03 – 05 Aralık 2021, Hafta Sonu (Weekend) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Aylık arşivler: Aralık 2021
9. Uluslararası Antakya Film Festivali Başlıyor
Türk sinemasının gelişimine ve eserlerinin tanıtılmasına katkı sağlamak için her yıl düzenlenen Uluslararası Antakya Film Festivali kapılarını 9. kez sanatseverlere açıyor. Hatay Büyükşehir Belediyesi, Ansam Kültür Derneği ve Fotofilm Sanat Merkezi işbirliği ile sanatseverlerle buluşacak olan festivalde özel gösterimlerin yanı sıra uzun metraj, kısa film ve belgesel film kategorilerindeki filmler yarışacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Deliliğin Sınırında Satranç
‘Satranç / Schachnovelle’ Stefan Zweig’ın karısıyla birlikte intiharından hemen önce 1942’de Brezilya’da yayımladığı vasiyet eseridir. Bu uzun öykü Nazi zulmünün egemenliğine direnemeyen ve mat edilen Avrupalı özgürlüğünün son çığlığıdır. Alman sinemacı Philipp Stölzl, edebiyat dünyasının bu sevilen özgün metninden yola çıkarak aynı adla uyarladığı ve haftanın sürprizi olarak sinemalarımıza uğrayan filminde satrancı bir direniş umudu olarak yorumlamayı seçmiş.
Kısa öyküde Dr. B olarak anılan noter Josef Bartok Avusturya sosyetesinin tanınmış isimlerindendir. Saldırganlığı gün geçtikçe artan Nazi tehlikesini fazla önemsemez önceleri. ‘Viyana’da dans sürdükçe dünyanın sonu gelmeyecektir’ onun deyişiyle. Avusturyalı soyluların ülke dışındaki mal varlıklarını gizlice yönettiği ortaya çıktığında, işgalin başladığı gece peşindeki gestoponun elinden kurtulamayacaktır. Bundan sonrası malûm. Kibirli avukat ünlü Métropole Oteli’ne götürülecek, varlıklı müşterilerinin hesap şifrelerini açıklayana dek tek göz odada hapis edilecektir. Sorgu seansları haricinde kimse ile konuşmasına izin verilmeyen, yaşamla tüm ilişiği kesilmiş bir biçimde psikolojik baskıya maruz bırakılan Bartok aylar süren yalnızlığı ve çaresizliğini bir kargaşa esnasında aşırdığı kitap sayesinde aşmayı deneyecektir. Eski haşmetini çoktan yitirmiş Bartok ele geçirdiği küçük ebattaki kitabın, şampiyonların tarihi oyunlarının yer aldığı bir satranç albümü olduğunu gördüğünde önce büyük bir hayal kırıklığı yaşayacak, daha sonra delicesine sarıldığı satranç tutkusu ona özgürlüğün kapısını aralayacaktır.
Stölzl’nin uyarlamasında Bartok, Zweig’ın metninden farklı olarak, muhayelesinde paralel bir evren yaratmak suretiyle baskıya direnmeyi deniyor. Açılış sahnesinde gördüğümüz Rotterdam’dan New York’a hareket eden gemi noterin zihninde oluşmuş bir kaçış aracından başka bir şey değildir. Kapatıldığı otel odası ile köhne gemi kamarası aynı 402 numarayı taşımaktadır. Balo gecesi evrakları yakmak üzere bürosuna döndüğünde ayrıldığı karısı ile yine bu düşsel gemide buluşabilecektir. Psikolojik baskının daha da şiddetlendiği ilerleyen aylarda hayatına giren satranç tutkusu onun direncini besleyecek, deliliğin sınırlarında gestapo komutanı ve dünya satranç şampiyonu Czentovic’e kafa tutacaktır.
Alman sinemacı gerçek ile düş, direniş ile delilik arasındaki geçişken dünyaları mükemmel kurgulamış. Hikâyeyi uzun süren savaştan sonra evine dönmek için denizleri aşmak zorunda kalan Odysseus’un serüveni ile özdeşleştirmiş, tükenmenin güncesini tutan metinden hareketle, Zweig’ın ‘Herşeye rağmen ruhun yenilmezliğine inancı kararlılıkla sürdürmek bugün bizim elimizde’ sözlerinin doğrultusunda baskıya karşı direnişi yüceltmiş. Geçtiğimiz yıl ‘Yaramaz Çocuk / Enfant Terrible’de Alman sinemasının aykırı yönetmeni Rainer Werner Fassbinder’i başarıyla canlandırmış olan Oliver Masucci’nin zaman ve mekânın kaybolduğu Bartok’un zirveden dibe iniş sürecindeki etkileyici performansından sonuna dek yararlanmış.
