Türkiye’nin İlk ve Tek Erişilebilir Film Festivali, Engelsiz Filmler Festivali Sona Erdi

11 – 17 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Engelsiz Filmler Festivali, film programı ve söyleşileriyle erişebilir olarak sinemaseverlerle buluştu. Festivalin son gününde Ulusal Uzun Film Yarışması ve Kısa Film Yarışması ödülleri komedyen Deniz Göktaş’ın hazırlayıp sunduğu kapanış videosu ile açıklandı. Deniz Göktaş’ın sunumuyla başlayan videoda ilk sözü festival yönetmeni Ezgi Yalınalp aldı. Festivalin bu yılki temasının neden Absürt olduğundan bahseden Yalınalp, içinde yaşadığımız dünyada her zaman absürt durumlarla karşılaştığımızı, gülmeye ihtiyaç duyduğumuzdan dolayı bu yılki programda absürt temalı komedi filmlerine yer verdiklerini belirtti.

  • Basın Bülteni
  • Kapanış videosunu izlemek için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Türkiye’nin İlk ve Tek Erişilebilir Film Festivali, Engelsiz Filmler Festivali Sona Erdi yazısına devam et

BIFED’de Atık ve Sağlık Konusuna Odaklanan Arica Büyük Ödülü Kazandı

Bozcaada Uluslarası Ekolojik Belgesel Festivali’nde (BIFED) 15 filmin yarıştığı Ana Yarışma kategorisinde Fethi Kayaalp adına verilen Uluslararası Yarışma Ödülü’nü Arica filmi kazandı. İkincilik Ödülü olan Madam Melpo Ödülü’nü, İsviçre-Paraguay yapımı Güneş Hariç Hiçbir Şey (Nothing But the Sun) filmi kazanmayı başarırken, üçüncülük Filipinler yapımı İçteki Domuzu Yatıştırmak (To Calm the Pig Inside) adlı filmin oldu. Öğrenci filmlerine verilen Gaia Ödülü’nü ise Endonezya yapımı İnsana Karşı Fil (Human vs. Elephant) adlı belgesel film kazandı.

BIFED’de Atık ve Sağlık Konusuna Odaklanan Arica Büyük Ödülü Kazandı yazısına devam et

Yeni Düzen

Michel Franco’nun yönettiği ve Naian Gonzalez Norvind, Diego Boneta, Fernando Cuautle ile Samantha Yazareth Anaya’nın oynadığı Yeni Düzen (Nuevo Orden – New Order), 29 Ekim 2021’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Bu ilgi çekici ve sürükleyici distopik dramda, yapılmakta olan çok lüks bir üst sınıf düğünü yerini aniden şiddetli bir olaylara ve hiç beklenmedik bir sınıflar arası çatışmaya bırakıyor. Anne, baba, damat, gelin ve bu zengin aileye hizmet etmekte olan uşakların gözünden anlatılan hikâye, bir politik sisteminin çöküşünün dramatik sonuç ve etkilerini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

9. Engelsiz Filmler Festivali’nde Sona Yaklaşılıyor

Bu yıl dokuzuncu kez düzenlenen Engelsiz Filmler Festivali, çevrim içi gösterimleri ve söyleşileriyle sinemaseverlerle buluşmaya devam ediyor. Programda yer alan Ulusal Uzun Film Yarışması’ndaki finalist filmlerin yönetmenleriyle yapılan söyleşiler ise ilk gününden itibaren festivalin YouTube kanalında yayınlandı. Yapılan söyleşilerinden biri de Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yer alan, dünya prömiyerini 77. Venedik Film Festivali’nde yapan ve eleştirmenlerin büyük ödülüne layık görülen, 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de En İyi Film, En İyi Yönetmen olmak üzere beş ödül alan Hayaletler filminin yönetmeni Deniz Okyay söyleşisiydi.

Yabancı Topraklarda Kök Salmak

Minari her türlü zemine uyum sağlayan her iklimde yetişen, görünüş olarak maydanoza benzeyen bir ot. Zengin fakir herkesin kolay ulaşabileceği, hastaysan ilâç olacak bir bitki. Koreli yazar yönetmen Lee Isaac Chung kendi ailesinin anılarından derlediği ikinci uzun metrajı ‘Minari’de bu her derde deva lezzet ürününü metafor olarak kullanıyor.

