11. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali

Geçen sene pandemi nedeniyle yapılamayan 11. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali, 11 – 15 Aralık 2021 tarihlerinde 1gerçekleşiyor. Üç mekâna yayılan festival programında, dünyanın bir çok ülkesinden 30’dan fazla film yer alırken forumlar, sergiler ve atölyelerden oluşan bir dizi yan etkinlik gerçekleşecek. Ana teması “Cezasızlık” olarak belirlenen bu seneki festivalde, Akademi Ödülleri’nde En İyi Yabancı Film dalında Britanya’yı temsil eden “Ölümüne Boşanmak” (Dying to Divorce) ile pek çok festivalden ödüllerle dönen, Adana Film Festivali’nde ise En İyi Film seçilen “Yaramaz Çocuklar” (Les Enfants Terribles) olmak üzere 30’dan fazla film gösteriliyor.

11. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali yazısına devam et

Maggie Gyllenhaal’ın İlk Uzun Metrajlı Filmi The Lost Daughter / Karanlık Kız Vizyondan Önce İKSV Galaları’nda

Oyunculuğuyla ünlenen Maggie Gyllenhaal’ın yönettiği The Lost Daughter / Karanlık Kız vizyona çıkmadan önce, 15 Aralık Çarşamba günü 21:30’da İKSV Galaları kapsamında Cinewam Nişantaşı City’s Sineması’nda gösteriliyor. Karanlık Kız, Secretary’den Sherrybaby, The Dark Knight ve The Kindergarten Teacher’a birçok filmden oyuncu olarak tanıdığımız Maggie Gyllenhaal’un yönetmenliğini üstlendiği ilk film. Dünya prömiyerini 78. Venedik Film Festivali‘nde yapan filmin başrollerini Olivia Colman ile Dakota Johnson paylaşıyor. Filmin kalabalık oyuncu kadrosunda deneyimli Ed Harris’ten Paul Mescal’a birçok ünlü isim yer alıyor.

Maggie Gyllenhaal’ın İlk Uzun Metrajlı Filmi The Lost Daughter / Karanlık Kız Vizyondan Önce İKSV Galaları’nda yazısına devam et

Efsane Matrix, 10 Aralık’ta Sadece Imax Salonlarda Yeniden Gösterime Giriyor

Lana Wachowski ile Lilly Wachowski’nin yönettiği ve Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie Anne Moss ile Hugo Weaving’in oynadığı efsane film Matrix (The Matrix), 10 Aralık 2021’de, dizinin son filmi Matrix: Ressurrections’un 15 Aralık’ta vizyona girmesi nedeniyle sadece Imax salonlarda yeniden gösteriliyor. İki gerçeklik vardır. Biri yaşanan, öteki yaşamın ötesinde olan gerçeklik. Bunlardan biri rüya, öteki ise Matrix’tir. “Sen hiç gerçekle karıştırdığın rüya gördün mü Neo? Eğer o rüyadan uyanamıyorsan, gerçek olup olmadığını nasıl ayırt edeceksin?” Kavrayamadığı bir şeylerin yaşamını kontrol ettiğini bilen Neo, Matrix hakkındaki gerçeği araştırmaya karar verir.

Bir Rus Kâbusu

20 aylık ev hapsinin ardından sınırlı özgürlüğüne kavuşan Kirill Serebrennikov bu hafta bizde de gösterime giren ‘Petrov Grip Oldu / Petrovy v Grippe’ ile setlere dönüş yaptı. Ama ne dönüş dedirten tekinsiz bir gece yolcuğu ile. Putin yönetiminin mahkûm ettiği ve filmin ilk gösteriminin yapıldığı Cannes Film Festivali’ne sürmekte olan yurtdışı yasağı nedeniyle bir kez daha katılamayan muhalif sinemacının, çağdaş Rus edebiyatının önemli yazarlarından Alexey Salnikov’un ödüllü romanından uyarladığı filmi, ekonomik zorluklar içinde yaşayan ahlâken çökmüş Sovyet dönemi sonrası Rus toplumunu neşter altına yatırırken, ana metnin gerçeküstücü atmosferinde izleyicisini karanlık bir maceranın içine sürüklüyor. Balık istifi otobüsün içinde evine ulaşmaya çalışan Petrov’un yüzümüze yüzümüze öksürdüğü (film Covid dönemi öncesinde çekilmiş) görüntülerle açılıyor film. Genç adam hastalığın etkisiyle sağa sola yalpalarken çevresini sarmış hoşnutsuz yolcular içinde yaşadıkları sefil düzenden şikayetlerini sıralamaktadır. Dışarda hava buz gibidir. Yağan karın altında arkadaşları ile buluşan genç adam kabus dolu düşlerle renkli çocukluk anılarının birbirine karıştığı tuhaf gece yolculuğunun henüz başındadır.

