03 – 09 Eylül 2021, Haftalık (Weekly) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Aylık arşivler: Eylül 2021
Haftalık Seans Bilgileri, 10 – 16 Eyül 2021
Gösterimdeki filmlerin 10 – 16 Ağustos 2021 seansları için tıklayınız. (Listeler eksiksiz değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Başka Sinema Eskişehir Film Geceleri
Başka Sinema sonbaharda güzel havalara filmlerle veda ediyor. Eskişehirliler Başka Sinema’nın filmlerini açık havada izleme imkanı bulacak. 17 – 25 Eylül tarihleri boyunca seyirciler her akşam 20:00’de ödüllü yapımlarla buluşacak. Gösterimler boyunca çeşitli filmlerin yönetmen ve ekipleri de Eskişehir’e konuk olacak. Etkinliğin önemli filmleri arasında, başrollerini Anthony Hopkins ve Olivia Colman’ın paylaştığı, senenin merakla beklenen ve iki Oscar ödüllü filmi Baba (The Father) ve erkek egemen toplumda hayatta kalma mücadelesi veren genç bir kadının şiddet girdabına çekilmesini anlatan Emre Akay’ın yönetmenliğini üstlendiği Av gibi filmler var.
İtinayla Anı Biriktirilir
Yıl içindeki İKSV ve İstanbul Modern gösterimlerinin ardından sinemalarda başlayan ‘Elmalar / Mila’, kayıplar ve bellek üzerine zihin açıcı bir deneyim. Sinemaya Yorgos Lanthimos’un ünlü klasiği ‘Köpek Dişi / Kynodontas’da yönetmen yardımcısı olarak başlayan Christos Nikou, çok iyi yazılmış ve yönetilmiş ilk uzun metrajında, absürd Yunan Yeni Dalgası’nın izini sürüyor. Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde dünya pömiyerini yapmış olan yapım, insan hafızası ve kimliğinin dehlizlerinde gezinirken, düzenin tek tipleştirdiği çağdaş insanın trajikomik ahvalini tartışmaya açıyor.
İnsan belleğini esir alan bir salgından yola çıkan film, sanıldığı üzere Covid belâsından esinlenmiş değil. Zira çekimler 2019 yılı içinde tamamlanmış ancak filmin dağıtımı halen içinde yaşadığımız salgın dönemine nasip olmuş. Geçek hayatla tuhaf bir paralellik var belki ama bu salgının baş aktörü olan virüs beklenmedik bir anda bellek yitimine neden oluyor. Aris bir akşam bir otobüste uyandığında, kim olduğunu veya neden o araçta olduğunu hatırlamaz. Sonrasında gözetim altına alındığı devlet hastanesinde kendisini tanıyan biri de çıkmaz. Yapılacak tek şey vardır: nöroloji servisinin ‘Yeni Kimlik’ programına dahil olacak, yeni deneyimler ile yeni anılar oluşturmak suretiyle yeni bir hayata başlayacaktır.
Genç adam önce yeni bir eve yerleştirilir. Yeni eşyalar ve yeni giysileriyle kendisine bir teyp kasetiyle iletilen talimatlar doğrultusunda yeni tecrübeler kazanacaktır. Bu yeni düzende ondan bir kostüm partisine katılması, direk dansı yapılan bir gece kulübünde karşı cins ile yakın ilişkiler kurması istenir. Aris tüm deneyimlerini polaroid bir fotoğraf makinesi ile belgeleyecek ve bu anları eski tip bir albümde özenle saklayacaktır. Görevli doktorlar Aris’i evinde ziyaret ettiklerinde bu albüm düzeni üzerinden onun performansını değerlendirecektir.
Talimatlar birbirinden çeşitlidir. Parkta bisiklete binecek, araba ile bir kaza yapacak, paraşütle atlayacaktır. Görevler giderek daha cüretkar hale gelir. Örneğin bir dans kulübünün tuvaletinde seks yaparak bir kadınla tek gecelik ilişki yaşaması; ölmekte olan bir hastayı hastanedeki son günlerinde hergün birkaç saat ziyaret etmesi, cenazesine katılması, vedasından sonra akrabalarıyla birlikte vakit geçirmesi istenir ondan. Aris bu süreçte yalnız değildir. Kimi kimsesi çıkmamış başka yalnız ruhlar benzer durumları deneyimler ve kimi zaman Aris ile yolları kesişir.