Yi ailesi 70’li yıllarda geleceklerini inşa etmek üzere binbir umutla memleketlerinden ABD’ye gelmiştir. 10 yıl boyunca Kaliforniya’da tavuk çiftliklerinde çalışıp biriktirdikleri ufak sermaye ile Arkansas’a taşınan aile, kararlı Jacob’un önderliğinde bakir topraklarda çiftçilik yapmaya koyulur. Reagan döneminin pek de toprak insanlarının lehine işlemeyen politik koşulları altında mücadele başlar. Aksiliklerin Yi’lerin peşini bırakmayacağı bu zorlu süreçte, yabancı topraklarda benliğini yitirmeme savaşı veren çekirdek aileyi bir arada tutacak olan, çocuklarla ilgilenmek üzere memleketten gelen bilge büyükanne olacaktır.

Amerikan Rüyası’ndan payını almak üzere ta uzaklardan kopup gelmiş Yi ailesinin öyküsü aslında hayli tanıdık klişeleri içeriyor. 200 yıl önce türlü hayallerle göç etmiş Avrupalıların ABD’yi inşa edişleri üzerine çok film izledik. Bu açıdan Chung’ın hikâyesini bir nevi çağdaş western olarak da tanımlayabiliriz. Dedesinin anılarından yola çıkan sinemacı dönemin politik altyapısına ve ırkçılık meselesine bulaşmadan son derece içten ve duygusal bir anlatım tutturmayı seçmiş. Kültürüne ve doğaya saygılı, küçük David’in deyişiyle Amerika’daki büyükannelere hiç benzemeyen sevgi dolu muzip anneannesi sadece ona değil tüm aileye rehberlik görevini üstleniyor.

Chung’ın hikâyesinde umutsuzluğa yer yok. Bu küçük Kore ailesi aynı Minari otu gibi en elverişsiz koşullarda yabancı topraklarda tutunma kavgası verecektir. İyi anlatılmış, iyi görüntülenmiş ve iyi oynanmış bir film ‘Minari’. Bizde ‘Şüphe’ adıyla gösterilmiş ‘Burning’in kibirli yuppie’si Steven Yeun bu kez idealist baba Jacob rolünde gayet iyi. Ancak filmin esas yıldızı büyükanne yorumuyla bu yıl en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar’ına layık görülen Youn Yuh-Jung. Kore sanat aleminin efsanevi divası tam anlamıyla döktürmüş. Sırf onu izlemek için bile görülebilir ‘Minari’.

(23 Ekim 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Korkut Akın Yazıyor: Son Düello: Gerçek Bir Hikâye

1977’de ilk filmi “Düellocular”la en iyi ilk yönetmen ödülü kazanan, “ihtiyar” lâkaplı Ridley Scott, bu kez yine bir düello ile karşımızda. Bu yeni filmi de çok güçlü, çok güzel, sürükleyici ve heyecan verici. İki eski arkadaş olan Jean de Carrouges ile Norman soylusu Jacques le Gris, zamanla uzaklaşırlar. Carrouges savaştayken, le Gris, karısı Margerite’e tecavüz eder. le Gris, derebeyinin en yakınıdır ve “hâkim” konumundaki derebeyi tabii ki kendi … Devamı… »

9. Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali

Canlandıranlar Derneği tarafından düzenlenen, Fransız Kültür Merkezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Türkiye Konferans Tercümanları Derneği, Bigumigu ve ABCOO’nun katkıları ile düzenlenen 9. Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali 18 – 24 Ekim 2021 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. İki yüze yakın kısa animasyon filminin izleneceği bu yılki film festivali, pandeminin süren etkisi nedeniyle hibrit olarak gerçekleştirilecek. Film gösterimleri için Çevrimiçi Film İzleme Kartı ve Salonda Film İzleme Kartı alternatifleri, www.canlandiranlar.com üzerinden satın alınabilecek, konuşma ve workshop etkinlikleri ise ücretsiz olacak.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi
  • Web Sitesi

9. Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali yazısına devam et

Fazla Şaapma

Ahmet Kapusuz’un yönettiği ve Ömür Özdemir, Ceyda Kasabalı, Fırat Albayram ile Hakan Meriçliler’in oynadığı Fazla Şaapma, 05 Kasım 2021’de Chantier Films dağıtımıyla Son Kare Medya ve Prodüksiyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Fazla Şaapma’da, günümüzde bir çok insanın yaşadığı kendini değerli hissetme savaşını izliyoruz. Arnon Grunberg’in “Her şey bir nedenle olur, olmuyorsa da bir nedeni vardır.” sözünden yola çıkan Fazla Şaapma, bir öğretmen çocuğu olan Ömür’ün, askerlik sonrası geçirdiği işsizlik döneminden sonra iş hayatında tutunma çabasını ve bu arada yaşadığı aşkı trajikomik bir şekilde perdeye getiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Youtube
  • Fragman: 1 / 2 / 3
  • IMDb

Fazla Şaapma yazısına devam et

Yörük Kızı Zeynep

Yönetmenliğini İffet Eren Danışman Boz’un yaptığı, Zeynep Elçin’in başrolünde olduğu Turna Misali, 31 Ekim – 08 Kasım 2020 tarihlerinde yapılacak 34. Tokyo Film Festivali’nin Asian Future bölümünde yarışacak. Elçin, “Turna Misali, Anadolu’da bin yıldır konar göçer kültürünü devam ettiren Sarıkeçili yörüklerinin yaşamını konu alıyor. Gerçek bir ailenin yaşamını belgesel olarak anlattık.” dedi.

Gösteri Bitene Kadar Nefesinizi Tutun

Leos Carax’ın Cannes Film Festivali’nden en iyi yönetmen ödüllü son filmi ‘Annette’, sıradışı sinemacının perde gerisinden yankılanan bu sözleriyle açılıyor. Bir önceki deneysel başyapıtı ‘Kutsal Motorlar / Holy Motors’ hatırlandığında bu girişten renkli bir fantezi dünyasına giriş yapacağımızı anlıyoruz. Bir kayıt stüdyosunda Carax ve 13 yaşındaki kızı Nastya karşılıyor bizi. Filmin müziklerini ve özgün hikâyesini yazan 70’lerin ünlü grubu Sparks’ın yaratıcıları Ron ve Russell Mael kardeşler de oradadır. Ve müzik başlar. Perdeden yükselen ‘So May We Start’ adlı şarkıda dendiği gibi ‘başlamanın tam zamanıdır’ artık. Hikâyenin ana karakterleri Henry (Adam Driver) ile Ann (Marion Cotillard) stüdyo dışında ekibe katılır. Oyuncular ve koronun iştirakiyle Los Angeles sokaklarında müzikli bir resmigeçit başlar.

Evet ‘Annette’ bir müzikal, karanlık bir pop opera olarak da tanımlayabiliriz. Zira Ann Defrasnoux şöhreti dünyayı sarmış bir lirik sopranodur. Her temsil onu delicesine alkışlayan izleyicisi için opera tarihinin dramatik aryalarını seslendirirken can veren bir diva, İsa peygamber misali dünyanın tüm günahının yükünü üstlenerek seyircisini hayatta tutan bir kurtarıcıdır o. ‘Tanrı’nın maymunu’ lakabı ile bilinen bir o kadar şöhretli partneri, stand-up yıldızı Henry McHenry ise insanları silahsız bırakmak için güldüren ve sahne üzerinde gerçekleri ifşa ederek seyircisini öldürmenin kibriyle küstahlaşan bir sahne soytarısıdır.

Mantıkla alay edercesine bir birliktelik bu belki de. Ancak gönül ferman dinlemiyor, Ann’ın sürekli dişlediği kırmızı elmanın onları yaşadıkları cennetten kovmadığı da aşikar. Bu zıt denklem, kariyerlerinin zirvesindeyken evlenen çiftin Annette adını verdikleri küçük kızları dünyaya geldiğinde hata vermeye başlıyor. Bir ayak bağı ya da hazırlıksız yakalanılmış bir sorumluluk ötesinde, çiftin birbirinden uzaklaşması şöhret skalalarının ters yönde hareketinden kaynaklanıyor. Ann’in sanat dünyasındaki popülaritesi giderek artarken, sahnede özel hayatının detaylarını verirken giderek çirkinleşen ve küstahlaşan Henry’nin seyircinin gözünden düşmesi ikilinin alma-verme dengesini bozacak, dipteki Henry’nin kıskançlığı, özündeki toksik erkek saldırganlığıyla ona kontrolünü kaybettirecektir. Seyir zevkini bozmamak için hikâyesini bu noktada kestiğimiz Sparks grubunun özgün müzikali, birkaç kez filme alınmış ‘Bir Yıldız Doğuyor / A Star Is Born’da en parlak örneklerinden birine tanıklık ettiğimiz şöhret yitimi sendromundan yola çıkmış, Carax gibi çizgi dışı bir yönetmenin elinde deneysel bir çabaya dönüşmüş.

