Sarajevo Talent Campus’den Çağrı

Sarajevo Film Festivali kapsamında düzenlenen ve Güneydoğu Avrupa ülkelerinden genç sinemacılara açık olan Talent Campus’un bu seneki son başvuru tarihi 01 Haziran 2013 olarak belirlendi. Talent Campus için genç senaristler, yönetmenler, oyuncular, yapımcılar ve film eleştirmenleri ayrı ayrı başvuruda bulunabiliyor.

  • Başvuru için tıklayınız.
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sarajevo Talent Campus’den Çağrı yazısına devam et
  • İzmir’de Film Analizi Seminerleri Başlıyor

    01 Haziran – 29 Haziran 2013 tarihleri arasında Ercan Dalkılıç eğitmenliğinde, Gönye Akademi’de yapılacak olan Film Analizi Seminerleri’nde Dünya Sineması’ndan çeşitli örnekler eşliğinde “bir filmi analiz edebilmek için” izlenmesi gereken yolun ilk adımlarının atılması hedefleniyor. Sanat Sineması ve Endüstriyel Sinema arasındaki farklılıklar, Sinemada Devrim: Yeni Dalga, Konstrüktivist Sinema nedir?, Holywoood’da fantastik sinemanın işlevi, Reha Erdem sinemasında alt-sınıf gibi başlıklar altında tartışmalar yürütülecek olan seminer 5 hafta sürecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İzmir’de Film Analizi Seminerleri Başlıyor yazısına devam et
  • SineMASAL Açık Hava Sinema Festivali

    “Sinema Artık Köylerde” sloganıyla yola çıkan ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşecek olan SineMASAL Açık Hava Sinema Festivali için geri sayım başladı. AB Bakanlığı Ulusal Ajansı’nın destek verdiği yönetmenliğini Enes Kaya’nın yaptığı festival, 17 Haziran 2013 Pazartesi günü İstanbul’da başlayacak ve sırası ile Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır illerinde devam ederek 30 Haziran 2013 Pazar günü Mardin’de izleyenlerine veda edecek.

    SineMASAL Açık Hava Sinema Festivali yazısına devam et

    Paradoks Sine-Felsefe Seminerleri 2013 Yaz Dönemi Başlıyor

    Paradoks Akademi’nin özgün-temel atölyesi Sine-Felsefe, Film Analizi ve Filmlerle Felsefe başlıyor. Seminerler, sinemayı hem bir sanat olarak ele alıp filmlerin kendi özgün sinematografik operasyonları, kendi sinema diliyle nasıl düşündüğünü inceliyor; hem de bu film analizlerini, “filmlerle birlikte” düşünme çalışması olarak felsefenin aydınlatıcı kavramsallığıyla derinleştiriyor. Sine-Felsefe Seminerleri, bu sene yaz dönemi olarak klâsiklere ağırlık verecek. 26 Mayıs 2013 Pazar günü saat, 15:00 – 18:00 arası yapılacak ilk seminerde, usta yönetmen Fritz Lang’ın Metropolis (1927) ele alınacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü afişe haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Paradoks Sine-Felsefe Seminerleri 2013 Yaz Dönemi Başlıyor yazısına devam et
  • Groovy Images Festivali

    Türkiye’nin ilk ve tek müzik filmleri ve videoları festivali olan Groovy Images Festivali, 04 – 06 Eylül 2013 arasında Beyoğlu Tonic Lounge’da gerçekleştiriliyor. Festivalde ağırlıklı olarak müzik videoları gösterilecek olsa da programda uzun ve kısa metrajlı müzik filmleri de yer alıyor. 3 gün sürecek festivalde her gün 19:00 ve 21:00 seanslarındaki gösterimlerin hemen ardından 23:00’de festival partileri başlayacak. Festival programının en dikkat çeken filmi ise 02 Temmuz’da da İstanbul’da olacak Sigur Ros grubunun İnni isimli filmi. Grubun Fjögur Píanó klibi de festival yarışmasında en iyi video klip ödülü için yarışacak.