Alaylı sinemacı Nikou, hafıza, hatırlamak, unutmaya çalışmak, geçmişten kaçmaya çalışmak veya kaçamamak üzerine hınzır bir zihin egzersizine girişmiş. Aris’e verilen talimatlar üzerinden, çağdaş toplumlarda çoğunlukla sosyal medya üzerinden dayatılan yaşam deneyimlerini gırgıra alıyor. Hani şu ‘ölmeden önce yapmak istediğiniz 100 şey’ gibisinden takıntılarla dalgasını geçiyor. Çağdaş dünyadaki ruh üşümesini iliklerimize kadar hissettiriyor. Bunu yaparken akıllı telefonların ortalarda gözükmediği paralel bir evren kuruyor. Kasetler, polaroid filmler benzeri analog bir düzende iletişim kurmayı seçiyor.
Fonda Simon & Garfunkel’dan ‘Scarborough Fair’ ezgileri duyulurken, dağınık bir evde boş yatağın önünde başını duvara çarpan Aris’in görüntüleriyle açılıyor film. Bir dantel elbise dolap kapağına asılıdır. Yerde bir çift zarif kadın ayakkabısı durmaktadır. Bunların neler ifade ettiğini finalde açıklıyor sinemacı. Aris’in bellek kaybının istem dışı olup olmadığının sırrını da. Tuhaf Yunan Dalgası’nın gizemli atmosferini ustaca inşa ederken, Servetalis’in Selanik Film Festivali’nden ödüllü Jacques Tati esinli donuk performansından ustaca yararlanıyor.
Filme adını veren elmalara gelince, mahalle manavının dediğine göre elmalar hafızaya iyi geliyormuş. Babasının kaybının üzerinde yarattığı derin üzüntü ve unutma isteği üzerine senaryoyu kaleme aldığını belirtiyor Yunanlı sinemacı. Lakin hayat kayıplar üzerine de olsa hatıralardan kaçılmıyor ve acının üstesinden gelmeyi öğrenmek gerekiyor. Son yıllarda gördüğüm en ilginç afişlerden biriyle seyircisini tavlayan bu benzersiz alegoriyi kaçırmayın derim.
(17 Eylül 2021)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Adana Altın Koza Tanıtım Filmi Yayınlandı
Bu yıl 13 – 19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin tanıtım filmi yayınlandı. Festival, 28. kez sinemaseverlerle buluşmaya hazır. Festivalin bu yılki teması “Doğa” olacak. 28. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, yaşanan yangın ve sel felâketlerine neden olan doğa katliamına son vermek, çevreye ve doğaya karşı daha duyarlı olmak adına bu yıl “Doğa” temasıyla izleyicileri bir araya getiriyor.
- Basın Bülteni
- Tanıtım filmini izlemek için tıklayınız.
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
32. Ankara Film Festivali Seçici Kurulları Belli Oldu
Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından 32. kez düzenlenecek olan Ankara Film Festivali yarışmalarının seçici kurulları belli oldu. 04 – 12 Kasım 2021 tarihlerinde Kızılay Büyülüfener Sineması’nda gerçekleşecek festivalin Ulusal Film Yarışması birbirinden değerli filmlere ev sahipliği yapıyor. Ulusal Film Yarışmaları kapsamında uzun, kısa ve belgesel filmleri yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
32. Ankara Film Festivali Seçici Kurulları Belli Oldu yazısına devam et
İlker Savaşkurt’un İkinci Filmi Akis (Reflection) Türkiye’de İlk Kez Altın Koza’da Gösterilecek
Yönetmen İlker Savaşkurt’un ikinci uzun metraj filmi olan Akis (Reflection), 13 – 19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 28. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde ilk defa Türk izleyicilerle buluşacak. Yapımcılığını Hasan Adalı’nın üstlendiği, Akis’in gösterimi 16 Eylül Perşembe akşamı 19:00’da M1 Adana AVM’de yönetmen, senarist ve oyuncuların katılımıyla yapılacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Stiletto: Pembe Bir Aile Trajedisi
Can Merdan Doğan’ın yazıp yönettiği, Stiletto: Pembe Bir Aile Trajedisi (Stiletto: A Pink Family Tragedy) adlı kısa filmin başrolünde Murat Kılıç ve Nihal Yalçın oynuyor. Filmin konusu şöyle: Geceleri taksicilik yapan Hasan sabaha karşı evine dönerken, yolda stiletto giymiş genç bir kadın görür. Arzuları uyanmış halde bagajında sakladığı gizemli siyah poşeti alarak evine gider. Öyle bir şey yapar ki, eşi Aysel’in eve dönmesiyle evliliği felâketin eşiğine gelir. Yönetmen Can Merdan Doğan, Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü, Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı’nı bitirdi, yüksek lisansını Kadir Has Üniversitesi Sinema ve TV programı’nda gerçekleştirdi.
