Firardayız, 29 Eylül’de Sinemalarda

Son dönemin en popüler oyuncuları arasında yerlerini alan Çetin Altay, Burak Satıbol ve Ferit Aktuğ’un başrollerini paylaştığı Firardayız, 29 Eylül’de vizyona girecek. Antalya’nın en güzel beldelerinde ve özel platolarda çekilen filmde özellikle üç kafadarın fantastik planları dikkat çekecek. Filmin oyuncu kadrosunda usta oyuncu Mehmet Özgür ve güzel oyuncu Burcu Binici’nin de bulunduğu komedi filmine herkesi ağız dolusu kahkahalarla güldürmeye geliyor.

Sinemam ve Ben -Türkan Şoray-

Bir dönem erkeklerinin, istisnasız hepsini kendine âşık eden bir efsane, bir mit, bir simge Türkan Şoray. Beyazperdeye yansıyan iri ve güzel gözleri, hülyalı bakışları, büründüğü her rolü gerçekten benimseyen duruşu ve kuşkusuz kurallarıyla bir bütün olduğu için tektir sinemamızda da, hayatımızda da… Bu çerçevede -birçokları gibi- Türkiye’nin yüzü olarak kabul etmekten başka ne gelir elimizden (sahi, sorsalar, hâlâ en çok oy alacak yüzdür Türkan Şoray).

Sinemamızın yüzü…

Buradaki yüz, kişiyi değil, yılı anlatmak amaçlı… 100 yılı aşkın yaşı ile Türkiye sineması (Fuat Uzkınay ile değil, çok daha önce 1907’de, Manaki Kardeşler ile başlamış) günümüze dek birçok akımın, birçok yöntemin, renkli/siyah beyaz filmin, izini taşımış ama sultanını hiç değiştirmemiş: Türkan Şoray. Bu kez ‘yüz’ derken, gerçekten yüzü kast ediyoruz. Türkiye sineması deyince kuşkusuz Muhsin Ertuğrul, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, kuşkusuz Yılmaz Güney, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın’ı da göz ardı etmeksizin “dört yapraklı yonca” gelir akla… Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın’dır bu yapraklar… Onların da ilki yine Türkay Şoray’dır, kim ne derse desin.

Sinema ölmez!

Sözlü tarih çerçevesinde ele alabileceğimiz Türkan Şoray’ın yaşamını (tabii ki en çok da sinema yaşamını) anlatan “Sinemam ve Ben”, Leyla Özalp ve Figen Gezer’in de desteğiyle, İş Bankası Kültür Yayınları aracılığıyla, ayrıntılarına varana dek okuyoruz…

Sinema, izlemesi keyifli (isterse korku filmi olsun, insanı etkiler muhakkak) bir sanat dalı ve diğer tüm dallarla da doğrudan bağlantılı. Onun için de zaten ‘yedinci sanat’ deniyor ya… Buna da bağlı olarak perdeye yansıyanlar yapımının ve üretiminin zorluğunu, yaşanan müşkülatı gizleyebiliyor. Perdede üç beş saniyede gözüküp kaybolan görüntünün üretimi bazen günler alabiliyor… Kaldı ki onu tasarlamanın pahası hiç biçilemez. Türkan Şoray, sinemayla ilişkili hayatını anlatırken ülkemizin (ve tabii, dünyanın) ekonomisinden sosyal değişimine kadar birçok noktayı da aydınlatıyor. Okura kalan, taşları yerine oturtmak sadece. Siyasi erk, sadece kendi penceresinden görürken sanat bütün pencereleri açıyor önümüze. Bununla birlikte geçen yıllarda yaşanan sorunlar sadece toplumsal, sadece ekonomik değil, günün anlam ve önemiyle de doğru orantılı sosyal yaşamı da sergiliyor.