(12 Aralık 2021)
Ferhan Baran
Eskişehir Film Festivali’nde Gösterim ve Söyleşiler Sürüyor
21. Eskişehir Uluslararası Film Festivali gösterim ve söyleşileri Anadolu Sineması ve Cinetime Özdilekpark Sineması’nda sürüyor. Gün içinde Beni Sevenler Listesi, Yaramaz Çocuklar, Murina, Yangın Gecesi (Proyers for the Stolen), Gölgeler İçinde, Kahraman (A Hero), Bir Nefes Daha, Kürtaj (Happening) adlı filmler gösterildi. Ahmet Necdet Çupur’un yönettiği Yaramaz Çocuklar’ın gösterimi sonrası yapılan söyleşide yönetmen ve yapımcı soruları cevapladı.
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Eskişehir Film Festivali’nde Gösterim ve Söyleşiler Sürüyor yazısına devam et
21. Eskişehir Uluslararası Film Festivali Başladı
11 Aralık 2021 tarihine kadar sürecek olan 21. Eskişehir Uluslararası Film Festivali dün akşam Anadolu Sineması’nda yapılan açılış ve ödül töreniyle başladı. Konuklar, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı açılışta Tijen Par, Nur Sürer, Erden Kıral, Ozan Çelik, Hayal Köseoğlu, Hülya Beycioğlu, Öykü Beycioğlu, Ahmet Göç gibi isimlere ödülleri verildi. Tören sonrasında ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almadovar’ın filmi Paralel Anneler (Parallel Modhers) gösterildi.
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
21. Eskişehir Uluslararası Film Festivali Başladı yazısına devam et
Halim Arif Muti’yi Kaybettik
Sinema salonları açmak işletmek, bu konularda yatırımlarda bulunmak kiralamak, kiraya vermek, devralmak, devretmek gibi sinemacılık ve filmcilikle ilgili her türlü işlerin sanayini kurmak, işletmek, ticaretini yapmak gibi işlerle iştigal eden ve ülkemizdeki sinemacılık faaliyetlerine, başta alt yazı olmak üzere eşsiz hizmetler sunan ARM Filmcilik ve Sinemacılık’ın sahibi Halim Arif Muti, 03 Aralık 2021 Cuma günü evine dönerken sokakta geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.
Klondike
Maryna Er Gorbach’ın yönettiği ve Oxana Cherkashyna, Sergiy Shadrin, Oleg Scherbina, Oleg Shevchuk ile Arthur Aramyan’ın oynadığı Klondike, 11 Kasım 2022′de Başka Sinema dağıtımıyla Kedr Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Çekimleri Ukrayna’da Ukraynalı, Türk, Çek, Boşnak ve Gürcü ekipler tarafından gerçekleştirilen filmde Ukrayna – Rusya sınırında yaşamakta olan Ira, köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyi reddeden hamile bir kadındır. Ne var ki Ira ve ailesi kendilerini 17 Temmuz 2014 günü gerçekleşen uluslararası bir uçak kazası felâketinin merkezinde bulacaktır.
26 Kasım – 02 Aralık 2021, Haftalık Gişe Verileri
26 Kasım – 02 Aralık 2021, Haftalık (Weekly) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Haftalık Seans Bilgileri, 03 – 09 Aralık 2021
Gösterimdeki filmlerin 03 – 09 Aralık 2021 seansları için tıklayınız. (Listeler eksiksiz değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
8. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali Başlıyor
T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle, 04 – 12 Aralık 2021 tarihlerinde, Uşak Üniversitesi İletişim Topluluğu’nca, hem fiziksel hem de www.usakfilmfest.com adresinde çevrimiçi düzenlenecek olan 8. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali’nin finalistleri, Ana Jürisi ve açılış programı belli oldu.
04 Aralık 2021 Cumartesi akşamı saat 21:00’de başlayacak olan festivalin açılışında, görsel ve işitsel performanslarıyla deneysel yapıtlara imza atan sanatçı Kerem Altaylar’ın konserinin ardından, Elvira Lind’in yönettiği, başrolünde dünyaca ünlü oyuncu Oscar Isaac’in yer aldığı The Letter Room adlı film sinemaseverlerle buluşacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
8. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali Başlıyor yazısına devam et
Batı Yakasının Hikayesi: Hayata Yansıyan Müzikal
Sokakları ele geçirmeye çalışan, farklı kökenlere dayalı iki çetenin çatışması diye bir cümlede özetlenirse “Batı Yakasının Hikayesi” ya izlenmemiştir ya da bilinçli olarak gizlenmeye çalışılıyordur.