    Boğaziçi Balıkları, TRT Belgesel Günleri’nde Ziraat Bankası Özel Ödülünü Kazandı

    Şehir, deniz, balık ve insana dair bir öykü anlatan Boğaziçi Balıkları, 5. TRT Belgesel Günleri kapsamında Ziraat Bankası Özel Ödülü’ne layık görüldü. Yapım ve yönetmenliğini Bahriye Kabadayı ve Burak Dal’ın üstlendiği belgesel, İstanbul’un yüzyıllık değişimine denizden bakmayı amaçlıyor. Dillere destan balık bolluğundan ve bereketli denizlerden, balık boylarının santim santim hesaplanıp türlerin koruma altına alınmaya çalışıldığı günümüze nasıl geldik? Belgeselin serüveni bu sorunun yanıtlarını merak etmekle başlamıştı. Ve kaybolan sadece balıklar değildi. Denizle içiçe bir şehrin kültürü de yok olmuştu.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Muhteşem Gatsby’ye Adına Yakışır Bir Beyazperde Uyarlaması

    “The Curious Case of Benjamin Button-Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi” ve “Muhteşem Gatsby”nin yazarı Francis Scott Fitzgerald (24 Ekim 1896 doğumlu) ve eşi Zelda (24 Temmuz 1900 doğumlu), Fitzgerald’ın “This Side of Paradise” adlı eserinden (1920) gelen parayı müsrifçe harcayarak “tatlı ve lüks hayat”ın içine yuvarlanmıştı. Yemekli partilerde masanın üzerine çıkıp dans eden Zelda’ydı. Yazar bu gözlemlerini “Muhteşem Gatsby”ye aktaracaktı. Avrupa’da olmadıklarında Long Island’daki kocaman evlerinde ileride “Muhteşem Gatsby”de betimleyeceği partileri düzenliyorlardı. Fitzgerald deneyimlerini, yaşadıklarını, tanıklıklarını kitaplarında canlandırdı… Para çeşmesi kuruyunca ve Zelda şizofreni teşhisiyle akıl hastahanesini boylayınca çiftin “Tatlı Hayat”ı sonlanacaktı. Artık borç okyanusu içinde yüzmeye başlayan Fitzgerald alkolik olacak ve iki kere hayatına son vermeye kalkışacaktı; çok erken yaşta da kalp krizi sonucu (21 Aralık 1940’ta) vefat edecekti.

    Francis Scott Fitzgerald tarafından 1923 ile 1924 yıllarında, Long Island, New York ve St. Raphael (Cannes’a yaklaşık 23 kilometre mesafede) arasında yazılmış ve 1925’te okurlara sunulmuş olan “Muhteşem Gatsby” adlı romanın (baştan sona okumak için en az yedi saatinizi ayırmanız gerekiyor) aynı adlı sinema filmi uyarlaması, kitabı neredeyse satır satır takip ediyor.

    Romanı ilk kez 1974’te okuyan Avustralyalı yönetmen Baz Luhrmann için romanın film haklarını satın almak ilk adım oldu. (1974 yılı aynı zamanda “Muhteşem Gatsby”nin sinemadaki en ünlü uyarlamasının dünya sinemalarında gösterildiği yıl olmuştu.) Baz Luhrmann “Muhteşem Gatsby” projesine girişirken biliyordu ki, eninde sonunda, proje dönüp dolaşıp başkaraktere ve onu canlandıracak olan oyuncuya kilitlenecekti. Gatsby’nin özündeki karmaşayı ifade edebilecek, “içinde ebedi bir teminat barındıran o ender gülüşlerden biri” (romandan bir tanımlama) ile gülümseyecek ve sonra aniden, “az önce birini öldürmüş gibi” (romandan bir tanımlama) bakacak bir oyuncu gerekiyordu. Bu oyuncu Leonardo DiCaprio oldu.

    Luhrmann, “Bir süredir gizli gizli üzerinde çalışıyor ve en başından Jay Gatsby’yi kimin canlandırmasını istediğimi biliyordum. Gerçekten, birini düşünmek zor değildi! Hmmm, bilmem ki, bu karmaşık, romantik, karanlık, gösterişli, harika aktör kim olmalı?…” diyordum.