Filmlerin katkısı…

Bugün, televizyon ekranlarında birbiri ardına yayınlanan “eski” filmler, hâlâ izleyici çekiyorsa, bir “şeytan tüyü” vardır muhakkak içinde. Yayınının ardından ya bir repliği ya müziği ya da mekânı gündeme oturuyor. Gazeteleri karıştırın, sosyal medyaya bir bakın isterseniz, hak vereceksiniz…

Türkan Şoray’ın geçmişi, bu bağlamda, bizim birikimimizdir. Zamanında sinema salonlarını doldurup (kimi zaman “mendilini unutma” uyarılarıyla kimi zaman da “vallahi benim hayatım” sahiplenmesiyle izlediğimiz filmler, onun sinemaya başlayışından itibaren kronolojik bir sıra ile günümüze kadar getiriyor anılarını. Bazen kendisinin özeleştirisini bazen çıkarttığı dersleri bazen de bize verdiği dersleri okuyoruz. Tam da bu aşamada kendimize, yaşamımıza, geleceğimize bakıyoruz ister istemez. Türkan Şoray, yer yer farklı yazarların görüşlerine de yer verirken biz okuru yönlendiriyor da… daha iyi, daha doğru, daha güzel olmamız için…

Senaryo ve hayat…

Toplumsal yaşamı belirleyen sanatın ve sanatçıların hayatın her anında, her alanında gözümüzün önünde olması iyidir. Onlarla özdeşleştikçe, onların büründükleri rolleri benimsedikçe yaşamsal refah da artacaktır. Rahat anlatımı, kolay okunurluğu, dozunda merak unsuruyla “Sinemam ve Ben” elinizden düşmeyecektir.

Bütün güzelliklerin altında insan varsa, insanın emeği, birikimi varsa, “Sinemam ve Ben”de de o birikimi en çarpıcı haliyle göreceksiniz. Yaldızlarının altındaki gerçeklik sizi de çarpacak.

Türkan Şoray, o kadar çok anı paylaşmış ki, birini aktarsam diğerine yazık… Yılmaz Güney de var, kamera önüne hiç birlikte geçmemiş olmalarına rağmen dergi kapaklarını süslediklerini anlatıyor (başka anıları da var kuşkusuz), at binerken geçirdiği kaza ve sonrasındaki korkularını da (bir Hollywood yaklaşımı olan “Show goes on = gösteri sürmeli” ile yapımcıların tutumları da) yer alıyor. Senaryoları üzerindeki tartışmalardan kostümlerinin ayrıntılarına (Sinemanın 100. yılı çerçevesinde sergilenmişti) kadar aklınıza gelen gelmeyen her hususu bulacaksınız.

Sinemam ve Ben, Türkan Şoray, anlatı, İş Bankası Kültür Yayınları, Mart 2017, 495 s.

(25 Eylül 2017)

Korkut Akın

Tinne Sahte Oyuncular Gerçek

TAFF Pictures yapımı Ay Lav Yu Tuu vizyon için gün sayıyor. Zengin oyuncu kadrosunun yanı sıra, filmin hayali Tınne Köyü’nde, gerçek halk rol aldı. Kamera önündeki görevlerini büyük bir disiplinle yerine getiren Mardin yöre halkı, kamera arkasındaysa film ekibine büyük bir misafirperverlik gösterdi. Kendi yörelerinde oynadıkları sinema filminden bir hayli memnun olan köy halkı, set esnasında verilen ufak rolleri bile oynarken, disiplini bir an olsun elden bırakmadı.

