana dalda Oscar adayı olan dördüncü uzun metrajında bir kez daha usta işi bir karakter analizine girişiyor. Kendisinden Londralı İrlandalı olarak söz ederken milliyetçiliğe uzaklığının altını çizmekten geri durmuyor bu arada. Nitekim tam 100 yıl öncesinin anakarasında bombalar altında iç savaş hengamesi yaşanırken suyun öte yanındaki uzak adacıkta yaşananlar üzerinden varoluş umutsuzluğuna çare arayan karakterleri aracılığıyla insanoğlunun temel evrensel meselesine parmak basmak asıl amacı.

52 yaşındaki yönetmen pandemi döneminin kıstırılmışlığı içinde bu meseleye fazlaca kafa yormuş. Sözcüsü konumundaki Colm vasıtasıyla günleri sayılı ömrümüzde ‘başkalarına ne ölçüde borçlu olduğumuz’ ve de ‘onları kırıp dökmeden kendi varoluşumuza nasıl hizmet ederiz’ benzeri soruların yanıtlarının peşine düşmüş, filmin hikâyesi de bu şekilde ortaya çıkmış. Her ne kadar yazarın tanınmış oyun stilini anımsatıyor olsa da, her karakterin kendi öyküsünün lokomotifi olduğu özgün bir senaryodan yola çıkmış. Oyunlarının yalnızca sahnede yorumlanması ve filme alınmaması konusunda hassas olduğunu bildiğimiz sinemacı, filmlerinin sahne oyunlarından çok daha kalıcı olduğunda ısrarlı. Herhangi bir romantik aşk ayrılığının ötesinde gelişen bir platonik kopuşu İrlanda takımadalarının enfes manzarasını fon alarak anlatırken, kumaşı farklı Colm’un evini engebeli ve çamurlu Achill adasına konumlandırmış, donanımsız naif arkadaşının mekânı için ise Inishmore adasının düzlüklerini seçmiş. Değişmez bestecisi Carter Burwell’in arp ve çanlar eşlikli nefis müziğinin eşliğinde 4 mükemmel oyuncusunu büyük bir ustalıkla yönetmiş. Filmin özgün adına gelince, ‘Banshee’ adı İrlanda folklorunda geçen ve tiz çığlıklarıyla bir aile ferdinin öleceğini haberleyen dişi ruhlardan alınmış. Sheila Flitton’ın hayat verdiği köy sakini eksantrik Mrs. Mccormick bu özgür dişi ruhun ete kemiğe bürünmüş halinden başkası değil. ‘Inisherin’ ise McDonaugh’nın bir önceki filminde Missouri eyaletine bağlı Ebbing kasabası gibi kurgu bir mekân. Filmin özgün adını yaratırken her iki kelimenin ses yinelemesinden (aliterasyon) yararlanmak istemiş belli ki. Ülkemizde özgün adının korunarak, filme Türkçe bir isim yakıştırılmamasının nedeni bu olsa gerek.

(04 Şubat 2023)

Ferhan Baran

[email protected]

TRT Ortak Yapımı Nefes: Yer Eksi İki Filminden Yeni Fragman

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı tarafından “TRT ortak yapımı Nefes: Yer Eksi İki filmimiz 17 Şubat’ta sinemalarda” ifadeleriyle sosyal medya paylaşımı ile duyurusu yapılan filmin yeni fragmanı kısa sürede büyük ses getirdi. Yapımcılığını Mustafa Cihat Durmuş’un üstlendiği, başrollerinde Murat Yıldırım, İlker Aksum, Şahin Kendirci, Arda Anarat’ın oynadığı filme ait yeni fragman görüntüler büyük heyecan yarattı. 1993 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bir sınır karakolunda geçen olaylar çerçevesinde kesişen farklı karakterin hayat hikâyesini anlatan filmin yönetmen koltuğunda Ozan Uzunoğlu oturuyor, müzikleri ise Ali Saran tarafından yapıldı.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Efsanevi Korku Serisi, Kötü Ruh: Uyanış ile Geri Dönüyor