    Baz Luhrmann için, “William Shakespeare’s Romeo + Juliet” adlı filmde birlikte çalıştığı, dost ve meslektaş olarak kabul ettiği Leonardo DiCaprio doğru ve isabetli seçimdi.

    Yönetmen Baz Luhrmann, “Örümcek Adam” fimiyle tanınan Tobey Maguire’ın ete kemiğe büründürdüğü Nick Carraway karakteri için ise “Bir anlamda “Muhteşem Gatsby” romanının yazarı F. Scott Fitzgerald’ın bizzat kendisi, Gatsby’de olup bitenlerin büyük çoğunluğunun Fitzgerald’ın başına geldiği fikrinden hiç şüphe duymadık,” diyor.

    Baz Luhrmann bir yandan kitaba ve döneme sadık kalırken, bir yandan da hikâyeyi yeni nesle ulaştırmak ve kültürel bir köprü yaratmak istedi. Filmde çağdaş müzikler kullanmak bu köprünün bir parçasıydı. Bu doğrultuda, çığır açan sanatçı Shawn “JAY Z” Carter’le birlikte çalıştı.

    Leonardo DiCaprio “Muhteşem Gatsby”yi Anlatıyor:

    “Kitabı ortaokulda okumuş ve hikâyesinden çok etkilenmiştim,” diyen DiCaprio, şöyle devam ediyor: “Romanı elime tekrar alışım, Baz’ın bana bir kitap uzatıp, ‘Bunun film hakkını aldım,” dediği zamandı. Oldukça göz korkutucu bir konseptti; tüm zamanların en harika romanıyla sonsuza dek ilişkilendirilecek unutulmaz bir film yapmanın sorumluluğu söz konusuydu.”

    Yönetmen Baz Luhrmann Leonardo DiCaprio’yla İşbirliğini Anlatıyor:

    Luhrmann “Muhteşem Gatsby” filmi yaratılırken yaşadıkları en parlak deneyimlerden birini şöyle hatırlıyor: “Senaryo yazarı Craig Pearce’yle birlikte New York’taki Ace Hotel’deki süitlerine yeni yerleşmiştik. Etraftaki binaların çoğu F. Scott Fitzgerald’ın zamanında inşa edilmişti. Körfeze bakan bir pencere vardı, New York manzarasını görünüyordu. Leonardo DiCaprio pencereye oturdu. Dışarıda bir yerde birisi trompet ya da benzeri bir şey çalıyordu… o kadar Fitzgeraldvari bir andı ki. Leonardo DiCaprio “Muhteşem Gatsby”den bölümler okumaya başladı ve diğer oyuncumuz Tobey Maguire’ de ona eşlik etti. Birden bire güneş battı ve Tobey Maguire “Muhteşem Gatsby” filminde canlandırdığı Nick karakterinin filmin sonunda söyleyeceği sözleri okudu: “Yaşamaya devam ediyor, hiç durmadan geçmişe geri gidiyoruz.” Leonardo DiCaprio’nun alkışlamaya başladığını hatırlıyorum. Ben de alkışladım. Beraberce romancı F. Scott Fitzgerald’a, onun hikâyesine, yaşadığı yere ve döneme, aynı zamanda kendimizinkine doğru bir serüvene koyulmuştuk.”

    Leonardo DiCaprio “Muhteşem Gatsby” Filmini Anlatmaya Devam Ediyor:

    Leonardo DiCaprio, “Jay Gatsby müthiş bir karakter,” dedikten sonra, şöyle devam ediyor: “Bence büyük ölçüde Amerikan rüyasının, kim olabileceğinizi hayal etmenin vücut bulmuş hâli… ve tüm bunları bir kadının aşkı uğruna yapıyor. Ancak bu bile yoruma açık: Daisy onun hayallerinin bir tezahürü mü? Yoksa gerçekten bu kadına aşık mı? Bana kalırsa, Jay Gatsby iflâh olmaz bir romantik ama aynı zamanda hayatındaki boşluğu doldurmak için bir şeyler arayan inanılmaz sığ bir birey.”

    DiCaprio “Muhteşem Gatsby”de kendi Gatsby versiyonuna yeni bir derinlik ve dikkat çekici bir karanlık getirmek istedi. Bu, romandaki karaktere daha yakın bir versiyondu.