Rus yönetmen gündüzlerini mahkeme kapısında tüketirken filmini gece vakitlerinde çekmiş. Bu da karanlık ve gerçeküstücü unsurların üstüste yığılmış olduğu anlatı için çok uygun bir seçim. Gün içinde araba tamirciliği yaparken geceleri çizgi roman yazarlığını sürdüren Petrov trajikomik düşlerinde zengin Rusları kurşuna dizen bir infaz mangasına katılıyor. Cenaze arabasındaki içkili alem sonrasında takım elbiseli mevta ortadan kayboluyor. Eserlerini yayınlatamayan yazar dostunun intiharına yardımcı oluyor. Kütüphane görevlisi olarak çalışan ayrıldığı karısı bir şiir okuma gecesinde terbiyesizleşen erkek katılımcıyı süper gücüyle öldüresiye pataklıyor, daha sonra peşine takılan erkekleri ortadan kaldıran bir seri katile dönüşüyor vs.

2016 yapımı dehşetengiz ‘Öğrenci / M’Uchenik’ ile köktendinci Hristiyan gencin toplumun uygun damarını okşadığında ne denli ileri gidebileceğini ibretle yüzümüze çarpmış olan Serebrennikov ev hapsi öncesinde tamamladığı ‘Yaz / Leto’da Perestroyka öncesi dönemde kıstırılmış Sovyet rock gruplarının coşkulu ve hüzünlü özgürlük çığlıklarını dile getirmişti. Petrov’un öyküsünün son bölümünde bu kez 70’li yılların başlarına kendi çocukluk yılarına dönüş yapıyor. Genç çizerin çok da parlak olmayan küçüklük anılarını çocukluğun coşkusu hatırına renkli olarak perdeye aktarırken, para kazanmak için Noel partisinde çocukları eğlendiren oyuncu çiftin hikâyesinde siyah-beyaz’a dönmeyi seçiyor.

‘Petrov Grip Oldu’ çok başarılı bir metinden yola çıkan görsel işitsel müthiş bir serüven. Metne adını veren ana karakteri tiyatro yönetmeni olarak da tanınmış Semyon Serzin’in yorumladığı yapımda, Serebrennikov’un değişmez görüntü yönetmeni Vladislav Opelyants harika bir iş çıkartmış. Zincirlerinden boşalmış bu Rus kabusunun deli ruhunu tamamlayan final jeneriğindeki coşkun metal rock parçasının sonunu getirmeden salondan ayrılmamanızı özellikle öneriyorum.

(14 Aralık 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Çığlık Filminden Türkçe Karakter Afişleri Yayınlandı

14 Ocak’ta vizyona girecek olan Çığlık (Scream) filminin karakter afişleri yayınlandı. Sakin Woodsboro kasabasını şoke eden acımasız cinayetler zincirinden 25 yıl sonra yeni bir katil, hayalet maskesini takar ve kasabanın ölümcül geçmişine ait sırlarını yeniden canlandırmak için bir grup genci hedef almaya başlar. Çığlık filminde Neve Campbell (Sidney Prescott), Courteney Cox (Gale Weathers) ve David Arquette (Dewey Riley) ikonik rollerine geri dönerken filmde ayrıca Melissa Barrera, Kyle Gallner, Jack Quaid, Mason Gooding, Mikey Madison, Dylan Minnette, Jenna Ortega, Marley Shelton, Jasmin Savoy Brown ve Sonia Ammar rol alıyorlar.

Çığlık Filminden Türkçe Karakter Afişleri Yayınlandı yazısına devam et

Şeytani (Yönetmen: Neill Blomkamp)

Neill Blomkamp’ın yönettiği ve Carly Pope, Nathalie Boltt, Chris William Martin ile Michael J. Rogers’in oynadığı Seytani (Demonic), 20 Mayıs 2022′de CJ ENM dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Annesi Angela’nın işlediği cinayetler yüzünden hayatı alt üst olan Carly, yaşanan olayları hiçbir zaman unutamamıştır. Esrarengiz bir telefonun ardından Angela’nın doğa üstü olayları inceleyen ve kökeni Vatikan’a kadar uzanan bir klinikte olduğunu öğrenir. Geliştirilen bir simülasyon teknolojisi sayesinde insan zihnini inceleyerek, bilinçaltıyla bağlantı kurabilen bu kişiler Carly’e gerçek suçluyu bulmak ve annesini aklamak istediklerini söylerler.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Şeytani (Yönetmen: Neill Blomkamp) yazısına devam et