Belgesel Film Yapım Destek Yarışması’nda Finalistler Belli Oldu
22. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali kapsamında yapılacak olan Belgesel Film Yapım Destek Yarışması’nın finalistleri belli oldu ve açıklandı. 1994 yılı sonunda Unesco tarafından koruma altına alınan Safranbolu ilçesinin ününü, her yapıldığında biraz daha artıran festivalin ana teması “Kültürel Miras ve Korumacılık” olarak; her sene farklı bir yan tema belirlenen festivalde bu yılki yan tema ise “Ahilik Kültürü” olarak açıklandı.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Belgesel Film Yapım Destek Yarışması’nda Finalistler Belli Oldu yazısına devam et
Karşınızda Mizah ve Maceranın Harmanlandığı Robot Ron: Bir Sorun Var Animasyon Filminin Yeni Resmi Fragmanı ve Yeni Resmi Afişi
20th Century Studios ve Locksmith Animation’dan Robot Ron: Bir Sorun Var filminin eğlenceli yeni fragmanı ve afişi internet ortamında yayına verildi. Fragman içerisinde, filmde de yer alacak olan Liam Payne’in yeni şarkısı Sunshine’ın bir bölümünü de bulunuyor. Film, sosyalleşme sorunu yaşayan ortaokul öğrencisi Barney ile “Kutudan Çıkan En İyi Arkadaşı” olması beklenen, yürüyebilen ve konuşabilen dijital cihaz Ron’un hikâyesi anlatılıyor. Bir çocuk ve robotun gerçek arkadaşlığının harika karmaşası seyircileri aksiyon dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Robot Ron: Bir Sorun Var, 22 Ekim 2021’de gösterime giriyor.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Matrix Resurrections’dan İlk Fragman Yayınlandı
Vizyoner film yapımcısı Lana Wachowski’den, bir türü yeniden tanımlayan, çığır açan serinin uzun zamandır beklenen dördüncü filmi The Matrix Resurrections geliyor. Yeni film orijinal serinin yıldızları Keanu Reeves ve Carrie-Anne Moss’u ikonik rolleri Neo ve Trinity olarak tekrar biraraya getiriyor. Ayrıca filmmin diğer rollerinde Jessica Henwick, Jonathan Groff, Neil Patrick Harris, Priyanka Chopra Jonas, Christina Ricci, Telma Hopkins, Erendira Ibarra, Toby Onwumere, Max Riemelt ve Jada Pinkett Smith oynuyor. Film, Warner Bros. tarafından dağıtılacak ve 15 Aralık 2021’den itibaren sinemalarda gösterime girecek.
- Basın Bülteni
- Fragmanı izlemek için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Çakallarla Dans Efsanesinin Yaratıcılarından Kahkaha Tufanı Yeni Bir Film Geliyor, Amacı Olmayan Grup 17 Eylül’de Sinemalarda
Seyirciden büyük ilgi gören Çakallarla Dans serisi ile Türk sinema tarihinin unutulmaz başarılarından birine imza atan Murat Şeker ve Ali Tanrıverdi, 17 Eylül’de vizyona girecek Amacı Olmayan Grup filmi için bir kez daha güçlerini birleştirdi. Çakallarla Dans serisinin yazarı olarak tanınan Ali Tanrıverdi’nin ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu, yapımcılığını ise Murat Şeker’in üstlendiği filmin senaryosunu, Çakallarla Dans’taki gibi ikili yine birlikte kaleme aldı.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Zuhal, İlk Kez Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde
Nazlı Elif Durlu’nun ilk uzun metraj filmi Zuhal, ilk kez 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde seyircilerle buluşacak. Başarılı bir avukat olan ve İstanbul’da tek başına yaşayan Zuhal adlı bir kadının evinin derinlerinden gelen bir kedi sesinin peşinde çıktığı çaresiz arayışı ve o güne dek yüzlerini bile hiç görmediği komşularıyla yaşadığı absürt karşılaşmaları konu alan filmde Zuhal’e Nihal Yalçın hayat veriyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Antalya Film Forum, Uzun Metraj Kurmaca ve Belgesel Work in Progress Platformları ile Dizi/Kısa Dizi Pitching Platformu Projeleri Açıklandı
