Altın Pars Sahiplerini Buluyor

Uluslararası Gençlik Kısa Film Festivali kapsamında düzenlenen Altın Pars yarışmasının ödülleri sahiplerini buluyor. Altın Pars ödül töreni 17 Mayıs Cuma günü (yarın) saat 17:30’da Ankara Rixos Otel’de gerçekleşecek. En İyi Yerli Kısa Film, En İyi Yabancı Kısa Film ve Gençlik Temalı En İyi Kısa Film kategorilerinde yarıştı. Birinciler 5.000 TL.nin ve Altın Pars’ın sahibi olacak. En İyi Yerli Kısa Film ödülünü Alzheimer: İnsanın Kendini Terk Etmesidir, Buhar, Ekmek, Tıraştan Sonra ve Veda Makamı adlı filmlerden birisi kazanacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Pars Sahiplerini Buluyor yazısına devam et
  • Cannes’da Amerikalı Bağımsızlar, Marjinal Hayatlar

    Cannes Film Festivali’nin bu yıl genelde beğeni toplayan ve düzeyi oldukça yükseklerde seyreden resmi yarışma filmlerinin gösterimleri tam gaz devam ederken, 6 filmle seçkiye ağırlığını koymuş Amerikan sinemasının bağımsız kanadından örnekler bir bir izleyici karşısına çıkıyor. Bunlardan dün sabah basına gösterilen Nicolas Winding Refn imzalı ‘Sadece Tanrı Affeder / Only God Forgives’, bu yılki şiddet çeşitlemelerinin en kanlılarından. İki yıl önce ‘Sürücü / Drive’ filmiyle Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü kazanmış olan Danimarka asıllı sinemacı, bir kez daha Ryan Gosling ile çalışma fırsatı bulmuş. Thailand’da çekilmiş bu küçük bütçeli yapım, sorgulayan, yargılayan, infaz eden bir Tanrı görünümündeki gizemli kanun adamının ve hastalıklı bir ilişkiyi sürdüren baskıcı anne ile itaatkar oğlunun eski Yunan tragedyalarından kopup gelmiş hikâyesi. Bir gangster filmi gibi başlayıp uzak doğu dövüş sanatları soslu intikam öyküsüne dönüşüyor. Yönetmenin gözde oyuncusu Gosling’i, sessiz, nereye varacağını bilemediği bir karanlık serüvene atılmaktan tedirgin, anne bağımlılığından kurtulabilmek için şiddetin yolundan geçmesi gereken oğulda, Kristin Scott Thomas ise yırtıcı, buyurgan annede izliyoruz. Winding Refn anne karakterini, Lady Macbeth ile Donatella Versace’nin bir karışımı olarak şekillendirdiğini ifade ediyor.

    23 Mayıs Perşembe sabahının programında yer alan ‘Nebraska’ bir diğer Amerikan filmi. ‘Schmidt Hakkında / About Schmidt (2002)’ ile daha önce Cannes’da yarışmış, senaryo dalında iki Oscar ödülü bulunan [‘Sideways’, (2004), ‘Senden Bana Kalan / The Descendants’, (2011)] Alexander Payne’in festivale bu ikinci gelişi. Şiddet öykülerinin ardından izleyiciye nefes aldıran sıcak yol filmlerinden biri ‘Nebraska’. Piyangodan kazandığını tahayyül ettiği büyük ikramiyeyi almak üzere sürekli Nebraska’ya gitme plânları yapan ve bunu bir saplantı haline getirmiş yaşlı Woody Grant ile boşuna olduğunu bile bile babasına eşlik etmeyi kabul eden oğul David’in hikâyesi, küçük bir bütçeyle siyah beyaz çekilmiş. Doğup büyüdüğü küçük Nebraska kasabasında geçirilen birkaç gün, hem yaşlı adamın geçmişiyle buluşmasını, hem de baba oğul arasındaki mesafenin aşılmasını sağlayacaktır. Yıllar sonra Bruce Dern’ün dört başı mamur bir rolde yer aldığı filmin bir diğer sürprizi, yaşlı Eddie’de Stacy Keach’in varlığı. Dört eyalet boyu yol katedilen bu şirin filmin genç oyuncusu ise, çıkışını ‘Saturday Night Live’ ve televizyon dizileriyle yapmış komedyen Will Forte.