Maşa ile Koca Ayı 4

Yönetmenliğini Roly Gutierrez’in üstlendiği ve tüm dünya ülkelerinde çok sevilen animasyon film Maşa ile Koca Ayı 4 (Masha and the Bear: Masha’s Songs), 17 Aralık 2021’de CJ ENM dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Dünyanın en çok izlenen animasyon filmi 17 Aralık Cuma günü gösterime giriyor. Dünyada ve ülkemizde milyonlarca çocuğun kalbini kazanan Maşa ile Koca Ayı’nın yeni sinema filmi 17 Aralık 2021’de geliyor. Dostlukları ve ormandaki diğer hayvanlarla olan samimi ve içten arkadaşlıklarıyla çocuklar ve büyükler tarafından çok sevilen animasyonun yeni filminde yeni maceralarla çok eğleneceğiz.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Maşa ile Koca Ayı 4 yazısına devam et

Kehanet: Ayasofya, 17 Aralık’ta Vizyonda

17 Aralık’ta vizyona girme hazırlığı yapan Fatih Hasanoğlu’nun yönettiği Kehanet: Ayasofya, Pandemi’de sete çıkan ilk film olma özelliği taşıyor. Film, tüm dünyayı etkisi altına alan yüzyılın felâketine gönderme yapıyor. Kuran-ı Kerim’de yer alan Müddessir suresinde “Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin? Geride bir şey koymaz, bırakmaz. Derileri kavurur. Üzerinde on dokuz vardır.” şeklinde geçen Sekar’ın, Covid 19 olup olmayacağından ilham alınarak çekildi.

Ferhan Baran Yazıyor: Wes Anderson’dan Sevgilerle

Çağdaş sinemanın ayrıksı yaratıcılarından Wes Anderson filmlerini tek bir karesinden tanırız. 2014 yapımı ‘Büyük Budapeşte Oteli / The Grand Budapest Hotel’, Amerikalı sinemacının Avusturyalı yazar Stephen Zweig’a yazdığı bir aşk mektubudur. Pandemi nedeniyle gecikmeli olarak bu yıl Cannes’da prömiyerini yapmış olan son filmi ‘Fransız Postası / The French Dispatch of The Liberty, Kansas Evening Sun’ onun hayranı olduğu … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Kan, Ateş ve Motor Yağı

Cannes Film Festivali’nden sürpriz bir Altın Palmiye ile dönen ‘Titane’ yılın en tartışmalı filmlerinden. Julia Ducournau’nun kısa filmografisini takip etmiş bir yazar olarak çok da şaşırdım diyemem. Fransızların ünlü sinema okulu La Fémis mezunu yönetmen, bundan 10 yıl önce yine Cannes’da Eleştirmenler Haftası bölümünde gösterilmiş olan ‘Junior’ ile dikkatleri çekmişti. Ebeveynleri doktor olan sinemacı (anne jinekolog, … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Fransız Postası: Kurgulanmış Bir Dünyanın Yansıması

Sanatın önemli özelliklerinden biri size, kendi yaşamınıza farklı açılardan baktırmasıdır. Anlatılan öykü ya da izlenen film sizin hikâyenizdir bir bakıma. Eğer kendi hikâyenizi bulur da oradan yürürseniz film başarılıdır; tabii ki sizin için. Sinemamızın iyi görüntü yönetmenlerinden biriydi Aytekin Çakmakçı (çiçek koksun toprağı), “görüntüyü görmüyorsanız başarılıyım demektir” diye anlatıyordu hem çalışma sırasında hem de ders verdiği … Devamı… »

Aykut Enişte 2, Gişede Sezonun En İyi Yerli Film Açılışını Yaptı

Yönetmeliğini Onur Bilgetay’ın yaptığı Aykut Enişte 2 uzun bekleyişin ardından  gösterime girdi ve ilk hafta sonunda elde ettiği gişe rakamıyla sezonun en iyi açılış yapan yerli filmi oldu. Vizyondaki ilk üç gününde 186.898 bin kişi tarafından seyredilen film sinema salonlarında özlenen kahkahalı günleri geri getirdi. İlk hafta sonu itibarıyla ilk filmin yaklaşık 2,5 katını seyirciyi salonlara çeken Aykut Enişte 2, başarılı gişe performansıyla sinema sektörünün yüzünü güldürdü.