Doğanın ve Kadınların İsyanı

Polonyalı yönetmen Agniezska Holland’ın geçtiğimiz Berlin Film Festivali’nden Gümüş Ayı ile dönen son çalışması ‘İz / Pokot’un bizdeki gösterimi sürüyor. Deneyimli kadın sinemacının Amerikan televizyon dizileriyle stil denemeleri yaptığı altı yılın ardından beyazperdeye dönüş yaptığı ve kimi yabancı yazarlar tarafından Avrupa usulü ‘Fargo’ olarak tanımlanan son filmi, Polonya ile Çek Cumhuriyeti sınırında küçük bir dağ köyünde geçiyor. Filmin baş karakteri, emeklilik çağında yerel okulda İngilizce öğretmenliği yapan, astroloji meraklısı, hayvan hakları savunucusu şirin bir kadın. İkinci adıyla çağrılmayı isteyen yaşlı Duszejko, bölgedeki hayvan katliamına ve kaçak avcılara karşı sessizliğin sesi olurken, bir sabah ‘kızlarım’ diye bağrına bastığı iki köpeğinin ortadan kaybolmasıyla çılgına dönüyor ve bunun sorumlularını bulmak üzere çevresindekileri seferber ediyor. Bu arada çoğu kaçak avcılık yapan yöre sakini adamlar art arda korkunç cinayetlere kurban gitmeye başlıyor. Cesetlerin yakınlarında hayvan izlerine rastlanması olup bitenlere ayrı bir gizem katacaktır.

Polonyalı tanınmış kadın yazar Olga Tokarczuk’un ‘Sabanınızı Ölülerin Kemikleri Üzerinden Sürün’ adlı romanından uyarlanan filmin senaryosunu yazarla ortaklaşa kaleme alan 68 yaşındaki usta sinemacı, bu son çalışmasını ‘anarşist, feminist, ekolojik bir polisiye’ olarak tanımlıyor. Baş karakteri gibi ‘insanların dünyayı değiştirmek için mücadele verdikleri bir devirde büyümüş’ olan Holland, politik bir film yapmak için yola çıkmadığını belirtiyor ancak hikâye ülkesindeki egemen eril otoriteye bir isyan çığlığı niteliğinde.

Coen biraderlerin Oscar’lı ünlü filmlerinden esinle ‘bu ülkede yaşlı kadınlara yer yok’ demekten kendini alamıyor sinemacı. Ülkesinde hüküm süren anti demokratik kültürel iklimi, mevcut hükümetin anti ekolojik kararlarını, kürtaj yasağını şiddetle eleştiriyor. Benzer bir kültürel karşı devrimin ve ayrımcılığın başta ABD, Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinden başlayarak tüm dünyaya yayılması konusunda endişeli. Brexit sonrası Polonyalıların İngiltere’de dışlanması konusunda hayli öfkeli.

Kurt sinemacı tüm bu kaygıların ışığı altında, umutsuzluğa kapılmış olan kendi kuşağına umut aşılamaya çalışıyor. Polonyanın deneyimli oyuncularından adaşı Agnieszka Mandat-Grabka’nın tüm şirinliğiyle yorumladığı Duszejko karakteri, avlanmak, doğayı ve hayvanları katletmekten geri durmayan erkekler dünyasına savaş açıyor. Öğrencileriyle birlikte kaybolan hayvanların ormanda izini sürüyor. ‘Hayvanların ruhu yok, onları öldürmek caizdir’ diyen kasaba papazına şiddetle karşı çıkıyor. Doldurulmuş hayvan kafalarıyla süslü evlerinde sefa süren bürokratları karşısına alıyor. Çağdaş bir Miss Marple edasıyla gizemli cinayetlerin peşine düşüyor. Türler arası bir gerilim ve kara komedi öğeleri taşıyan bu güzel film, Duszejko’nun ikinci baharında aşık olduğu adamla kurduğu özlenen bir dünyanın betimlemesine kadar uzanıyor. 68 kuşağının özgün temsilcisinin bu kışkırtıcı, umut dolu filmini kaçırmamanızı tavsiye ederim.

(24 Eylül 2017)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Ferhan Baran Yazıyor: Korku Öldürür

Stephen King’in korkunun kökenlerine indiği ünlü romanı ‘O / It’ ile tanışmamız otuz küsur yıl öncesine dayanır. Sevimli olduğu denli ürkütücü palyaçonun öyküsü 1990 yılında iki bölümlük bir mini dizi olarak çekilmişti televizyon için. Filmin video kaseti o dönemde bizde de rafları süslemiş, türün geniş bir meraklı kitlesince yıllarca izlenmişti. King’in öyküleri sinemada her zaman ilgi görmüş, ‘Esaretin Bedeli / Shawshank Redemption’, … Devamı… »

Sabahattin Çetin Yazıyor: Antalya Film Festivali Kimin Malı?