    Festivalin yarışmalı seçkisinin bir diğer konuğu, 1982 yılından beri Fransa’da yaşayan Çad kökenli sinemacı Mahamat-Saleh Haroun. Üç yıl önce ‘Haykıran Adam / L’Homme Qui Crie’ (2010) ile ‘Jüri Ödülü’ kazanmış, 2011 Cannes jürisinde görev almış olan Haroun, yeni çalışması ‘Grigris’ ile yarışmada. İç savaşla sarsılan Orta Afrika ülkesi Çad’da, lüks hotelin havuz görevlisi eski yüzme şampiyonu Adem ile ‘kara atım’ diye çağırdığı oğlu Abdel’in trajik öyküsünü konu alan ‘Haykıran Adam’ın ardından, Haroun’un ana karakterleri bu kez toplumun kıyısında var olma savaşı veren iki marjinal figür. Felçli sol bacağına rağmen dansörlük hayalinden vazgeçmeyen 25 yaşındaki Grigris ile melez rengiyle kendini siyah topluma kabul ettirme mücadelesi veren fahişe Mimi’nin hikâyesi bu. Yaşam coşkularını kusurlu (!) bedenleriyle dışa vuran bu iki marjinalin yolları kesişiyor. Başkent N’Djamena’nın tekinsiz akşamlarında varolma savaşı verirken, geniş plânlarla verilen kırsal bölümlerde nehir kenarında özgür ve mutlu bir yaşamın hayalini kuruyorlar. Başkentte çok yaygın olan kaçak benzin ticaretini gündeme getirirken tür sineması kodlarını da kullanan ‘Grigris’, Haroun’un eserinde ilk kez rasladığımız güçlü kadın karakter doğrultusunda feminist boyutu ile de dikkat çekiyor.

    Yine kara kıta kökenli, unutulmaz kuskus güzellemesi ‘La Graine Et Le Mulet’nin (2007) Tunus doğumlu yaratıcısı Abdellatif Kéchiche ise beşinci uzun metrajıyla ilk kez geliyor Cannes’a. Julie Maroh imzalı ‘Mavi Sıcak Bir Renktir / Le Bleu Est Une Couleur Chaude’ adlı çizgi romanın serbest uyarlaması olan ‘Adèle’in Yaşamı-Bölüm 1 & 2 / La Vie D’Adele-Chapitre 1 & 2’ iki kadın arasında yaşanan derin aşkın hikâyesi. 15 yaşındaki Adèle, kendinden yaşça büyük Emma ile karşılaştığında hayatı değişir. Mavi saçlı Emma ona aşkı ve arzuyu tattıracak, Adèle’i yetişkin bir kadın yapacaktır. Kéchiche iki kadının tutkulu aşkını cesur sahneler eşliğinde anlatırken, eşcinsel aşkı herhangi bir aşk hikâayesi olarak vermeyi seçmiş. Nitekim çiftin çatışması, toplumsal baskıdan değil, bireylerin sınıfsal farklılıklarından doğacaktır. Öte yandan, Kéchiche’in 2005 yapımı ‘Kaçak / L’Esquive’den beri aklında olan, tutkulu performans sanatçıları olarak değerlendirdiği öğretmenlere adadığı bir film de bu. Öğretmenliğe yeni başlayan ve ilk aşkının hüznünü taşıyan Adèle’in yaşamı nasıl şekillenecek, bunu henüz Kéchiche de bilmiyor. Truffaut’nun Antoine Doinel serisi gibi öykünün devamı bir sonraki filminde belki.