Korku sinemasının klâsikleri arasında yer alan ünlü Kötü Ruh filmi, serinin beşinci filmi Kötü Ruh: Uyanış ile geri dönüyor. Ormanda bir kulübede geçen, serinin diğer filmlerinin aksine şehirde geçecek olan hikâye, iki kız kardeşin karmaşık hikâyesini konu alıyor. Korku filmi tutkunları tarafından heyecanla beklenen Kötü Ruh: Uyanış, izleyiciyi kâbus gibi bir hayatta kalma mücadelesine ortak ediyor. Zamanla birbirlerinden uzaklaşmış iki kardeşin bir araya gelişinin, et yiyen kötü ruhların canlanmasıyla sekteye uğradığı hikâyede, iki kardeş bir ailenin karşı karşıya gelebileceği en kâbus dolu anları yaşıyor ve vahşi bir hayatta kalma savaşının tam da ortasında kalıyorlar.

Mısır’da İktidar Oyunları

75. Cannes Film Festivali’nden en iyi senaryo ödülü ile dönen ‘Cennetten Gelen Çocuk / Boy From Heaven’ sabahın alaca karanlığında balıktan dönen baba ile oğulun görüntüsü ile açılıyor. Mısır’ın ücra sahil köyü Manzala’daki küçük evin umududur Adem. Annesiz kalmış baba ocağındaki üç erkek kardeşten en büyüğü, en okumuş olanıdır. Allah ona yetenek bahşetmiş, annesi yoksulluk kaderi olmasın diye onu okula göndermiştir. O da öğrenme azmi ile hem ailesinin hem de köyün imamı hocasının yüzünü kara çıkarmamış, Sünni İslam’ın en güçlü eğitim merkezi olan Kahire’deki İslam İlimleri ve Fen Bilimleri üzerine eğitim veren El-Ezher Üniversitesi’ne kabûl edilmiştir. İlmin yol göstericisi olarak baba ocağına dönme hayali ile başkentin görkemli dünyasına giriş yapan genç adamın yaşadığı kültür şokunu atlatamadan üniversitenin nüfuzu sınırları aşan Büyük İmam’ı tüm öğrencilerin gözü önünde hayatını kaybedince, kendisini cinayetlerle örülmüş bir komplo ağının içinde bulur. Dini erk koltuğunun boşalması sonucunda ülkenin güçlü siyaset ve din odaklarının acımasız iktidar mücadelesine tanıklığı ve bu süreçte yararlı bir piyon rolü üstlenmesi artık kaçınılmazdır. Devlet Güvenlik güçlerinin adamı Albay İbrahim’in irtibata geçtiği Adem, başkan Hüsnü Mübarek’in işaret ettiği adayın seçilebilmesi için her yolun mubah sayıldığı bu süreçte muhbirlik görevini üstlenir. Bundan sonrası ise John Le Carré romanlarını aratmayan bir kanlı entrikalar zincirinin adım adım şekillenmesidir.

Yönetmen Saleh’in bizde sinemalara gelmemiş 2017 yapımı bir önceki filmi ‘The Nile Hilton Incident’ 12 yıl önce bugünlerde Tahrir (Özgürlük) Meydanı’nda yaşanan ve halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak gösterileri, protestolar ve itaatsizlikler bütününe paralel olarak kentin lüks otelinde meydana gelen bir cinayet kovuşturması üzerinden ilerler. Genç bir şarkıcı kızın otel odasında ölü bulunması üzerine derinleşen soruşturma üst düzey devlet yetkililerinin ve de polisin içinde olduğu yozlaşmış düzenin dehşetengiz kapılarını birer birer aralayacaktır. Sundance Bağımsız Filmler Festivali’nde dramatik dalda Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmış olan yapım devlet yetkililerinin hiç hoşuna gitmez ve Saleh kendi ülkesinde istenmeyen kişi ilan edilir. İsveç vatandaşı olan sinemacı bu nedenle son filmini İstanbul’da çekmiş, ülkemizden oyuncu ve teknik ekip kullanılmış, El-Ezher Üniversitesi’nin iç ve dış çekimlerinde mekân olarak ağırlıklı olarak muhteşem Süleymaniye Camii yer almış.