Türkiye de üretilen filmler arasında en iyi filmleri seçmek için 54 yıl önce Antalya kent halkının sözcüleri ve seçilmiş yerel yöneticileri ile sinemamızın temsilcileri bir araya gelip bu festivale karar verdiler. 53 yıldır hatası sevabı ile sektör, üretimlerinin kalitesini “ölçmek” üzere Antalya halkı ile bir araya geldi. Yarım asrı aşan bu süre içinde hem sinemamızın çok saygıdeğer üreticileri hem de çeşitli siyasal partilere mensup … Devamı… »

Sofra Sırları

Ümit Ünal’ın yönettiği ve Demet Evgar, Fatih Al, Alican Yücesoy ile Elit Andaç Çam’ın oynadığı Sofra Sırları, 16 Şubat 2018′de Chantier Films dağıtımıyla RTNT Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Neslihan hayatını kocasına ve evine adamış, utangaç ve sevimli bir ev kadınıdır. Günlerini ne pişireceğini düşünerek geçirmektedir. Kocası ve aile dostları, Neslihan’ın yemeklerine çok düşkündür. Çevresindekilerin esrarengiz ölümü tüm gözleri O’na çevirir. Şehre yeni atanmış, komiser, Neslihan’ın bir şeyler çevirdiğini anlar ama bir kanıt bulup yakalayamaz. Neslihan oluşan her cinayetten tereyağından kıl çeker gibi, masum, saf, hafif çatlak görünerek sıyrılmayı başarır.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Sofra Sırları yazısına devam et

Kızıl Serçe

Justin Haythe’nin yönettiği ve Jenifer Lawrence, Joel Edgerton, Matthias Shoenearts ile Jeremy Irons’ın oynadığı Kızıl Serçe (Red Sparrow), 02 Mart 2018’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Dominika Egorova, Rus güvenlik servisinde eğitimli bir baştan çıkarıcı olan “Serçe” olma isteği üzerine eğitilir. Dominika vücudunu bir silah olarak kullanmayı öğrenir. Programın en güçlülerinden biri olarak yükselmesine sebep olur. İlk hedefi ajansın Rus istihbarat alanına en hassas nüfuzunu sağlayan CIA yetkilisi Nate Nash’dir. İki genç görevli kariyerlerini, bağlılıklarını ve her iki ülkenin güvenliğini tehdit eden bir aldatmacaya düşerler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Kızıl Serçe yazısına devam et

Mucize (Yönetmen: Stephen Chbosky)

Stephen Chbosky’nin yönettiği ve Julia Roberts, Owen Wilson, Jacob Tremblay ile Mandy Patinkin’in oynadığı Mucize (Wonder), 24 Kasım 2017’de TME Films dağıtımıyla TME Films tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, August Pullman’ın ilham verici ve sıcak hikâyesini anlatıyor. Pullman, normal bir okula gitmesini engelleyen yüz farklılıklarıyla doğdu ve beşinci sınıfa başladığında kahramanların en benzersizi oldu. Ailesi, yeni sınıf arkadaşları ve diğer toplulukların hepsi merhametlerini ve kabullerini bulmak için uğraşırken, Auggie’nin olağanüstü yolculuğu hepsini birleştirecek ve öne çıkmak için doğduğunuzda karışamayacağınızı kanıtlayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Çavdar Tarlasındaki Asi

Danny Strong’un yönettiği ve Nicholas Hoult, Kevin Spacey, Sarah Pauson ile Zoey Deutch’un oynadığı Çavdar Tarlasındaki Asi (Rebel in the Rye), 06 Ekim 2017’de Bir Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarıldı.
Çağımızın en şöhretli ve tartışılan yazarlarından birini, efsanevi J. D. Salinger’i anlatan film, Salinger’ın sesini arayışının, sosyete meşhurlarından Oona O’Neill ile yaşadığı gönül ilişkisinin ve İkinci Dünya Savaşı cephelerindeki mücadelesinin izini sürüyor. Bunlar, O’na bir gecede şöhretin kapılarını aralayan, hayatının kalanında toplumdan uzak bir yaşam sürmeye zorlayan başyapıtı Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabını ortaya çıkaran deneyimlerdir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