    “Örümcek Adam” Tobey Maguire Nick Rolünde

    Nick Carraway rolünü DiCaprio’nun en yakın arkadaşlarından biri olan Tobey Maguire canlandırdı. Maguire şunları anlatıyor: “Leonardo DiCaprio beni aradı ve ‘Az önce yönetmen Baz Luhrmann ile konuştum, “Muhteşem Gatsby”yi beyazperdeye uyarlamaya hazırlanıyor. Gatsby için beni, Nick için seni düşünüyormuş. Şu an şehirde… Bu akşam işin var mı?’ dedi. Böylece üçümüz buluştuk ve birkaç saat konuştuk. Sonrasında gidip bir tane “Muhteşem Gatsby” romanı satın aldım ve ilk kez okudum.”

    Gatsby’nin Büyük Aşkını Canlandıran Carey Mulligan Anlatıyor:

    Daisy rolündeki Carey Mulligan ise şunları söylüyor: “Daisy’nin en önemli özelliği çelişkileri. Korunmak, güvende olmak ve belli bir lüks ve konfor içinde yaşamak istiyor. Ancak, diğer yandan da, destansı bir aşk arzuluyor. Hangisi daha güçlü ve cazipse ona kayıveriyor. Bu açıdan, ayakları yere basan ya da samimi biri değil.”

    Aklınıza Gelen ve Gelmeyen Tüm Güzel ve Popüler Kadın Yıldızlar Daisy Rolünü Kapabilmek İçin Savaştı

    Yönetmen Baz Luhrmann Daisy rolü için doğru kadın oyuncuyu bulma konusunda acele etmedi. “Aklınıza gelebilecek her büyük oyuncu bu rolü oynamaya istekliydi dersem abartmış olmam sanırım; çünkü en harika, en ikonlaşmış karakterlerden/rollerden biri bu. Dolayısıyla, kendimizi biraz kadın oyuncuların baş karakterini canlandırabilmek için birbirlerini öldürmeye hazır oldukları ‘Rüzgar Gibi Geçti’ filmi oyuncu seçmelerinde bulduk; yani, tüm seçenekleri irdelerken seçmelerden çok küçük provalara başvurduk,” diyor Luhrmann.

    Yapımcı Lucy Fisher da bunu doğruluyor: “Daisy için büyük, geniş çaplı bir araştırma yaptık. Bu, eski Hollywood usulüydü.”

    “Leonardo bu arayışta sürekli olarak yanımızdaydı,” diyen Luhrmann, Carey Mulligan rol için okuma yaptıktan hemen sonra Leonardo DiCaprio’nun görüşünü aldığını da sözlerine ekliyor: Leonardo DiCaprio en harika şeyi söyledi: ‘Biliyor musun, düşünüyordum da… kendilerini Gatsby’nin önüne atan pek çok güzel kadın var. Carey Mulligan çok güzel ama aynı zamanda oldukça sıradışı. Daisy’nin değerli ve benzersiz, bir bakıma Gatsby’nin korumak isteyeceği türde bir şey olması gerekir. Gatsby’nin daha önce hiç yaşamadığı türde bir şey.’ O sırada birbirimize baktık ve, ‘Bu o,’ dedik.” Daisy böylece bulundu…

    DiCaprio ise o ânı şöyle hatırlıyor: “Daisy Buchanan’ımızı bulduğumuz biliyorduk. Daisy filmde inanılmaz önemde bir karakter. Jay Gatsby’nin onda gördüğü güzel masumiyet ile tuhaf umursamazlığın bir bileşimi olmak zorunda. Çok zeki bir aktris olmanın yanı sıra, aynı anda bu şeylerin ikisini de yapabilecek birisi gerekliydi.”

    Carey Mulligan, Rol Arkadaşı DiCaprio’yu Anlatıyor:

    Mulligan da DiCaprio’dan aynı ölçüde etkilendiğini şu sözlerle belirtiyor: “İlk seçmeleri hatırlıyorum. Filmin sonlarına doğru bir sahneyi canlandırıyorduk ve Leonardo, üç baş erkek karakteri de sırasıyla oynuyordu: Gatsby’yi, Tom Buchanan’ı ve Nick Carraway’ı. Bir sandalyede oturup kendi karakterini canlandırıyor, diğer sandalyeye zıplayıp Tom’u canlandırıyor, sonra da ayağa kalkıp Nick oluyordu. Tüm farklı replikleri tekrarlıyordu. İnanılmazdı.”