Yönetmenin deyişiyle müzikal, sinemaya başka bir boyut katıyor. Zaman, mekan özgürlüğü müzik aracılığı ile yaratıcıya sonsuz bir alan açıyor. Carax bu özgürlük fırsatını tahmin edeceğiniz gibi doyasıya kullanmış. Onun müzikal fantezisinde sahnede en soylu duygularla ölüme giden kırılgan soprano, sıradan hayatın içinde tuvaletini yaparken şarkısına devam ediyor, canlı kaydedilen şarkının ritmi, ateşli bir sevişme sahnesinin ritmine ayak uyduruyor.

‘Annette’ sanatçı ile seyircinin toksik ilişkisinin yanı sıra, baba-kız ilişkisi üzerine de ilginç şeyler söylüyor. Bir yandan, sanatçının seyirciden onay isteyen ilkel dürtüsü ve de seyircinin ikiyüzlü acımasızlığı üzerine bir sorgulamaya dönüşüyor. Öte yandan, yeteneği ebeveynleri tarafından istismar edilen küçük kız üzerine yoğunlaşıyor. Carax’ın Annette’i Pinokyo benzeri tahtadan bir kukla bebek olarak tasarlaması da bu istismar hadisesi yüzünden olmalı. Velhasıl, farklı temalara yaratıcı yorumlar getiren, eşine benzerine kolay rastlanmayacak farklı bir deneyim olan ‘Annette’, başta Driver ve Cotillard olmak üzere tüm kadronun şarkılarını canlı olarak seslendirdiği cüretkâr bir müzikal, kapkara bir peri masalı olarak mutlaka izlenmeyi hak ediyor.

(22 Ekim 2021)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Korkut Akın Yazıyor: Venom: Zehirli Öfke 2: İyilik ve Kötülük Sizin Seçiminizdir

Bütün insanlar iyilik ve kötülüğü içinde barındırır. Buna da bağlı olarak herkesi her haliyle iyi veya kötü olarak nitelemek mümkün değildir. Ağır basan hangisiyse onu öne çıkarır o insanı öyle niteleriz. Kimi zaman en iyinin bile kötü, en kötünün bile iyi olması şaşırtır hepimizi. Sinemanın bu ikilemden yararlanmaması mümkün mü? Bir yanıyla alabildiğine geniş bir ufuk açan bir yanıyla da istediğiniz yöne gidebilen bu fırsatı doğal olarak sonuna kadar … Devamı… »

7. Sakarya Uluslararası Kısa Film Festivali Sona Erdi

Türkiye ve yurt dışında lisans düzeyinde eğitim gören üniversite öğrencilerinin katıldığı 7. Sakarya Uluslararası Kısa Film Festivali ödül töreniyle tamamlandı. Adapazarı Kültür Merkezi’nde düzenlenen ödül töreninde kurmaca ve belgesel kategorilerinde incelenen 20 filmden dereceye girenlere ödülleri takdim edildi. Festival kapsamında oyuncu Arif Erkin Güzelbeyoğlu ve yönetmen Mesut Uçakan’a onur ödülü verildi.

7. Sakarya Uluslararası Kısa Film Festivali Sona Erdi yazısına devam et

Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali 2021

Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, bu yıl 08 – 12 Kasım 2021 tarihleri arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında Uluslararası Sinema Derneği tarafından düzenlenecek. Festivalin film gösterimleri Atlas Sineması, Emek Sineması, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Salonu’nda yapılacak. Festival kapsamında Türkiye’nin ev sahipliğinde Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Macaristan, Saha Cumhuriyeti, Tataristan, Gagauz Yeri, Ukrayna, İran, ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden 42 film ile birlikte Türk Cumhuriyetlerinden yönetmen ve oyuncular İstanbul’a gelecek.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi: 1 / 2
  • Web Sitesi

Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali 2021 yazısına devam et