Kitap olarak basıldığı, film olarak çekildiği, müzikal olarak sahnelendiği ilk günden bu yana hep gündemde, hep ilgi odağı ve hep beğenilen bir yapıt/m olmuş dramatik bir öykü “Batı Yakasının Hikayesi”.
Gerek çeteler içindeki düşünce yaklaşımı gerekse danslarla desteklenmiş müzikler hepsini unutulmazlar arasına sokmuş. Sahi, bütün uyarlamalarının da çok olumlu karşılandığını söyleyebilirim (genç arkadaşlar lise sıralarında bile sahneledi, çok beğenildi).
Aynı senaryo, farklı sonuç…
İnsanı içine çeken müzikle birlikte muhteşem danslarla insanı büyüleyen bu müzikal, aynı zamanda çok büyük bir dramı anlatıyor. Farklı ülkelerden farklı zamanlarda göçmüş toplulukların sokakları zapt etme, buna da bağlı olarak egemenlik savaşları aslına bakarsanız. Tümüyle göçmenlerden oluşan (Yerlileri yok ettikleri için) ABD’de üstünlük savaşları bir yanıyla milliyetçi bir yanıyla da sınıfsaldır aynı zamanda.
1961’de, Robert Wise’ın çektiği ve deyim yerindeyse ortada ödül (10 Oscar kazanmış) bırakmayan filmin üzerine yeni bir uyarlamasının (şimdilerde remake deniyor, tekrar yapım) yapılmasını kimse beklemiyordu doğrusu. Hatta Spielberg’in neden ve niye bu filmi çekmeye soyunduğu da tartışılıyordu.
Şunu unutmamak gerekir: Aynı senaryoyu beş ayrı yönetmene verin, beş ayrı film çıkar. Sinemacıların ‘bir mıh gibi akıllarına çaktığı’ bu sözün gereğini yerine getirmiş Steven Spielberg’in çektiği “Batı Yakasının Hikayesi”.
İlk sahneden, daha ilk dakikalardan farkını koymuş ortaya Spielberg, ırkçılık karşıtı bir film çekmiş. Amerika’ya önceden göçen Polonya asıllılar (Jetler) ile daha sonra gelen (ve hâlâ kendi dillerini, İngilizceyi ise aksanlı konuşan) Porto Rikolular (Köpekbalıkları) önce okulun, ardından sokakların, tabii en sonunda da kentin ve giderek ülkenin egemeni olma mücadelesi veriyorlar.
Leonard Bernstein’in izleyiciyi sarıp sarmalayan olağanüstü müziği, Janusz Kaminski’nin muhteşem görüntüleri, hepsinin üzerinde Steven Spielberg’in deha yönetmenliği buluşunca ve dahası daha önceki yorumlarda arka plana itilen toplumsal ve/veya sınıfsal mesaj da öne çıkarılınca filmi içer gibi, uçar gibi büyük bir keyifle izliyorsunuz.
Romeo ile Juliet
Konu biliniyor… İki çetenin birinin lideri olan Tony ile diğer çetenin liderinin kız kardeşi Maria birbirlerine gönül düşürür. Sinemanın da temelinde yatan en belirgin öyküleme temasıdır bu; sonrasını istediğiniz gibi kurarsınız. Shakespeare, Romeo ve Juliet olarak kurmuş ve bütün “imkansız” aşk filmlerinin atası olmuş. O zaman, modern Romeo ve Juliet diyebiliriz bu New York’un yenilenme döneminde yaşananları anlatan filme. Savaş sonrasıdır, her şey gibi kent de yenilenmektedir. Bu yenilenmeden güçlü çıkmak isteyen çetelerin savaşı, bir boyutuyla da barış çağrısıdır.