    Mulligan, Daisy’yi karmaşık, avare bir kadın kahramandan fazlası olarak canlandırdığını sözlerine ekliyor: “Bence Daisy bir şey söylediğinde gerçekten onu kastediyor ama aradan beş dakika geçtiğinde bunu hiç de kastetmemiş olabilir. Adeta kendi hayatında bir filmde yaşıyor; kendine ara sıra uğruyor gibi. Bu da onu oldukça boş bir kişilik yapıyor ki muhtemelen onun durumundaki kadınlar için bu oldukça tipik bir şeydi. Benim açımdan, oynaması ilginç bir karakterdi.”

    Dudaklarında Daisy’nin Adıyla Yaşayan ve Ölen Muhteşem Gatsby Karakterini Yakından Tanıyalım

    “İddiaya girerim birini öldürmüştür.”
    “Savaş sırasında (Birinci Dünya Savaşında) bir Alman casusu olduğu söyleniyor.”
    “Kimseyle başını derde sokmak istemiyor.”
    “Ondan korkuyorum. Bana bulaşmasını hiç istemem doğrusu.”

    Yukarıdaki dedikodu cümleleri Jay Gatsby’nin Sarayı’ndaki çılgın partilere katılanlar tarafından sarf edilenlerin çok küçük bir kısmı…

    İlk başta, Gatsby hakkında bildiğimiz her şey “evinin koridorlarındaki sohbetleri renklendiren tuhaf suçlamalar”dan (romandan bir tanımlama) gelir. Kendisi efsanevi ama gizemli partiler verir; “havalı bir şekilde ortaya çıkıverip Long Island’da bir saray satın almış adamdır; o sarayının kapılarını her hafta sonu herkese açan ama kimsenin tanışmadığı adamdır. Ta ki, yeni komşusu ve hikâyenin anlatıcısı Nick Carraway’ı şaşalı partilerinden birine davet edene dek. Bu Gatsby’nin en sonunda ifşa olacağı ve Nick’in kuzeni, “altın kız”* Daisy Buchanan’a duyduğu romantik saplantı yüzünden mahvolacağı olaylar zincirinin başlangıcını oluşturur.

    “Sonunda ifşa olan şey, Gatsby’nin fakir olarak büyüdüğüdür. Gençken, Gatsby’nin hayatıyla ilgili büyük bir vizyonu vardır. Ve sonra bir gün Daisy adında bir kıza aşık olur. Başka kadınlar da tanımış olduğu için, ondan alabileceği şeyi alıp savaşa gideceğini ve bu ilişkinin bir şey ifade etmeyeceğini düşünür. Ancak, Daisy olağanüstü bir kız olduğu için kendini ona kaptırır. Savaşa giderken, Daisy onun dönüşünün beklemeye söz verir. Ama sonra zengin ve güçlü Tom Buchanan sahneye çıkar ve kızı Jay Gatsby’den çalar. Gatsby savaştan beş kuruşsuz döndüğünde, sevgilisini de kaybetmiş olduğunu görür. Böylece, geçmişi silmeyi ve kafasında her zaman var olan büyük plânı gerçekleştirmek için yola koyulur” diye anlatıyor yönetmen Baz Luhrmann.

    Jay Gatsby, Daisy’yi geri kazanmak istiyor. Tüm varlığı umurunda olmayan bir eşyalar bütünü ama Daisy’nin kalbini yeniden kazanmak için gerekli şeyler: Gösterişli malikânesi, şatafatlı partiler, hiç okumadığı kitaplarla dolu kütüphane, hiç giymediği yüzlerce ipek gömlek, ışıltılı spor araba.

    Çekim Mekânları: Avustralya’da Oluşturuldu

    Araştırma ve senaryo yazım sürecinin büyük kısmı New York’a gerçekleşse de -malikâneleri ziyaret etmek için Long Island’a yapılan çeşitli saha gezileri gibi- filmin çoğu Sydney’deki Fox Stüdyoları’nda çekildi.