İFSAK Rıza Kıraç ile Senaryo Yazma Semineri 23 Eylül’de Başlıyor

“Senaryo yazmaya nereden başlayacağımı bilmiyorum,” diyorsanız, İFSAK’ta Rıza Kıraç’la Senaryo Yazma Semineri çalışmaları 23 Eylül’de başlıyor. Seminerde senaryonun teknik ve teorik eğitimi, üretim odaklı bir sistemle yapılıyor. Hikâyeden senaryoya giden en kısa yol Senaryo Yazma Atölyesi’nde bireysel ve grup çalışmalarıyla alınıyor. 4 hafta süren çalışmada görsel dilin yazıya dökülmesi kısa ve uzun metraj senaryolar üzerinde çalışılarak gerçekleşecek.

24. Adana Film Festivali Sinemada Engelleri Kaldırıyor

Adana Film Festivali’nde “Engelliler İçin Özel Gösterim Bölümü” kapsamında sesli betimleme ve altyazılı betimleme uygulamaları ile Sarmaşık, İtirazım Var ve Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var gösterilecek. Bu bölümle, sinemalarda film izleme olanağı bulamayan görme ve işitme engelli sinemaseverlere de sinema salonlarının büyülü atmosferini yaşatmak amaçlanıyor.

3. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali Ana Jürisi Açıklandı

3. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali kapsamında yapılacak olan yarışmanın ana jürisi belirlendi. Finalist olan 45 kısa filmi dört gün boyunca izleyip değerlendirecek olan ana jüri üyeleri Yönetmen, Yazar ve Gazeteci Nebil Özgentürk, Oyuncu Füsun Demirel ve Sevinç Erbulak, Sinema Yazarı Alper Turgut ve Müzisyen Ali Otyam’dan oluşuyor. 3. Marmaris Uluslararası Kısa Film Festivali, 05 – 08 Ekim 2017 tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşacak.

Uluslararası Adana Film Festivali 24 Yaşında

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ülkemizin en köklü festivallerinden Uluslararası Adana Film Festivali 24. yaşını kutluyor. 25 Eylül – 01 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalin Altın Koza ödüllü Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na bu yıl 10 film seçilmiş. Sinemamızın deneyimli yönetmenlerinden Onur Ünlü imzalı ‘Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok’, Semih Kaplanoğlu’nun ‘Buğday’ı, Ümit Ünal’ın ‘Sofra Sırları’ ile geçtiğimiz haftalarda dünya prömiyerini yaptığı 74. Venedik Film Festivali’nde övgüyle karşılanan genç sinemacı Emre Yeksan’ın ilk uzun metrajı ‘Körfez’ bu listenin ilk bakışta dikkati çekenlerinden. Yarışmadaki bir diğer ilk film olan Emre Erdoğdu’nun yönettiği ‘Kar’, geçtiğimiz İstanbul Film Festivali’nde ilgiyle izlenmiş olan Pelin Esmer imzalı ‘İşe Yarar Bir Şey’, Orhan Eskiköy’ün siyah-beyaz denemesi ‘Taş’, Özgür Sevimli’nin yaşlı bir çiftin öyküsünü anlattığı ‘Murtaza’, oyuncu Onur Saylak’ın ilk kez kamera arkasına geçtiği Karlovy Vary Film Festivali ana yarışma seçkisinde dünya prömiyerini yapan ‘Daha’ ve Orhan Oğuz’un sinemaya dönüş filmi ‘Eksi Bir’ parlak seçkiyi tamamlıyor. Ulusal Yarışma jüri başkanlığını usta yönetmenimiz Erden Kıral üstleniyor.