Saleh askeri bir diktatörlük olarak olarak adlandırdığı Mısır devlet yönetimini acımasızca eleştirmeyi sürdürdüğü filminde yaygın İslamofobi’den özenle kaçınmış. Devletin en tepesine çöreklenmiş bir iktidar savaşı asıl meselesi. Topraklarında iki firavun istemeyen siyasi elit ile, hizipçi dini elitin bitmez tükenmez güç kavgasında masumiyetini yitiren Adem oluyor. Oda arkadaşı Zizo’nun en başta dediği gibi, üniversiteye adımını attığında ruhu saflığını yitirmeye başlıyor ve kokuşmuş düzen her geçen saniye onu karanlığına çekmeyi sürdürüyor. Ve de devlet güvenliğin gözlerine kestirdiği muhbir olarak seçilmiş bu yoksul aile çocukları acı bir ironi ile ‘melek’ olarak çağrılıyor. ‘Cennetten Gelen Çocuk’ çok iyi yazılmış ve yönetilmiş son derece sürükleyici tekinsiz bir politik gerilim tadında yılın ilgiye değer çalışmalarından biri. Saleh’in bir önceki filminde alabildiğine yozlaşmış teşkilat içinde adaleti sağlamaya çabalayan polis şefi olarak izlediğimiz Mısır sinemasının ünlü aktörü Fares Fares ise bu defa arafta yolunu şaşırmış güvenlik görevlisi Albay İbrahim’de hayli değiştirdiği fiziği ile parlak bir oyunculuk sergiliyor.

(03 Şubat 2023)

Ferhan Baran

[email protected]

Marlowe

Neil Jordan’ın yönettiği ve Liam Neeson, Diane Kruger, Jessica Lange ile Adewale Akinnuoye Agbaje’in oynadığı Marlowe, önümüzdeki aylarda TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarılıyor.
1939 yılında Los Angeles’ta geçen Marlowe filmi, işleri kesat giden özel dedektif Philip Marlowe’un yeni bir iş almasıyla değişen hayatını konu alıyor. Yeni müşteri, Hollywood aktrislerinden ve sinema ikonu Dorothy Quincannon’ın genç, güzel ve pahalı giyimli kızı Clare Cavendish’tir. Dedektif Marlowe’dan eski sevgilisinin yerini bulmasını ister. Bu adam, küçük çaplı uyuşturucu satıcısı ve hovarda Nico Peterson’dır. Marlowe’un araştırması onu Corbata Kulübü’ne kadar götürür.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Marlowe yazısına devam et

The Banshees Of Inisherin

Martin McDonagh’ın yönettiği ve Colin Farrell, Brendan Gleeson, Kerry Condon ile Barry Keoghan’ın oynadığı The Banshees of Insherin, 03 Şubat 2023’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Disney Studios Türkiye tarafından vizyona çıkarıldı.
İrlanda’nın batı kıyısında bulunan bir adada geçen film, iki ömürlük dost olan Padraic ve Colm’un arkadaşlığının, Colm’un aldığı ani bir kararla bitmesini ve ikilinin kendilerini bir çıkmazda bulmalarını konu alıyor. Kardeşi Siobhan ve yerel komiserin oğlu Dominic’in desteğiyle birlikte, hayal kırıklığına uğramış olan Padraic, arkadaşlıklarını yeniden kurmaya çabalar. Ancak Colm’a verdiği şok edici ültimatomla birlikte olaylar kızışmaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

42. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma ve Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü Jürileri Belirlendi

42. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma ve Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü filmlerini değerlendirecek jüri üyeleri belirlendi. Festivalin Ulusal Yarışma jüri başkanlığını yönetmen Emin Alper üstlenecek. Ulusal Yarışma jürisinde oyuncu Farah Zeynep Abdullah, görüntü yönetmeni A. Emre Tanyıldız, kurgucu Aylin Zoi Tinel ve yazar Seray Şahiner yer alıyor. 42. İstanbul Film Festivali’nin programında yer alacak Türkiye yapımı uzun metrajlı kurmaca ilk filmlerin aday gösterileceği Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü jürisi ise yönetmen ve yapımcı Tayfur Aydın, yönetmen Nazlı Elif Durlu, yapımcı ve yönetmen Chadi Zeneddine gibi isimlerden oluşuyor.

42. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma ve Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü Jürileri Belirlendi yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Karanlık Tutkuların Güneşli Durağı

Somerset Maugham, Côte D’Azur olarak da bilinen Fransız Riviera’sından tam da bu şekilde söz ediyor. 2020’de aramızdan ayrılan Cezayir göçmeni emektar sinemacı Guy Bedos’un oyuncu ve yönetmen oğlu Nicolas Bedos’un dünya prömiyerini geçtiğimiz yıl yarışma dışı olarak Cannes’da yapmış olan üçüncü uzun metrajı ‘Maskeli Balo / Mascarade’ İngiliz yazarın bu sözleri ile açılıyor. Beklenmedik bir cinayetin ardından mahkeme faslı … Devamı…»

Mumyalar, 03 Şubat’ta Türkçe Dublajlı Olarak Sinemalarda

Warner Bros. Pictures’ın İspanyol yönetmen Juan Jesús García Galocha imzalı, animasyon macera türündeki yeni filmi Mumyalar (Mummies) 03 Şubat Cuma günü sinemalarda gösterime giriyor. Film, antik Mısır’da gizli bir yeraltı şehrinde yaşayan üç mumyanın eğlenceli maceralarını konu alıyor. Bir prenses, eski bir savaş arabacısı ve onun küçük kardeşinden oluşan bu üçlüye evcil yavru timsahlar da eşlik etmektedir. Bir dizi talihsiz olay sonucu mumyalar kendilerini günümüz Londra’sına gelmiş bulurlar ve hırslı arkeolog Lord Carnaby tarafından çalınan, Kraliyet Ailesi’ne ait eski bir yüzüğü aramak için tuhaf, komik ve neşeli bir serüvene atılırlar.

Zina

Anastasiya Budakva’nın yönettiği ve Sema Bolat, Yağmur Tazegül, Tuğba Aydın, Derya Çalışır, Kadir Aydın ile Ozan Servet’in oynadığı Zina, 24 Kasım 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Mert Yapım Medya tarafından vizyona çıkarılıyor.
Kocasının başka kadınlarla ilişkisine şahit olan bir kadının tedirgin edici hikâyesi. Kolay yollardan para kazanmaya çalışan üç arkadaş, bir gün zengin bir iş insanı olan Ali ile anlaşıp onun evinde buluşurlar. Ancak çok geçmeden Ali’nin eşi Nazlı eve gelir. Gördüklerinden sonra evi terk eden Nazlı, hissettiği acıyla soluğu bir büyücüde alır ve Melis, Banu ve Jale büyünün etkisiyle yüzleşmek zorunda kalır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Şeytanın Elçileri

Özlem Yeşilyurt’un yönettiği ve Atilla Karahan, Cemre Yalçın, Caner Gölgüoğlu, Yağmur Yenice, Emirhan Tijen Tepeli, Kazım Arslantaş ile Esra Vural’ın oynadığı Şeytanın Elçileri, 08 Eylül 2023’de CJ ENM dağıtımıyla Mert Yapım Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Senaryosunu Aşkın Kartal’ın yazdığı, kurgusunu Hasan Topal’ın, görüntü yönetmenliğini Nart Geçalp’ın yaptığı filmde Aslı, Berk ve Tuna, satanist ayinler yapmakta olan 3 sapkın arkadaştır. Bin yılda bir denk gelen kutsal yılın, kutsal ayının 13’ü yaklaşmaktadır ve bu ayin için pentagramın köşeleri gibi, 1 kurban ve ayine katılacak 4 kişi, yani ayinde 5 kişi olması gerekmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Şeytanın Elçileri yazısına devam et