    Yapımcı Catherine Knapman bu konuda şunları söylüyor: “Eğer bir New Yorkluya filmin Avustralya’da çekildiğini söylerseniz size güler. ‘Şaka mı ediyorsunuz? Filmi Avustralya’da mı yaptınız?’ der. Baz elbette filmi New York’ta çekmeyi çok isterdi ama yapımın büyük bir kısmını Avustralya’da gerçekleştirmek en etkili seçenek olarak göründü. Setler inşa etmek Catherine Martin ve ekibinin en iyi yaptığı şey. Avustralya’da çekim yapmak pek çok avantajı beraberinde getirdi. Avustralya ve Yeni Güney Galler hükümetlerinin cömert teşvikleri de bu avantajlar arasındaydı. Avustralya’da çok sayıda yetenekli insan var. Bin kişiyi aşkın, muhteşem bir çekim ekibimiz, yaklaşık 960 kişilik arka plan oyuncumuz ve ‘parti günleri’nde sette 300’den fazla figüranımız vardı.”

    Özetle, 1920’lerin New York’u Sydney’ye taşındı; en zengin setlerden en ufak aksesuara kadar son derece ayrıntılı biçimde dikkatle yeniden yaratıldı.

    2 Mart 2014 Pazar Gecesi Oscar Ödüllerini Toplaması Beklenen “Muhteşem Gatsby”nin Konusu:

    1925 yılında ilk kez okurlara sunulan aynı adlı edebiyat şaheserinin (yazarı: Francis Scott Fitzgerald) uyarlaması olan “Muhteşem Gatsby”nin 2013 Çevrimi de Scott Fitzgerald’ın hikâyesindeki gibi yazar olmak isteyen Nick Carraway’in (Tobey Maguire canlandırıyor) Midwest’ten ayrılıp New York’a yerleşmesiyle başlıyor. 24 Ekim 1929 Perşembe günü başlayan büyük ekonomik buhrana/çöküşe yedi yıldan fazla süre vardır. Hikâyenin geçtiği 1922 senesi baharı, ahlâki değerlerin çöktüğü, ışıltılı jazz hayat tarzı, içki yasağının, içki kaçakçılarının ve yükselen hisse senetlerinin dönemidir. Amerikan rüyasının peşinden giden Nick, kuzeni Daisy ve onun çapkın kocası Tom Buchanan sayesinde evinde sürekli çılgın partiler düzenleyen, gizemli milyoner Jay Gatsby’e komşu olur. Nick artık son derece varlıklı ve zengin insanların aşk ve entrika ile dolu hayatlarına çekilmiştir; bu hayata şahit oldukça imkânsız/karşılıksız aşk, bozulamaz hayaller ve trajedilerle dolu bir romana imza atacaktır.

    “Muhteşem Gatsby” Uyarlamaları:

    * “The Great Gatsby” / 1926 / Yönetmen: Herbert Brenon / Sessiz Film / Oyuncular: Warner Baxter, Lois Wilson, Hale Hamilton. 80 dakika.

    * “The Great Gatsby” / 1949 / Yönetmen: Elliott Nugent / Oyuncular: Alan Ladd, Betty Field, Barry Sullivan, Macdonald Carey. 91 dakika.

    * “The Great Gatsby” / 1974 / Yönetmen: Jack Clayton / Oyuncular: Robert Redford, Mia Farrow, Bruce Dern. 144 dakika.

    Bu çevrim, Kıbrıs Barış Harekâtı’na karşılık olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye her türlü Amerikan malı/ürünü için ambargo uygulaması kapsamında ülkemizde gösterilemeyen yüzlerce filmden biridir.

    Yine bu “Muhteşem Gatsby”nin senaryosunu beş Oscar ödülü kazanmış olan Francis Ford Coppola yazmıştı.

    4 Şubat 1974 tarihli Newsweek Dergisi “The Great Gatsby” Kuzey Amerika sinemalarında gösterime girmeden hemen önce o dönemde meslektaşları arasında zirvede olan Robert Redford’un bu filmdeki giysileriyle çekilmiş bir fotoğraf karesini “The Great Redford” başlığıyla kapak yapmıştı.