Festivalin bu yıl ilk kez düzenlediği Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması seçkisi sinemaseverleri heyecanlandıracak bir diğer liste sunuyor. Meksikalı tanınmış yazar yönetmen Guillermo Arriaga’nın başkanlık ettiği yarışmanın, Onur Ünlü ve Onur Saylak imzalı Ulusal Yarışma filmlerinin de yer aldığı 11 filmlik seçkisinde geçtiğimiz Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapmış dört önemli yapım öne çıkıyor: Ruben Östlund imzalı Altın Palmiye ödüllü ‘Kare’, jüri ödülünü kazanmış olan Andrey Zvyagintsev’in ‘Sevgisiz’i, en iyi senaryo ödüllü Yorgos Lanthimos filmi ‘Kutsal Geyiğin Öldürülmesi’, Sergei Loznitsa’nın son çalışması ‘Uysal Bir Ruh’. Karlovy Vary Film Festivali Kristal Küre büyük ödüllü Vaclav Kadrnka yapıtı ‘Küçük Hacı’, Berlin’den en iyi senaryo ödüllü Sebastian Lelio filmi ‘Muhteşem Kadın’, Rotterdam jüri özel ödüllü Niles Atallah imzalı ‘Rey’, Sundance ana yarışma filmi ‘Patty Cakes’, Venedik’ten en iyi senaryo ödüllü çok yeni Martin McDonagh filmi ‘Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri’ bu cazip seçkiyi tamamlıyor.

Daha önce yalnızca 12 ülkenin katılımına açık ‘Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’nın bu yıl ‘Uluslararası Kısa Film Yarışması’ adı altında uluslararası bir kimliğe kavuştuğu festivalin sinemaseverleri mutlu edecek ‘Dünya Sineması’ bölümü bu yıl yine göz alıcı sürprizler içeriyor. Bölüm kapsamında pek çok usta yönetmenin dünyadaki saygın festivallerden ödül almış bazı filmlerinin Türkiye prömiyerleri Adana’da yapılacak. Michael Haneke’nin Cannes’da görücüye çıkan son filmi ‘Mutlu Son’, Fatih Akın’ın Diane Kruger’a en iyi kadın oyuncu ödülünü getiren yeni çalışması ‘Paramparça’, en iyi yönetmen ödüllü Sofia Coppola yapıtı ‘The Beguiled’, Joaquin Phoenix’e en iyi erkek oyuncu ödülünü getiren Lynne Ramsay yapıtı ‘You Were Never Really Here’, Robin Campillo imzalı Cannes Büyük Jüri ödüllü ‘Kalp Atışı Dakikada 120’ ile Safdie kardeşler filmi ‘Soygun / Good Time’ zengin Cannes seçkisini tamamlıyor. Arjantinli auteur yönetmen Lucrecia Martel’in ilk kez Venedik’te gösterilmiş merakla beklenen yeni filmi ‘Zama’ bu bölümde gösterilirken, dünyanın dört bir yanından, Rotterdam, Locarno gibi önemli festivallerden ödüllerle dönmüş ilk filmler ülkemiz izleyicisince keşfedilmeyi bekliyor. Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro’nun çiçeği burnunda Venedik Altın Aslan ödüllü filmi ‘Aşkın Gücü / Shape of Water’ ile açılacak olan 24. Adana Film Festivali’ne şimdiden başarılar diliyoruz.

(22 Eylül 2017)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

24. Adana Film Festivali Basın Tanıtımı İstanbul’da Çırağan Oteli’nde Yapıldı

24. Uluslararası Adana Film Festivali’nin Çırağan Oteli’nde yapılan İstanbul basın tanıtımında Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ramazan Akyürek, Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve Festival Yürütme Kurulu Başkanı Halil Avşar, Festival Direktörü İsmail Dikilitaş, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kültür Sanat Danışmanı Mahmut Tülek ve yüklenici firma CEO’su Namık Kemal Biçer festivalle ilgili genel bilgiler verdi.

24. Adana Film Festivali Basın Tanıtımı İstanbul’da Çırağan Oteli’nde Yapıldı yazısına devam et