    (23 Mayıs 2013)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Çetin Altay, Kanal D Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu Kanal D Cinemania’da sezonun bu haftaki konuğu Tolga Baş’ın yönettiği Koğuş Akademisi filminin başrol oyuncusu Çetin Altay. Sevilen oyuncu Koğuş Akademisi filminde nasıl bir karakteri canlandırıyor? Film çekimlerinde neler yaşandı? Kendisini komik buluyor mu? Yeni projeleri neler? Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona giren yeni filmler, haberler, vs. yer alıyor. Ömür Gedik tarafından sunulan Cinemania Programı her Cumartesi Kanal D’de.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çetin Altay, Kanal D Cinemania’da yazısına devam et
  • Reis Çelik Sineması Mayıs Ayı Boyunca Sakıp Sabancı Müzesi’nde

    Sakıp Sabancı Müzesi, usta sinema yazarı Atilla Dorsay’ı yönetmen ve oyuncularla bir araya getirdiği etkinliğe Mayıs ayında Reis Çelik’le devam ediyor. Başladığı günden bu yana büyük ilgi gören etkinlik kapsamında, 29 Mayıs 2013 Çarşamba günü saat 17:00’de Reis Çelik’in yönettiği, başrollerinde İlyas Salman, Dilan Aksüt ve Mayşeker Yücel’in oynadığı Lal Gece filmi izlenecek ve saat 19:00’da film üzerine Atilla Dorsay’ın moderatörlüğünde Reis Çelik ve filmin oyuncularıyla bir panel gerçekleştirilecek. Ayrıca, Mayıs ayı boyunca Reis Çelik’in filmleri Sakıp Sabancı Müzesi The Seed Salonu’nda gösterilecek.

    Reis Çelik Sineması Mayıs Ayı Boyunca Sakıp Sabancı Müzesi’nde yazısına devam et

    Her Cuma Yeni Sinema’da Bu Hafta: Gitmek: Benim Marlon ve Brandom

    Yeni Sinema Hareketi Platformu ve Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen, Her Cuma Yeni Sinema etkinliği, sinemamızın son dönem bağımsız örneklerini İstanbullularla buluşturmaya devam ediyor. Koordinasyonu Katadrom Kültür ve Sanat Derneği tarafından gerçekleştirilen ücretsiz etkinlikte 17 Mayıs 2013 Cuma günü 19:00’da Hüseyin Karabey’in yönettiği Gitmek: Benim Marlon ve Brandom gösterilecek. Gösterimin ardından filmin yönetmeni ve senaristlerinden Hüseyin Karabey, izleyicilerin sorularını yanıtlamak üzere salonda hazır bulunacak.

    Her Cuma Yeni Sinema’da Bu Hafta: Gitmek: Benim Marlon ve Brandom yazısına devam et

    Atilla Dorsay ile Emek Sineması Kuşağı, SinemaTV1001’de Başlıyor

    Geçtiğimiz günlerde Emek Sineması’nın yıkım kararına tepki olarak yazılarına veda eden film eleştirmeni Atilla Dorsay, Emek Sineması ismini yaşatacak bir film seçkisi ile SinemaTV1001 ekranlarında olacak. Atilla Dorsay’ın bugüne kadar Emek Sineması’nda gösterilmiş ve Emek’e yakışacağını düşündüğü filmlerin gösterileceği Atilla Dorsay ile Emek Sineması Kuşağı programı 01 Haziran’da SinemaTV1001’de başlayacak. Uzun soluklu bir proje olarak düşünülen program Haziran ayından itibaren her Cumartesi 22:00’de SinemaTV 1001 izleyicisiyle buluşacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Atilla Dorsay ile Emek Sineması Kuşağı, SinemaTV1001’de Başlıyor yazısına devam et
  • Sınırların Olmadığı Bir Dünyaya İnananlar İçin Derya Durmaz’dan Bir Kısa Film

    Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu’nun 2012 desteğini alan Ziazan macerasına atılabilmek için açtığı kitle fonlama kampanyasının son beş gününde. Derya Durmaz’ın yöneteceği filmde amcası Türkiye – Ermenistan arasında bavul ticareti yaparak hayatını kazanan dört yaşındaki küçük Ermeni kızı Ziazan anlatılıyor. İki ülke arasındaki sınır kapalı olduğu için, Ziazan’ın amcası her seferinde Gürcistan üzerinden karşı tarafa ulaşabiliyor. Ermenistan’a her dönüşünde minik yeğenine ufak tefek hediyeler getiriyor. Ziazan’ın en sevdiği hediye tabii ki tüp içinde çikolata kreması.