    * “The Great Gatsby” / 2000 / Yönetmen: Robert Markowitz / Oyuncular:Mira Sorvino, Toby Stephens, Paul Rudd, Martin Donovan.

    * “The Great Gatsby” / 2013 / Yönetmen: Baz Luhrmann / Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Carey Mulligan, Joel Edgerton. 142 dakika.

    * Jay Gatsby’yi Canlandıran Oyuncular: Warner Baxter (1926), Alan Ladd (1949), Robert Redford (1974), Toby Stephens (2000), Leonardo DiCaprio (2013).

    * Daisy Buchanan’ı Canlandıran Oyuncular: Lois Wilson (1926), Betty Field (1949), Mia Farrow (1974), Mira Sorvino (2000), Carey Mulligan (2013).

    * Tom Buchanan’ı Canlandıran Oyuncular: Hale Hamilton (1926), Barry Sullivan (1949), Bruce Dern (1974),Martin Donovan (2000), Joel Edgerton (2013).

    “Muhteşem Gatsby”nin Yazarı

    “The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby”nin yazarı Francis Scott Fitzgerald (1896 doğumlu) 24 Ekim 1929’da başlayan dünya ekonomik bunalımının tüm acılarını ve yol açtığı felâketleri yaşadıktan sonra çok genç yaşta ve dünya edebiyatının ölümsüzleri arasına katıldığını göremeden, Avrupanın Nazi Almanyasının işgâli altında olduğu, İngiltere’nin bile Nazi çizmeleri altında ezilmesinin beklendiği Aralık 1940’ta vefat etti.

    “Muhteşem Gatsby”nin İlk Gösterim Tarihi 25 Aralık 2012’ydi

    Hem üç boyutlu, hem de 35 milimetre kopyalarıyla gösterime sunulan “The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby”yi 17 Mayıs 2013 Cuma gününden başlayarak Türkiye sinemalarında izliyoruz.

    “The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby”nin dünya sinemalarındaki ilk gösterim tarihi 25 Aralık 2012’ydi. DiCaprio’nun baş rolünde olduğu diğer film, 100 milyon dolar bütçeli “Django Unchained-Zincirsiz”le aynı günlerde gösterimde olmamak için “The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby”nin gösterim tarihi 17 Mayıs 2013’e ertelendi.

    “The Great Gatsby- Muhteşem Gatsby” 15 Mayıs 2013 Çarşamba günü 66. Cannes Film Festivali’nin açılış filmi olarak gösterilecek. Yönetmenin “Strictly Ballroom” (1992) ve “Moulin Rouge” (2001) adlı filmleri de ilk kez Cannes Film Festivali’nde gün ışığına çıkmıştı.

    “The Great Gatsby-Muhteşem Gatsby” aynı zamanda Cannes Film Festivali’nde açılış filmi onurunu elde eden ikinci üç boyutlu film olacak. Daha önce 2009’da “Up-Yukarı Bak” adlı üç boyutlu film Cannes’ın açılış filmi olarak seçilmişti.

    (29 Mayıs 2013)

    Hakan Sonok

    hakansonok.sonok1@gmail.com

    Rotterdam Kırmızı Lale Film Festivali’nin Basın Toplantısı Yapıldı

    05 – 09 Haziran 2013 tarihleri arasında olan Kırmızı Lale Film Festivali’nin basın toplantısı yapıldı. Türkiye Sinemasının “Sinema sınırları kaldırır” temasıyla yer alacağı festivalde gösterilecek filmler arasında, sinemamızın son döneminin filmlerinden olan Ateşin Düştüğü Yer, Bûka Baranê: Gökkuşağının Peşindeki Çocuklar, Elveda Katya, F Tipi Film, Devir, Geriye Kalan, Gözetleme Kulesi, Jîn, Lal Gece, Tepenin Ardı, Uzun Hikaye, Yabancı, Yük gibi filmler var.

    Rotterdam Kırmızı Lale Film Festivali’nin Basın Toplantısı Yapıldı yazısına devam et