Licorice Pizza

Paul Thomas Anderson’un yönettiği ve Alana Haim, Cooper Hoffman, Sean Penn, Tom Waits ile Will Angarola’nın oynadığı Licorice Pizza, 07 Ocak 2022’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
San Fernando Valley’de büyüyen Alana Kane ve Gary Valentine, Gary’nin lisesindeki fotoğraf çekim gününe kadar hiç tanışmamıştır. Alana artık öğrenci değildir ama fotoğrafçı asistanlığı görevinin ötesinde kendini tanımlama arayışında olan genç bir kadındır. Gary, Alana’ya onu etkileme çabası içinde olduğunu söyler. Tuhaf olsa da samimi bir ilişki kurarlar. Gary de Alana da biraz şamatalı, biraz tatlı, biraz acı, bir dizi aydınlanma yaşarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Licorice Pizza yazısına devam et

West Side Story Sonsuza Dek

‘Batı Yakasının Hikayesi / West Side Story’ Amerikan müzikalinde bir dönüm noktasıdır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından büyük bir ekonomik canlanma sürecine giren ABD’nin yeniden yapılanma sürecinde sosyoekonomik değişimin müzikale yansıdığı önemli bir örnektir. New York’ta bugün varlıklı kesimin ikamet ettiği Upper West bölgesinde göçmenlerin yaşadığı 50’li yıllarda, Doğu Avrupa kökenliler ile anavatanlarındaki savaş ve fakirlikten kaçmış San Juan’lı hırslı atak Porto Riko’lular arasındaki paylaşım savaşı üzerinedir olan bitenler. Ülkenin eski yabancılarının yoksul mahallelerini yeni yabancılarla paylaşamama kavgasıdır söz konusu olan.

Sosyal gerçeklik müzikalin dünyasına taşınırken hikâyeyi ‘Romeo ve Juliet’ tragedyası üzerinden New York’un yoksul mahallerine aktarma fikri dönemin ünlü koreografı Jerome Robbins’den gelmiş. Montague’ler köşeyi dönememiş Slav göçmenlere, Capulet’ler Latinlere dönüşmüş. Leonard Berstein müziği bestelemiş, yeni versiyonun galasından kısa bir süre önce gözlerini hayata yuman o dönemin gencecik Stephen Sondheim’ı sözleri yazmış. 1957 yılında ilk kez sahnelenen müzikal büyük ilgi görmüş, 1961 yılında 10 dalda Oscar ödülüne layık görülen Robert Wise imzalı sinema filmi ortalığı birbirine katmıştır.

Ülkemize 1964 yılında gelen ve Emek Sineması’nın 70 mm stereofonik düzeninde tam 12 hafta kapalı gişe oynamış olan efsanevi klasiğin tam 60 yıl sonra yeniden gündeme gelişi, filmi Emek’in büyüleyici atmosferinde izlemiş benim de aralarında bulunduğum kuşaklar için heyecan verici kuşkusuz. Yeniden çevrimin temel nedeni bugün 75 yaşında olan sinemanın usta büyücülerinden Steven Spielberg’in bu müzikale olan derin tutkusuymuş. Amcamın yurt dışından getirdiği filmin çift kapaklı albümünü evire çevire dinlemiş, şarkıları ezberlemeye çalışmış biri olarak ‘West Side Story’ benim de çocukluğumdur, bu açıdan Spielberg’in esere derin bağlılığını çok iyi anlıyorum. 8 yaşındayken babamın elimden tutup götürdüğü Emek Sineması’nın balkonundaki ilk izleyişim, beni sinemanın büyüsü ile tanıştıran ilk önemli deneyimim olarak kişisel tarihimde yerini alır. Yoğun duygularla izlediğim yeni çevrimin ilk bir saatinde gözyaşlarımı tutamayışımı normal karşılayın lütfen.

Nostaljik duygusallıktan ve anıların büyüsünden uzaklaştığımızda, Spielberg’in temel çabasının hikâyenin geçtiği dönemin sosyal gerçekliğini vurgulamak olduğunu görüyoruz. New York’un üst batı yakası bir kentsel dönüşüm alanıdır. Eski harap binalar dev bir yıkım topunun altında kentsel temizliği (!) beklemektedir. Yerine varlıklı insanların oturacağı şık binalar, alışveriş mağazaları açılacaktır. Bugün New York’u ziyaret eden her sanatseverin tavaf etmeye koştuğu ünlü Metropolitan Operası’nın da içinde bulunduğu görkemli sahne sanatları sarayı Lincoln Center’ın inşaatını haberleyen panolar ilk karelerde dikkatimizi çeker. Çevredeki salaş evlerini boşaltmak isteyen yoksul göçmenlerin itirazını ise pek dinleyen yoktur. Bu toz duman arasında değişik kökenli yeni yetme gençler neyin peşindedir. Taş taş üstüne yıkım alanlarında itişip kakışmaları çok yakında tamamıyla yıkılıp gidecek mezbeleliklerinden başka ne içindir. Spielberg işsiz güçsüz alkolik beyazların amaçsız çocuklarıyla Amerika’nın fatihi olmaya gelmiş yanık tenli hispaniklerin boşa kürek çatışmalarını hüzünle anlatmayı deniyor.