02 – 09 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenecek 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ortak yapım marketi ve proje geliştirme platformu olan Antalya Film Forum bu yıl sekizinci kez düzenleniyor. 04 – 06 Ekim 2021 tarihleri arasında tüm etkinliklerin çevrimiçi gerçekleşeceği Forum’un Uzun Metraj Kurmaca ve Belgesel Work in Progress Platformu ile Dizi/Kısa Dizi Pitching Platformu projeleri belli oldu.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Geçti Babacık
Seksenli yaşlarını süren Anthony’nin yetişkin kızı Anne, endişe içinde bocalayan babasına ‘geçti babacık’ derken onun geri dönülemeyen bir yolda sürüklendiğini çok iyi bilmektedir. Demans hastasıdır Anthony. Gün geçtikçe silinen hafızası ile baş edememenin tedirginliğini yaşar. Kendi başının çaresine bakamadığı ve eve gelen bakıcılar ile anlaşamadığı için kızı kendi evine almıştır onu. Ancak herkesin kendine göre bir hayatı vardır. ‘Herkesi rahatsız ederek burada ne kadar kalmayı düşünüyorsun’ diye sitem eden Anne’ın erkek arkadaşı, Anthony’nin bir bakım evine yatırılması konusunda ısrarlıdır. Çiftin Paris’te yaşama planları da devreye girince Anne yeni kararlar almak zorundadır.
Salgın nedeniyle biraz gecikmiş olarak sinemalara gelen ‘Baba / The Father’ çağımızda birçoğumuzun aile bireyleriyle yaşadığı o hüzünlü süreç üzerinden ilerliyor. Ancak ele aldığı konuyu bir melodrama dönüştürmeden süreci tahlil etmeyi başarıyor. Bunu yaparken ustaca kaleme alınmış bir metin üzerinden ilerliyor ve yitip gitmekte olan bir bir aklın gelgitlerini aktarmada sinemanın olanaklarını başarıyla kullanıyor.
‘Baba / Le Père’, The Guardian Dergisi’nin çağımızın en heyecan verici yazarları olarak tanımladığı Florian Zeller’in aynı adlı sahne oyunundan beyazperdeye uyarlanmış. Fransız yazar senaryoyu bir diğer saygın yazar yönetmen Christopher Hampton ile ortaklaşa kaleme almış. Londra’da geçen oyunu sahnede izleme şansım olmadı ama filmin halüsinasyonları sarmalayan maharetli kurgusunun ve Anthony’nin zihni doğrultusunda kişilerin farklı yüzlerle karşımıza çıkması olgusunun tiyatro sahnesinde de başarıyla uygulanmış olması muhtemeldir.
Bu ilginç kurgu düzeninde birbirinden iyi oyuncular karşılıklı döktürüyor. 83 yaşındaki Anthony Hopkins kendisine bu yıl ikinci Oscar ödülünü getiren yorumuyla bir kez daha zirveye çıkıyor. İngiliz sinema ve tiyatrosunun en önemli isimlerinden, iki yıl önce Oscar kazandığı Yorgos Lanthimos şaheseri ‘Sarayın Gözdesi / The Favourite’deki kraliçe Anne rolüyle gönlümüzde taht kurmuş olan Olivia Colman keza öyle. Yan rollerde ise İngiliz sinemasının klas oyuncuları Imogen Poots, Olivia Williams, Rufus Sewell ve Mark Gatiss gibi isimler adeta bir resmigeçit yapıyor. Anthony’nin penceresinden hayranlıkla izlediği, ‘Amerikan Güzeli / American Beauty’ye nazire yaparcasına naylon bir poşetle oynayan çocuğu ise Zeller’in 12 yaşındaki kendi oğlu Roman canlandırmış.
‘Baba’ hüzünlü ve kaçınılmaz bir sürecin; devrilmekte olan bir çınarın bütün yapraklarının dökülmüş olduğu, yaşlanmış bir zihnin yaslanabileceği bir şeyin kalmadığı kederli bir dönemin öyküsü. Yazar yönetmen Zeller tiyatro sahnesinde beğeniyle karşılanmış oyunun sinema uyarlamasını başarıyla kotarmış. Sırada üçlemesinin diğer iki parçası var. Bunlardan ‘Oğul / Le Fils’in yine İngilizce dilinde Hugh Jackman, Vanessa Kirby ve Laura Dern gibi tanınmış oyuncularla filme alındığını meraklısı için not düşelim.
(16 Eylül 2021)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com