    Canlandıranlar Festivali, İstanbul’dan Sonra Ankara’da

    Canlandıranlar Derneği tarafından, 24 – 28 Nisan 2013 tarihleri arasında İstanbul’da izleyiciyle buluşan Canlandıranlar Festivali, 16 – 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında Ankara’da izleyicilerin karşısına çıkıyor. İstanbul gösterimleri seyircinin yoğun ilgisiyle karşılanan festivalin özel konuğu Nelson Shin seyircilerin ve basının büyük ilgisini çekti. Shin, 25 Nisan’da İstanbul Modern’de yaptığı konuşma ile sinema serüvenini seyircilerle paylaştı. 26 Nisan’da ise bağımsız canlandırmacılar ve stüdyolarla Reklâmcılar Derneği’nde gerçekleşen Proday’de bir araya geldi.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Amazonlular Hasankeyf İçin Geliyor

    18 Mayıs’ta İstanbul Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenecek olan Dünya Nehirler Konferansı, Dicle Nehri ile Amazon Nehri’ni bir araya getirecek. Konferans, dünyadaki yaşamın temelini oluşturan suyun doğal döngüsü için son derece önemli olan nehirler ve bu nehirleri tehdit eden dev baraj projelerinin doğa, kültürel miras ile yerel halklara olan etkilerine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Brezilya’nın Amazon bölgesindeki baraj karşıtı mücadeleleri ile tanınan Kayapo yerlileri de konferans için Türkiye’ye gelecekler. Amazon ve Dicle halkları, bu konferansa herkesi çağırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Amazonlular Hasankeyf İçin Geliyor yazısına devam et
  • Uçan Süpürge’de Genç Cadı ve FIPRESCI Ödülleri Kimlere Gidecek?

    16. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 16 Mayıs Perşembe günü kapanış ve ödül töreniyle sona erecek. Festivalin bu seneki “Genç Cadı”sı kapanış töreninde sahibini bulacak. Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Jürisi de bu yıl ödül vereceği filmi kapanışta açıklayacak. Bir hafta süren festivalde 40 ülkeden 90 yönetmenin 98 filmi gösterildi. Film gösterimlerinin yanı sıra paneller, söyleşiler, sergiler, açık hava gösterimleri ve üniversite etkinlikleri de vardı. Uçan Süpürge bir festivali daha geride bırakırken seyircileriyle birlikte olmak istiyor ve herkesi kapanış törenine davet ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • İmroz’lu Rumların Hikâyesi Rüzgarlar 21 Haziran’da Sinemalarda

    Gökçeada’nın (İmroz) bugününü belgelemek amacıyla yapılmış bir film olan Rüzgarlar geçtiğimiz günlerde İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluştuktan sonra 21 Haziran’da vizyona giriyor. Selim Evci’nin ikinci uzun metraj filmi olan Rüzgarlar, senaryo aşamasında Hollanda’nın Rotterdam Film Festivali’ne bağlı Hubert Bals Fonu’ndan destek aldı. Evci Film yapımcılığında gerçekleşen film ve Kültür Bakanlığı’ndan da yapım sonrası desteği alan filmin çekimleri adada Dereköy (Sinudi), Zeytinliköy (Aya Todori), Tepeköy (Agridya), Kaleköy (Castro) ve İstanbul’da gerçekleşti.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 8. SineMardin Uluslararası Film Festivali’nde Avusturya’dan 3 Yapım

    8. SineMardin Uluslararası Film Festivali’nde Avusturya’dan Persona Beach, Towards Nowa Huta ve 1+8 adlı filmler gösterilecek. Georg Tiller, yönettiği Persona Beach’ta, Baltık Denizi’nde izole küçük bir adada yaşayan Sudanlı bir taş madeni işçisi, bir temizlikçi kadın ve bir barmeni anlatıyor. Darius Kowalski, Towards Nowa Huta’da gençliğinde kaçarak terk ettiği, şimdi ise neredeyse hiç tanımadığı şehre geri dönüyor. Türkiye ve 8 komşusu, Angelika Brudniak ile Cynthia Madansky’nin birlikte yönettikleri 1+8′e konu oluyor.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Diğer basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    8. SineMardin Uluslararası Film Festivali’nde Avusturya’dan 3 Yapım yazısına devam et