Deneyimli sinemacı 1961 yapımına saygı duymakla birlikte, otantik yaklaşımı ön plana çıkarmış. Orijinal yapımda Rita Moreno haricinde tenleri makyajla karartılmış beyaz oyuncuların yer aldığı Porto Rikolu karakterlerin tümünü bu kez Latin kökenlilerden seçmiş. Esmer tenli hispanikler kendi aralarında sıklıkla İspanyolca konuşuyor ve Spielberg bunları İngilizce alt yazı ile vermeyi reddediyor. Bu da ülkeyi kasıp kavuran ırk ayrımına karşı onun duruşu ve bugün Latin kökenliler ülke nüfusunun beşte birini oluşturduğu için ABD’nin çifte dilli bir ulus olduğunun bu şekilde altını çizmek istemiş.

Usta sinemacı ana karakterlerin çaresizce ortalarda dolanan genç çocuklardan oluştuğunu vurgulamak niyetinden yola çıkarak oyuncuların yaş ortalamasını hayli düşük tutmuş. Maria’yı canlandırmak için 30 bin kişi arasından seçilen, anne tarafından Kolombiyalı 20 yaşındaki Rachel Zegler ile Tony ya da orijinal haliyle Anton’da, ‘Uyumsuz / Divergent’ serisinde oynamış şarkıcı oyuncu genç yetenek Ansel Elgort’un müzikalin ‘Maria’, ‘Tonight’ ya da ‘Somewhere’ gibi harikulade şarkılarındaki ses uyumu dikkat çekiyor. Ünlü ‘America’ şarkısının ateşli Anita’sı Ariana Debose daha önce ‘Summer: The Donna Summer Musical’deki ana karakter yorumuyla Tony ödülüne aday olmuş. Ana kastın belki de en tanınmış oyuncusu Montreal Ballet Theatre’da yetişmiş, 15 yaşında ‘Billy Elliot’ müzikaliyle Tony ödülünü kazanan en genç oyunculardan biri olmuş, şimdilerde ‘American Rust’ dizisindeki kırılgan Isaac yorumuyla ses getiren, adını ilerde sıkça duyacağımızı düşündüğüm usta dansçı oyuncu David Alvarez. Usta balet bu defa çok farklı bir kompozisyonda, yoksulluktan yırtma umuduyla boks sevdasına tutunmuş Bernardo’da parlıyor, sokaklara taşmış çok renkli ‘America’ performansında Anita ve diğer Latin kadro ile tam anlamıyla döktürüyor.

Klasik versiyondan farklı olarak Chino karakterini geliştiren yeni senaryo, Josh Andrés Rivera adındaki yeni bir yeteneği haberliyor. 2021 model ‘West Side Story’nin bir güzel sürprizi de orijinal yapımın unutulmaz Anita’sı Rita Moreno’nun varlığı. Filmin yapımcılarından biri olan 90 yaşındaki deneyimli oyuncu için yeni bir karakter yazılmış. Orijinal yapımdaki gringo Duck’ın dul eşi Valentina, semtin başıboş çocuklarına sahip çıkan onları beladan korumaya çalışan bilge dükkan sahibi olarak devleşirken, ‘Tonight’ beşlisine sesiyle katılarak sevenlerini mest ediyor.

Yeni versiyonun ustalıklı senaryosu, Spielberg’in daha önce ‘Münih’ ve ‘Lincoln’de çalıştığı ‘Angels in America’nın usta oyun yazarı Tony Kurshner’in elinden çıkma. Orijinal koreografiyi daha da ateşlemeye özen gösteren Tony ödüllü Justin Peck’in sokakları inleten dans sekansları ile gerçekçi dövüş sahneleri ve Spielberg’in değişmez görüntü yönetmeni Janusz Kaminski’nin yıkıntılar arasındaki mücadele ile hazin aşk hikâyesini buluşturan enfes görüntü çalışması filmin önemli artılarından.

Spielberg filmini babasına armağan etmiş. Ben de izninizle beni küçücük yaşımda sinemanın büyüsüyle buluşturmuş sevgili annemin ve babamın güzel anısına ithaf etmek istiyorum bu yazıyı.

(13 Aralık 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com