Spielberg Usta’nın ne denli titiz ve dikkatli olduğunu (bunca filmini izledikten sonra artık ezbere) biliyoruz. Kamerasını koyacağı yeri saptadıktan sonra en arkadaki, trafik yapan figürana bile mizansen veren Usta, sadece görüntüsüyle değil sinema dili ve verdiği mesajla da doruğa çıkıyor. Günümüzün en belirgin sorunlarından biri olan göçler ve ötekileştirme, “Batı Yakasının Hikayesi”nde, filmi taşıyan temel güç. Her ne kadar filmde artık yerleşmiş (ve bizdeki gibi köyüne dönme hevesini asla kaybetmeyen) olsalar da göçmenlik günümüzün sorunlarıyla koşutluk içinde…
Filmi büyük bir keyifle izlediğim, çok mutlu olduğum, hatta Robert Wise’ın unutulmaz yorumundan daha da çok sevdiğim için herkesin izlemesini istiyorum. 2 saat 33 dakikalık filmi her izleyenin ırkçılık ve tabii ki göçmenlik sorununa daha farklı bir pencere açıp bakacağına da inanıyorum.
Batı Yakasının Hikayesi (West Side Story) (Müzikal, Drama); Yönetmen: Steven Spielberg; Senaryo: Tony Kushner; Oyuncular: Ansel Elgort, Rachel Zegler, Ariana DeBose, David Alvarez, Mike Faist, Josh Andrés Rivera, Ana Isabelle, Corey Stoll, Brian d’Arcy James… 10 Aralık’tan başlayarak gösterimde…
(09 Aralık 2021)
Korkut Akın
Sinemanın Kalbi Antakya’da Atacak
Türk sinemasının gelişmesine ve eserlerinin tanıtılmasına katkı sağlamak amacıyla yapılan Antakya 9. Uluslararası Film Festivali, bu yıl zengin içerikle geliyor. Festivalin onur konukları arasında Deniz Türkali, Halil Karaata ve Cahit Berkay yer alıyor. Festival korteji, yürütme kurulu üyeleri, şehre gelen konuklar ve vatandaşların katılımıyla gerçekleştirilecek. 14 Aralık saat 16:00’da Antakya Vali Ürgen Alanı’ndan başlayacak yürüyüş köprübaşında sonlandırılacak ve saat 18:00’de Meclis Kültür Sanat Merkezi’nde festivalin açılış töreni gerçekleştirilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Afacan Felix
Yann Tremblay’ın yönettiği ve Karine Vanasse, Gabriel Lessard, Guy Nadon ile Marc Labreche’in oynadığı Afacan Felix (Felix et le Tresor de Morgaa – Felix and the Treasure of Morgaa), 21 Ocak 2022’de CJ ENM dağıtımıyla Ela Film tarafından vizyona çıkarıldı.
12 yaşındaki Felix, iki yıl önce denizde kaybolan babasının hâlâ hayatta olduğuna inanır. Bir gün annesi biraz dinlenmek için bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Annesinin yokluğunu bir fırsat olarak gören Felix, bu sırada kayıp babasını aramaya karar verir. Bunun için Felix, emekli bir denizci olan yaşlı Tom, tek bacaklı papağan ve köpek gibi davranan kedi Rover ile birlikte macera dolu bir yolculuğa çıkar.
41. İstanbul Film Festivali
Dünya sinemasının en çok konuşulan örneklerinden sinemamızın en yeni yapımlarına, uluslararası festivallerde prömiyer yapmış ödüllü filmlerden klasiklere ve yeni keşiflere, efsane yönetmenlerin iz bırakan başyapıtlarına ve kült filmlere; söyleşiler, özel gösterimler ve festival sohbetleriyle Türkiye sinema endüstrisinin kalbinin attığı İstanbul Film Festivali’ne yapılacak başvurular açıldı. 08 – 19 Nisan 2022 tarihlerinde düzenlenecek 41. İstanbul Film Festivali Türkiye Sineması bölümüne başvurular festivalin internet sitesi üzerinden alınacak. Festival programında yer alacak filmler için son başvuru tarihi 21 Ocak 2022 olarak belirlendi.
Karanlık Kız
Maggie Gyllenhaal’ın yönettiği ve Olivia Colman, Dakota Johnson, Jessie Buckley ile Peter Sarsgaard’ın oynadığı Karanlık Kız (The Lost Daughter), 17 Aralık 2021’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Edebiyat profesörü Leda, bir Yunan Adası’nda yanız geçirmekte olduğu tatili sırasında kendini, bulunduğu özel plajı paylaşarak keyfini kaçıran küstah ve kalabalık bir ailenin yanında bulur. Aileden bir çocuk kaybolduğunda, krizi düzgün yöneten ve çocuğu bulan profesör Leda olur. Ancak bu olay, bir anne olarak geçmişte verdiği kararların, neredeyse 20 yıl sonra, şimdi bile boğuştuğu seçimlerin hiç de istemediği anılarını hatırlamasına vesile olur.